Kuran'da Kader

[myro]

Allah(C.C.) nin salat ve selamı mübarek resülü Muhammed Mustafa'nın ve onun mübarek al ve ashabının üzerine olsun. Yine bu selam başta Ebubekir efendimiz olmak üzere hülefa-i raşidin hazeratının ve günümüze kadar gelen ehl-i sünnetin mübarek alimlerinin üzerine olsun. Allah resülünden sonra günümüze kadar gelen bu mübarek zevat Allah(C.C.)'ın dininin bozulmadan nesilden nesile aktarılmasında vesile olmuşlar ve kasten hiçbir zaman yanlıştan taraf olmamışlardır. Meselelerin künhüne vakıf olmadan bu mübarek zevatın kader konusunda söylediklerini kuran-i dayanaktan yoksun göstermek bir zulümdür herhalde. İmanın şartlarının özeti sayılacak altı maddeyi imanın bunlardan ibaret olduğu fikrine indirgeyerek, kader-i içinden çıkararak 5 ile sınırlamak da işin başka bir sıkıntılı tarafıdır. İnanan insanlar olarak Kuran-ı Kerim'in tüm ayetleri haktır, hepsi rabbimizin mübarek kelamıdır diyoruz. Duyduk ve itaat ettik diyoruz. (Bakara 285 Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler.)

Kader konusu insasnın sorumlulukları ile alakalı olduğu için zor bir konudur. Anlaşılması da mücerret akılla pek de mümkün değildir. Bu başlık latında yazılan noktalar Ehli Sünnetin kader anlayışını tam yansıtmamaktadır. Kader herşeyin Allah(C.C.) nin takdiri ve izni ile olmasıdır. Olayların olmasında insanın hiçbir kontrolü yoktur. Ehli Sünnet sorumluluğu yoktur demez. Kontrolü yoktur der. İrade külliyen Allah(C.C.) ye aittir. İnsan sebepler dairesinde seçimleri, gayreti ile mutlak sorumluluk sahibidir. Bu şekilde Allah(C.C.) kullarına zulm etmiş olmaz. Kul halis niyetle hayır görerek cehd ile bir işi yapmaya koyulur. Bu iş sonunda şer hasıl olur. Veya şer zan edilen bir şey hasıl olur. Kulun sorumluluğu niyeti ve cehdidir. Olayın sonucundan sorumlu olmaz. Neticeyi takdir eden ve yaratan Allah'tır. Bu noktadan baktığımızda külli iradeyi görürüz. Kul herşeyin Allah(C.C.) den geldiğini fark eder.

Kuran-ı kerimde kader kelimesinin farklı yerlede farklı manalarda kullanılması bu durumu değiştirmez. Pek çok ayet-i kerimede direkt ve dolaylı kader'e işaret vardır.

Tekvir Suresi 29. ayette ZülCelal hazretleri "Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz" diye buyurmaktadır.

Enam Suresi 111. ayette ZülCelal hazretleri "Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de onlarla konuşsaydı ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah dilemedikçe yine de inanacak değillerdi; fakat çokları bunu bilmezler." diye buyurmaktadır.

Enam Suresi 34. ayette ZülCelal hazretleri "Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler." buyurmaktadır.

Yûnus Suresi 49 ayette ZülCelal hazretleri "De ki: "Ben kendime bile Allah'ın dilediğinden başka ne bir zarar ne de bir menfaat verme gücüne sahibim." Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman artık ne bir saat geri kalırlar ne de ileri giderler." buyurmaktadır.

A’râf Suresi 188. ayette ZülCelal hazretleri " De ki: "Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim." buyurmaktadır.

Yûnus Suresi 107. ayette ZülCelal hazretleri "Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O'ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O'nun keremini geri çevirecek de yoktur. O, hayrını kullarından dilediğine eriştirir. Ve O bağışlayandır, esirgeyendir." buyurmaktadır.

Nisâ Suresi 79. ayette ZülCelal hazretleri "Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter. " buyurmaktadır.

Hicr Suresi 5. ayette ZülCelal hazretleri "Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez, ve onu geciktiremez. " buyurmaktadır.

Mü’minûn 43. ayette ZülCelal hazretleri " Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir. " buyurmaktadır.

Münâfikûn Suresi 11. ayette ZülCelal hazretleri "Allah, eceli geldiğinde hiç kimseyi (ölümünü) ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. " buyurmaktadır.

Ehl-i Sünnetin mübarek alimlerinin görüşleri bu ayetlerden beslenir ve farklı değildir. Allah(C.C.) almeleri yaratmış kanunlarını koymuş ve salıvermiş değildir. Rabbül Alemin hazretleri herşeyi her an sevk ve idare etmektedir. Her an hazır ve nazırdır. Sübhandır o ve her türlü noksanda tamamıyla münezzehdir. Alemlerde iradesi dışında birşey olmasından da münezehhtir. Herşey onun ilmindedir ve herşeyi büyük bir kitapta toplamıştır.

En’âm 59. ayette Zül Celal hazretleri "Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.".

Hamd; herşeyi yoktan var eden sultanlar sultanı padişahlar padişahı, kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan, bilakis herkesin ve herşeyin kendisine muhtaç olduğu, almleri yaratmak ve sevk ve idare etmek kendisine çok kolay olan, tüm kulları muti olsa hazinesinde hiç bir artış olmayacak olan, tüm kulları asi olsa hazinesinde hiçbir eksilme olmayacak olan yüceler yücesi Allah(C.C.)'a dır. Salat ve selam onun mübarek resulü Muhammed Mustafa ve onun mübarek al ve ashabınadır.