hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > İman ve mü’minler > Tevhid

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 8. October 2010, 06:25 AM   #1
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart uydurulmuş tevhit dini ve vahhabilik

(Günümüzde zayıflayan islam dinine bulaşan bir fitne. vahhabiliğin bir çok fikri savunulabilir. Zira Şirkleşmiş Din Sisteminin tamirinde ilk karşımıza çıkan akım. Ama Kaynaklar Yabancı Ülkelerden. Şu Unutulmamalı: Ne kadar şirkleşme bu bozmuş olduğumuz islama girse bile bu toplum EHLİ KİTAP. YANLIŞLARIN DÜZELTİLMESİ TERÖRLE OLMAZ. Güzel Söz ve SALAT ile olur.)

Öncelikle bir konuya dikkat çekmek istiyorum. kuranda "arabii" arapça olarak geçen ve bedevi olarak tercüme edilen bir kaç ayeti paylaşalım. zira bedevi zihniyeti sistematik, akılcıl olamayan aceleci bir yapıya sahiptir. peygamber bile bu insanlar ile konuşurken ve tavsiyelerde bulunurken çok dikkatli ve farklı metod uygulamıştır. mescide işeyen bedevi, rasulün hırkasını yırtan bedevi, "allah sana ve benim dışındakilere rahmet etmesin" diyen bedevi, şu ibadetleri ne artırır nede azaltırım diyen yine bedevi.(Hadisleri arapça arabii veya türkçe bedevi diye aratın lütfen.)

Necef bölgesinde Medeni(Şehirli) olmayan Bedevilerin uydurduğu dinin adı tevhit dinidir. Medeni insanlardan destek bulamayıp necef bölgesinde çöl ahalisinden başlayıp vahhabilik adı ile osmalıyı yıkan ve müslümanları öldüren ve abd desteği ile günümüzde el-kaidenin savunduğu müslümanların ölümüne neden olan uydurulmuş din.

Bedevi ayetler:
Tevbe 90
Bedevilerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah ve Resulüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. Onlardan kafir olanlara elem verici bir azap erişecektir.
Tevbe 97
Bedeviler, kafirlik ve münafıklık bakımından hem daha beter, hem de Allah'ın Resulüne indirdiği kanunları tanımamaya daha yatkındır. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.
Tevbe 98
Bedevilerden öylesi vardır ki (Allah yolunda) harcayacağını angarya sayar ve sizin başınıza belalar gelmesini bekler. (Bekledikleri) o kötü bela kendi başlarına gelmiştir. Allah pek iyi işiten, çok iyi bilendir.
Tevbe 99
Bedevilerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır, (hayır için) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber'in dualarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o (harcadıkları mal, Allah katında) onlar için bir yakınlıktır. Allah onları rahmetine (cennetine) koyacaktır. Şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir.
Tevbe 101
Çevrenizdeki bedevi Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları. Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir.
Tevbe 120
Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevi Araplara Allah'ın Resulünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz. İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa duçar olmaları, kafirleri öfkelendirecek bir yere (ayak) basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir. Çünkü Allah iyilik yapanların mükafatını zayi etmez.
Fetih 11
Bedevilerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile." Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Fetih 16
Bedevilerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla, teslim oluncaya kadar savaşacaksınız. Eğer emre itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükafat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
Hucurât 14
Bedeviler "İnandık" dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama "Boyun eğdik" deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.


Vehhâbilik hakkında, birçok Türkçe kitap da neşredilmiştir. Bu nedenle rahmetten uzak bir din anlayışı topluma empoze edilmiş ve dinde ana bozuşma ile ve terörle birlikte anılan bir islam ortaya çıkmıştır. Bu şekilde hem Avrupa ve Amerikada islamlaşmanın önüne geçme hemde islam ülkelerinin ayrıştırma politikası devreye girmiştir.

Elkaide yapısını oluşturan vahhabilik dünyanın bir çok yerinde 1980 den sonra topluma enjekte edilen tevhit kitapları ile toplumumuzun kanına işlemeye başlamıştır.ABD nin düşünce kuruluşları tarafından planlanarak islam ülkelerini birbirine düşürerek zayıf güç oluştur, böl, parçala mantığı üzerine bu tevhit yalanları uydurulmuştur.(evanjalizm ve vahhabilik-2004)

Osmanlı ülkesinin dağılmasına neden olan bu akımı tarihsel bir süreçte inceleyelim:
On sekizinci asrın ortalarında Arabistan Yarımadasında Necid bölgesinde Mehmed bin Abdülvehhab tarafından kurulan dînî ve siyâsî bir yol, fırka. Mehmed bin Abdülvehhab 1699 (H.1111)da Necd'de, Hureymile kasabasında dünyâya geldi. Bazı kaynaklarda doğum tarihi 1703 olarak yazılıdır. 1791 (H.1206)de öldü. Önceleri seyâhat ve ticâret için Basra, Bağdat, İran, Hind ve Şam taraflarına gitti. İbn-i Teymiyye'nin (vefatı m. 1328) kitaplarını okuyarak onun sapık fikirlerinin savunucusu ve yayıcısı oldu. Yazdığı kitaplarıyla ve bozuk düşünceleriyle köylüler ve Der'iyye ahâlisini ve bunların reislerini aldatıp, saptırdı. Vehhâbilik ismiyle bilinen fikirlerini kabul edenlere "Vehhâbi" ve "Necdî" denir. Vehhâbilik daha sonraları dînî ve siyâsî görüş olarak Arabistan Yarımadasına hâkim oldu.

Vehhabiler mezhebsizdir; Ehl-i sünneti kandırmak için genellikle "Hanbeliyiz" derler. Ama, hiç bir mezhebe bağlı değildirler. Düşüncelerinin temeli, üç meseledir:

1. Amel, ibâdet, îmânın parçasıdır. Bir farzı yapmayan dinden çıkar. Bunu öldürmeli, mallarını Vehhâbilere taksim etmeli, diyorlar.

2. Peygamberlerin (aleyhimüsselâm) ve evliyânın ruhlarından şefâat isteyen, bunların mezarlarını ziyâret edip, bunları vesile ederek duâ eden müşrik olur diyorlar.

3. Yine bunlara göre; mezarlar üzerine türbe yapmak ve türbelerde namaz kılmak ve orada hizmet ve ibâdet edenlere kandil yakmak ve ölülerin rûhuna sadaka adanması câiz değilmiş!...Haremeyn ahâlîsi şimdiye kadar kubbelere, duvarlara tapınıyor imiş. Ehl-i sünnet olan ve Şî'î olan müslümanlar bunun için müşrik oluyormuş. Bunları öldürmek, mallarını yağma etmek helâl imiş. Kesdikleri leş olurmuş.

Böyle fikirlere ilk önce babası Abdülvehhab karşı çıkmış, oğlunun peşinden gidilmemesini tavsiye etmiştir. Kardeşi Süleyman bin Abdülvehhab da Savaik-ı İlâhiye fî Redd-i Alel Vehhâbiyye isimli kitabında vesikalarla kardeşinin yanlış yolda olduğunu ispat etmiştir. Ayrıca Mekke müftisi Ahmed ibni Zeyni Dahlan (öl. 1772) tarafından Hülâsat-ül-Kelâm, Ed-Dürer-üs-Seniyye, Fitnet-ül-Vehhâbiyye adlı ve daha pekçok kitap yazılmıştır.

Vehhabilerin ve "ganimet" ele geçirmek için bunların arasına karışan cahil, kaba kimselerin, Taif'de, Mekke ve Medine'de ve diğer yerlerdeki müslümanlara yaptıkları işkenceler, kadınların, çocukların barbarca öldürülmeleri, Ahmed bin Zeyni Dahlan'ın Hulasat-ül-kelam kitabında ve Eyyub Sabri Paşa'nın Tarih-i Vehhabiyan ve Mirat-ül-Haremeyn kitaplarında uzun yazılıdır. Yüreği dayanabilenler bu gibi kaynaklardan okuyabilirler. Tarih-i Vehhabiyan kitabı hem orijinal diliyle hem de bugünkü Türkçeyle (sadeleştirilmiş olarak) Bedir Yayınevi tarafından yayınlanmıştır. Bunların, Osmanlı devleti tarafından nasıl cezalandırıldıkları ve birinci cihan harbinden sonra, İngilizlerin bol para ve silah yardımı ile tekrar nasıl devlet kurdukları da bu gibi kaynaklarda yazılıdır.

Yapılan katliamların ve yağmaların temel sebebi, kendileri gibi Vehhabi olmayanları müşrik olarak görmeleridir. Harem-i Nebevî müderrislerinden Abdurrahman b. İlyas tarafından 1909'da kaleme alınıp, Sadaret'e takdim edilen raporda şu bilgileri görüyoruz:

"O esnâda Necef ve Kerbelâ'ya tecavüz ile Vehhabîler, mübarek makamların kubbelerini yıkarak, buralarda mevcud olan kutsal emanetler ile kıymetli eşyaları gasb eylemişlerdir. Haremeyn'e (Mekke ve Medine'ye) tecavüz ederek, kısa bir muhasaradan sonra Mekke'yi ve Medine'yi zaptetmiş ve Hz. Peygamber'in kabrini yağma ve Ashâb-ı Kirâm hazretlerinin kabirlerini yerle bir etmişlerdir. Vehhabîler, Mekke ve Medine'yi istilâları sırasında, mahmel-i şerîfin ve hacıların da Hicaz'a girmesine engel olmuşlardır."

1. Dünya Savaşında Osmanlıyı arkadan vuran zihniyet, Osmanlının İnglizler ile anlaşma yaparak hicazı terk etmesinden sonra İngilizlerin desteği ile Suud ailesi 1924 yılından Sonra resmen tanınır bir devlet Kurmuşlardır.

İbni Suud'a İngiltere-Hindistan İmparatorluğu'nun şövalyelik nişanı

"İngilizlerin bölgedeki siyasi temsilcisi W. Shakespear, 1914 Şubatında Riyad'a gelmiş, bu vesileyle İngilizler ile Suudiler arasında sıcak yakınlaşmalar tesis edilmişti. I. Dünya Savaşı çıkınca bu dostluk daha da pekişti. Osmanlı'nın ittifak çağrısına red cevabı veren İbni Suud, bunun hemen arkasından, Osmanlı heyeti hala Riyad'da iken, İngilizlere ittifak teklifinde bulundu....Artık büyük savaşta Osmanlı'nın Necd valisinin safı belli olmuştu. Bu birliktelik, İbni Suud'a İngiltere-Hindistan İmparatorluğu'nun şövalyelik nişanı verilmesiyle pekiştirildi."

"İbni Suud şunları söylemektedir:

(Eğer siz İngilizler, kızlarınızı karım olsun diye bana önerseniz kabul ederdim...Fakat Mekke Şerifi'nin veya Mekkelilerden ve diğer müslümanlardan müşrik saydıklarımızın kızlarını alamam. Hıristiyanların kestiği hayvanların etlerini sorgusuz sualsiz yerim.)

Bu duygularla yüklü olan İbni Suud, bir başka toplantıda da Hıristiyanlarla ilgili bazı Kur'an ayetlerini okumuş, sonra da Philby'e dönerek kendisini kuzeni saydığını, zira hıristiyanların İshak Peygamber, Arapların da İshak'ın kardeşi İsmail Peygamber evladından olduklarını, Türklerin ise Tatar kökenli evlad-ı İblis'ten olduklarını açık yüreklilikle ifade etmişti."

"İbn Suud'un, kendilerine uymayan Mekke ve Medine ahalisini "mezhebi muktezasınca şirk ile ittiham ederek tecdid-i imana davet ettiğini" kaydeden Harem-i Nebevî müderrisi Abdurrahman, daha sonra "Yapılan münazara ve görüşmelerden elde edilen bilgilere göre; Vehhabîler, bu mezhebe mensub olmayan diğer ehl-i İslâm'a müşrik nazarıyla bakmakta ve bunların mezheblerine girmeleri için zorlanmalarını kendilerine vacib görmektedirler. Ayrıca, davetlerine uymayanların katlinin de gerekliliğine inanmaktadırlar"demektedir."
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
jackoben (10. October 2010)
Alt 5. April 2013, 11:58 PM   #2
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart Bu konuda bilgisi olan Kardeslerimiz varmi?

Bu haberlerde ki dogruluk ne dereceye kadardir?


HİCAZ YAHUDİ ASILLI FAHT SÜLÂLESİNE EMANET...!!!


http://www.egeliyim.net/haber/10921-...4ne-emanet.ege

http://www.abna.ir/data.asp?lang=10&Id=249110


Geçtiğimiz asrın yetmişli yıllarında “Tarih-i Âl-i Suud” (Suud Hanedanının Tarihi) adlı eser Arabistanlı ünlü yazar Nasır el-Said tarafından kaleme alındı. Yazar Arabistan dışında ikamet etmesine rağmen kitabının basılıp yayımlanmasından hemen sonra direk olarak Arabistan devleti tarafından mali destekler alınarak Suud Hanedanı tarafından suikasta maruz kalarak yaşamını yitirdi.

Nasır Said 1040 sayfalık eserinde Suud hanedanına mensup bireylerin yaşamını tek tek incelemiş ve onların ahlaki bozukluklarına yer vermiştir. Bununla birlikte derin ve etraflı bir araştırmayla Suudi Hanedanının Yahudi olduğunu ispat etmiştir.


'Suudî Arabistan', ismini 18. yy’dan itibaren ülkede egemenlik kurmaya başlayan ve halihazırda krallık âîlesini oluşturan 'Suud' âîlesinden alır. Ülkenin ismi, bir âîlenin ismidir.


Dünyanin en zengin 20 liderleri arasinda
4. sirada: Suudi Arabistan Kralı Abdullah 32 milyar TL
Ülkenin batısına konuşlandırdığı kendi adını taşıyan şehri oluşturmak için 27 milyar doları gözden çıkaran Kral Abdullah, Çin’in ‘Schuan’ kentinde meydana gelen depremzedelere 50 milyon dolar bağışlamıştı. Kral Abdullah inşaat şirketi Emaar’la birlikte yarattığı ‘King Abdullah Economic City’yi ticaret merkezi haline getirecek.

Kimdir bu Suudiler? Nasil olur da bir aile bir devlete ismini verebilir? Devletin yegane sahipleri olduklarini acikca ispat mi etmek istiyorlar? Firavunun aklina gelmismiydi acaba Misir'i kendi adiyla anmak?

Bu hususta saglam kaynaklara dayanarak bilgi veren Kardeslerimiz olursa sevinirim. Sayet ki, Suudiler hakkinda konusma yasagi yoksa, tabu bir tema degilse. Nedense Islam dünyasini pek ilgilendirmiyor bu sahsi zenginlik, sanki hic mühim bir konu degilmis gibi.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 14. April 2013, 11:22 PM   #3
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Kestiklerimiz "HARAM" oluyor ise, HACC'da kesilen kurbanlar ne oluyor? Köpeklere yem olsun diye fabrikalara mi satiliyor? Müsrik dedikleri onca müslüman neden halen Mekke'ye gidiyorlar her sene? Ka'be etrafindaki lüks hoteller kimler icin insaa edilmistir, herhalde normal bir müslüman günlügü bilmem kac yüz yada bin dollar holan hotellerde kalamayacaklarina göre?

Diyanet ne diyor tüm bu olaylara? Yoksa Suudiler ile bir sözlesmeleri mi var bizlerin bilmedigi? Bir sözlesma yoksa arada kimlerin yollariyla sokuluyor Suudi kitaplari ülkemize ve okullarimiza?

Bizlere kitaplar bastirtip gönderene kadar Suudiler kendi halkina kitap dagitsin. Bir sitede okudugum da sasirip kalmistim Arabistanda dogru dürüst bir kitap evi yok diye.

Herifler bal gibi biliyor ilk önce Türkiye'yi bastan cikarirsak gerisi corap sökügü gibi gelir diye.

Osama bin Laden Suudi asilli biriydi, neden 11. Eylül meselesinden dolayi USA Irak'i mahvetti?
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
dini, tevhit, uydurulmuş, vahhabilik


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:51 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam