hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > AHLAK > Ahlakı kavramlar > Kalp

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 11. February 2009, 06:55 PM   #1
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart "Kalp" in Kur'an'daki anlamı nedir?

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Konuşulan her dilde, ilk defa karşılaşılan bir takım manaları veya maddeleri ifade etmek için bir lâfız, sözcük vazedilir. Ama vazedilen sözcükler ile sözcüğün ifade ettiği mana veya maddeler arasında her zaman doğru ilgiler, ilişkiler olmayabilir.

Türetilen sözcük halk arasında yaygınlaştığında da kimse o sözcük ile, o sözcüğün ifade ettiği mana veya madde arasındaki ilginin doğru veya yanlış olduğuna bakmaz ve herkes o sözcüğü kullanır.

Meselâ, Kristof Kolomb Hindistan`a ulaştığını sanarak karşısına çıkan adalara Batı Hint Adaları ismini vermiştir. Bu ismin coğrafî gerçeklere uymadığını bugün herkesin bilmesine rağmen isim düzeltilmemiştir, kullanılmaya devam etmektedir. Veya, bir barsak parazitine barsakta sadece bir tane olduğu zannedilerek konulmuş olan "tek şerit" anlamındaki Taenia Solium adı, sonradan parazitin barsakta birden çok olduğunun öğrenilmesine rağmen değiştirilmemiştir, kullanılmaya devam etmektedir. Ya da, eskiden rahimdeki bir illetten kaynaklandığı zannedilerek "rahim" anlamına gelen "Hysteria" sözcüğü ile tanımlanmış olan bir sinir hastalığı, artık kaynağının rahim olmadığının bilinmesine rağmen hâlâ bu isimle anılmaktadır.

Bu durum Arapça için de aynen geçerlidir. Meselâ, "cinn" denilen görünmez doğaüstü güçlerin varlığını kabul eden batıl inançlarla, bu cinnlerin etkisi altına girdiği sanılan bir kimseyi tanımlamak için vazedilmiş olan ve "cinnlenmiş" anlamına gelen "mecnun" sözcüğü bugün, akıl hastalıklarının batıl inançlardaki cinnlerle hiçbir alâkası olmadığının bilinmesine rağmen halk arasında hâlâ akıl hastaları için kullanılmaya devam etmektedir. Veya, Güneş Sistemi`ndeki hareketlerin ve yörüngelerin bilinmediği dönemlerde "Güneş`in ufkun üzerine çıkması" anlamına gelen "tuluuşşems (güneşin doğması)" ve "Güneş`in ufukta kaybolması" anlamına gelen "gurubuşşems (güneşin batması)" sözcükleri, artık bu olayların dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesinden kaynaklandığının öğrenilmesine rağmen, hâlâ aynen kullanılmaya devam etmektedir.


Demek oluyor ki, sözcük ile sözcüğün ifade ettiği mana veya madde arasındaki ilginin yanlışlığı her dilde söz konusudur. Bu tip sözcükler ve terimler yaygın kullanıma ulaştıktan sonra, bilim adamları bile sözcüklerin bina edildikleri temelin hatalı veya yanlış olduğunu bildikleri hâlde bu sözcük ve terimleri kullanmaya devam etmişlerdir. Bu tip sözcüklerin kullanılması da hiçbir zaman kınanmamıştır.

Bu uzun açıklamalarla söylemek istediğimiz şudur: Diğer diller gibi Arapçada da, sözcükler ile bunların ifade ettiği mana veya maddeler arasındaki ilginin yanlış olduğu ama yaygın olarak kullanılan sözcükler vardır. İşte bu tip sözcükler Kur`an`da, o dönemde yaygın olan anlamı ile kullanılmıştır. Çünkü Arap diliyle inmiş olan Kur`an, insanların kolayca anlaması ve öğüt alması için inmiştir ve insanların Kur`an`ı anlamaları için sözcüklerin yaygın anlamlarıyla, yani halkın anlayacağı anlamlarıyla kullanılması kaçınılmazdır. Nitekim cahiliye dönemi Araplarının inançlarına göre "cinnler ülkesinin ismi" olan ve halk arasında "harikulâde şeyler" için kullanılan "ابقر Ebgar" sözcüğü, Ebgar ülkesi diye bir ülkenin tamamen hayalî olmasına rağmen, Kur`an`da Rahman suresinin 76. ayetinde "....وابقرىّ حسان Ve ebgariyyin hisan (Ve Ebgarlı halılar / harikulâde, nefis, şahane halılar" anlamında kullanılmıştır.


İşte "kalp" sözcüğü de bu duruma uygun olarak Kur`an`da kan pompalayan organ olarak değil, aklın, düşüncenin ve tüm zihinsel fonksiyonların merkezi olan beyin anlamında kullanılmıştır. Yani, Kur`an`a göre kalp; başta akıl olmak üzere insanı insan yapan özelliklerin merkezidir, kısaca insanın özüdür.


Kalbi olana ikaz
Ayetteki, "kalbi olan kimseler için" ifadesindeki "kalp" sözcüğü, yukarıda açıkladığımız gibi genel anlamda "insanın özü" demekse de, ayete özel anlamda "akıl" manasına gelir. Yani ayetteki ifade; "aklı olanlar için" demektir. Buna göre Rabbimiz sanki; "Bunda, kalp (akıl) denilebilecek en ufak bir şeyi olan kimse için bir öğüt vardır. Bu durumda artık kim öğüt almazsa, onun hiç kalbi (aklı) yok demektir." buyurmuştur.

Gerçekten de tarihe bakarsak, ders almak, geçmiş olaylardan ibret almak, insanların hep birbirine tavsiye ettiği ve yapılmasının gerekli olduğuna inandığı bir yöntemdir. Ama kendisine geçmişten öğüt çıkarmak, ayette de işaret edildiği gibi, aslında kalbi (aklı) olan insanlar için söz konusudur. Kalbi (aklı) olmayan veya kalbi ölü olan (aklı çalışmayan) insan, öğüt, ibret alamaz. Kalbi (aklı) olan insan ise geçmişteki acı akıbetler konusunda son derece hassastır. Mezarlar ve örenler gibi etkileyici ve coşturucu yerler kalbi (aklı) olan insanı etkiler; duygularını coşturur, hatıralarını canlandırır, ona ilham kaynağı olur. Ama kalbi (aklı) olmayanlar, bu gibi yerler ve olaylar karşısında kör, sağır ve dilsizdirler:

Bakara; 18 : (Onlar) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık onlar dönmezler.

Münafikun; 4:Ve onları gördüğün zaman kalıpları senin hoşuna gider ve eğer konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandırlar, onlardan hemen sakın. Allah onları öldürmüştür! Nasıl da döndürülüyorlar?

A`râf; 179:Ant olsun ki, cinlerden ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık; onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar. Gözleri vardır, onlarla görmezler. Kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte bunlar dört ayaklı hayvanlar gibidirler. Hatta daha da sapıktırlar. İşte onlar da gafillerin ta kendileridir.

Furkan; 43, 44:Hevasını (kötü duygularını, tutkularını) kendisine tanrı edinen kişiyi gördün mü? Peki onun üzerine sen mi vekil oluyorsun?
Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (vahye kulak) vereceğini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Gerçekte onlar hayvanlar gibidir, hatta yol bakımından daha sapıktırlar / şaşkındırlar (aşağıdırlar).

Kasas; 50:Buna rağmen eğer sana cevap vermezlerse, bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah`tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık / şaşkın (aşağı) kim olabilir? Kesinlikle Allah zalim kavme yol göstermez.

Ahkâf; 26:Ve ant olsun ki, Biz, sizi güçlü kılmadığımız şeylerde onları güçlü kılmıştık (size vermediğimiz imkânları onlara vermiştik). Onlara da kulaklar, gözler ve duygular kılmıştık (vermiştik). Buna rağmen kulakları, gözleri ve duyguları onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah`ın ayetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşatıverdi.

Kur`an, son derece manidar örneklerle anlattığı bu kâfirlerin hâlini, bağırıp çığıran ve kendi sesinden başka bir şey duymayan çobanın hâline benzetmiştir. Kuru gürültüyle hakk sözü bastırıp boğarak galip gelmeyi çok iyi bilip uygulayan kâfirler, Kur`an`a göre ancak sükûnet ve ciddiyetle dinleyerek anlaşılabilecek sözleri dinlemeye değer ve anlamlı bulmazlar. Onları kör, sağır, dilsiz ve yüreksiz olarak niteleyen Kur`an, bu kâfirlerin kıyamet günü de böyle kör, sağır ve dilsiz olarak haşredileceğini bildirmiştir (Bakara; 171 ve İsra; 97).
Kaynak :İşte Kur'an (Hakkı Yılmaz)

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11. February 2009, 07:20 PM   #2
elmuh
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 96
Tesekkür: 45
47 Mesajina 108 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
elmuh is on a distinguished road
Standart

Selam Dost1,

Allah razı olsun.
Bir ara beynin düşünme organı olarak ne zamandır bilindiğini araştırmıştım. Çok kesin bir sonuca ulaşamamıştım. Ancak MÖ 4. yy da Aristo'nun beyni kanı soğutan bir organ olarak , kalbi de düşünme organı olarak gördüğü bilgisine ulaşmıştım. Mantığın babası Aristo dan bahsediyorum...
Bu vesileyle paylaşmak istedim.

Muhabbetle.
elmuh isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
akletme, akıl, anlamı, beyin, bilgi, ders alma, kalp, kelime, kurandaki, lafız, madde, mana, nedir, sözcük


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:22 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam