hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HADİS ve SÜNNET > Kuran Işığında Sünnet

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 28. November 2011, 08:54 PM   #1
ozaner
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Oct 2011
Mesajlar: 35
Tesekkür: 7
19 Mesajina 40 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
ozaner has much to be proud ofozaner has much to be proud ofozaner has much to be proud ofozaner has much to be proud ofozaner has much to be proud ofozaner has much to be proud ofozaner has much to be proud ofozaner has much to be proud of
Standart Kurandaki sünnet algısı

Kur an sünnet bağlamına dikey olarak birkez daha irdeleyeceğiz.çeşitli platformlarda birilerinin ısrar ve inatla bu ilişkiyi ter yüz eden ve bunu kendine meslek edinen insanların varlığını görüyoruz .Din konusunda yalnız tek kaynak Rabbimizin kitabı iken onun yerine başka kaynaklar getirerek tevhid bilincini sulandırma flu bir din algısı oluşturma gayretleri devam etemktedir. İman inanç konuları net ve berrak olması gerekirken ortalığı karıştırıp ordan balık tutmak isteyen ve onların oltasında onların tetikçilini yapan zavallı dostlarımız neyin ne olduğunu analiz etmeden taruza geçmektedirler bu bağlamda fazla detaya girmeden ve biz bu derin tartışmaya girmeden söylenmesi gereken birkaç görüşü ifade edeceğiz Şanı Yüce Rabbimiz utandırmaz İnşallah ;

Bu konununu önemi nereden geliyor, Kur’ an ın anlaşılması engellerden biridir , Sünnetin anlaşılamaması ve Hz Peygamberin anlaşılamaması OYSA YERYÜZÜNDEKİ ENÇOK ANLAŞILMASI GEREKEN İNSAN en az anlaşılmıştır ve yanlış anlaşılmıştır.Öncelikle bilinmelidir ki Kuran anlaşılmadan sünnet dahil hiçbir konu net olarak anlaşılamaz.Önce Kuran analaşılacak yani Şanı yüce Rabbimiz tanınacak ondan sonra o pencereden bakılarak sünnet ve diğerleri anlaşılacak yani sünnet nedir nelere sünnet denir onun için önce Kuran ve Allah tasavvuru gereklidir.

Kültürümüzün ve insanımızın enbüyük eksiklerinden biri tarıhsel olarakta böyledir AKILCI değil ŞEKİLCİ olmasından kaynaklanmaktadır Bütün Risaleti boyunca Kur anı Ahlak edinen Hz Peygamberin tüm mücadelesi Kuranın /Vahyın anlaşılması üzerine idi Sünnet ve Hadis Konusuna dönersek;

SÜNNET ; in Peygamber olarak Allah'ın hükümlerini, yani Kuranı pratize etmesi ile din adına yaptığı uyguladığı ve yaşanarak bize ulaşan hal ve hareketlerdir Hz Peygamberin kişisel olarak yaptıkları şeyler bu tanımın kapsamı dışındadır. Hz Peygamberin Allah'ın hükümlerim pratiğe geçirmede bizim için örneklik teşkil etmektedir. Nitekim Peygamberimize de arkadaşları tarfından sık sık sorulmuştur yaptıklarını vahiyle mi yoksa bireysel tercihle mi ilgili olduğu ve efendimiz hiçbir zamana bu durumu garipsememiştir.

EVET Peygamber, elçi Hz.Muhammed olarak yaptıkları ile bizim için bağlayıcıdır, insan hz.Muhammed olarak yaptıklarım yapmak gibi bir sorumluluğumuz yoktur.Bununla ilgili bir talebide olmamıştır Efendimizin

Hz Peygamberin Kur'an hükümleri ve bu hükümler çerçevesinde dine dair kuralların uygulanış biçimidir' diyoruz. Yani, hükmü Allah' ait olup ta uygulaması Peygamberce yapılan davranışa sünnet diyoruz.

Ayrıca peygamber as 'ın kendi içtihadı ile hayata geçirdiği ve yaşanarak sürdürülen fiilleri de sünnet kapsamındadır.

Bu fiiller sözle (hadisle) bize intikal etmiş de olsa pratiğe geçirildiği için sünnet sayılmaktadır. Bu tanımın dışında kalan fiil ve sözleri sünnetin kapsamı içinde görmüyoruz.hadis konusu sıkıntılı konudur.Zira din konusu net ve berrak bir algı gerektirir peygamberimze ait olup olmadığı olsada vahiy bağlamında olup olmadığı net olmayan bir konuyu dinin inancın bir paraçası haline getirmek çok doğru olmayacaktır.

HADİS

Hadis;Pratiği olmayan ve yaşama geçirilmemiş, rivayet olarak bize intikal etmiş "Peygamberin söylediği söylenen sözlerdir"

Söz (hadis), sünnet gibi değildir. Zira, söz bir konu ile ilgili bir kez söylenmiştir. Sünnet ise, sürekli ve defalarca tekrar edilerek (yaşanarak) bize kesin bir bilgi (mütevatir) olarak ulaşmış ve sabitleşmiştir.

Söylenen sözü dinleyen veya duyan onu bir başkasına aktarırken sözün orjinalini değil, sözden ne anlamışsa, aklında ne kalmışsa onu aktarır. Çünkü, insanın yaratılışı gereği bir şeyi olduğu gibi (tamamiyle) aklına yerleştirmesi ve bir başkasına da orjinal biçimi ile aktarması mümkün değildir. Kişi, ancak kendisine söylenenden veya duyduğundan ne anlamışsa onu aktarır. Onun için ''hadisleri, Peygamberin sözleri olarak değil,
peygamberin söylediği söylenen sözler olarak görüyoruz. Bu konumu île hadislere, içinde Peygamber (sav)in sözleri olabilir ihtimali ile bakılabilir.


Peygamberimizin Kur'ana ters birşey söylemesinin mümkün olmadığı gerçeği göz öynünde O bakımdan hadis, yapılan veya görülen bir işi aktarıyorsa; bu hadis, sadece duyulan bir sözün rivayeti olan hadisten daha güçlüdür. Şu da bir gerçektir ki hiçbir hadisin Peygamber(sav)e ait olduğu konusunda kesinlik yoktur.Bütün sözler rivayete dayanmaktadır.

Rivayete dayanan bir şeyde de zann (sanı) vardır. Bu bakımdan gerek sünnet ve gerekse hadis, inançta itikad'da esas alınmaz. Amelde ise bizim tanımladığımız biçimiyle sünnet bağlayıcı özelliğe sahiptir.

Hadis ise, değerlendirme amacıyla kendisine gidilmesi gereken bir kaynaktır. Zira iman etmek, kuşkusuz olmayı; yüzde yüz emin olmayı gerektirir. Bu eminlik özelliğine ise yalnızca Kuran sahiptir. Çünkü, Kur'an Allah tarafından korunmuştur. Hadis ise, ne Kur'an gibi korunmuş, ne de zamanında kayda geçirilmiştir.

Peygamber(sav)in hadis yazımını yasaklamasından dolayı Kur'anın pratize edilişi olarak tanımladığımız sünnet ise, Kur'an gibi olmasa da yaşanarak bize kadar ulaşmıştır. En azından yapılan işin hükmü Kur'an'da olduğundan doğruluğu sabittir. Ancak zamanla bazı değişikliklere uğramış olabilir.

Yine de hükmü Kur'an'da olduğundan uyulması şarttır. Şu gerçek çok iyi kavranmalıdır; Eğer hadis îslam'ın olmazsa olmaz şartı olsaydı tıpkı Kur'an gibi koruma altına alınırdı. Oysa mevcut kaynaklara göre hadis yüz, yüzelli yıl sonra derlenmeye ve yazılı metinlere geçmeye başlanmıştır.

Bu anlayış sünneti ve hadisi dışlayıcı bir anlayış değil, tersine onlara gerçek anlamlarım (işlevlerini) kazandıran bir anlayıştır.

Değil sünnet ve hadisi dışlamak, Müslüman, Kur'an'ca belirlenen alanın dışında kalan konularda bir şey yaparken bu iş daha önce nasıl yapıldığının bilgisine ulaşmak ister. Ve öncelikle o konuda Peygamber(sav)in, ashabının, kendisinden önce yaşamış İslam alimlerinin yaptıklarına ve düşüncelerine bakar, onlardan da yararlanarak karar verir. Değil Peygamber(sav) ve sahabesi, en sıradan birisinin bile ne düşündüğünden, nasıl yaptığından yararlanmak Müslüman için kaçınılmaz bir zorunluluktur,

Burada dikkat edilmesi gereken bu yararlanmada Kur'an'ın ölçü alınmasıdır. Doğruyu ve yanlışı, iyiyi ve kötüyü, yapılması ve kaçınılması gerekenleri belirlerken, geçmişin bilgisine ihtiyaç vardır. O bakımdan Peygamberin elçilik ve insanî boyutundan da, hadisten de, ashabının söyledikleri ve yaptıklarından da, islam alimlerinden de yararlanırız.

Ancak geleneksel yaklaşım Kur an ve sünneti birleştirme gayreti içine girmişler ve ikisine de eşit değer atfetmişlerdir. Oysa Kur an ve Sünnet arasında keyfiyet farkı bulunmaktadır. Kuran ilahi dir Sünnet ise beşeridir eğer sünnete de tıpkı ilahilik atfederseniz Efendimize de ilahlık atfetmiş olursunuz ni tekim günümüzde bir takım şiir şarkılarda bu yanlış sık sık yapılmakta dır, Peygamberi canından çok seven insanlar O nun hayatını vakfettiği Bir kez olsun ellerine almayı akletmemektedirler. Sünnet bu bağlamda pratiğe dönük bir beşeri uygulamadır. Aslında ikisi arasındaki farkları gözlemek mümükündür.

Mesala Kur an ın mesajları everenseldir ,yani zaman ve mekan üstüdür. Peygamberimizin her davranışına bunu söyleyemeyiz .Yani Kuran Alemlerin Rabbi tarıfından yeryüzüne indirilmiş yani evren üstü bir kaynaktan gelmekte Sünnet ise bir beşer olan ve Allahtan ençok sakınan , ençok ibadet eden ve rabbine ençok saygı gösteren ,Allahın adı anıldığında kalbi titreyen insan peygamberin tarafından uygulanmıştır.ve bu uygulamaları Allahın ayetleri ile aynı kefeye koyulmaktadır.. Hazreti peygambere yapılabilecek en büyük zulum değilmlidir?

Şu soruda zihnimizi kurcalamaktadır. Şanı yüce Rabbimiz yaşanması gereken binlerce hükmü peygamberine indirirken acaba neden bu hükümlerin pratiğe geçirilmesi konusunda korunaksız bir yöntem seçmiştir. Bu bir zafiyet (haşa) midir.Bazı prtaik uygulama yöntemi olan niçin korunmamıştır. Bu gerçekten önemli bir soru bu durum aslında Kerim Olan kitabın evrenselliğinden kaynaklanır. Yer yüzü yaşam kültür birikim medeniyet anlamında sürekli değişirken uygulamaların da değişeceği bilinmekteydi Rabbimiz tarafından . Kuranın evrensel kalmasının sebebi de budur. Yani uygulamalar dönemsel olup bulunulan topluma uygun sartlara göre iletilirken . İlahi mesaj everenselliğini südürür.ZATEN MESAJIN İLETİMİNİ İNSANDAN KİTABA geçmesinin nedenlerindendir bu Bu Kuranın son kitap son mesaj oluşu ilede ilgilidir. Allahın Resulu uygun şartlara muhayyer bırakıldığı durumlara göre kendi dönemine en uygun şekilde bunu pratize etmiştir.
Ancak muhayyer bırakılmadığı durumlarda Rabbanı bir usulle yapması gerekenleri yapmıştır.

Bu yazıdan bir peygamber düşmanlığı çıkarılmaması gerekir .Asıl peygambere düşmanlık ona iftira ederek onun sahip olmadığı vasıfları ona yüklerek peygamberi Allahın rakibi gibi göstermektir.peygamberler Allaha ençok saygı duyanlardır.Zira Rabbimizin sözüne karşı söz söylemek ben peygamberim şunlarda benden olsun demek asla yakışmaz olamazda.
Bu konu gerçekten çaplı bir konu ama asıl ve her zaman hatırlanacak olan Açık ve net olan kitabımız da bütün sorunların cevabı mevcuttur . Her şeyi sorun cevaplasın Alemlerin Rabbinden gelen korunmuş kolaylaştırılmış bu Kitaba BU NE BÜYÜK RAHMET RABBİMİZ SEN NE BÜYÜK NE YÜCESİN NİHAYETSİZ ŞÜKÜRLER SANA
ozaner isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ozaner Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
yeşil (29. November 2011)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
algısı, kurandaki, sünnet


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:32 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam