hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HANİF MÜSLÜMANLIK > Kuran Merkezli ve Allah odaklı iman!

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 6. January 2011, 07:50 AM   #21
TEBYİN
Uzman Üye
 
TEBYİN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 240
Tesekkür: 141
173 Mesajina 603 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
TEBYİN is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
horasan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın Tebyin Ayet yorumunuz diğer yorumlara nazaran daha güzel. Yalnız bu ayeti tek olarak Yani Nebe Suresi Ayet 33 olarak alsaydınız nasıl yorumlardınız ?

Nebe Suresi 31 Takva sahipleri için bir kurtuluş ve bir zafer vardır.

Nebe Suresi 32 Sulak bahçeler, bağlar, üzümler,

Nebe Suresi 33 Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar,

Nebe Suresi 34 Dopdolu kadehler vardır.

Kurandakidin sitesindeki ana meal böyle. Ama dikkat edin, Bahçe, bağ ve üzümlerden sonra göğüsleri turunç yaşıtlar alakasız durmuş. Oysa Hakkı Bey'in bir necm olarak aldığı 31-37 ayetler meramımıza tercüman olmaktadır ve bu meale katılmaktayım. İştekur'an sitesinden Nebe 31-37


Nebe 31- 37- Kesinlikle müttekiler için, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden; Rahmân'dan bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar/kurtuluş mekânları; sulak bağlar-bahçeler, üzümler, hepsi bir seviye tomurcuklar [çiçek bahçeleri], dolu dolu su kapları vardır. Onlar, orada boş bir söz ve yalan duymazlar. -Onlar, O’nun huzurunda söz söylemeye güç yetiremezler.
__________________
Yüksek fikirler yüksek dağlara benzer: Görenleri ürpertir!

www.teblig.net
TEBYİN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
TEBYİN Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
Anonymous (7. January 2011), Barış (7. January 2011), Miralay (7. January 2011), yeşil (5. November 2011)
Alt 6. January 2011, 02:48 PM   #22
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Göğsü turunç gibi yaşıtlar olsa da fena olmazmış...

***

rümyamda güya cenneti gördüm, eğer nasıl gördün diye soran olursa,
koskocaman gezegen ama dünyı yanına koysan çok küçük kalıyordu,uzaktan gördüğüm kadar müthiş bir teknoloji hatta böyle parlayan şeyler vardı flah gibi ışıklı ışıklı ne o anlayamadım, ama sanki biyerde önüme camdan bişi geldide bişilere tıkladım felan ne oldu anlamadım, dokunmatik gibi, okyanus deniz felan yoktu ama hemen heryerde ırmaklar dereler vardır yani heryer hem okyanuz hem kara hem adalar.. suyla kara içiçeydi... hurileri göremedim yauvvvv farklı renkte dereler aynı damar gibi kırmızı yeşil mavi bembeyan kar gibi çeşit çeşit... ama uzaktan gördüm uydudan bakar gibi...

sonra uyanıp üstümü örttüm tabide bide dua ettim Allahım cenneti napcam bana dünya bile yeter diye,,, zannımca cehennemden kurtulan zaten cennete kavuşmuştur...

Anonymous habu işler hep senin yüzünbden, firavunu gördüm ettim dedin benimde aklıma soktun ben niye rüyamda hiç işe yarar bişi göremiyorum diye... bilinç altımı etkiledin bre
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Anonymous (7. January 2011), Barış (7. January 2011), Miralay (7. January 2011), TEBYİN (7. January 2011), yeşil (5. November 2011)
Alt 7. January 2011, 07:49 AM   #23
TEBYİN
Uzman Üye
 
TEBYİN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 240
Tesekkür: 141
173 Mesajina 603 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
TEBYİN is on a distinguished road
Standart

Tamam, erkeklerimiz şehvet düşkünü olduğu için, cariyelere, mut'a nikahlara ve çok evliliklere zorlama da olsa fetva veriliyor ama..
Tamamen Allah'ın hükümlerinin icra edileceği Cennet'e bari burnunu sokmasın bu müfessir amcalar.
__________________
Yüksek fikirler yüksek dağlara benzer: Görenleri ürpertir!

www.teblig.net
TEBYİN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
TEBYİN Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
Barış (7. January 2011), merdem (10. November 2012), Miralay (7. January 2011), yeşil (5. November 2011)
Alt 8. January 2011, 02:06 PM   #24
TEBYİN
Uzman Üye
 
TEBYİN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 240
Tesekkür: 141
173 Mesajina 603 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
TEBYİN is on a distinguished road
Standart

Ali Riza abinin, Hakkı hocama addederek reddiye yaptığı yukarıda ki yazım, tamamen şahsıma aittir ve Hakkı Hocam ile uzaktan yakından alakası yoktur.
Bu hatayı düzelttikten sonra, Bu dünyanın bir tiyatro gibi olduğunu ve herkesin rolünü oynadığını bilen A Riza abinin, Cennet ve orada vaadedilen nimetlerin de birer tiyatro anlatımı gibi, mecazi olduğunu bilmesi gerekirdi.
Yoksa, burada üzüm yiyen, pınarlardan içen birinin aynısını Cennettede tatmasının ne esprisi kalır ki?
__________________
Yüksek fikirler yüksek dağlara benzer: Görenleri ürpertir!

www.teblig.net
TEBYİN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
TEBYİN Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (8. January 2011), Miralay (11. January 2011)
Alt 8. January 2011, 03:28 PM   #25
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Tebyin Kardeşim!

Ali Rıza Kardeşimizin yazısı ilgisiz bir başlıkta olduğundan okuyanlarca daha iyi değerlendirilebilmesi için sizin açtığınız "huri" başlığına tarafımdan taşınmıştır. Başka bir niyet sözkonusu değildir. Rabbim ilminizi artırsın. Yazdıklarınızdan çok yararlanıyoruz. Allah razı olsun.



Kusursuzluk sadece allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (11. January 2011)
Alt 9. January 2011, 05:00 AM   #26
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

KURAN’DA HURİ NE ANLAMA GELMEKTEDİR?

KURAN’DA HURİ NE ANLAMA GELMEKTEDİR?

HAKKI YILMAZ’IN HURİ TANIMLAMASI

Nebe 31. Şüphesiz takvâ sahipleri için de başarı ödülü vardır.

32. Bahçeler,bağlar,

33. Göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar,

34. Ve içki dolu kâse(ler) .

35. Onlar orada ne boş bir lâkırdı ne de yalan işitirler.

36. Bunlar Rabbinin yeterli bir bağışı, mükâfatıdır.


Diyanet ve diyanet tasdikli birçok mealler, Nebe 31-36 arası ayetleri aynen böyle manalandırmışlardır.
Ve asırlardır kürsüler de insanlara bu ayetler delil gösterilerek, cennette kendilerine verilecek GÖĞÜSLERİ TOMURCUK GİBİ KABARMIŞ YAŞIT KIZLAR.. vaadedilmiş,
Ve hayata sadece cinsel açıdan bakabilecek saf insanların ağızları, hem de Allah'ın mescitlerin de sulandırılmak süretiyle..
Cennet sanki cinsel arzuların sonsuza dek yaşanılacak bir mekan konumuna indirgenmiştir..
Fakat, bu allame-i cihan müfessirlerimiz!! şunu hiç hesaba katmamışlardır.
Cennet sadece erkeklerin girebileceği bir yer midir ki, sadece erkeklerin nefislerine hoş gelen tasvirler çizilmiştir..
Peki Cennetlik kadınların durumu ne olacaktır bu duruma göre..
İşte burada devreye erkekegemen fıkhın çarpıklıkları girmektedir.
Din sahasında despot fıravunlardan daha katı davranan erkekegemen din alimleri!!, içinden çıkılamayacak bir duruma sebep vermemek için, bütün kadınları sindirerek, din sahasından uzak tutmuş, böylelikle arzuladıkları bir dini ortamın tesisine kendilerince katkı sağlamışlardır..
Oysa, herkes biliyor ki, Cennet ne sadece erkekler içinder ve ne de cinsel arzuların tatmini için oluşturulmuş bir mekandır.
Bu çelişkili mealler bir şeyi daha akla getirmektedir ki, bu doğruysa eğer,
Son 1200 yıl içinde ölmüş insanlar bu uydurulmuş dinin kurbanları olarak ahirete irtihal etmiştir..
Bu çelişkilerin akla getirdiği şüphe ise.. Müfessirlerin, din alimlerinin yeterli derecede ARABÇA bilmeden dini tanzim etmeye çalışmalarıdır..
Hal böyleyse, hem bilmedikleri bir konuda kendilerini ihtisas sahibi gördükleri ve hem de milyarlarca insanı etkileyip yanlış inançla hayat sürmelerine sebep verdikleri için, dünyadan daha ağır bir vebalin altına girmişlerdir..
Şimdi gelelim yukarıda ki mealin tam arabça gramerine uygun meallendirilmesine..


Hiç kuşkusuz Erdemliler/korunup sakınanlar/Takva sahipleri için mutluluk ve kurtuluş vardır. Takva sahipleri -kadın/erkek- için etrafı duvarlarla çevrilmiş bahçeler, taneleri olgunlaşmış üzüm bağları ve içleri dolu kadehler vardır. Orada olanlar ne bir boş söz ne de bir yalan işitmezler. Takva sahipleri için bunlar Rabbinden bir ödül, yaptıklarına karşılık bir armağandır. (nebe31-36)


Şimdi, ayette erdemliler/takva sahipleri için etrafı duvarlarla çevrilmiş bahçeler, taneleri üzüm bağları... diye anlamlandırılan ayetler, aşağı-yukarı çoğu Kur'an mealleri ve tefsirlerde, yukarıda örneğini verdiğimiz gibi, "takva sahipleri için.. bahçeler..üzüm bağları.. göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar" diye çevrilmiştir.
Ayetteki HADİKA nın çoğulu olan HADAİK etrafı çevrilmiş bahçeler...
İ'NEB'in çoğulu olan E'NAB üzüm, üzüm bağları...
Hemen arkasından gelen KAİBE'nin çoğulu KEVAİB ve TİRB'in çoğulu ETRAB "KEVAİBE ETRABEN" ayeti apaçık olarak üzüm bağlarındaki üzüm tanelerinin her birinin olgunlaşması, lezzetli hale gelmesi ve bunların kadın-erkek cennet ehline ikram edilmesi anlamına gelmektedir.

Ama, erkekegemen müfessirler tefsir ve meal çalışmaların da tüm faydaları kendilerine yonttukları için..
Arabça da DİŞİL olarak kullanılan çoğu terimleri hemen heveslerine ve şehvetlerine kurban ederek, Allah'ın ERKEK-KADIN tüm müttakilere tahsis ettiği dünyasal ve ahiretsel ödülleri ihtirasça hanelerine kaydetmiş..
Ve gayrımüslim islam düşmanlarının ekmeğine yağ sürerek..
Güzel dinimizle alay etmelerine ortam hazırlamışlardır.
Hep söylerim, tekrar edeyim..
Yapılacak yeni mealler de muhakkak KADINLARIN parmağı olmalıdır, yoksa bu ZIRVAların önünü tıkamanın asla bir yolunu bulamayız..
Heba olan milyarlarca insanlar gibi hem dünyamızdan hem ahiretimizden oluruz.
Unutmadan,
Bu dünya sadece erkeklerle dönmüyor, varlığın devamı ve selameti, MÜTTAKİ ERKEK-KADINların elele vermeleriyle mümkün olacaktır.

TEBYİN isimli Üye şimdilik offline konumundadırTEBYİN isimli üyenin yazdığı bu Mesajı değerlendirin.Mesajı Moderatöre bildir Alıntı ile Cevapla

KURANDA TANIMLANAN HURİ NEDİR.

Dünya hayatı erkekler ve kadınlar için imtihan yeridir. Kadın ile erkek arasında Allah katında insan olarak hiçbir farklılık yoktur. Sadece farklılıkları Tiyatrodaki gibi rol farklılığıdır. Dünyada birisi kadın rolünde oynamaktadır diğeri ise erkek rolünde oynamaktadır. Kim Rolünü dünya hayatında Allahın tanımladığı şekilde oynarsa Allah katında değerli ve üstün olan odur.

67/2- O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.

Bakınız Kuran bir erkek dünya hayatında hangi yasakları yapmaması gerekiyorsa kadına da yapmaması gerektiğini söylemektedir.. Hangi güzel davranışı erkeklere yapmayı emrediyorsa kadınlara da onu emretmektedir.

33/35- Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokça zikreden erkekler ve (Allah'ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.

Elbette kuranın anlattığı din ile İslam toplumlarında anlatılan ve algılanan din arasında inanılmaz derecede farklılıklar var. Bu bir gerçektir. Ama geçmişlerin her doğru dediği yanlış her yanlış dediği de doğru gözüyle bakarsak Bu Etkiye karşı tepkiyi doğurur dolayısı ile hakla batıl birbirine karışır içinden çıkılmaz bir hal alır.

Her peygamber kendilerinden önce gelen peygamberlerden kalan doğru olanları onaylamış yanlış olanlarıyla da onları doğrularla dizayn etmiştir. Bir anlamda da kuranın nesh ettiği ayette budur.

2/106- Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye (kadar) hiçbir ayeti neshetmez (hükmünü yürürlükten kaldırmaz) veya unutturmayız. Bilmez misin ki Allah, gerçekten her şeye güç yetirendir.

Allah yeni bir peygamber gönderdiği zaman değiştirdiği ayet yanlış olan ayetlerdir. Yani doğrusuyla yanlışıyla var olan Allahın yarattığı bütün şeyler ayettir. Burada kastedilen insanların yanlış yaptıkları ayettir. Yoksa Allah bir şeyi emredip sonradan yanıldığını söyleyerek verdiği emirden vazgeçmesi değil. İnsanların yaptığı yanlışları doğrularıyla takas etmesidir.

7/157- Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.

Kuran Anlayanlar tarafından ne anlatmak istediği insanları anlayabileceği şekilde elde bulunan teknolojinin getirdiği imkânlarla yeniden yorumlanmalıdır.

Zaten peygambere bazılarını açıklayıp da bazılarından vazgeçtiği olay da budur. Kuranın açıklanmayan bölümünün çağın açıklamasına bırakılmasıdır.

Şimdi Kuranda huri geçen veya verilecek olan eş anlamında geçen ayetleri aktararak olayı çözmeye çalışalım.

RAHMAN SURESİNDE GEÇENLER

55/56- Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

55/70- Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır.

71- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

72- Otağlar içinde korunmuş huri kadınlar.

73- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

74- Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

75- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

76- Yeşil yastıklara ve çarpıcı güzellikteki döşeklere yaslanırlar.

77- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

78- Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin adı ne Yücedir.

NEBE SURESİNDE GEÇENLER

78/31- Gerçek şu ki, muttakiler için 'bir kurtuluş ve mutluluk' vardır.

32- Nice bahçeler ve üzüm bağları.

33- Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.

34- Dopdolu kadehler.

35- İçinde, ne 'boş ve saçma bir söz' işitirler, ne bir yalan.

36- Rabbinden bir karşılık olmak üzere yeterli bir bağış(tır bu).

56/35- Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık.

VAKIA SURESİ

56/10- Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir.

11- İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır.

12- Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde;

13- Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,

14- Birazı da sonrakilerden.

15- 'Özenle işlenmiş mücevher' tahtlar üzerindedirler.

16- Karşılıklı yaslanmışlardır.

17- Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır;

18- Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler,

19- Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir.

20- Arzulayıp-seçecekleri meyveler,

21- Canlarının çektiği kuş eti.

22- Ve iri gözlü huriler,

23- Sanki saklı inciler gibi;

24- Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur);

25- Orada, ne 'saçma ve boş bir söz' işitirler, ne günaha sokma.

26- Yalnızca bir söz (işitirler "Selam, selam."

Dikkat ederseniz kuran iman eden ve Salih amel işleyenlere cennette verilecek olan nimetleri sıralamaktadır. Geleneksel din anlayışında yanıldıkları nokta eşlerin (hurilerin) erkeklere ait söylemleridir. Kuranın hiçbir yerinde eşlerin yani hurilerin erkek olanlarına verileceğine dair bir ayet yoktur.

Cennet nimetlerinin kime verileceği konusunda baktığımız zaman erkek ve kadın ayırt etmeden nimet verileceğinden söz eder.

78/31- Gerçek şu ki, muttakiler için 'bir kurtuluş ve mutluluk' vardır.

Ve bu ayetin arkasından nimetleri sıralar. Bir başka örnek

56/10- Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir.

11- İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır.

Bunun Arkasından da cennette verilecek olan nimetleri sıralamaktadır

Dünya hayatında bir denenme ve sınanma vardır ahiret hayatında ise sınavı başarıyla geçenler için Allah nimetlerden söz ediyor. Huri kelimesi dünyada olmayan sadece Allahın muttaki olanlara eş olarak takdim edeceği kadın ve erkek Müslüman ayırt etmeden verileceği bir nimettir. Şu ayetin belirlediği kalın ve belirginleşmiş olan çizgiyi hiçbir zaman gözden kaçırmamamız gerekir.

56/35- Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık.

İşte Cennet muttakilerin kadın ve erkek ayırt etmeden konuk edilen bir yerdir. Orada sadece iman etme Salih ameller işlemsi neticesinde bunlara karşılık Allahın kadın ve erkek ayırt etmeden eş olarak huriden söz etmesini niçin yadırgıyoruz. Alay vari bir şekilde erkek egemen bir fıkhın deyip de ayetteki var olan bir olguyu tepki olarak eş kelimesini verilen üzümdü hurmaydı mecralarına çekmek doğru değildir.

Nasıl geleneksel fıkıhçıların söylediği huriler erkek Müslümanlara verilecek yorumları yanlış ise. Kuranda huri yok cinsellik üzerine kurulmuş bir anlayış deyip de diğer meyveleri nimetleri saydığın zaman onların üzerine inşa edilen bir cennet olmuyor da huri kelimesi de anıldığı zaman cinsellikle suçlanıp huri kelimesi yok sayılmaya çalışılıyor.

Arapça bilmek kuranı anlamaya yetmez ve kuranı anlamak demek de değildir. Kuran edebi bir sanat eseridir hem de yerleri ve gökleri yaratan Allah’n sanatıdır.

Evet, yeni bir yaratılışla insanlar ahir et hayatında yaratılacak dünyadaki nimetlerin benzeri ve daha güzeli orada iman eden ve Salih amel işleyenler için beklemektedir. Kuranda cennet nimetleri sayılırken kesinlikle kadın ve erkek ayırt edilmeden anlatılmaktadır o zaman yeni bir yaratılışla yaratılan insanlar dünya hayatındaki yapmış oldukları her iyi ve kötü davranış hiçbir eksik kaydedilmeden karışlılarına yazılmış bir kitap olarak çıkacak ve ameller onlara cennet ve cehennem biletini alacak.

Dünyada yandığı zaman ölen insan cehennemde yandığı zaman ölmeyecek her insana kovulmuş şeytan peygamberler de dâhil katma yaptığı halde ahiret hayatında şeytan musallat olmayacak kadınlar erkeklere erkekler kadınlara saygı kurallarını aşan davranışlar yaptıkları halde ahir et aleminde Allahın iman eden kadın ve erkeğe yeni bir yaratılışla yaratacak onlara saygısızlık yapmayan eş olarak huriler verecektir.

Kuranianlamametodu.blogspot.com
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (11. January 2011)
Alt 9. January 2011, 05:12 AM   #27
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

Halil Kardeşimin olaylara önyargı olmadan başkalarına ait düşünceleri kendisine göre doğru veya yanlış olsa da saygı göstermesi kurani bir davranıştır bundan dolayı kutluyorum.
Pazara herkes ürettiği meyveleri kimsenin zulmüne maruz kalmadan milletin beğenisine sunacak ve her insan sevdğini ve beğendiğini alacak. Zulüm başakalarının ürettiğini pazara sunmasını eneleyerek kendi meyvesinin satılması için yapılan davranıştır.
İslam: Ayrı Ayrı dinlardeki insanların kendi dinlerini kendilerine vermek için vardır. İslamın yeryüzünde hakim olmasını istediği allahın budur. Yoksa insanların hepsinin müslüman edilesi değildir.
kuranianlamametodu.blogspot.com
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Miralay (11. January 2011), snobyx (9. January 2011)
Alt 9. January 2011, 05:14 AM   #28
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

YUNUS PEYGAMBER BALIĞIN KARNINDA ÖLMEDEN NASIL YAŞADI?


Kuranda kıssalar içerisinde yanılış anlaşılan konulardan birisi de yunus peygamber hakkında söylenenlerdir. Kuranın ne söylemek istediği ancak kendi sistematiği içerisinde anlaşılabilir. Onun için kuranın ne söylemesinden çok kuranın ne söylemek istediğinin anlaşılması gerekiyor.

Yunus peygamberle ilgili kurandaki ayetleri bir arada düşünüp ve kuran bütünlüğü evren yasaları ile akıl süzgecinden geçirip tartmadıkça Yunus kıssası hakkında bildiklerimiz doğru olmaz. Evet, anlatılan mitoljik hikâyelerde Kuran’dan da alıntılar yaparak samirinin yaptığı gibi meşru olmayan şeyler meşru gösterilmeye çalışılmış. Fakat asıl gösterilmesi gereken hedef çarpıtılarak kurandaki ayetler masallarda menkıbelerde sadece insanları yanlışa götürmek için malzeme olarak kullanılmıştır.

Şimdi kuranda geçen yunus peygamber ile bilgileri derleyerek ( kuran, akıl, ilim ve pratik hayat) ayetlerin içerisinde geçen yunus hakkında ne denmek istendiğini yakalamaya çalışalım.

68/48- Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu.

Ayette geçen çağrı (dua) kelimesinin ne anlama geldiğini detaylı bir biçimde açıklayacak değiliz. Ama çağrının bir dua olduğu ve bu duanın da kişinin isteğinin yönünde çerçevelenerek fiili hayatta karşılık bulmasının adı olduğunu söylemekle yetineceğiz.

Buradaki Yunus hakkında söylenen hayra alamet olarak söylenen bir söz değildir. Yunus hayatta gezinirken hayata bakış penceresinin doğru olmadığı Allah tarafında övülmeyen yerilen bir davranış olduğu beldir.

37/139- Şüphesiz Yunus da gönderilmiş (elçi)lerdendi.

37/140- Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.

37/141- Böylece kur’aya katılmıştı da, kaybedenlerden olmuştu.

37/142- Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.

37/143- Eğer (Allah’ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı,

37/144- Onun karnında (insanların) dirilip-kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı.

37/145- Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık.

37/146- Ve üzerine, sık-geniş yaprakla (kabağa benzer) türden bir ağaç bitirdik.

37/147- Onu yüz bin veya (sayısı) daha da artan (bir topluluk)a (peygamber olarak) gönderdik.

37/148- Sonunda ona iman ettiler, Biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.

Yunus peygamber hakkında o kadar söylenmiş olan söz mesaj nasihat varken toplumların beyinlerinde yankılanan Yunus, balık tarafından yutulup mucize olarak ölmeden balık tarafından dışarı atılmasıdır.

37/142- Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.

Yunus’u yutan balık ne? Neden yunus balık tarafında yutulup sonra balık onu kusup dışarı atıyor? Neden yunus kınanıyor? Yunus hakkında kuranın söyledikleri insanlara ne gibi mesajlar veriyor? Bunlar düşünülmemiş sadece yunusun balık tarafından yutulup dışarı mucize olarak atılması menkıbelerde anlatılıp durmuştur.

YUNUS GİBİ OLMA

Ne vardı yunus’ta? o da bir peygamber değimliydi? Bizlere kuranda peygamberler arasında ayırım yapmayın diyordu. Rabbimiz burada ne anlatmak istiyordu Ki? Yunus gibi olma sözünü kalbin derinliklerine işleyip orada kalın bir iz bırakarak bir daha silinmemecesine o sözü vurguluyordu?

Evet, yunus peygamber olmadan ve iman etmeden önce isyan etmiş Allaha başkaldırmış kelimeyi konulduğu yerden kaldırmıştı. böylece hem kendi nefsine hem de insanlara kötü bir örnek davranış sergilemişti. Bu durumda da Allahın dünya hayatına ibadet ve kulluk için gönderildiğini unutmuş böylece zulmedenlerden olmuştu.

Aslında Yunus gibi olma sözü asırlardır bir ezberi bozuyordu. Peygamberler önceden Allah tarafından seçilir. Peygamberler önceden kendi iradelerinin dışında peygamber olarak seçilmiş olsaydı. Bütün insanlar Allah katında yaratılırken rol farkı dışında eşit yaratılma ilkesine ters olurdu. Allah insanlara eşit mesafededir. Yol çerçeve olarak çizilmiş insanların imtihana tabi tutulanlarına deneme süresi içerisinde eşit şartlara endekslenerek yarışmaktadırlar.

Bir başka deyişle icadı icat eden mucit Allahın ona verdiği aklı kullanarak Allahın verdiği nimetler içerisinde kafa yormasıyla Allah onun icadını gerçekleştiriyor. Allah ona o mucitliği verdi de diğerlerine kapadı mı? Elbette kişilerin kabiliyet yönleri farklı olabilir ama birine fizik ilmi kabiliyeti verdiyse diğerine matematikte veya kimyada veya ziraatçlikte kabiliyet vermiştir. Ama mutlaka vermiştir

İşte Aklını kullanmayanlar verilen bu nimetlere karşı nam kör oluyorlar. Bu sebeple yunus da dünya hayatında diğer insanlar gibi Allaha ibadet ve kulluk yapmak için yaratıldığı halde. Maalesef bu çizginin dışına çıkarak yaratılışta verdiği rabbim Allah’tır sözleşmesini bozarak Allahtan gelen şu ayetin muhatabı olmuşu.

37/141- Böylece kur’aya katılmıştı da, kaybedenlerden olmuştu.

Bu hitap; Yunus şahsında yerleri ve gökleri yaratan Allahın verdiği nimetler karşısında şımararak nefsini malı mülkü, makamını, ilahlaştırarak Allahın insanlara yüklediği emanete sahip çıkmamayı anlatıyor.

33/72- Gerçek şu ki, Biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.

Ayette geçen insanların yüklendiği emanet insanların dünya hayatında denendiğini başıboş dolaşmak için gelmediğini kırmızı ışığı ihlal edenin cezalanacağını doğru yolda gidenlerin ise mükafaatlandırılıcağına işaret etmektedir. Arkasından gelen ayet bu emanetin tanımını yapmaktadır.

33/73- Şundan ki: Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azaplandıracak; mü'min erkeklerin ve mü'min kadınların tevbesini kabul edecektir. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

İşte kurandaki kelimeler kuranın tanımladığı gibi anlaşılmazsa ayette geçen kast edilen mana da yakalanamaz.

Neden melekler kabullenmemiş de insanlar kabullenmiş bu emaneti? İnsanlar yaratılırken Allah insanlara böyle bir seçenek koydu da melekler kabullenmeyip insanlar kabulleniyor? Kuranın anlatım sanatlarının başında edebiyatta kullanılan intak sanatı gibi sanatsal bir üslupla lisanı haliyle anlatmaktadır. Bu ayette geçen iki muhatap vardır. Birisi melekler. Diğeri insanlar meleklerde akıl irade yok onlar kendilerine verilen görev çerçevesinde ne emir verilmişse ancak onu yerine getirirler. Onlarda takva bunun zıttı olan nefis yok bu sebeple herhangi bir şey hakkında seçme hakkı da yoktur.

2/31- Ve Âdem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları Bana isimleriyle haber verin" dedi.

2/32- Dediler ki: "Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın."

Bir konuyu anlatırken o konunun düzgün anlaşılması için içerisinde geçen kelimeleri kurandan anlatmak zorunda kalıyorum. Konumuz melek ve insan değilken yunusun yaptığı bir yanlışın asıl nedenini niçin ini sorgulayarak neticeye ulaşmaya çalışıyorum. ne olur okumaktan sıkılmayın bu bilgiler olmasa konu anlaşılmaz.

O zaman melekle insan arasında yaratılış bakımından büyük farklılıklar var. Birisi verilen emre itiraz etmeden kendisine verilmiş kotlanmış bilgiler çerçevesinde seçenek seçmeden yerine getiriyor. Bunun adı melektir. Diğeri ise önünde iki yol iki amaç konmuş bunlardan seçme hakkı kendisine verilmiş insan vardır. Bu bakımdan insan emanet yüklenmiş. Yani attığı her adımın yaptığı her davranışın hesabını verecektir.

Yunus Kuraya katılıp da kaybettiği şey işte bu iki seçenekten Allahın peygamberler aracılığı ile sınırlarını çizdiği kendisine vahiylerle çizilen yolda yürümesi emredildiği halde bu çizginin dışına çıkmasını kuran böyle edebi bir üslupla anlatıyor.

37/140- Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.

37/141- Böylece kur’aya katılmıştı da, kaybedenlerden olmuştu.

37/142- Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.

İşte yunusun Kaçtığı dolu gemi dünya hayatında Allahın insanları yola gitmede kendi özgür iradesiyle önündeki iki seçenekten batıl yolu seçmesiydi. Allah İnsanlara aklını dünya hayatını vermiş doğru yola ve yanlış yola gidecek eğilimi de vererek üstelik her iki yöne gidecek malzemeleri de vererek onları hangi yola giderse yollarını açarak kolaylaştırmıştır.

37/142- Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.

Dünya nimetleri içerisinde Yunus Allahın tarif ettiği yolu kaybetmişti. O kendisine verilmiş olan ilahi mesajı unutmuş nefsinin esaretinde yola koyulmuştu. Eğer yunus kendi gidişatını değiştirmeyip böyle devam etmiş olsaydı, o şeytanın adımını izleyerek asıl Allahın tarif ettiği yola gelemeyecek böylece küfrün içerisinde debelenip duracak ve hem dünya hayatında hem de ahiret hayatında helak olup gidecekti. Ama yunus kendi gidişatını değiştirdi. iman etti ver kendisini yaratan rabbine teslim oldu. Böylece hem kendisi kurtuldu hem de bir sürü insana yol gösterici olarak halkının karşısına çıkarak yüz binlerin kurtuluşuna vesile oldu.

21/87- Balık sahibi (Yunus'u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde: "Senden başka İlah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu.

Kişinin duası istediği yönde kendisini kanal ize etmesidir. Yunus dünya hayatındaki yapmış oldukları davranışların yanlış olduğunun farkına vararak eksenini kaydırmış kimlik değiştirmişti bu yeni İslam kimliği dünya hayatında ona yeni bir makam ve mevki kazandırmıştı bu makam Allahın övdüğü bir makam o da artık övülen peygamberler arasına ismini yazdırmıştı.

6/85- Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi Salihlerdendir.

6/86- İsmail'i, Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini âlemlere üstün kıldık.

6/87- Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik.

BALIĞIN KARNINDA YUNUS ÖLMEDEN NASIL YAŞADI?

Kurandaki kıssaları anlamada en çok çekilen sıkıntı müteşebih ayetlerin anlatım esprisinin kavranamamasından kaynaklanıyor. Kuranda geçen balık kelimesi tatlı sularda insanların beyaz et ihtiyacını karşılayan balıklar olduğu gibi bir de mecazi anlamda nimet azık rızk anlamında da kullanılmıştır. Eğer balık kelimesinin kullanıldığı yerde hangi anlamda kullanıldığı anlaşılamazsa kastedilen mana çarpık bir boyuta ulaşır. “Adamın burnu havada “ sözcüğü eğer mecazi anlamda değil de gerçek anlamda anlaşılmış olsaydı. Ne olurdu onu siz düşünün

İşte yunus balığın karnında ise ve bu gerçek anlamında kullanılmışsa bu ifade Allahın koyduğu yasaları delerek Allahın kendi koyduğu sünnetine muhalefet eden olarak karşımıza çıkardı. Allah hem evreni yaratmış. Evren içerisinde binlerce milyonlarca yaratılan varlıkların manevra kabiliyetlerini kendi içlerinde ve evrenin diğer varlıklar içerisinde birbirlerine tezat teşkil etmeden dolaşmaların sağlayacak bir düzen kurmuştur.

67/3- O, biri diğeriyle 'tam bir uyum� (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk� (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun?

67/4- Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.

Gerçekten Yunus; balığın yutup da karnında mı kaldı? Kaldıysa bu ne kadar bir süre oludu? Tıp ilmi buna nasıl bir cevap verir? bu sorgulanması gerekir..

BİGİ FORMUNDAN BİR ALINTI


Bir insanın nefesini tutma süresi en çok suya dalmada söz konusu olur. İnsanlar binlerce yıl denizin 30 metre altına kadar kendi ciğer güçleriyle daldılar, sünger ve inci avcılığı yaptılar. Ne var ki istedikleri kadar sağlam ve güçlü olsunlar nefeslerini tutarak su altında birkaç dakikadan fazla kalabilmeyi başaramadılar.
İnsanlar, dalgıç elbiseleri ile dalmaya 1800′lü yılların başlarında başladılar ama bu sefer de bir hortuma bağımlıydılar. Su altında tüplerle özgür ve yatay yüzebilmek 1940′lardan sonra mümkün olmuştur. Gözünü hep havaya dikmiş olan insan, uçmaya başladıktan neredeyse yarım asır sonra deniz altında tüple serbestçe yüzmeye ve bunun sonucu olarak deniz altını keşfetmeye başlamıştır.
Gerçi günümüzde tüpsüz serbest dalışta yarışmacılar 5 dakikayı aşıp, 100 metreden fazla derine inebiliyorlar ama çok özel bir teknik uygulamayı gerektiren bu süreler ve derinlikler, normal insanın nefes alma kapasitesinin arttırıldığı anlamına gelmez.


Nefes alıp verme ölüm anına kadar süren bir yaşam süresidir. Solunum durması ölüm belirtisi olarak kabul edilir. Oysa vücut oksijen almadan da bir iki dakika yaşayabilir. Bu nedenle suda boğulanlara ya da soluk borusu tıkandığı için solunumu duranlara uygulanacak yapay solunum, ölmek üzere olan kişinin yaşamını kurtarabilir.


Soluk verildiğinde ciğerlerdeki havanın tümünün boşaldığı sanılır ama ciğerlerde epey bir miktar hava kalır. İnsan kendini ne kadar zorlarsa zorlasın, her bir ciğerinde kalan havayı l ,5 litrenin altına düşüremez. İnsanlar akciğerlerini tam kapasite ile çalıştırmazlar. Her nefes alış verişte ciğerlerindeki havanın altıda birini kullanırlar dolayısıyla rezerv bir solunum güçlen vardır.
Sağlıklı, genç bir insan nefesini yaklaşık 3 dakika tutabilir. Eğitimle bu süre çok az daha uzatılabilir ama bu süreden sonra insanda şuur kaybı başlar. İşte bu sırada vücudun koruma mekanizması devreye girer ve uzun süre soluksuz kalmasına izin vermez. İnsan kendini zorlayarak morarıncaya kadar nefesini tutsa bile boğulmaz, yalnızca bayılır ve hemen o anda solunum yeniden başlar.
İnsan vücudu fazla miktarda oksijen depolayamaz. İnsanda oksijen yetersizliğini ikaz edecek sensörler de yoktur. Dağcılığa yeni başlayanlar yükseldikçe oksijenin azaldığını fenalaşmaya başlayınca anlarlar. Vücut alyuvar sayısını arttırarak yükseklerdeki oksijen azlığına alışmayı sağlar. İnsanı nefes almaya zorlayan vücuttaki oksijenin azalması değil kandaki karbondioksit oranının artmasıdır. Bu oranın artmasıyla beyindeki nefes alma mekanizması tetiklenir ve insan daha sık nefes almaya başlar.


Suya dalmadan önce derin derin nefes alanlar oksijen depoladıklarını sanırlar ama aslında vücutlarındaki karbondioksit seviyesini düşürürler. Bu sayede nefeslerini 30 saniye daha fazla tutabilirler.

FORM.BBS.TR. SİTESİNDEN BİR ALINTI



Modern Çağın Yunus Peygamberi Gerçekten Yaşadı Mı?



Bir balığın karnında 40 gün kalıp daha sonra yeniden yeryüzüne dönen Hz. Yunus Peygamberin öyküsünü bilmeyeniniz yoktur. Bu inanılmaz dini anlatının bir benzerinin 19ncu yüzyılda gerçekleştiği birçok kitapta anlatılmaktadır. Pekiyi moder çağlarda geçtiği iddia edilen bu öykü ne kadar gerçek ve güvenilirdir?





James Bartley, Balina Karnında


1891 Şubatında İngiltere’nin Liverpool limanından yola çıkan bir balina gemisi olan “Star of the East-Doğu Yılıdız” Güney Atlantikin Falkland Adaları açıklarında ava başlamıştır. Bir balina gördüler ve iki bot onu öldürmek için gönderildi. Birinci bot başarılı bir şekilde balinayı zıpkınladı. Fakat balina yüzerek uzaklaştı. Botu beş mil kadar beraberinde çekti. Daha sonra balina suya daldı ve tekrar deniz üzerine ancak botun bulunduğu yerden çıktı. Bottakiler kendilerini denize attılar. Sonunda zıpkıncılar balinayı gemiye çekebildiler. Fakat balina tarafından sürüklenen birinci bot alabora olmuş ve ters dönen teknedeki tüm gemiciler denize düşmüşlerdi. İki gemici dışında diğerleri kurtarılabildi. İki gemici denizde kaybolmuşlardı.

Bir kaç saat sonra balina güverteye alındı ve denizciler onu parçalamaya başladılar. Balinayı güvertede yükseterek mideye kadar yüzmüş oldukları bir sırada midede bir şeylerin kımırdadığını gördüler. Derhal mideyi yardılar ve kaybolan gemicilerden 35 yaşındaki James Bartley’i bilincsiz fakat nefes alırken mideden çıkardılar. İki hafta kendine gelemeyen gemici sonunda iyileşti. Üçüncü haftada yeniden işine geri döndü.



İngiltere’ye dönen Bartley Londra Hastanesine yatırıldı. Balinanın mide asidi sebebiyle derisi beyazlamş ve parşomen kağıdı gibi dökülmekteydi. Üzerinde saç ve kıl kalmamıştı. Sağlığına kavuşmasına rağmen eski görüntüsüne dönemeyecekti.

Yukarıda anlattığımız öykü Tevratta geçen Yunus Peygamberin balina karnında üç gün üç gece (bazı kaynaklara göre 7 gün 7 gece, bazılarına göre 40 gün 40 gece) kalması öyküsünü anımsattığı için kendisine Modern Yunus adı verilecek ve bir çok gizem araştırmacısının kitabında 1800lü yıllarda çok bilinen bu öykü yer alacaktır.




Balığın Karnındaki Hz. Yunus


Pensilvanya’da bulunan Messiah College öğretim üyelerinden Prof. Edward Davis yıllar sonra bu olayın gerçekliğini yeniden araştırmaya başlayacaktır. Öyküde adı geçen “Star of the East” adlı geminin aslında bir balina gemisi değil bir kargo gemisi olduğunu kayıtlardan çıkaracaktır. Kaptanın karısı böyle bir olayın olduğunu inkar edecektir. Geminin kayıtlı olduğu Llyod Firmasının gemiciler ve sözleşmeler listesinde Modern Yunus, James Bertley’in adı hiç geçmemektedir. Ayrıca bir balinanın midesinde insanın yaşayabileceği kadar hava bulunmamaktadır, balinanın boğazı insanın geçemeyeceği kadar dardır ve pratik olarak bu mideden kesilerek bir insanın çıkarılma imkanı da yoktur. Prof. Davis sonuçlarını internetten tüm düyaya açıklayacaktır

Bu öykü hala inananlar ile inanmayanlar arasında tartışılmaktadır.

KURANIN SÖYLEDİKLERİYLE İLİM ASLA ÇATIŞMAZ

Kıssada geçen balık ne anlama geliyor balık kelimesi ile ilgili geçen ayetleri bir araya getirerek düşünmeye çalışalım.

7/ 163- Bir de onlara deniz kıyısındaki şehri(n uğradığı sonucu) sor. Hani onlar cumartesi (yasağını çiğneyerek) haddi aşmışlardı. 'Cumartesi günü iş yapma yasağına uyduklarında', balıkları onlara açıktan akın akın geliyor, 'cumartesi günü iş yapma yasağına uymadıklarında' ise, gelmiyorlardı. İşte Biz, fıska sapmaları dolayısıyla onları böyle imtihan ediyorduk.

18/61- Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu.

18/ 63- (Genç-yardımcısı) Dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu."

21/ 87- Balık sahibi (Yunus'u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde: "Senden başka İlah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu.

37/ 141- Böylece kuraya katılmıştı da, kaybedenlerden olmuştu.

37/142- Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.

68/ 48- Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu.

Balık kelimesi ile ilgili geçen ayetlere baktığımız zaman, balığın dünyadaki verilmiş olan nimetler olduğu nimetler içerisindeki şımarıklıkla insanlar yaratılış gayesinin dışına çıkarak helak olmalarıdır. Para insanlara mutluluk getirmiyor. Şans oyunlarından haram yollarla elde edilen milyarların incelediğiniz zaman hangisini mutlu etmiş hangisi önceki halinden daha iyi olmuş bir bakınız.

Tarih boyunca peygamberlere karşı çıkan dünyalık saltanatlarının sallanmasından korkanlar hep halkın önde gelen müstekbirlerdir. Bunlar şımarmış insanlardır. Bunların o halleri zaten o oturdukları koltukların şatafatından kaynaklanmaktadır.

17/ 16- Biz, bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman, onun 'varlık ve güç sahibi önde gelenlerine' emrederiz, böylelikle onlar onda bozgunculuk çıkarırlar. Artık onun üzerine söz hak olur da, onu kökünden darmadağın ederiz.

Onların helak olmalarını Allah emretmiyor. Onlar helakinin kuyusunu kendileri hazırlıyorlar.

Kuranda yunus ile ilgili ayetleri aktarmaya çalıştık. Olayla ilgili düşündüğümüz zaman Kuran yunususun iki halinden bahsetmektedir. Birisi cehalet dönemi, bu kuranda yerilen kınanan dönemdir. Diğeri ise vahyin aydınlığına kavuşarak cehaletten kurtulup Allahın yaşadığı hayatı övdüğü bir dönemdir.

Kuran Bütün peygamberlerin şahsında unutulmuş insanların tarih sahnesinden diğer peygamberlere gelen vahiylerin de özetini yaparak, tam bir cehalet karanlığı içerisinden kurtulmanın reçetesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Muhammet peygamber, yunusun peygamberin yaşadığı hayat hakkında gerçek bir bilgiyi nereden bilsin? Kuran geçmiş kavimlerin ve peygamberlerin başına gelen olayları anlatarak hem vahyin muhatabına hem de ona iman edenler için mesaj vermektedir.

68/ 48- Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu.

Bilindiği gibi hayat inişli çıkışlı bir yoldur. Yer yer kıtlık yokluk açlıkla insanlar karşılaştığı gibi, yer yer de insanlar bollukla güllük gülistanlık bir hayatla da karşılaşabilmektedirler. Sabır tavsiyesi iman ettiği halde başına bir takım belalar gelen hayatın zorlukları ile karşılaşmaları onları yıpratmaması gerektiğini Hele hele inanancı uğruna yerinden yurdundan sürgün edilerek küfür insanlarının yaptığı zulümler karşısında onlara boyun eğmeden orta yolda buluşmadan doğru yoldan sapmadan başına gelenlere sabretmesi tavsiye edilmektedir.

Yunus ile ilgili ayetlere baktığımız zaman Kısacık olarak Muhammet peygambere ders vermek amacıyla hayata bakışın ve hayatta nasıl bir yöntem uygulaması gerektiğinin profilini çizmektedir.

Yunusun da gönderilmiş bir peygamber olduğunu, ancak peygamber olmadan bir takım cehalette bulunarak, Dünya Hayatını bir gemiye, nimetleri de bir balığa benzeterek, insanlar içerisinde nimetlerin verdiği sarhoşlukla o kendisine gösterilen vahiy orijinli yoldan saparak doğru yolda yürümenin mutluluğunu yakalayamamıştı. Ne zaman ki kendisini ve gittiği yolu sorguladı ve Allahın tanımladığı vahiy çizgisine geldi Allah kendi nimetlerini ona ilim ve hikmet vererek onu bir peygamber kıldı. Bunu kuran şöyle anlatıyor.

37/145- Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık.

37/146- Ve üzerine, sık-geniş yaprakla (kabağa benzer) türden bir ağaç bitirdik.

37/147- Onu yüz bin veya (sayısı) daha da artan (bir topluluk)a (peygamber olarak) gönderdik.

Allah’ı tespih etmek eline dizilmiş tespih tanelerini saymak değil Allahın gönderdiği vahiylerle, Allahın yarattığı kâinat arasındaki mutabakatı yakalayarak hem gönderilen vahiylerdeki çelişkisizliği hem de evrendeki çelişkisizliği yakalayarak düzgün bir yol tutturmasıdır. Bu sebeple Allah her peygambere ilim ve hikmet vererek onları desteklemiştir.

Allah yunus gibi olma ifadesiyle Yunusun düştüğü yanlışlıklara sen de düşme ifadesini kullanırken bir taraftan da o kavmiyle beraber bu yanlışlıktan dönerek Allahın övgüsüne mazhar olmalarıdır.

98- Ama (azap geldiği sırada) iman edip imanı kendisine yarar sağlamış -Yunus kavminin dışında- bir ülke olsaydı ya! Onlar iman ettikleri zaman dünya hayatında onlardan aşağılatıcı azabı kaldırdık ve onları belli bir zamana kadar yararlandırdık.

İman Etmek Allahın gönderdiği dinin İnsanlara Allahın vermiş olduğu akıl ile test edip doğruluğuna kabullenmedir. Allahın yarattığı evrende başına felaketler gelmeden yürüyebilmek için evrenin yasalarına uymak gerekiyor. Bilindiği gibi evrende yürürken insanların yapması gereken ve yapmaması gereken bir takım davranışlar vardır. Bunu bir başka ifadeyle anlatacak olursak haramlar ve helaller vardır. Âdemde bu yasak ağaç, Yahudilerde cumartesi yasağı, Salih peygamberde dişi deve gibi tanımlanmıştır.

Her şeyin bir kullanma Kılavuzu vardır. Bu kullanma kılavuzuna uymadığın zaman başına bir takım belalar gelmesi kaçınılmazdır. Trafikte kırmızı ışık kuralını ihlal ettiğin gibi veya yemek pişirirken pişme sınırının aşıldığında yanması gibi yakıt deposuna koyulan yakıtın bittiği zaman arabanın çalışmaması gibi aklına daha hangi işi yaparsan yap o kuralları bilip hayata geçirmediğin sürece dünya hayatında başına bir takım azaplar gelecektir.

İşte yunus ve yunus kavmi kendilerine dünya hayatında Allahın gönderdiği dünyayı kullanma Kılavuzunu bulup kendilerine bunu rehber olarak kabullenmeselerdi Kılavuza uymamanın bedellerini ödeyerek azap içerisinde olacaklardı.

“ Onlar iman ettikleri zaman dünya hayatında onlardan aşağılatıcı azabı kaldırdık ve onları belli bir zamana kadar yararlandırdık.”

Hep yazdığım makalelerde konunun uzunluğundan şikâyet ediyorlar. Yine aynı şikâyete maruz kalmamak için kıssadan alınması gereken hisseyi özetlemeye çalışayım.

Sonuç Olarak, Yunus peygamber hakkında İslam toplumlarında beyinlerinde kalın bir iz bırakan balığın yunusu yutarak, süresi belli olmayan bir zaman dilimi içerisinde balığın karnında kalmıştır. Allah’ı tespih edişiyle balığın onu sahile kusması inancı artık değişmesi gerekir. İlim akıl kurana ve pratik hayata göre bu olay kuranda mecazi anlatım sanatıyla anlatılmış bir olaydır. Yoksa gerçek anlamında olmuş olsaydı yukarıdaki anlatılan ilmi verilerle uyum sağlamazdı. Balık dünyanın çekici süsleri gemi de dünya hayatıdır. Dolu gemi de yanlış yolda giden çoğunluğun oluşturduğu insan topluluklarıdır. Kuranda geçen Yunus ile ilgili kıssayı bir de bu açıdan düşünerek kuranı okumanızı tavsiye erim.

Kuranianlamametodu.blogspot.com

[email protected]
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (11. January 2011)
Alt 9. January 2011, 08:32 AM   #29
TEBYİN
Uzman Üye
 
TEBYİN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 240
Tesekkür: 141
173 Mesajina 603 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
TEBYİN is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
KURAN’DA HURİ NE ANLAMA GELMEKTEDİR?

KURAN’DA HURİ NE ANLAMA GELMEKTEDİR?

HAKKI YILMAZ’IN HURİ TANIMLAMASI
Ali Riza abi,
Yukarıdaki HAKKI BEYE maledilen yazının Hakkı Bey ile alakası yok, tamamen şahsıma aittir.
Olurya, belki yazıda hatam olabilir, benim hatalarımın başkasına mal edilmesine gönlüm razı gelmez
__________________
Yüksek fikirler yüksek dağlara benzer: Görenleri ürpertir!

www.teblig.net
TEBYİN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
TEBYİN Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Anonymous (9. January 2011), Miralay (11. January 2011)
Alt 9. January 2011, 11:27 AM   #30
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

özür büyük bir gaf yapmışım o zaman tebyin olunca onun o konudaki çalışmalarıyla ilgili olarak bağlantı kurdum hakkı yılmaz kardeşimden özür diliyorum uyardığınız için teşekkür ederim. hakkı beyin görüşleriyla yorumları ile alakalı olduğu için de o şekilde hitapda bulundum
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
Anonymous (9. January 2011), Barış (6. February 2011), Miralay (11. January 2011), TEBYİN (9. January 2011)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
hurİ, meallerde, yanılgısı


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:52 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam