hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > YARATILIŞ > Hayat ve Canlı > Şeytan

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 18. October 2012, 10:13 PM   #1
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart 2- ŞEYTANIN ARKADAN YANAŞMASI (sırati müstakimdekilere yaklaşma çeşidi)

SELAMUN ALEYKÜM,

Sevgili kardeşlerim,

Rabbimizin güç, mevki sahibi olan melek ve cinlere (ayetteki melekler deyimi sadece melekleri değil, güç, yönetici, mevki sahibi olanların anlamında kullanılmıştır); "yeryüzünde insan yaratacağım" demesi üzerine; meleklerle birlikte itiraz eden cin olan iblis'in, meleklerin aksine itirazını geri almayıp, secde emri üzerine secde etmeyeceğini söylerek; gerekçe olarak ta insanın topraktan kendisinin ateşten yaratıldığını ve kendisinin üstün olduğunu sunması üzerine, kovulduğunu biliyoruz.

Ancak yine rabbimizin;

“Dedi ki: “Bana onların diriltileceği güne kadar mühlet ver” Allah “Sen mühlet verilenlerdensin” dedi.

Dedi ki: Beni azdırdığın şeyden dolayı onları saptırmak için dosdoğru yolunda oturacağım.” “Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım. onların çoğunu şükrediciler olarak bulmayacaksın” dedi.”
(ARAF 14,17)

şeklindeki ayeti bize ulaştırarak, bizim dikkatimizi şeytana çektiğini, onun bizler için nasıl düşman olduğunu ve bize nasıl düşmanlık edeceğini ikaz ederek tedbirler almamız gerektiğini öğütlediğini görüyoruz.

İşte bu ayetteki; şeytanı ve yapacaklarını iyi anlarsak, ondan korunmak ve tesirsiz hale getirmek için gerekli tedbirleri alabiliriz.

Ayeti dikkatle anlamaya çalıştığımızda, şeytanın kovulma sebebi olarak kendi başkaldırışını değil, insanı gördüğünü ve insandan intikam almak için izin istediğini görürüz. İşte bu nedenle şeytanın bize dost olarak değil, düşman olarak yaklaştığını bilmemiz gerekir.

Ancak, şeytanı dost sanarak, şeytanın dostları olan insanlara baktığımızda onların hatalarına düşmemek için bir defa daha çok dikkatli olmamız gerektiğini, aklımızı mutlaka kullanmamız gerektiğinin farkına varmalıyız.

Bunun farkına vararak, şeytanın hilelerini, tuzaklarını öğrenerek, o tuzağa düşmeyip, onları boşa çıkarmalı ve şeytana "hodri meydan" diyerek onu yenmeliyiz. Aslında, hileci, kalleş, tuzak kurarak bizleri yenebilecek olan şeytanın ne kadar da basit yenilgiye uğratılabileceğini bilmeliyiz, hatırlamalıyız, unutmamalıyız.


Ayette, şeytanın yaklaşacağından bahsettiği yönler, bildiğimiz doğu, batı, kuzey, güney gibi coğrafik yönler değildir. İnsanın;

arkasında; geçmişi,
önünde; o an ve geleceği,
sağında; yaptığı iyilikler ve ve rabbimizin yapılmasını emrettiği hayırlı ameller (helal ve yapılması gerekenler),
solunda; yaptığı kötülükler ve rabbimizin yapılmasını yasakladığı ameller (haram ve yapılması yasaklananlar), bulunmaktadır.

Şimdi, "şeytanın arkadan yaklaşması ne demektir, nasıl yaklaşıyor?", onu açıklamaya çalışalım.

[size=13pt]ŞEYTANIN ARKADAN YANAŞMASI[/size]

İnsanların arkasında;

1- kalu bela denilen, Allah (c.c.)'ın varlığını ve birliğini tasdik ve ikrar etmeleri, yaratılışları,
2- geçmiş dünya tarihi ve ataları,
3- yaşadıkları dünya hayatı ve yapmış oldukları ameller bulunmaktadır.


Şeytanın arkadan yanaşmasını, bunları dikkate alarak incelememiz gerekecektir.

1- KALU BELA VE YARATILIŞ:

Her insan kalu bela'da Allah'ın birliğini tasdik ve ikrar etmiştir. Dünya alemine gelen her insanın özünde bu İlahi gerçek bulunmaktadır.

“Hatırlat” emri ile muhatap olan tüm peygamberler, insanlara bu İlahi gerçeği hatırlatıyorlar ve insanları bu İlahi gerçeğe davet ediyorlardı. Duydukları ve gördükleri ayetleri tefekkür ederek bu İlahi gerçeği ha¬tırlayacak olan samimi insanlar, bu gerçekler istikametinde yaşamak isteyeceklerinden, şeytan ve dostlarının müdahale¬si bu noktadan başlamaktadır.

ŞEYTANIN KALUBELA VE YARATILIŞ KONUSUNDA; ALLAH'I İNKAR ETTİRMEK VEYA ALLAH'A EŞ KOŞTURMAK GİBİ İKİ AYRI HEDEFLERİ VARDIR.

A- ALLAHI İNKAR ETTİRME ÇABALARI

Her şeyin yaratıcısı Allah (c.c.)'ı inkar ettirebilmesi için, rabbimizin yaratışına alternatif başka bir görüş, başka bir teori ileri sürmeleri gerekiyordu.

Yoksa; sadece Yaratıcı yoktur, yada yaratan ALLAH değildir demek yeterli olmazdı.

Çünkü en basit düşünceli insanlar bile, Allah'ı inkar etme temayülündeki bu kimselere; “Yaratıcı olarak Allah'ı inkar ettiğinize göre, bütün bu yaratılmışların yaratıcısı kim?” sorusunu soracaklardı.


İşte bu noktada bilindiği gibi bilimsellik adı altında birçok çalışma, bu soruya bir verebilme gayretindedir. Bu bilimsel çalışmaların hepsi; Yaratılmış olan tabiatı, yaratıcı kabul ettirmeye yönelik olup, bu çalışmaların semeresi çoğu insandan alınmıştır.

Nitekim Darwin'in ileri sürdüğü; “Atalarımız maymundur” görüşünü, bir türden başka türün türemeyeceğini bilen insanların bile kabul etmesi mantığı anlaşılamaz.

Rabbimizin, Topraktan yaratılan Adem-Havva’dan türeme şeklindeki çoğalmayı; topraktan yaratılma olmayacağı ve ensest ürünleri olduğu nedeniyle eleştiren ve reddeden Darwin’ciler, sadece insanların değil her canlının ortak atadan geldiği gibi saçma bir teoriyi mantıklı bularak kabul edebilmektedirler.

Bu durumda, hayvan, bitki, insanın hepsi kardeş olmakta, dolayısıyla yine ensest üreme vardır şeklinde iddiaları ise anlamamaya çalışmaktadırlar.

Çünkü, amaç Allah’ı reddettirmek, yaratıcı olduğunu reddettirmektir. Bunu sağlamak için her türlü mantıksızlığı dahi mantıklı bulmakta sakınca görmezler.


Bütün bu sapık teoriler bilimsellik adına ileri sürüldüğü için bilimselliği körü körüne putlaştıran insanlar tarafından tasvip görmüş ve bu insanları küfür vadisine sürüklemiştir.

Nitekim bu karanlık vadide birbirlerinin leşleri üzerine basarak yükselmeye çalışan, ancak yükselmeye çalıştıkça daha da alçalan birçok sözde ilim adamı ve sahte aydın bulunmaktadır.

B- ALLAHI İNKAR MÜMKÜN OLMADIĞINDA ŞİRKE DÜŞÜRMEYE ÇALIŞMALARI

Allah'ı inkar hususunda geniş kitlelere tesir edemeyen şeytan ve dostları, çalışmalarını ikinci hedef üstünde yoğunlaştırmışlardır.

Tek yaratıcı olarak Allah'a inanan insanları İslam'dan uzaklaştırmak için, bu insanların şirke sürüklenmesi gerekiyordu.

Şeytanın dikkat ettiği husus, şirk vasıtalarının yaşanılan çağın kültür ve anlayışına göre tespit edilmesiydi.

Geçmiş dünya tarihini ve günümüzü incelediğimiz zaman, bu şirk vasıtalarının: güneş, ay, yıldızlar, ateş, nefs, heva, ölen bazı kimselere nisbet edilen putlar ve Allah'ın hukukuna tecavüz ederek ilahlık taslayan birçok müstekbirler olduğunu GÖRÜYORUZ.

Bunlar kimi zaman gizlenmişler, kimi zaman açık bir şekilde ortaya çıkmışlardır. Mesela Firavun, kavmine ilahlık taslarken bu tav¬rını gizlememiş ve onlara “Ben sizin Rabbinizim” derken, küfründe mert bir tavır göstermiştir. Zamanımızdaki ilahlık taslayan firavunlar ise, aldattıkları insanları uyandırmamak için “Biz de Allah'ın kuluyuz, biz de Müslümanız” demekte¬dirler!

İnsanları Allah'ın ayetlerinden uzaklaştırarak, propaganda vasıtaları ile batılı hak göstererek, Müslümanlara baskı ve eziyet yapanlar bu tavırlarından vazgeçmezlerse, akibetleri de Firavun'un akıbeti gibi olacaktır.

Çünkü Firavun gibi Allah'a karşı çıkmakta ve yine onun gibi Allah'a karşı savaş açmaktadırlar.


2- GEÇMİŞ DÜNYA TARİHİ VE ATALAR:

İnsanların arkasında geçmiş bir dünya tarihi bulunmaktadır. Bu dünya tarihindeki atalarımız içerisinde; Allah'a kul olmuş, Müslüman olarak yaşayıp, Müslüman olarak ölen atalarımız bulunduğu gibi, müşrik ve kafir olarak yaşayan ve bu isyankarlıkla ölen kimseler de bulunmaktadır.

Atalara bağlılık hususunda, Kuran ve Sünnet gibi Rabbani bir değer ölçüsü gereklidir. Peygamberin zamanında yaşayanların bu sünnete bizzat tanık olmaları veya onunla ispatlama imkanı varken, zamanımızda ise sünnetinin kurandan bulunması, anlaşılması gerekmektedir. kuran bırakılıp, başka kaynaklara bakılırsa, sünnet adı altında bir sürü şeytan hilesine, tuzağına düşmek kaçınılmaz olur.

Bu değer ölçüsünü yitiren veya bu değer ölçüsünden gafil olan insanlara, şeytan ve dostlarının müdahalesi kolay olmakta ve bu insanlara kendilerinin tesbit ettikleri ataları, kendi şeytani maksatlarına uygun olarak empoze etmektedirler.

Böylesi¬ne bir bağlılığın kurbanı olan insanlar, karşılaştıkları hak ve kendilerine sevdirilen atalarının görüşü çatıştığı zaman, atalarının yolunu tercih etmekte ve hakka karşı çıkmaktadırlar.


“Ne zaman onlara: “Allah'ın indirdiklerine uyun” denilse, onlar “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde buldu¬ğumuz şeye uyarız” derler. Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu bulmamış idiyseler?” (BAKARA - 170)

ŞEYTAN SAPIK VE KAFİR ATALARI EMPOZE ETTİĞİ GİBİ, ATALARIMIZ İÇERSİNDEKİ SALİH KİMSELERİ DE KENDİ ÇIKARLARINA UYGUN OLARAK EMPOZE ETMEKTEDİR.

Bu şeytani işlev yerine getirilirken, salih kimselere batıl isnatlarda bulunmakta ve bu kimselerin eserleri tahrif edilerek maksada uygun bir şekilde tanıtılmaktadır.

Örneğin, son peygamberimize, eşleri olan annelerimize, halifelere, imamlara iftira ederek onlar adına sahte, saçma, sapık rivayetler uydurabiliyor ve bunları yine sahih diye yutturulmaya çalışan eserlere sokarak insanlara hadis diye kabul ettirebiliyor.

Yine; bazı şaşkınların tasavvuf adı altında yediği naneleri, şeytani kabulleri dinin doruk noktası olarak göstererek, bu şaşkın zalimleri; insanların büyük din adamı, ulema diye tanımasını sağlamaya çalışıyordu.

ŞEYTANIN BİR DİĞER MÜDAHALESİ, KİŞİNİN ATALARI İLE ÖVÜNME NOKTASINDA KENDİSİNİ GÖSTERİR.

Birçok Müslüman, salih ve abid atalarımızı zikrederek “Bizim Atalarımız şöyle insanlardı, biz onların nesilleriyiz” diyerek, bu durumdan kendilerine bir pay çıkartmakta ve kendilerini bununla tatmin etmeye çalışmaktadırlar.

[glow=yellow,2,300]ATALARIMIZ ARASINDA SALİH VE ABİD KİMSELERİN BULUNMASI SEVİNDİRİCİ OLMAKLA BİRLİKTE, BU DURUMUN BİZLERE BİR FAYDASI YOKTUR. ÇÜNKÜ HER İNSAN, HER TOPLUM, HER CEMAAT KENDİ YAPTIĞININ HESABINI VERECEK VE KENDİ YAPTIKLARININ KARŞILIĞINI GÖRECEKTİR.
[/glow]
Nuh (a.s.)'nın oğlu, babası peygamber olması¬na rağmen, Lut peygamberimizin karısı kendisi Rabbani yolda bulunmadığı için tufandan kurtulamamış ve ebedi azaba müstehak olmuşlardır.

Herkes işlediği amellere göre abid veya asidir. Kişi bu gibi sıfatları, İşlediği amellerin karşılığında kazanır.

İnsan Rabbani yolda değilse peygamber babası, peygamber amcası, peygamber hanımı olsa bile, bu durum o insanı kurtaramaz.

Bu İlahi gerçek her insan, her cemaat, her ümmet için geçerlidir. Her ümmet kendi yaptıklarından hesaba çekilecektir.

“Onlar bir ümmetti gelip geçti; kazandıkları kendisinin, sizin kazandıklarınız da sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulmayacaksınız.” (BAKARA - 141)

3- YAŞANILAN DÜNYA HAYATI VE YAPILMIŞ OLUNAN AMELLERİN SÜSLÜ YADA YETERLİ GÖSTERİLMESİ

Şeytanın arkadan yanaşmasının bir diğer yönü ise insana yaptıklarını süslü göstermesidir. İnsanın arkasında bıraktığı yaşantıda iyi veya kötü birçok amel bulunmaktadır.

1- Şeytan insanın işlediği kötü amelleri süslü göstererek, insanı tevbeden uzaklaştırmakta ve bu gibi kötü amellerin devamını sağlamaktadır.

Yaşamış olduğu batılı süslü gören insanlar, batıl, olan bu yaşantılarını benimse-mekte ve devam ettirmektedirler.

“Kendi yapmakta olduklarını şeytan onlara süsle çekici kıldı, böylece onları (doğru) yoldan alıkoydu.” [10]

2- Kötü amelleri süslü ve çekici gösteren şeytan insanın iyi amellerine de müdahale etmekte ve bu amelleri abartarak maksadına ulaşabilmektedir.

Yaptıkları iyi amellerle büyüklenenler veya geçmişte yaptıkları bazı iyi amellerle övünenler, bunlarla teselli bulanlar, bu şeytani müdahaleye maruz kalan insanlardır.

Söz ve sohbetlerde geçmişte yaptıklarını zikredenler, bu yaptıkları ile övünen¬ler, bugünü unutan, bugünü yaşamayan insanlardır. Hayatının birkaç yıllık döneminde verdiği mücadele ile hayatı boyunca teselli bulmaya çalışan bu İnsanlar, boş bir teselli arayışı içerisin¬dedirler. Çünkü mücadele içerisinde geçen birkaç yılımızdan değil, bütün bir hayatımızdan sorumluyuz. Yaşadığı¬mız bütün yılların hesabını vermekle mükellefiz.

Bunu akıl edemezsek, kendimizi buna göre hazırlayamazsak, öbür hayatımız hiç istemeyeceğimiz yerde geçebilir.


saygılarımla
aorskaya


Konu aorskaya tarafından (18. October 2012 Saat 10:21 PM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
arkadan, çeşidi, müstakimdekilere, sırati, yaklaşma, yanaşmasi, şeytanin


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:27 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam