hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NEBİLERİN SONUNCUSU MUHAMMED PEYGAMBER > Aile hayatı

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 1. October 2008, 07:26 AM   #11
EVVAB_İNSAN
Uzman Üye
 
EVVAB_İNSAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 220
Tesekkür: 35
42 Mesajina 53 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
EVVAB_İNSAN is on a distinguished road
Standart

EBU ZEYD KIZI HALİME

İslam öncesi Arap Yarımadası’nın en güçlü geleneklerinden biri de çocukların, doğumlarından bir süre sonra şehir dışında yaşayan bir sütanneye verilmeleriydi.

Bu âdet, özellikle Mekke halkı tarafından saygıyla korunmuştur. Bunun sebepleri arasında şu iki nokta, özellikle önemlidir: Çocukların, havası sağlığa zararlı olan şehirden uzak bir çevrede büyümeleri ve Arap dilinin esası olan Bâdiye lisanının öğrenilmesini kolaylaştırmak. Sütanneye verilen îr; Üsd, ilgili madde.) çocuk, bir yandan daha sağlıklı büyüyecek, öte yandan Araplar için bütün değerlerin en kutsalı addedilen dili, ideal şekliyle öğrenecektir.

Sütannelik, süt kardeşlik, kısaca, süt emme aracılığıyla kurulan yakınlıklar, Araplar için son derece yararlı olduğundan, gerek çocuk gerekse anne tarafı, böyle bir seçimde en iyiyi yakalamak için didinirlerdi. Ve bu işin Mekke şehrinde âdeta sanayii kurulmuştu. Çölden belirli zamanlarda gruplar halinde gelen sütanne adayları, en zengin ve en itibarlı ailelerin çocuklarını almak için yarışırlarken, Mekkeli aileler de, çocuklarını sütü bol, sıhhatli annelere teslim etmek için çok titiz davranırlardı.

Müstakbel peygamber, doğumundan hemen sonra, sıhhatli ve sütü bol bir kadın olarak dikkat çeken ve fakat fakir bir köle olan Süveybe’den süt emecekti. Ne var ki Süveybe, hür bir çocuğa süt vermek için önce azatlanmalıydı ve bu iş Abdülmuttalipler için zor olmadı. Zira, Süveybe, müstakbel nebinin amcası Ebu Leheb’in, ileriki tarihlerde en büyük İslam düşmanları arasına katılacak Ebu Leheb’in kölesiydi ve amca Ebu Leheb, Süveybe’yi hemen azatladı.

Ve Süveybe, Muhammed’i emzirdi. Muhammed’le birlikte daha iki kişiye süt verdi Süveybe: Peygamber’in küçük amcası Hamza ve bir başka Mekkeli olan Ebu Seleme b. Abdülesed. İslam Peygamber’i bu iki kişiyi hayatı boyunca “kardeşim” diye anacak ve ileriki tarihlerde, mesela Hamza’nın “güzel” kızını nikâhlaması teklif edildiğinde, “Hamza benim kardeşimdir, onun kızını nasıl nikâhlarım?” diye cevap verecektir.

Gerçekten de, İslam tarihinin en eski ve değerli kaynakları, bize şunları bildiriyor: Hz. Muhammed, sütanne, daha doğrusu, ilk sütanne Süveybe’yi asla unutmamış ve Süveybe yaşadığı sürece ona hediyeler göndermiş, hatırını sorup “annem” diye iltifat etmiştir. Hicretin 7. yılında, Hayber fethinden dönen Hz. Peygamber Medine’ye gelen habercilerden, Süveybe’nin ve oğlu Mesrûh’un öldüğünü öğrenince, gözyaşlarını tutamayacaktır.

Konunun Ebu Leheb’le ilgili kısmı ise, kamu vicdanında Hz. Peygamber’e saygı ve hizmetin tuttuğu yeri anlatması bakımında çok ilginçtir. Kaynakların verdiği bilgiye göre, Ebu Leheb, ölümünden kısa bir süre sonra rüyada görülür ve kendisine “Halin nedir?” diye bir soru sorulur. Cevap şudur: “Halim çok perişan, işkence ve azapların kahredicilerine maruz kalıyorum. Dünya hayatımdan yararını gördüğüm tek şey var: Süveybe’yi, Muhammed’e süt vermesi için azat etmiş olmam. Kahır ve azabın, yalnız bu davranışım hürmetine biraz hafifletiliyor.”

BİZE BİR YETİM KALDI

Süveybe, müstakbel peygamberi emzire dursun, Bâdiye’nin gürbüz ve göğsü süt dolu hanımları, emzirecek yeni çocuklar bulmak üzere, Mekke’nin ünlü Ukaz panayırını doldurdular. Seçen, seçtiğini aldı, çöle döndü…

Benû Sadr b. Bekr kabilesinden Halime de kendisine para ve imkân sağlayacak bir Mekkeli çocuk bulmak ümidiyle gelmişti. Kocası da yanındaydı. Sütü bol olmadığı için çok zengin ailelere fazla sokulmamıştı, ama “yetim” diye bilinen bir çocuğa anne olmayı da düşünmüyordu.

Fakat, durum düşündükleri gibi olmadı… Bir de baktılar ki, kala kala yalnız yetim Muhammed kalmış… Kocasıyla durumu görüştü Halime. Nihayet eli boş dönüp, diğer sütanne kadınlar önünde mahcup olmaktansa bu yetimi almaya karar verdiler. Esasen Halime’nin, kendisini emen bir çocuğu daha vardı, Muhammed de ona eş olacaktı.

Çocuk, esas anne Âmine tarafından Halime’ye teslim edildi: Âmine, Halime’nin dikkatini çekmekte gecikmemiştir. Dedi ki sütanneye: “Ey Halime, şunu iyi bil ki, istikbalde, farklı bir mevki işgal edecek bir çocuk aldın. Ben bu çocuğa hamile olduğum andan onu doğurduğum ana kadar çok harika şeylere şahit oldum ve bana gaipten dendi ki: “Sen dünyanın efendisi olacak bir çocuk doğuracaksın, onun adını Muhammed koy.”

Halime bu sözleri hemen kocasına duyurdu. Koca buna o anda bir anlam veremediyse de, az sonra birlikte izledikleri bir mucize, onları bu sözler üzerinde düşünmeye zorladı. Muhammed’i emzirmek üzere göğsüne bastıran Halime, göğüslerinin bir anda sütle dolduğunu, hayretle seyretti. Bir şey daha dikkatini çekti Halime’nin: Muhammed, göğüslerin yalnız birini emiyordu. Ötekini, kardeşçe bir paylaştırmayla, Halime’nin çocuğuna bırakıyordu. Halime, daha sonra yaptığı birçok tecrübeyle, bunu tekrar tekrar yaşayacak ve görecektir ki, sağ veya sol, yalnızca bir memeyi emmekte ısrar etmektedir Muhammed.

Halime’nin hayreti, çöle, kabilesi içine döndüğünde, iyice büyüyecektir. Görecektir ki, kurumak üzere olan keçi ve koyunları, bol miktarda süt vermeye başlayacaklar, sürüdeki diğer hayvanların aksine, Halime’ninkiler her gün iyice doymuş olarak eve dönecekler ve dikkat çekecek derecede semirecekler.
Halime’nin, Muhammed’den biraz daha büyük kızı Şeyma, ilerleyen zaman içinde süt kardeşi Muhammed’in daha başka fevkaledeliklerine tanık olacak ve annesine bunları haber verecektir. Kaynakların verdiği bilgilerden, bu tip müşahadelerin defalarca vuku bulduğu anlaşılıyor. Esasen, beş yılı aşkın bir zaman sütanne ile kalan müstakbel nebinin, bu olayların tekrarı için zaman oldukça genişti.

Şeyma’nın izlediği fevkaledeliklerin başında şu geliyor: Kavurucu çöl sıcağında, Muhammed’in başı üstünde sürekli bir bulut duruyor ve Muhammed yürüdükçe o da yürüyordu. Bu ilahî şemsiyeden yararlanmada gecikmeyen Şeyma, bunu önüne gelene anlatmaktan da çekinmiyordu.

O devir Arapları, birçok konuda olduğu gibi, çocuklarının istikballerini öğrenmek için de kâhin veya arrâf denen ve genel anlamda bir nevi falcı olan kişlere baş vururlardı. Halime, Muhammed’in bu normalüstü hallerini görünce, onu alıp bir Yahudi arrâfa götürdü. Arrâf, çocuğu iyice tetkik ettikten sonra, bağırmaya başladı: “Ey halk, bu çocuğu öldürün. Bu, ileride sizin ilahlarınızı inkâr edecek, kutsal tanıdığınız şeyleri söküp atacak…”

Halime, iyice endişelenmiş, korkmuştu. Muhammed’i alıp Mekke’ye geldi. Âmine’ye endişelerini anlattı. Âmine dedi ki: “Korkma, ona hiçbir şey olmaz. O, göklerin himayesindedir.” Halime geri döndü, fakat ne olursa olsun civarından uzaklara, asla bırakmadı.

Hz. Peygamber, Halime’nin yanında, 6 yaşına kadar kaldı. Bu sırada, annesi Âmine’yi de kaybetmişti.

Bahsimizin Halime ile ilgili kısmına gelince: Kaynaklarımız bize bildiriyor ki Hz. Peygamber, sütanne Halime ve yakınlarına, çok itibar etmiştir. Halime’nin her ziyaretinde, onu “annem, annem” diye kucaklar, bizzat kendi giysisini yere serip, sütanneyi onun üstüne oturtmak gibi bir incelik gösterirdi. Halime’nin kendisi yanında kocası Hâris, oğlu Abdullah, kızları Huzâfe ve Şeyma, (bir adı da Üneys’dir), aynı şekilde sevgi ve iltifat görmüşlerdir. Bunu da ötesinde, ileriki zafer yıllarında, Halime’nin kabilesi, Müslüman askerlerin eline esir düşüp malları müsadere edildiğinde, onlar, Halime’nin “anneliğinden” istifade ile hem serbest kaldılar hem de mallarına kavuştular.

Halime ve kocası Hâris’in oldukça erken bir devirde, Müslaman oldukları anlaşılıyor. Kaynaklara göre Hâris, ilk vahyin gelişinden kısa bir süre sonra Mekke’ye geldiğinde, Kureyş putperestleri, onun çevresini sarıp şöyle yakınmışlardı: “Yahu, bu senin süt oğlun neler söylüyor, biliyor musun? İnsanlar ölümden sonra dirilecekmiş, kötülük edenler, ceza görecekmiş, falan filan… Bu düşüncelerle toplumun düzenini bozdu, bizi birbirimize düşürdü…”

Hâris, bu konuyu Hz. Peygamber’le konuştu. Dedi ki Hz. Peygamber: “Evet öyledir ey baba. O diriliş gününde ben senin elini aynen şu andaki gibi tutacağım ve bu günü sana hatırlatacağım.” Bunları dinleyen, Hâris, Müslümanlığını ilan etti ve şaşıranlara dedi ki: “Benim süt oğlum bir insanın elini tutunca, götüreceği yer ancak cennet olur. Ve o beni cennete götürecektir.”
Halime ve ailesi, sonraki yıllarda kıtlık veya benzeri bir sebeple daraldıklarında, Peygamber ailesine başvuracak ve ihtiyaçları giderilecektir. Kaynaklar bize, bu gibi zamanlarda Peygamber eşi Hatîce’nin sütanne ailesine kırk, elli koyun, birkaç deve vermek gibi, gerçekten hayranlık uyandıracak cömertlikler gösterdiklerini bildiriyor.

Halime bahsini kapatmadan, bir noktaya daha değinmek isteriz:: Sütanne Halime, Hz. Peygamber’le aynı yaşta olan ve Hz. Peygamber’e azılı düşmanlıkların sahibi olarak bilinen Ebu Süfyan b. Hâris’e (Muaviye’nin babası değil) de kısa bir süre süt emzirmiştir. Bir başka deyimle Ebu Süfyan, Hz. Peygamber’in süt kardeşidir. Bağış, lütuf ve cömertliğin, insanlık tarihinde, en büyük temsilcisi olan Hz. Muhammed’in bu “kardeşlik”e bile önem verdiğini görüyoruz.

Yirmi küsur yıllık bir mücadeleden sonra yenik düşenlerden biri olan Ebu Süfyan, Mekke fethi sırasında İslam Peygamberi’nin affına sığındığında, Hz. Peygamber, kendisine en ağır şekilde saldırıp söven bu adama “kardeşim” diye hitap etmek gibi, aklın alamayacağı bir büyüklük göstermiştir. Bu hitap üzerine, Ebu Süfyan’ın yaptığı ise şudur: Kendisinden dinleyelim: “Yemin ederim ki, o sırada bir binit üstünde olan Peygamber’in ayaklarını öptüm…”

Manzaranın arka planı düşünüldüğünde insanlık tarihinde, Hz.Muhammed’in insana bakışı, izlediği hayat tarzı, gerçekleştirdiği devrim ve nihayet kaydettiği zafer, eşsiz bir biçimde karşımıza dikilir…, bir daha Muhammed’i evin (Halime için bk. İbn İshak, p.31-32; İbn Sa’d, 1/108-114, 150-151; İbn Hişâm, 1/160 vd. İbn Esîr, Üsd, 6/144-146)

(ASRISAADET’İN BÜYÜK KADINLARI” PROF. DR. YAŞAR NURİ ÖZTÜRK)
__________________
Gerçekler Bizi Özgür Kılar...

Konu EVVAB_İNSAN tarafından (10. October 2008 Saat 10:22 AM ) değiştirilmiştir.
EVVAB_İNSAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
asrısaadet’in, büyük, kadınları


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:51 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam