hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NÜZUL SIRASINA GÖRE NECM NECM KUR'AN'IN TÜRKÇE MEALİ Hakkı YILMAZ > MEKKE DÖNEMİ > ALAK SÛRESİ

 
 
Seçenekler Stil
Alt 7. July 2012, 06:26 PM   #1
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart Alak sûresi

MEKKE DÖNEMİ

Necm: 1 1

1-2Oluşturan; insanı embriyondan oluşturan Rabbinin2 adına öğren-öğret!3
3-5Öğren -öğret!
Senin Rabbin ise kendilerini üstün biri sayan o kişilerden daha üstün olandır. Senin Rabbin ki kalemle öğretti.
4O, insana bilmediğini öğretti.
(1/96, Alak/1-5)

Necm: 2 5

6-8 Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Dönüş Rabbine olmasına rağmen insan, kendisini yeterli gördüğünde, kesinlikle azar.
9,10Salât6 ettiği [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olduğu; toplumu aydınlatmaya çalıştığı] zaman bir kulu engelleyen kişiyi gördün mü?
11,12 Hiç düşündün mü, eğer o salât eden kul, doğru yol üzerinde idiyse ya da takvâyı [Allah'ın koruması altında olmayı]7 emrettiyse!...
13Hiç düşündün mü, eğer salât edeni engelleyen o kişi, yalanlamış ve yüz çevirmiş ise!...
14Salâta engel olan o kişi, bilmedi mi, Allah'ın kesinlikle görmekte olduğunu?
(1/96, Alak/6-14)


Necm: 3


15,16 Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Eğer salât edene; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışan kimseye engel olan o kişi, salâtı; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı engellemesine son vermeyecek olursa, andolsun, perçemden; yalancı, günahkâr perçemden; saçından tutup sürükleyeceğiz.
17O zaman o, meclisini/örgütünü çağırsın.
18Biz zebanileri; defedicileri, engelleyicileri çağıracağız.
19Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Sen salât eden; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı engelleyen o kişiye itaat etme. Sen Rabbine boyun eğip teslim ol ve yaklaştırıl/Rabbin seni Kendine yaklaştırsın.
(1/96, Alak/15-19)



Dip Not:

1 Yeryüzünde özgürlükler ortadan kaldırılarak insan onuru ayaklar altına alınıp birtakım ilâhlar, rabler oluşturulduğu, şirk, haksızlık, yanlış işler ve kargaşa yaygınlaştığı, doğadaki denge bozulduğu dönemlerde Allah, rahmeti gereği müdahale edip o toplumlara elçi gönderip kitap indirir. Allah, rahmeti üzerine borç kabul etmiştir. İşte Mekke'de bu koşullar altında Muhammed elçi seçilip vahye muhatap olmuştur.

2 Rabb, “terbiye edip eğiten, yarattıklarını belirli bir programa uygun olarak birtakım hedeflere götüren, gelişmeyi programlayıp yöneten” demektir. Bu sözcük, mutlak anlamda sadece Allah için kullanılır. İnsanlar için, “evin rabbi”, “işyerinin rabbi” şeklinde kullanılır. Bu ifadeye en yakın anlamlı sözcük, Fransızca'dan Türkçe'ye geçmiş olan “patron” sözcüğüdür. Bu sözcük, her ne kadar yakın anlam ifade etse de, sadece ticarete özgü bir ifade olması nedeniyle rabb kelimesinin birebir anlamı sayılmaz. Bu nedenle, “rabb” kelimesini bir iki sözcükle ifade imkânı olmadığından Mealimizde sözcüğü Arapça haliyle bırakmak zorunda kaldık. O nedenle okurlarımız, yukarıdaki tanımı belleklerinde iyi tutmalıdırlar.

3 Bu emir, Peygamber'in şahsına yönelik olup başkasını ilgilendirmez. Bizim “öğren-öğret!” diye çevirdiğimiz ikra sözcüğü, Meal ve Tefsirlerde genellikle “oku” diye çevrilir. Burada istenen, bir kitap ve yazının okunması değildir. Bu okumayı insan kendi kendine de yapabilir. Sözcüğün esas anlamı, “biriktir, birikimini de dağıt” demektir. Böylece bununla kastedilen, “öğrenip öğretmek”tir. Bu, peygamberlik görevinin özüdür. Elçi'nin neyi öğrenip-öğreteceği daha sonra kendisine (8/87, A‘lâ/1-13; 20. necm) bildirilecektir. Biz bu nedenle sözcüğü “öğren-öğret” olarak karşıladık.

4 Âyetteki kalemle öğreten ifadesiyle, Allah'ın Elçisi'ne, -işaretle- kendine gelen vahiyleri yazması, yazdırması; bu şekilde de koruma altına alması gerektiği mesajı veriliyor.

5 İnsan, zenginleştiğine inandığında Allah ile boy ölçüşerek, yaptıklarının hesabını vermeyeceğine inanarak tâğutlaşır; kendini Allah'ın yerine geçirir, sorumsuzlaşır.

6 Salât sözcüğü asırlardır, öz anlamı dışında “namaz” olarak anlaşılıp çevrilegelmiştir. Salât sözcüğünün gerçek anlamı; “destek olmak, yardım etmek, sorunları sırtlamak; sorunların çözümünü üzerine almak, arka çıkmak”tır. Kur’ân'da es -salât sözcüğü, “sorunlara mali ve zihni yönden destek olmak, problemlerin çözümünü sırtlamak” anlamında özel isim olmuştur. Buradaki sorunlar, sadece bireysel sorunları değil, aynı zamanda eğitim-öğretim, ekonomik ve siyasal sorunlar gibi toplumsal sorunları da kapsamaktadır. Kısacası salât, sosyal devletin temeli ve simgesidir. Mealimizde özel isim olan
es-Salât” kelimesi, hem aslı hem de Türkçesi'yle yer almaktadır. Türkçe isim “salât” ile ilgili ayrıntılı bilgi Tebyînu'l-Kur’ân'da verilmiştir.

7 “İnsanın kendisini Allah'ın koruması altına koyarak iyiliklere sarılması, günahlardan uzak durması, dolayısıyla âhirette kendisine zarar ve acı verecek şeylerden sakınması” demek olan takvâ, Kur’ân'da ilk önce “şirkten kaçınmak” ve “âhirete inanmak” anlamında ortaya konmuş, daha sonra da imanın yansımasını taşıyan tüm amelleri içine alacak şekilde genişletilmiş bir kavramdır. O nedenle biz takvâ'yı, “Allah'ın koruması altına girmek”, muttakî'yi de “Allah'ın koruması altına giren kişi” olarak aktardık.

__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
40tr40 (27. January 2013), berru (19. April 2013), sevginur (4. November 2012)
 

Bookmarks

Etiketler
alak, suresi


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:54 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam