hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > TEMİZLİK VE İBADET > İbadet > Oruç

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 10. July 2012, 04:52 PM   #1
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart Savm'a İlişkin Güzel bir Çalışma

SAVM'A İLİŞKİN GÜZEL BİR ÇALIŞMA.

http://kurandini.net/index.php/savm-oruc.html
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.

Konu Barış tarafından (8. March 2016 Saat 11:12 PM ) değiştirilmiştir.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
hiiic (11. July 2012), Miralay (12. July 2012)
Alt 10. July 2012, 07:40 PM   #2
ates demir
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart

Calismayi faydali ve oldukca dogru buluyorum.
Sehru Ramadan da Allah Kurani indirmis ve bizden savm ile istenen ne olabilir ki hem Allah i analim hem de iyi ve dogruyu kotu ve yanlistan ayiralim.
Kurani okumak ve dusunmek ve akletmek. İste mescitlerdeki itikaf hali budur. Savmda sizden istenen Kurani ogrenmenizdir.
Yaziya ilaveten bir nokta daha var: Bakara 184
................
12. ve alâ ellezîne : ve onlar üzerine
13. yutîkûne-hu : ona dayanamazlar, zorlanırlar, takatleri kesilir, güç yetiremezler
14. fidyetun : fidye
15. taâmu : yemek
16. miskînin : çalışamayacak durumdaki yaşlılar
17. fe men : artık kim
18. tatavvaa : isteyerek, gönüllü olarak yaptı
19. hayran : bir hayır
20. fe : işte
21. huve : o
22. hayrun : hayırdır, daha hayırlıdır

Yutikune hu uzerinde olumsuzluk eki yoktur. Gercek anlami guc yetirenlerdir. Savmda guc yetirenler uzerine dusen bir gorev daha var: miskine doyumluk fidye
Selam ile
  Alıntı ile Cevapla
Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
Bilgi (13. July 2012), hiiic (11. July 2012), mesud (20. May 2015), Miralay (12. July 2012)
Alt 11. July 2012, 04:54 AM   #3
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

Orucunuzun fidyesinin verin


Oruç, üç öğün yerine iki öğün yiyip bir öğünlük bedeli de yiyip içemeyenlere verebilmektir.

Oruçta 3 öğünü 2’ye indirip her öğünde ikişer kat yani 4 öğün kadar tüketirsek, üstelik bir de sofra artıkları ile israf yayıp bir kısım yiyeceği çöpe atarsak! Böyle bir eylemi sevap kazandıran bir ibadet olarak savunabilir miyiz?

Ne garip ki aç kalıp daha az yememiz gereken oruç ayında, daha çok yiyecek alıyoruz ve tüm yiyecek fiyatları artıyor. Ramazan ayında fakir insan, artan yiyecek fiyatları sebebi ile daha az yiyecek alabiliyor! Gıda enflasyonu oluşturan ve gelirinin daha çoğunu kendi yiyeceğine ayıran kişi nasıl sevap bekleyebilir?

Oruç ayında normal yediği gibi yiyen, normal zamanlardan daha az yiyecek masrafı yapıp artan maddi kısmı da paylaşan insanlara ne mutlu!.

Yaptığımız icraatlar bizim aklımıza ve vicdanımıza yatmıyorsa, bu tür icraatların Allah katında hiç bir değerinin olmayacağı unutulmamalı.

***

Sayılı günler… Sizden kim o günlerde hasta veya yolcu olursa, o günler sayısınca diğer günlerde oruç tutsun. Onu tutabilenlere bir yoksulu doyuracak fidye de gerekir. Kim bir hayrı içten gelerek yaparsa onun için daha iyi olur. Oruç tutmanız sizin için hayrdır. Eğer bilmiş olsaydınız…” (Bakara 2/184)

Oruç tutmak hayırdır. Miskinin halinden anlarsınız...Açlık... Sağlığınızın ve variyetinizin değerini anlar paylaşırsınız. Hayvanlardan farkınız olur. Onları bağlasanızda oruç tutarlar.

Ayette geçen (و على الذينيطيقونه = ve alellezîne yutîkûnehû) ifa-desi “… onu tutabilenlere…” anlamındadır. Ancak âlimlerimizin çoğu âyete; “… onu tutamayanlara…” şeklinde olumsuz anlam vermişlerdir. Bu, şaşırtıcı bir durumdur.

Arapça’da zamir en yakınını gösterir; uzağı için karine gerekir. Burada zamire en yakın kavram seferi veya hasta olmayıp oruca güç yetirenlerdir. Bunun dışındaki anlamların bir çoğu kuran mantığı ile çelişir.

Hasta ve yolcuların, tutamadıkları oruçları kaza etmelerinin gerekçesi olarak şöyle buyrulmuştur: “Allah size kolaylık ister, zorluk istemez.” (Bakara 2/185) Demek ki bunlar, oruç tutmakta zorlanan kimselerdir. Bunlara oruçlarını kaza etmeleri emredilirken emzikli kadın, dökümcü, maden işçisi, tellak, hamal gibi ağır işlerde çalışanların, zarar görmeleri halinde oruç yerine fidye verebileceklerine hükmetmek tam bir çelişki olur.

Kadınların Adet hali hastalık değil ezadır(cinsel ilişki anında eziyet). Yahudi dinin etkisi ile Allah’ın istediği dinin hükümleri hadisler aracılığı ile değiştirilmiştir.

Oruç, onu tutabilenlere farzdır;

Güç yetiremeyecek yaştaki çocuklar oruç ibadetinden sorumlu değildir. Onlardan ileriki yaşlarda bunu telafi etmeleri istenmemiştir.


Ya da Hac 5 te bildirildiği gibi ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderilen yaşlı insanlar. Onlar için de orucun farzlığından söz edemeyiz (Bizlerden, bu duruma düşebileceğimiz olasılığını dikkate alarak, güç yetirebildiğimiz yaşlarda bu gerekçeyle oruç tutmamız istenmemiştir).

Bir diğer sorumlu olmama durumu da; kalıcı, geri dönüşü olmayan bir hastalık nedeniyle oruç tutabilmesi mümkün olamayan kişilerdir.

Her üç durum için de oruç farz değildir. Tutamadıkları oruçlara karşılık herhangi bir şey yapmaları gerekmemektedir. Allah İnsanın kaldıramayacağı yükü yüklemez…

Oruç tutabilenlere gelecek olursak;
Bizler oruç tutarak normal zamana göre bir öğün eksik yeriz. Oruçlu olduğumuz süre içersinde, açlık ve susuzluğu yaşar, yoksulluk nedeniyle bu durumu sürekli yaşayan insanların durumunu anlama noktasına geliriz. Buraya kadar bir sorun yok. İftarla birlikteyse olan olur ve sahura kadar eksik yediğimiz o bir öğünü de fazlasıyla telafi ederiz.
Bu nereden mi anlaşılır;
29 – 30 gün oruç tuttuğumuz Ramazan ayını kilo almış olarak tamamlarız.
Evimizdeki gıda harcamaları Ramazan ayında gözle görülür bir şekilde artar,
Gıda firmalarının satışlarında ciro patlaması bu ayda yaşanır.
İftar davetlerinde sofraya çıkarılanlar, normal zamanla kıyaslanamayacak ölçüde fazladır.

Oysa Ramazan ayında gerçekleşmesi beklenen tam tersi olmalıdır. Günü oruçlu geçirdik ve normal bir güne göre bir ögün eksik yedik. Diğer bir deyişle bir öğün parası tasarruf ettik. Bakara 184 te... gücü yetenlere bir muhtacı doyurarak fidye vermek, bir yükümlülüktür.... denilerek tasarruf ettiğimiz bu öğünü bir yoksula vermemiz emrediliyor. Bu sağlıklı olmanın bir fidyesidir. Rabbimiz sağlıktan ayırmasın…..

***


İLK AKLA Hem oruç tutup aç kalacağım, hem de para mı vereceğim!

Sizce de böyle düşünenler için oruç; aç kalmak ve para ödememek için yapılmış bir ibadet haline dönüşmüş olmuyor mu?

Oruç tutabilecek durumda olup, tutmayanlara gelince. Oruç tutmadığı için böyle bir tasarrufu söz konusu değildir. Bundan dolayı yoksul doyurma yükümlülüğü de olmayacak (olamayacak) tır. Fakat maddi durumu iyi olanlar için oruç tutmadıkları durumda bile yoksullara yardım, zekat ve infak bağlamında da farzdır.

Uygulamada en fazla kılıf uydurularak sarfınazar edilen farzlardandır zekat ve infak.
Bundandır ki oruç, tasurruf etmek ve yoksulla paylaşmak.
Güçtür, benim, diye sarıldığından ayrılmak,
Oruçla kolaylaştırılır yoksulla paylaşmak.

Bakara 183 te bildirildiği üzere zekat ve infaktan kaçış, sarfınazar, gerçekte fenalıktır, sakınılması gereken bir şeydir ve oruç sayesinde bundan korunmamız umulur. Oruç ile Allah`a karşı bu konudaki sorumluluğumuzun bilincine varmamız kolaylaştırılır. Bu korunmayı artırır.

Bozulan yemin (Maide 89), İhramlı avlanma(Maide 95), Hac ibadetinden engellenme,... (Bakara 196), Kazara ölüme sebep olmak (Nisa 92), Sözden dönme (Mücâdele 3, 4) gibi durumlarda ise köle azad etme, buna gücü yoksa yoksul doyurma, fakir ve buna da güç yetiremiyorsa o zaman oruç tutarak (eksik yiyerek tasurruf edip) yoksulu doyurmak emrolunmaktadır. Suçun durumuna göre (sabrın eğitimi için) bazan oruç tutarak yoksul doyurmak ( Mücâdele 4), sadece yoksul doyurmaya göre öne geçmektedir.

***
BAKARA 184. AYET İNCELEMESİ
Oruç konusunda çok tartışılan ayetlere, kuran kalıpları ile bakalım…

وعلى الذين يطيقونه Bakara 184 konu oruç ve oruca (ona) güç yetirenler üzerine

على الذين يتولونه Nahl 100 konu şeytan ve şeytanı(onu) veli edinenler üzerine

على الذين يبدلونه Bakara 181konu vasiyet ve vasiyeti (onu) değiştirenler üzerine

Bakara 181. ayette zamir Bakara 180. ayette ( الْوَصِيَّةُ ) vasiyeti,

Nahl100. ayette zamir Nahl 98. ayette ki (الشَّيْطَانِ) şeytanı işaret etmektedir.

Bakara 184. ayette zamir, Bakara 183. ayette ki (ا الصِّيَامُ ) orucu işaret etmektedir.

Zamirler, kuran hangi konuyu anlatır ise, zamir konuyu işaret etmektedir. Zamirler hemen önceki özneye gitmesi ise, konu dahili iş yapan öznenin yaptığı iştir.

: : ANALİZ: :
Bakara 184. ayette ki Yutîkûnehû’ya yestatî’ûnehû manası vermek yanlıştır. Zira tâka, “gayretin en üstünü ve ihtimalin son noktasıdır” (bak: 2: 249 (savaşmaya gücümüz yok), ). Hem zaten güç yetiremeyenden oruç düşer. Zira teklîf-i mâ lâ-yutak (güç yetirilemeyen bir şeyi emretmek) muhaldir. Bu bir hakikattir. Bakara Sûresi’nin 286. âyetindeki duada bu hakikat dile gelir.

Hasta ve yolcuların, tutamadıkları oruçları kaza etmelerinin gerekçesi olarak şöyle buyrulmuştur: “Allah size kolaylık ister, zorluk istemez. ” (Bakara 2/185) Demek ki Bakara 184. ayettekiler, oruç tutabilen kimselerdir. Eğere Oruca zor gücü yetenler olarak alınırsa, bunlara oruçlarını kaza etmeleri emredilirken emzikli kadın, dökümcü, maden işçisi, tellak, hamal gibi ağır işlerde çalışanların, zarar görmeleri halinde oruç yerine fidye verebileceklerine hükmetmek tam bir çelişki olur.

Âyette emredilen fidye “gücü yeten” üzerinedir. Fakat burada kapalı kalan “gücü yetenlerden” kastın kimler olduğudur. Bir de, neye gücü yetenler? Oruca mı, fidyeye mi, kazaya mı? Zamirin orucu göstermesi, uzağı göstermesidir ki, bunun için karine gereklidir lafzı geçerli değildir. Zira Nahl 100. ayetteki zamir 98. ayetteki (ا ل ) belirteçli şeytana gitmektedir. Buradaki zamir (ا ل ) belirteçli kelimeyi yani ORUCU gösterir. BAKARA 185 ayette seferi ve hasta üzerine “kaza etmeye gücü yetenler üzerine bir yoksulu doyuracak fidye gerekir” ibaresi yoktur.

2/185: “(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, insanlığa rehber olan, bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan ve hakkı batıldan ayıran Kur’an işte bu ayda indirilmiştir. Sizden biri bu aya ulaştığında oruç tutsun. Hasta ya da yolcu olan kimse de, başka günlerde iade etsin. Allah sizin için kolaylık ister, sizi zora koşmak istemez. Oruç günlerinin sayısını tamamlamanızı, sizi doğru yola ulaştırdığı için O’nu yüceltmenizi ve şükretmenizi ister. ”

Bizler oruç tutarak Allah’ı yüceltir ve orucun fidyesinin vermekle şükretmiş oluruz. Şükür “hamd” gibi sözlü bir eylem olmayıp karşılık verilen eylemdir. Şükrün zıddı ise nankörlüktür.

Oruç, sadaka ve kurban gibi bir fidyenin karşılığı olur. (bak 2: 196). Bizler sağlıklı olmamızın fidyesini veririz. Oruç tutan, ister ramazanda tutsun isterse ramazan ayı dışında sayıyı tamamlasın, fidyesini vermek zorundadır. Oruc tutmaya güç yetiremeyenler de oruç fidyesini vermelidir. Zira oruç tutmak hayırlıdır. Bakara 184. âyetinin sonundaki “ama –eğer bilirseniz- oruç tutmanız sizin için hayırlıdır” ifadesi bakara 148. ayette “hayırlarda yarışın” (bak: 2: 148, 23: 61) ayeti ile örtüşür.

Malesef ibadet mantıklarını anlamayan ve malı çok seven İnsanlar, mal olarak hayır vermekten kaçmak için din adamları vasıtası ile, ibadetleri kendi kafalarına göre uyarlayarak uydurulmuş ve Gerçek anamçlarından saptırmışlardır. Bu sapmada din adamlarının birbiri ile çeşirek ihtilafları incelediğimiz ayette ayyuka çıkmıştır. Zamir için karine gerekir diyerek atılan bir İNSAN KANUNU ile Kuran tahrif edilmektedir.

http://vekuran.blogspot.com/2012/07/...nin-verin.html
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Bilgi (13. July 2012), hiiic (11. July 2012), Miralay (12. July 2012)
Alt 11. July 2012, 09:24 AM   #4
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Allah razı olsun.

Samsunda sel oldu, bir çok aile sele kapıldı. Can ve mal kayıpları ve toplumsal büyük bir sorun. Allah bu faciaları yaşatıyor ki duyarlı olan ile olmayan ayrılsın. bu mubarek zannettiğimiz aylarda ihtiyacımızdan bir kısmını kısarak, resmi hayır kurumlarına (mescitlere) sadaka verelim de onlarda salatlarını ikame etsinler.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (12. July 2012)
Alt 11. July 2012, 12:19 PM   #5
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın hiic.

Zannederim yazarken kafan biraz karışıktı.

''Allah bu faciaları yaşatıyor ki......''

Allah yaşatmıyor. Biz istiyoruz onu, ''O'' da yaşatıyor. Esmalar arasında Allah'ın ''zalim'' olduğu yazılı mı?. Değil. Bilakis, tam tersi ayetler var. Menfaatlerimiz için zulmü biz yaratıyoruz. ''Aya Mama Deresi'' faciasını bize yaşatanlara biz ''devam'' diyoruz. Arayan bulur misali. Zulmü meydana getiren Allah olsa cehennem olmaz ki.

''...... ki duyarlı olan ile olmayan ayrılsın.''

Allah'ın bizi denemesine ihtiyacı yok ki. Biz onun malıyız. Allah malını bilmez mi? Allah için ''zaman'' diye bir kavram da yok; ki sizi zaman içinde değerlendirsin. Esas kendimizin kendimizi değerlendirmemiz-kendimizin kendimize şahit olmamız- ve verilen bu yaşam fırsatını Ebu-Bekir'in tepmediği gibi tepmememiz ve Sayın pramid'in ifadesi ile 8. günde paşa paşa dünyadaki eylemlerimizle-ibadetlerimizle seçtiğimiz mekâna yerleşmemiz.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Bilgi (13. July 2012), dost1 (12. July 2012), Miralay (12. July 2012)
Alt 11. July 2012, 07:41 PM   #6
ates demir
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart

"Zulmü meydana getiren Allah olsa cehennem olmaz ki."
Derin ve etkili bir söz. Katiliyorum...
  Alıntı ile Cevapla
Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (12. July 2012), Miralay (12. July 2012)
Alt 12. July 2012, 03:27 AM   #7
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın ateş demir.

Yukarda demişsiniz ki: ''Sehru Ramadan da Allah Kurani indirmis ve bizden savm ile istenen ne olabilir ki hem Allah'ı analim hem de iyi ve dogruyu kotu ve yanlistan ayiralim.''

Hacc-40 ayetine bakın. Orada o kelimeye rastlayacak mısınız? Rastlarsanız üzerinde tefekkür edin, bilhassa sosyal ve ekonomik yaşamı araştırın. Sorunuzun cevabını bulacağınızı umarım.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (6. May 2016 Saat 01:15 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (12. July 2012)
Alt 12. July 2012, 10:17 AM   #8
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın Barış.

Acaba ''şehru ramadan'' bir ay adı mıdır? Yoksa müslümanlığa adım atan müşriklerin mülk şehvetinden, yani hararetinden, kaprislerinden, bencilliğinden kurtulması için uyması gereken vahyi kurallara(Bakara-219, Muminun-4,5, Nahl-71) belirli bir zaman aralığında uyulan ''kavam'', ''itidal''e çekilmesi, bir halden bir hale, Kapitalist bir sosyal ve ekonomik yaşamdan kollektivist bir yaşama devamlı olacak bir şekilde-hayat boyu geçmesi, umre çabası mı?

Adem ''cennet''ten kovulunca, kendisine ''öğretildiklerine ve eğer bir peygamber gelirse ona uyması'' tavsiye edildiğinde ona ne denmişti Ta-Ha:118-119'da: ''acıkmaz-çıplak kalmaz, ve ne susar ne güneşten yanarsın''

Aynı anlamda birçok ayetten biri olan Hud-114. ayet diyor ki: Sabahsa sabah, akşamsa akşam geceye kalma, zekatını ver çünkü kapitalist sistemde insancıklar aç. Geceyi ve günü aç geçirmesinler. Bu nedenle de sabah salatı/yardımı övülür, çünkü insanlar bir tam gün aç kalmayacaklarından emin ve huzurludur. Bu yönde yani ramazanda, yani zorluklarda çaba sarf et

Durum bu olduğuna göre acaba Allah insanlara ''bir ay aç kalın'' der mi? Olaya üst seviye insanlar yönünden değil de alt seviye insanlar yönünden değerlendirelim. Mesela aç kalmamak için vücudunu satan kadınlar, aç olduğu için iki adet poğaça çalan, içi çektiğinden satın alma gücü olmayıp da iki tane baklava çalıp da 6'şar yıl hapse çarptırılan aç bırakılmış çocuklar yönünden, Afrika'da ellerine İncil tutuşturulup da aç bırakılanlar yönünden değerlendirelim. Bir ay boyunca bir öğün aç kalacaksınız denirse acaba ne derler? Bunlar zaten aç.

Bakara 183. ayete bakalım:

''Ey iman edenler, SİYAM(kötülüklerle toplumsal mücadele) sizden öncekilere olduğu gibi size de hükmolundu. Tâ ki KORUNASINIZ.''

''Korunasınız'' ifadesi önemli.


O halde, ''öncekilerin orucu''nu Sayın İlhami Çetin'in kaleminden ve İşaya Peygamber'den aktaralım.

''Oruçlu olma hali zühd(mülkten uzak durma), takva ve verânın(akletme yolu ile tahkiki iman sahibi olmak ve hak dinde sosyal-ekonomik yaşamın madde bağımlılığından kurtularak mülkte iştirak halinde yaşamanın) birey düzeyinden yükseltilerek, toplumculuk ve ''pozitif zühd''(itidal-kavam) olan başta devletçilik ve salavat(Havra-savm) samimi dostluk ve muttakiler kollektivizmine kadar yükseltilerek ideal olana varmak ve bu tür Salât ve bu tür oruca sabretmektir..

Orucun, bedeni aç bırakmak şeklinde yerine getirilen şekline Himyeri perhizi demekteyiz. Pek âlâ da geri kalan 11 ay ne olacaktır. Beden sağlığı açısından çoğunlukla yerine getirilen ibadet, Allah rızası gibi niyetleri pek içerdiği söylenemeyen amacı ve aracı başka olan bedeni zayıflatmak oruç tipi hak dinle çokta alakası olmayan diyet türüdür. Ortak noktalırı ise harareti düşürmektir. En basiti olan Himyeri perhizi vücuda giren kalori miktarını düşürerek harareti(Ramadan) düşürmektir. Az yemenin nefsi zaptetme açısından faydasız olduğunu kimse söyleyemez. Kaldı ki, harcayabileceği kalorinin üzerinde kalori almak ve bunu faydasız yağlara çevirmek, iliklerini semirtmek israf olduğu için de dinen güzel sayılmayan şeylerdendir. Açlığını giderecek kadar rızka sahip olmayan ve olamayan çok sayıda insan varken, bunlar bilinirken, tıkabasa ve çeşitli nimetlerle şişinceye kadar doymak dini terimiyle gadretmektir(Toplumda geçim sıkıntısı çekenler varken, refah içinde yaşamayı içine sindiren ferdiyetçilik vebası).

Himyeri perhizden sonra sırada gelen ve ibadet amacı taşıyan nefsin hevâsına-cesedin isteklerine, hayat boyu direnerek kendi tutması pratiğidir. Nitelik ve faydaların binlerce hadisten idrak ettiğimiz bu oruç tipi hakiki havra, manastır ve tekke insanının işlerini birleştirmesi, ortaklaşa yaşaması samimi dostlar(Sıdk, sadakat, sıdık…) sistemidir.

Bunun en mükemmeli ise mülkte iştirak halinde bulunmaktır. Fitneler ortadan kaldırılmıştır. Hararetten tamamen böyle kurtulunur. Hararetle yaşamak Beyt ehli olmayı ret edip, Ebna-ı Ahrar(Farmason) gibi hararet içinde, mal-mülk ihtirası/harareti içinde yaşamaktır. Özelleştirmeciler bu yolu seçenlerdir. Bunlar boşuna ramazan orucu tutmasınlar. Yani dalalet yolu olan özelleştirmelerden vazgeçip, milli servetin savm(oruç) kökünden gelen Savm’a (manastır silosu) kamusal mülkiyetinde( Beyt-Ül Mal) de birikmesi, kul haklarının zimmetinde tutarak semirmiş özel girişimcileri olmayan, yöneticileri babalar gibi tüyü bitmemiş yetimlerin mallarını satmayan, münafıkların mütedeyyin zannedilmediği hikmetli ve basiretli müminlerinin bulunduğu ideal bir sistemdir.

Zaten İdeal oruç Bakara suresinin onunla ilgili faslının en önemli ayetlerinden birisi olan ve takvanın tanımında yapıldığı Bakara 177. ayettir. Kamil manada Oruç takva üzere yaşamaktır. Bu ayet ise, takvanın toplumculuk sistemlerinde bulunduğunu bize haber verir. Sonra Allah peygamberlerinden selam ona İşeaya peygamber de orucu böyle tanımlamıştır. Yani ona orucun tanımı bu şekilde vahyedilmiştir. Duaların kabul olmasına vesile olacak oruç tipi özelleştirmelerden dönülüp, devletçiliğin yeniden ihya edilmesi ve hatta onun ötesine geçerek Umru( Manastır; manastır hayatı: Gerçek umre budur) ve "havra" iştirak halinde mülke tasarruf etme sistemine dönülerek iki yüzlülerin iktidardan uzaklaştırılmasını akıl edecek kadar imandan nasibi olanların kuracakları İslâmsal ve insansal sistemin metodudur.. Şimdi lafı daha uzatmadan, Bakara suresinde Birr kavram ve kurumuyla özdeş olan oruç tanımını hatırlatalım. Sonra eski Ahit peygamberlerinden olan İşeaya’nın oruç tanımını vererek takdiri inananlara bırakalım. Belki sözümüz fayda verir de gelecek ramazanlarda bu oruçla birlikte bütün hayat boyu oruçlu sayılan toplumcu sistemlerin kurulmasına vesile olur.

“Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip onu az bir paha ile değişenler yok mu, işte onların yeyip de karınlarına doldurdukları, ateşten başka bir şey değildir. Kıyamet günü Allah ne kendileriyle konuşur ve ne de onları temize çıkarır. Orada onlar için can yakıcı bir azap vardır”.(Bakara-174)

“Onlar doğru yol karşılığında sapıklığı, mağfirete bedel olarak da azabı satın almış kimselerdir. Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!”(Bakara-175)

”O azabın sebebi, Allah'ın, kitabı hak olarak indirmiş olmasıdır. (Buna rağmen farklı yorum yapıp) kitapta ayrılığa düşenler, elbette derin bir anlaşmazlığın içine düşmüşlerdir”.(Bakara-176)

“İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, salatı ikâme eder, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder/karşı kor. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Muttakîler ancak onlardır!”(Bakara-177)



Genel anlamda Mesih anlamına gelen vera içinde bir ömür yaşamak, yöntemin "havra",-"manastır", "Mescid el Haram" üzere olduğu şeklinde hak din "sosyo ekonomi politiği"nin ezelden beri tebliğ edilen hak yol olduğunu, bunda ihtilafa düşenler ve dalalete sapanlar "anti-kollektivist" yolları tercih ederek atalarının dinine uyduklarını bize haber veren takva, zühd, vera üzere yaşama şeklindeki orucu aşağıda ki ayet vurgular. Ayet zaten KORUNMA, takva yolu olarak bunun hususiyetini belirtir. (Korunmaya yukarıda dikkat çekmiştik)

“Ey iman edenler! Savm(Oruç)(Arapça orijinalinde ''siyam'' yazılıdır.Biz de yukarıda öyle verdik) sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.”(Bakara-183)


Belli ve belirli günlerde/sıkıntılı günlerde, tutulan bu vasat orucu da 184. ayette niteliğini vurgulayarak rabbimiz şöyle belirtir.

“Sayılı günlerde olmak üzere ifa edilen oruca(siyam'a olması gerekir) gelince; sizden her kim hasta yahut yolcu olursa diğer günlerde kaza eder. Savm(Oruç)tutmaya güçleri YETENLERE bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayr yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz Oruç( Savm-savma) tutmanız sizin için daha hayırlıdır”.(Bakara-184)


İslam aleminin perişanlığı ve dünyanın adalet ve merhametten uzak bir kaos durumunda bulunmasının sebebini Bakara 174. ayette bize anlatılmıştır. Gerçekten de bunun içeriğini bilen din bilginleri niçin demezler ki, bu orucunuza devam edin, nusukları ibadete çevirin, Bakara 184. ayet bunu bırakmamızı değil, devam etmenizi emretmektedir. Ama Bakara 183. ayette bize bildirilen Salât-Salâvat içersinde yaşamanın gerekliği, ulusal değerlerin müşterek savma(silo, Beyt ül mal, müşterek hazine…) orucu mükemmelleştirmenin yolunun ezilenlerin olmadığı bir yaşamı açıklamaları gerekir. Bu oruçlu olma hali, sömüreni bulunmayan bir haktanır toplum oluşturmayı hedefleyerek yaşam biçiminin veraya göre oluşmasını ve minhacın(metodun-sistemin) bunun üzerine oturtulmasının ezelden beri emredildiğini bakara 183. ayete insanların dikkatini niçin çekmezler. Nitekim, bu tür orucu tutmayanları bakınız neredeyse üç bin yıla yaklaşan bir zaman önce ayet nasıl kınamaktadır. Hangi orucun kamil manada olduğunu ve en makbulü olduğunu İşeya peygambere Allah söyler. O da, gerçeği diğerleri gibi gizlemeden, halkın tehdidinden de kınamasından da korkmayarak ikiyüzlülerin suçlarını yüzlerine vurur.


ÖNCEKİLERİN ORUCU:

İŞEYA PEYGAMBERE TEKAMÜL ETMİŞ ORUCUN TANIMINA İLİŞKİN VAHYEDİLEN AYETLER.

Bunu öğrenmek için İşeya peygamberin kitabının 58. Babında, buna ilişkin açıklamalar vardır.Bu Babın 1 ila 8. ayetleri arasında bu konu yer almaktadır. Şöyle ki;

“Yüksek sesle çağır. Esirgeme sesini. Boru gibi yükselt ve Yakup evine SUÇLARINI BİLDİR “

“ Halbuki her gün beni arıyorlar(Rızamı arıyorlar). Ve yollarını bilmekten hoşlanıyorlar.ADALET ETMİŞ ve Allah’ın hükümlerini bırakmamış bir millet gibi, benden doğru hükümler soruyorlar.Allah’a yaklaşmaktan hoşlanıyorlar “

“Niçin oruç tuttukta görmüyorsun, canımızı( nefsimizi) alçalttıkta bilmiyorsun diyorlar”

“İşte siz orucunuz gününde işiniz peşindesiniz(şahsi işlerinizi kovalıyorsunuz, ferdiyetçi bir toplumsunuz) bütün işçilerinizi sıkıştırırsınız.(verimi arttırmak ve çok kâr etmek için az ücret çok iş istersiniz…) “

“İşte siz kavga ve çekişme için ve kötülük yumruğu ile vurmak için oruç tutuyorsunuz (rekabet ve yarışı bırakmadınız, sureti haktan görünmek, göz boyamak için ) bugün öyle oruç tutmuyorsunuz ki,yüksek yere ( Allah katına) sesinizi işittiresiniz.”

“BENİM SEÇTİĞİM ORUÇ, İNSANIN CANINI ALÇALTACIĞI GÜN (nefsinin kibrini ve hevâsını kırmak, Kânit olmak,mütevazı olmak..) böyle mi olur. Saz gibi başını iğmek ve altına çul ve kül sermek mi? Buna mı oruç, Rabbe makbul gün diyorsunuz?”


Bu eleştirilerden sonra Allah tıpkı Bakara 177. ayetteki Oruç tanımını yapıyor.

“KÖTÜLÜK ZİNCİRİNİ AÇMAK, BOYUNDURUK BAĞLARINI ÇÖZMEK, EZİLMİŞ OLANLARI HÜR OLARAK KOYVERMEK (işçi olarak sıkıştırıp çalıştırmak değil onları iş sahibi yapmak) VE HER BOYUNDURUĞU KIRMAK. BENİM SEÇTİĞİM ORUÇ BU DEĞİL Mİ ? “

“KENDİ EKMEĞİNİ (ihtiyaç içinde iken,dolup taşıp meleleşmeden kendisine lâzım olduğu halde onu diğerkamlılıkla başkasına veren îsâr sahibi…) AÇ OLANLA PAYLAŞMAK( zengin olup vardan değil, ancak kendine yetecek kadarken bölüp vermek) YURTSUZ DÜŞKÜNLERİ KENDİ EVİNE GETİRMEK ( yolcu ve yolda kalmışlar) VE ÇIPLAĞI GÖRÜNCE ÜSTÜNÜ ÖRTMEK VE KENDİ ETİNDEN OLANDAN (adem oğlundan insan cinsinden) KAÇINMAMAK DEĞİLMİ ?



Dikkat edilirse son paragrafta aynen Bakara suresi 177. ayette önemle vurgulanan Birr tanımlanmaktadır. Zaten Araf-157. ayet bize Kuran’ın iniş sebebinin ve Resulullah’ın gönderiliş sebebinin ezilenlerin esaret zincirini kırmak olduğunu açıklar. Bu zincir özelleştirme zinciridir. Sosyal devletten uzaklaşmak dalalettir. Adalet ve rahmet kamulaştırmak ve insanların geleceğini toplumun birbirine karşılıklı kefil oldukları Beyt ehli olarak yaşamasının yolunu açmak ve sistemini kurmaktır(Kureyş suresi). Bunun zıttı ise, hürriyeti hararetli olmak olarak algılayarak bina ehli(Özel mülkiyete ağırlık vermek) olmaktır. Oysa bize emanet edilen iki şeyden birisi Kuran, diğeri bina ehli olmayı terk ederek Beyt ehli olmak, cimrilik olan liberalizm-Kapitalizmi terk ederek sadık dostlar toplumunu oluşturarak, üzerinde insan ve kul(canlı cansız varlıkların) hakkından zerre bile taşımadan ahirete göçmektir(Leyl-17.18.19). Bunun yolu da yine Leyl suresinin 5,6,7, ayetlerinde gösterilmiştir. Özel mülkiyetin sınırlanması ve işlerin birleştirilmesidir. İşlerin ayrı ayrı olduğu liberalist kapitalist sistem ve özelleştirmecilik işlerin ayrı ayrı , amaçların ayrı ayrı ve kalplerinde ayrı ayrı olmasına sebep olan hal Kuran’da Usr- kapitalizm olarak tanımlanıp bundan kaçınılması emredilmiştir(Leyl-4)

Sagılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (28. April 2021 Saat 01:13 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10. June 2015, 01:49 PM   #9
kuman
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
kuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud of
Standart

Gecen sene ramazan ayi. Tv de haberler
Park pek cok insani agirliyor herkes bir agac golgesinde. Mikrofonu uzatiyor haberci ve soruyor ; Ramazan nasil geciyor diye?
Adam iyi gectigini belirtiyor biraz zorlaniyoruz hava cok sicak.
Haberci soruyor calisirken nasil diye.
Adam benim is yerim var sahibiyim diyor Allahtan. Gitmesem de ise oluyor. Bu yuzden burda dinlenebiliyorum.
Haberci, Calisanlar tutabiliyor mu peki
Adam; Yok onlar tutamiyor....

Ramazan iste ....
kuman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10. June 2015, 01:54 PM   #10
kuman
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
kuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud of
Standart

Hatirladigim kadariyla birebir ayni cumleler. Yukarida ki sahne.
Ramazan hakkinda bildiklerimizi tekrar gozden gecirmemiz icin yeterli.
Kur an ramazan icin ne diyor?
Sabahtan aksama ac susuz ve sevismeden durun mu diyor

Aksam serbest ....
kuman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
bir, çalışma, güzel, savma, ılişkin


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:19 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam