hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Kuran Merkezli ve Allah odaklı iman! (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=463)
-   -   Hergün Bir Ayet.... (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=9)

hiiic 10. October 2012 08:22 PM

[B]Nisâ 36
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.[/B]

[B]Lokman 18
Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.[/B]

Bilgi 11. October 2012 08:08 PM

Mülk:3-4
O, yedi göğü, birbiri üzerine uyumlu olarak oluşturandır. Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] oluşturmasında bir çatlaklık-uygunsuzluk görmezsin. Haydi, gözünü döndür, bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha döndür. Gözün, âciz olarak ve çok bitkin olduğu hâlde sana dönecektir.

hiiic 12. October 2012 05:31 PM

[B]İsrâ 111
"Çocuk edinmeyen, hakimiyette ortağı bulunmayan, acizlikten ötürü bir dosta da ihtiyacı olmayan Allah'a hamdederim" de ve tekbir getirerek O'nun şanını yücelt![/B]

Bilgi 12. October 2012 06:49 PM

Sâd:86-87
De ki: “Ben Kur’ân'a karşı sizden bir ücret istemiyorum. Ben yükümlülük getirenlerden/ kendiliğinden bir şeyler uyduranlardan, külfet getirenlerden, başa iş çıkaranlardan da değilim.
Kur’ân, bütün âlemler için bir öğüttür ancak. Ve onun müthiş haberini bir zaman sonra kesinlikle bileceksiniz.”

Bilgi 14. October 2012 07:13 PM

İsrâ:88
De ki: “Andolsun ki bugünün, yarının tüm insanları, bu Kur’ân'ın bir benzerini getirmek üzere bir araya gelseler, birbirlerine yardımcı da olsalar, onun benzerini kesinlikle getiremezler.”

Bilgi 19. October 2012 02:00 PM

Lokmân:20
Allah'ın, göklerde ve yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için boyun eğdirdiğini/ sizin yararlanacağınız yapı ve sistemde yarattığını görmediniz mi? Ve Allah, içte ve açıkta olmak üzere nimetlerini üzerinize yaymıştır. İnsanlardan kimi de var ki, bilgisiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıyor.

Bilgi 21. October 2012 06:08 PM

Al-i imrân:175-176
Şüphesiz ki o şeytan/kötü niyetli insan, kendi yakınlarını korkutur. Onlardan korkmayın, eğer mü’min iseniz Benden korkun.
Küfürde Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmekte yarışan şu kişiler de seni üzmesin. Onlar, Allah'a hiçbir şekilde asla zarar vermezler. Allah onlara âhirette herhangi bir pay vermemeyi istiyor. Ve onlar için çok büyük bir azap vardır.

Bilgi 23. October 2012 01:43 PM

Al-i imrân:26-27

De ki: “Ey hükümranlığın hükümranı Allah'ım! Sen hükümranlığı dilediğin kimseye verirsin, dilediğin kimseden de hükümranlığı çeker alırsın, dilediğin kimseyi güçlü yaparsın, dilediğin kimseyi de alçak, rezil edersin. Hayır Senin elindedir. Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin! Sen, geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü gecenin içine sokarsın; Sen, ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü çıkarırsın. Sen, dilediğine de hesapsız rızık verirsin.”

Bilgi 24. October 2012 07:08 PM

İbrâhim:31
İman eden kullarıma söyle: Salâtı ikame etsinler [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluştursunlar-ayakta tutsunlar] ve alış-veriş ve dostluğun olmadığı bir günün gelmesinden önce, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden açık ve gizli olarak harcamada bulunsunlar.”

hiiic 26. October 2012 10:00 PM

[B]Nisâ 45
Allah düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah kafidir.[/B]

Bilgi 28. October 2012 04:08 PM

Hac:15-16
Kim, Allah'ın, kendisine dünyada ve âhirette yardım etmeyeceğini sanıyor idiyse, hemen samimiyetle Biz'e yönelsin, bir de Allah'ın astlarından kendine zarar ve menfaat veremeyecek o şeyler ile ilişkisini kessin. Sonra da baksın bakalım bu plânı, kendisini öfkelendiren şeyi/kafasındaki takıntıyı giderecek mi?
Ve işte Biz, Kur’ân'ı böylece apaçık âyetler hâlinde indirdik. Ve şüphesiz Allah, dilediği kimselere/dileyen kimselere kılavuzluk eder.

Bilgi 29. October 2012 11:26 AM

Furkan:43-44
ötü duygularını, tutkularını kendine tanrı edinen kişiyi gördün mü/hiç düşündün mü? Peki, onun üzerine sen mi vekil oluyorsun?
Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten vahye kulak vereceğini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar ancak hayvanlar gibidir. Aslında yol bakımından daha sapıktırlar/şaşkındırlar/aşağıdırlar.

Bilgi 30. October 2012 02:32 PM

Tahrim:8
Ey iman etmiş kimseler! Saf, katışıksız/ samimi bir hatadan dönüş ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz, Peygamber'i ve o'nunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı, ışıklarının önlerinde ve sağlarında koşacağı, “Rabbimiz! Işığımızı tamamla, bizi bağışla, çünkü Sen her şeye güç yetirensin” diyecekleri günde sizin kötülüklerinizi örter ve sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar.

Bilgi 31. October 2012 06:16 PM

Şûrâ:13
Allah, dinden Nuh'a yükümlülük olarak ulaştırdığı şeyi, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Mûsâ’ya ve İsa'ya yükümlülük olarak ulaştırdığımız şeyi yaşam yolu yaptı: “Dini hayata geçirin, ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin.” Senin kendilerini davet ettiğin şey, ortak koşan kimselere ağır geldi. Allah, dilediğini kendine seçer ve kalpten yöneleni de o davet edilene kılavuzlar.

Bilgi 1. November 2012 08:08 PM

Şûrâ:52-53
İşte böylece Biz, sana da Kendi emrimizden/Kendi işimizden olan ruhu/ Kur’ân'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nûr/ışık yaptık. Hiç kuşkusuz sen de dosdoğru bir yola; göklerde ve yerde bulunanlar Kendisi için olan Allah'ın yoluna kılavuzluk etmektesin. Gözünüzü açın, bütün
işler yalnız Allah'a döner.

Bilgi 3. November 2012 02:57 PM

Mücâdele:7
Göklerde olan şeyleri ve yeryüzünde olan şeyleri, Allah'ın bildiğini görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde O, kesinlikle dördüncüleridir. Beşte de O, kesinlikle altıncılarıdır. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar O, kesinlikle onlarla beraberdir. Sonra kıyâmet günü onlara yaptıkları şeyleri haber verecektir. Şüphesiz Allah, her şeyi en iyi bilendir.

sevginur 3. November 2012 08:40 PM

Malımın Ne Kadarının Zekatını Vereceğim ?
 
[SIZE=5]وَيَسْپَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ[/SIZE][COLOR=Red]



[/COLOR][B][COLOR=Red]Sana ne kadar vereceklerini soruyorlar; de ki: ihtiyaçtan fazlasını.[/COLOR][/B]

Fers 3. November 2012 09:19 PM

[B][SIZE="4"]وَيَسْپَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلِ[/SIZE] [COLOR="DarkRed"][SIZE="5"]الْعَفْوَ[/SIZE][/COLOR][/B]
ne infak edeceklerini sana sorarlar, [COLOR="DarkRed"][B]malın iyisini[/B][/COLOR] de...

Fazıl's 3. November 2012 09:43 PM

[QUOTE=sevginur;13545][SIZE=5]وَيَسْپَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ[/SIZE][COLOR=Red]



[/COLOR][B][COLOR=Red]Sana ne kadar vereceklerini soruyorlar; de ki: ihtiyaçtan fazlasını.[/COLOR][/B][/QUOTE]

[QUOTE=Fers;13546][B][SIZE="4"]وَيَسْپَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلِ[/SIZE] [COLOR="DarkRed"][SIZE="5"]الْعَفْوَ[/SIZE][/COLOR][/B]
ne infak edeceklerini sana sorarlar, [COLOR="DarkRed"][B]malın iyisini[/B][/COLOR] de...[/QUOTE]

Selamlar...
Aynı ayet ama aralarında uçurum kadar fark olan iki meal... İlki ideolojik ve siyasal olarak kullanılabilir durumda, yani ilk mealde azimet, zorunluluk, bağlayıcılık, kesinlik görülmüşken, ikinci mealde ruhsat yani bir nevi serbesti mevcut... Çok kıymetli Fers'in bilgisine hemen her zaman güvenirim. Ancak şimdi şöyle sormak istiyorum; bu iki meal sahibi, bu meali verirken hangi verileri kullandılar?
Uzun uzadıya izahtan sıkılmayacağımızı, şimdiden belirtelim. Yani konunun, tüm yönleri ve tüm detaylarıyla izah edilmesi, bu konudaki soru işaretlerinin ve olur ki vahiy ve süreç kavramlarının gerçekte nasıl anlaşılması gerektiği üzerine ışık da tutulmuş olacaktır. Saygılar...

sevginur 3. November 2012 09:58 PM

[QUOTE=Fers;13546][B][SIZE="4"]وَيَسْپَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلِ[/SIZE] [COLOR="DarkRed"][SIZE="5"]الْعَفْوَ[/SIZE][/COLOR][/B]
ne infak edeceklerini sana sorarlar, [COLOR="DarkRed"][B]malın iyisini[/B][/COLOR] de...[/QUOTE]

malın iyisi mi diye meallendirdiniz el afve afv olan, ihtiyaçtan fazla olan mal, affedilen, vazgeçilen değilmi yoksa iki anlamlandırılabilirmi diyorsunuz

Fers 3. November 2012 10:01 PM

selam

[quote]bu meali verirken hangi verileri kullandılar?[/quote]

bakara/267
....enfikuu min tayyibaati..../ iyi/hoş olanlarından infak....
....ve laa teyemmemuul habiise minhu tunfikuune ve lestum bi aahıziihı illaa en tugmiduu.../ ...ondan, işe yaramazını, gözü kapalı kabul etmeyeceğinizi infaka niyetlenmeyin...

farklı yerlerde farklı kelimelerle aynı mesaj...

ihtiyaçtan fazlanın kapsamı neye göre, ne kadar...
"on evim var biri benim ikisi geçim için gerisini ver" midir...

sevginur 3. November 2012 10:20 PM

[QUOTE=Fers;13549]selam



bakara/267
....enfikuu min tayyibaati..../ iyi/hoş olanlarından infak....
....ve laa teyemmemuul habiise minhu tunfikuune ve lestum bi aahıziihı illaa en tugmiduu.../ ...ondan, işe yaramazını, gözü kapalı kabul etmeyeceğinizi infaka niyetlenmeyin...

farklı yerlerde farklı kelimelerle aynı mesaj...

ihtiyaçtan fazlanın kapsamı neye göre, ne kadar...
"on evim var biri benim ikisi geçim için gerisini ver" midir...[/QUOTE]
dikkatli okumamıştım çok haklısınız rabbim sizden razı olsun ilminizi ziyadeleştirsin inş

sevginur 3. November 2012 10:31 PM

ihtiyacdan fazlası sizi ne kazandırır ihtiyacdan fazlasını verdiğinizde
bu zincir gibi sürekli bir akış olacak yoksula verdiğiniz gidip alış veriş edecek
dükkan sahibi kazanacak dükkan sahibi kazanırsa oda gidip sermayesini yatıracak.mal aldığı kişi kazanacak ..vs vs..

dost1 4. November 2012 01:04 AM

Selamun aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Allah, hepinizden de razı olsun. Ne güzel! Kur'an ayetlerini okuyor tefekkür ediyor ve tefekkürlerinizin sonuçlarını bizlerle paylaşıyorsunuz.

Tefekkürlerimize ışık tutması dileğimle.

Bakara 219:"...ve yes'eluneke ma zâ yunfikun kulil afv.."
Sana neyi infak edeceğini sorarlar. De ki afv/ihtiyaçtan fazla olanı.

'العفو - 'afv, "[B]kolay gelen, fazlalık, çokluk, çıkartılıp verilmesi insana ağır gelmeyen, malın nafakadan fazlası/artanı[/B]" demektir. (Lisan'ul Arap Afv maddesi)

Bakara;195: "Ve Allah yolunda infak yapın, ellerinizi [kendinizi] ellerinizle tehlikeye bırakmayın ve iyileştirin-güzelleştirin. Şüphesiz Allah, iyileştirenleri-güzelleştirenleri sever."

Bakara;245: Kimdir o kişi ki Allah'a güzel bir ödünç versin de Allah da ona birçok katlarını katlayıversin. Allah darlık da verir, genişlik de verir. Ve yalnız O'na döndürüleceksiniz.

Bakara; 267–271: "Ey iman etmiş kimseler! Kazandıklarınızdan,[B] sizin için yerden çıkardıklarımızın temizlerinden infak[/B] edin. Kendinizin göz yummadan alıcısı olamayacağınız pis şeyleri vermeye yeltenmeyin. Ve şüphesiz Allah'ın Ğanî ve Hamîd olduğunu bilin. Şeytan, sizi fakirlikle korkutur ve size aşırılığı [çirkinliği-hayâsızlığı] emreder. Allah ise, size Kendisinden bağışlama ve bol ihsan vaat eder. Ve Allah vâsi'dir [ilmi ve rahmeti sonsuz geniş olandır], en iyi bilendir. O [Allah], dilediğine hikmet [zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeler] verir. Ve kime hikmet verilirse, gerçekten ona pek çok hayır verilmiştir. Kavrama yetenekleri olanlardan başkası da iyice düşünmez. [B]Nafaka cinsinden neyi infak ettiyseniz [/B]veya [B]adak türünden ne adadıysanız şüphesiz Allah onu bilir.[/B] Ve zalimler için herhangi bir yardımcı yoktur. Sadakaları açıkça verirseniz, artık o, ne iyi olur ve eğer onları gizlerseniz, fakirlere verirseniz artık bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmını kapattırır. Ve Allah, işlemiş olduğunuz şeylere haberdardır.
(Mâide: 12) Allah, İsrâîloğulları'ndan söz almıştı. İçlerinden on iki nakib [müfettiş/başkan] göndermiştik. Ve Allah demişti ki: "Ben, muhakkak sizinle beraberim. Salâtı ikâme eder, zekâtı verir, Peygamberlerime iman eder, onları destekler ve Allah'a güzelce ödünç verirseniz andolsun ki sizin günahlarınızı örteceğim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere girdireceğim. İşte sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, gerçekten dosdoğru yoldan sapmış olur."

Teğâbün;17–18: "Eğer Allah'a güzel bir ödünç verirseniz, O, onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. Ve Allah, en iyi karşılık ödeyen, çok yumuşak davranan, görülebileni ve görülmeyeni bilendir, Azîz'dir, Hâkim'dir. "

Müzzemmil; 20: "Salâtı ikâme edin, zekâtı verin, güzel bir ödünçle Allah'a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin! Hiç kuşkusuz Allah çok affedici, çok esirgeyicidir."

Leyl; 17–20: "Kimseden karşılık beklemeden, sadece yüce Rabbinin rızasını umarak, arınmak için malını veren çok takvâlı kişi ondan uzak tutulacaktır. Ve yakında o mutlaka hoşnut olacaktır."

Âl-i İmrân 92: " Sevdiğiniz şeylerden bağışlamadıkça asla birr'e/iyi kimseliğe eremezsiniz. Siz her neyi bağışlarsanız da kesinlikle Allah onu en iyi bilendir."

Tevbe;34-35:"Ey iman etmiş kişiler! Kesinlikle, hahamlardan, rahiblerde bir çoğu insanların mallarını hakksız yere yerler ve Allah yolundan saptırırlar. Ve kesinlikle altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar; hemen onlara acıklı bir azabı müjdele! O gün, onların [altın ve gümüşlerin] üstü cehennem ateşinde kızdırılacak da bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak: “İşte bu kendi canınız için saklayıp biriktirdiğiniz şeydir. Haydi şimdi tadın şu biriktirdiğiniz şeyleri!”

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

hiiic 4. November 2012 01:13 AM

....

sevginur 4. November 2012 03:38 AM

MAŞALLAH kardeşlerim ..sizleri tanımamı sağlayan tüm güzellikler için rabbime hamd ederim..heyecanla takip ediyorum konu içime çok sindi
Allah izin verirse çalışarak takipçiniz olacağım inş

Fers 4. November 2012 09:29 AM

bende başka bir zincirden bahsedeyim,
şu baştaki on evi yeniden aldık, biri bize ikisi geçime demiştik...
diğer yedisi kiraya, kira gelirlerinin örneğin yüzde otuzunu ihtiyaç sahiplerine dağıttık geri kalanını onbirinci ev ve sonrakiler için sermaye yaptık böylece sürekli artan ve kalıcı olan bir infak sistemi oluşturduk...
gelen gelirleri tek bir seferde belli kişilere bağlamak yerine uzun vadede en çok ihtiyacı olana/olanlara pay etme şansına sahip olduk ki daha geniş kitleler faydalansın...

döndük ihtiyaç fazlasına, üç ev bizde gerisi ihtiyac kapsamını aştığı için herbirini verdik ve infak sistemimizi tek bir seferde sona erdirdik...
bu sistemle kimse ihtiyaçtan fazla mal edinemez dolayısı ile ihtiyaç fazlasına sahip olma durumu bir süre sonra kendiliğinden yok olur, sistem kendi kendini tüketir bu tükenmenin sonunda herkes eşit konuma gelir mi bilinmez...

ihtiyaç fazlasını verip maldan yana rahat olma şansını ortadan kaldırtmak rabbe yakışan bir öğüt müdür, belkide ihtiyaç fazlasının benim kavrayamadığım başka bir izahı/izahları vardır, ben yanlış anlamışımdır öyleyse eyvallah...

ifadelerim yorumdan ibarettir...

kaynaklı/kaynaksız sözlük anlamları...

afv: ayakla basılmadık yer, malın iyisi, helaali, terketmek, mahvetmek, yok etmek, silip süpürmek, bir şeyi elde etmeye yönelik niyet etmek/kast etmek, fazlalık, artıp çoğalma, bağışlama, vazgeçme, geriye bırakma, affetme, af dileme, bir şeyin belirti ve eserini silme, yoketme, verme, düşürme, geçiverme.

bu anlamları bir kenara, ben el afv nin bu ayetteki kullanımını devamındaki ayette verilen malın niteliğini açıklamasından çıkarıyorum...

bakara/267
....enfikuu min [B]tayyibaati[/B]..../ iyi/hoş olanlarından infak....
....ve laa teyemmemuul [B]habiise[/B] minhu tunfikuune ve lestum bi aahıziihı illaa en [B]tugmiduu[/B].../ ...ondan, işe yaramazını, gözü kapalı kabul etmeyeceğinizi infaka niyetlenmeyin...

ve bana göre iki ayetteki mesaj aynıdır ikisi birbirini açıklar yani farklı kelimelerle aynı mesaj...

ali imran/134
elleziine yunfikuune fiis serraai ved darraai.../
rahatlık ve sıkıntıda infak edenler....

verilecek olan elde olanın iyisi/el afve dir, herkes refahta ve sıkıntıda olsa da elinde olanın iyisinden kendi limitinde...

Fers 4. November 2012 09:33 AM

mesela
[quote]
Âl-i İmrân 92: " Sevdiğiniz şeylerden bağışlamadıkça asla birr'e/iyi kimseliğe eremezsiniz. Siz her neyi bağışlarsanız da kesinlikle Allah onu en iyi bilendir."[/quote]

burda verilen örnekte "sevilen şeylerin fazlasını" vermek mi "sevilen şeylerden" vermek mi"...

hiiic 4. November 2012 11:36 AM

[IMG]http://sphotos-e.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-prn1/548872_370339656384081_1541985672_n.jpg[/IMG]

[B]Âl-i İmrân 180
Allah'ın, kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine bu onlar için pek fenadır. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.[/B]

Bilgi 4. November 2012 03:49 PM

Bakara:215
Onlar, sana neyi Allah yolunda harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayırdan/maldan; zamandan, bilgiden verdiğiniz şeyler, ana-baba, en yakınlar, yetimler, miskinler ve yolda kalmışlar içindir.” Ve hayırdan ne işlerseniz, artık şüphesiz Allah, onu en iyi bilendir.

hiiic 4. November 2012 08:23 PM

[B]İsrâ 36
Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.[/B]

[IMG]http://sphotos-e.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/389066_10150979624879001_160447561_n.jpg[/IMG]

Bilimsel temeli olmayan, göz, kulak ve akıl ile gözlemlenemeyen, kavrnamayan, doğruluğu şahibeli olan şeylerin peşine düşmek, hurafeye dayanmaktır.
Bu çağda bilimsel temelleri kabul etmeyen bir sürü insan var ve işin korkutucu tarafı, bunlar kendisini MÜSLÜMAN zannediyorlar.

dost1 4. November 2012 08:58 PM

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

[QUOTE=Fers;13601]bende başka bir zincirden bahsedeyim,
şu baştaki on evi yeniden aldık, biri bize ikisi geçime demiştik...
diğer yedisi kiraya, kira gelirlerinin örneğin yüzde otuzunu ihtiyaç sahiplerine dağıttık geri kalanını onbirinci ev ve sonrakiler için sermaye yaptık böylece sürekli artan ve kalıcı olan bir infak sistemi oluşturduk...
gelen gelirleri tek bir seferde belli kişilere bağlamak yerine uzun vadede en çok ihtiyacı olana/olanlara pay etme şansına sahip olduk ki daha geniş kitleler faydalansın...

döndük ihtiyaç fazlasına, üç ev bizde gerisi ihtiyac kapsamını aştığı için herbirini verdik ve infak sistemimizi tek bir seferde sona erdirdik...
bu sistemle kimse ihtiyaçtan fazla mal edinemez dolayısı ile ihtiyaç fazlasına sahip olma durumu bir süre sonra kendiliğinden yok olur, sistem kendi kendini tüketir bu tükenmenin sonunda herkes eşit konuma gelir mi bilinmez...

ihtiyaç fazlasını verip maldan yana rahat olma şansını ortadan kaldırtmak rabbe yakışan bir öğüt müdür, belkide ihtiyaç fazlasının benim kavrayamadığım başka bir izahı/izahları vardır, ben yanlış anlamışımdır öyleyse eyvallah...

ifadelerim yorumdan ibarettir... [/QUOTE]

Sizi : “şu baştaki on evi yeniden aldık, biri bize ikisi geçime demiştik...” demeye iten nedenler nedir?

Rabbimizin: “[B]Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başka şey yoktur.[/B]” (Necm;39)
ayeti ortada dururken on evi nasıl alabiliyorsunuz?

Diyelim ki aldınız.

Yine Rabbimizin :
“[B]Şüphesiz Allah'ın koruması altına girmiş kişiler, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri almış olarak bahçelerde ve pınarlardadırlar. Şüphesiz onlar, bundan önce iyilik-güzellik üretenler idiler. Onlar geceleyin pek az uyurlardı. Onlar, seherlerde bağışlanma dilerlerdi ve onların mallarında isteyen ve isteyemeyen için bir hak vardı.[/B]” (Zariyat;15-19) ayetleri ortada duruken bu kadar evi elinizde nasıl tutabilirsiniz?

Diyelim ki on evi aldınız. Birisini kendinize, ikisini geçiminize ayırıp yedi tanesini Rabbimizin :

“[B]Gerçekten Bizim ayetlerimize ancak kendilerine öğüt verildiği zaman secde ederek yerlere kapanan ve Rablerine hamd ile tesbih eden ve büyüklük taslamayan kimseler inanırlar. Onların yanları yataklardan uzaklaşır, onlar korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan bağışlarlar.[/B] (SECDE;15 –16) ayetleri ortada dururken nasıl kiraya verebilirsiniz?

Değerli Kardeşlerim!
Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah, iman edenlerin İnfak yapmalarını , gerekçesini de belirterek istemiştir.

Bakara;195: “[B]Ve Allah yolunda infak yapın, ellerinizi [kendinizi] ellerinizle tehlikeye bırakmayın ve iyileştirin-güzelleştirin. Şüphesiz Allah, iyileştirenleri-güzelleştirenleri sever. [/B]“

Âyetteki “ve lâ tulqû bi-eydiyekum ilettehlüketi” = Ellerinizi/kendinizi ellerinizle tehlikeye bırakmayın ifadesindeki “bi-eydiyekum” ibaresi, cüziyyet mecâzı mürseli ile "kendinizi" anlamında olabileceği gibi, "eliyle ayağıyla tehlikeye gitmek" anlamında bir deyim de olabilir. Buna göre ifade, "kendinizi ellerinizle tehlikeye bırakmayın" anlamında olur.

İnfaktan kaçınanlar, kendi elleriyle kendi sonlarını hazırlarlar. Zira zengin-fakir arasındaki uçurum, toplumda sosyal patlama ve kargaşaya sebep oluşturmaktadır.

Birilerinin elinde on tane ev olacak ve birilerinin bir tane bile evi olmayacak ve bu toplum İslamı yaşayanlar olacak?

İnfak o kadar önemlidir ki, Rabbimiz olan Yüce Allah; servetin, sadece zenginler arasında dolaştığında, toplumdaki dengelerin bozularak, fakirlerin haset ve kinini azdıracağını, böylece toplumun tehlikeye düşeceğini Haşr; 7–8 de:

“[B]Allah'ın, o kent halkından, Rasûlü'ne verdiği ganimetler, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşmasın diye Allah'a, Elçi'ye yakınlık sahiplerine; göç eden fakirler –ki onlar, Allah'ın lütuf ve rızasını ararken yurtlarından ve mallarından çıkarılmışlardır, Allah'a ve Elçisi'ne yardım ederler. İşte onlar, doğruların ta kendileridir,– yetimlere, miskinlere, yolcuya aittir. Elçi, size ne verdiyse onu hemen alın. Sizi neden aloyduysa ondan geri durun. Allah'a da takvâlı davranın. Şüphesiz Allah, kovuşturması çok çetin olandır.[/B]”


Enfâl: 60 de:

“ [B]Ve siz de gücünüzün yettiği kadar onlara karşı her çeşitten kuvvet biriktirin ve savaş atları hazırlayın ki, onlarla hem Allah'ın düşmanlarını, hem de kendi düşmanlarınızı, ayrıca Allah'ın bilip de sizin bilmediğiniz daha başkalarını korkutasınız. Ve Allah yolunda her ne harcarsanız o size eksiksiz ödenir ve siz hakksızlığa uğratılmayacaksınız.[/B]

Muhammed;38 de:

“[B]İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılan kimselersiniz. Öyleyken sizden kimileri cimrilik ediyor. Ve kim cimrilik ederse kendi benliğinden cimrilik ediyordur. Ve Allah zengindir, siz ise fakirlersiniz. Eğer siz yüz çevirirseniz O [Allah], yerinize sizden başka bir toplum getirir. Sonra onlar, sizin benzerleriniz olmazlar[/B].”

diye belirtmektedir.

Değerli Kardeşlerim!

Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah; mal ve servet verdiği kimselerin, ellerinde tuttukları fazlalıkları muhafaza etmelerine veya daha da arttırmalarına imkân veren davranışlardan kaçınmalarını, kendilerine verilen bu fazlalıkları infak yoluyla harcamalarını, kişilerin gerçek kazançlarının ancak çalışıp didinerek elde edilecek cinsten olması sebebiyle boşu boşuna karşılıksız kazanç sağlama girişiminde bulunmamalarını istemekte, aksi davranışların ise “[B]insanların kendi kendilerini tehlikeye atmaları[/B]”, hatta “[B]birbirlerini öldürmeleri[/B]” anlamında olacağı uyarısını yapmaktadır.

Onurlu bir hayat sürdürebilmenin, dini, imanı, namusu ve vatanı koruyabilmenin yolu infak yapmaya bağlıdır.

Rabbimizin ; Necm;39- 41 de:

“[B]Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başka şey yoktur. Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir. Sonra karşılığı kendisine eksiksiz olarak verilecektir.[/B]”
ifadesi, özellikle çağımızın ekonomik sorunları için bir çözüm reçetesi içermektedir. Bu reçete hem İbrahîm peygamber ve hem de Mûsâ peygamber döneminde verilmiş bir reçetedir. Yani tüm zamanlar için geçerli, evrensel bir reçetedir. Müslümanlar bu Âyetlerin ne ifade ettiğini en doğru şekilde anlamalı ve uygulamalıdırlar. Kapitalizmin arka plâna attığı ama Sosyalizm ve Komünizm olarak isimlendirilen sistemlerin bütün üst yapılarını dayandırdıkları "emek" bu reçetenin tek dayanağıdır. Yapılması gereken, önce bu Âyetlerin ifade ettiği gerçekler doğrultusunda mevcut ekonomik sistemlerin yanılgı noktalarını saptamak, sonra da bu ilâhî ilkeye uygun zulümsüz, sömürüsüz, barış içinde bir dünya toplumu oluşturma çabası içine girmek olmalıdır.


[QUOTE=Fers;13601]
kaynaklı/kaynaksız sözlük anlamları...

afv: ayakla basılmadık yer, malın iyisi, helaali, terketmek, mahvetmek, yok etmek, silip süpürmek, bir şeyi elde etmeye yönelik niyet etmek/kast etmek, fazlalık, artıp çoğalma, bağışlama, vazgeçme, geriye bırakma, affetme, af dileme, bir şeyin belirti ve eserini silme, yoketme, verme, düşürme, geçiverme.

bu anlamları bir kenara, ben el afv nin bu ayetteki kullanımını devamındaki ayette verilen malın niteliğini açıklamasından çıkarıyorum...

bakara/267
....enfikuu min [B]tayyibaati[/B]..../ iyi/hoş olanlarından infak....
....ve laa teyemmemuul [B]habiise[/B] minhu tunfikuune ve lestum bi aahıziihı illaa en [B]tugmiduu[/B].../ ...ondan, işe yaramazını, gözü kapalı kabul etmeyeceğinizi infaka niyetlenmeyin...
ve bana göre iki ayetteki mesaj aynıdır ikisi birbirini açıklar yani farklı kelimelerle aynı mesaj...
ali imran/134
elleziine yunfikuune fiis serraai ved darraai.../
rahatlık ve sıkıntıda infak edenler....

verilecek olan elde olanın iyisi/el afve dir, herkes refahta ve sıkıntıda olsa da elinde olanın iyisinden kendi limitinde...[/QUOTE]

Değerli Kardeşlerim!

Ayetin sadece “....enfikuu min [B]tayyibaati[/B]..../ iyi/hoş olanlarından infak....” bu kısmını alarak yargıda bulunmak ne derece doğru olur?

Ya eyyühelleziyne amenu enfiku min tayyibati ma kesebtüm ve mimma ahrecna leküm minel Ard…
Ey iman etmiş kimseler! Kazandıklarınızdan, sizin için yerden çıkardıklarımızın temizlerinden Allah yolunda harcayın..

İnfak edeceklerimiz/harcayacaklarımız nedir?
Kazandıklarımız ve yerden çıkardıklarımızın tayyib olanları.

Rabbimiz olan Yüce Allah yiyeceklerde tayyib olanları helal, murdar ve kötü şeyleri ise haram kılmıştır .

[B]Maide; 4[/B]: Sana, kendilerine neyin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: “Size tayyibat (iyi ve temiz şeyler) helâl kılındı.” Allah’ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah’ın adını anın, Allah’a takvalı davranın. Hiç şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

[B]Maide; 87, 88[/B]: Ey iman edenler! Allah`ın size helâl kıldığı temiz şeyleri haram saymayın. Ve aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez. Allah’ın size verdiği rızklardan helâl ve temiz olarak yiyin ve inandığınız Allah’a takvalı davranın.

[B]A’râf; 157[/B]: Onlar ki, onlara iyiyi emreden ve onları kötülüklerden alıkoyan, temiz ve hoş şeyleri kendilerine helâl kılan, murdar ve kötü şeyleri de üzerlerine haram kılan, sırtlarından ağır yükleri, üzerlerindeki bağları ve zincirleri indiren yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılmış bulacakları o ümmî peygamber o elçiye uyarlar. O hâlde, ona iman eden, ona kuvvetle saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun ile birlikte indirilen nuru izleyen kimseler var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Ayrıca Bakara; 57, 172, Maide; 5, Ta Ha; 81, Müminun; 51. ayetlerine de bakılabilir.

Değerli Kardeşlerim!

Ayetlerde vurgulanın tam olarak anlaşılabilmesi için Ayetteki cümle içerisinden sadece bir iki sözcüğe bakmak yerine cümlenin tamamına,öncesine ve sonrasına birlikte bakmanın daha iyi olacağını düşünüyorum.

Birlikte bakalım inşaAllah.

[B]Bakara 267-274[/B]:
[B]267[/B] Ey iman etmiş kimseler! Kazandıklarınızdan, sizin için yerden çıkardıklarımızın temizlerinden Allah yolunda harcayın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olamayacağınız pis şeyleri vermeye yeltenmeyin. Ve şüphesiz Allah'ın çok zengin/hiçbir şeye muhtaç olmayan, övülen/övgüye lâyık bulunan olduğunu bilin.
[B]268[/B] Şeytân, sizi fakirlikle korkutur ve size çirkinliği-hayâsızlığı emreder. Allah ise, size Kendisinden bağışlama ve bol ihsan vaat eder. Ve Allah, bilgisi ve rahmeti sonsuz geniş olandır, en iyi bilendir.
[B]269[/B] Allah, dilediğine haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeler verir. Ve kime haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeler verilirse, gerçekten ona pek çok hayır verilmiştir. Kavrama yetenekleri olanlardan başkası da iyice düşünmez.
[B]270[/B] Nafaka cinsinden neyi harcamada bulunduysanız veya adak türünden ne adadıysanız şüphesiz Allah onu bilir. Ve kendi benliklerine haksızlık eden kimseler için herhangi bir yardımcı yoktur.
[B]271[/B] Sadakaları açıkça verirseniz, artık o, ne iyi olur; eğer onları gizlerseniz, fakirlere verirseniz de artık bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmını kapattırır. Ve Allah, işlemiş olduğunuz şeylere haberdardır.
[B]272[/B] Onları doğru yola getirmek senin boynuna borç değildir, ancak Allah dilediği kimseyi doğru yola getirir. Ve hayırdan harcamada bulunduğunuz şeyler sırf kendiniz içindir. Ve siz yalnızca Allah rızasını gözetmenin dışında harcamada bulunmazsınız. Ve hayırdan ne harcamada bulunursanız, o, size tastamam ödenecektir. Ve siz, haksızlığa uğratılmayacaksınız.
[B]273[/B] Allah yolunda harcamanız, yeryüzünde gezip dolaşmaya güç yetiremeyen kendilerini Allah yoluna adamış olan fakirler için olsun. Utangaçlıklarından, bilmeyenler, onları zengin sanırlar. – Sen onları işaretlerinden tanırsın.– Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Ve siz, hayırdan neyi harcarsanız, biliniz ki, şüphesiz Allah, onu çok iyi bilendir.
[B]274[/B] Mallarını her zaman, gizlice ve açıkça Allah yolunda harcayan kimseler; işte onların, Rableri nezdinde ödülleri vardır. Ve onlara herhangi bir korku yoktur, onlar üzülmezler de.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

dost1 4. November 2012 09:49 PM

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

[QUOTE=Fers;13602]mesela


burda verilen örnekte "sevilen şeylerin fazlasını" vermek mi "sevilen şeylerden" vermek mi"...[/QUOTE]

Ayette belirtilen "[B]sevilen şeylerden[/B]" dir. Sevilen şeylerin fazlasından değil.



Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah Bakara 195 de infak emrini vermişti:

"Ve Allah yolunda infak yapın, ellerinizi [kendinizi] ellerinizle tehlikeye bırakmayın ve iyileştirin-güzelleştirin. Şüphesiz Allah, iyileştirenleri-güzelleştirenleri sever."

İnfakın kimlere verileceğini Bakara;215 de:

"Onlar, sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: Hayırdan [maldan] verdiğiniz şeyler, ana-baba, en yakınlar, yetimler, miskinler ve yolda kalmışlar içindir. Ve hayırdan ne işlerseniz, artık şüphesiz Allah, onu en iyi bilendir."

belirterek Bakara 219 da:
...Yine sana neyi Allah yolunda harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İhtiyaçtan fazlasını harcayın.” diyerek son nokta konulmuştu.

Kardeşimizin sorusuna neden olan Ali İmran 92.Âyette ise "BİRRe ermek için ne yapılması gerektiğine vurgu yapılmaktadır:

"Len tenalül birra hatta tünfiku mimma tuhıbbun ve ma tünfiku min şey'in fe innAllahe bihi ‘Aliym"

"[B]Sevdiğiniz şeylerden bağışlamadıkça[/B] asla birr'e/iyi kimseliğe eremezsiniz. Siz her neyi bağışlarsanız da kesinlikle Allah onu en iyi bilendir."

Yargı: Sevdiğiniz şeylerden bağışlamadıkça BİRRe erilmez.


Burada hedef olarak "BİRR" gösterilmiştir. "

“Takva” sözcüğünün anlamdaşı durumunda olan “ BİRR” sözcüğü geniş anlamıyla; “[B]her türlü hayır ve iyilik işlerinde genişlik, ihsan, itaat, doğruluk, bol bol iyilik[/B]” demektir. Yani bu sözcük, her türlü iyiliği, ihsanı ve hayırlı davranışı kapsamaktadır.

[B]Bakara;177[/B]: "Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz [B]BİRR[/B] değildir. Ama [B]BİRR [/B][iyi olan kimseler], Allah'a, Âhiret günü'ne/son gün'e, meleklere, Kitaba, Peygamberlere inanan; malını akrabalara, yetimlere, miskinlere, yolcuya ve dilenenlere ve boyunduruktakilere [kölelere], ona [Allah'a/mala/vermeye] sevgisi olmasına rağmen, veren ve salâtı ikâme eden, zekâtı veren kimselerdir. Ve de sözleştiklerinde, sözlerini tastamam yerine getiren, sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreden kimselerdir. İşte onlar, sadık olanlardır. Ve işte onlar, takvâlı olanların ta kendileridir."

İnfitar: 13 Şüphesiz ki "[B]ebrâr[/B]", elbette naîmin [mutluluk cennetinin] içindedirler.

(İnsan: 5–7) Şüphesiz, [B]ebrâr[/B] [iyiler/yardımseverler], kâfur katılmış bir tastan içerler, fışkırtıldıkça fışkırtılacak bir pınardan ki, ondan, verdikleri sözleri yerine getiren ve kötülüğü yayılan bir günden korkan ve "Biz sizi, ancak Allah yüzü [Allah rızası] için doyuruyoruz ve sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz; evet, biz asık suratlı ve çatık kaşlı bir günde, Rabbimizden korkarız" diyerek Allah sevgisi için, yiyeceği, yoksula ve öksüze ve tutsağa veren Allah'ın kulları, içerler.

Mutaffifîn;18–28: Hayır, hayır... "[B]Ebrâr[/B]"ın kaydı, kesinlikle illiyyîn'dedir. İlliyyîn'in ne olduğunu sana ne bildirdi? Yaklaştırılmışların tanık olduğu rakamlanmış/yazılmış bir kayıttır! Şüphesiz ki "[B]ebrâr[/B]", elbette, naîm'in içindedirler, tahtlar üzerinde beklenti içindedirler. Yüzlerinde nimetin aydınlığını görürsün. Onlar, mühürlü saf bir içkiden sulanırlar. Ki onun mührü/ neticesi misktir. Karışımı tesnim'dendir. Yaklaştırılmışların içecekleri bir pınardandır. Artık yarışanlar, işte bunda yarışmalıdırlar.



İnsanın sevdiği şeyi infak etmesi, âhiret inancının sağlamlığından kaynaklanır. Yani, âhirette daha değerlisinin kendisine verileceğine inandığı için infakta bulunur. Buna inanmayanlar, infakı, sadakayı, yardımı aptallık olarak görürler.

Bakara; 267: Ey iman etmiş kimseler! Kazandıklarınızdan, gerek sizin için yerden çıkardıklarımızın temizlerinden infak edin. Kendinizin göz yummadan alıcısı olamayacağınız pis şeyleri vermeye yeltenmeyin. Ve şüphesiz Allah'ın Ğanî ve Hamîd olduğunu bilin.

Tövbe: 111: Şüphesiz Allah, inananlardan canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır: Onlar, Allah yolunda savaşırlar; sonra öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah'ın Tevrât, İncîl ve Kur'ân'daki gerçek bir sözüdür. Ve sözünü, Allah'tan daha çok tutan kim vardır? Öyleyse, yaptığınız alış-verişle sevinin. Ve işte bu büyük başarının ta kendisidir.

Saff; 10–11: Ey inanmış olan kimseler! Size, sizi can yakıcı bir cezadan kurtaracak, kazançlı bir ticaret göstereyim mi? Allah'a ve O'nun Elçisi'ne inanacaksınız; Allah yolunda canlarınızla, mallarınızla çaba harcayacaksınız. İşte bu, eğer bilirseniz, sizin için daha iyidir: Sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki hoş meskenlere girdirir. İşte bu, büyük kurtuluştur.

Değerli Kardeşlerim!
Rabbimizin Bakara; 44 deki hitabı müthiştir:
"Siz insanlara “[B]birr[/B]”i buyuracaksınız da kendinizi unutacak mısınız? Oysa ki Kitap`ı okuyorsunuz. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?"

Bizler ihtiyaçtan fazla olanları infak etmeliyiz. İnfak edeceklerimiz sevdiklerimizden olmalıdır, tayyib olmalıdır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

hiiic 5. November 2012 01:00 PM

[B]Ahkâf 26
Andolsun ki, onlara da size vermediğimiz kudret ve serveti vermiştik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir fayda sağlamadı. Zira bile bile Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlardı. Alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıverdi.[/B]


[IMG]http://sphotos-c.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash3/523120_379551592117072_2129834903_n.jpg[/IMG]


[B]Mü’minûn 55
Sanıyorlar mı ki, onlara verdiğimiz servet ve oğullar ile.[/B]

...

hiiic 5. November 2012 06:03 PM

SİNEKLERİN TAM 9 KALBİ VARDIR. GÖZLERİNDE 8000 MERCEK BULUNUR VE SANİYEDE 100 GÖRÜNTÜ ALGILAYABİLİR

ERKEK SİNEK YAŞAMININ İLK 24 SAATİNDE ANTENLERİ ISLAK OLDUĞU İÇİN DİŞİNİN KANAT SESİNİ DUYAMAZ VE ÇİFTLEŞEMEZ. DİŞİ, ERKEKTEN DAHA FAZLA KANAT ÇIRPAR.[U] SANİYEDE TAM [COLOR="Red"]1000[/COLOR] KEZ![/U]

DİŞİLERİN BAŞ KISMINDA İKİ ANTEN VE ARASINDAN ÇIKAN EMME HORTUMU BULUNUR. YANAKLARININ İKİ YANINDA 4 ADET KESİCİ BIÇAK VARDIR

KARINLARINDAKİ ISI ALGILAYICILARLA KARANLIKTA DAHİ İNSANIN DAMARINI HİSSEDEBİLİR. ISIRDIKTAN SONRA BIÇAKLARINDAN AKITTIĞI BİR SIVI İLE DOKULARIN UYUŞMASINI SAĞLAR VE KANIN PIHTILAŞMASINI ENGELLER

SİVRİSİNEĞİN ISIRDIĞI YERİN DAHA SONRA ŞİŞMESİ VE KAŞINMASI BU SIVIDAN DOLAYIDIR

[B]Hac Suresi, 73
Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allah'ın dışında tapmakta olduklarınız -hepsi bunun için biraraya gelseler dahi- gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de. [/B]

[IMG]http://baqavi.files.wordpress.com/2009/06/mosquito_mouthparts.jpg[/IMG]

hiiic 5. November 2012 08:21 PM

[B]Hucurât 13
... Muhakkak ki Allah yanında [U]en değerli olanınız[/U], [U]O'ndan en çok korkanınızdır[/U]. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.[/B]

raven 5. November 2012 09:09 PM

Yûnus / 26

Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar orada.

Fers 5. November 2012 10:02 PM

selam

burada yer işgal etmek istemezdim, kusuruma bakılmasın...

[quote]Sizi : “şu baştaki on evi yeniden aldık, biri bize ikisi geçime demiştik...” demeye iten nedenler nedir?
Rabbimizin: “Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başka şey yoktur.” (Necm;39)
ayeti ortada dururken on evi nasıl alabiliyorsunuz?

Yine Rabbimizin :
“Şüphesiz Allah'ın koruması altına girmiş kişiler, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri almış olarak bahçelerde ve pınarlardadırlar. Şüphesiz onlar, bundan önce iyilik-güzellik üretenler idiler. Onlar geceleyin pek az uyurlardı. Onlar, seherlerde bağışlanma dilerlerdi ve onların mallarında isteyen ve isteyemeyen için bir hak vardı.” (Zariyat;15-19)
ayetleri ortada duruken bu kadar evi elinizde nasıl tutabilirsiniz?

“Gerçekten Bizim ayetlerimize ancak kendilerine öğüt verildiği zaman secde ederek yerlere kapanan ve Rablerine hamd ile tesbih eden ve büyüklük taslamayan kimseler inanırlar. Onların yanları yataklardan uzaklaşır, onlar korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan bağışlarlar. (SECDE;15 –16)
ayetleri ortada dururken nasıl kiraya verebilirsiniz?
[/quote]

adama evler babasından kalmış babasına dedesinden(ki bunların hiçbirine gerek yok kendisi kazanmışta olabilir) vs...
ne oldu şimdi günaha mı girdi arkadaşımız, evlerinin kirasının belli bir kısmını(ben yüzde otuz yazmışım siz yetmiş yazın) ihtiyaç sahiplerine dağıtırken(Allah razı olsun denecek iken) bu ayete posta mı koymuş sayıldı...

bu mantığın varacağı yer belli, öyleyse adem afrika/amazon yerlileri misali yaşamaya sabitlendi/zorlandı, ne güzel...
varsa imkanınız, varlıklı olmanın/zenginleşmenin/diğerlerinden fazla mal edinmenin haram/yasak/kötü davranış olduğuna dair alemlerin efendisinden ayet/delil getirip bilgilendirin beni...

Fers 5. November 2012 10:03 PM

ve mimmaa razaknaahum yunfikuune.../
bu ifadenin ne anlama geldiğini bilmediğinizi düşünüyorum...

diyelimki bu rızk sizin anladığınız manada,
bu evlerden alınan gelirler Allah ın verdikleri sınıfında değil midir, infak edilemez mi, infak ağacının meyvesinden her yıl faydalanıp ihtiyaç sahiplerine sürekli dağıtmak varken kökünden kesilip bir seferliğine kışlık odun mu yapılması gerekir...

bu verdiğim örneklerin içeriğini kavradığınızı/kavramak istediğinizi sanmıyorum elbetteki sadece ve sadece sizin alıntıladıklarınız doğru...

işin aslı, bu ifadeler için yoruma bile gerek yok...

Fers 5. November 2012 10:04 PM

[quote]
Ayetlerde vurgulanın tam olarak anlaşılabilmesi için Ayetteki cümle içerisinden sadece bir iki sözcüğe bakmak yerine cümlenin tamamına,öncesine ve sonrasına birlikte bakmanın daha iyi olacağını düşünüyorum.
[/quote]

öyleyse tavsiyenize önce kendiniz uyun, necm 39 u tek başına şekillendirmeyin

necm/39, 40, 41
ve en leyse lil insaani illaa maa seaa.../ insan için çabasından başkası yok...
ve enne sa yehu sevfe yuraa.../ çabası yakında gösterilecek...
summe yuczaahul cezaael evfaa.../ sonra ona tam karşılık ödenecek...

buradaki çabayla sizin ifadenizin alakası olduğunu ve bu ayetleri anladığınızı/yorumlayabildiğinizi sanmıyorum...

ayrıca, "ayetleri kafasına göre kesip biçen/yarım yamalak inceleyen/sağına soluna, önüne arkasına, onlarca ayet öncesine ve sonrasına, diğer surelerle kıyaslanmasına akıl erdiremeyen" muamelesinin muhatabı değilim...

bu anlayış için söyleyecek sözüm/yorumum yok, işe yarayacağını düşünmediğim için üzerine daha fazla yorum yapmıyorum, varın nasıl biliyorsanız öyle algılayın...


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:07 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam