hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Kuran Merkezli ve Allah odaklı iman! (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=463)
-   -   Hergün Bir Ayet.... (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=9)

Bilgi 26. August 2012 04:22 PM

Lokmân:6-7
İnsanlardan kimi de vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve onu eğlence edinmek için laf eğlencesi satın alır. İşte onlar, kendileri için aşağılayıcı bir azap olanlardır.
Ve ona âyetlerimiz okunduğu zaman sanki kulaklarında bir ağırlık varmış da onları işitmemiş gibi, büyüklük taslayarak sırt çevirir. İşte ona, çok acı verecek bir azabı müjdele.

hiiic 27. August 2012 12:52 AM

KIYAME

[B]13.[/B] O gün insana, yapıp önden gönderdiği ve yapmayıp geri bıraktığı şeyler haber verilir.
[B]14,15.[/B] Hatta, mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.

Bilgi 27. August 2012 03:23 PM

A'râf:156-157
Allah diyor ki: “Benim azabım var; onu dilediğime dokundururum, rahmetim de var; o ise her şeyi kuşatmıştır. Onu da özellikle Allah'ın koruması altına girenlere, zekâtını;116 vergisini verenlere ve âyetlerimize inananlara; kendilerine iyiyi emreden ve onları kötülüklerden alıkoyan, temiz ve hoş şeyleri kendilerine serbestleştiren, kirli, pis ve kötü şeyleri de üzerlerine yasaklayan, sırtlarından ağır yükleri, üzerlerindeki bağları ve zincirleri indiren, yanlarındaki Tevrât ve İncîl'de yazılmış bulacakları Anakentli/ Mekkeli Peygamber, o Elçi'ye uyan kimselere yazacağım. O hâlde, O'na iman eden, O'na kuvvetle saygı gösteren, O'na yardımcı olan ve O'nun ile birlikte indirilen nûru izleyen kimseler var ya, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”

Bilgi 30. August 2012 02:11 PM

Tâ-hâ:124-126
Kim Benim anılmamdan/ Benim öğüdümden mesafeli durursa, hiç şüphesiz onun için zor, sıkıcı bir geçim/ yaşam vardır. Kıyâmet günü de onu kör olarak kıyâmet günü toplantı alanına toplarız. O der ki: “Rabbim ben gören biri olduğum hâlde beni neden kör olarak bu yere çıkardın?” Allah der ki: “Bu böyledir, âyetlerimiz sana geldi de sen onları terk etmiştin; bu gün de aynı şekilde sen terk ediliyorsun/cezalandırılıyorsun.”

Bilgi 31. August 2012 03:23 PM

İbrâhim:52
İşte sana indirilen bu Kitâp, kendisiyle uyarılsınlar,Allah'ın ancak bir tek ilâh olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri; kavrama yeteneği olanlar öğüt alsınlar diye insanlara bir duyurudur.

Bilgi 1. September 2012 07:01 PM

Enfâl:64
Ey Peygamber! Sana ve mü’minlerden sana uyan kimselere Allah yeter!

Bilgi 2. September 2012 04:02 PM

En'âm:106-107
Sen Kendisinden başka ilâh diye bir şey olmayan Rabbinden sana vahyedilene uy. Ortak koşanlardan da yüz çevir. Ve eğer Allah dileseydi, onlar ortak koşmazlardı. Biz, seni onlar üzerine bir bekçi yapmadık, sen onlar üzerine işleri belirli bir programa göre ayarlayan ve bu programı koruyarak, destekleyerek uygulayan biri de değilsin!

Bilgi 3. September 2012 08:17 PM

Nisâ:69-70
Kim de Allah'a ve Elçi'ye itaat ederse artık onlar, Allah'ın, peygamberlerden, dosdoğru kimselerden, şehitlerden ve sâlihlerden kendilerine nimet verdiği kişilerle beraberdir. Ve bunlar arkadaş olarak ne güzeldir!
Bu, Allah'tan bir armağandır. En iyi bilen olarak Allah yeter.

Bilgi 4. September 2012 02:39 PM

Ta-hâ:131
Ve kendilerini imtihan etmek için, basit dünya hayatının süsü olarak, onlardan kimi çiftleri kendileriyle yararlandırdığımız mal, mülk, evlat ve saltanata sakın gözlerini dikme/rağbetle bakma. Ve Rabbinin rızkı daha iyi ve daha süreklidir.

Bilgi 5. September 2012 01:32 PM

Ahzâb:56
Şüphesiz Allah ve doğadaki güçleri/indirdiği Kur’ân âyetleri Peygamber'i destekliyorlar/yardım ediyorlar/arka çıkıyorlar. Ey iman etmiş kimseler! Siz de Peygamber'e destek olun/O'na yardım edin/arka çıkın ve O'nun güvenliğini tam bir güvenlikle sağlayın!

Bilgi 6. September 2012 06:07 PM

Lokman:22
Ve her kim iyilik-güzellik üreterek kendini Allah'a teslim ederse, işte o, gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. Bütün işlerin âkıbeti yalnızca Allah'a aittir.

Bilgi 7. September 2012 03:55 PM

Zümer:17-18
Ve tağuta kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a yönelen kimseler, kendileri için müjde
olanlardır. Haydi, müjdele, sözü dinleyip de en güzeline uyan kullarımı! İşte onlar, Allah'ın kendilerine doğru yol kılavuzu verdiği kimselerdir. Ve işte onlar, kavrama yeteneği/temiz akıl sahibi olanların ta kendileridir.

Bilgi 9. September 2012 01:14 PM

Zümer:44
De ki: “Bütün yardım, destek, kayırma Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü yalnızca O'nundur. Sonra yalnızca O'na döndürülürsünüz.

Bilgi 10. September 2012 07:46 PM

Sad:86
De ki: “Ben Kur’ân'a karşı sizden bir ücret istemiyorum. Ben yükümlülük getirenlerden/ kendiliğinden bir şeyler uyduranlardan, külfet getirenlerden, başa iş çıkaranlardan da değilim.

pramid 11. September 2012 11:50 AM

“Onlara anlat… Hani bir adam vardı: Ayetlerimizi çok iyi bildiği halde onları bir kenara atmıştı. Şeytana uymuş ve sonunda iyice azmıştı. Lâyık görseydik onu bildiği ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat gözünü güç ve iktidar hırsı bürümüş, heva ve hevesine fena kapılmıştı. Bu gibilerin durumu tıpkı köpeğe benzer; üstüne varsan da dilini sarkıtıp hırlar, kendi haline bıraksan da. İşte ayetlerimize yalan diyenlerin durumu böyledir. Anlat bu olayı; belki tefekkür ederler.” ([COLOR="Red"]Araf; 7/175-176[/COLOR])

Bilgi 11. September 2012 05:54 PM

İsra;15
Kim, kılavuzlanan doğru yolu bulursa, sırf kendi iyiliği için kılavuzlanan doğru yolu bulmuştur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapmış olur. Ve hiçbir yük taşıyıcı başkasının yükünü çekmez. Ve Biz, bir peygamber göndermedikçe, azap ediciler olmadık.

Bilgi 14. September 2012 02:21 PM

Zâriyât:15-19
Şüphesiz Allah'ın koruması altına girmiş kişiler, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri almış olarak bahçelerde ve pınarlardadırlar. Şüphesiz onlar, bundan önce iyilik-güzellik üretenler idiler. Onlar geceleyin pek az uyurlardı. Onlar, seherlerde bağışlanma dilerlerdi ve onların mallarında isteyen ve isteyemeyen için bir hak vardı.

Bilgi 15. September 2012 04:00 PM

Duhân:8-9
Ondan başka ilâh diye bir şey yoktur. O, yaşatır ve öldürür, sizin Rabbinizdir, sizden önceki atalarınızın da Rabbidir.
Tersine onlar, yetersiz bilgi içinde oynayıp duruyorlar.

Bilgi 17. September 2012 03:10 PM

A'râf:29-30
De ki: “Rabbim hakkaniyeti emretti. Her mescidin yanında; toplum içinde yüzünüzü; tüm benliğinizi O'na doğrultun ve dini yalnız Kendisine has kılarak Rabbinize yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi O'na döneceksiniz.” Bir grubu doğru yola iletti, bir gruba da sapıklık hak oldu; onlar, şeytânları, Allah'ın astlarından, yol gösteren, yardım eden ve koruyan yakınlar edindiler ve kendilerinin de kesinlikle kılavuzlanan doğru yolda olduklarını sanıyorlar

galipyetkin 19. September 2012 11:36 AM

Hacc Suresi 26. ayet

1. ve iz bevve'nâ : ve indirdiğimiz (gösterdiğimiz) zaman
2. li ibrâhîme : İbrâhîm'e
3. mekâne el beyti : evin mekânı, Kâbe'nin yeri
4. en lâ tuşrik : senin şirk koşmaman
5. bî : bana
6. şey'en : bir şey
7. ve tahhir : ve temizle, temiz tut
8. beytiye : benim evimi
9. li et tâifîne : tavaf edenler için
10. ve el kâimîne : ve kaim olanlar, ayakta duranlar
11. ve er rukkai : ve rükû edenler
12. es sucûdi : secde edenler

9. sıradaki[COLOR="Red"]TÂİFİNE[/COLOR] acaba nasıl [COLOR="Red"]tavaf[/COLOR] oldu?

Bakara-125 ile mukayese eder misiniz? Bir fark var mı?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Bilgi 19. September 2012 12:19 PM

Ankebût:41
Allah'ın astlarından yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın edinenlerin durumu, ev edinen dişi örümceğin durumu gibidir. Şüphesiz evlerin en çürüğü de kesinlikle dişi örümcek evidir. Keşke onlar, bilselerdi.

Bilgi 19. September 2012 12:47 PM

Bakara:125


1. ve iz : ve olmuştu
2. ceal-nâ : biz kıldık
3. el beyte : ev, yer
4. mesâbeten : sevap yeri
5. li en nâsi : insanlar için
6. ve emnen : ve emniyetli
7. ve ittehizû : ve edinin
8. min makâmı : (makamdan) bir makam
9. ibrâhîme : İbrâhîm
10. musallen : namaz yeri
11. ve ahidnâ : ve ahd ettik
12. ilâ ibrâhîme : İbrâhîm'e
13. ve ismâîle : ve İsmail'e
14. en tahhirâ : temizlemek
15. beytiye : evim
16. li et tâifîne : tavaf edenler için
17. ve el âkifîne : ve devamlı ibadet edenler, itikâfta
18. ve er rukkai : ve rükû edenler
19. es sucûdi : secde edenler
Farkı anlayamadım açarmısınız lütfen?
Saygılarımla
Bilgi

galipyetkin 19. September 2012 04:17 PM

Sayın Bilgi.

16. sırada ''Tâifine'' yazıyor; Hacc-26 da da aynısı, ve ''Tavaf edenler'' diye tercüme edilmiş. Tâifine tavaf etmek değil ki. Dilimizde de var olan ''Tayfa '' kelimesi var ya onun karşılığı olarak '' tayfa olanlar'' yani beyte katılıp da bir gemide tayfa ne ise Beyt'te de o olmaktır. Tavaf etmekle yakından uzaktan illgisi yoktur.

Bir de Bakara-158'in açılımına bakar mısınız. Orada da Türkçe tercümesinde doğru olarak ''tavaf'' geçmekte ve hangi kelime kullanılmakta. Mukayese eder misiniz. Nedenini açıklayabilir misiniz?

Saygılarımla
Galip Yetkin.

dost1 20. September 2012 12:50 AM

Selamun Aleykum! Değerli Galipyetkin Kardeşim!

[QUOTE=galipyetkin;12566]Sayın Bilgi.

16. sırada ''Tâifine'' yazıyor; Hacc-26 da da aynısı, ve ''Tavaf edenler'' diye tercüme edilmiş. Tâifine tavaf etmek değil ki. Dilimizde de var olan ''Tayfa '' kelimesi var ya onun karşılığı olarak '' tayfa olanlar'' yani beyte katılıp da bir gemide tayfa ne ise Beyt'te de o olmaktır. Tavaf etmekle yakından uzaktan illgisi yoktur.

Bir de Bakara-158'in açılımına bakar mısınız. Orada da Türkçe tercümesinde doğru olarak ''tavaf'' geçmekte ve hangi kelime kullanılmakta. Mukayese eder misiniz. Nedenini açıklayabilir misiniz?

Saygılarımla
Galip Yetkin.[/QUOTE]

Tavaf; “bir yerde dolaşma” demektir. Burada bu sözcükle, orayı ziyarete gelen ve orada dolaşıp duran kimseler kastedilmiştir. Bu kimseler, orada cereyan eden aktiviteleri izleyerek gittikleri yerlerde Beytüllah’ın tanınmasına vesile olacaklardır. “Ka’be’yi tavaf” diye bir ifade Kur’an’da yer almaz.
Lütfen! Vakıa 17; A'raf 201; Kalem19; Nur 58; Ankebut 14 e bakar mısınız? İlk aklıma geliveren ayetler bunlar.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

dost1 20. September 2012 12:57 AM

Selamun aleykum! Değerli Bilgi Kardeşim!

[QUOTE=Bilgi;12563]Bakara:125


1. ve iz : ve olmuştu
2. ceal-nâ : biz kıldık
3. el beyte : ev, yer
4. mesâbeten : sevap yeri
5. li en nâsi : insanlar için
6. ve emnen : ve emniyetli
7. ve ittehizû : ve edinin
8. min makâmı : (makamdan) bir makam
9. ibrâhîme : İbrâhîm
10. musallen : namaz yeri
11. ve ahidnâ : ve ahd ettik
12. ilâ ibrâhîme : İbrâhîm'e
13. ve ismâîle : ve İsmail'e
14. en tahhirâ : temizlemek
15. beytiye : evim
16. li et tâifîne : tavaf edenler için
17. ve el âkifîne : ve devamlı ibadet edenler, itikâfta
18. ve er rukkai : ve rükû edenler
19. es sucûdi : secde edenler
Farkı anlayamadım açarmısınız lütfen?
Saygılarımla
Bilgi[/QUOTE]

Mealini verdiğiniz ayette "namaz yeri" olarak meallendirilen "musalla" kelimesi "destek merkezi " anlamındadır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

pramid 20. September 2012 06:53 AM

İsrâ / 15

Kim doğru yola gelirse kendisi için yola gelmiş bulunur. Kim saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçkimse başkasının yükünü çekmez. [B]Biz bir elçi göndermeden [/B]hiç kimseyi cezalandırmayız.


Meni-htedâ fe-innemâ yehtedî linefsih(i)(s) vemen dalle fe-innemâ yadillu ‘aleyhâ(c) velâ teziru vâziratun vizra uḣrâ(k) vemâ kunnâ mu’ażżibîne hattâ neb’aśe rasûlâ(n)


مَنِ اهْتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ ۖ وَمَنْ ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا ۚ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ ۗ وَمَا كُنَّا مُعَذِّبِينَ حَتَّىٰ نَبْعَثَ [B][COLOR="Red"]رَسُولًا[/COLOR][/B]

Bilgi 20. September 2012 09:14 PM

Bakarâ:125
Ve Biz, bir zaman bu Beyt'i/ilk yapılan okulu, insanlar için bir sevap kazanma/ dönüş yeri ve bir güven yeri yapmıştık. –Siz de İbrâhîm'in görev yaptığı yerden bir salât yeri [mâlî yönden ve zihinsel açıdan desteğin; toplumun aydınlatılmasının gerçekleştirileceği bir yer] edinin.– Ve Biz, İbrâhîm ile İsmâîl'e, “Beytimi, dolaşanlar, ibâdete kapananlar ve boyun eğip teslimiyet gösterenler, Allah'ı birleyenler için tertemiz tutun” diye ahit almıştık.
Merhaba Dost 1 kardeşim
Şöyle söyleyebilirmiyim iBRAHİM nasıl hanif bir kul olduysa Rabbimin yolunda biz de onun görev yaptıgı yerden bilgilenerek bu dünyada bir salat yeri edinmek olmalı diyorum
selamlar Allah ilminizi arttırsın

Bilgi 20. September 2012 09:37 PM

Bakarâ:158
Şüphesiz Safâ ve Merve Allah'ın alâmetlerinden birkaçıdır. Onun için her kim Beyt'i/İlâhiyat eğitim merkezi olan Ka‘be'yi kasdedip Beyt'e gider veya umre/kısa süreli eğitim yaptırılırsa, buralarda dolaşmasında kendisine bir sakınca yoktur. Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah karşılık verendir, en iyi bilendir
Sayın Galip Yetkin
Arapça kelimeleri karşılaştıracak bilgim olmadığından bilen olarak Dost 1 kardeşimin açıklamalarından ve sizlerin bilgilerinden faydalanacagım teşekkürler
saygılarımla
bilgi

Bilgi 22. September 2012 09:46 PM

Haşr:21
Eğer Biz, bu Kur’ân'ı bir dağa/çok iri cüsseli bir yükümlü varlığa indirseydik, Allah'a olan saygıyla, sevgiyle ve bilgiyle ürpertiden onu samimiyetle saygı duyar, baş eğer ve parça parça olmuş görürdün. Ve Biz, bu örnekleri iyiden iyiye düşünürler diye insanlara veriyoruz.

hiiic 24. September 2012 12:22 PM

[B]Rûm 30
(Resulüm!) Sen yüzünü [U]hanif olarak[/U] dine, Allah insanları [U]hangi[/U] [U]fıtrat üzere[/U] yaratmış ise ona çevir. [U]Allah'ın yaratışında değişme yoktur[/U]. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.[/B]

Bilgi 24. September 2012 05:29 PM

Mü'minûn:115-116
Peki siz, Bizim sizi sadece boş yere oluşturduğumuzu ve şüphesiz sizin yalnızca Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?
İşte gerçek sahip, yönetici Allah, yüceler yücesidir. O'ndan başka ilâh diye bir şey yoktur.

Bilgi 25. September 2012 07:52 PM

Haşr:23
O, Kendisinden başka ilâh diye bir şey olmayan Allah'tır. O, bütün kâinatın hükümdârı,
tertemiz, her türlü kötülük ve eksiklikten uzak, her türlü kusurdan uzak; sapasağlam, güven veren, gözetici, koruyucu, doğrulayıcı ve güvenilir, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olan, dilediğini zorla yaptıran, ulaşılmaz, azametli, ihtiyaçları gideren, işleri düzelten, derman veren, büyüklük ve ululukta tek olan; her şeyde ve her hâdisede büyüklüğünü gösterendir. Allah, onların ortak koştukları şeylerden arınıktır.

Bilgi 26. September 2012 08:29 PM

Nebe:38-40
ndirilmiş âyetler ve vahiy, tanık olarak saf saf dikildikleri gün, Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] izin verdikleri dışında hiç kimse konuşamaz. Ve o izin verilen, doğruyu söyler: “İşte bu, hak gündür. Artık dileyen Rabbine bir sığınak edinir. Şüphesiz Biz sizi yakın bir azap ile uyardık.” O gün, kişi iki gücünün/mal ve çevresinin ne takdim ettiğine bakar/yaptıklarıyla yüz yüze gelir ve kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve
rabliğini bilerek reddeden kişi: “Ah ne olaydı, ben bir toprak olsaydım” der.

Bilgi 27. September 2012 08:09 PM

Mâide:8
Ey iman etmiş kişiler! Allah için, hakkaniyeti ayakta tutan tanıklar olunuz. Ve bir topluma olan kininiz, sizi adaletsizlik yapmaya sürüklemesin. Adaletli olun, adaletli olmak, Allah'ın koruması altına girmeye daha yakındır. Allah'ın koruması altına girin. Şüphesiz Allah, yaptıklarınıza haberdardır.

Bilgi 29. September 2012 09:07 PM

Mü'min:64-65
Allah, sizin için yeryüzünü bir karargâh, göğü de bir bina yapan, size şekil veren, –ki şekillerinizi ne de güzel vermiştir– ve sizi temiz şeylerden rızıklandırandır. İşte O, Rabbiniz Allah'tır. –İşte, âlemlerin Rabbi olan Allah ne cömerttir!–
65O, diridir, O'ndan başka ilâh diye bir şey yoktur. Bu nedenle, dini sadece O'nun için arındıranlardan olarak O'na dua edin. Tüm övgüler yalnız âlemlerin Rabbi Allah'adır.”

Bilgi 2. October 2012 08:04 PM

Muhammed:33-34
Ey iman etmiş kimseler! Allah'a itaat edin, Elçi'ye itaat edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın.
Şüphesiz ki, küfreden; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden /inanmayan, Allah'ın yolundan saptıran, sonra da küfreden; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden biri olarak ölen kimseler, artık asla Allah onlara mağfiret etmeyecektir/ onları bağışlamayacaktır.

Bilgi 6. October 2012 05:01 PM

Ahzâb:72

Şüphesiz Biz, emaneti [bütünlüğü, kusursuzluğu, mükemmelliği] göklerin, yerin ve dağların üzerine yaydık, yaygınlaştırdık da, onlar, onu taşımaya yanaşmadılar, bütünlüğün, kusursuzluğun, mükemmelliğin alıp götürülmesinden korktular. Ve onu insan taşıdı [onu aldı götürdü, ona ihanet etti]. Şüphesiz insan, çok yanlış davranan; kendi zararlarına iş yapan ve çok cahildir.

Bilgi 7. October 2012 06:33 PM

Şûrâ:48
Buna rağmen eğer onlar yüz çevirirlerse bilsinler ki, Biz, seni onların üzerine bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece tebliğdir. Ve Biz, şüphesiz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevindi; eğer elleriyle yaptıkları yüzünden kendilerine bir kötülük isabet ederse de, o zaman görürsün ki şüphesiz o insan çok nankördür.

pramid 8. October 2012 01:07 PM

Muhammed yalnızca bir elçidir; ondan önce de (başka) elçiler gelip geçtiler: Öyleyse, o ölür yahut öldürülürse, topuklarınız üzerinde gerisin geri mi döneceksiniz? Ama, topukları üzerinde gerisin geri dönen kişi hiçbir şekilde Allah’a zarar veremez. -halbuki Allah, (Kendisine) şükreden herkesin karşılığını verecektir.-

Al-i İmran Suresi 144. Ayet

Bilgi 9. October 2012 08:46 PM

Mâide:105
Ey iman eden kimseler! Herkes kendinden sorumludur. Siz, kılavuzlandığınız doğru yola girdiğiniz zaman, sapan kimseler size zarar veremezler. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Sonra da O, yapmış olduğunuz şeyleri size haber verecektir.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:27 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam