hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > TEMİZLİK VE İBADET > İbadet > Oruç

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 18. June 2018, 08:29 AM   #1
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart Neden geceye kadar değil de akşama kadar?

Kitapta, Ramazanda Oruç diye geçen Allah'ın emri, İsfahani'nin görüşlerine göre "aç kalma seansları"na dönüşmüştür.
Allah'ın emri olan oruç bizden öncekilere /kitabın inmesinden önce yaşamış nesillere de bir görev olarak verilmiştir.

1-Şimdi, oruç denilen bu aç kalma seansları Arab'ın takvimine göre Ramazan denilen ayda tutulmaktadır. Önceki nesillerin zamanında Arab'ın takvimi, hatta herhangi bir takvim olmadığına göre, eski nesiller Arab'ın ramazan ayını, nasıl tesbit etmişlerdir de ramazanda oruç tutmuşlardır?

2-Bakara 187. ayette -orucu geceye kadar tamamlayın- denmişken neden akşam olur olmaz oruç bozulur?

3-Oruç görevi biter bitmez mutluluk saçan bayram neden yapılır?

Lütfen aydınlatır mısınız?

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Konu galipyetkin tarafından (16. March 2022 Saat 05:16 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
bartsimpson (24. June 2018)
Alt 24. June 2018, 07:28 AM   #2
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.023
Tesekkür: 3.573
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm,

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kitapta "Ramazanda Oruç" diye geçen Allah'ın emri, İsfahani'nin görüşlerine göre "aç kalma seansları"na dönüşmüştür.
Allah'ın emri olan oruç bizden öncekilere /kitabın inmesinden önce yaşamış nesillere de bir görev olarak verilmiştir.
Evet kardeşim, Bakara suresinin 183 ve 184 ayetlerinde bizden öncekilere yazıldığı gibi bize de yazıldığı LEAALEKÜM TETTEKUN gerekçe gösterilerek belirtilmiştir.
Alıntı:
1 Şimdi, "oruç denilen bu aç kalma seansları Arab'ın takvimine göre "Ramazan" denilen ayda tutulmaktadır. Önceki nesillerin zamanında Arab'ın takvimi, hatta herhangi bir takvim olmadığına göre, eski nesiller Arab'ın "ramazan ayını" nasıl tesbit etmişlerdir de "ramazanda oruç" tutmuşlardır?
Değerli kardeşim,
Takvim, Arapça bir sözcük olup düzeltme, doğrultma,kıvamına koyma, değer biçme anlamında olup, zamanı yıllara, aylara günlere ayıran yöntem olarak kavramlaşmıştır.
Araplarda bu anlamda zamanı yıllara, aylara,günlere ayıran ve bunları belirten bir çizelge yoktu ancak, Araplar gökteki kamerin beliriş ve gökyüzündeki konumlarına göre isimlendirmeler yapmışlardı. Bu isimlendirmeler: Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülâhir, Cemaziyelevvel, Cemaziyelâhir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade, Zilhiccedir.
Bu isimler Abdullah oğlu Muhammed dünyaya gelmeden önce de Arapların kullandıkları ay isimleridir.
Bu ay isimlerinin dışında kamerin gökyüzündeki bulunma durumlarına göre menzil olarak isimlendirdikleri günleri de yirmisekiz değişik isimle adlandırıyorlardı.
Abdullah oğlu Muhammed Allah'ın Resulü olup vahiy almaya başladığı gecenin içinde bulunduğu ay Ramazan olarak isimlendirdikleri ay içinde olduğu için, Bakara 185 de buna vurgu yapılmış Kuran'ın HÜDA,FURKAN olup, bunun ilkelerinin belirtildiğine, bu ayda bu Hüda ve Furkan ilkelerine odaklanılarak Allah'ın büyüklüğünün idrak edilerek sahip olunanların -ŞÜKRÜNÜN -karşılığının verme bilincine erişilmesine SİYAM gerekçe yapılmıştır.
Siyamdan kasıt da insanın derdinin yeme,içme,konuşma ve cinsellik olmayıp Kuran olmasıdır.

Alıntı:
2 Bakara 187. ayette "orucu geceye kadar tamamlayın" denmişken neden akşam olur olmaz oruç bozulur?
Değerli kardeşim,
Araplarda bir gün nehar/gündüz ve leyl/gece olarak ayrılmıştır.
Nehar/gündüz, Güneş'in doğması ile batması arasındaki zaman dilimidir.
Leyl/gece, Güneş'in batması ile doğması arasındaki zaman dilimidir.
Gecenin ve gündüzün de farklı isimlendirmelerle belirtilen bölümleri vardır.
Günümüzde diyanet -Muhtar Ahmet Paşa zamanında belirlenen- Güneş'in Ufuk çizgisinin sekiz derece altına düştüğü zaman dilimini gecenin başlangıcı olarak, Güneş'in Ufuk çizgisinin onsekiz derece altını da gündüzün başlangıcı olarak belirtiyor.
Kur'an'ı esas alan birisi için bu Zaman'lar dakika saniye vb olarak ölçülmez. Kişi Kur'an'daki SİZCE ifadesinden yola çıkarak sabahleyin kahvaltısını yaparak SIYAM İÇİN GEREKÇE olan TAKVAYA ulaşmak için Kuran çalışmaya başlar. Gün içinde -tıka basa yeyip içmeden çok- hasta olmayacak düzeyi kendisine ölçü alarak Kuran öğrenir ve güneş battığında da dilediği gibi yiyip içebilir.
Alıntı:
3 Oruç görevi biter bitmez mutluluk saçan bayram neden yapılır?

Lütfen aydınlatır mısınız?

Saygılarımla.
Galip Yetkin
Bayram sevinçtir, mutluluktur.
Kuran çalışarak Allah'ın koruması altına girecek ilke ve kuralları öğrenip yaşamına geçirme diyerek özetleyebileceğimiz TAKVAYA erişerek Tukebbirallah seviyesine ulaşarak, şükür/ sahip olduklarının karşılığını verme bilincine erişip,ihtiyacından arta kalanları infak eden kişi sevinmez de ne yapar?

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
bartsimpson (24. June 2018), Bilgi (25. June 2018)
Alt 24. June 2018, 01:44 PM   #3
bartsimpson
Super Moderator
 
bartsimpson - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
bartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud of
Standart

soru da güzel, cevap ta...
sorandan da, cevaplayandan da, Allah razı olsun.

lakin...

Önceki nesillerin zamanında Arab'ın takvimi, hatta herhangi bir takvim olmadığına göre, eski nesiller Arab'ın "ramazan ayını" nasıl tesbit etmişlerdir de "ramazanda oruç" tutmuşlardır?

sorusunun cevabı muğlak kalmıştır.
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa."

Konu bartsimpson tarafından (24. June 2018 Saat 01:47 PM ) değiştirilmiştir.
bartsimpson isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 24. June 2018, 09:54 PM   #4
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.023
Tesekkür: 3.573
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm,

Alıntı:
bartsimpson Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
soru da güzel, cevap ta...
sorandan da, cevaplayandan da, Allah razı olsun.

lakin...

Önceki nesillerin zamanında Arab'ın takvimi, hatta herhangi bir takvim olmadığına göre, eski nesiller Arab'ın "ramazan ayını" nasıl tesbit etmişlerdir de "ramazanda oruç" tutmuşlardır?

sorusunun cevabı muğlak kalmıştır.
Değerli Bartsimpson kardeşim,
Araplarda ay isimleri ve gün isimleri vardır. Gökyüzündeki Ay'ın şekline ve bulunduğu menzile bakarak ayın kaçıncı günü olduğu bilinir ve söylenirdi.
Bu durum göçebe yaşayan geçimi hayvancılık olan yörüklerde de vardır. Bunlar da gökyüzündeki aya bakarak ayın kaçı olduğunu bilirler.
Araplar, kendilerince önemli olan olaylara göre yılları söylerlerdi ancak bu durum takvim edilmemişti.
Takvim, zamanın -belirli bir olay vb başlangıç kabul edilerek- yıl, ay ve günlere ayrılarak çizelgeleştirilmesidir. Araplarda bu anlamda bir takvim İkinci Halife Ömer zamanında Hicret başlangıç yapılarak oluşturulmuştur.

Mekke ve çevrelerinde her tür savaşın ve saldırının haram kabul edildiği HARAM AYLAR -Zilkade,Zilhicce,Muharrem,Recep- olarak bilinen aylarda panayırlar kurulur ve gelenler aynı zamanda İbrahim Resulle başlayan hac görevlerini yaparlardı.
Oruç olarak bilinen sıyam da Kuran vahyinin geldiği Ramazan ayında gerçekleştirilmesi belirtilmiş.
Genelde inananlarımız, vahiyle istenilenlerin gerekçelerini gözardı ederek ay, gün ya da geceleri kutsallaştırma eğiliminde oluyorlar. Oysa ki önemli olan odaklanılması istenilen KURANdır. İstenilen aç ya da susuz kalarak çalışma ya da dinlenme değil, KURANın öğrenilmesidir. Kuran öğrenilecek yaşam rehberimiz olacak ilke ve kurallar öğrenilip yaşama aktarılacaktır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi, saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Bilgi (25. June 2018)
Alt 25. June 2018, 09:45 AM   #5
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Ne yazık ki verilen yanıtlar yeteri kadar aydınlatıcı olamamışlardır..

Eğer Kitabın /Dinin /Müslümanlığın yalnızca Araplara indirildiğini düşünürsek Sayın bartsimpson a yanıt olarak verilen takvim ve zaman belirleme görüşleri kabul edilebilir.
Fakat din evrensel olduğundan -sizden öncekiler- ifadesi, Arabları değil de insanlığı ifade edeceğinden, kitabin indirilmesinden evvel taaa Nuh Peygamber zamanına kadar, hatta ilk insana kadar bütün insanlık için uzatılabilir. İşte bu kişilere de oruç yazıldığına göre, diyelim ki Nuh Peygamber zamanında insanlar Arabın ramazan ayını nasıl tesbit edip de oruç tutmuşlardır. Hele bu insanlar ekvatorun iki kısmında, kuzey ve güneyinde (mesela Güney-Afrika ve Kuzey-Afrikada) yaşıyorlarsa?

İşa, aşiyy, aşiyye ayetlerde geçer ve Aşiyy güneşin zevalinden batışına kadar olan zamandır. İşa ise güneşin battığı zaman yani akşam vaktidir. Aşiyy ve aşiyye günün sonu anlamına gelir.
Eğer orucun akşama/günün sonu kadar tutulması istense idi ayette gece denmez, belirtilmiş akşam anlamlı kelimelerden biri kullanılırdı.

Şu halde bir aksaklık var anlatımlarda.

Bayramlara gelince, her iki bayram da bence para-babalarının paralarını artırmaları, halkın cebini somurmaları için dinin gereği diye hayata sokulmuş, uydurulmuş sömürü düzenleridir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (20. January 2023 Saat 06:08 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 26. June 2018, 11:11 AM   #6
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.023
Tesekkür: 3.573
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm,

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ne yazık ki verilen yanıtlar yeteri kadar aydınlatıcı olamamışlardır..

Eğer Kitab'ın /Dinin /Müslümanlığın yalnızca Araplara indirildiğini düşünürsek Sayın bartsimpson'a yanıt olarak verilen takvim ve zaman belirleme görüşleri kabul edilebilir.
Fakat din evrensel olduğundan "sizden öncekiler" ifadesi, Arabları değil de insanlığı ifade edeceğinden, kitabin indirilmesinden evvel taaa Nuh Peyganber zamanına kadar, hatta ilk insana kadar bütün insanlık için uzatılabilir. İşte bu kişilere de oruç yazıldığına göre, diyelim ki Nuh Peygamber zamanında insanlar Arab 'ın ramazan ayını nasıl tesbit edip de oruç tutmuşlardır. Hele bu insanlar ekvatorun iki kısmında, kuzey ve güneyinde (mesela Güney-Afrika ve Kuzey-Afrika'da) yaşıyorlarsa?

İşa, aşiyy, aşiyye ayetlerde geçer ve Aşiyy güneşin zevalinden batışına kadar olan zamandır. İşa ise güneşin battığı zaman yani akşam vaktidir. Aşiyy ve aşiyye günün sonu anlamına gelir.
Eğer orucun akşam/günün sonu bozulması istense idi ayette gece denmez, belirtilmiş akşam anlamlı kelimelerden biri kullanılırdı.

Şu halde bir aksaklık var anlatımlarda.

Bayramlara gelince, her iki bayram da bence para-babalarının paralarını artırmaları, halkın cebini somurmaları için dinin gereği diye hayata sokulmuş, uydurulmuş sömürü düzenleridir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Değerli kardeşim,
Öncekiler Ramazan ayında oruçlular demiyor ki ayet. Sizden öncekilere sayılı günler yazıldığı gibi size de yazıldı deniliyor. Onlar Ramazan ayında oruçlulardı siz de Ramazan ayında oruçlu olunuz demiyor.
Ramazan ayında Kuran indi Onda hüda, beyyinat ve Furkan'lar var. Bu ayı oruçlu geçiriniz deyip 187 de süresi ile bilgi veriliyor.
Leyl ile ilgili anlayış farkları vardır. Şia mezhebinden olanlar gündüz tamamen kaybolana kadar, Güneş Ufuk çizgisinin 18 derece altına girene kadar beklerler.
Şahsi düşüncem oruç ile ilgili zamanın detaylarından çok gerekçesine odaklanılması gerektiğidir. Gerekçe de Kur'an'ı anlama çalışmaları yaparak kendi dilinde Kur'an'ı öğrenmektir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 27. June 2018, 09:39 AM   #7
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın dost1.

Bakara-183. ayette geçen "siyam" ifadesini hariç tutabilme ihtimali olmasına rağmen,
Bakara -183, 184, 185 ve Kadr-1-5, Duhan-1-7 ayetleri yönünde sizinle gerek burada yazdıklarınız, gerek "oruç" bölümündeki "yazın ortasında oruç", gerek "Kur'an'da oruç" başlıklı kısımlardaki anlatışlarınızla, hiç bir ortak görüş ve anlayışa sahip değilim.

Kendi düşüncelerimi "oruç genel başlığı altındaki fraksiyonlarda" açıkladım.
Bunları burada tekrarlayarak sizi bir polemiğe çekmek de istemiyorum.
Fakat sırası gelir veya imkan doğarsa meselâ 23 senede indirilmiş Kitap ve içerdiği Kur'an'ın "bir gecede indirilmediğininin açıklanmasının bile abes olduğunu" ama Kur'an'ın kişinin veya toplumun ramazanında indirildiğini ve bu olgunun da o kişinin/kişilerin veya o toplumun gecesine kadir olduğunu" tekrar açıklayacağım.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (29. June 2018 Saat 01:47 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (28. June 2018)
Alt 1. July 2018, 02:30 PM   #8
kuman
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
kuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud of
Standart

Halil bey,

Şahsi görüşünüze katılmak imkansız. Detayın bize gerekçeyi anlamamıza yardımcı olması gerektiğinden detaydan uzaklaştıkça gerçek olan gerekçeyi kaybedip pek çok yanlış gerekçelerin ortaya çıkmasına neden olur, böylece biz asla gerekçeyi yakalamayız sadece sanılar üstünden dolaşır dururuz.

Detaylar önemlidir, detaylarda ki bir eksiklik yada tutarsızlık bizi yanlış yola sevk etmesi doğaldır. Eğer ki detaylar özü açıklamıyorsa detay yanlıştır yada öz yanlıştır.
O zaman ne yapmalıyız ŞÜPHE duymalıyız ya detaylar dan ya ÖZ den
Şüphe oluşmadan İman oluşamayacağına göre tüm anlatım bir puzzle gibi yerine oturmalıdır tek bir yanlışlık puzzle bitmesine engel yani İman ın oluşumuna engel çıkarabilir.

Örneğin siz kişi Kur an çalışacak demişsiniz, elinde Kur an olmayan bu çalışmayı nasıl yürütebilir yada meal okuyan biri ne anlayabilir Kur an dan ? İman eden ama Kur an a ulaşamayan biri o zaman Oruç tan uzak duracak !. Bu örnekler çoğaltıabilir kaldı ki coğrafya yada fiziki durumlardan hiç bahsetmeden bile pek çok soru çıkarılabilir.
Yani ilk önce detaylara bakarak gerekçeyi bulmak gerekir

Konu kuman tarafından (1. July 2018 Saat 02:45 PM ) değiştirilmiştir.
kuman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 2. July 2018, 12:30 PM   #9
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.023
Tesekkür: 3.573
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm,
Alıntı:
kuman Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Halil bey,

Şahsi görüşünüze katılmak imkansız.
Değerli kuman,
Bu forumda yazdıklarım Arabiyyen olan Kur'an'ın Arapça dilinin gramer ve anlatım sanatlarına uygun olarak aktardıklarımdır. Şahsi görüşüm sadece müteşabih olan sözcüklerin anlamlarındaki önceliklemelerimdir/tevilimdir ki, onlar da Arapça diline göredir.

Alıntı:
kuman Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Detayın bize gerekçeyi anlamamıza yardımcı olması gerektiğinden detaydan uzaklaştıkça gerçek olan gerekçeyi kaybedip pek çok yanlış gerekçelerin ortaya çıkmasına neden olur, böylece biz asla gerekçeyi yakalamayız sadece sanılar üstünden dolaşır dururuz.
Sıyamın gerekçesi Bakara 183 de Lealleküm TETTEKUN olarak belirtilmiş.
Tettekun sözcüğünün türediği köklere bakalım ki, SIYAM için GEREKÇE olan TETTEKUN'u anlayalım.

“Takva” sözcüğü, “وقاية vikaye”, “ توقيةtevkiye”, “وقاءة vikae” köklerinin mastarı olan “ وقيveka” sözcüğünden türemiştir.
“Veka” sözcüğü; “bir şeyi korumak, himaye etmek, ona zarar verecek şeylerden çekinmek, bir şeyi başka bir şeyle bir tehlikeye karşı korumaya almak, zararlı şey ile korunacak şey arasına bir engel koymak” anlamına gelir ve Kur’an’da da bu anlamda kullanılmıştır:

İnsan; 10, 11:Şüphesiz, biz asık suratlı ve çatık kaşlı bir günde, Rabbimizden korkarız.
Allah da, bu yüzden onları, o günün kötülüğünden korur/feVEKAhumullahu ve onlara aydınlık ve sevinç rastlar.

Tahrim; 6:Ey inanmış olan kişiler! Kendinizi ve ehlinizi (yakınlarınızı), yakıtı insanlar ve taşlar olacak bir Ateş’ten koruyun. Onun üzerinde, Allah’a karşı gelmeyen, kendilerine emredilenleri yapan çetin ve kaba melekler vardır.

Teğâbün; 16:O nedenle gücünüz yettiğince Allah’a takvalı davranın/fettekullahe, dinleyin ve itaat edin. Ve mallarınızdan, kendinizin iyiliğine olarak bağışlayın. Kim de nefsinin açgözlülüğünden korunursa işte onlar, başarıya ulaşanların ta kendileridir.

“Veka” fiilinin mezidatından olan “اتّقاء ittika” sözcüğü ise; “korumayı kabul etmek, acı ve zarar verecek şeyden sakınıp kendini korumaya almak, sakınmak” demek olup, bu sözcük de Kur’an’da sözlük anlamında kullanılmıştır:

Haşr; 18, 19: Ey inanmış olan kişiler! Allah’a takvalı davranın; her kişi yarına ne hazırladığına bir baksın. Ve Allah’a takvalı davranın. Şüphesiz Allah, işlediklerinizden haberdardır.
Ve Allah’ı umursamayan kimseler gibi olmayın: Böylece Allah, onlara kendilerini umursatmaz. İşte onlar, yoldan çıkmış kimselerin ta kendileridir.

Âl-i Imran; 131:Ve inkârcılar için hazırlanmış Ateş’ten korunun.

Bakara; 24:Sonra, eğer bunu yapmadıysanız ve asla yapamayacaksınız; öyleyse inkârcılar için hazırlanmış, yakıtı insanlar ve taşlar olan Ateş’ten korunun.

İşte, “takva” sözcüğü de, “ittika” sözcüğünün ismidir ve sözlük anlamı olarak; “kuvvetli himayeye girmek, korunmak, kendisini koruma altına almak” demektir.
Hem “takva” hem de “ittika” sözcüklerinin her ikisi de sözlük anlamları ekseninde kavramlaşmış ve Kur’an’da hep sözlük anlamlarına yakın manalarda kullanılmıştır. Bu sözcüklerin türediği “veka” fiili ve türevleri de Kur’an’da tam 258 yerde geçmektedir.

Kur’an’ın en önemli kavramlarından olan “takva” (veya “ittika”), kulun, Rabbi karşısındaki durumunu en iyi anlatan bir sözcüktür. Kur’an’da birçok ayette insanlara Allah’tan ittika etmeleri söylenmiş, birçok peygamberin de kavimlerini İslâm’a davet ederlerken onları “Allah’tan ittika etmez misiniz?” sözleriyle uyardıkları bildirilmiştir. Çünkü insan için en önemli şey, bir yaratıcının varlığı, yaratılışın sebebi ve kendisinin yaratıcı karşısındaki durumudur. İnsan, öncelikle kendini var edeni tanımak ve O’nun razı olacağı bir yaşam sürmekle yükümlüdür İnsan, her şeyin sahibi olan Allah tarafından, hayatının hesabını vermek üzere öldürülecektir, yani başıboş bırakılmamıştır. Bu sebeple, ısrarlı bir şekilde Allah fikrini ve O’na ait ulûhiyeti gündeme getiren Kur’an, âlemlerin Rabbi olan Allah’ı bütün sıfatları ve O’na ait en üstün yücelik makamları ile tanıtmakta ve insana, bu yücelik karşısında kendisine çeki düzen vermesini, kendisini iyi amellerle koruma altına almasını tavsiye etmektedir. Amaç, insanın; O’nun her yerde kendisini gördüğünün ve yaptığı her şeyin kayıt altına alındığının bilincinde olan bir varlık olmasını; Allah’ın yüce makamı karşısında çekinmesini; O’na kuvvetli bir imanla bağlanmasını ve yaptığı hatalardan dolayı O’na sığınmasını sağlamaktır. Özetle, insanı takva sahibi / ittika eden / mütteki yapmaktır.

Kişilerin konuşmadan ve cinsellikten kaçınıp aç ve susuz kalarak SIYAM için GEREKÇE olarak TETTEKUN olarak burada belirtilenlere ulaşabilmesi olası mıdır?


Alıntı:
kuman Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Detaylar önemlidir, detaylarda ki bir eksiklik yada tutarsızlık bizi yanlış yola sevk etmesi doğaldır. Eğer ki detaylar özü açıklamıyorsa detay yanlıştır yada öz yanlıştır.
O zaman ne yapmalıyız ŞÜPHE duymalıyız ya detaylar dan ya ÖZ den
Şüphe oluşmadan İman oluşamayacağına göre tüm anlatım bir puzzle gibi yerine oturmalıdır tek bir yanlışlık puzzle bitmesine engel yani İman ın oluşumuna engel çıkarabilir.
Detaylar tabi ki önemlidir ancak, bize GEREKÇEYİ unutturmamalıdır. Gerekçe nedir? TETTEKUN'dur. Bunun da ne olduğunu yukarıdaki açıklamalarımızda gördük.

İman, “Allah'a ve O'nun vahyettiklerinin doğruluğuna inanmaktır.” İmanın bilgiye dönüşmesi ahirette gerçekleşecektir.

Cenabı Allah Nisa82 de:"Efela yetedebberunel Kur'an ve lev kâne min ındi ğayrıllahi levecedu fiyhıhtilafen kesiyra;
Onlar hala Kur'an'ı arka arkaya dizerek gereği gibi düşünmezler mi? Eğer ki o, Allah'tan başkası tarafından olsaydı, kesinlikle onun içinde birçok karışıklıklar bulurlardı." diye iman edenleri uyarıyor.

Bizler de bununla ilgili ayetleri arka arkaya diziyoruz.

Bakara183-184:

184Ey iman etmiş kimseler! Karşılıklı, beraberce oruçlu olmak, Allah'ın koruması altına giresiniz diye, sizden öncekilere, -‘sayılı günlerde, o nedenle sizden her kim hasta olursa veyahut çiftçilik, ticaret, askerlik, eğitim- öğretim gibi gidiş gelişli; hareketli bir iş üzere olursa diğer günlerden sayısıncadır. Oruca gücünü kaybetmiş olanlar/gücü yetenler üzerine ise bir yoksulun yiyeceği, kurtulmalık olarak borçtur. Kim de gönüllü hayır-iyilik yaparsa bu kendisi için çok hayırlıdır/yararlıdır. Ve eğer bilirseniz oruçlu olmanız sizin için hayırlıdır/yararlıdır’ şeklinde - yazıldığı gibi, size de yazıldı.

Bizden öncekilere de oruç;çalışanların,hasta olanların,gücünü kaybetmiş olanların dışındakiler üzerine sayılı günler olarak yazılmış.
Oruçlu olmayanlara bir yaptırım belirtilmiş mi?Hayır.
Eskilerin üzerine yazılan oruçta süre tam net olarak belirtilmemiş sadece sayılabilen günlerce denilmiş.

185Ramazân ayı ki, Kur’ân, bir kılavuz olarak ve furkândan, yol göstermeden açık seçik açıklamalar olarak kendisinde indirilmiştir. Bu nedenle sizden her kim bu aya şâhit olursa hemen onda oruç tutsun. Kim de hasta veya sefer; çiftçilik, ticaret, askerlik, eğitim- öğretim gibi gidiş gelişli; hareketli bir iş üzerinde ise diğer günlerden sayısıncadır. Allah, size kolaylık diler, size zorluk dilemez. Bu kolaylık, Allah'ın koruması altına girmeniz ve sayıyı tamamlamanız, size yol gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyüklemeniz ve Allah'ın verdiği nimetlerin karşılığını ödeyesiniz diyedir.

Oruçlu olunması yazılı günler burada RAMAZAN AYI olarak belirtilerek, Kur'an'ın kılavuzluğundan,yol göstericiliğinden Furkanlığından,söz edilmiş ve buna şahid olanın bu ayı oruçlu geçirmesi istenilmiş. Gündüzden geceden söz edilmemiş. Hasta olan ya da çalışanların, hasta olmadıkları ya da çalışmadıkları günlerde sayıyı tamamlamaları istenerek bir şeye vurgu yapılmış:Zorluk yok kolaylık var.
GEREKÇE olan TETTEKUN gerçekleştiğinde bir GEREKÇE daha gerçekleşir ki bu da ŞÜKÜR'dür/Allah'ın verdiği nimetlerin karşılığını verir duruma gelmektir.

Devam edelim.

187 Karşılıklı, beraberce oruç tutma gecesinde kadınlarınıza cinsellikle ilgili sözler, cinsel ilişki, size helâl kılındı. Onlar, sizin için bir giysidir, siz de onlar için bir giysisiniz. Allah, sizin kendinize hâinlik ettiğinizi bildi de tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık kadınlarınıza yaklaşın ve Allah'ın sizler için yazdığı şeylerden arayın. Ve fecrden, beyaz iplik siyah iplikten iyiden iyiye sizin için açığa çıkıncaya kadar yiyin-için. Ve geceye kadar orucu tamamlayın. Ve siz ilâhiyat eğitim merkezlerinde programlı ibâdet hâlinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, artık Allah'ın sınırlarına yaklaşmayın. Allah, Kendisinin koruması altına girsinler diye âyetlerini insanlara işte böyle açıkça ortaya koyar.

Burada oruçlu iken yapılmaması gereken cinsellikle ilgili sözler ve cinsel ilişkinin serbest bırakıldığı belirtiliyor. Yine Oruçlu iken olmaması gereken yeme içmenin sabah oluncaya kadar serbest bırakıldığı belirtilerek orucun geceye kadarki zaman aralığında olduğu belirtiliyor ve GEREKÇE olan TAKVAYA yine vurgu yapılıyor.

Bu ayetlerde insanı düşünmeye sevkedecek olan; hasta diye çevirdiğimiz marız sözcüğü ile iyiden iyiye yeyiniz içiniz diye çevirdiğimiz kulu veşrabu tamlaması, çiftçilik, ticaret, askerlik, eğitim- öğretim gibi gidiş gelişli; hareketli bir iş üzerinde diye çevirdiğimiz sefer sözcüğü, gece diye çevirdiğimiz leyl sözcüğü olabilir. Bu sözcüklerle ilgili açıklamalar da ilk baştaki yazımda var.

Oruçlu olmayan için bir yaptırım belirtilmiş mi? Hayır. İlke ne? Zorluk değil kolaylık.


Alıntı:
kuman Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Örneğin siz kişi Kur an çalışacak demişsiniz, elinde Kur an olmayan bu çalışmayı nasıl yürütebilir yada meal okuyan biri ne anlayabilir Kur an dan ? İman eden ama Kur an a ulaşamayan biri o zaman Oruç tan uzak duracak !. Bu örnekler çoğaltıabilir kaldı ki coğrafya yada fiziki durumlardan hiç bahsetmeden bile pek çok soru çıkarılabilir.
Yani ilk önce detaylara bakarak gerekçeyi bulmak gerekir

Kur'an çalışacak sözümün gerekçesi ORUÇ için GEREKÇE olan TETTEKUNdur ki, açıklaması yapıldı.
Elinde Kur'an olmayan ya Kur'an edinecek ya da oruçlu olmayacak. Olmazsa bir yaptırımı var mı? Yok. İlke ne? Zorluk yok kolaylık var.
Meal okuyan kişi kendi dilinde meal okuduğu için Cenabı Allah'ın kendisinden neleri isteyip neleri istemediklerini bilir ki, ahkam ayetleri bellidir.
İman eden ama Kuran'a ulaşamayan sözü içerisinde çelişki barındırır.
İman, “Allah'a ve O'nun vahyettiklerinin doğruluğuna inanmaktır.” Allah'ın vahyettiklerini bilmeyen kişinin imanı neye olur? Çevresinden duyduğu içerisinde yaşadığı toplumun din diye bildiklerine olur. Bunu bugün de sıkça görmekteyiz. Madenlerde çalışan insanların bile, oruçlu olacaksınız denilerek aç susuz bırakıldıklarına ya da kaldıklarına tanık oluyoruz.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
bartsimpson (3. July 2018), Bilgi (3. July 2018)
Alt 3. July 2018, 04:03 PM   #10
kuman
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
kuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud of
Standart

söylesem tesiri yok
sussam,
gönül razı değil...

Fuzuli
kuman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
akşama, değil, geceye, kadar, neden


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:32 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam