hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HADİS ve SÜNNET > Hadis Araştırmaları

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 28. November 2011, 10:44 PM   #1
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart Yersen yoğurt, içersen ayran.

(Bu yazı, Sayın Ali Aksoy'un ........ sitesinde astığı bir yazı olup başlığı yazı içinde geçtiğinden, affına sığınarak, tarafımdan konulmuştur.)
************************************************** ********

Yersen yoğurt, içersen ayran.


Sevgili dostum.

Gerçek, gerçekten acıdır.

''Ey Müslümanlar. Biz Peygamberin sağlığında recm ayetini okuyorduk. Ancak şimdi mushaftan ben bunu göremiyorum.'' sözünü Ömer'e nispet ederek uyduran ben değilim.

Recim ayetini keçinin yediğini uyduran ben değilim.

Peygamber'in kimleri recim ettiğini, sanki kendisi o sırada orada imiş gibi ballandıra ballandıra anlatan ben değilim.

Peygamber'e,-haşa- bir grup insan/kabile kendisine tâbi olduktan sonra deve sidiği içmelerini emrettiren; onlar buna itiraz edince gözlerini oydurtarak çöle salınmalarını emrettiren de ben değilim.

Kur'an kelimelerini ''dini ıstılah anlamları'' isimli bir ucubeye tahrif ettirip, sonra Kur'an'ı bu uydurmalara kurban veren ben değilim.

Hadisleri, ''Kur'an dışı vahiy'' ilan edip, müminlerin akletme sürecini ortadan kaldıran, bu suretle rivayeti/söylentiyi kutsallaştıran ben değilim.

Hadislerin sözde derleme dönemi sırasında, nesih yoluyla giderilemeyen çelişkileri mezhepleştiren, sonra bu hukuk okullarının öğretilerini de kutsallaştırıp din yapan ben değilim.

Kur'an ile ''derlenmiş hadisler'' arasındaki çelişkiyi örtmek için, kitlelerle Kur'an'ın arasını açarak, Kur'an'ı bir ölüler kitabı, İslam'ı da tapınak dini haline getiren ben değilim.

Onun için bana kızmayacaksın!....

Ah!...Yayınlayabilsem de sana şu videoyu seyrettirebisem.

20-30 kişi....., 20-30 câni....., ortalarına bir kız çocuğunu almışlar, hep birlikte tekmeliyorlar; bir yandan da ''tekbir'' getiriyorlar.

Fonda da, yanık yanık Kur'an okunuyor.

Sonra içlerinden bir şeytan, bir azgın, bir kimsenin zar-zor kaldırabileceği bir kaya parçasını alıp, tekmelenmekten ne yapacağını şaşırmış haldeki kızın başına indiriveriyor!......

Kızcağızın kafasından sızan kanların rengini biliyor musun?...

Vicdanın var mı?....

Sözümü işitiyor musun?....

Sonra sevinçle, hep birlikte tekbir getiriyorlar...

Sonra içlerinden bir aymaz, bu insanlık düşmanı kaatil, kızın açılmış eteğini örtüyor....

Heyhat.... Olur ki kızın bacağını görür de günaha girerler...


Allah belanızı versin!...Lânet etmek kimlerin şânındansa onların hepsinin lâneti ebeden üzerinizden eksik olmasın; o uğultulu Cehennemin en acıklı yerinde ikâmet, nasibiniz olsun!...

Allah için söyle. Bir insan nasıl bu hale gelebilir?...

Hem Allah'ın o çok yüce adını anıp, hem Rahman, hem Rahim diye başlayan ayetleri meze yaparak kim bu zulmü dinleştirebilir?!....

Şimdi biz, bu kafirlerin icra ettikleri zulme ve buna sebep olan her şeye el-birlik karşı durmak, mallarımızla ve canlarımızla, bütün imkânlarımızla mücadele etmek zorunda değil miyiz?...

Peki...Bu kişileri bu hale getiren nedir?....

İçlerindeki vahşet ve azgınlığı ''HADİS'' uydurması adı altında, üstelik de Kur'an hilafına Peygamber'e yamayanların bu işte hiçbir vebali yok mudur?...

Burada yüzyıllar önce ölmüş kimseleri yargılamak değildir maksat. Bu, ne benim, ne de başkalarının haddi değildir. Her kişi kendi dönemi içerisinde, kendi doğrularını yaşamaya çalışmıştır elbette. Bu nedenle onların ve hepimizin hükmü Allah'a aittir. Biz ancak bu gün karşılaştığımız problemlere çözüm aramak durumundayız. Bir probleme çözüm aramak, o sorunun sebeplerini-saiklerini araştırmayı da içerir.

Bu vahşi insanlara öğretilen bir din var. ''Din'' denen bu şeyin neleri içerdiğine bakıyoruz. Bunların içerisindeki Kur'an ahkâmına muhalif şeyleri açığa çıkartıyor ve bu ''din'' denilen bu şeylerin İslâm ve Kur'an ile alakasının olmadığını söylüyoruz.

Deniliyor ki: ''Toptan süpürüp atmayınız; ayıklayınız''.

İşte burada bir oyun var!...

Ayıklayın diyenlere: ''ne ile, nasıl ayıklayalım?'' dediğimizde, ''akıl ve Kur'an süzgecine vurun'' diyorlar. Yani, Kur'an ahkamına ve akla-vicdana aykırı rivayetleri eleyelim. Peki; sonra?...Meselâ Kur'an'da bildirilen yükümlülüklere, edimlere ilaveler getiren rivayetleri ne yapacağız?...

Bu def'a ''Aman ha!..Hadisler Muhammedî bir okuyuştur; Peygamber böyle okumuş, böyle anlamış, biz ona müdahele edemeyiz'' diyorlar.

''Ben yalnız bana vahiy edilene uyarım'' diyen Muhammed Peygamber'in, vahyin getirmediğini getirmesi nasıl mümkün olabilir?...

Tüm bunlar ''Temizlik'', ''Titizlik'', ''Sağlık'' vs..., bir çok gerekçe ile savunulmaya çalışılıyor. Sanki Allah bunları söylemesini bilmiyormuş gibi!... Sonra Kur'an, kendisini tam bir yol gösterici olarak nitelerken, Allah'ın sözünün doğruluk ve adalet bakımından tamamlandığını, dinin ikmâl edildiğini haber verirken , nasıl olur da başka başka yardımcılar gerekir ki?...

O vahşilerin vahşetinin bir çok sebepleri vardır ve ister beğenin ister beğenmeyin bunda ''hadis'' adı altında dine boca edilen uydurmaların görmezden gelinemeyecek derecede katkısı vardır.

İşledikleri vahşete, Kur'an'ı aracı kılanlara gelince.....

-Sizce şimdi biz Kur'an mı okuyoruz?...

Meselâ bende bir meal var; şöyle yazıyor. ''Sana kadınları ay halinden sorarlar. De ki: o bir pisliktir''.

Şimdi bunu okuyunca acaba Kur'an mı okumuş oluyoruz?

Yüzyıllarca ''böyle bir anlamanın'' sonucunda islâm toplumunda hayızlı kadına ''pis'' muamelesi yapıldı. Onlar toplum dışına itildi, ibadet dışı bırakıldı. Kur'an okumalarına dahi izin verilmedi.

''Hayızlı kadının kestiği tavuk-kuş yenmez''. Ben bu sözü rahmetli ninemden işitmiştim küçükken. Sizce, bunu O mu uydurmuştur; yoksa bir öğreten mi olmuştur?... O öğretici, bunu nereden öğrenmiştir?.. Allah'ın ''eza'' dediği kelimeyi ''necis'' diye düzeltmek Kur'an'ın tahrif edilmesi değil midir? Suçlu Kur'an mıdır?.

Meselâ, ''cihad'' kelimesi.

Bu gün sokağa inip insanlara cihat ne demek diye sorarsanız, alacağınız cevabı biliyorsunuz. Toplu-tüfekli, kılınçlı-kalkanlı savaşı anlar herkes. Cihad kelimesinin ne anlama geldiğine, Kur'an'da eylemli savaş için hangi kelimenin kullanıldığına dair (Bkz. kıtal) birçok makale bulabilirsiniz. Bu ''yanlış'' anlayış-anlatışta suçlu Kur'an mı?

''Mücrimlere, -sizi buraya(cehenneme) sokan şey nedir- denildiğinde, onlar şöyle söylerler:-Biz namaz kılanlardan değildik''.

Ortalama algılama yeteneğine sahip birisine bu sözü okutsanız, şunu anlar: Namaz kılmayanlar cehenneme gidecek. Halbuki ''mücrimlerin kim olduğu Kur'an'da araştırdığınızda karşınıza bambaşka bir tablo çıkacak. Hem de istikrar içinde çıkacak.

Böyle anlamlandırdıkları için, tüm mezheplerde namaz kılmayanın dövülmesi, yine kılmazsa öldürülmesi salık verilir; dikkât edin: ÖLDÜRÜLMESİ.

Şimdi bu adlandırmanın kusuru Kur'an'ın mı?...
Örnekler çoğaltılabilir.

Peki. Bu anlamlandırma problemi nereden çıktı? Evet; ''Dini ıstılah anlamı'' isimli bir ''ucube''miz var. ''Dini terim anlamı'' ucubesi. Tanım şu: aslı Arapça olan kelimelerin, İslam'dan sonra belli bir ''anlam''a karşılık gelmek üzere kavramlaştırılması. Kur'an bu ucubenin hücumu ve işgâli altındadır. Her köşe başı, bu ucube tarafından tutulmuş... İlle de bu ''ıstılah'' anlamına kafayı çarparsınız. Meselâ, ''eza''nın ''necis''e dönüşümü böyle bir kavramlaştırmadır. Gayret ve çalışmanın ''savaş''a dönüşmesi de kavramlaştırmadır. Salat'ın namaza dönüşümü de, ''Salât ve selâm'ın'' ''Peygambere salavat getirmeye'' dönüşmesi de, Riba'nın faize, sadakanın zekât'a dönüşmesi de böyledir.

Halbuki bu kelimeler Kur'an'da orijinal Arapça hali ile geçmektedir. Şimdi nasıl olur da Kur'an'ın ilk muhatapları ''faiz'in orijinal anlamını bir tarafa bırakıp, riba'yı ''faiz'' olarak anlayabilirler? Bunu böyle anlayıp kavramlaştıranlar, Kur'an'ın ilk muhatapları mıdırlar? Yoksa yıllar sonra ''ıstılah anlamı'' isimli ucubeyi, yani başka bir Kur'an'ı ortaya çıkaranlar mıdır? En kritik noktalar hep bu ucube tarafından tutulmuş, Kur'an'ın raflardan, yaşayan hayata inişinin önünde barikat oluşturulmuştur. Bu ucube'nin sahipleri öyle bir aymazlık içindedirler ki, baktılar olmuyor, olmayan kelimeleri de sokuşturuverirler araya.

Yani tam bir ''yersen yoğurt, içersen ayran'' durumu.

Dini ıstılah anlamı denen ucubenin kaynağını da soruşturun. Bakalım tanıdık bir şeyler, kişiler görecek misiniz?.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (19. March 2016 Saat 06:25 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 7 Kisi:
Anonymous (30. November 2011), Araştıran (15. May 2013), berru (20. April 2013), dost1 (29. November 2011), gul (15. May 2013), Miralay (30. November 2011), yeşil (29. November 2011)
Alt 15. May 2013, 02:32 PM   #2
kuman
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
kuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud of
Standart

....

Konu kuman tarafından (15. May 2013 Saat 02:43 PM ) değiştirilmiştir.
kuman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
ayran, içersen, yersen, yoğurt


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:50 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam