hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > EKONOMİ > Yasak olan kazanç yolları > Riba(Faiz)

Konu Kapatılmıştır
 
Seçenekler Stil
Alt 12. January 2010, 07:26 PM   #1
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart Bankacılık ve İslâm

Bankacılık ve İslâm

Bankalar, birikim sahiplerinden faiz karşılığında topladıkları fonları, iskonto, ödünç verme ve diğer mali işlemlerde, kendi hesaplarına ve yine faiz karşılığında kullanmayı esas iş edinmiş finansman kurumlarıdır. Yani faiz, bankaların yegâne hayat kaynağı, vazgeçilmez unsurudur. Faiz aynı zamanda da, kapitalizm dininin ekonomik düzeninde sistem çarklarının dönmesi için gerekli olan dişlilerden biridir. Bu ilişki içinde bankalar, kapitalist ekonomilerin olmazsa olmazı durumundadırlar.
İslâm’da ise “er riba”, dolayısıyla da “er riba”nın bir numaralı unsuru ve en kötü türü olan faiz, tartışmasız olarak haram kılınmıştır. Bu duruma göre aslında, sistem çarklarının dönmesi için faizin gerekli olduğu kapitalist düzenin ve bu düzenin yürümesini temin için faiz temeli üzerine kurulmuş bankacılık sisteminin İslâm’la bağdaşması mümkün değildir. Fakat ne yazık ki tam tersine, halkının büyük çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ülkelerin hemen hepsinde kapitalist sistem tercih edilmiş ve o ülkelerdeki Müslümanlar da, özünde birbirlerine taban tabana zıt olan İslâm dini ile kapitalizm dinini birlikte yaşar hâle gelmişlerdir. Hâl böyle olunca, iki din arasındaki zıtlıkların giderilmesi için bazı kural yumuşamalarına ihtiyaç duyulmuş, ama her nedense bütün yumuşamalar, “gelişmenin gereği”, “uygulanması kaçınılmaz” gibi söylemler ileri sürülerek hep İslâm dininde yapılma cihetine gidilmiştir. Bu yöndeki gayretler öyle akıl almaz şekil ve boyutlara varmıştır ki, kelimelerin anlamları değiştirilmiş, otorite olarak tayin edilen kişilere fetvalar verdirilmiş ve sonunda İslâm dini, Allah’ın vahyettiğinden çok farklı bir şekilde uygulanır hâle gelmiştir.
Faiz konusundaki gayretler ise âdeta saldırıya dönüşmüştür. Bir taraftan ulema sıfatlı kişiler yukarıda örneğini verdiğimiz gibi, bir takım aldatmacalarla faize fıkhî çözümler (!) üretmişler, diğer taraftan kapitalist zihniyet sahipleri “Verilen ödünç paranın borçlunun elinde uzun müddet kalması, fazladan alınacak paranın (faizin) bir karşılığıdır. Çünkü borç verilen para, eğer o müddet içinde borç verende dursaydı o kişi, onunla ticaret yaparak kazanç sağlayabilirdi.” veya “Borç alan kişi, aldığı para ile ticaret veya yatırım yapıp kazanç sağlıyorsa, kazancının belirli bir oranını paranın esas sahibine ödemesinin ne sakıncası olur?” cinsinden sözlerle, insanların zaten bulandırılmış akıllarını iyice çelmeye uğraşmışlardır. Gerek ulema sıfatlıların gerekse kapitalist zihniyetlilerin konuya yaklaşımları; faizi, helâl kılınan alışveriş kârına benzeterek onunla eşdeğer kılmaya, yani Allah’ın koyduğu yasağı yasaklıktan çıkarmaya yönelik olup, Allah ve elçisi ile yapılan savaş hükmündedir. Bir başka ifade ile bu şeytan çarpmış kişilerin, Allah ve elçisi ile savaşı göze almalarının tek sebebi, kapitalizm dininin vazgeçilmez unsuru olan faizi Müslümanlara uygulattırabilmektir. Ancak, Allah’ın emrine uyup aklını çalıştıran Müslümanların hemen fark edecekleri gibi, fıkhî çözümlerdeki uygulamalar ile kapitalist zihniyet sahiplerinin kabulleri arasında ciddî bir çelişki vardır. “Muamele-i şer’iyye”lerde borçluya mutlaka zararlı bir alışveriş yaptırılmasına karşılık, faizi, “borç verenin ticaretten yoksun kalmasının karşılığı” veya “borç alanın elde ettiği kârdan borç verene hakkaniyete uygun olarak ödenmesi gereken pay” olarak gören zihniyet ise zararı hiç hesaba katmamaktadır. Yani borç alan kişi, aldığı borçla yaptığı işten zarar etse, bu durum “muamele-i şer’iyye”ye uygundur ama bunun faizli sistemde kabul edilmesi asla mümkün değildir. Çünkü faizli sistemde, verilen para karşılığı adı konmuş bir fazlalığın ödenmesi kesin hükümdür ve borç alan kişi zarar etse bile, gerekirse evini-damını, donunu-dolağını satıp hem borcunu hem de faizini ödemek zorundadır. Aslında faizli sistemin bu uygulaması, benzetme yerindeyse, ödünç aldığı yumurtayı kıran birisinden, “bu yumurta civciv, tavuk veya horoz olacaktı” mantığıyla civciv, tavuk veya horoz parası almaktan başka bir şey değildir.
Allah’ın koyduğu yasağı, yorumlarıyla sulandırıp Müslümanlara kısmen de olsa faizi uygulattırmak çabasında olanlar; “Haram olan faiz, fakire verilen ödünç paradan alınan faizdir. Bankaya para yatırıp da bankadan faiz alınmasında sakınca olmamalıdır. Zira banka ve bankacı fakir değildir.” tarzında bir başka fikir daha ortaya atmışlardır. Tabii ki bu düşüncenin de İslâm açısından kabul edilmesi mümkün değildir. Çünkü Allah, yasağı, ödeyecek olanın güçlü olup olmaması şartına göre koymamıştır. Yani faiz, ister zengin, ister fakir, ister banka; kimden alınırsa alınsın yasal bir kazanç değildir. Ayrıca bankalar, topladıkları parayı ödünç verme işinde kullanmakta olduklarından, bankaya bu amaçla para yatıranlar da, Rabbimizce haram kılınan bir işlemin, yani paradan para kazanma işleminin tarafı olmuş durumuna düşmektedirler.
Konuya bir de, bankalardan gönüllü olarak kredi alanlar açısından bakıldığında, faizin o istenmeyen, çirkin sonuçları daha net olarak görülmektedir. Eğer bankadan borç para alan dar gelirli bir kimse ise, krediyi herhangi bir ihtiyacını görmek üzere alıyor demektir ve gördüğü ihtiyacının ederinden daha büyük parayı geri ödemek suretiyle, kazancından, emeğinden faiz kadar fazlasını bankaya kaptırmaktadır. Eğer bankadan kredi çeken, çektiği krediyi yatırımda kullanan bir zengin ise, bankaya ödediği faiz giderini yaptığı işin maliyetine yansıtmakta, böylece de aldığı faizi hiç kusuru olmayan tüketiciye ödetmektedir.
Görüldüğü gibi can damarı faiz olan bankacılık aslında, dolaylı veya dolaysız olarak halka zarar vermekte, yani zulmetmektedir. Buna göre de, faizcilik esası üzerine kurulu bankalara para yatırmak; kötülüğün, zulmün artmasına ve devam etmesine vesile olmak anlamına gelmektedir. Hâlbuki İslâm dininin ana hedefi, insanları zulümden; soygundan, sömürüden kurtarmaktır. Dolayısıyla, faizin ve faize dayalı bankacılık sisteminin İslâm’la bağdaşması mümkün değildir.
Kaynak:İşte Kur'an(Hakkı Yılmaz)

Devamı burada
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Konu Kapatılmıştır

Bookmarks

Etiketler
banka, bankacılık, birikim, borç, faiz, fon, iskonto, islam, kapitalist, riba, sistem, İslam, ödünç, şeriye


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 08:50 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam