hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NEBİLERİN SONUNCUSU MUHAMMED PEYGAMBER > Peygamberlik özellikleri

 
 
Seçenekler Stil
Alt 8. November 2012, 08:14 AM   #16
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

فَاللَّهُ أَوْلَىٰ بِهِمَا

bi ile evla kelimesinin kullanıldığı Nisa 135. ayete bakalım. Zira Ahzap 6. ayette bi ile evla kelimesi kullanılmış.

Bir karşılaştır bakalım aorskaya ne anlam çıkıyor.

İbrahim'e gerçekten de en yakın olanlar, ona inananlarla bu Nebilerdir ve iman edenlerdir. Allah, inananların dostu ve yardımcısıdır. Âl-i İmrân / 68

Ahzap 6. Muhammed kelimesinin geçmemesi ve mümin ve muhacir kelimesi kullanımı dikkat çekici. Ayrıca sen ayetlerin başını sonunu okumuyorsun.

Alt yapı son derece kötü ve kurani dini bilgin zayıf. Ahzap 5. ayetten itibaren bir okuma yap ve gör ne diyor rabbimiz.

Melekleri yani tek ayetleri erbab edinme.

Aorskaya muhacir mimin değil mi ki ayrı ayrı zikredilmiş. Bir anlat bakalım kardeşim.

Şu yazıyıda kurandan teyit ediver

5. Âyetteki ve mevâlînizdir [sözleşmeyle yakınlık kurduklarınızdır] ifadesi, o günün örfünde "velâ" uygulamasını gündeme getirmekte ve onu tasvip etmektedir. Nitekim bu uygulama, İslâm ülkelerinin hukuk sistemlerinde uygulana gelmiştir.

ؤ - velâ, ولىّ - veli/yakın sözcüğünden türemiş olup, taraflarına مولى - mevlâ tabir edilir. موالى - mevâlî sözcüğü de, مولى - mevlâ sözcüğünün çoğuludur. Âyette de, موالى - mevâlî diye çoğul olarak yer almıştır.

Velâ, tarafların [garip bir kimse ile varsıl-güçlü bir kimsenin] özgürce, "Sen benim Mevlâm ol, şayet ben bir cinayet işlersem himayecim olarak diyeti ödersin, öldüğümde de malıma varis olursun, malım sana kalır" tarzındaki sözleşme ile meydana gelir. Böyle bir sözleşmenin yasal görülmesinin nedeni, kimsesiz gariplere kimsesizliğini unutturmak, fertler arasında bir bağ ve yardımlaşma şuuru temin etmektir.

6. Peygamber, mü'minlere kendi nefislerinden daha yakın, o'nun [Peygamber'in] eşleri, onların [mü'minlerin] analarıdır. Ve akrabalar; Allah'ın yazgısında onlardan bir kısmı, bir kısmındandır, –velilerinize ma'rûfu yapmanız dışında– mü'minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Bu, Kitap'ta yazılmıştır.

Bu Âyette, şu hukuki ilkeler ortaya konulmaktadır:
Peygamber, mü'minlere kendi nefislerinden daha yakındır.
Peygamber'in eşleri, mü'minlerin analarıdır.
Ve akrabalar birbirlerine, diğer mü'minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler.
Birinci ilkede, Rasûlullah'ın mü'minler için kendi canlarından daha öncelikli olması; herkesin kendi işinden önce o'nun öngördüğü işleri [din ve devlet işlerini] yapması gerektiği ortaya konulmuştur. Burada konu edilen yakınlık [velâyet], veliy-yi âm niteliğidir [devlet başkanı oluşu, devleti temsil edişidir].

(Tövbe: 24) De ki: "Eğer ki babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz [akrabalarınız, kabileniz], elde ettiğiniz mallar, kesata uğramasından ürperdiğiniz ticaret, hoşlandığınız meskenler, size Allah'tan, O'nun Elçisi'nden ve O'nun yolunda cihattan daha sevimli ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyiniz. Ve Allah fâsıklar kavmine doğru yolu göstermez."
(Mücâdele: 22) Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğu, Allah'a ve Elçisi'ne karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurmuş olarak bulamazsın. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları Kendisinden olan ruh [güvenli bilgi] ile desteklemiştir. Onları, sürekli kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte bunlar Allah'ın hizbidir/yandaşlarıdır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi/yandaşları başarıya ulaşanların ta kendileridir.
Burada mü'minlere, devletlerine ve devlet başkanlarına karşı görevleri öğretilmektedir.

İkinci ilkede de, Rasûlullah'ın eşleri, mü'minlerin anneleri unvanıyla şereflenmiş, mü'minlerin onlara saygılı davranmaları, iyilikte bulunmaları ve onlarla evlenmemeleri hükme bağlanmıştır. Burada, Peygamber'in eşlerinin, mü'minlerin gerçek anneleri konumunda oldukları söylenmiyor. Nûr Sûresinin 29–31. Âyetlerinde konu edilen aile içi mahremiyet serbestîsi, Rasûlullah'ın eşleri için tanınmamakta, onları, –ileride 53–55. Âyetlerde görüleceği üzere– serbestlik açısından sadece kendi akrabalarıyla sınırlamaktadır.

5–6. Âyetlerde, evlâtlığın evlât olmadığı, dolayısıyla da aynı konumda değerlendirilemeyeceği bildirilmişti. Bu Âyetteki Ve akrabalar; Allah'ın yazgısında onlardan bir kısmı, bir kısmındandır, –velilerinize ma'rûfu yapmanız dışında– mü'minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler ifadesi ile de, gerçek kardeşlik ile din kardeşliği ayrılmıştır. Miras vs. gibi hükümlerin din kardeşliği için geçerli olmadığı, mirasın sadece hısım ve akrabalar arasında olacağı hükme bağlanmış; bununla birlikte –velilerinize ma'rûfu yapmanız dışında – istisnasıyla, vasiyet yoluyla kişinin din kardeşlerine yardım ve destekte bulunulabileceği, "velâ" sözleşmesi yapılabileceği beyan edilmiştir.

Konu pramid tarafından (8. November 2012 Saat 08:37 AM ) değiştirilmiştir.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 

Bookmarks

Etiketler
as’a, edilen, izafe, mucızeler, muhammed, sözde


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:17 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam