hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > İslam ve Müslüman > Müslüman

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 22. October 2008, 11:41 AM   #1
kamer
Super Moderator
 
kamer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 283
Tesekkür: 457
131 Mesajina 293 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
kamer is on a distinguished road
Standart Hanif İslam değil Hanif Muslim(an)!

Hanif İslam değil Hanif Muslim(an)!

Şirk(etler) imanından, Tekil-Fıtrat İmana

Maalesef ki, müslümanların çoğu, hatta Kur'anın ifadesiyle EKSER-EN NAS dini asıl kaynağı olan Kur'andan öğrenmektense din sınıfının fikrine/bilgisine sığınmakta ararlar. Bunda hoca konumunda yani öğretici konumunda olanların vebali olduğu kadar, tüm sorumluluğu onların boynuna atan koca islami kitlenin de kabahati vardır. Din sınıfının kabaca 1200 yıl öncesinden başlayan ve hala devam eden, bireylerin kendi başına Kur'anı anlayamayacakları fetvaları, ve bu fetvalara delil gösterdikleri ve hakikatte Resûl'e ait olmayan söz/hadisleri, müslüman bireylerin ise din konusunda aklını kullanmaktan korkmaları farklı iki taraflı hatadır. Hal böyle olunca ortada Allah'ın Kelamı olmasına rağmen, dinin asıl temeli ve bireyi kurtarıcı olan erk, yani iman, gibi temel konuda ayrılıkların bitmediği bir realitedir. Oysa iman saf su gibidir, bu saf suya bir damla bile herhangi bir sıvı eklerseniz o saf olmaktan çıkar ve bileşik/ortak hale gelir.

Allah'ın mesajını 2 ana kategoriye ayırır isek, biri iman, diğeri ise ibadet/uygulamadır. Kuşkusuz amelin ölüm ötesi hayatta büyük rolü vardır. Fakat Kur'anın bizlerden istediği ilk ve temel olan hususun iman olduğunu görürüz. İman ölüm ötesi hayatta asıl kurtarıcı güçtür. Bu sebeple Kur'an bırakın kökten inkar edeni, şirk ehlinin bile affedilemeyeceğinden bahseder. Bununla ilgili bir kaç ayete bakalım:

4/48 Doğrusu Allah kendine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışında kalanlardan dilediğini bağışlar, kim de Allah'a şirk koşarsa azim bir suç ile iftira etmiş olduğunda şüphe yoktur.

4/116 Doğrusu Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Ondan başkasını ise dilediğine bağışlar. Kim de Allah'a şirk koşarsa, hakikatten çok uzak bir sapıklığa/dalalete sapmış demektir.

9/113 Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra, akraba bile olsalar, müşrikler için bağışlama dilemek Nebi'ye ve iman etmişlere yaraşmaz.

Bu arada şirkin tanımını yapmakta büyük bir yarar var. Klasik ve bir o kadar dar kalıplı şirk tanımdan sıyrılıp, Kur'anın çizdiği perspektifteki geniş açılı şirk tanımlamasına bakalım. Müşrik olmanın yani Allah'a ortak (lar) koşmanın birinci şartı öncelikle Alemlerin Rabb'i olan Allah'a iman etmek ve ölüm ötesi hayatta cezanın (karşılığın) olduğuna inanmaktır. Sonra bu imana değişik (bir takım) isimler veya sıfatlar altında bir kurtarıcıyı/"efendi"yi bilerek veya bilmeyerek ortak etmek ve/veya Allah'tan gayrisinin sözünü Kur'an ayetlerine denk tutmak yada Kur'anın açıklayıcısı/tamamlayıcısı olduğuna iman etmektir. Aslında bilmeyerek şirk işlemek günümüzde imkansızdır. Çünkü vahyin ve vahye hizmet eden kitapların/yazıların ulaşmadığı yer yok gibidir. Bilmeyerek şirk işleme ancak, vahyin bir şekilde henüz hiç ulaşmadığı çok ücra köşelerdeki küçük insan toplulukları için bir bahane teşkil edebilir. (ki bu da büyük ihtimalle geçmiş zamanlar için geçerlidir.) Allah'ın şu engin Rahmetine bakın ki, bir beldeye Resul, dolayısıyla vahiy ulaştırmadıkça o belde halkına azap etmiyor.

17/15 Kim doğru yola gelirse ancak kendi nefsi için yola gelmiş ve kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmıştır. Kimse kimsenin günahını/yükünü çekmez. Biz Resul göndermedikçe kimseye azabetmeyiz.

28/59 Rabb'in ülkelerin anakentlerinde halka âyetlerimizi okuyan bir Resul göndermedikçe o ülkeleri helak etmez. Biz zaten, ahalisi zalimler olandan başkasını helak etmeyiz.

Allah'a ortaklar koşanların en belirgin ve bir o kadarda tuhaf özelliği, kendilerini doğru yolda sanmalarıdır. Bu sebeple kendilerini asla müşrik olarak kabul etmezler. Kendilerini doğru yolda sanmaları ve müşrik olduklarına inanmadıkları için, hanif olarak iman etme gereği duymazlar.

6/23 Sonra onların sadece: Andolsun Allah'a ki, ey Rabb'imiz; bizler müşriklerden değildik, demelerinden başka çareleri kalmaz.

6/23. ayetten de açıkça anlaşıldığı üzere, müşrik olanlar, zerre kadar şirk içinde oldukları ihtimalini göz önünde bulundurmamış akıllarından dahi geçirmemişlerdir. Fakat onların akıllarından geçirmemiş olmaları hesap zamanında geçerli bir mazeret olmadığı gibi herhangi bir hafifletici sebep bile olamaz. Ahirete iman konusunda intikal etmiş hiç bir ayrıntı için bahane kabul edilmez. Vahyin elimizin altında bulunmasıyla aslında dünyada iken rahmet ve şefaat sunulmuştur/önerilmiştir. Ölüm vaktinin gelip çatmasıyla birlikte peşinen sunulan ve malesef bunun dünyada iken sunulduğunun idrakinde olmayan ekserennas ölüm ötesi hayatta ekstradan bir rahmet ve şefaat beklentisi içine girmiştir. Ve böylece göz göre göre vahyin peşin bir rahmet ve şefaat olduğunu anlamayan "müslüman" güruh hayata gözlerini kapamakla birlikte bu rahmet ve şefaati ilelebet yitirmiş olur. Ancak aklını gerçekten işleten ve din diye inandığı hususlarda tutarsızlıklar olduğunun farkında olanlar, (ulül Elbab) fıtratı gereği hanifce iman etmenin arayışı içinde olur ve dahi Allah'ın izniyle bulur. Çünkü bir kul hakiki imanı talep ederse, bunu dilerse, Allah da diler.(Burada sala üzere olmanın ne kadar hayati önem taşıdığını da hatırlamış olduk) Allah hanif olarak iman etme fıtratı üzerine yaratmıştır insanları.

Şimdi gelelim, yapılan bir yanlışlığı düzeltmeye. Birileri "Hanif İslam" sloganıyla ortaya çıktı. Sonra herkes bu sloganvari tamlamayı kullanmaya başlayınca, ehl-i sünnet/mezhep mukallidi insanlarda doğal olarak "Buda yeni bir din mi?" diye fısıldamaya başladılar. Sonrada yüzünü hanif olarak Din'e dönmüşler ile mezhep mukallidi kardeşler arasında bir takım tartışmalar yaşandı ve yaşanmaya da devam ediliyor. Oysa hanif olarak dini yaşmak ile ilgili ayetlerde açıkça hanif vurgusu İslam kelimesine veya din kelimesine değil, bu dini kendi pratiği haline getirecek/yaşayacak olan bireylere izafe edildiği çok açıktır. Hal böyle olunca "Hanif İslam" tanımlaması aslında doğru olmuyor. Bunun yerine Hanif Muslim tanımı daha doğrudur. "İslam" Din'inin kendi başına eğrisi/hatası yok ki, yada Allah birden fazla İslam önermemiş ki bu kelimenin önüne hanif ibaresi katalım. İslam, İslam'dır. Bu kelimenin önüne-arkasına/berisine herhangi bir sıfat veya yakıştırma yapılmaya başlanırsa o zaman tehlike çanları çalıyor demektir.

3/19 Allah katında din, şüphesiz İslam'dır. Ancak, Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın ayetlerini kim inkar ederse bilsin ki, Allah hesabı çabuk görür.

3/85 Kim İslam'dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de kaybedenlerdendir.

5/3 Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilenler, -canları çıkmadan önce kesmemişseniz, boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp yuvarlanmış, başka bir hayvan tarafından süsülmüş, yırtıcı hayvan tarafından yenmiş olanları- dikili taşlar üzerine boğazlananlar ile fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı; bunlar fasıklıktır. Bugün, inkar edenler sizi dininizden etmekten umutlarını kesmişlerdir, onlardan korkmayın, Benden korkun. Bugün, size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak islâma rıza verdim. Açlıktan darda kalan, günaha kaymaksızın yiyebilir. Doğrusu Allah Bağışlayan'dır, merhametli olandır.

Bu konunun önemli olduğunu bilen hristiyan aleminin ileri gelenleri İslam kelimesinin önüne "ılımlı" ibaresini boş yere koymuş değillerdir. "Ağır çek kürekleri mehtap uyanmasın" hesabı. Değişimler yani dejenerasyon ufak adımlarla olursa dikkat çekmez. Hele ki bir milletin dinini yada onları bir arada tutan, harç görevi yapan temel ve ortak değerleri dejenere etmek istediğinizde bu halk zaten uyuyan bir halk ise...

Bu ibare (hanif kelimesi) şirke çok meyilli olan inanan konumundaki müslim kelimesinin önüne/yönüne konması gerekiyor. İçerisinde "hanif" kelimesi geçen ayetlere yeniden bakalım:


وَقَالُوا كُونُوا هُودًا أَوْ نَصَارَى تَهْتَدُوا قُلْ بَلْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

2/135 Ve dediler ki: "Yahudi veya Nasranî olunuz ki hidâyete ermiş olasınız" De ki: "Biz Hanîf olarak İbrahim'in Milleti'ne tâbi bulunmaktayız. O, müşriklerden olmadı."

مَا كَانَ إِبْرَاهِيمُ يَهُودِيًّا وَلَا نَصْرَانِيًّا وَلَكِنْ كَانَ حَنِيفًا مُسْلِمًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

3/67 İbrahim; ne Yahudi idi ne de Nasrânî idi Ve lakin, Hanif müslim idi ve müşriklerden olmadı.

قُلْ صَدَقَ اللَّهُ فَاتَّبِعُوا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

3/95 De ki: SadakAllah/Allah doğru söylemiştir, o halde bir hanif olarak İbrahim milletine tabi olun! O, müşriklerden olmadı.

وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ وَاتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَاتَّخَذَ اللَّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلًا

4/125 Muhsin olarak, kendini Allah'a teslim eden ve hanif olan İbrahim'in Millet'ine uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir.

إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ

6/79 Ben; hanîf olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim.

قُلْ إِنَّنِي هَدَانِي رَبِّي إِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ دِينًا قِيَمًا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

6/161 De ki: Şüphesiz Rabb'im, beni Sırat-ı Mustaqime iletti, Hanif olan İbrahim'in Millet'ine. Ve o, müşriklerden olmadı.

وَأَنْ أَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفاً وَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

10/105 Ve yüzünü, bir Hanif olarak dine çevir ve sakın müşriklerden olma.

إِنَّ إِبْرَاهِيمَ كَانَ أُمَّةً قَانِتًا لِلَّهِ حَنِيفًا وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

16/120 Muhakkak ki İbrahim başlı başına bir ümmet idi, tek bir hanîf olarak Allaha itaat için kıyam etmişti ve hiç bir zaman müşriklerden olmadı.

ثُمَّ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ أَنِ اتَّبِعْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

16/123 Sonra sana: Hanif olarak İbrahim'in Millet'ine tabi ol; o, hiç bir zaman müşriklerden olmadı, diye vahyettik.

حُنَفَاءَ لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَاءِ فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ أَوْ تَهْوِي بِهِ الرِّيحُ فِي مَكَانٍ سَحِيقٍ

22/31 Allah'a şirk koşmaksızın, hanifler olun. Kim Allah'a şirk koşarsa; gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın uçuruma attığı bir şeye benzer.

فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

30/30 O halde; yüzünü bir hanif olarak dine tut, Allah' ın insanları kendisi üzerine yarattığı fıtratına. Allah'ın yaratışında değişme yoktur, dosdoğru sabit din odur. Fakat insanların ekserisi bilmezler.

وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاءَ وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ وَذَلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ

98/5 Oysa onlar, dini yalnızca Allah'a halis kılan hanifler olarak sadece Allah'a kulluk etmek, Salayı iqame etmek/namazı kılmak ve zekâtı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte Kayyum/Değişmez/şaşmaz din budur.

Bu alıntıladığım yazı Değerli Hanifmuslimin kardeşimin bir çalışmasıdır.Allah razı olsun.
http://www.kuranyolunda.com/Sayfa_Mo...ir=sayfa&id=43
Mutlu ve esen kaın.
__________________
And olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık. O hâlde var mı ibret alıp düşünen? Kamer/17-22-32-40
kamer isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
kamer Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
merdem (2. April 2013)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
değil, din, ehli sünnet, fıtrat, hanif, ibrahim, iman, islam, kuran, mezhep, muslim, musliman, müslüman, nefs, resul, vahiy, İslam, şirk


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:52 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam