24. February 2012, 11:42 PM | #1 |
Yeni Üye
Üyelik tarihi: Feb 2012
Mesajlar: 3
Tesekkür: 1
3 Mesajina 9 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0 |
Orucun kefareti var mıdır? / Zıhar gitti oruç geldi..
ZIHAR GİTTİ, ORUÇ GELDİ
Rivâyet olunduğuna göre, Ubâde ibn es-Sâmit'in kardeşi olan Evs ibn Sâmit, karısı Havle bt. Sa'lebe'yi, namaz kılarken görür. O, son derece güzeldir. Adamda ise, bir parça tuhaflık vardır. Kadın selâm verince, o kadından kâm almak ister, ama kadın yüz vermez. Bunun üzerine, Evs, kızar... Evs'de, biraz acelecilik vardır; bu sebeple hemen zıhâr yapar. Bunun üzerine, Havle Muhammed As.'a gelir ve "Ben, genç ve arzu edilir iken Evs benimle evlendi. Yaşım ilerleyip çocuklarımın çoğaldığı bir zamanda, beni annesi gibi addetti. Benim, küçük çocuklarım var. Eğer onları, onun ailesine bıraksam, zayi olurlar, bakamazlar. Onları yanıma alsam, aç kalırlar" der. Olayın devamına dönmeden önce "zıhâr" kelimesine kısaca bir göz atalım. Zıhâr kelimesinin Kuran'da kullanılan anlamı; erkeğin eşine, ya onu boşamak için yada kızgınlık anında kontrolünü kaybetmesiyle onu kendisine haram kılmak amacıyla helal olanı haramlaştırması anlamını taşımaktadır. Böylece cahiliye döneminin inanışına göre erkek, nasıl ki annesiyle karısı gibi bir ilişkiye giremezse, eşi ile de kendisine harammış gibi ilişkiye giremez. İnanışa binayen bu durumda, ne boşanmış olur, ne de karısına dokunabilir. Cahiliye döneminde sıkça yapılan bu yemin, Allah tarafından Ahzap Suresi 4. ayette, bir insanda iki kalp olamayacağı gibi hükümsüz olarak adlandırmış ve bu sözlerin insanın ağzından çıkan gereksiz sözler olduğunu vurgulamıştır. مَّا جَعَلَ اللَّهُ لِرَجُلٍ مِّن قَلْبَيْنِ فِي جَوْفِهِ وَمَا جَعَلَ أَزْوَاجَكُمُ اللَّائِي تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ أُمَّهَاتِكُمْ وَمَا جَعَلَ أَدْعِيَاءكُمْ أَبْنَاءكُمْ ذَلِكُمْ قَوْلُكُم بِأَفْوَاهِكُمْ وَاللَّهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِي السَّبِيلَ “Allah bir adam içinde iki kalp yaratmadığı gibi, ‘zıhâr’ yaptığınız eşlerinizi de analarınızın yerinde tutmadı... bunlar sizin ağızlarınıza geliveren sözlerden ibarettir. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola eriştirir.” Gelelim yazımızın başında zikrettiğimiz olayın devamına. Olayın devamı ile ilgili iki rivâyet bulunmaktadır: Rivâyet olunduğuna göre, Muhammed As. ona, "Senin durumunla ilgili, şu anda söyleyebileceğim bir şey yok" der. Yine, diğer bir rivâyete göre, Muhammed As. ona, "Sen, kocana haram oldun..." demiştir. Bunun üzerine Havle, "Yâ Rasûllallah! O talâk ve boşanmadan bahsetmedi. O, çocuklarımın babasıdır ve en çok sevdiğim insandır" der. Yine, Muhammed As. ona, "Sen ona haram oldun!" der. Bunun üzerine kadın, "İhtiyacım ve içimden geçenleri Allah'a arz ediyorum" der. Muhammed As. her keresinde, "Sen ona haram oldun" dedikçe, o hayıflanır ve Allah'a arzda bulunur. İşte o, bu durumda iken, Muhammed As.'ın yüzü birden değişir ve yaşlı kadının serzenişi, kocası tarafından haksızlığa uğraması ve aşağılanması üzerine mücadele etmesi, rahmanca onaylanmış ve ismini de bu olaydan alan Mücadele Suresi'nin ilk 4 ayeti nazil olmuştur. قَدْ سَمِعَ اللَّهُ قَوْلَ الَّتِي تُجَادِلُكَ فِي زَوْجِهَا وَتَشْتَكِي إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَا إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ 1. Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, ikinizin karşılıklı konuşmasını işitir. Çünkü Allah en iyi işiten, en iyi görendir. الَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِنكُم مِّن نِّسَائِهِم مَّا هُنَّ أُمَّهَاتِهِمْ إِنْ أُمَّهَاتُهُمْ إِلَّا اللَّائِي وَلَدْنَهُمْ وَإِنَّهُمْ لَيَقُولُونَ مُنكَراً مِّنَ الْقَوْلِ وَزُوراً وَإِنَّ اللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ 2. İçinizden, kadınlarına zıhar edenlerin, o kadınlar anneleri değildir. Onların anneleri ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Böyleleri, kabul edilemez bir söz ve boş bir lakırdı sarf ediyorlar. Bununla birlikte Allah, gerçekten çok affedici, çok bağışlayıcıdır. وَالَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِن نِّسَائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مِّن قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا ذَلِكُمْ تُوعَظُونَ بِهِ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ 3. Kadınlarına zıhar edip sonra sarf etmiş oldukları söze geri dönenler, ilişkiye girmelerinden önce, özgürlüğünü yitirmiş bir benliği özgürlüğüne kavuşturacaklardır. İşte size yöneltilen öğüt budur. Allah, yapıp etmekte olduklarınızdan gereğince haberdardır. فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ مِن قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا فَمَن لَّمْ يَسْتَطِعْ فَإِطْعَامُ سِتِّينَ مِسْكِيناً ذَلِكَ لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ 4. Özgürlüğe kavuşturma imkânını bulamayan, ilişkiye girmelerinden önce, aralıksız iki ay oruç tutacaktır. Buna da gücü yetmeyen, altmış yoksulu doyuracaktır. Bütün bunlar Allah'a ve resulüne inanasınız diyedir. Ve işte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Küfre sapanlara korkunç bir azap vardır. Ayetlere göre hüküm şu şekildedir: Eşini zıhâr ile muhatap eden erkek; bir köle azad etmeli, bunu yapma imkanı yok ise 60 gün aralıksız oruç tutmalı, bunu da yapamıyorsa 60 yoksulu doyurmalıdır. Ayetler nazil olduktan sonra Muhammed As., Havle'nin (r.a) kocasına haber göndererek, şöyle der: "Seni bunu yapmaya sevk eden şey nedir?" O, "Şeytân" der ve ekler: "Bu konuda bir kolaylık, çıkış yolu var mı?" Muhammed As. da, "Evet" buyurup, ona bu dört Âyeti okur ve, "Köle azat etmeye gücün yeter mi?" diye sorar. O, "Yok vallahi" der. Muhammed As., "Oruç tutmaya gücün yeter mi?" der, o, "Yok, vallahi. Eğer ben, günde bir veya iki kere yemek yemezsem, gözümün kuvveti kaybolur, sanki ölüyorum zannederim" der. Muhammed As. ona, "Altmış fakiri doyurmaya gücün yeter mi?" der, o, "Yok vallahi yâ Rasûllallah" der, ardından da "ama sen sadaka ile yardımda bulunursan, o zaman olur" der. Bunun üzerine Muhammed As. ona, 15 ölçek yardımda bulunur; Evs de, elinde bulunan maldan bu kadar miktarı ortaya koyar ve bunları altmış fakire tasâdduk eder. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra ne hikmetse bu uygulama evrimleştirilmiş, sanki 60 gün uygulaması zıhâr ile ilgili değilmiş gibi oruca bağlanmıştır. Surenin ilk 4 ayetinin nuzulüne sebep olan olay değiştirilip, şöyle bir hadis nakledilmiştir. Ebu Hüreyre'nin rivâyetine göre; Bir kimse, Muhammed As.'a gelerek, "Helak oldum ya Resulallah" der. Muhammed As., neden olduğunu sorar. O da, Ramazan orucunu kasten bozduğunu söyler. Muhammed As., bir köle azat etmesini bildirir. Kölesi olmadığını bildirince, aralıksız iki ay oruç tutmasını emreder. Bunu da yapamayacağını bildirince, fakir doyurmasını bildirir. Peki orucun kefaretine Kuran ne der ? Oruç ile ilgili Ayetler, Bakara Suresi 184 ile 187. Ayetler arasında yer almakta; nasıl tutulacağı, şartları, kefareti, kısacası tüm ayrıntıları bildirilmektedir. Kefaret konusu, 185. Ayette zikredilmektedir. Ayet, şu şekildedir: شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ "Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır." Ayete göre esas olan, tutamadığımız kadarını tutmaktır. Ne bir eksik, ne bir fazla. İslama sonradan giren uydurma ve yorucu uygulamalardan biri olan orucu bozunca yerine 61 gün tutma durumu, tamamen Kuran'a aykırı bir uygulamadır. Bu uygulama hem elçiye iftiradır, hem de Bakara Suresi 185. Ayeti hiçe saymaktır. Muhammed As. Allah'ın hükmüyle hükmetmek, kendisine indirileni insanlara iletmek, yaşantısıyla insanlara örnek olmak ile mükelleftir. O, yaşayan Kuran'dır. Yaşantısı boyunca Allah'ın hükmünü insanlara tebliğ etmek için birçok cefaya katlanmış, çektiği eziyetlere rağmen yılmamış, onu yolundan alıkoymak isteyenlere prim vermemiş ve Kuran’ı değiştirmesini istediklerinde de Allah'ın hükmünü ayaklar altına almamış ve taviz de vermemiştir. Ne kendi nefsinden Kuran'da yer almayan hükümler vermiştir, ne de Kuran'da yer alan bir hükmü neshetmiştir. Kuran'da yer almayan hüküm niteliğindeki hadisler, tamamen uydurmadır. Bize düşen görev, Muhammed As.'ın yaşantısını model almak, hüküm olarak da Rahman'ın hükmünü baz almak olmalıdır. يَاأَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ وَإِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللَّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ " Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez." (Maide Suresi: 67) وَإِن كَادُواْ لَيَفْتِنُونَكَ عَنِ الَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ لِتفْتَرِيَ عَلَيْنَا غَيْرَهُ وَإِذاً لاَّتَّخَذُوكَ خَلِيلاً "Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını uydurup bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi." (İsra Suresi: 73) وَلَوْلاَ أَن ثَبَّتْنَاكَ لَقَدْ كِدتَّ تَرْكَنُ إِلَيْهِمْ شَيْئاً قَلِيلاً "Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecektin." (İsra Suresi: 74) فَاسْتَمْسِكْ بِالَّذِي أُوحِيَ إِلَيْكَ إِنَّكَ عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ "Sen, sana vah yedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin." (Zühruf Suresi: 43) ....ۚ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْكَافِرُو "....Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir." (Maide Suresi: 44) ....ۚ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ "....Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir." (Maide Suresi: 45) Tülay Yıldırım Ede kaynak: 1- Razi, Mefatihu'l-Ğayb 2- Buhari – Kütübü Sitte – Fasıl: Kitabu's Savm – No: 918 Konu tulayede tarafından (3. March 2012 Saat 01:11 PM ) değiştirilmiştir. |
24. February 2012, 11:49 PM | #2 | |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.023
Tesekkür: 3.573
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun Aleykum! Değerli tulayede Kardeşim!
Alıntı:
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|
24. February 2012, 11:54 PM | #3 |
Yeni Üye
Üyelik tarihi: Feb 2012
Mesajlar: 3
Tesekkür: 1
3 Mesajina 9 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0 |
Rabbim cümlemizi razı olduğu kullarından eylesin...muhabbetle..
|
Bookmarks |
Etiketler |
geldi, gitti, kefaret, kefareti, mücadele, mıdır, oruç, orucun, var, zıhar |
|
|