hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > TEMİZLİK VE İBADET > İbadet > Oruç

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 17. August 2010, 10:25 PM   #1
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart R a m a z a n d a hayatın fotoğrafını çekip doğru okumak

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Sizlerle paylaşmak istedim.


R A M A Z A N D A HAYATIN FOTOĞRAFINI ÇEKİP DOĞRU OKUMAK


Hayatın içinde olmak ve yaşamak zaman ile birlikte bulunmaktır. Hayat, zamana ayarlıdır.Zaman ile birebir ilgilidir. Hayata tutunmak ve içinde olabilmek için hayatı tanımak gerekiyor. Zaman, hayatı tanıtma ve takdim etme sürecidir. Zamanı yeterince değerlendirebilirsek eğer, o zaman hayatı tanıma yoluna koyulabiliriz demektir.

Hayatı yaşayarak bir tanımlama çabasına girebileceğimiz gibi hayatı, tezekkür ederek ,önemli kılıp daha yetkin bir biçimde de değerlendirebiliriz.

Hayat ; İnsana hizmet etmek için var edilmiş ve olduğu gibi içinde barındırdığı varlıklarla çok zengin bir pozisyondadır. Bu cömert zenginlikten pay alarak yaşamak da insan için bir nasip ve bir lutuf olarak bulunmaktadır. Bu nedenle hayat, yaradanın bizlere bahşettiği bir ziyafettir de diyebiliriz.

Bizim için yaşadığımız hayat , kıymeti bilinecek bir hayatsa ondan yararlanılması da daha kolay olur. Yok eğer ona değer bilmez bir tavırla yaklaşacaksak bize verebileceği, lutufkar güzelliğinden kıskançlık edebileceğini ve cimrileşebileceğini de unutmamamız gerekiyor. Peki o halde hayatı bizim için değerli kılan ne? Nedir, hayatı bu kadar bedeli pahalı hale getiren saik? En azından , hayatı pekala istenilir biçimde yaşamaktır diyebiliriz. Çünkü hayat, ölçülü ve dengeli kullanılmak ve israf etmeden yaşanılmak için mevcuttur.

Yaşanılmayan, yaşanılamayan bir hayat, içi boş bir mekana benzer. Mekansız bir hayat olamayacağına göre o halde boş bir mekan insan için ne ifade eder? Boş bir mekan insan için imkansızlık demektir. Boşluk ve mekansızlık ise yoksulluk ve hiçlik olacaktır. Hiç bir insan hayatın içinde olup da hayatı iyi algılayamayan, anlayamayan bir bilinç yoksulluğu ile karşılaşıp tanışmak istemez.Bilinç yoksulluğu; Hayatı algılamak ve anlamaktan uzak bir körlüktür. İyi algılanamayan, kavranılamayan ve anlamı takdir edilemeyen hiç bir şeyinde önemi yoktur zaten.

Hayat ve içindeki her şey değişkendir. Hayatın içinde yaşarken bu değişimleri ve değişkenlikleri de iyi okumak gerekir.” Hiç bir şey eskisi gibi değildir”, “ Yeni olan her şey eskir”, “ Zaman ne kadar da hızlı geçiyor”, “ Zaman, göz açıp kapayıncaya kadar ne çabuk da geçti” sözleri sürekli bir hayat dinamizminin nasıllığını, niçinliğini sorgular.Bir biçimde de düşündürerek dikkat etmemizi sağlar.Bu hareketlilik, bünyesinde barındırdığı varlık olarak her şeyi nasıl evrilleştirerek ve şekil vererek eskittiğini ancak yaşadığımız bir süreçle görebiliyoruz. Doğa, bize her mevsim değişiminde görmesini ve bakmasını bilenlere ders verip, iyi bir okuma yaptırarak olanları ibretle öğretebiliyor .Tıpkı doğum, yaşam ve ölüm gibi..Bunlar .bir hayat kesitinin içinde belli bir süre için programlanmış.Doğada, eşyada meydana gelen fiziksel değişimlerde zaten hep bu görüntü enstantenesi var. Değişen,dönüşen ve bir süreliğine yok olan ve bize sürekli bir şeyler anlatır durumdadırlar..

Hayata, anlam pencerelerinden bakıldığında ise hayat; bazı insanlar için yaşanılmaz kılınabilir. Yetersiz bir tanıma çabasıyla veya bir düşünceyle emek vermeden , algılanılmadan anlaşılamadığı gibi...Hayatı tanımak ve anlamaktan uzaklaşarak yaşamak sadece insana ızdırap ve meşakkat verebilir. Aslında hayatın başlangıç ile bitim noktasının arasında yaşarken nasıl bir ketum meşakkat ve çetin engelle bir çile mekanında olduğumuzu ancak bu yaşamı tadarak idrak edebiliyoruz değil mi?

Bir yaşama iradesini kendisi için sağlayamayan zayıf kişilikler, dayanma güçlerini nötralize ederek “ Çekip gitmek lazım” diyen bir usançlık göstererek, kendilerini hayatın içinden çıkarmaya adeta direniyorlar.Hayal kırıklığını tatmış yaşama psikolejileriyle de hayatlarını karmaşaya dönüştürerek,bir şok ile ,dondurabiliyorlar.

Bazıları da toplumsal bir varlık olmaktan kendini uzaklaştırıp,kendi kendine yalnız kalıp tek başına yaşamayı ister. Tabiki tek başına yaşamak insan olmanın yaşama yasasına uygun düşmez. Bu perspektiften hayata bakıldığında bir uzlet içinde kalmak ve yaşamak hayattan kaçmak ve inzivaya çekilme girişimleri de boşuna bir çabadır. Zira hak inanç düzleminde hakikatin özüne zıt bir eylemi hayata uygulama gayreti kabul edilebilir bir şey değildir.

Belki inziva, bir nebze de olsa kendini dinlemek anlamı taşıyabilir.İnsan,düşünerek yaptıklarını ve istediklerini yeniden gözden geçirmek için sessizliğin hakim mekanlarında yalnız kalmayı ve kalabalıklardan uzaklaşmayı isteyebilir.Bu doğal ve makul bir istektir.Ancak sessizliğin tercih edilmiş bu mekanları ; bir insan için, bütün hayatını içine koyup değerlendirme yapacağı ve süresiz bir zaman ile kendi kendini TUTUKLATMA mekanları da olmamalıdır.Toplumdan kaçarak ve kendini soyutlayarak bir tecrit mekanına taşınmakla, toplum-insan ilişkilerini birbirinden koparmamak gerekir.Hayatın belirlenmiş yasasına aykırı ve uygun düşmeyen keyfi alanlar oluşturulmamalıdır.Kısacası hayat, hayattan kovulmamalıdır.

Uzlet mekanları; galeyana gelen veya acı çeken, hırçın ruhların duygu ve heyecan dalgasını terbiye ve talim yeri olarak kullanılmaya çalışıldığı gibi ruhlara bir içe kapanışla acı ve çile çektirme mekanı da olabilir. Toplumdan soyutlanmış, hayattan kaçan, hayata küsen ve onunla barışmayan insanların mekanı da olabilir.Psikolojik sorunlar doğuran ve karamsarlık pompalayan kaos mekanları da olabilir.Hayat insan için vardır.Hayatın içinde bir imtihan için bulunan insan her tür iniş ve çıkış,kazanç ve kayıp,acı, tatlı, iyi ve kötü anları bir dilemma içinde tabii olarak yaşayacaktır.

Bir düşünün ! bir yaşam coğrafyasında ikamet eden insanlar, kendilerini bir uzlet mekanında toplasa ne olur? Bir anda hayat kilitlenebilir ve yaşanmaz hale dönüşebilir. Bunalımlar meydana gelir. Hayat , hayat olmaktan çıkabilir.Özellikle insanlar için yaşanılmaz mekanlar oluşabilir.Ama hayat, ontolojik bir yasaya bağlı olarak asla bir kaos oluşturmak için var edilmemiştir.Hayat, insan için yaratılmış ve onu yaşatmak için vardır. İnsanın dışındaki varlıklar da hayatın içinde ontolojik yasanın gereği yine insanın hizmetine sunulmuştur.

İnsan, hayatla bir bütündür.İnsansız hayat olamayacağı gibi hayat olmayınca , insan da zaten orada bulunamaz.Hayatın içinde yaşanan ne varsa bir harmonik ortam içinde bulunmaktadır.Bir düzen,uyum,estetik ve harukuladeliktedir. Her an, bir zaman ritmine uygun olan bir yaradılışa göre sistematize edilmiştir.

İnsan,hayat evreninin en dinamik vazgeçilmez temel enstrümanı ve hayat dinamizminin de temel yapı taşıdır.İnsan, bütün zamanlarda hayatı, akıllı tek varlık olarak yaşarken, meşgalelerin, meşakatlerin var olduğu sıkıntı veren psikolojik ortamlarında da bulunabilir.Böylesine kasvetli ortamlardan uzaklaşmanın çıkış ve kurtuluş yollarını da bizzat kendinin araması gerekir.Çünkü hayat denilen yapı taşının içinde yaşanan her oluş, zıtlıklarla kaimdir.Tek bir sabitesi yoktur.İnsan, dilerse/tercih ederse zorun veya kolayın içinde pekala bulunabilir.

Yine de insan, düşünen ve konuşan bir varlık olarak da ruhunu teselli edecek bir an da olsa kendini dinleyecek, dinlendirecek belirlenmiş bir zamanı pekala ayırabilir kendine. Böylelikle kendini ve hayatın içindeki rolünü her zaman gözden geçirebilme hakkına da elde etmiş olur.Kendini kötülüklerden, yanlışlıklardan ve kendisi için oluşacak bütün olumsuzluklardan uzaklaştıracak daha bir rafine ortamlara taşıyıp ve o mekanlar içinde arınıp pekala temizlenebilir.Bu bir tercihtir. Yapıp yapmamak da kendisine aittir.

Ama üzücüdür ki,yaşadığımız modern seküler dünya ; bizlere kendimizi dinleyecek, arındıracak bir zaman ve imkan bırakmamaktadır.Meşgul edecek, oyalayacak,rızık edinmeyi bela edecek ve stresle ruhlara her gün işkence ederek ve yaşamdan uzaklaştırarak bir inançsızlığın işe yaramaz curufatı haline getirmeyi de görev bilmektedir.

Modern seküler dünya düzeni, hayatı karaborsaya düşürerek, insana başta bireyselleşmeyi, yalnız bırakılmayı, terk edilmişlik duygularını tattırmayı ve elinden gelen ne varsa yaptırmaktan çekinmemektedir.İnsanı hayatın bir öznesi olmaktan çıkarıp atıl işe yaramaz bir nesneye dönüştürmeye özen gösteren bir efor içindedir .Ne yazık ki….

İnsanı,nesnel konumla bir curufata, olumsuz bir yüklemle baş edilmez ve çığrından çıkmış tutkulara göre şartlandırmıştır.Bireysel bencilliğiyle insanı zirve noktalara taşıyarak, yapay tebessümlerle bu zavallı insanı “Başarı” ile ödüllendirip, şımartmakta ve müstağniliği öğütlemektedir.Kendi kendini yeterli görmeye başlayan ve fütursuzluğu tatmış insana, ilahlık yapmayı da empoze edebilmektedir.Sekülerizm; deformasyona uğrattığı bu insanın ilahlığını ,ifşa etmesini de isteyip ve kendi kendisini inkar ettirme ihanetini de bizzat kendisine yaptırabilmektedir.

Böylesine iyi kurgulanmış bir sekülerleştirme komlo siyaseti, yukarı doğru ivme kazandıkça yaratıcıya ait hayat ve hayatın mekanı olan evreni ve evren idrakimizi de kavramayı kalın perdeler ile kapatılmaya çalışılıyor.Böylelikle anlam ve kavrayışlarımızı da tutsak kılarak, hayatın merkezine sekülerist iman ile kutsadığı insanı oturtabilmek için bütün gücüyle efor verebilmektedir.

Hayatlarımız, kesintisiz sekülarist etkinliklerle dermeyan edilirken, kesintisiz devam eden yaradılış yasalarının da farkında olmadan ve göremeden, kesintisiz bir iman ile rabbimize kulluk edemeden yaşamak ne büyük gafillik... ne büyük dalalet...ne büyük körlük....

Konuya dönecek olursak.Uzlet mekanları, hayattan soyutlanmış dışlanmışların bir mekan arayışı ve yeri de olmamalı demiştik.Aynı zamanda bu tür mekan arayışları bir bakıma kendi kurtuluşunu, birilerinden bekleyenlerin meskeni de olmamalı. Gerçek hayattan uzaklaşarak pasif ve edilgen kimlikler üreten, yapay ve formel bir hayatı talep eden, içe kapalı gettolaşmış narsist kimlikler oluşturan sadece bir uğraş içinde de kalmamalıyız.

Hayatı, yeniden gözden geçirmenin muhasebesini yapacak, felahı kendisi ve başkaları için isteyecek ve yılda bir kez de olsa insan için özel ve yaşanılacak bir zaman bahşedilmiş. Yılda bir defa tekrar edilen rahmet atmosferini, yüce yaratıcımız, insana ve insanlığa bir lutuf olarak sunmuştur.Hayatımızın ve ruhlarımızın her yıl balans ayarının şefkatle yapıldığı mübarek ay; ramazandır.İnsanın yılda bir ay mola vererek ruhunu ve bedenini Allah’a kulluk yaparak kendini en iyi biçimde gözden geçirebileceği ruhsal dinlendirme istasyonudur ramazan

Bir aylık rahmetin, bereketin,temizlenmenin safiyetiyle gönüllere imza atılacağı dünyaya şamil bir ibadet ve taat ayıdır ramazan.

Ne bireysel yalnızlık, ne de münzevi bir yalnızlık mekanıdır ramazan.Yılda bir aylık ruhumuzu ve bedenimizi rahmeti ve bereketiyle bakıma alan lutuf ve ihsan iklimidir ramazan..



.

Bir ay bütün dünyaya hakim olacak iklim, ruhları ve gönülleri rehabilite edecek ve insanı günahlardan uzaklaştıracak, kesintisiz rahmet verecek biçimde ,beşeriyete arz olunmuş çok özel bir zamandır, ramazan.

Ramazan; İnsan bencilliğinde, heva ve heveslerinde yeni tadilatların yapılıp , terbiye ve tezkiye edilerek özgür bırakıldığı özel bir mutluluğu tattıran manevi keyf anıdır.

Ramazan; Allah tarafından insanın yararına uygun seçilmiş bir arınma zamanıdır.

Ramazan; bir nefis teskiyesi yapmanın, kendini tanımanın zaaflarını aşarak yenmenin coşkuyla taşmanın zamanıdır.

Ramazan; manevi boşluğun doldurulduğu mutluluk ve özgürlük sevincidir.

Ramazan; şahsiyet inşasının ınkılabıyla inşa edildiği ve ahlaki mimariyle mefruş edilerek donatıldığı bir manevi gönül iklimidir.

Ramazan; ruhumuzun ve gönlümüzün arınarak ruh dünyamızın merkezi olan kalbimizin nasibi kadar AYAR DAMGASI nın yapıldığı bir uhrevi zaman hazırlığıdır.

Ramazan; İnsana ve insanlığa ait ruh dünyalarının revize edilerek ıslah olunduğu yılda bir kez tekrarlanan RÖPER noktasıdır.

Ramazan;terbiyelendirilmiş, arındırılmış, ruh ve yürek medeniyetidir.

Ramazan; uzletten uzak bütün mümin insanların bir ve beraberlikte buluştuğu ruhsal kararlılığın güzide bir eylemidir.

Ramazan; bilinç yarılmalarının, bilinç yorulmalarının regüle, balans ve rehabilite olabileceği seçilmiş zamanın mekanıdır.

Ramazan; Allah’a açlıkla yapılan bu ibadet esaslı bir KULLUK BİLİNCİNE ULAŞMA FIRSATIDIR.

Ramazan; bilinç kaymalarının, bilinç kirliliklerinin ve bilinç kayıplarının DEŞARJ olunduğu seçilmiş bir zamandır.

Ramazan; ruh asaletinin tevbe ile inşa edilebileceği, ahlaki mimarinin de tezyin edilerek taltif edileceği, Allah’a ram olmuş bir kulluk öğretisiyle ŞARJ olunma bilincine ulaşmış bir gönül enerjisi ve gönüller sinerjisidir.

Ramazan; Kulluk bilincinin olgunlaştığı , imani bir yaşama fırsatının elde edildiği rahmetin ayıdır.

Ramazan; Seçilmiş bir zamanla insanı ve insanlığı rahmetiyle gark ederken, yine bu ayın son on gününde Hz. Peygamber(s) ‘in bize uygulayarak gösterdiği İTİKAF ibadeti de arınmanın DORUĞA çıkmış zamanıdır.İTİKAF ; Esaslı tezekkür, esaslı tefekkürün, ihlas ve takva ile bezendiği ÇOK ÖZEL TAKVA mekanıdır.İTİKAF; Hayatımıza dair oto kritiğin,yapılabileceği kendini dinleme, kendini sorgulama ve kendini tanımlamanın yegane ve esas ahlaki öğretisidir.

Sonuç olarak, hayatın en dinamik ve en önemli öğesi olan insan bizzat hayatın içinde olmalı ve bulunmalıdır. Yaşarken hayatı öğrenmeli, tanımalı hayattan ne beklediğini, hayatın ondan ne istediğini bilerek hayatın içinde yaşatılan en temel ve özgün değerlerine ortak olmalıdır.

“GERÇEK ŞU Kİ, İNSAN İÇİN ÇALIŞIP DİDİNDİĞİNDEN BAŞKA BİR ŞEY YOKTUR.” Necm,39

Emredici hayat rehberimizin sesine dikkatle kulak verecek bir mümin kişilik içinde bulunulmalı.

Hayatın kendini anlatan fotoğrafını iyi çekip, bizzat hayatın içinde bir ve beraberlik içinde yaşayarak anlamlı kılmalı ve doğru okumalıyız. Hayata dair sorularımıza hep birlikte cevaplar aramalıyız. Çektiğimiz fotoğraftan öğüt alıcı doğru okumalar da yaparak hayatımıza dair arınılmış yeni yaşama fırsatları yakalamalıyız.. NACİ CEPE -İZMİR
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
Barış (22. August 2010), HanifMuslim (22. August 2010), hiiic (20. August 2010), Miralay (23. August 2010)
Alt 22. August 2010, 08:36 PM   #2
HanifMuslim
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 68
Tesekkür: 8
29 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
HanifMuslim is on a distinguished road
Standart

Selam Tüm Dostlara ve değerli Halil Ağabeyime. Yazınızı dün gece okumuştum teşekkür etmek maksadıyla giriş yaptım. Gönlünüze sağlık. Değerli Halil Ağabeyim, senin de bildiğin gibi boş zamanımda yılın 12 ayının fotoğrafını çekemeye çalışıyorum Meğer Allah'ın ayetleri ne kadar çokmuş. Çek çek bitmiyor. Defalarca hafıza kartını doldur boşalt yapıyorum. Hafıza kartları doluyor, harddiskler doluyor, buna rağmen Allah'ın ayetleri çekmekle bitmiyor. Bazan birşeyi saklamanın veya göstermemenin en iyi yolu onu fazla aşikare etmek/göz önünde bulundurmak demiş bir düşünür. Pek doğru söylemiş meğer.
HanifMuslim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
HanifMuslim Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Barış (22. August 2010), dost1 (22. August 2010), Miralay (23. August 2010)
Alt 22. August 2010, 11:00 PM   #3
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
Bazan birşeyi saklamanın veya göstermemenin en iyi yolu onu fazla aşikare etmek/göz önünde bulundurmak demiş bir düşünür. Pek doğru söylemiş meğer.

Selam,

Gözönünde olanı görmek, söylenegeleni işitmek...Bugün okuduğum bir sözü getirdi aklıma,paylaşmak istedim.


Sözler her zaman söylenir. Ama insanlar hazır oldukları zaman duyarlar.- Nietzche
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (23. August 2010)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
çekip, cömert, doğru, düşünme, fotoğrafını, hayat, hayatın, iman, islam, itikaf, necm, okumak, oruç, ramazan, savm, tefekkür, uzlet


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:25 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam