hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HANİF MÜSLÜMANLIK > Kuran Merkezli ve Allah odaklı iman!

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 14. February 2011, 12:42 PM   #101
TEBYİN
Uzman Üye
 
TEBYİN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 240
Tesekkür: 141
173 Mesajina 603 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
TEBYİN is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
FEDAKARADAM Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Gusül abdesttinin de alınışının adap ve usulü buna göre, Kur'an'da gusül abdestine dair bir ayeti bana hala gösteremediniz ve gösteremezsiniz.Sizin gusl abdesti anlayışınız nasıl o zaman?.Gayrimüslimlerin yıkanması gibi mi yoksa?.Başından aşağı sadece birkaç kova suyla mı alınmış oluyor, adap ve usül bu mudur?.

Kusuruma bakmayın mezhepsizlikte bir çok dini kusur hata, eksiklikler olacağından bunları bilmek istemiyorsunuz.Aklınızın ermediklerini de İslam'dan saymıyorsunuz.İşte sizin din anlayışınız bu kadarmış.


"Eğer siz bilmiyorsanız, zikir ehlinden sorun (Nahil-43)

Zikir ehli demek, tasavvuf ve ictihad ulemasıdır.Başka da bunun izahı yoktur.

Sizler kendi ictihadınızı yapıyorsunuz ama mezhebleri de inkar ediyorsunuz.Çok komiksiniz efendiler!Ehli sünnet ulemesından çok biliyorsunuz.Onlar sizin gibi olammaışalr öyle mi?Kendi reyi görüşünüzün hesabını kıyamet günü vereceksiniz.Bunları neye göre anlattınız delilleriniz nelerdir diye....

Arkanızdan gidenlerin vay haline!...
Fedakar
GUSÜL nedir sizce?
Bu abdesti almanın mahiyeti ve hükmü nereden geliyor?
Tamamen kurallara boğduğunuz şu GUSÜL ne menem bir şeydir onu açıklığa kavuştur, gerisinde kolay anlaşacağımız ortada
Buyrun sizi dinliyoruz
__________________
Yüksek fikirler yüksek dağlara benzer: Görenleri ürpertir!

www.teblig.net
TEBYİN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 14. February 2011, 12:45 PM   #102
FEDAKARADAM
Uzman Üye
 
FEDAKARADAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
FEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud of
Standart

Aşık 74 kardeşim..Ben sana Kur'an'da gusül abdesti yok demedim, sadece alınışı nasıl anlatıyor o ayetten yok dedim...

Bende mezhepsizlikten Allah'a sığınıyorum.Hele de sizin gibiler Kur'an'ın meallerini muharif ettikleri için.Elinizden gelse orijinaL Arapçasını da değiştireceksiniz.

Mezhepli olmaktan Allah'a sığınırmışsın.Allah'tan kork kardeşim.Ehli sünnet mezhepleri İslam fıkhını kolaylaştırmışken size ne oluyor ki?Asıl siz Kur'an'dan anlamıyorsunuz.Sizin yaşantınız yüzeyseldir bunu da artıık itiraf edin yahu...

KUPKURU BİR İSLAM, NASIL YAŞADIĞINIZI MERAK ETTİM DOĞRUSU.TABİİ Kİ ONU DA YAŞIYORSANIZ...

Eksiksiniz, kusurlusunuz, yanılıyorsunuz, yanıltıyorsunuz, düşünemiyorsunuz ve de hiçbir zaman Kur'an'ı yaşamıyorsunuz.Bütün müslümanalra kötü örmek oluyorsunuz.Bunu da itiraf edin

peygamberimizin güzel ahlakını hele hiç bilmiyorsunuz.Biliyoruz diyorsdanız delilleriniz nedir.Bana Kalem Suresi'nin 4. ayetini söylemeyin o paygamberin hayatını anlatmıyor,vasfını meth ediyor.Siyer de neymiş diyerek peygamberimizin bile örnek yaşantısını red etmişsiniz.

EKSİK OLARAK KUR'AN ANLAYIŞINA SAHİPSİNİZ SİZİNLE DAHA ÇOK İŞİMİZ VAR...
BU SİTEDE TEKBAŞIMA KALDIM ÖTEKİ ARKADAŞLAR SİTEYİ BIRAKIP GİTMİŞLER.DEMEK Kİ ÇEKİCİ DEĞİL İTİCİ OLMUŞSUNUZ.

ŞERİAT, TARİKAT, HAKİKAT, TASAVVUF, MEZHEP.....BU GİBİ ŞEYLERE DÜŞMAN OLMANIZ SİZİN NASIL BİR YOLDA OLUŞUNUZU GÖSTERİYOR.SÖZLERİNİZ İTİBARA ALINMAYACAKTIR...
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)
FEDAKARADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 14. February 2011, 01:00 PM   #103
FEDAKARADAM
Uzman Üye
 
FEDAKARADAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
FEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud of
Standart

Alıntı:
TEBYİN Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Fedakar
GUSÜL nedir sizce?
Bu abdesti almanın mahiyeti ve hükmü nereden geliyor?
Tamamen kurallara boğduğunuz şu GUSÜL ne menem bir şeydir onu açıklığa kavuştur, gerisinde kolay anlaşacağımız ortada
Buyrun sizi dinliyoruz
Gusûl "iğtisal"den alınma bir isimdir. Bedenin tamamını yıkamak manasınadır. Kullanılan suya da gusül denilir. Bir hadis'te Hz. Meymune'nin "Peygamber (sav)'e gusül koydum" demesi, yıkanılacak su koydum manasınadır. Lakin Nevevi: "Bu manaya lugatta bu kelimenin "gasl" şeklinde okunması daha fasih ve daha meşhurdur. Gusül şekli fukahanın kullandıklarıdır" diyor.(136) İslâmi ıstılâhta gusül bedeni yıkamaktır. Beden ismi hem dışa, hem içe şamildir. Suyu uluştırmak imkânsız veya pek güç olan yerler müstesna bedenin tamamını yıkamaya gusül denir...

Gusül abdesti; kitap, sünnet ve icma ile sabittir.

Gusül'ün farzları:

1) Mazmaza (Ağıza su vermek),

2) İştinşak (Buruna su vermek),

3) Bütün bedeni yıkamaktır.

Allah'ın emri olarak, Maide Suresi'nin 6. ayetinde farz olmuştur...

Ayet-i kerime'de geçen "Fetahharû" (Tertemiz edin) emri, mübalağa sigası ile bedenin zahirinde olan şeyin yıkanmasının farz olmasını gerektirir. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Ağıza ve buruna su vermek cünüb olan insana farzdır" Hadis-i Şerifi, ağız ve burun'un da dış uzuv hükmünde olduğunun delilidir. Bu sebeble; burunda bulunan kuru kir (suyu altına geçirmediği için) gusüle manidir.Ayrıca bir kimsenin bedenine balık pulu veya çiğnenmiş ekmek yapışmış olursa ve (bunlar da beden üzerinde kurumuş bulunursa) yıkandıkları zaman altına su geçirmezlerse o kimsenin gusülü caiz olmaz. Sonuç olarak; gusül'de bütün bedenin tertemiz yıkanması, bütün mezheplerde kat'i farzdır. Mazmaza ve iştinşak; hanefi mezhebinin müctehid imamları indinde "Amel-i Farz"dır. Şafii fûkahası; "On şey vardır ki, bunlar fıtrattandır" Hadis-i Şerifinde "mazmaza ve iştinşak'ın" bunlar arasında zikredilmesini esas alarak; gusül'de sünnet olduğuna kail olmuşlardır. Dolayısıyla kaplama diş yaptıran kimselerin (ki bu bir zarûrete mebni ise) gusül abdestinde Şafii mezhebini taklid etmesi gerekir. Zira kaplama diş; altına su geçirmeyeceği için ağızın tamamen yıkanmasına mani olur. Çıkarılıp takılabilecek şekilde olan diş ve protezlerin; gusül abdesti alırken çıkarılması ve ağızın tamamının iyice yıkanması da şarttır.

Burada ,ayrıca gusülün sünnetleri vardır ama bunu size anlatmayacağım...
Maksadım konuyu uzatmamaya çalışmaktır.


“Neden gusül abdesti alıyoruz? Guslü abdesti alırken önce neden namaz abdesti alıyoruz? Doğrudan yıkanılsa olmaz mı? Cenabetlikten gusül abdesti ile çıkmanın tıbbî bir izahı var mıdır?”

Gusül abdesti almanın farziyeti âyet ve hadisle sâbittir. Cenâb-ı Hak Kur’ân’da; “Eğer cünüpseniz iyice yıkanıp temizlenin”1 buyurur. Yine Kur’ân, “Aybaşı halinde iken kadınlardan el çekin. Yıkanıp temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Yıkanıp temizlendikleri zaman, Allah’ın size buyurduğu yoldan yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tevbe edenleri ve temizlenenleri sever”2 buyurur.

Guslün maddî-mânevî bir çok fayda ve hikmetleri vardır. Her şeyden önce belli durumlarda gusül abdesti almak Allah’ın emridir ve farzdır. Bazı durumlarda ise Peygamber Efendimiz’in (asm) şefaatine esas olmak üzere sünnet-i seniyye sevabı kazandırmaktadır. Bu sevaplara denk olarak gusül, rûhumuzun günah kirlerinden arınmasına vesîle olmakta; günahlarımız bağışlanma istidâdına kavuşmaktadır. Netîce olarak gusül bizim için husûsî bir feyiz kaynağı teşkil etmektedir.

Belli aralıklarla vücudumuzun temizliğini sağlamak için gusül yapmak bir zorunluluktur. Gusül ile bedenin tüm kirleri yok olur, bedenimiz temizlenir. Böylece vücut, sağlık ve sıhhati tehdit eden mikroplardan tıbben arınmış olur.

Günübirlik temizlik için gusül yapıldığında bile, guslün âdâp ve erkânına riâyet ettiğimizde hem hades veya büyük hades hallerinden kurtulmuş oluruz; hem de âdetimizi ibâdete çevirmiş oluruz. Bu durumda gusül bir yandan vücudumuzu maddî kirlerden temizlerken, diğer yandan bizi hem ibâdete hazırlamakta, hem de kendisi ibâdet sevabı kazandırmaktadır. Gusül, abdesti de kapsadığından, ibâdet için ayrıca abdest almaya gerek duymayız.

Cünüplük veya aybaşı gibi belirli süreçlerden sonra gusletmenin bir diğer hikmeti de, insana yeniden yaşama enerjisi sağlamasıdır. Hayız veya lohusa durumu ile bitkin ve yorgun düşen; cinsî boşalma ile de gevşeklik ve yorgunluk haline giren insan vücudu, guslettiği anda kaybettiği enerjisini yeniden toplar, yorgunluk ve bitkinlikten kurtulur. Yeni temizlik süreci insan hayatında âdetâ yepyeni bir temiz sayfa açar.

Gusletmenin bir diğer hikmeti de, vücudu dinç, dinamik ve canlı tutmasıdır. Varlığının dörtte üçü su olan insan vücudu temiz su ile buluştuğunda, eski yorgunluğunu atar, dinlenme sürecine geçer, yeni bir canlılık ve dinamizm toplar. Gusül ile berâber âdetâ hayat yeniden başlar. İnsan ruhu ve duyguları yeniden kendine gelir. İnsan ruhu yeni başarılar için gusül ile berâber kendinde yeniden güç bulur.


Gusülden önce namaz abdesti gibi abdest almak sünnettir. Abdest alınmaksızın doğrudan yıkanılırsa, sünnet terk edilmiş olacağından sünnet sevabından mahrûm olunur. Fakat, ağza ve burna su vererek, kuru yer bırakmadan yıkanılırsa gusül tamamdır.

DİPNOTLAR:
1-Bakara Sûresi, 2/222
2-Mâide Sûresi, 5/6;
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)
FEDAKARADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 14. February 2011, 01:52 PM   #104
TEBYİN
Uzman Üye
 
TEBYİN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 240
Tesekkür: 141
173 Mesajina 603 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
TEBYİN is on a distinguished road
Standart Cünüplük ve cenabet

Birde bunu oku Fedakar


CÜNÜPLÜK VE CENABET

Fıkıh ve ilmihal kitaplarında bu sözcükler; “Boy abdesti (gusül) almayı gerektiren durum; büyük abdestsizlik hâli; bu durumda olup da henüz gusletmemiş olan kimse” olarak tanımlanmış ve “Cinsel ilişkide bulunmuş yahut rüyada ihtilâm olmuş veya birine bakmakla ya da dokunmakla kendisinden şehvetle inzal vaki olmuş kimseye cünüp bu durumuna da cenabet denir.” şeklinde açıklamalar getirilmiştir.

Bu tanım ve açıklamalardan hareketle; meni gelmese bile cinsel ilişki kuran erkek ve kadının cünüp olacakları, erkekte meninin gelmesiyle, kadının da oynaşma, bakma, düşünme veya benzeri sebeplerle ihtilâm olmasıyla kişilerin cünüp sayılacakları, uykuda iken görülen rüya sebebiyle veya elle tatmin (mastürbasyon) sonucu meydana gelen boşalmanın cünüplüğe yol açacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlerden yola çıkarak da cünübün; mescide girmesi, namaz kılması, namaz kıldırması, oruç tutması, Kur’an okuması, Kur’an’a el sürmesi, kendisine Kur’an okunması, Kâbe’yi tavaf etmesi haram sayılmıştır.

Ancak bu yasaklamalar yetmemiş, bir de cünüplüğün kötülüğü hakkında; “cünübün olduğu yere melek girmez, bastığı toprakta ot bitmez, yıkanıncaya kadar bastığı toprak, yattığı yatak ona lanet eder” gibi tehditler -hem de peygamberimize fatura edilerek- savrulmuştur.

Hâlbuki Kur’an’da üzerinde durulan cünüplük, yukarıda tanımlanan cünüplük, cenabetlik değildir. Ama zaman içerisinde kasıtlı olarak yanlış öğretilmesi sonucu cünüplük, bugün hâlâ müslümanlar arasında yanlış bilinmektedir. Bize göre böyle bir anlayış, insanları dinden, eğitimden uzak tutabilmek için uydurulmuştur ve ne acıdır ki bu ihanet yapılırken de peygamberimizin adı kullanılmıştır.

Bu yanlış bilgilendirme öyle yaygın bir hâle gelmiştir ki, “cünüp” sözcüğüne, sözlüklerde de -sanki İslam dini gelmezden evvel bu sözcük Arap dilinde yokmuş gibi- maalesef yukarıda naklettiğimiz terimsel anlam çerçevesinde karşılıklar verilmiş, dolayısıyla klasik kaynaklarda da aynı minvalde bilgiler yer almıştır:



“Cü*nup lafzının müennesi de yoktur, tesniye ve çoğulu da yoktur. Çünkü bu ke*lime, "buud ve kurb; uzaklık ve yakınlık" kelimesi gibi mastar veznindedir. Bazan bu kelimeyi hafifleterek, diye söylerler. Bu kelimeyi bu şekil*de okuyanlar da olmuştur. el-Ferrâ der ki: "Kişi cünub oldu," ifadesi cenabetten gelmektedir. Bîr şivede cünup kelimesinin, tıpkı "unk" ve "a'nâk," "tunub ve etnab" (boyun, boyunlar, çadır kazığı ve kazıklar) gibi ço*ğul yapıldığı da söylenmiştir. Tekili kastederek "cânib" diye bu kelimeyi kullanmak halinde, çoğul için "cünnab'1 tabiri kullanılır. Binici ve biniciler için "râkib ve rukkâb" demek gibi. Kelime asıl itibariyle uzaklık demektir. Âde*ta cünup, şehvetle çıkardığı su dolayısıyla namaz halinden uzaklaşmış gibi olduğundan bu ismi alır. Şair der ki:

"Beni (yanında esir bulunan) kardeşimden uzak tutarak mahrum etme! Çünkü ben, çadırlar ortasında garip kalmış bir kimseyim."

Cünub adam, yabancı adam anlamına da kullanılır. Aynı şekilde cenabet (mücanebet) erkeğin kadın ile içli dışlı olması demektir.” (KURTUBİ)

Sözcüğün esas anlamı:



“Cenb” sözcüğünün türevlerinden olan “cünüb” sözcüğü ile ilgili olarak klasik eserlerde şu bilgiler görülmektedir:

“Cenb” sözcüğü ise bir şeyin parçası, küçük-büyük bir şeyden koparılan parça” demektir. “Canip” ve “cünüp” sözcükleri “Ğariyb (çok uzak olan)” demektir. “cenebe r racülü” ifadesi “kişi onu defetti, uzaklaştırdı” demektir. Ezheri dedi ki: Salat mevzilerine yaklaşması yasaklandığı için “cünüp” denmiştir. İbni esir dedi ki: “cünüp” cima ve meninin çıkışı ile üzerine yıkanmak vacip olan kişi demektir. Cenabet, “meni” demektir. (Lisan 2/ 216-222, Tac 1/ 377, 86)



Ancak, Lisan’da zikredilen Ezheri ve İbn i Esir’e ait görüşleri kabul etme imkânı yoktur. Zira bu sözcük, Kur’an inmezden evvel de Arap dilinde mevcut olup, cünüp olarak salât mevzilerine (musallaya; eğitim öğretim ve sosyal yardım, destek yerlerine) yaklaşılması Kur’an ile yasaklanmıştır.



Cünüplük ve Kur’an:



“Cünüp” sözcüğü Kur’an’da iki ayette aynen olmak üzere, farklı türevleriyle toplam 33 kez yer alır. Sözcüğün türevlerinin hepsi de “ana maddeden uzak parça” anlamı ekseninde olup, bunların Nisa; 36, 43, Kasas; 11 ve Maide; 6 ayetlerindekileri “cünüb” kalıbında, diğerleri farklı kalıplardadır. Meselâ farklı kalıplarda olanlardan Zümer; 17, Nisa; 31, Şûra; 37, Necm; 53, Nahl; 36, Hacc; 30, Hucurat; 12, Maide; 90 ve İbrahim; 35 ayetlerindeki sözcükler, Türkçeye de aynen Arapçadaki anlamıyla girmiş olan, “uzak durma, kaçınma” anlamındaki “içtinap” formuyla yer almıştır:



İbrahim; 35: Ve hani bir zaman İbrahim; “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut”



Bu sözcüğün türevlerinden, “canip, ecnebi, cenab” formaları da aynı anlamda Türkçeleşmiş olup, “Canip”; “yan kenar”, “ecnebi”; “yurdundan kopmuş; yabancı” demektir. “Cenab” sözcüğü ise “eksikliklerden uzaklaşmış” anlamındadır ki bu sözcük başta Allah için “Cenab-ı Hakk, Cenab-ı Allah” diye kullanılmakta, bazen saygın kimselere “… cenapları” denmektedir.

Özetlersek “cünüp” sözcüğü kısaca; “uzak olan; kopuk” anlamına gelmektedir. Nisa suresinin 43. ve Maide suresinin 6. ayetleri ışığında değerlendirilecek olursa bu sözcüğün; “şehvetin kabarması, nefsin uyanması sebebiyle hayattan kopuk olan, dengesini yitirmiş, sağduyulu davranamayan” demek olduğu anlaşılmaktadır. Zira herkesin bildiği gibi, bu hâldeki insan hayattan, dünyadan kopuk olur, sağduyusunu yitirir. Nitekim böyle kişilere halk arasında “aklı bilmem nesine takılı” denir ve insanın bu duruma gelmesine sebep olan fizikî hazların tatmin aracı olan organlar için de “dini imanı olmaz” tabiri kullanılır.

Buradan anlaşılan odur ki cünüplük; meninin gelmesi ile yıkanma arasındaki hâl değil, şehvetin kabarması ile meninin inmesi arasındaki gergin hâldir.

İşte Rabbimiz, hem Nisa; 43 hem de Maide; 6 ayetlerinde, kişilerin bu gergin hâlde iken salâta çıkmamalarını öngörmüştür. Bir başka ifade ile, şehvet kabarması sebebiyle hayattan kopuk olan ve sağduyulu davranamayan insanların bu gibi sosyal faaliyetlere katılmalarını yasaklamış, gergin olanların önce nefislerini söndürmelerini, sonra da yıkanıp toplum huzuruna çıkmalarını emretmiştir. Çünkü gerginliğini atmış (orgazm olmuş) insanın zihninde artık cünüplük hâlinin yol açtığı bir dikkat toplama sorunu söz konusu olmayacak, bu kişiler sakin, anlayışlı birer birey olarak salâtın gereğini yerine getirebileceklerdir. Zaten boşalarak dinginleşmiş insanın kimseye zararı dokunmayacağından, onun toplumdan uzak tutulmasının da bir anlamı yoktur, lanetlenmeleri anlamsızdır.
__________________
Yüksek fikirler yüksek dağlara benzer: Görenleri ürpertir!

www.teblig.net
TEBYİN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
TEBYİN Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (15. February 2011)
Alt 14. February 2011, 02:02 PM   #105
kamer
Super Moderator
 
kamer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 283
Tesekkür: 457
131 Mesajina 293 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
kamer is on a distinguished road
Standart

"GUSÜL ABDESTİ"=?
"GUSÜL"= (Arapça) Yıkanmak,
"AB"= (Farsça)Su,
"DEST"=(Farsça) El

Paylaşmak istedim...
__________________
And olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık. O hâlde var mı ibret alıp düşünen? Kamer/17-22-32-40
kamer isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 14. February 2011, 02:13 PM   #106
FEDAKARADAM
Uzman Üye
 
FEDAKARADAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
FEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud of
Standart

Alıntı:
TEBYİN Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Birde bunu oku Fedakar


CÜNÜPLÜK VE CENABET

Fıkıh ve ilmihal kitaplarında bu sözcükler; “Boy abdesti (gusül) almayı gerektiren durum; büyük abdestsizlik hâli; bu durumda olup da henüz gusletmemiş olan kimse” olarak tanımlanmış ve “Cinsel ilişkide bulunmuş yahut rüyada ihtilâm olmuş veya birine bakmakla ya da dokunmakla kendisinden şehvetle inzal vaki olmuş kimseye cünüp bu durumuna da cenabet denir.” şeklinde açıklamalar getirilmiştir.

Bu tanım ve açıklamalardan hareketle; meni gelmese bile cinsel ilişki kuran erkek ve kadının cünüp olacakları, erkekte meninin gelmesiyle, kadının da oynaşma, bakma, düşünme veya benzeri sebeplerle ihtilâm olmasıyla kişilerin cünüp sayılacakları, uykuda iken görülen rüya sebebiyle veya elle tatmin (mastürbasyon) sonucu meydana gelen boşalmanın cünüplüğe yol açacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlerden yola çıkarak da cünübün; mescide girmesi, namaz kılması, namaz kıldırması, oruç tutması, Kur’an okuması, Kur’an’a el sürmesi, kendisine Kur’an okunması, Kâbe’yi tavaf etmesi haram sayılmıştır.

Ancak bu yasaklamalar yetmemiş, bir de cünüplüğün kötülüğü hakkında; “cünübün olduğu yere melek girmez, bastığı toprakta ot bitmez, yıkanıncaya kadar bastığı toprak, yattığı yatak ona lanet eder” gibi tehditler -hem de peygamberimize fatura edilerek- savrulmuştur.

Hâlbuki Kur’an’da üzerinde durulan cünüplük, yukarıda tanımlanan cünüplük, cenabetlik değildir. Ama zaman içerisinde kasıtlı olarak yanlış öğretilmesi sonucu cünüplük, bugün hâlâ müslümanlar arasında yanlış bilinmektedir. Bize göre böyle bir anlayış, insanları dinden, eğitimden uzak tutabilmek için uydurulmuştur ve ne acıdır ki bu ihanet yapılırken de peygamberimizin adı kullanılmıştır.

Bu yanlış bilgilendirme öyle yaygın bir hâle gelmiştir ki, “cünüp” sözcüğüne, sözlüklerde de -sanki İslam dini gelmezden evvel bu sözcük Arap dilinde yokmuş gibi- maalesef yukarıda naklettiğimiz terimsel anlam çerçevesinde karşılıklar verilmiş, dolayısıyla klasik kaynaklarda da aynı minvalde bilgiler yer almıştır:



“Cü*nup lafzının müennesi de yoktur, tesniye ve çoğulu da yoktur. Çünkü bu ke*lime, "buud ve kurb; uzaklık ve yakınlık" kelimesi gibi mastar veznindedir. Bazan bu kelimeyi hafifleterek, diye söylerler. Bu kelimeyi bu şekil*de okuyanlar da olmuştur. el-Ferrâ der ki: "Kişi cünub oldu," ifadesi cenabetten gelmektedir. Bîr şivede cünup kelimesinin, tıpkı "unk" ve "a'nâk," "tunub ve etnab" (boyun, boyunlar, çadır kazığı ve kazıklar) gibi ço*ğul yapıldığı da söylenmiştir. Tekili kastederek "cânib" diye bu kelimeyi kullanmak halinde, çoğul için "cünnab'1 tabiri kullanılır. Binici ve biniciler için "râkib ve rukkâb" demek gibi. Kelime asıl itibariyle uzaklık demektir. Âde*ta cünup, şehvetle çıkardığı su dolayısıyla namaz halinden uzaklaşmış gibi olduğundan bu ismi alır. Şair der ki:

"Beni (yanında esir bulunan) kardeşimden uzak tutarak mahrum etme! Çünkü ben, çadırlar ortasında garip kalmış bir kimseyim."

Cünub adam, yabancı adam anlamına da kullanılır. Aynı şekilde cenabet (mücanebet) erkeğin kadın ile içli dışlı olması demektir.” (KURTUBİ)

Sözcüğün esas anlamı:



“Cenb” sözcüğünün türevlerinden olan “cünüb” sözcüğü ile ilgili olarak klasik eserlerde şu bilgiler görülmektedir:

“Cenb” sözcüğü ise bir şeyin parçası, küçük-büyük bir şeyden koparılan parça” demektir. “Canip” ve “cünüp” sözcükleri “Ğariyb (çok uzak olan)” demektir. “cenebe r racülü” ifadesi “kişi onu defetti, uzaklaştırdı” demektir. Ezheri dedi ki: Salat mevzilerine yaklaşması yasaklandığı için “cünüp” denmiştir. İbni esir dedi ki: “cünüp” cima ve meninin çıkışı ile üzerine yıkanmak vacip olan kişi demektir. Cenabet, “meni” demektir. (Lisan 2/ 216-222, Tac 1/ 377, 86)



Ancak, Lisan’da zikredilen Ezheri ve İbn i Esir’e ait görüşleri kabul etme imkânı yoktur. Zira bu sözcük, Kur’an inmezden evvel de Arap dilinde mevcut olup, cünüp olarak salât mevzilerine (musallaya; eğitim öğretim ve sosyal yardım, destek yerlerine) yaklaşılması Kur’an ile yasaklanmıştır.



Cünüplük ve Kur’an:



“Cünüp” sözcüğü Kur’an’da iki ayette aynen olmak üzere, farklı türevleriyle toplam 33 kez yer alır. Sözcüğün türevlerinin hepsi de “ana maddeden uzak parça” anlamı ekseninde olup, bunların Nisa; 36, 43, Kasas; 11 ve Maide; 6 ayetlerindekileri “cünüb” kalıbında, diğerleri farklı kalıplardadır. Meselâ farklı kalıplarda olanlardan Zümer; 17, Nisa; 31, Şûra; 37, Necm; 53, Nahl; 36, Hacc; 30, Hucurat; 12, Maide; 90 ve İbrahim; 35 ayetlerindeki sözcükler, Türkçeye de aynen Arapçadaki anlamıyla girmiş olan, “uzak durma, kaçınma” anlamındaki “içtinap” formuyla yer almıştır:



İbrahim; 35: Ve hani bir zaman İbrahim; “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut”



Bu sözcüğün türevlerinden, “canip, ecnebi, cenab” formaları da aynı anlamda Türkçeleşmiş olup, “Canip”; “yan kenar”, “ecnebi”; “yurdundan kopmuş; yabancı” demektir. “Cenab” sözcüğü ise “eksikliklerden uzaklaşmış” anlamındadır ki bu sözcük başta Allah için “Cenab-ı Hakk, Cenab-ı Allah” diye kullanılmakta, bazen saygın kimselere “… cenapları” denmektedir.

Özetlersek “cünüp” sözcüğü kısaca; “uzak olan; kopuk” anlamına gelmektedir. Nisa suresinin 43. ve Maide suresinin 6. ayetleri ışığında değerlendirilecek olursa bu sözcüğün; “şehvetin kabarması, nefsin uyanması sebebiyle hayattan kopuk olan, dengesini yitirmiş, sağduyulu davranamayan” demek olduğu anlaşılmaktadır. Zira herkesin bildiği gibi, bu hâldeki insan hayattan, dünyadan kopuk olur, sağduyusunu yitirir. Nitekim böyle kişilere halk arasında “aklı bilmem nesine takılı” denir ve insanın bu duruma gelmesine sebep olan fizikî hazların tatmin aracı olan organlar için de “dini imanı olmaz” tabiri kullanılır.

Buradan anlaşılan odur ki cünüplük; meninin gelmesi ile yıkanma arasındaki hâl değil, şehvetin kabarması ile meninin inmesi arasındaki gergin hâldir.

İşte Rabbimiz, hem Nisa; 43 hem de Maide; 6 ayetlerinde, kişilerin bu gergin hâlde iken salâta çıkmamalarını öngörmüştür. Bir başka ifade ile, şehvet kabarması sebebiyle hayattan kopuk olan ve sağduyulu davranamayan insanların bu gibi sosyal faaliyetlere katılmalarını yasaklamış, gergin olanların önce nefislerini söndürmelerini, sonra da yıkanıp toplum huzuruna çıkmalarını emretmiştir. Çünkü gerginliğini atmış (orgazm olmuş) insanın zihninde artık cünüplük hâlinin yol açtığı bir dikkat toplama sorunu söz konusu olmayacak, bu kişiler sakin, anlayışlı birer birey olarak salâtın gereğini yerine getirebileceklerdir. Zaten boşalarak dinginleşmiş insanın kimseye zararı dokunmayacağından, onun toplumdan uzak tutulmasının da bir anlamı yoktur, lanetlenmeleri anlamsızdır.
Peki size soralım bakalım devamlı cünüp (cenabet) gezen kişinin Allah katında nasıl cezalandırılacaktır?.
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)
FEDAKARADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 14. February 2011, 02:18 PM   #107
TEBYİN
Uzman Üye
 
TEBYİN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 240
Tesekkür: 141
173 Mesajina 603 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
TEBYİN is on a distinguished road
Standart

Önce sen CÜNÜB'ü anladınmı fedakar
Bir kez daha oku sen çünki anlamamışsın
Anlasan bu soruyu sormazdın
__________________
Yüksek fikirler yüksek dağlara benzer: Görenleri ürpertir!

www.teblig.net
TEBYİN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 14. February 2011, 03:50 PM   #108
aşık74
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 297
Tesekkür: 328
166 Mesajina 472 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aşık74 will become famous soon enoughaşık74 will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
FEDAKARADAM Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

"Eğer siz bilmiyorsanız, zikir ehlinden sorun (Nahil-43)

Zikir ehli demek, tasavvuf ve ictihad ulemasıdır.Başka da bunun izahı yoktur.
Demişsiniz ! Ne kadar da az düşünüyorsunuz ! Ne kadarda etkilenmişsiniz ata lar dininden !!

Allah rızası için bir ayetin öncesi ve sonrasına bakın,ondan sonra bu kadar büyük konuşun !!

Beraber bakalım isterseniz ;

NAHL 43-Senden önce de peygamberler olarak yalnızca kendilerine vahy vermekte olduğumuz erkekler gönderdik. Bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.

diyor ayet de...

Ama ayetin başına dikkat ederseniz , orada peygamber ler gönderdiğini söylüyor rabbimiz.

Orada; kafanıza takılan soruları sorun demiyor.!!! Dikkat edin ! Kuru inat size fayda vermez !!

Denilen şu ; daha önce gelen peygamberleri sorun daha öncekilere diyor !!!

Enbiya 4-9 :

4-(Peygamber) dedi ki: "Rabbim gökte ve yerde söyleneni bilir; O, herşeyi işitendir, bilendir"

5-(Onlar): "Bunlar bir takım karışık rüyalar; yok onu kendisi uydurdu; yok o bir şairdir; öyle değilse, önceki peygamberlerin gönderdikleri gibi, bize bir mucize getirsin!" derler.

6-Onlardan önce helak ettiğimiz hiçbir belde halkı iman etmedi. Şimdi bunlar mı iman edecekler?

7-Senden önce de Biz, sadece kendilerine vahiy gönderdiğimiz birtakım erkekler gönderdik; bilmiyorsanız, haydi bilgisi olanlara sorun!

8-Biz onları yemek yemez bir ceset yapmadık; ölümsüz de değildiler.

9-Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık; aşırı gidenleri helak ettik.

Burada da aynı durum söz konusu. Müşrik ler daha önceki elçilere inanmıyorlar.

Rabbimiz de bu inançsızlıklarına karşı , daha öncekilere sorun diyor...

NOT: ilim sahipleri = bilenler , görenler
aşık74 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aşık74 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Derin Düşünce (20. February 2011), Miralay (15. February 2011), TEBYİN (14. February 2011)
Alt 14. February 2011, 05:39 PM   #109
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

ha fedakara konuşmuşsun ha taşa konuşmuşsun...

hani bir rivayet analatırlar,, peygamber mihraba çıkarken ODUN ağlamış ODUN..
O odun ağlarken bunun arap versiyonları gülüyordu. Putlarım da putlarım, alimlerim de alimlerim, atalarım da atalarım diyordu. peygamberle çekişiyordu, üstelik vahyede kulak tıkamıştı.
İşte bu fedakarın fazla bir farkı varmı? vahye tıkamış kulağı bağırıyor..

gidin oduna taşa anlatın, oturur ağlar halinize, bu gene bişi anlamaz
kuranda okuyoruz arkadaşlar bunun hakkında, üzerine varsa da bir varmasanda aynı değişir mi? aynı şeyleri tekrar tekrar konu behis ediyor, eski yazılanları bir yere kaydetmek sonra tekrar tekrar buna yapıştırmak lazım.

siz dediğim gibi gidin taşa, mermere, oduna felan konuşun,, anlar sizi.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
TEBYİN (15. February 2011)
Alt 14. February 2011, 06:24 PM   #110
FEDAKARADAM
Uzman Üye
 
FEDAKARADAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
FEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud of
Standart

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
ha fedakara konuşmuşsun ha taşa konuşmuşsun...

hani bir rivayet analatırlar,, peygamber mihraba çıkarken ODUN ağlamış ODUN..
O odun ağlarken bunun arap versiyonları gülüyordu. Putlarım da putlarım, alimlerim de alimlerim, atalarım da atalarım diyordu. peygamberle çekişiyordu, üstelik vahyede kulak tıkamıştı.
İşte bu fedakarın fazla bir farkı varmı? vahye tıkamış kulağı bağırıyor..

gidin oduna taşa anlatın, oturur ağlar halinize, bu gene bişi anlamaz
kuranda okuyoruz arkadaşlar bunun hakkında, üzerine varsa da bir varmasanda aynı değişir mi? aynı şeyleri tekrar tekrar konu behis ediyor, eski yazılanları bir yere kaydetmek sonra tekrar tekrar buna yapıştırmak lazım.

siz dediğim gibi gidin taşa, mermere, oduna felan konuşun,, anlar sizi.
O odunları alın başınıza çalın.Asıl siz İslam'ı yozlaştırdınız.Onu hep yüzeysel yaptınız.Kendi görüşünüzü din kabul ettiniz.Sağlam kaynaklarınız hiç yok.Kur'an'ı sizden çok çok daha iyi anlayan biziz.Daha namazı bile inkar eden güruhun İslam'da yeri yoktur... Sizler İslam fıkhı nedir onu bile bilmiyorsunuz.Sizinle neyi paylaşacağız ki...
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)
FEDAKARADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
kuran, satan, tezgahında, şeytan


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:22 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam