hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > DEVLET VE İDARE > Devlet idaresi

 
 
Seçenekler Stil
Alt 14. September 2011, 12:13 AM   #11
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Ülülemr’in oluşması

Geçmişte; Rasülüllah’tan sonra Müslümanlar, Ülülemr’i “İmameti kübra” veya “Hilafet” olarak nitelediler. İslâm hukukçuları "Hilâfet" terimini, genellikle “Peygamberin yerine geçmek” anlamına kullanmışlardır. Ve “Ülülemr” niteliğini, ümmete vermeyip imam, halife, padişah, vs. gibi isimlerle kişiye verme gafletini gösterdiler, yanlışı yanlışla örtmeye çalıştılar. Bu yanlışın bedeli tarihte çok acı bir şekilde ödendi; bilindiği gibi bu yanlış yüzünden Müslümanların iki yakası asırlardır bir araya gelmedi. Kişiye verilen sözde halifelik, zaten bölük pörçük olmuş Müslümanlar arasında el değiştirirken itibar da görmemiştir. Ara sıra dar günlerde göstermelik yardımlaşmalar boyutunda kalmıştır.

Konu buraya gelince “halife” konusunu ile ilgili biraz ayrıntı verelim.

" خلافةHilâfet" sözcüğünün; "Allah'ın yeryüzündeki temsilciliği, vekilliği" olarak anlaşılması ve "Halife"nin de; "Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi, vekili", bir başka ifade ile de "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi"(!) sayılması sonucunda, bu sözcükler öz anlamları dışında kavramlaşmış ve sözcüklerin anlamları konusunda "bilenler" arasında bile ayrılıklar oluşmuştur.

Üzerinde ciltler dolusu kitaplar yazılmış olan "halife" ve "hilâfet" kavramları kimileri tarafından sûistimal edilerek sömürü konusu yapılmış ve tarihteki birçok kanlı olay da bu kavramlar yüzünden meydana gelmiştir.

" خليفةHalife" ve " خلافةhilâfet" sözcüklerinin, sözcük anlamları dışında kullanılmasının ve kabulünün en önemli sonucu ise Müslümanlar arasında kendisini göstermiş, her zamanki gibi yine yanlış inançlar; hurafeler ortaya çıkmıştır. İşte bu sebeple sözcüklerin Kur'an'daki kullanımlarının iyice araştırılması ve anlamlarının doğru bir şekilde anlaşılması gereği vardır ve bu yazımız ile sözcüklerin Kur'an'daki konumu gözler önüne serilmeye çalışılmıştır.

" خليقةHalife" sözcüğü, "arka" demek olan " خ ل ف hlf" kökünden ism-i fail kalıbında bir sözcüktür. Aslı " خلافةhilâfetün" olan sözcüğün sonundaki " ةt" harfi mübalâğa için olup, sözcük halk arasında "halife" şekline dönüşmüştür ve "halifeh" diye okunur. Sözcüğün anlamı da; "arkadan gelen" yani "zaman itibariyle bir başkasının arkasından gelip onun yerine geçen" demektir. Örneğin bir ülkenin 16. başkanı, 15. başkanının halifesidir. Keza bir kurumun mevcut yöneticisi, kendisinden evvelki yöneticinin halifesidir. Türkçe'deki "kalfa sözcüğü de "halife" sözcüğünün değişime uğramış bir biçimidir.

"Halife" sözcüğü tekil olarak Kur'an'da iki kez yer alırken, çoğulu olan " خلفاءhulefa" ve " خلائفhalaif" sözcükleri yedi kez yer almıştır: En'âm; 165, A'râf; 74:A'râf; 69: Yunus; 73: Fatır; 39: Yunus; 13, 14: Neml; 62.

Bu âyetlerde yer alan "halifeler" sözcüklerinin hepsi de; "arkadan gelip eskilerin yerini alanlar" manasındadır. Yani, bütün "halifeler" sözcükleri, sözcük anlamı ile kullanılmış olup, hiçbiri "yeryüzünde Allah'ın yerini alan, O'na vekâlet eden, O'nun adına hareket eden" anlamında değildir.

Yukarıdaki âyetler haricinde bir de " خلفhalf" kökünün " إستفعالistif'al" kalıbıyla kullanıldığı âyetler vardır ki, bu âyetlerdeki (Nur; 55: En'âm; 133: Hud; 57: A'râf; 129 sözcükler de yine "halef, halife bırakmak, birisini başkasının yerine geçirmek" anlamındadır:

Gerek "halifeler" sözcüğünün geçtiği âyetlerde gerekse " خلفhalf" sözcüğünün istif'al kalıbında olanlarının geçtiği âyetlerde "hilâfet"; "kendinden evvelkinin yerine geçmek" anlamına gelmektedir. Yani bütün bu âyetlerde halifeliği konu edilen kişi veya toplumlar, hep başka kişilerin veya yok edilmiş toplumların yerini almışlar, ama hiç Allah'ın halifesi, temsilcisi, vekili olmamışlardır.

"Halife" şeklinde tekil hâliyle Kur'an'da sadece iki kez yer alan sözcüklerin ilki, iniş sırasına göre Sad suresinde geçmektedir:

Ey Dâvûd! Gerçekten Biz seni bu yerde Halife; eski yöneticinin yerine yönetici yaptık. O hâlde insanlar arasında hak aracılığıyla, haksızlık ve kargaşayı engelleyip adaleti sağla. Keyfe, arzuya uyma. O takdirde seni Allah'ın yolundan saptırır. Kesinlikle Allah yolundan sapanlar; hesap gününü umursamadıklarından kendileri için çok şiddetli bir azap vardır. (Sad/ 26)

Acaba bu âyette halife yapıldığı söylenen Davud peygamber Allah'ın yerini mi almış, O'nun yerine mi halife olmuştur? Tabiî ki bu sorunun cevabı "Hayır!" olmalıdır. Çünkü hem Kur'an hem de tarihî bilgiler bize Davud peygamberin, İsrailoğullarının o günkü yöneticisi olan Talut'un yerini aldığını bildirmektedir. Kitab-ı Mukaddes ve İbranî tarihinde ise Davud peygamberin yönetimi, bir söylentiye göre kayınpederi olan Saul'den aldığı bilgisi yer almaktadır. Yani, Davud peygamber Allah'ın halifesi değildir, yeryüzünde O'nun yerini almamıştır; Talut'un (veya Saul) ölümü üzerine onun yerine İsrailoğullarının kralı olmuştur.

Kur'an'da yer alan "halife" sözcüklerinin ikincisi Bakara suresindedir:

Ve bir zaman Rabbin, doğadaki güçlere, “Şüphesiz Ben, yeryüzünde bir halîfe getiren Zatım” demişti. Doğadaki güçler, “Orada bozgunculuk yapan, kan döken birisini mi yapacaksın? Oysa biz, Senin övgünle birlikte tüm noksanlıklardan arındırıyoruz ve Senin tertemiz; her türlü kötülük ve eksiklikten uzak olduğunu haykırıyoruz” demişlerdi. Senin Rabbin, “Ben sizin bilmediğiniz şeyleri çok iyi bilirim” demişti. (Bakara/ 30)

Bu âyette, birçoklarının anladığı gibi, insanın ilk yaratılışı değil, halife yapılışı anlatılmaktadır. Çünkü insanın halife yapılışı, "takdir etmek, biçim vermek, yaratmak" anlamındaki "halk" fiiliyle değil, "bir hâlden başka bir hâle dönüştürmek" anlamındaki " جعلca'l" fiiliyle anlatılmıştır. Ayrıca âyetten, halife kılınacak olanın, daha önce yaratılmış melekler tarafından tanınıp bilindiği anlaşılmaktadır ki, bu husus da âyetin ilk yaratılışı anlatmadığını göstermektedir.

Bakara suresinin 30. âyetindeki halifenin kimliği, Sad suresinde halife kılınan Davud peygamber gibi açıkça belirtilmemesine rağmen, bir sonraki âyette Allah'ın Âdem'e isimleri, yani konuşmanın temeli olan kelimeleri öğrettiği ve bunları meleklerin bilmeyip Âdem'in bildiği, onun için halifeliğe ehil olduğu anlatıldığından, halife yapılanın, insan olduğu anlaşıl maktadır. Ama buradaki "insan halife"nin kime halife kılındığı belli değildir. Bir insanın; Âdem'in veya Davud'un Allah'tan sonra gelip O'nun yerine geçmesi söz konusu edilemeyeceğine göre bu âyetteki halifenin kime halife kılındığı düşünülmelidir, araştırılmalıdır.

Bu noktada, Rabbimizin geçmişte birçok kavimleri yok edip onların arkasından yenilerini getirdiği; halifeler kıldığı ve gelecekte de dilediği takdirde toplumları yok edip onların yerine yenilerini getireceği; halife kılacağı yolundaki mesajlarını hatırlamakta yarar vardır. Bu mesajlardan; bizim bildiğimiz insan türünden başka varlıkların daha evvel yeryüzüne hâkim oldukları, o dönemde insan denen ve kan döküp fesat çıkaran varlıkların da bilgilendirilmemiş hâlde mevcut oldukları, Yüce Allah'ın hâkim olanları ortadan kaldırmasından sonra onların arkasından kan döküp fesat çıkaran insanoğlunun yeryüzüne halife kılındığı, daha sonra da bu kan döküp fesat çıkaranların Allah'ın lütfu ile bilgilendirilmeleri sayesinde, yani kendilerine ruh üfürülmesi (vahy gönderilmesi) sayesinde erdemli bir konuma geldikleri anlaşılmaktadır. Fakat insanoğlunun kimlerin ya da nelerin halefleri olduğu, başka bir söyleyişle insanoğlunun seleflerinin kimler ya da neler olduğu ise bu mesajlardan anlaşılamamaktadır. Bunların ne tür yaratıklar olduğu belki ilerideki zamanlar içinde anlaşılacaktır.

Eğer yönetici anlamında “halife” diye adlandırılacak birileri varsa, o da “Ülülemr”dir.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
hiiic (14. September 2011), merdem (3. July 2013)
 

Bookmarks

Etiketler
demokrası, devlet, din, ilke, islam, kur’an, mülk, müslüman, sıyâsetnâme, tabu, yeryüzü, ışığında


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:57 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam