hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NÜZUL SIRASINA GÖRE TEBYîNÜ'L -KUR'AN İŞTE KUR'AN ve VİDEOLARI Hakkı Yılmaz > İniş Sırası ile Sureler > 62.Şura Suresi

 
 
Seçenekler Stil
Alt 25. April 2009, 10:21 PM   #1
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart 62.Şura Suresi

ŞURA SÛRESİNE GİRİŞ
GİRİŞ

Adını 38. ayette geçen “ شورىŞura [görüşme, danışma]” sözcüğünden alan sure Mekke’de 62. sırada inmiştir. Fussılet’ten sonra inen sure, tertib heyeti tarafından yine 62. sırada tertip edilmiştir. Bazı kaynaklarda 24-27 ve 39, 40. ayetlerinin Medeni olduğu ifade edilmiştir. (Süyuti; el İtkan)
Surenin ekseninde tevhid ve nübüvvet [elçilik] konuları yer almaktadır. Müşriklerin bütün anlayış ve inançları kınanmakta, vahyin birliği, Muhammed (as)’a gelen vahiyler ile daha evvelki elçilere gelmiş olan vahiylerin farklı olmadığı belirtilerek Kitap Ehli [Yahudi ve Hıristiyanlar] arasındaki ihtilâfların kendi kıskançlıklarından ve çıkar amaçlı rekabetlerinden kaynaklandığı vurgulanmaktadır.
İnanmış ve salihatı işlemiş müminlerin övüldüğü ve hak üzerinde olmalarının özendirildiği surede ayrıca her surede olduğu gibi Allah’ın evrendeki ayetlerine de dikkat çekilmektedir.

https://youtu.be/J5p3_WMVaqI Hakkı Yılmaz Kuran ve İslam 366. Bölüm Şura suresi 1. Bölüm.

https://youtu.be/sM43m243FHw Hakkı Yılmaz Kuran ve İslam 367. Bölüm Şura suresi 2. Bölüm.

https://youtu.be/dC-l-DJIO7U Hakkı Yılmaz Kuran ve İslam 368. Bölüm Şura Suresi 3. Bölüm.

MEAL:



RAHMAN RAHÎM ALLAH ADINA



1-2 - Hâ [8], Mîm[40], Ayn[70], Sîn[60], Kaf[100].
3 – Azîz, Hakîm Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder.
4 - Göklerde ve yerde olan şeyler sadece O'nundur. O, çok yücedir, çok büyüktür.
5 - Gökler üstlerinden neredeyse çatlayacaklar. Melekler ise Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yeryüzünde bulunan kimseler için mağfiret diliyorlar. Gözünüzü açın! Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
6 – Ve O’nun astlarından veliler edinen kimseler; Allah onların üzerinde Hafiz’dır [yaptıklarını kayda almaktadır]. Ve sen onların üzerinde bir vekil değilsin.
7 – İşte böylece Biz kentlerin anasını ve onun kıyısındaki kişileri uyarasın ve kendisinde hiç şüphe olmayan toplanma günü ile uyarasın diye sana Arapça bir Kur'ân vahyettik. Bir grup cennettedir, bir grup da cehennemdedir.
8 – Ve eğer Allah dileseydi kesinlikle onları bir tek ümmet kılardı. Fakat O, dileyeni rahmetinin içine girdirir. Zalimler de, kendileri için bir veli ve bir yardımcı olmayanlardır.
9- 12- Yoksa O’nun astlarından bir takım evliyâ [Yakın Kimseler] mi kabulleniyorlar? İşte Allah, Velî’nin [Yakın olanın] ta kendisidir. Ve O, ölüleri diriltir ve O, her şeye gücü yetendir. İşte O, göklerin ve yerin yoktan yaratıcısıdır/parçalayıcısıdır. O sizin için kendinizden eşler ve en’amdan çiftler yaratmıştır. O, sizi bunun [bu düzenin] içerisinde üretip çoğaltıyor. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. Ve O, en iyi işitendir, en iyi görendir. Göklerin ve yeryüzünün kilitleri yalnızca O'nundur. O, dilediği kimse için rızkı genişletir ve ayarlar. Şüphesiz ki O, her şeyi en iyi bilendir.
13 – O [Allah], dinden Nuh'a tavsiye ettiği şeyi, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimiz şeyi şeriat kıldı: “Dini ayakta tutun [yerleştirin] ve onda ayrılığa düşmeyin.” Senin kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve kalpten yöneleni de ona kılavuzlar.
14 – Ve onlar, ancak kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki taşkınlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer Rabbin tarafından “adı konmuş bir süreye kadar” sözü geçmemiş olsaydı aralarında kesinlikle gerçekleştirilirdi. Ve şüphesiz kendilerinden sonra Kitap’a vâris kılınan kişiler ondan [Kur'ân’dan] kesinlikle kararsızlığa götüren bir kuşku içindedirler.
15, 10 - İşte bunun için sen davet et ve sana emredildiği gibi dosdoğru ol. Onların hevalarına uyma ve de ki: "Ben Allah'ın kitaptan indirdiğine inandım ve ben aranızda adaleti gerçekleştirmemle emrolundum. Allah, bizim Rabbimizdir sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptıklarımız yalnızca bize, sizin yaptıklarınız da yalnızca size aittir. Sizinle bizim aramızda hiçbir delile yer yoktur. Allah, bizim aramızı toplayacaktır. Dönüş de yalnız O'nadır. Ve hakkında ihtilâfa düştüğünüz herhangi bir şey; artık onun hükmü Allah'a aittir. İşte bu, benim Rabbim Allah’tır. Ben yalnız O'na tevekkül ettim ve ben yalnız O'na yöneliyorum” de.
16 – Ve kendisine icabet edildikten sonra Allah hakkında tartışanlar; onların kanıtları Rabbleri katında iptal edilmiştir. Ve onların üzerinde bir gazap vardır, çetin azap da onlar içindir.
17- Allah, bu kitabı ve teraziyi/ ölçüyü hakla indiren Zat’tır. Ve sana ne bildirir ki, belki de o Saat [kıyamet] çok yakındır!
18 – O’na inanmayan kimseler onun [kıyametin] çabuk gelmesini istiyorlar. İnananlar ise ondan korkuyla titrerler ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, saat [kıyamet] hakkında tartışanlar kesinlikle uzak [geri dönüşü olmayan] bir sapıklık içindedirler.
19 - Allah kullarına çok lütufkârdır. Dilediğini/dileyeni rızıklandırır. Ve O, Kaviyy’dir, Azîz’dir.
20- Her kim ahiret ekinini isterse, Biz onun ekininde, onun için arttırırız. Ve her kim dünya tarlasını isterse ona da ondan veririz. Ve onun için ahirette hiçbir nasip yoktur.
21 - Yoksa onların, Allah’ın dinde izin vermediği şeyi kendileri için meşru kılmış ortaklar mı vardır? Eğer “Fasl Sözü” olmasaydı, aralarında kesinlikle gerçekleşmişti [işleri bitirilmişti]. Ve şüphesiz zalimler; kendileri için acı bir azap olanlardır.
22 – O, kendilerine vaki olduğunda kazandıkları şeylerden dolayı o zalimlerin ürktüklerini görürsün. İman etmiş, salihatı işlemiş kimseler de cennetlerin bahçelerindedirler. Rablerinin yanında onlar için istedikleri şeyler vardır. İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir.
23 - İşte bu, Allah iman eden, salihatı işleyen kullarına müjdelediği şeydir. - De ki: “Ben onun üzerine [bu tebliğime karşı] sizden yakınlıkta sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum.”- Ve her kim bir iyilik/ güzellik yaparsa biz onun için onda iyiliği/ güzelliği artırırız. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, karşılığını verendir.
24 – Ya da onlar, “Allah’a karşı yalan uydurdu” mu diyorlar? İşte eğer Allah dilerse senin de kalbini mühürler; batılı yok eder ve sözleriyle hakkı gerçekleştirir. Şüphesiz ki O, göğüslerde bulunan şeyleri çok iyi bilendir.
25 – Ve O, kullarının tövbesini kabul eder, kötülüklerden affeder ve sizin işlemekte olduğunuz şeyleri bilir.
26 – Ve O, iman etmiş ve salihatı işleyenlere icabet eder ve onlara lütfundan daha fazlasını verir. Kâfirler ise; şiddetli bir azap onlar içindir.
27 – Ve eğer Allah rızkı kullarına yaysaydı/döşeseydi [bol bol verseydi], kesinlikle yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Velâkin O [Allah] dilediğini belli bir ölçüye göre indiriyor. Şüphesiz ki O, kullarına en çok haberi olandır, en iyi görendir.
28 – Ve O, insanlar ümitlerini kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini yayandır. Ve O, Hamîd’dir [övülmeye lâyık olandır], Veli’dir.
29- Ve göklerin, yeryüzünün yaratılması ve o ikisinde [göklerde ve yerde] her dâbbehden/canlıdan türetip yayması, O’nun ayetlerindendir. Ve O, dilediği zaman onların hepsini toplamaya gücü yetendir.
30 – Ve size musibetten isabet eden şeyler, işte kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. O da çoğunu affediyor.
31- Ve siz yeryüzünde aciz bırakıcılar değilsiniz. Ve sizin, Allah’ın astlarından, bir Yakınınız yoktur, yardımcınız da yoktur.
32 -35- Denizde dağlar gibi akıp gidenler de O'nun ayetlerindendir. Eğer O dilerse rüzgârı durdurur da giden gemiler denizin sırtında duruverirler. Şüphesiz bunda tüm çok sabreden ve çok şükreden kimseler için nice ayetler vardır. Yahut O [Allah], onların kazandıkları şeyler sebebiyle onları [gemileri] helâk eder. Birçoğunu da bağışlar. Ve ayetlerimiz hakkında mücadele edenler kendileri için kaçacak bir yer olmadığını bilirler.
36 -39- işte, verilen herhangi bir şey basit hayatın kazanımıdır. Sadece dünya hayatının geçici bir menfaatidir. Allah katında bulunanlar ise; iman etmiş ve sadece Rablerine tevekkül eden kimseler, günahın büyüklerinden ve hayâsızlıktan kaçınan ve öfkelendikleri zaman bağışlayan kimseler, Rablerinin çağrısına cevap veren, salâtı ikame eden, işleri de kendi aralarında Şura [görüşme, danışma] olan, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infak eden kimseler ve kendilerine bağy [bir zulüm ve saldırı] isabet ettiği zaman birbirleriyle yardımlaşan/ intikam alan kimseler için daha hayırlı ve daha kalıcıdır.
40- Ve bir kötülüğün cezası, onun gibi bir kötülüktür. Ama kim affeder ve düzeltirse artık onun ücreti Allah’a aittir. Şüphesiz ki O, zalimleri sevmez.
41 – Kim de zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, işte onların aleyhine bir yol yoktur.
42 - Yol ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık eden kimseler aleyhinedir. İşte onlar, kendileri için acı bir azap olanlardır.
43 - Her kim de sabreder ve kusuru bağışlarsa, şüphesiz işte bu, kesinlikle işlerin azmindendir.
44 – Ve Allah her kimi saptırırsa artık bundan sonra onun için hiçbir Veliy yoktur. Ve sen, azabı gördüklerinde zalimlerin: “Geri dönüş yerine bir yol var mıdır?” dediklerini görürsün.
45 – Ve sen, onları zilletten dolayı başları öne eğilmiş, göz ucuyla gizli gizli etrafa bakarlarken ona [ateşe] sunulduklarını göreceksin. İman etmiş kimseler de: “Şüphesiz zarara uğrayanlar, kendilerini ve ehillerini [ailelerini, yakınlarını] kıyamet günü zarara uğratmış olan kimselerdir” dediler. Gözünüzü açın! Şüphesiz zalimler devamlı bir azap içerisindedirler.
46 – Onlar için Allah’ın astlarından kendilerine yardım edecek hiçbir Veliyy yoktur. Allah kimi de saptırırsa, artık onun için herhangi bir yol yoktur.
47 – Allah’tan, kendileri için dönüş yeri olmayan geri çevrilemeyecek gün gelmeden önce, Rabbinize icabet ediniz. O gün, sizin için sığınacak bir yer yoktur, sizin için inkâr da/ tanınmamak da yoktur.
48 – Buna rağmen eğer onlar yüz çevirirlerse bilsinler ki, Biz seni onların üzerine bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece tebliğdir. Ve Biz, şüphesiz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevindi; eğer elleriyle yaptıkları yüzünden kendilerine bir kötülük isabet ederse de, o zaman görürsün ki şüphesiz o insan çok nankördür.
49, 50 - Göklerin ve yeryüzünün hükümranlığı yalnız Allah'ındır. O, dilediğini yaratır, dilediğine kız çocuk bahşeder, dilediğine de erkek çocuk bahşeder.
Yahut Allah onları erkek ve kız olmak üzere eşleştirir. Dilediğini de kısır kılar. Şüphesiz O, en iyi bilendir, çok güçlü olandır.
51- Ve bir beşer için, bir vahiy ile veya perde arkasından yahut bir elçi gönderip de izniyle dilediğini vahyetmesi dışında Allah’ın kendisiyle konuşması olmaz. Şüphesiz O, Aliyy’dir Hakîm’dir.
52, 53- İşte böylece Biz sana da kendi emrimizden/ kendi işimizden olan ruhu vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur/ışık yaptık. Hiç kuşkusuz sen de dosdoğru bir yola; göklerde ve yerde bulunanlar kendisi için olan O Allah’ın yoluna kılavuzluk etmektesin. Gözünüzü açın bütün işler yalnız Allah'a döner.
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (9. June 2010)
 

Bookmarks

Etiketler
62şura, suresi


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:16 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam