hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HUKUK > Hukuk > Allahın sınırları

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 16. April 2014, 01:16 PM   #1
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart Hak din batıl din ayrımı

Hak din, batıl dinlerden ihsan niteliğiyle ayrılır. İhsan, en güzel davranış anlamına gelir. İhsan’ın mâli ve ekonomik anlamdaki ifadesi, razı edene kadar vermek ve vererek eşit olmaktır(Nahl–71). Muhsinler(bir daha geri dönmemek üzere bencillikten ayrılanlar) ancak nimete şükür edenlerdir. Bunu zıttı ise bencillik ve cimriliktir. İşte hak dinde, bu ölçülere riayet etmeden düşük miktarda vermeye Yemin-i Bânus denilir.

Hak dinde artmanın çeşitli isimleri vardır, nema, zekât, faiz gibi. Onun için Zekât tek başına ancak artma(nema) anlamına gelir. Onu vermek(Ata) fiiliyle birlikte kullanırız(zekât-ı ita). Bu kez de “vergi vermek” ile eş anlamlı olur. Onun miktarı ise verendeki eksilme ölçüsüyle, alanın maişet miktarı gibi iki kritere göre değerlendirilir. Veren açısından aşağıya çekilmede, aşağıdakilerle eşitlenene kadardır(Nahl–71). Yine veren açısından, kavam miktarının altına düşmemektir. Alan da, veren de kavam(Bir insanın geçimliği, geçim masrafı) ortada buluşulacak miktarda eşitlenir. Yine diğer bir kıstas verenler alanların masraflarını karşılamak zorundadır. İşte buna infak denir.

Yukarıdaki kuralların ihlaliyle bundan daha azının verilmesine vermeyi azaltan yemin denilir. Bunun varsılı/varlıklıyı günah batağına soktuğunu bize anlatan önemli bir kavramdır bu. Bu günahı işleyenler vereceği miktara bu ölçünün dışında oran getirenlerdir. Bunlar da din sahibi olabilirler; ama İslam denen dinle ilişkileri yoktur. Çünkü İnsanlığın bilinen tarihinden bu yana hak dinin vermedeki ölçüsü hep Nahl–71 ve Mu'minun:4 ve 5. ayetleri kıstas yapılarak vahiylerle bildirilmiştir.

l6/Nahl-71-: "Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi. Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar. Durum böyle iken Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar."
23/MU'MİNÛN-4-:"Ve onlar, zekâtı verenlerdir."
23/MU'MİNÛN-5-:"Ve onlar, iffetlerini koruyanlardır."

İsrail oğullarının bunu ihlâl eden kesimi Talak(ayrılık) üzere ahd yapanlardır. Kur'an bunu çeşitli ayetlerinde anlatır. Çünkü Onlar rekabet ve yarış sistemlerini tercih ettikleri için infakı azaltmışlar, ihtiyaç fazlasını sermayeye ekleyerek yeniden tarımsal, ticari ve sınaî faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bunun iktisat bilimindeki adı kapitalizm; dinde ki ismi de insanı günah batağına sokan cimrilik ve bencillik üzere ahitleşmektir.

Aristokrasi ve benzer sınıflı bencil ve cimri toplumlar dışında kalan ve hüsn (Güzellik ve ihsan) sayılan ideal tutum ve yaşam biçimi Ensar ve İysardır. Bu necabet(asillik) ve cemal(güzellik)tir. Bunun hakkıyla yerine getirilmesinin tek ve hak kurumunun da, mülkte iştirakin yürürlükte olduğu Mescidü’l Haram yaşam biçimi olduğunu da defalarca vurgulamış ve bunun hakların kullanılması ve borçların ödenmesinde(Din-Deyn) en kolay yol olduğunu da vurgulamıştık. Tevrat’ın da Beytü’l Atıyk(İbrahim Peygamber zamanının beyti) diye dile getirdiği ihsandır. Yani vergiyi azaltmayı Allah emretmemiş, onların gelenekleri ve cimrilikleri bunu onlara emretmiştir. Tıpkı Müslümanların Yahudi geleneğine ve yine Arap geleneklerine uyarak Nahl–71 ve Mu'minun-4 ve 5. ayetlere rağmen iki buçuk zekâtta direnip, infakı ise hepten terk ettiklerinin bir gerçek oluşu gibi.

Dolup meleleşmek(para babası olmak) ve ondan sonra hamuduyla götürdüğün deveden bir kulak vermek değil, itidal seviyesini aşmamış insanların karşılıklı yardımlaşmasıdır hak dinin sosyo ekonomi politiği. Hak dinin necat saydığı şey budur. Bunun dışında kalan sosyo ekonomi politiklerin tümü, ihram çıkartılıp, helal ( Komşuluk) statüsüne geçildiğinde verilen itidal ve kavam ölçüsünde mülkleşme iznini istismar ederek, talak durumunun "Serbest yer" gibi algılanmasından doğan sapmadır. İster Mescid el haram içi, ister bu mekânın dışında olunsun, hak olan ölçü aşağıdaki verilendir. Yahudiler'in çoğunluğu, hürleşmeyi istismar ederek, Tevrat’a uymadıkları için liberalizm ve kapitalizmi meşrulaştırmışlardır. Bu asla tevrattan değil, hevalarından tuttukları sapkın yoldur.

Sonraki ümmetler de aynı sebepten ve aynı noktadan saparak dalalet içindekilerin şeriat ve minhacını uygulamışlardır. Bunun dışındaki alma ve vermeler, ne Tevrattan, ne İncil den, ne de Kuran’dan onay alabilir. Bunun için bir sapkınlık olan "serbest yer", "serbest piyasa" v.s gibi ferdiyetçi görüşlerin şer olduğu bilinmelidir ki, hayır olanı kavrayalım. Bunun için de Yemin-i Bânus üzere misak yapmayı anlamamız gerekir ki, bunun zıttı hak olan ihsan yoludur. Nahl suresinin 71. ayetiyle eşitlenene kadar vermek ve bunu yapmayanların azarlanması ile işten ve yurttan kovulması olduğunu(Isr), fakat mizanda vezin kuralı ile belirlenen ihtiyaç sınırında kalıp, bunun üzerindekinin verilmesinin Kollektivizm dışındaki sistemlerde denetim ve yasal zorlama ile denetlenmesinin azarlama olduğunu bilmek gerekir. Kazananlardan bu miktarın altında vergi alanların, vergi indirimini özel girişime uygulayanları ne Tevrat, ne incil ve ne de Kuran ile gelen hak dinle yakından ve uzaktan alâkası vardır. Yüce Kur'an, bunun için “İncil bağlıları onunla hükmetsin" demektedir. Çünkü kavramsal incil, kavam miktarının üzerinde kalan her kuruşun verilmesidir der onda. Dört kitap içinde vermede hüküm budur.
Bunun dışındakiler “eskilerin kötü işleri” diye anılır.

Tevrat öncesi de ihsan buydu, ondan sonra da, Zebur, İncil ve Kuran ile tekrar edilende hep böyle vermek ve candan vermek üzeredir. İşte müstakim yol budur. İşte bu vermeyi kodaman lehine düşürmek ve bunu sosyo ekonomik siyaset yapmak zulümdür. Mümin insan iyiliği Aristokrat gibi malı aşırdıktan sonra az bir rüşvetle geçiştirmeye kalkışmaz. Çünkü mümin Adalet ve Rahmet adamıdır. Buna karşın aristokratın konumu şöyledir. Beni zengin edin, ben de sizi kollayayım. Aristokrat ki, bu Ensar ve isâra karşı çıkıp aykırı gitmiştir.

Toplamak ve biriktirmek ve sonra bunun içinden az bir şey vererek, güya yarayı iyileştirmek yöntemi aristokrasinin, oligarşinin, feodalizm ve kapitalizmin ta kendisidir. Şerrin kaynağıdır.

Nedir bu insanın veya insanların eylemi? Hırs ve tamah üzere yaşamını kurmuş insanlardır bunlar. Çünkü ıtkı(hürleşmeyi) yanlış anlamışlardır. Onlar için kurtuluş şöyledir. Çabuk ve seri olmak. Galebe kültürünü benimsemek ve bundan haz duymak. Emelleri ise, toplayıp biriktirmek. Yani meleleşmek(para babası-dolu para kasası olmak) veya aristokratlaşmak. Zaten mele kavramı da bunu pekiştirmektedir. Bu hal içinde olmak, nefsin hevasına uymuş olmak için yeterlidir. Çağımızdaki risk aldığı söylenen girişimci tipi bunlara örnektir. Muhafazakâr kesim de çoğunlukla bu hal üzeredir. Yerli ve uluslararası sermaye ve bunların devasa birlikleri ise bu hal üzere yeminleşmektir. Bu ise yemini Bânus üzere yeminleşmektir. Çok kazanmak, kazancı kitapta yazılı olduğu ölçüde infak etmeyip biriktirmek, çok az bir infakta bulunmak, artanı kibirleri, zevk sefaları, lüks yaşamları için tahsis etmek.

Tröst ve karteller, uluslararası sermaye ve Bildenberg, C.F.R gibi kurumları bu türdendir. Avrupa birliği yine bu niteliktedir. Liberal-kapitalizmin bekası(sonsuz kalıcılığı) için birleşilmiştir. Sınıflı toplumun devamını sağlamak hedeflenmiştir.

Yine bu güruhu emniyet altına almak ve aç bırakılanların isyanından korumak için oluşturulan silahlı örgütler NATO v.s yemini Bânus üzere kavilleşmektir. Özelliği ise, “Eksiltmek” üzerine kurulmuştur. Birincisi, seri ve çabuk hareket ettikleri için, donanımsızların önlerini keserek, onlara gidecek olan rızkı eksiltirler. İkincisi ise, iktisap sonunda Nahl suresi 71. ayete göre, aşağıdakilerle eşitlenene kadar vererek, Mu'minun-5. ayetteki iffetli olma şartına uymadıklarından “vermeleri gereken vergiyi azaltarak” yaşam sürerler.

Apaçık ortadadır ki, eksiltmenin iki türü de burada belirtilmektedir. Birincisi insanları işinden alıkoyarak ve ümitler de vererek çabucak rızıkları toplamak, böylece, imkânı az olanlara gidecek olanları el çabukluğu ve imkân bolluğu ile toplayarak kaynakta azaltmak; ikincisi ise isar(kendi muhtaç olduğu halde başkasını kendi nefsine tercih eden) üzere sorumluluk alması gerekirken ve ihtiyacından artanın tamamını infak etmesi gerekirken, bunu yapmayarak, az bir şey vererek hak sahiplerinin hakkını noksanlaştırmaktır.

Adalet ve Rahmet sitesinden
Saygılarımla
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (2. November 2017 Saat 09:04 AM ) değiştirilmiştir. Sebep: "
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (19. April 2014)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
ayrımı, batıl, din, hak


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:37 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam