hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NÜZUL SIRASINA GÖRE TEBYîNÜ'L -KUR'AN İŞTE KUR'AN ve VİDEOLARI Hakkı Yılmaz > İniş Sırası ile Sureler > 92.Nisa Suresi

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 28. February 2018, 05:09 PM   #221
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm değerli kardeşlerim,

Kur'an Arabiyyendir. Arabiyyen olan Kur'an ayetleri Türkçeye, Arapça sözcüklerin Türkçe karşılıkları ile açıklanır.

Müzakerelerde sıkça kullanılan ırz,iffet sözcükleri ile ilgili sorunları gidermek için bu konu ile ilgili yapılmış İlyas Karslı'ya ait olan bir çalışmadan alıntılar yapacağım.

العِرْض ırz:Ceset: beden/vücut nefs: hayat/can/kişinin kendisi haseb:soy/sop/asalet, şeref/haysiyet, kişinin övme ya da yermeye konu olabilecek manevi kişiliği bedenin pis ya da temiz kokusu, gözenek, yağmur bulutu, ağaçlı vadi… İbn Kuteybe, bu kelimenin sadece 'nefs/kişinin kendisi, bedeni, canı' anlamına geldiğini iddia etmiştir. Ancak, diğer birçok Arap dilcisi, bunun değişik anlamlarının olduğunu delilleriyle ortaya koymuştur.
Araştırabildiğimiz kadarıyla, Arapça lügatlerin hiçbirinde, 'ırz' kelimesinin, cinsellik ifade ettiğine veya cinselliği çağrıştıran bir anlamının olduğuna rastlayamadık.

Kullanım Yerine Göre Anlamları:
Bu kelime, çoğu defa başka bir kelimeyle birleşip yeni bir tabir oluşturmak suretiyle kullanılır. Onların bazıları şöyledir:
لاَ تعرضْ عِرضَ فُلانٍ! – Irzına sataşma!= Hakkında kötü konuşma!
عَرَضَ عِرضَهُ. – Sövüp hakaret etti. Soyu-sopu ve asaletiyle onu aşağıladı.
طَعَنَ فلان في عِرض فلان. – Irzını rencide etti=Hakkında kötü konuştu.
أكْرَمْتُ عنه عِرضي. – Irzımı ondan korudum=Canımı/kendimi ondan korudum.
فلانٌ نقِيّ العِرض. – Falancanın ırzı temizdir=Haysiyetlidir.
فلان مُنتنُ العِرض. – Bedeni pis kokuyor.
فلان جَرِبُ العِرضِ. – Soyu-sopu bozuk.
إمرأةٌ طَيِّبةُ العِرضِ. –Vücudu hoş kokan kadın.
فلان كريم العرضِ. – Soylu/soplu birisi=Asilzâde birisi.
Arap Dilciler, Ebu'd-Derdâ'nın: أَقْرِضْ مِن عِرضك لِيوم فَقْركَ! – sözünü:''Seni yerip ayıplayan kişiye karşılık verme! Onu, kıyamet günü ihtiyacın olunca alacağın olarak kabul et!'' şeklinde anlamışlardır.
Yine Arap dilciler, Hz. Ömer'in (ra) Hutay'e adlı şaire söylediği
فانْدّفّعْتَ تُغَنّي بأعراض المسلمين! sözünü; 'Şiirinde müslümanların soyunu-sopunu/ırzlarını yermeye koyuldun' şeklinde yorumlamışlardır.
Arap televizyonlarında film vb. seyrederken şöyle ifadeleri sıkça duymak mümkündür: فليس لي مال سِوى عِرضي. 'Irzım/canımdan başka hiçbir malım/kuruşum yoktur.'

Şiirlerdeki Anlamları:
Birçok Arap şair, 'ırz' kelimesini değişik anlamlar ifade edecek biçimde kullanmıştır. Onlardan bazıları şöyledir:
لَوأن الصّخورَ الصُّمَّ يسمعْنَ صَلْقَنَا لَرُحْنَ وفي أعراضهن فُطورُ.
-Şayet sağır kayalar feryadımızı duysalardı, bünyelerinde gedikler açılmış bir halde kaçarlardı.
رُبَّ مهزولٍ سمينٌ عِرضُه وسمين الجسمِ مهزولُ الحَسَبِ.
-Nice güçsüzler var ki, ırzı/kişiliği güçlüdür. Nice bedeni güçlü olanlar vardır ki, onların da soyu-sopunda iş yoktur.
فإنّ أبي ووالده وعرضي لعرضِ محمد منكم وِقاءُ.
-Babam, onun babası ve benim ırzım:bedenim/canım, size karşı Muhammed'in ırzını:bedenini/canını korumak için kalkandır.
ولكنّ أعراضَ الكِرامِ مَصُونـــةٌ إذا كان أعراضَ اللئامِ تُفَرفََرُ.
-Alçakların ırzları/kişilikleri bocalasa bile, asilzadelerin ırzları/kişilikleri korunmuştur.
قاتلك اللهُ! ما أشَدَّ عليـ كَ البَدْلَ في صَوْنِ عرضك الجَرِبِ.
-Allah cezanı versin! Soysuzluğunu korumada ne kadar değiştin!?
يُنْبِئُكَ ذُو عِرضهم عنّي وعالمُهـــــم وليس جاهلُ أمرٍ مِثْلَ مَن عَلِمَا.
-Onların soylu-sopluları/asilzadeleri/eşrafı ve alimleri sana beni anlatıyor. Bilmeyen, bilen gibi olmaz!
أصون عرضي بمالي لا أدنّسه لا بارك اللهُ بعد العرض في المال.
-Paramla ırzımı/nâmusumu:kişiliğimi korurum, onu kirletmem. Çünkü, ırz/nâmûs:kişilik olmadıktan sonra Allah paraya da bereket vermez.

Örneklerde de görüldüğü gibi 'ırz' kelimesi bazen 'beden/can/vücut' anlamında, bazen de 'manevi kişilik/haysiyet, şeref, asalet..' anlamında kullanılmıştır. Bu kullanım biçimlerini biraz daha netleştirecek olursak şöyle diyebiliriz: Arap şiirlerindeki 'ırz' kelimesi, bazen maddî varlığı, bazen de insanın manevî varlığını ifade etmekte olup, cinsellik ifade eden bir anlamı bulunmamaktadır.

Kur'ân âyetlerinde yer almayan 'ırz' kelimesinin, hadislerde sıkça kullanıldığını görmekteyiz. Kelimenin anlamını daha iyi kavrayabilmemiz için, hadislerde kullanım biçimlerini de görmek faydalı olur kanaatindeyiz. Ancak, hadislerde geçen bu kelimeyi incelerken, hadislerin sıhhat, senet ya da içerdiği hükümlere değinmeden, sadece birkaç hadisi örnek vermek suretiyle, 'ırz' kelimesinin hadislerdeki anlamları üzerinde duracağız.
1. Hadis:
Şiirler bölümünde gördüğümüz ve Hz. Peygamber'in (sa) özel şairi olan Hassân b. Sâbit'e ait kısım, Buhârî (Meğâzî, 34) ve Müslim (Fedâilu's-Sahâbe 157, Tevbe 57..) gibi sahih hadis kaynaklarında geçmektedir. Bu şiirin فإنّ أبي ووالده وعرضي لعرضِ محمد منكم وِقاءُ bölümü hadis mütercimleri tara-fından şu şekillerde tercüme edilmiştir:
a)
"Çünkü babam, onun babası ve benim şerefim
Size karşı Muhammed'in şerefine siperdir."
b)
‘'Şüphesiz benim babam, babamın babası ile benim şeref ve nâmûsum, Muhammed'in şerefi için size karşı bir muhafazadır.'’
c)
‘Hiç şüphe yok ki babam, onun babası ve benim ırzım, Muhammed'in ırzını sizden korumak için muhafazadır.'
d)
‘Muhakkak ki, babam, babası ve ırzım, Muhammed'in ırzını sizden korumak için muhafazadır.'

Bu dört örneğin ortak noktası, 'ırz' kelimesinin 'şeref, ırz, nâmûs' şeklinde tercüme edilmiş olmasıdır. Kanaatimize göre şiir metninde geçen 'ırz' kelimesi, Türkçemizde kullanılan 'ırz'la aynı anlama gelmemektedir. Buradaki 'ırz' doğrudan doğruya 'beden, vücut/can'/insanın kendisi anlamlarını taşır. Çünkü, ne Türk ne de Arap örfünde 'ırz'ın, 'ırz'a siper edilmesi, diğer bir ifadeyle, 'birinin şerefinin diğer birinin şerefine siper edilmesi' makul ve mantıklı de-ğildir. Şerefin siper edileceği şey yoktur, her şey (can ve beden dahil) sadece şeref için siper edilebilir.
Hassân b. Sâbit bu kelimeyi başka bir şiirinde 'şeref/nâmûs/haysiyet' anlamında kullanmıştır. Meselâ şu şiir bunun açık örneğini teşkil eder:
أصون عرضي بمالي لا أدنّسه لا بارك اللهُ بعد العرض في المال.
-Paramla ırzımı/nâmusumu:kişiliğimi korurum, onu kirletmem. Çünkü, ırz/nâmûs:kişilik olmadıktan sonra Allah paraya da bereket vermez.
Hatalı tercüme edildiğini söylediğimiz şiirin doğruya yakın tercümesi şöyle olmalıydı:
'Babam, onun babası/dedem ve benim ırzım:bedenim/canım, size karşı Muhammed'in ırzını:bedenini/canını korumak için kalkandır.'
Bu şiirin İngilizce tercümesinde de aynı hataya düşülmüş ve 'ırz' kelimesi orada da 'honour/şeref' şeklinde tercüme edilmiştir.
''My father and his (my father) father and my honour are all for protection of Muhammad's honour from.''

2. Hadis: ... فمن اتّقى الشّبهات إستبرأ لدينه وعرضه ...
Bu hadis de muhtelif hadis kitaplarında farklı kayıtlarla mevcuttur ve birçok mütercim tarafından tercüme edilmiştir. Bu tercümelerin de ortak noktası, metinde geçen ‘ırz’ kelimesinin Türkçeye ‘ırz’ olarak tercüme edilmesidir. Halbuki metinde geçen ‘ırz’ kelimesi, Türkçedeki cinselliği çağrıştıran ‘ırz’ anlamında değildir. Nitekim bazı mütercimler bunu parantez içinde ‘yani şeref ve haysiyetini’, bazıları da ‘haysiyetini’ şeklinde tercüme etmişlerdir.
'Irz' kelimesi, aynı hadisin İngilizceye tercümesinde 'honour/şeref/haysiyet' şeklinde geçmektedir.
Bu kelime, metinlerini verdiğimiz iki hadisin dışında da geçmektedir ve oralarda yine çoğu kez ‘ırz’ diye tercüme edilmektedir. Bu durum bazen anlaşılmayı da zorlaştırabilmektedir. Meselâ şu hadisin tercümesini anlamakta güçlük çekilir:

3. Hadis: لَيُّ الواجدِ يُحِلّ عِرضه وعقوبتَه.
‘Ödeyecek şeyi bulan kimsenin, borç ödemeyi geciktirip uzatması, ona ceza vermeyi ve ırzını helâl kılar.’ Bu tercümenin muhatabı olan Türk oku-yucu için, ‘ırz’ın helâl kılınması, izaha muhtaç bir durumdur. Onun için bazı mütercimler bu ifadeyi yumuşatarak ‘haysiyetinin ihlal edilmesi’ şeklinde tercüme etmişlerdir. Ancak bu tercüme de yine izaha muhtaçtır. Öyleyse bu-rada geçen ‘ırz’ kelimelerini ‘beden/vücut’ şeklinde tercüme etmek ve buna göre izah etmek daha mantıklı olabilirdi.
Burada metnini verdiğimiz üç hadisin dışında da bazı hadisler vardır. 'Irz' kelimesi onlarda da bu 'ırz' olarak tercüme edilmiştir. Ancak biz, konuyu uzatmamak için onları buraya almayacağız.
Arapça kaynaklarda Hz. Peygamber'e (sa) isnad edilen bir ifade var. Onda geçen 'ırz' kelimesi de açıkça anlaşılacak şekilde 'beden/can/hayat' anlamına gelir.
إنما هو عَرَقٌ يجري من أعراضهم مثلُ المسك. – ''Onların bedenlerinden sadece misk gibi ter akar.''

'IRZ' KAVRAMININ TÜRKÇEDEKİ ANLAMLARI
A- Sözlük Anlamları:
Türkçe sözlük ve ansiklopediler 'ırz' kelimesini, anlamları birbirine çok yakın olan bazı soyut kavramlarla açıklarlar. Onların bu kelimeye verdikleri anlamlar ana hatları itibariyle şöyledir:
IRZ: Nâmûs, iffet, şeref, ismet, şan ve şeref, perde vakar, cinsel haysiyet…
Sözlüklerin 'Irz' kavramına verdiği anlamlara baktığımızda göze çarpan önemli iki şey var. Bunlardan biri, Arapça asıllı bir kelimenin açıklamasında kullanılan kelimelerin yine genelde Arapça olması, ikincisi ise, 'ırz' kelimesini açıklamak için kullanılan kelimelerin de 'ırz' gibi soyut kavramlar olması. Nâmûs, iffet, şeref… gibi.
Durum böyle olunca bazı sözlükler, bu kavramı tanımlama yolunu tercih etmişlerdir. Meselâ:
'IRZ': Bir kimsenin, başkaları tarafından dokunulmaması ve saygı gösterilmesi gereken iffetidir. Bir başka tanıma göre ise, -başkaları tarafından saygı gösterilmesi gereken nâmûs ve iffettir.
Bu tanımlamalara dikkat edildiğinde yine ön plana çıkan iki kavram vardır: İffet ve nâmûs. Bu durum da bize, 'ırz' hakkında net bir fikir vermemektedir. Çünkü, 'iffet ve nâmûs' kavramları da yabancı kelime ve somut anlamlara olmayan, çok geniş anlam ifade eden kavramlardır. Bundan dolayı olacak ki sözlükler ve deyimleri toplayan kitaplar, 'ırz' kavramıyla ilgili deyimleri de toplamışlardır. Bu eserlerde 'ırz'la ilgili şu deyimler de geçmektedir:
Irz ehli: Nâmuslu, afîf, namuslu, iffetli kimse.
Irz düşmanı: Cinsel zevki için her türlü yasa ve töreleri çiğnemekten çe-kinmeyen kimse, insanların ırzlarına musallat olan kimse, başkalarının cinsel haysiyetine zarar veren kimse, cinsel zevki için başkalarının ırzına el uzatmaktan çekinmeyen kimse, başkalarının namusuna göz diken ve cinsel isteğini her türlü ahlak, töre ve yasaları çiğneyerek karşılamaktan çekinmeyen kimse..
Bu deyimlerin de okuyucuya net bir fikir verdiği söylenemez. Ancak, 'ırz'ın cinsellikle ilgili bir kavram olması ihtimali arttığı da bir gerçektir. Kav-ramı daha net bir şekilde anlayabilmek için, bu tür deyimleri incelemeye de-vam ettiğimizde karşımıza hukuku da ilgilendiren bir deyim çıkmaktadır. O da 'ırza geçmek' deyimidir.
Irza geçmek: Aldatarak ya da zor kullanarak, bir kimseyi cinsel zevkine konu yapmak, zor kullanarak cinsi temasta bulunmak anlamına gelmektedir.
Bu deyimin hukuk literatüründeki anlamı da yine 'cinsel ilişki'yle ilgilidir. Çünkü, ‘ırz’ kelimesi zaman içinde, korunması gereken manevi kişilik değerlerinden yalnızca ‘iffet’le ve cinsî hayatla ilgili olanlarına hasredilmiş, ‘ırza tecavüz’ tabiri de özellikle Türk örfünde ve hukuk dilinde ‘cinsel tecavüz’ü ifade eder olmuştur. Bütün bunları göz önünde bulundurmak suretiyle bir neticeye varmak istersek, 'ırz'ın kesin olarak cinsellik ifade ettiğini, namus ve iffet gibi diğer soyut kavramlardan daha özel bir anlamı olduğunu söylememiz mümkündür. Ancak bu kavramın, sözlüklerin de açıkça belirttiği gibi, nâmûs, iffet, şan ve şeref.. gibi anlamları da vardır. Nitekim bazı nesir ve şiirlerde bu kavramın her iki (cinsellik ve nâmûs) anlama yorumlanacak şekilde kullanıldığı da görülür.

B- Şiir ve Nesirdeki Anlamları:
'Irz' kavramı, zaman zaman Türkçe şiir ve nesirde de kullanılmıştır. Bir fikir vermesi açısından sadece ikişer kısa örnekle bunlara işaret etmekte fayda vardır.
M. Akif Ersoy mısraında şöyle der:
Irzımızdır çiğnenen, evlâdımızdır doğranan
Hey sıkılmaz! Ağlamazsan bari gülmekten utan!
Mir'âtî de dörtlüğünde şunları söyler:
Gördüğün dilbere dil verip akma,
Kimsenin ırzına yan gözle bakma
Kapın kakılmadan kapıyı kakma,
Kıyamete kalmaz zaman demişler.
Bu şiirler incelendiğinde 'ırz'ın, Akif tarafından 'nâmûs, iffet, şeref, haysiyet, manevi kişilik' anlamlarında kullanıldığı söylenebilir. Mir'âtî'nin şiirinde ise, dil-gönül, ve dilber-sevgili kelimelerinin kullanılması, cinselliği çağrıştırmaktadır.
Nesirdeki örnek için, Sâmiha Ayverdi'nin şu sözü önemlidir: 'Bekçiye mahalle, ırzını, namusunu, malını canını tereddütsüz teslim edebilirdi.' Ömer Asım Aksoy ise: ' İnsan ırzını, nâmûsunu korumak için canını feda eder.' İfadelere dikkat edilecek olursa görülür ki, her ikisinde de önce 'ırz', sonra da 'nâmûs' kavramları peş peşe kullanılmış. Bu da bize, 'ırz'ın 'nâmûs'tan daha özel bir kavram olduğunu göstermektedir. Bunun cinsellik olması ihtimali fazladır.

'Irz' Arapça asıllı bir kelime olmakla birlikte, anlam kaybına uğramış olarak Türkçede de sıkça kullanılan bir kelime olmuştur. Bu kelime Ku'ân'da yer almamakla birlikte, Kur'ân meallerinde yer almaktadır. Kur'ân'da geçen 'ferc/üreme organı' kelimesi meallerde 'ırz' olarak tercüme edilmiş. Hadislerde geçen 'ırz' kelimeleri de tercümeye yine 'ırz' olarak yansımıştır. Dolayısıyla şöyle bir denklem oluşmuştur:
Kur'ân'daki 'ferc/üreme organı'=Türkçedeki 'ırz'=Hadislerdeki 'ırz'.
Yani Kur'ân'da üreme organını ifade eden ‘ferc’ kelimesi Türkçeye, hadislerde 'ırz/haysiyet, şeref, kişinin kendisi, beden, asalet, manevi kişilik.. ifade eden kelimeyle tercüme edilir olmuştur. Dolayısıyla, Kur'ân'da üreme organı olan kelimeyle, hadislerdeki 'ırz' ve Türkçedeki 'ırz' birbirinin eş anlamlısı durumuna gelmiştir. Halbuki gerçekte durum hiç de öyle değildir. Hadislerde geçen 'ırz' kelimesinin cinsellikle hiçbir ilgisi yoktur. Türkçedeki 'ırz' ise, cinsellikle yakından ilgilidir. Bu duruma göre, hadislerde geçen bu kelimenin Türkçeye 'ırz' diye çevrilmesi, izaha muhtaçtır. Öyleyse bu kelime, içerisinde bulunduğu cümlenin bağlamına göre tercüme edilmelidir.

Değerli kardeşlerim,
Arapça'ya aşina olanlarca anlaşılır olmasına rağmen aşina olmayanlarca yanlış yargılara neden olmamak için bu sözcükler kullanıldığında kısa bir notla açıklama yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Geçen yıllarda görsel ve yazılı basında sıkça gündeme gelen "mahallenin namusu" ile ilgili söylemler "namus" sözcüğünün uyulacak ilkeler yasalar vb gerçek anlamını bilmeyenler, Türkçedeki anlamı gibi düşünerek acımasızca eleştirilerde bulunmuşlardı.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 28. February 2018, 05:21 PM   #222
yolcu42
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Oct 2016
Mesajlar: 208
Tesekkür: 25
34 Mesajina 37 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18
yolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud of
Standart

Halil hocam selamlar.

Yanlış anlamadıysam şöyle diyorsunuz doğru mudur:
"eski arap gelenekleri üzerine dinimiz gelmiştir.
Başka ifadeler gibi Ma meleket eyman ifadesi de islamiyet öncesinde kullanılan bir ifadedir.örneğin müminün 6 da "eşleri veya yeminleri bağladıkları" şeklinde ayrı ayrı ifade kullanmıştır fakat kuranın diğer hükümleri zaten bu ikisinin eşit haklara sahip olduğunu belirtir.
Yani şöyle bir ifade olsa,
"ali veya ahmet gelebilir"

Bu ifade ali ile ahmedin farklı sıfatlara sahip olduğunu gösterse de başka cümlelerde ali'ye de ahmedin sahip olduğu haklar verilmiştir"

Sadece benim aklıma takılan bazı ayetler vardı.aslında ben de böyle düşünüyordum.

Mesela nisa36 da eş ve çocuklardan bahsetmemesi.

Aslında yazınızı okuyunca müminün6 da verdiğim " veya" bağlacına " yani" anlamı vermenin biraz keyfi olabileceğini farkettim.

Eğer benim düşündüğüm gibi .

"ma meleket eyman" ifadesine "şu an yönetiminizde(elinizde) bulunan anlamı verince şunlar oluyor

Müminün 5-6 " eşleri veya yönetimi altındakiler(mesela evinde yaşayanlar) dışında furuçlarını korurlar"
Burda furucunu korumak kavramı üzerine düşününce
Meryem için 21/91 -- 66/12" furucunu koruyan(hasun)
Eş ve yeminleri bağladıkları dışında ( müminün6)"furucunu koruyan(hafız)
Korumak için İki ayrı yüklem kullanılıyor.(hasun ve hafız)

Acaba kişinin aile içinde" eşi veya ev halkı" içinde furucunu korumaya gerek olmaması demek " edep yerlerini açması" değilde " "zinetlerini belli edebilecek kıyafetlerle ( eşofman,tişört) oturabilmesimidir

Yani nur 30-31 de
Furcunu korumak ve zinetini belli etmek aynı şeyi ifade edebiliyor olabilir
Nur 30 da " furucunu korusunlar,bu daha temizdir."der ve devam eder.

Ayrıca nisa3 de şöyle bir anlam oluyor

"ikişer üçer,dörder evlenin
Adaletsiz davranmaktan Korkarsanız bir tane veya şu an elinizde olan( yani elinizde iki tane varsa onunla yetin)

Aslında biraz karışık oldu

Aklımın bir yanı sizin gibi düşünürken diğer yanı ma meleket eyman ifadesinin " ev halkını da kapsadığını da düşünüyor.
Neyse inşallah araştırıyorum.

Selamlar

Konu yolcu42 tarafından (2. March 2018 Saat 06:16 PM ) değiştirilmiştir.
yolcu42 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 28. February 2018, 05:30 PM   #223
yolcu42
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Oct 2016
Mesajlar: 208
Tesekkür: 25
34 Mesajina 37 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18
yolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud of
Standart

Son mesajımızı aynı anda yazmışız okuyamadan yazdım

Ma meleket eyman ifadesinin tartışmayla alakası yok gibi görünse de bu kavram aslında kilit noktaya benziyor
yolcu42 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 1. March 2018, 02:43 PM   #224
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Uzun bir zamandan beri FERC kelimesinin iki şey arasındaki aralık/boşluk/mesafe demek olduğunu iddia ediyoruz.
Düşüncelerimize göre bu ifade ile "FECR-/yarmak-yarık ile karıştırılmaktadır.
Bu karıştırmanın bir sonucu olarak dişi canlıların üreme organları ferc-furuc denmesinin bu organların yarık olmasından ileri geldiği zannedilmektedir. Halbuki sebep bu organların yarık olmasından değil iki bacak aralığında bulunuyor olmasındandır. Zamanla kadının önünden kinaye olarak kullanımı yaygınlaşmıştır. "Ahsenet ferâcehâ" bu anlamdadır.
Biz yazdığımız yazılarda bu "cinsel organ" diye (meselâ:Nur-30-31)ifade ettiklerinin mânâsının bu olmayıp 'aralık-mesafe-haysiyetli davranış' olduğunu belirttik.
Bu nedenle de Kaf-6. ayette "furuç" ifadesi geçtiğinden "göğün yarığından" değil; "göğün aralığından" bahsedilmek gerekir.

Bu ifade meallerde ve sitemize yazanlarca "ırz-iffet" diye kullanılıyor. Halbuki karşılığı "aralık/mesafe/şeref/haysiyet/saygınlık/karakter/ kişilik/kişinin başkalarını etki altına almamak (kibirlenmemek) üzere kendi kendine duyduğu gurur/özbenlik"dir.
Mu'minun Suresinde de bu anlamların verilmesinin sebebi de o kişilerin zekatı verip, başkalarının haklarını yemedikleri için gururlu, haysiyetli, şerefli, saygınlıklı, karakterli kişiler olup bu durumları nedeni ile kendiliğinden diğerlerinden mesafeli durmalarıdır.

23/MU'MİNÛN-4 : Ve onlar, zekâtı verenlerdir.
23/MU'MİNÛN-5 : Ve onlar, (bu nedenle)mesafeli duruşlarını/saygınlıklarını koruyanlardır; kişilik sahibidirler.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Konu galipyetkin tarafından (1. October 2019 Saat 08:22 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 2. March 2018, 06:21 AM   #225
Hasan Akçay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Hasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud of
Standart

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Nisa;25 den alıntı yaptığınız neden yarım bırakıyorsunuz?
Ve men lem yestetı' minküm tavlen en yenkihal muhsanatil mu'minati femin ma meleket eymanüküm min feteyatikümül mu'minat

Ve sizden her kim hür mü’min kadınları/muhsanatil mu'minati nikâh edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da, yasal çerçevede himayenize verilen, mü’min genç kızlarınızdan/min feteyatikümül mu'minat nikâhlamak var. Ve Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir.
Nisâ 25'in
bu Hakkı Yılmaz mealindeki hür kelimesinin
Arapça metinde karşılığı yok.

Uydurmuşlar bu kelimeyi
ve içme suyuna lağım katarcasına
Allah'ın ayetine boca etmişler.

Daha önce bunu dile getirdim ve şuna da dikkat çekmeye çalıştım
Türkçeye vakıf olan bir insan bilir ki
bir yerde hür kadınlar var diyorsanız hür olMAyan kadınlar da var diyorsunuz.

Oysa "Kuran'daki islam"da hür olmayan kadın yok.

Anlatamamışım,
bundan sonra da anlatamıyacağım ortada
çünkü ne yaptığımız ne yapacağımızın teminatıdır.
Ne yaptığımız ortada.

Bir örnek daha,
buyurun:

Burada iffetlerini değil ferclerini korurlar diyor.
Bakınız Cenabı Allah Nisa;6:
"...ve men kâne ğaniyyen felyesta'fif... diyor.
Şimdi burada ne diyeceğiz? Zengin olanlar İffetli davransınlar mı diyeceğiz?


Hayır. Zenginler yetimlerin mallarını yemekten çekinsinler diyeceğiz
çünkü bu cümle Türkçedir, buradaki iffet kelimesi o yüzden Türkçedir.
"...ve men kâne ğaniyyen felyesta'fif" ise Arapçadır ve buradaki iffet kelimesi Arapçadır.
Türkçe cümledeki iffet = Arapça cümledeki iffet olmaz.

Arapçadaki iffet
eş anlamlı olarak geçmemiş Türkçeye yani "çakma aynılık"tır olay,
ki İngilizcesi "false cognate"tir
eğer mukayese bir işe yarayacaksa.

Türkçe kelimelerde Arapça anlamlar aramak
vehimdir, demiştim. Boş yere demişim.

Sözün sonuna gelmişiz.

Pes ediyorum,
bu forumda yazmıyacağım artık
Boşu boşuna niye yazayım.
.

Konu Hasan Akçay tarafından (2. March 2018 Saat 06:41 AM ) değiştirilmiştir.
Hasan Akçay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 2. March 2018, 08:13 AM   #226
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

bu forumda yazmayacağım artık.

Hasan Akçay Efendi.
Ne demek bu...?

Ağzından yel alsın.
Kavgasız, çekişmesiz olur mu?
Binlerce senenin çekişmesi bu konular.

Yaz.....; olmadı....
Değiştir(kurban ver) bir daha yaz. Olmadı.
Değiştir(bir kurban daha ver) bir daha yaz.
Maksat doğru bildiğini anlatmak değil mi?

Daha saçları tıraş etme , zırhı çıkartma zamanı gelmedi ki....

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (24. July 2018 Saat 10:21 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 2. March 2018, 04:59 PM   #227
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm, değerli kardeşlerim,

Her insanın bir yazım üslubu vardır.
Kimileri, yazımlarını, yazmak istediği konularda yazanlara, yazım ilke ve kurallarına özen göstermeden kişiliklere yönelerek, kırarak, dökerek yaparlar. Kimileri de yazımlarını, yazmak istediği konularda yazanların kişiliklerine değil yazdıklarına yönelerek yazım ilke ve kurallarına uyarak bunları yaparlar.
Her insanın yazdıkları, içlerinde olanların, dışarıya yansımalarının yazıya dökülmüş hali olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır.

Yazmak isteyenlerin yazdıkları forum için bir lütuf değil, bilgilerinin paylaşımıdır.
Yazmak istemeyenlerin bu tutumları da forum için lütuf değildir bilgilerinin kendinde kalmasıdır.
Yazıp ya da yazmamak üyelerimizin özgür iradeleri ile yapacakları bir seçimdir.
Yazanların da yazmayanların da gönülleri hoş olsun.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 3. March 2018, 02:22 PM   #228
kuman
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
kuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud of
Standart

Sayın Hasan Akçay ı destekliyor ve tebrik ediyorum.
Darısı Haluk gümüştabak a diyelim.
kuman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 5. March 2018, 01:28 PM   #229
yolcu42
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Oct 2016
Mesajlar: 208
Tesekkür: 25
34 Mesajina 37 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18
yolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud ofyolcu42 has much to be proud of
Standart

Şimdi daha iyi anlıyorum niye bu kadar çok mezhep ve tarikat var

Kişi "x" teorisini savunabilir.
Fakat olması gereken şudur.

1. Başka birisi derse ki,
Tamam düşüncenize saygı duyuyorum fakat sizin x düşünceniz şu ayetlere uymuyor veya ben öyle sanıyorum,lütfen açıklar mısınız?

Bu soruyu böyle sormak "kuran odaklı akıl"
dır.
Yoksa,
"o x değildir y dir derseniz.
Orta yol bulunmaz.

Neye göre y?
- Bence öyle
-Bizim çevrece öyle

Bunlar akıllı cevap değil.
Zanlarımız(kanaatlerimiz-hiçbir delile dayanmayan teorilerimiz) bizleri fırkalaştırır.

Mezheplere karşı çıkan bu sitede bile kimbilir kaç çeşit mezhep var.

Kaç farklı görüş kaç çeşit zann var.....

Doğru yol şudur.
-Fikirler dinlenir
-bu teoride başkalarınca Diğer ayetlerle uyumsuz olan noktalar belirtilir
-Fikri üreten kişi,eğer bu eleştirileri haklı buluyorsa geri adım atmalıdır.
-Böylece daha doğru bir teori ortaya çıkar.

Şunu görüyorum
-Ben x düşünüyorum
-Fakat bu x düşüncenize şu ayetler uymuyor
-Olsun, yine de x düşünüyorum.ille de x yine de x.

Ayrıca kimse araştırmadan,x fikrine uyan veya uymayan ayetleri incelemeden laf olsun diye burada yazan değerli kişileri kınamak veya yermek zahmetinde bulunmamalı.

"İşte siz böyle kimselersiniz! bilginiz olan şey hakkında tartıştınız. Ya hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz.ali imran66

Halil bey de,haluk bey de,hasan bey de galip bey de uğraşıp bir konuda çaba göstermiş.
Eğer karşı olduğunuz nokta varsa delilleriyle bunu açıklarsınız.eğer bu delillere onlar kulak tıkıyorsa bu onların sorumluluğudur.

Kuman bey lütfen bu sözlerimi şahsınıza almayın.
Yoksa size şahsi olarak bir şey kasdetmiyorum

Konu yolcu42 tarafından (5. March 2018 Saat 03:03 PM ) değiştirilmiştir.
yolcu42 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
yolcu42 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (5. March 2018)
Alt 5. March 2018, 05:17 PM   #230
kuman
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
kuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud of
Standart

biri neden diye sorsun dedim ama soran olmadı.
Yolcu 42 dayanamadı sorarmış gibi yaptı, olsun önemli değil ben neden bu şekilde bir cümle kurdun sorusunu kendim cevaplayım sorulmasa dahi.

Ne hasan akçay ne de haluk gümüştabak ın bir konu hakkında ne düşündüğünü sorgulamıyorum ki ben!
İstedikleri gibi düşünebilirler. Sonuçta bu inanç konusudur kimseye neden bu şekilde düşünüyorsun diye sormaya bile hak tanımam kendime.

Ancak burası bir forum herkes forum kurallarına uysun uymuyırsa forum yöneticeleri uyarsın yada forumdan çıkarsın.

Burası Haluk gümüştabak ın kişisel web saysafası değil. Ama kendisi burayı kişisel web saysafası gibi kullanıyor kendi bildiğini söyleyip kenara çekiliyor sen soru sormuşun o şöyle böyle olabilir demişsin Haluk gümüştabak ın umurunda bile değildir. Peki o zaman neden Forum a katıldın ???
Git web sayfası aç görüşlerini belirt.

Hasan Akçay kendisine itiraz edilmesine kızgınlık ile karşılık veriyorsa o da kendine web sayfası açsın bildiklerini anlatsın.

Bu forum tartışma yeri atışma yeri beğenmeyen girmez olur biter.

Bu web sayfası bu kişilerin kitlelere ulaşma yeri olarak kullanabilecekleri yer özel yerleri değil.
Ya eleştiriyi karşıt görüşe saygı duyacaklar yada terke edip gidecekler...

Bu kadar basit.
kuman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
kuman Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (5. March 2018)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
nisa, suresi


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:04 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam