hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > DEVLET VE İDARE > Devlet idaresi

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 12. June 2013, 02:18 PM   #41
Miralay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 568
Tesekkür: 4.080
276 Mesajina 635 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Miralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud of
Standart

Selamünaleyküm değerli kardeşlerim.

Ben Gezi Parkı olaylarından endişe ediyorum.

Tamam, belki olaylar ilk başta masumane başladı;fakat daha sonra TV kanallarında ya da internette gördüğünüz üzere gerçekten de marjinal gurupların eline geçti.
"Kurt puslu havayı sever." misali, ne kadar illegal örgüt varsa ortaya çıktı.
Benim polisim de asayişi sağlamaya çalışınca,"vay efendim biber gazı,tazyikli su,orantısız güç, polis şiddeti" feryatları ortalığı kapladı.
Eğer oraya polis gitmese ve arbede esnasında ölenler olsa," devlet güvenliğimiz sağlamıyor" denilecek.

Adamlar (ki onlara adam demeye haya ederim) yüzlerinde maske,ellerinde molotof,taş ve fişek atan garip bir araçla benim ülkemin polisine saldırıyor. Polis araçlarını,ambulansları,itfaiye araçlarını yakıyor.

O fişek atan aleti de satanlar iyi para kazanıyorlar bu arada. Fırsat bu fırsat;ganimet bol nasıl olsa.
Şunu unutmamak gerekir ki;bir savaşı,kavgayı ilk çıkaranlar silah satanlardır. Her iki tarafa da silah satar ve böylece para kazanırlar.

Halkımın demokratik tepkilerini dile getirmek için eylem yapmalarına eyvallah. En doğal haklarıdır. Ama bu yakıp yıkarak,terör örgütlerinin afiş ve pankartlarını oraya buraya asarak,kabul etsin-etmesin devletin başbakanına küfürler ederek yapılmaz.
Ben geçen hafta İstanbuldaydım. Tam da Kadıköy iskelesinden karşıya geçecektim ki, olayların tam ortasına düştüm.
Bağdat Caddesi'nde altında Ferrarisi ve hayatımda markasını bile duymadığım lüks arabası olan kalabalıklar gövde gösterisi yaptılar. (En fakirinin altında Mercedes vardı.)

Trafiği tıkadılar. 1 km.yolu yarım saatte gidebildik. Taksimetrenin ne yazdığını siz tahmin edersiniz artık.

Başbakanı ve hükümeti ister kabul edersiniz,isterseniz etmezsiniz. Ama ülkeyi iç savaşa sürüklemenin,kaosa itmenin anlamı yok.
Ülkeyi yönetenlerden şikayeti olanlar gitsin sandıkta göstersinler kendilerini.

Konu Miralay tarafından (12. June 2013 Saat 02:21 PM ) değiştirilmiştir.
Miralay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Miralay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
merdem (12. June 2013)
Alt 12. June 2013, 04:57 PM   #42
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Ve Aleykum Selam! Degerli Kardesim Miralay,

olaylar belki de oldugundan fazla büyütülüyor. Esasinda bu Türkiye sinirlari icinde kalmalidir.

Her devlette bu türden gösteriler oluyor.

Almanya'da her 1. Mayis ta Almanya'nin tüm polisleri Berlin'de toplaniyor. Felaket sekilde arabalar yakiliyor, ortalik darmadagan ediliyor. Her sene.

Yine her sene atom cöplügü trenlerle Almanya'nin bir taraflarina tasiniyor ve günlerce haftalarca evvelinden gösteriler basliyor. Polislerin sayisi alabildigine.

Stuttgart'a eski tren istayonunu yenilemek istediler, bi riki sene oluyor olay Stuttgart21 diye adlandirildi. Orada da asirlik agaclar yikilmasin diye halk ile polis yine birbirine girdi, cok uzun bir zaman sürdü.

Inan ki haberimiz dahi yok sonuctan ne oldu diye, öylesine bir yankilanma yapilmisti ama sonuc soru isareti olarak kaldi.

Türkiye de yine aynidir durum herhalde, ama dedigin gibi birileri olaylara baska yönler vermek istiyor. Politikacisindan bakkalina kadar herkes bir baska havadan caliyor.

Benim cekindigim nokta da budur, agac korunumundan dünya ormanlari sorunu olmamali bu olay. Tatlilikla bir sonuca varmali, hem halkin hayrina hemde devlet idarecileri hayrina bir karara varilmali.

Biliyormusun Kardesim bu isler ayni 40 yillik ciftlerin durumuna döndü. Hani esler vardir birbirlerinin dilinden anlamazlar, konulari aninda halletmezler. Herhangi bir cingar ciktiginda bütün eski camasirlar ortaya cikarilir. Halbuki bir meselenin öbürüyle alakasi yoktur. Birbirine karistirmamali.

Türkiye'nin gelecegi hakkinda en iyi umutlarimizi sürdürmeye devam edelim ve uygulamaya calisalim.

Dost uyur düsman uyumaz. Türkiyemizde tüm dünyanin gözü vardir sahane cografi bakimindan, kimbilir kimler ne hayaller pesinde kosuyordur asirlardan beri.

Türkiye altin yumurtlayan tavuktur, degerini aninda ve her zaman icin bilip degerlendirmek gerekir. Tüm vatandasin el ele vererek gönül birligi ile calismalarini tüm kalbimle diliyorum.

Selam ve dua ile.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (13. June 2013)
Alt 12. June 2013, 08:52 PM   #43
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart Yeni SLOGAN: KURTULUS GEMISI

merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (13. June 2013)
Alt 13. June 2013, 05:16 AM   #44
Miralay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 568
Tesekkür: 4.080
276 Mesajina 635 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Miralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud of
Standart

Alıntı:
merdem Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster


Tam yol ileri ama barış içerisinde olması kaydıyla.
Ben halkın tepki göstermesine birşey demiyorum. Benim kastım orada üzüm yemek isteyenlerin yanında, bağcıyı dövenlerin de olması.

Devletin araçlarını yakıp, yıkıyorlar. Onlar bizlerden kesilen vergilerle temin ediliyor.

Orada bazı örgütler fırsat bu fırsat diyerek boy gösteriyorlar. Onları fışfışlayanları da çok iyi tanıyorum. Bazı aşırı militan ve ateist, Atatürkçülüğü paravan yapan internet siteleri.

Dünya tarihi üzerinde adı fitne,fesat ve kötülükleri yaymak için kullanılan tek lider sanırım Atatürktür. Ne yazık. O değerli kişinin bile adını kötülüklerde kullanıyorlar.
Miralay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 13. June 2013, 10:46 AM   #45
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Degerli Miralay Kardesim,

bir ülkede beraber yasamdan dogan problemleri bir kenara birakalim, misal olarak internet sitelerini örnek vereyim, bazi sitelerde gercekten birbirleriyle yüz yüze gelmedikleri halde insanlarin birbirlerine karsi düsmanca yazismalari hayret verici birsey. Kardesligi internette dahi uygulayamiyoruz, sanki rüyada celisiyoruz birbirlerimizle.

Dedigin o kadar dogru ki, islam adi altinda yapilan propagandalar o kadar cok yönlü bir durum almis. Gercekten neyin ne oldugunu anlamak icin Rabbimizin bizlere bahsetmis oldugu aklimizi kullanarak ulasabiliriz.

Hani bir sayim yapacak olursak, internette kurulan tuzaklar hadislerin sayisindan daha cok ve daha etkili olabiliyor.

Hepsi sanki alim kesilmis, verilen fetvalar insani hayretler icinde birakiyor. Anlamadigim bir sey var, nasil oluyor bu insanlar müslümanim diyerek bu alimciklere(!) sorular soruyorlar, hic mi daha evvelki cevaplari okuyup sacmaliklarin farkina varamiyorlar.

Vakiflar adi altindaki siteler yine ayri bir alem.

Birileri kendi kendini yönetmekten aciz olup nasil olur da baskalarini yönetmeye kalkarlar, uyanlarin aklina sasarim.

Karl Marx'a da Obama'ya da Einstein'a da müslümandir diyerekten onlarin fikirlerini dahi yutturanlar olursa hic sasmam.

Kimin ne denli müslüman oldugunu kim nereden biliyor? Canlari alinirken yanlarindamiydilar, sahit mi olmuslar müslüman olarak bu dünyadan göc ettiklerine? Zan altinda kalarak, sirf kendi menfaatlerine alet etmekten dolayi karistirilmadik halt kalmadi. Olmayani müslüman sayarlar, olani tekfir ederler.

Allah'in vazifelerini üstlenmek degildir iman etmek, Allah adina bizlerin verecegi kararlar degildir bunlar.

Dan Brown'in KAYIP SEMBOL kitabini okudum, adam sapitmis sonunda, Vatikana yaltanlakmak zorunda kalmis olabilir tehdit edilmis olabilir, ama ideallerini bu denli nasil degistirebilir, insanlari bu denli nasil hayal kirikligina ugratabilir. Incil'i göklere cikartiyor, bir övüyor hayret dogrusu.

Anlayisimin kitligina ver, sayet yanlis anlamis isem, kitabi almanca okudum, sonunda demek istiyor ki, tüm insanlar ilahmis/GOTT. Incilde Allah "BIZ" diye bahsediyormus, hoppla! Kur'anda da "BIZ" diye hitap ediyor Rabbimiz, tüm insanlari mi katmak lazim o "Biz" sözcügünün icine?

Yaradan ile yaratilan belli. Yaratilanlar YARADAN'in emirlerin, buyruklarina uymak zorundadirlar. Rabbimizin kanunlari bellidir, kimse degistiremez.

Ayetleri evirip cevirip kendimize uygun bir sekle sokar oldukm ilahlar üzerine ilahlar katar olduk. Insan ortak kosmadan iman etmez! Isin ciddiyetini anliyamadik gittik.

Hepimiz ölecegiz sonunda. Yaptiklarimiz bizimle beraber olacak ve onlardan sorulacagiz. Dünyayi Rabbimiz oyuncak olsun diye yaratmadi, eglencelik aramis olsaydi bize ihtiyaci olmadan da eglenebilirdi. Ama biz halen dünyayi da dinimizi de imanimizi da eglence yaptik. Karsiligini cok aci bir sekilde ödeyecegiz.

Ya uygulanir ya da uygulanmaz, ama ortak kosulmaz.

Biz müslümanlar dahi ölümü düsünmez olduk. Bu dünyada varoldugumuz müddetce yasariz diyenlerden olduk. Aksini iddia eden varsa, öncelikle hayat sekillerini, düsüncelerini, eylemlerini inceden bir gözden gecirsin. Ondan sonra iddia etsin.

Baskalarinin hatalarini görmek icin büyültec, kendi hatalarimizi görmek icin mikroskop kullanmaktan vazgecelim. Tüm hatalari en kücük atomuna kadar bir gözeyenin oldugunu unutmayalim.


Yaziklar olsun, Ahireti unuttuk. Dünyayi mesken edindik, emellerimize usak olduk. Iblisin ordulari daha simdiden savasi kazanmis olarak kahkahalar atiyor. Bu muydu Rabbimize verdigimiz söz!

Sadik kaldigim tek sey türk dili oldu, senelerdir almanya da yasiyorum.

Ne mutlu almanim diyerek irk kirimciligina giresecek olanlari devlet cezalandiriyor. Hitler öldü, onunla beraber ideallerini de gömdüler. Almanya hayata yeniden basladi.

Selam ve dua ile.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (13. June 2013), Miralay (14. June 2013)
Alt 15. June 2013, 02:52 PM   #46
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart Tüm Müslüman/Din Kardeslerime Duyuru

Yüce Allah'in Selami hepimizin üzerine olsun degerli Kardeslerim,




Her hangi bir konuyu/bir olayi tesvik/tenkid etmeden evvel o konuda/olay üzerine genis ve kesin bilgi sahibi olmak gerekir.

Körü körüne evvelkilerden edindigimiz/etkisi altinda kaldigimiz, enine sonuna kadar arastirmadigimiz konularda/ olaylarda verecegimiz her karar yanlis olacaktir.

Düsünmek/aklini kullanmak gibi bir fazilete sahip olan insanogluna her ne konuda/olayda olursa olsun düsünmesi/aklini kullanmasi farz kilinmistir.

Dogruya dahi ulastirmayacak olsa bizleri, yine de her ince noktasina kadar arastirip incelemeden ön yargili olmayalaim.

Haftalarca gösteri yapilan meydanda boy göstermelerin/slogan atmalarin/ ortaligi kargasaliga vardirmanin ne sonuclar getireceginide iyice bellemek lazim.

Imkanim olsa gösterilere katilan tüm Kardeslerimize iletmek isterdim bu satirlari:

Her seyden önce sessizce evlerine cekilmelerini, Allah'in emirlerini/tavsiyelerini Kur'an isiginda olmak sartiyla bir kac gün zaman ayirip belli basli terimleri/sözcükleri iyice incelemelerini/manalari üzerinde geregince düsünmelerini tavsiye edecegim.

Kur'an Isiginda:

ISLAM/ HAKK DÎN
MÜSLÜMAN
VATAN/YURT
HICRET
MÜLK ve IDARE
BÖLÜNMELER
MÜSLÜMAN DEVLETI
ULÜ'L- EMIR
VELÂYET
VEKÂLET
VELÎ
SECMEN/SECIM
DEMOKRASI ile ISLAM Karsilastirmasi
CIHAD
SAVAS
ALLAH YOLUNDA ÖLMEK/ÖLDÜRMEK
SEHID
HEVA
DÜNYA HAYATI/AHIRET HAYATI

Rabbimiz Mü'minlere bu dünyada da ahirette güzellik bolluk vaad ediyor. Sözün en güzelini ve dogrusunu ileten yüce Allah va'dinden dönmez. Demek ki hata bizlerde, o yüzden bu dünyada güzelligi bollugu ve iyiligi bulamiyoruz, ki ahirette nasil bulacagiz.

Kimleri IDOLLER ediniyoruz, kimleri savunuyoruz, kim icin yasiyoruz, kime karsiyiz

Kararlarimizi neye göre veriyoruz, arzumuz nedir, degisikliklere hazirmiyiz, eski tas eski hamam (rahatimiz bozulmasinda ne olursa olsun mu)

Aldandiklarimiz/aldatanlarimiz

Acik sözlülügümüz (!)


Hepimizin RABBI olan ALLAH ve Katinda degerli olan DÎN ISLAM
Ortada tartisilacak problem nedir?

Görüslerimiz sadece bu ölümlü dünya icin mi yoksa hesaplarin görülecegi Din Gününe göremidir?

Ben koskoca yeryüzünde bir tek Müslüman Devleti göremiyorum

Müslümanligimiz dilimizin ucunda kaliyor, kalbimize inemiyor, yasiyamiyoruz/yasatamiyoruz

Bu dakika son nefesimizi verip veremiyecegimizden emin degiliz, nedendir telasemiz, kimlere hizmet eder olduk?

ISLAM demek savas demek degildir, Müslüman demek savasan demek degildir. GÜVEN kelimesi hepimize yabanci oldu nedense.

Ellerimizde tuttugumuz MUSHAF ile LA ILAHE ILLALLAH yeterli gelmez olduguna göre. yine bir yerlerde yanlislar yapmis oldugumuzu kavrayalim. Yemek yerken nasil lokmalari sindirime uygun bir sekilde agir agir ciyneyip yutuyorsak, Ayetleri de gönlümüze, kalbimize yerlestirmek amaciyla sindire sindire okuyalim. Gözlerimizle gördüklerimizi, dilimizle tekrarlayip kalbimize yerlestirelim ve uygulayalim.

Müslümanlar birbirlerinin kardesleridir, sözde degil sadece.
Iki kisinin kavga ettigi yerde ücüncüye gülmek düsmemelidir. Yapici olmayi kavrayamadik gitti.

Herkesin KITABI ellerine verildigi gün INSAALLAH "BOZGUNCULARDANDI" sözcügü ile karsilasmayiz!

Selam ve dua ile.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (15. June 2013)
Alt 17. June 2013, 11:03 PM   #47
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart Agaclara Insanlardan daha fazla Deger Verenler.....

...Hani su asagidaki habere bir göz attigimda, ister istemez aklima geldi.

Kesilecek bir iki agactan dolayi yapilan gösteriler acaba insanlar kiyilirken neden yapilmiyor?

Neden önlemler alinmiyor?

Illede birilerinin anasi, bacisi, baldizi, ninesi mi ..... olmali aralarinda, ki gösteri yapilsin diyecegim, ama bu insanlar hepten mi gariban, hic mi bir sahipleri yok?

Ne diyelim, demek kimse sorumlu degilmis olanlardan.....

Ölen öldügünle kaliyor, geride kalanlar eski tas eski hamam ugrasiyor, sanki ölüm kendilerine gelmeyecekmis gibi!

Hani nasil diyoruz her zaman: Islam insan haklari getirmistir, bilhassa kadinlara ve cocuklara. Kitabi halen tersinden tutuyoruz herhalde.

Yaz geldi, bir de sinek avina cikalim oldu olacak cihad yerine!

***




Bir yılda 225 kadın öldürüldü:


"Kadın intiharlarında 48 ölüm ve 8 yaralanma, ev içi şiddete uğrayan kadınlarda 31 ölüm ve 176 yaralanma, toplumsal alanda kadına yönelik şiddet, tecavüz ve tacizde 146 ölüm ve 546 yaralanma, fuhuşa zorlanan kadınlarda ise 225 ölüm ve 822 yaralanma olmak üzere toplam kadınların yaşam haklarına yönelik ihlallerde 225 ölüm ve 822 yaralanma yaşandı."




İHD ve TİHV'nin 2012 yılı Türkiye insan hakları raporunda, 2012 yılının insan hakları ihlalleri açısından 2011 yılındaki bilançodan farkız olmadığına dikkat çekilerek, 550'si çocuk olmak üzere toplam 12 bin 300 kişinin gözaltına alındığına kaydedildi. Raporda, 125'i çocuk olmak üzere toplam 2 bin 788 kişinin tutuklandığı belirtilerek, 411 hasta mahpustan 124'ünün derhal tahliye edilmesi gerektiği kaydedildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 2012 yılı Türkiye insan hakları ihlalleri raporunu, Mülkiyeliler Birliği'nde basın toplantısı ile açıkladı. Toplantıya İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı katıldı. İHD Genel Başkanı Türkdoğan tarafından açıklanan raporda, 2012 Türkiye insan hakları ihlallerindeki bilançonun 2011 yılındaki bilançodan farksız olmadığına dikkat çekildi. Raporda, yaşam hakkı ihlalinde yargısız infaz sonucu 47 kişinin öldürüldüğü ve 119 kişinin yaralandığı belirtilerek, cezaevinde ikisi tahliye olmak üzere 73 tutsağın yaşamını yitirdiği, 7 tutsağın ise yaralandığı kaydedildi. Raporda, gözaltında ölüm sayısı 10 olarak belirlenirken, faili meçhul saldırılar sonucu 27 kişinin yaşamını yitirdiği ve 34 kişinin yaralandığına dikkat çekildi. Raporda, resmi hata ve ihmal sonucu 13 kişinin yaşamını yitirdiği, 911 kişinin ise yaralandığı belirtilerek, polis ve asker intiharları, intihar teşebbüsleri ve şüpheli ölümlerde 69 kişinin yaşamını yitirdiği ve 15 kişinin ise yaralandığına vurgu yapıldı. Raporda, saldırıya uğranılması sonucu 68 kişinin yaşamını yitirdiği kaydedilerek, 398 kişinin ise yaralandığı aktarıldı. Raporda, silahlı çatışma sonucu ölen asker, polis ve geçici köy korucusu sayısı 199 olarak belirlenirken, bunlardan 360'ının ise yaralandığı vurgulandı. Raporda, silahlı çatışmada yaşamını yitiren militan sayısının 307 olduğu öne sürülerek, 13 militanın ise yaralandığına işaret edildi. Raporda, silahlı çatışma sonucunda 1 sivilin yaşamını yitirdiği ve 21 sivilin ise yaralandığı kaydedildi. Raporda, "yasadışı örgüt" cinayetleri ve yaralanmalar sonucu 4 kişinin yaşamını yitirdiği ve 10 kişinin yaralandığına dikkat çekilerek, "Mayın ve sahipsiz bomba patlatması sonucu ölen sivillerin sayısı 19 ve yaralanan siviller ise 85, kuşkulu ölümde 21 kişi ve kuşkulu yaralanmada ise 1 kişi. Namus cinayetleri sonucunda 9 kişi öldü. Nefret cinayetlerinde 9 kişi öldürülürken, 1 kişi ise yaralandı" denildi.


Bir yılda 225 kadın öldürüldü


Raporda, kadınların yaşam haklarına yönelik ihlallere ilişkin şunlar kaydedildi: "Kadın intiharlarında 48 ölüm ve 8 yaralanma, ev içi şiddete uğrayan kadınlarda 31 ölüm ve 176 yaralanma, toplumsal alanda kadına yönelik şiddet, tecavüz ve tacizde 146 ölüm ve 546 yaralanma, fuhuşa zorlanan kadınlarda ise 225 ölüm ve 822 yaralanma olmak üzere toplam kadınların yaşam haklarına yönelik ihlallerde 225 ölüm ve 822 yaralanma yaşandı."


91 çocuk 2012 yılında kurban edildi


Çocukların yaşam haklarına yönelik ihlallere de yer verilen raporda, 38 çocuğun yaşamını yitirdiği ve 8 çocuğun ise yaralandığı belirtilerek, ev içi ve toplumsal alanda şiddete uğrayan çocuk sayısında 50 ölümün yaşandığı ve 2 yaralanmanın olduğu kaydedildi. Raporda, toplumsal alanda çocuğa yönelik şiddet, tecavüz ve taciz sonucu 3 ölümün ve 204 yaralanmanın olduğu aktarıldı.


Kişi güvenliği ve özgürlüğüne yönelik ihlaller:


2571 Raporda, 293 kişinin gözaltında işkence ve kötü muamele gördüğü kaydedilerek, 102'si çocuk olmak üzere 433 kişinin gözaltı yerleri dışında işkence ve kötü muamele gördüğüne işaret edildi. Raporda şunlar kaydedildi: "Köy korucuları tarafından yapılan işkence ve kötü muamele 13 kişi, cezaevlerinde işkence kötü muamele 583 kişi, kolluk güçleri tarafından tehdit ve ajanlık teklifi edilenler 189 kişi, toplumsal gösterilerde güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu dövülen ve yaralananlar 791 kişi, özel güvenlik görevlileri tarafından işkence ve kötü muameleye maruz kalanlar 20 kişi, okulda şiddet 222 kişi, ölen kişinin bedenine yönelik insanlık dışı muamele 27 kişi olmak üzere toplamda kişi güvenliği ve özgürlüğüne yönelik ihlaller sonucunda 2 bin 571 kişi." Raporda, 550'si çocuk olmak üzere toplam 12 bin 300 kişinin gözaltına alındığına dikkat çekilerek, 125'i çocuk olmak üzere 2 bin 788 kişinin tutuklandığı belirtildi. Raporda, gözaltına alınan sığınmacı ve göçmenlerin ise 14 bin 24'ünün Suriyeli olmak üzere toplam 17 bin 540 kişinin çeşitli yollardan Türkiye'ye girmek isterken gözaltına alındığı kaydedildi. Raporda, 75 sığınmacı ve göçmenlerin yaşamını yitirdiği kaydedildi.

Yasaklanan etkinlik sayısı 110 olarak belirlendi

Raporda, ifade özgürlüğüne yönelik ihlallerde ise yasaklanan etkinlik sayısı 110 olarak belirlenirken, bunlardan 15'i yürüyüş, 48'i Newroz kutlaması, 15'i çadır kurma etkinliği, 13'ü miting, 2 anma, 9 imza kampanyası ve standı, 2 konser, 1 festival, 1 tiyatro, 2 basın açıklaması, 2 panel ve 1 açlık grevi eylemi olarak kaydedildi. Raporda, toplatılan, yasaklanan ve para cezası uygulanan yayın organları sayısı ise şöyle açıklandı: "7 gazete toplam 13 kez, 8 dergi 13 kez toplatıldı. 4 pankart, 1 el ilanı, 6 afiş, 1 takvim yasaklandı ve toplatıldı. 2 gazete 1'er ay yayın durdurma cezası aldı. 1 Tv programı yasaklandı (Gün Tv). 558 kitap toplatıldı. Aram Yayınları'ndan 10 kitap hakkında soruşturma açıldı. 1 kitap müstehcen olduğu iddiasıyla MEB'in 100 temel eser listesinden çıkarıldı. RTÜK, Radyo ve Tv kuruluşlarına 603 uyarı, 73 yerel ve ulusal Tv kanalına ise toplam 13 milyon 500 bin 532 TL para cezası verildi. Baskına uğrayan gazete ve yayın organı sayısı 6, engellenen internet siteleri 6 bin 621."

İfade özgürlüğünde bir yılda 2 bin 173 yıl hapis

Raporda, ifade özgürlüğüne yönelik ihlallerde 2012 yılında 11 soruşturma ve bin 91 kişi hakkında soruşturma açıldığı belirtilerek, 2012 yılında ise 298 kişi hakkında 36 davanın açıldığı ve 433 kişi hakkında 96 davanın sonuçlandığı ve toplam 2 bin 173 yıl bin 224 ay hapis cezası ile 147 bin 50 TL para cezasının verildiği kaydedildi. Raporda, toplantı ve gösteri özgürlüğüne yönelik ihlallere ilişkin ise şunlar belirtildi: "Güvenlik güçleri tarafından müdahale edilen toplantı ve gösteriler 424. 140 kişiye 6 soruşturma. 484 kişi hakkında 21 dava. 252 kişi hakkında 46 dava sonuçlandı. Rapora göre; toplam bin 163 yıl bin 293 ay hapis cezası ile 35 bin 162 TL para cezası verildi."




Hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalı (numaradan hepsi hasta olursa hapishaneye de lüzum kalmayacak)


Raporda, baskına veya saldırıya uğrayan siyasi parti, sendika ve derneklerin sayısı 68 olarak belirlenirken, bunlar arasında 17 parti temsilciği, 18 dernek, 12 Kültür Evi, 8 sendika ve 13 belediye olduğu kaydedildi. Raporda, kapatılan ve kapatılmak istenen siyasi partiler, sendika ve dernek sayısının ise 18 olduğu kaydedilerek, şunlar belirtildi: "Cezaevinde sağlık hakkı ihlali 372, cezaevinde haberleşme hakkı ihlali 69, cezaevlerinde disiplin cezaları bin 794, cezaevlerinde sevk uygulamaları 2 bin 892 olmak üzere cezaevlerinde 5 bin 127 hak ihlali yaşandı." Raporda, cezaevlerinde bulunan 411 hasta mahpustan 124'ünün derhal tahliye edilmesi gerektiği çağrısı yapıldı.

907 işçi yaşamını yitirdi

Raporda, insan hakları savunucuları üzerindeki soruşturma, dava ve hak ihlallerine de yer verilerek, 2 İHD şubesine soruşturma açıldığı aktarıldı. Raporda, 12 insan hakları savunucusunun gözaltına alındığı belirtilerek, 4 insan hakları savunucunun tutuklandığına işaret edildi. Raporda, 5 İHD yöneticisinin tehdit edildiği, işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı ve saldırıya uğradığına dikkat çekilerek, İHD yöneticileri hakkında 8 soruşturma ve 10 dava açıldığı kaydedildi. Raporda, 2012 yılı İHD ve İş Sağlığı Meclisi verilerine göre; 907 işçinin yaşamını yitirdiği ve 3 bin 190 işçinin yaralandığı belirtildi.(diha)
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (17. June 2013)
Alt 17. June 2013, 11:15 PM   #48
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart Türk-İş'e göre açlık sınırı 995 lira

Türk-İş Mayıs 2013 Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması'nı açıkladı

27 Mayıs 2013


Mayıs ayında dört kişilik ailenin açlık sınırı 995 lira, yoksulluk sınırı ise 3 bin 242 lira oldu.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Mayıs 2013 Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması'nı açıkladı.

Buna göre, dört kişilik bir ailenin dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı 995 lira, gıda ile birlikte giyim, konut, ulaşım, sağlık benzeri harcamalarının minimum tutarı ise 3 bin 242 lira olarak hesaplandı.

Mutfak enflasyonu Mayıs ayında yüzde 1,69 geriledi, geçen yıl Mayıs ayına göre artış oranı ise 7,56 oldu.

***

Cevrenizdeki tanidiklar, akrabalar, komsular kazaniyormu yukarida verilen sayilari?
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (17. June 2013)
Alt 21. June 2013, 01:41 PM   #49
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart Taksim gezi Parkinin Gecmisi

Vikipedia daki dökümanlar/terimlerin izahlari/ bilgileri sayet hic kimse tarafindan itiraz edilmez ve degistirilmez ise, yazilanlarin hepsi gercektir.

Viki'nin sartlarindan biridir bu.

Iste Gezi Parkinin Tarihcesi:

Gezi Parkının bulunduğu yere 1806 yılında Halil Paşa Topçu Kışlası adıyla Rus ve Hint mimarisinden izler taşıyan Ana gövdesi iki katlı, soğan kubbeli ve kule görünümlü, köşeleri ise üç katlı olan bir topçu kışlası yapıldı. Kışla binası pek çok savaş gördü. 31 Mart Olayları'nda (1909) isyancıların karargahı olmuştur. Hareket ordusunun müdahalesiyle sona eren olaylar sırasında kışla top atışına tutularak ayaklanma bastırıldı. Top atışları sırasında kullanılamaz hale gelen kışla bir dönem esrarkeşlerin ve evsizlerin mesken tuttuğu bir yer oldu.

Beyoğlu'nun giderek Şişli yönüne doğru gelişmesiyle işlevini kaybetmeye başlayan Taksim Kışlası, 1922 yılında içindeki alana tahtadan tribünlerin inşa edilmesiyle Taksim Stadı adıyla stadyuma çevrildi. Türkiye Milli Futbol Takımı ilk resmi futbol maçını Romanya ile, Gezi Parkı'nın bugün bulunduğu, bu statta 26 Ekim 1923'de oynadı ve maç 2-2 berabere sonuçlandı.

Şehircilik uzmanı Henri Prost imar planını hazırlarken, Dolmabahçe'den Nişantaşı'na yükselen Kadırgalar Vadisi'ni (Harbiye Kongre Vadisi) büyük bir park haline getirme planı dahilinde, Taksim Gezisi'ni de yetkililere önerdi. İnönü stadyumunun yapılmasıyla işlevini kaybeden stadyum ve harabe halindeki kışlanın, 1940 yılında dönemin İstanbul Valisi Lütfi Kırdar tarafından, Henri Prost'un hazırladığı imar planı çerçevesinde istimlak edilerek yıktırılmasından sonra, İstanbul'un Cumhuriyet döneminde yapılan ilk parkı oldu.[1] Mermer parmaklıklı mermer merdivenler, Boğaziçi'ne bakan oturma mekanları, banklar, çim sahaları, Gezi'yi halkın sık sık gelip dolaştığı bir yer haline getirdi. Parkın merdivenlerinin yapımında, o yıllarda yıkılan Pangaltı Ermeni Mezarlığı'nda yer alan bazı mezar taşları da kullanılmıştı.[2][3]

1944'te Taksim Gezisi'nin Taksim Meydanı'na bakan ön (güney) kısmında, dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün at üzerindeki heykelinin kaidesi inşa edildi ancak heykel hiçbir zaman dikilmedi. 1950'de Demokrat Parti iktidara geldikten sonra da, atlı heykel uzun süre bir depoda bekletildi, sonunda kaide söktürüldü, heykel bu parka değil de, Maçka'daki Taşlık Parkı'na dikildi. Taksim Gezi Parkı uzun bir süre "İnönü Gezisi" olarak adlandırıldı.[4]

Kışlanının yıkılması sonrası, çevrede yapılan otellere tahsis edilen alanlar ve düzenlemeler ile parkın kapladığı alan zaman içinde küçüldü. Buna rağmen İstanbul'un merkezinde önemli bir dinlenme alanı oldu ve sık sık düzenlemelerle görünümü değişti. 38.000 m² yüzölçümüne sahip olan Taksim Gezisi, 1991-92 arasında revizyondan geçirildi; dikdörtgen planlı parkın ortasına fıskıyeli büyük bir havuz inşa edildi.

Gezi Parkı'nın kuzeyinde, eskiden Taksim Bahçesi ve Taksim Belediye Gazinosu'nun bulunduğu yerde halen Ceylan Intercontinental Oteli vardır. Asker Ocağı Caddesi'nin karşı tarafında ise Divan ve Hyatt Regency otelleri yer alır. Gezi Parkı'nın altına Cumhuriyet Caddesi tarafına, kot farkından yararlanılarak dükkan ve kafeteryaların ve bir sanat galerisinin bulunduğu bir dizi kapalı mekan inşa edilerek 1967'de bugünkü halini aldmıştır.




Bu böyledir, bundan sonra degistirilemez diye ne bir tabiat kanunu ne de bir devlet kanunu mevcut olmadigina göre...

Yeryüzünde agaclarin bulunmasinin sebebini herhalde hepimiz biliyoruz, üstelik ne bir ticaret kaynagi oldugunu.

Hic elinizde tuttugunuz bir kagit veya bir kalemin, evinizdeki parketin, merdivenin vs. neden üretildigini düsündünüz mü? Hangi asirlik agaclarin sayesinde hic düsündük mü?

Isimize gelmeyen bir anda hemen kavrar oluyoruz agaclarin degerini.

Acaba Gezi Parkinin agac meselesi büyütülmeden evvel de agaclara olan sevgimizi, koruma ödevimizi yerine getirebiliyormuyduk, yoksa sadece bu vazifemiz Gezi Parki icin mi gecerlidir? Bir de bu yönden düsünsek.

Gönül ne agac ister ne de orman, gönül karmasalik ister odun bahane. Bu yoldan söhrete ulasanlar da olmayacak degil. Ister dursunlar ister yürüsünler, ister yaksinlar ister söndürsünler.

Hani Nuh peygamber günümüzde yapmaya kalkmis olsadi gemisini kimbilir nelerle karsilasmis olacakti.

Bana kalsa mesele kim daha güclüdür, kimin sözü gecerlidir, kim iktidar sahibidir, hangi heveslerimize uyarak hareket ediyoruz gibilerinden olusmaktadir.

Koskoca Istanbul da bir tek Gezi Parki mi var acaba halkin gezinmesi icin? Gezinmeden anladigimiz nedir? Insan bir sahil yolunda da gezinir, bir orman yolunda da, cayirda da. Gezi Parki tabiatin sundugu natur bir sey degilki, orasi da insan eliyle yapilmis, hangi amacla orasi da baska bir hikaye.

Bir iki zibidi kendini göstermek amaciyla da ugrar Gezi Parkina, drog satma amaciyla esrarkesler de. Ben sahsen böyle yere tenezzül edip ailemi alip gezinmem bile. Hele de insan mezar taslari üzerinde yürüdügünü düsünecek olursa....

Agaclari korumaya gelince, ille de kapimin önüne dikmem sart degil ya, Asya'da, Filistin'de ve Cezayir'de vs. diktiririm agaclari. Mühim olan tabiatin düzenini ayakta tutmaktir. Bilhassa Cezayir'deki Greening the Desert, cöl ortasinda kurulan sehir benim icin cok enteresan. Ileride bozulan yasam sartlari dolayisiyla kendilerine yeni topraklar aramak zorunda kalacak ve göc edecekler icin düsünülmüs gayet olumlu bir plan.

Her insanin sevgi ve koruma sekli degisik olabilir/olmalidir, ama problem yaratmamalidir.

Selam ve dua ile.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 21. June 2013, 03:08 PM   #50
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart Buyrun Cenaze Namazina



Taksim Gezi'de Cuma Namazı







ÇEMBERLİ KORUMA

Kandil Gecesi’nden beri parkta yer alan İlahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık önderliğindeki Antikapitalist Müslüman Gençler de dün ilk kez cuma namazı kıldı. Namaza katılmayanlar ise etrafta çember oluşturarak namaz kılanları korudu. Parktaki diğer gençler de namaz kılanları destekledi. Antikapitalist Müslüman Gençler geçen Miraç Kandili nedeniyle de parkta yer alarak Kuran okumuş, göstericilere kandil simidi dağıtmıştı.

Akşam

***

İslamcı yazardan Taksim'de cami yanıtı: O camiyi yıkmak caizdir


Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı'nın yıkılmasına karşı çıkan milyonları “çapulcu” ilan ederek Taksim'e cami yapılacağını açıklamaına islamcı yazar İhsan Eliaçık'tan jet yanıt geldi.

Eliaçık, şunları söyledi:

-Bu şartlarda Taksime cami yapmak haramdır. Temelinde takva olmadığı için öylesi bir camiyi yıkmak bile caizdir. Arazi mafyası önce cami yapar

-Bakın konuyu 'uzmanı' olduğu alana çekiyor. Taksime cami yapacakmış.Cami deyince herke susacak, kimse karşı çıkamayacak, şark kurnazı seni!

-Muktedirin yaptıracağı cami Mescid-i Dırardır. Yani temeli takva ile atılmayan,arazi mafyasına ve ranta kalkan olarak kullanılan cami.

-Cami yaptırmak değil yeşili ve ağacı korumak sevaptır.

-Muhafazakâr kodamanın meydan anlayışı: 1- AVM 2- Rezidans 3- Cami.. Yani 1-Tıkınacak 2- Kırıştıracak 3- Tövbeye gidecek." (BCK)

Sansürsüzhaber.com

****


İHSAN ELİAÇIK ÖNCELERİ NELER DİYORDU: GEZİDEN ÖNCEKİ İHSAN ELİAÇIK

GEZİ'DEN ÖNCE İHSAN ELİAÇIK:

-Kadir ve kandil geceleri aslında siyasi gecelerdir

-Kandil gecesi karanlığı aydınlatan şey demektir. Kandili kendi içimizde aramalıyız.

-Dinden sayarsanız bunları bidat olur. Bu geceleri kutlamanın sosyolojik bir anlamı vardır ama dinden değildir. Peygamberimiz hiçbir kandil gecesini kutlamamıştır. Bu dinden olsa Peygamberimiz bunu yapardı zaten.…

(20 Ağustos 2012 Ceviz Kabuğu Programı)

***

-Ataların hatıraları kutsal gün ve gecelerde yaşamaktadır ve kandil geceleri de oradan geliyor. Her bir kandil gecesinde bir atanın, ulunun anılmasıdır ve bu İslami dönemde Hz. Muhammed’e dönüşmüştür. Hz. Muhammed’in ana rahmine düştüğü gece diyor. Böyle bir gece olur mu? Her şeyden evvel bu ayıptır. Bu eski kültürden İslami kılıfa dönüşmüş bir söylemdir.

-Esasen Kadir Gecesi’nde kandil kutlaması yapılmaz. Kadir Gecesi demek, Kuran’ın size indiği gece demektir ve toplanıp kutlamaya gerek yoktur. Kuran’ı okursunuz ve sizin ruhunuza, vicdanınıza Kuran inmeye başlar.

-Camiler imparatorun gücünü göstermek için yapılmıştır ve halk orada toplanır cuma namazlarında, kandil gecelerinde itaate alıştırılır.

(12 Kasım 2010 Gülin Yıldırımkaya ile HT Gündem)

***

-Dini parasına, servetine, mülküne karıştırmayınca, o zaman din onlardan ibaret hale geliyor. Din, cinlere, perilere inanmak, olmayan şeylerle ilgilenmek, kandil gecelerine gitmek, yatmak kalkmak ve ona da namaz demek… Bunların hiç birisi direk insanın yaşadığı hayata dokunmuyor.

(12 Haziran 2012 Kayseri Anadolu Haber İle Söyleşi)

***

“Derin din” den kastım şu: Türkler’in iki bin yıllık dini Şamanizm kültürü. bin yıllık kültürü de İslam. Şimdi bu ikisini yaşıyoruz şu anda biz. Yani saf İslamiyet yok Türkiye’de, ama Şamanizm de tamamen ortadan kalkmış değil. Bu ikisi birbirine karışmış durumda. 5 alanda birbirine karışmıştır. Birincisi Gök Tanrı inancı, Şamanizim’ de tanrı gökte oturur. Anadolu’da yaşayanların çoğu Allah deyince göğe bakar, yukarı bakar yani, burada Gök Tanrı ile Allah birleşmiştir… İkincisi yerde Şamanlar, Şaman din adamı, Şaman’ın önüne gitmeden tanrıyla konuşulamaz, yani önce Şaman’ın önüne gideceksin, Şaman, senin için tanrıdan af dileyecek,” falan kulun senden af diliyor ey Gök Tanrı” diyecek, bu durum İslam’da da hocalık, şeyhlik, pirlik şeklinde görülüyor. İslam’da da şimdi ne var şeyhler var, camide hocanın arkasında kılınmayan namaz, namaz olmaz. Namaz camidedir, yerleştirilen anlayış bu. Alevilikte dedelik, pirlik var, Sünnilikte şeyhlik, hocalık var, eskiden ne vardı? Şamanlık vardı, Şamanın yerine bunlar geçti, yine bir din adamları var, yine din adamlarının yanına gitmeden Tanrı’ya ulaşamıyorsun… Üçüncüsü kandil geceleridir. Atalar sözleri önemlidir, atalar da türbelerde yatmaktadır, o zaman türbeler, mezarlar ataların yattığı yerlerdir, türbe kültürü bunun için önemlidir. Sonra bu ataların doğduğu gün vardır öldüğü gün vardır, önemli işler yaptığı günler vardır, bunlar nedir, kutsal günlerdir. İslam’daki kandil günleri de böyle günlerdir, Şamanizm’in İslam’a geçişidir.

(21 Eylül 2012 encompassingcrescent.com İle Söyleşi )

***

“DİNDARLAŞMA VAR AMA İSLAMLAŞMA VAR MI?”

-“Dindarlaşma, yani namaz kılanların, oruç tutanların, umreye gidenlerin sayısının artması, kandil gecelerine yoğunlaşma, başını örtenlerin sayısının artması bana göre İslamlaşma göstergesi değildir.

(4 Şubat 2012 Habertürk-Söz Sende)

***

Bu gecelerin kutlanması bir halk geleneği değil; devlet politikasıdır.

Nedir devlet politikası?

İslam’ı doğuş tabiatına uygun olarak bir “gerçek hayat dini” olmaktan çıkarıp, “mübarek gün ve geceler dini” haline getirmek…

Gündüzün ortasında, hayatın kalbinde atan bir din olmaktan çıkarıp, el ayak çekilince, hayatın tümüyle uykuya çekildiği gece vakitlerinde hatırlanan bir “tapınak ve ayin” dini haline sokmak…

(...)Hz. Peygamber ve sahabeler bunun bilincinde oldukları için hiçbir “kandil gecesinde” bir araya gelip toplantı düzenlememiş ve merasim yapmamıştır. Çünkü bunlar artık eski dünya dinleri ile birlikte eski çağlarda kalmıştı.

Şurası unutulmamalı ki İslam’ın “gerçek hayat dini” olarak algılanması, hayata hükmedenleri rahatsız edecek bir durumdur.

Bunun için böyle bir dinin “halkların vicdanı” olmaktan çıkarılıp “halkların afyonu” haline getirilmesi gerekir.

Gündüzden kovulup gecelere hapsedilmesi gerekir.

Sokaktan çekilip “tapınağa” hapsedilmesi gerekir.

“İbadet” (çalışma, üretme, meydana getirme) olmaktan çıkarılıp “ayin” haline sokulması gerekir.

“Amel” (çaba, uğraş, eylem, hareket) olmaktan çıkarılıp “ritüel” haline dönüştürülmesi gerekir.

Gündüzün gerçek hayat mecralarında akan iyilik, adalet, zulme ve haksızlığa isyan, sözün namusu, doğruluk, dürüstlük, vefa, sevgi, merhamet ve cihat yolu olarak değil; insanların, o da gecelerde dua, yakarış, kandil, ayin, tütsü, sır ve tılsım ihtiyacını karşılayan bir “sosyolojik fenomen” olarak görülmesi gerekir. Zaten din denilen şey esasında budur ve devlet ona bundan başka bir rol de vermemelidir.

Bunun için “kandil geceleri” bir halk geleneği değil; devlet politikasıdır. Arkasından devlet çekildiği an kimse hatırlamaz bile.

Müslüman milletlerin halk geleneği kandil gecelerinde değil; peygamberden geldiği şekliyle namazlarda, cumada, ramazanda, bayram günlerinde ve hac da yaşıyor. Bunların hepsi de (akşam ve yatsı hariç) hayatın kalbinin attığı yerde; gündüzün orta yerinde gerçekleşiyor. Sizce bu bir tesadüf mü?

(...)Çünkü İslam esas olarak bir gündüz dinidir. Yani çalışma, hareket ve yaşam dinidir. Gece sadece gündüzü iyi geçirmek için bir dinleme ve hazırlıktır. Geceyi gündüzden, gündüzü geceden ayıramazsınız. Hele gündüzü iptal edip her şeyi geceye hiç hapsedemezsiniz. O zaman gerçek hayat dinini “kandil (gece) dini” haline getirmiş olursunuz…

O zaman siz geceleri dua edip huzur içinde uyurken, bütün dini enerjinizi geceye hasrederken, gündüzleri topraklarınız işgal edilir, hazinelerinize el konur haberiniz bile olmaz…

(4 temmuz 2008 Gerçek Hayat Dini)

Kaynak: Timetürk-Rotahaber-Analiz Merkezi

***

Ne Gezi'ymis kafalar tam karisti!


merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (21. June 2013)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
neler, oluyor, türkiyede


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:30 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam