![]() |
[QUOTE=hiiic;14005]pramid, senin ile arkadaşın tartışması şuna benzedi biraz :)
bu sayfaları tekrar tekrar okuyorum, okudukça gülüyorum. canım sıkkın oldukça okuyacağım.[/QUOTE] Benim kızım kilim dokur, döner döner yine dokur... Kendi yalanlarına inananların psikolojilerini okşamamak gerekir. Bunu atlamışım, sen yazışma değil dalaşma peşindesin... selam, aorskaya |
[QUOTE] rabbim şahit, unutma... hesap günü kesin, hesaplaşma çetin...
Baldırların açığa çıktığı günü anlayın ve kul hakkı yemeyin... [/QUOTE] eyvallah bilmukabele |
Sevgili arkadaşlar,
Forum kuran ve ayetlere dayalı bir forum olmasına rağmen, görüşüm odur ki arkadaşların çoğu farklı perspektiferede duyarsız kalmıyorlar ve aşırı uçlarda olmadıkça saygı ile yaklaşıyorlar. Umarım bu yazacaklarıma da bu mihvalde yaklaşırsınız. burada melek ve şeytan olgusunun varlık olduğunu ve olmadığını savunan iki uç var... ve bu savlarını ayetler ile desteklemeye çalışıyorlar... ama ne tuhaftır ki iki uç ta ayetlerle konuştuğu halde uzlaşamıyorlar... bir an için değişiklik yapalım... ayetleri bırakalım... insanlık tarihine hatta dinler tarihine bakalım... hatta dinlerden de öncesine bakalım... her çağda insanlık iyi ve kötüyü, melek ve şeytanı bir figür olarak resmetmiş ve teşbihte bulunmuştur... ilk insan döneminden, mitolojiler ve yunan paganizmine...uzakdoğu mistizmine kadar... sizce insanlık tarihi kadar eski olan bu iki olgu (melek-ler ve şeytan-lar) neden figürleştirilmeye ihtiyaç duyulmuş olabilir? [COLOR="Blue"]Bir makaleden alıntıdır. Takyonlar hayali parçacıklar... Standart modelin denklemlerinden böyle parçacıklar çıkıyor... Higgs bozonu gibi henüz gözlenemediler, belki de hiç gözlenemeyecekler... Işık hızından hızlı hareket ediyorlar çünkü mesaj iletemiyorlar ve diğer parçacıkların üstünde herhangi bir etkileri yok...Bozonik sicim kuramına göre; ''Bir sicimin en düşük enerjili titreşimleri, içinde belli sayıda parçacık bulunan bir kuantum alan kuramıyla tanımlanabilir. Bozonik sicim kuramı 26-boyutludur ve düşük enerjide içerdiği parçacıklardan birinin kütlesinin karesi negatiftir. Böyle parçacıklara takyon denir. Özel görelilik açısından bakıldığında bunların imajiner durgun zamanları (proper time) vardır. Bu yüzden genelde popüler olarak "Tepkimeye girmeden çıkan parçacıklar" diye nitelendiriliyorlar. Yani bir çeşit zamanda yolculuk gibi... Yine özel görelilikten devam edersek, özel göreliliğe uyması açısından bu parçacıkların imajiner kütlesi olması gerekiyor. Her ne kadar değişken dönüşümü ile imajiner kütleden kurtulunabilse de, bradyonlar (yani gerçel kütleye sahip parçacıklar. Elektron, proton, vs.) ile -teorik anlamda- etkileşmeleri esnasında yine bu sorun ortaya çıkmaktadır. Özel görelilik, parçacıkların hızına bir engel koyar. Bu engel ışık hızıdır. Kütlesi sıfırdan farklı bir parçacığın ışık hızında gitmesi için sonsuz enerjiye sahip olması gerekir. Bu açıdan, nasıl bradyonlar ışık hızına erişip onun üzerine çıkamıyorlarsa, takyonların hızı da ışık hızının altına düşemez; ışık hızı yine aynı bariyeri tam ortaya koyar. Işık hızından yüksek bir hıza sahip olmalarına rağmen görelilikteki nedensellik ilkesi sebebiyle bilgi transferine imkan vermezler. Bradyonlara benzer şekilde enerjileri ışık hızına yaklaştıkça artar. Tek fark, hızları ışık hızından yüksek olduğu için hızları düştükçe enerjilerinin artmasıdır. [/COLOR] [COLOR="Red"][B]AKIL ETMEZMİSİNİZ... DÜŞÜNMEZMİSİNİZ... BİLEN İLE BİLMEYEN AYNI MIDIR?[/B][/COLOR] |
bart aynı mantıkla baktığında, tarihten beri insanlar çeşitli yaratıkların figürlerini de çizmişlerdir. Hele mitolojide çeşitli tanrılar, çağlar boyu anlatıla gelen doğa üstü varlıkları resmetmiş, edebiyata aktarmış, heykelini çıkarmıştır.
Sonuçta hepsi insan hayal gücü ve yaratıcılığının bir parçasıdır... Olaya bilimsel gözle baktığında ise durum farklı değil, melek ve şeytan figürlerine uyan herhangi bir canlının varlığı söz konusu bile değildir. Ancak bilimin evreni incelediği günümüzde, bırakın dünyayı, çevresini bile göremeyen (kör) insanlar için mitoloji ve hurafe halen devam etmektedir. Onların varlığını kabul ettiği canlılığın sonu yok. |
aslında alıntı yaptığım makalede bir noktaya temas etmek istedim.
bugünün bilimi 26. boyutu konuşurken biz hala kafa gözü ile bakıyoruz. bence genel olarak islam dünyasının sorunu da bu. dikkat ettiysen anlamlandıramadığını şekilselleştiren bir insanlık tarihinden bahsettim. kafa gözü ile bakarsan böyle oluyor, akıl gözü ile bakarsan başka. belkide bilimin bu hızla ilerleyişi karşısında yarın meleklerle(?) konuşur duruma geleceğiz. (16 yüzyıl avrupasına elinde telsiz ile git birbirini görmeyen iki insanı konuştur sana tanrı diye taparlar) demem o ki varlık ile yokluk bakış açısına göre görecelidir. [YOUTUBE]uSwvgzQg0BI[/YOUTUBE] Sevgilerle :) |
bart ;
belkide bilimin bu hızla ilerleyişi karşısında yarın meleklerle(?) konuşur duruma geleceğiz. belkide... |
[B][FONT="Comic Sans MS"][QUOTE=bartsimpson;14040]
belkide bilimin bu hızla ilerleyişi karşısında yarın [COLOR="Red"]meleklerle(?)[/COLOR] konuşur duruma geleceğiz. (16 yüzyıl avrupasına elinde telsiz ile git birbirini görmeyen iki insanı konuştur sana tanrı diye taparlar) [COLOR="Red"]demem o ki varlık ile yokluk bakış açısına göre görecelidir. [/COLOR] Sevgilerle :)[/QUOTE] 1- [COLOR="Red"]meleklerle(?)[/COLOR] Soru işareti koymuşsunuz? Varlığı yada yokluğu konusunda çekimser veya fikir sahibi olmadığınızdanmı koydunuz bart kardeşim? 2- [COLOR="Red"]demem o ki varlık ile yokluk bakış açısına göre görecelidir. [/COLOR] Bu da yanlış bir tespit olmuş bart kardeşim, üzerinde yeterince düşünmeden yazmışsınız. Bakmak başka, görmek başkadır. Bazıları bakar göremez, bazılarıda görür ama kabul edemez. Bu kendini bir şeylere inandıran insanların aynı konuda başka bilgilere kendini kilitlemesi kompleksinden kaynaklanır. (derinlere girmeyeceğim.) [U]Önermenizin yanlışlığını örnekle de anlatmaya çalışalım: [/U] [I]Hemen yan odada bulunan bir yakınınızı, görecek açıda değilseniz, baktığınızda göremezsiniz. Ama aslında siz göremesenizde o vardır. Şimdi, bir şekilde görme engeli nedeniyle, göremediğin için odada kimse yok dersen bu gerçek olmaz. Ancak, odada kimseyi göremiyorum, yada odada kimse yok galiba, veyahut oda da olduğunu sanmıyorum diyebilirsiniz. Bakınız olay, nereden nereye geldi. Göremediğimiz, anlayamadığımız, test edemediğimiz, deneye tabi tutamadığımız şeyleri yok sayamayız.[/I] Melekte vardır, İblis te vardır, [COLOR="Red"]Herkesin özel bir yanı olduğu (örneğin nefis, kötü huy, ego vb.) iddia edilen İblis kıyamete kadar insanları dosdoğru yoldan çevirmek için rabbimizden izin aldığına göre kıyamete kadar yaşayan bir varlıktır ve insanlar ölse bile, "kalan sağlar bizimdir" diyerek, iman edenleri yoldan çıkarmaya çalışacaktır. [/COLOR] [COLOR="Green"]Bize düşen, bunları algılayamadığımız için yok saymak yerine, sembol, mecaz saymak yerine; kurandaki kıssaların ne olduğunu iyi anlayabilmek, İblisin itiraflarından faydalanarak ona göre tedbirler alabilmek olmalıdır. [/COLOR] ŞİMDİ DE KURANDA DAĞLAR, YER VE GÖK GİBİ (BİZİM KONUŞAMAZ SANDIĞIMIZ) ŞEYLERLE RABBİMİZİN NASIL KELAM ETTİĞİNİ ANLATMAYA ÇALIŞARAK, KURANDAKİ HER KONUŞMANIN ÖRNEKLEME OLMADIĞINI, GERÇEK OLDUĞUNU, BUNA GÖRE KENDİMİZİ AYARLAMAK GEREKTİĞİNİ GÖSTERELİM: İnsan, kelam edebilmek için ses tellerine, tellerin titreşimlerine, dil ve dudak hareketlerine vb. muhtaç olurken, kelamının işitilebilmesi içinde, sesten daha baskın; gürültü, rüzgar vb. etkenlerin olmaması gerekir. İşte bu kısıtlımaya maruz kalan insan, ancak öğrenebildiği kadarıyla kelam edebilir, kelamını anlatabilir, kelamı anlayabilir. Halbuki rabbimizin bu tür ihtiyaçları ve kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmadığı gibi, rabbimiz yarattığı her şeyle yine onlarda kendisinin düzenlediği mekanizma sayesinde onlara kelamını anlatır, onların kelamını anlamasını sağlar. İşte bu nedenle, bizim örnekleme yöntemi sandığımız, dağın imtihanı kabul etmemesini söylemesi, yer ve gökün rabbimizin emrine karşı "isteyerek geldik" demesi rabbimizin bunlarla olan kelamını anlayamadığımız için örnekleme kabul edilmektedir. Rabbimiz, yarattıklarına görevler verirken, onların anlayacağı, bildiği dilden ( bu iletişim şekli bizi ilgilendirmediğinden bilmemize gerek yoktur, bu nedenle kuranda bunun bilgisi verilmemiştir, iletişim vardır, ama nasıl sağlandığı anlatımı yoktur.) emrini iletir. Bu emri alan dağlar, bitkiler, hayvanlar, yer ve gök emri tatbik eder, bu şekilde de rabbimizi tespih ederler. Selamlar, aorskaya [/FONT][/B] |
[QUOTE=aorskaya;14049][B][FONT="Comic Sans MS"]
1- [COLOR="Red"]meleklerle(?)[/COLOR] Soru işareti koymuşsunuz? Varlığı yada yokluğu konusunda çekimser veya fikir sahibi olmadığınızdanmı koydunuz bart kardeşim? 2- [COLOR="Red"]demem o ki varlık ile yokluk bakış açısına göre görecelidir. [/COLOR] Bu da yanlış bir tespit olmuş bart kardeşim, üzerinde yeterince düşünmeden yazmışsınız. Bakmak başka, görmek başkadır. Bazıları bakar göremez, bazılarıda görür ama kabul edemez. Bu kendini bir şeylere inandıran insanların aynı konuda başka bilgilere kendini kilitlemesi kompleksinden kaynaklanır. (derinlere girmeyeceğim.) [U]Önermenizin yanlışlığını örnekle de anlatmaya çalışalım: [/U] [I]Hemen yan odada bulunan bir yakınınızı, görecek açıda değilseniz, baktığınızda göremezsiniz. Ama aslında siz göremesenizde o vardır. Şimdi, bir şekilde görme engeli nedeniyle, göremediğin için odada kimse yok dersen bu gerçek olmaz. Ancak, odada kimseyi göremiyorum, yada odada kimse yok galiba, veyahut oda da olduğunu sanmıyorum diyebilirsiniz. Bakınız olay, nereden nereye geldi. Göremediğimiz, anlayamadığımız, test edemediğimiz, deneye tabi tutamadığımız şeyleri yok sayamayız.[/I] Melekte vardır, İblis te vardır, [COLOR="Red"]Herkesin özel bir yanı olduğu (örneğin nefis, kötü huy, ego vb.) iddia edilen İblis kıyamete kadar insanları dosdoğru yoldan çevirmek için rabbimizden izin aldığına göre kıyamete kadar yaşayan bir varlıktır ve insanlar ölse bile, "kalan sağlar bizimdir" diyerek, iman edenleri yoldan çıkarmaya çalışacaktır. [/COLOR] [COLOR="Green"]Bize düşen, bunları algılayamadığımız için yok saymak yerine, sembol, mecaz saymak yerine; kurandaki kıssaların ne olduğunu iyi anlayabilmek, İblisin itiraflarından faydalanarak ona göre tedbirler alabilmek olmalıdır. [/COLOR] ŞİMDİ DE KURANDA DAĞLAR, YER VE GÖK GİBİ (BİZİM KONUŞAMAZ SANDIĞIMIZ) ŞEYLERLE RABBİMİZİN NASIL KELAM ETTİĞİNİ ANLATMAYA ÇALIŞARAK, KURANDAKİ HER KONUŞMANIN ÖRNEKLEME OLMADIĞINI, GERÇEK OLDUĞUNU, BUNA GÖRE KENDİMİZİ AYARLAMAK GEREKTİĞİNİ GÖSTERELİM: İnsan, kelam edebilmek için ses tellerine, tellerin titreşimlerine, dil ve dudak hareketlerine vb. muhtaç olurken, kelamının işitilebilmesi içinde, sesten daha baskın; gürültü, rüzgar vb. etkenlerin olmaması gerekir. İşte bu kısıtlımaya maruz kalan insan, ancak öğrenebildiği kadarıyla kelam edebilir, kelamını anlatabilir, kelamı anlayabilir. Halbuki rabbimizin bu tür ihtiyaçları ve kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmadığı gibi, rabbimiz yarattığı her şeyle yine onlarda kendisinin düzenlediği mekanizma sayesinde onlara kelamını anlatır, onların kelamını anlamasını sağlar. İşte bu nedenle, bizim örnekleme yöntemi sandığımız, dağın imtihanı kabul etmemesini söylemesi, yer ve gökün rabbimizin emrine karşı "isteyerek geldik" demesi rabbimizin bunlarla olan kelamını anlayamadığımız için örnekleme kabul edilmektedir. Rabbimiz, yarattıklarına görevler verirken, onların anlayacağı, bildiği dilden ( bu iletişim şekli bizi ilgilendirmediğinden bilmemize gerek yoktur, bu nedenle kuranda bunun bilgisi verilmemiştir, iletişim vardır, ama nasıl sağlandığı anlatımı yoktur.) emrini iletir. Bu emri alan dağlar, bitkiler, hayvanlar, yer ve gök emri tatbik eder, bu şekilde de rabbimizi tespih ederler. Selamlar, aorskaya [/FONT][/B][/QUOTE] meleklerle (?) = melekler dediğiniz her ne ise anlamındaydı. yazıdaki videoyu seyret varlık ve yokluğun nasıl ve kime göre göreceli olduğunu anlarsın ben sana başka birşey sorayım. ALLAH'ın varlığını hangi bakış açısına göre kabul ediyorsun??? |
[QUOTE=bartsimpson;14051]meleklerle (?) = melekler dediğiniz her ne ise anlamındaydı.
yazıdaki videoyu seyret varlık ve yokluğun nasıl ve kime göre göreceli olduğunu anlarsın ben sana başka birşey sorayım. ALLAH'ın varlığını hangi bakış açısına göre kabul ediyorsun???[/QUOTE] Bart kardeşim, özür dilerim. Youtube linkini görmemiştim ve bakışla varlık veya yokluğun değişme yazınızı, gerçek anlamda var olma yada yok olma olmayacağına göre yorumlamıştım. Ancak, videoyuyu izleyince, bu bağlamda yazmadığınız anlaşılıyor. Videoyu izlemeden yazma hatam nedeniye, özür dilerim kardeşim. selamlar, aorskaya |
Yap güzel kardeşim. bizler bilgiçlik taslamıyoruz. Kurandan çıkardığımız dersleri eğrisi ile doğrusu ile yazıyoruz.
|
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:57 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam