hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Kuran Merkezli ve Allah odaklı iman! (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=463)
-   -   Hergün Bir Ayet.... (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=9)

merdem 19. February 2013 05:03 PM

Bakara Suresi / 214

“Yoksa siz, sizden önde geçenlerin hali (musibetlerin benzeri) başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız. Onlara öyle yoksulluklar ve sıkıntılar gelip çattı ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamberlerini kendilerine iman edenlerle birlikte ‘Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” derlerdi. Haberiniz olsun ki Allah’ın yardımı
yakındır.”

ANKEBÛT SÛRESİ


1. ا Elif , لLâm , مMim .

2–3. İnsanlar, fitnelendirilmeden, "İman ettik" demeleriyle, bırakılıvereceklerini mi sandılar? Ve andolsun ki Biz, onlardan öncekileri de fitnelendirmiştik. Artık elbette Allah, doğru kimseleri bildirecektir ve elbette yalancıları da mutlaka bildirecektir.

40tr40 19. February 2013 05:27 PM

Selamün Aleyküm Merdem Kardeşim.
[COLOR="DarkRed"]Rusya’ya bağlı Tataristan’da Nur Cemaati ile bağlantılı olduğu öne sürülen bazı kişiler gözaltına alındı. Tataristan İçişleri Bakanlığı, ihbar sonucu cemaate ait olduğu iddia edilen 23 daireye baskın düzenlendiğini duyurdu. Tataristan’ın Naberejnıye Çelnı (Yarçallı) kentinde Nur Cematine ait 23 daireye düzenlenen operasyonlarda 30’dan fazla kişi gözaltına alınırken, 1 milyon ruble nakit paraya, Said-i Nursi’ye ait Rusya’da mahkeme kararıyla yasaklı kitaplara, bildirilere, broşürlere, gazete kupürlerine, diz üstü bilgisayarlara, sabit disklere ve eğitim CD’lerine el konulduğu belirtildi.
[/COLOR]
Yukarıya astığım yazı geçen günlerde yayımlanan bir gazete haberinden alıntıdır.Aslında bu haberde ilginç bir taraf yok. Çünkü bu cemaate ait okullar Türki cumhuriyetlerde birer birer "ABD casusluğu" iddialarıyla kapatılıyor.Bir tek biz uyanamadık.
Bu haberlerden bir kaç gün sonra da "Rusya'da Meteor Yağmurunda 400 kişi Yaralandı." haberleri duyuldu.
Beni şaşkına çeviren bu habere yapılan yorumlardan birisiydi. Tam da [Batır Allahım Batır] cinsinden bir yorumdu bu. Bakın ne yazmıştı cemaatçi vatandaş:
---Sen Said'i Nurs-i Hz. lerinin mübarak kitaplarını yasaklarsan Allah başınıza böyle meteor yağdırır!
Aklıma mukayyet ol Allahım! Sapıklık çeşit çeşit. Kendi putunu kendin yapmak! bu olsa gerek! Allah bizlere zihnimizdeki putları yıkmayı nasip etsin.Tam olarak dünyevi menfaat totemlerinden arınmayı, Mevla'ya teslim olmayı , hayırda yarışmayı,din gününde hidayete erenlere karışmayı nasıp eylesin inşallah.
Sağlıcakla kalın Merdem Kardeşim.

40tr40 19. February 2013 07:16 PM

ME'ÂRİC SÛRESİ
[COLOR="DarkRed"]RAHMÂN RAHÎM ALLAH ADINA[/COLOR]
24–25. Ve onlar [destekçiler], kendi mallarında, isteyen ve mahrumlar [istemekten utanan yoksullar] için belli bir hak olan kimselerdir.
26. Ve onlar ceza gününü tasdik ederler.
27. Ve onlar Rablerinin azabından korkanlardır.
28. –Şüphesiz Rablerinin azabından emin olunmaz.–
29–31. Ve onlar, ırzlarını koruyanlardır. Ancak eşlerine ve sözleşmelerinin sahip oldukları hariçtir. Çünkü onlara yaklaştıklarında kınanmazlar. Artık ötesini isteyenler; işte onlar haddi aşanların ta kendileridir.
32. Ve onlar, emanetlerine ve ahitlerine riâyet ederler.
33. Ve onlar, şâhitliklerini yerine getirirler.
34. Ve onlar, salâtları [destekleri] üzerine korumacıdırlar.

merdem 19. February 2013 08:57 PM

[IMG]http://www.ayetler.com/data/link/iBRAHiM/images/ibrahim52.jpg[/IMG]


Allah'in Celle ve Celaluhu tek ilah oldugunu kavrayanlar, akil edenler ve O'na iman edenler, anne ve babayi sayin seven ve hayirlarda bulunanlar, akrabayi koruyup gözetenler, yoksulu yetimi gözetenler, yolda kalmislara yardimlarda bulunanlar, aci doyurup ciplagi giydirenler, birbirlerine hayri dileyenler, güzeli ögütleyip cirkinden sakindiranlar, Allah'in dinini ayakta tutanlardir iste onlar.

Allah kimseye kaldiramayacagi yükü yüklemez, bilmeden ve yanilipta yapilanlardan sorguya cekmez.

Allah tevbeleri kabul edendir, merhametlilerin en merhametlisidir.

Tüm insanlarin, hangi irktan olursa olsun, hangi dili konusursa konussun, hangi ülkede yasarsa yasasin.... Rabbin yarattiklarina karsi sevgi ve saygi ile davranip, Rabbine kati suretle ortak kosmayanlardan oldugu müddetce, Rabbimizin katinda degeri olacagina inaniyorum.

merdem 19. February 2013 11:22 PM

[IMG]http://www.ayetler.com/data/link/MUMiNUN/images/muminun%20118.jpg[/IMG]

40tr40 20. February 2013 03:40 PM

Mücâdele Suresi
[COLOR="DarkRed"]Bismillâhirrahmânirrahîm[/COLOR].

11. Ey iman edenler! Size "Meclislerde yer açın" denilince yer açın ki Allah da size genişlik versin. Size "Kalkın" denilince de kalkın ki Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

İşte Yaradanın kuluna bir ihsanı daha: Adab-ı Muaşeret Kurallarından bir tanesi...

merdem 20. February 2013 11:31 PM

[IMG]http://www.ayetler.com/data/link/SECDE/images/SECDE%2026_jpg.jpg[/IMG]

Insanoglu nankördür. Yalniz bu dünyada variz, öldükten sonra baska hayat yok diyorlar. Yok edilen kavimlerin sonunu tabiatin felaketleri dolayisiyla yokedildiklerini zannediyorlar. Ögüt alacaklari yerde, baskalarini saptirmak amaciyla kendi sacmaliklarini öne sürüyorlar. Din günü onlarin yalvarmalari karsiliksiz birakilacaktir. Rabbini unutani Rabbi de unutur.

40tr40 21. February 2013 05:57 PM

EN‘ÂM SÛRESİ
[COLOR="DarkRed"]Bismillahirrahmanirrahiym[/COLOR]
151-De ki: “Geliniz, Rabbinizin size neleri tabulaştırdığını; dokunulmaz kıldığını okuyayım: ‘Kendisine hiçbir şeyi ortak koşmamanızı, ana babaya iyilik yapmanızı- güzel davranmanızı, fakirlik endişesiyle / fakirleştiriliriz korkusuyla çocuklarınızı öldürmemenizi, - Sizi ve onları Biz rızklandırıyoruz.- kötülüklerin açığına ve gizlisine yaklaşmamanızı, haksız yere, Allah'ın haram kıldığı nefsi öldürmemenizi, -İşte bunlar, aklınızı kullanasınız diye O’nun size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır.-
152-Yetimin malına da yaklaşmamanızı, -Yalnız erginlik çağına erişinceye kadar en güzel biçimde yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz.-
ölçüyü, tartıyı hakkaniyetle tastamam yapmanızı, -Biz kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile; kapasitesi dışındaki bir şeyle yükümlü tutmayız.- söylediğiniz zaman da, yakınınız da olsa adil olmanızı ve Allah'a verdiğiniz sözü tastamam tutmanızı.’ -İşte bunlar öğüt alıp düşünesiniz diye Allah’ın size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır.-”
153-Ve şüphesiz ki, bu, dosdoğru olarak Benim yolumdur. Hemen ona uyun. Ve başka yollara uymayın da sizi O’nun yolundan ayırmasın. İşte bunlar, Allah’ın koruması altına girersiniz diye Allah’ın size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır.

merdem 21. February 2013 09:11 PM

[QUOTE=40tr40;16041]EN‘ÂM SÛRESİ
[COLOR="DarkRed"]Bismillahirrahmanirrahiym[/COLOR]
151-De ki: “Geliniz, Rabbinizin size neleri tabulaştırdığını; dokunulmaz kıldığını okuyayım: ‘Kendisine hiçbir şeyi ortak koşmamanızı, ana babaya iyilik yapmanızı- güzel davranmanızı, fakirlik endişesiyle / fakirleştiriliriz korkusuyla çocuklarınızı öldürmemenizi, - Sizi ve onları Biz rızklandırıyoruz.- kötülüklerin açığına ve gizlisine yaklaşmamanızı, haksız yere, Allah'ın haram kıldığı nefsi öldürmemenizi, -İşte bunlar, aklınızı kullanasınız diye O’nun size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır.-
152-Yetimin malına da yaklaşmamanızı, -Yalnız erginlik çağına erişinceye kadar en güzel biçimde yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz.-
ölçüyü, tartıyı hakkaniyetle tastamam yapmanızı, -Biz kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile; kapasitesi dışındaki bir şeyle yükümlü tutmayız.- söylediğiniz zaman da, yakınınız da olsa adil olmanızı ve Allah'a verdiğiniz sözü tastamam tutmanızı.’ -İşte bunlar öğüt alıp düşünesiniz diye Allah’ın size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır.-”
153-Ve şüphesiz ki, bu, dosdoğru olarak Benim yolumdur. Hemen ona uyun. Ve başka yollara uymayın da sizi O’nun yolundan ayırmasın. İşte bunlar, Allah’ın koruması altına girersiniz diye Allah’ın size yükümlülük olarak ulaştırdıklarıdır.[/QUOTE]

Degerli Kardesim cok sahane bir sunus olmus, ne kadar tesekkür etsem azdir. Allah senden razi olsun.

Bu yol benim yolumdur.

Abuk sabuk sorularla ve cevaplarla "bu da Allah katindandir " misali tertemiz dinimizi bozanlari Allah'a havale ediyorum.

Ve bu Ayetle tamamliyorum satirlarimi, söylenecek söz yok baska.

MAIDE / 101 [COLOR="Blue"][SIZE="3"]Ey iman edenler; size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. Ku'ran indirilirken onları soracak olursanız, size açıklanır. Allah, bunları affetmiştir. Allah; Gafur'dur, Halim'dir.[/SIZE][/COLOR]

Selam ve dua ile.

merdem 21. February 2013 09:14 PM

[IMG]http://www.ayetler.com/data/link/TiN/images/TiN%20Suresi_jpg.jpg[/IMG]

merdem 22. February 2013 12:57 AM

[IMG]http://www.ayetler.com/data/link/DUHAN/images/DUHAN%2038-39_jpg.jpg[/IMG]

merdem 22. February 2013 02:09 PM

[QUOTE=ates demir;15795]Sayin merdem
Verilen ayet grubunun mealini dogru bulmuyorum.
Ölü var ama ölü doğum yok.
Karın kelimesinin karşılığı batın dır. Butun değil.
Olayın özü kadınların her ikisi de hayattayken bile erkeklerin mallarına ortak olduğudur. Sadece erkek öldüğünde değil. Algım simdilik budur. En doğrusunu Allah bilir.
Sevgilerimle[/QUOTE]

Ates Kardesim,

özür dilerim sizden, yeni bir mealden anladigim kadariyle neyi kastettiginizi de idrak etmis bulunuyorum. Paylasiminizdan dolayi tesekkür ederim.

[B]Ve onlar; "Bu hayvanların karınlarındakiler sadece erkeklerimize ait olup kadınlarımıza haramdır. Eğer ölü olursa o zaman onlar onda ortaklardır" dediler. O [Allah], onların nitelemelerini onlara ceza olarak verecektir. Şüphesiz O, Hakîm'dir Alîm'dir.
[/B]

Selam ve dua ile.

Bilgi 22. February 2013 04:26 PM

Ali-imrân:26-27

De ki: “Ey hükümranlığın hükümranı Allah'ım! Sen hükümranlığı dilediğin kimseye verirsin, dilediğin kimseden de hükümranlığı çeker alırsın, dilediğin kimseyi güçlü yaparsın, dilediğin kimseyi de alçak, rezil edersin. Hayır Senin elindedir. Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin! Sen, geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü gecenin içine sokarsın; Sen, ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü çıkarırsın. Sen, dilediğine de hesapsız rızık verirsin.”

40tr40 22. February 2013 04:42 PM

FECR SURESİ
[COLOR="DarkRed"]Bismillahirrahmanirrahiym[/COLOR].
27-30-Ey zihnindeki tüm soru işaretlerini gidererek rahata kavuşmuş kişi! Dön Rabbine, sen Rabbinden O da senden hoşnut olarak! Hemen gir kullarımın içine! Ve gir cennetime!

merdem 22. February 2013 04:54 PM

[QUOTE=40tr40;16069]FECR SURESİ
[COLOR="DarkRed"]Bismillahirrahmanirrahiym[/COLOR].
27-30-Ey zihnindeki tüm soru işaretlerini gidererek rahata kavuşmuş kişi! Dön Rabbine, sen Rabbinden O da senden hoşnut olarak! Hemen gir kullarımın içine! Ve gir cennetime![/QUOTE]



Selam Kardesim,

ne nüzul sirasina nede indirilis sebebine dayandirmadan kendi anlayisim: Allah ve hükümleri hakkinda kafasinda olusan sorulari tüm samimiyetinle arastirip Kur'an isiginda kendini aydinlatan kisilere sesleniliyor bu Ayette.

Cünkü zihni arindirilmis olur böyle kisilerin, celiski bulunmaz düsüncelerinde. Dünya ve Ahiret huzuruna kavusmus olurlar.

Ve bu tertemiz iman üzerine vefat ettirilenler rahat icindedirler.

Rabbim bizleri rahata/huzura kavusanlardan eylesin.

Selam ve dua ile.

40tr40 22. February 2013 08:41 PM

Ahzâb Suresi
[COLOR="DarkRed"]Bismillâhirrahmânirrahîm[/COLOR].
3. Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter.

merdem 22. February 2013 08:55 PM

[QUOTE=40tr40;16073]Ahzâb Suresi
[COLOR="DarkRed"]Bismillâhirrahmânirrahîm[/COLOR].
3. Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter.[/QUOTE]


Keske bunu anlamis olabilseydi her müslüman'im diyen.

merdem 22. February 2013 11:08 PM

[IMG]http://www.ayetler.com/data/link/ANKEBUT/images/ankebut%2057.jpg[/IMG]


Acaba Firavun, Karun, Onasis vb. acaba hic düsündülermi en güclü olduklari yillarda varacaklari tek yerin/ dönüsün Rabbimize olacagini? Yoksa hep gönüllerince sonsuza dek yasayacaklarinimi zannettiler? Yoksa vur patlasin cal oynasin, bu dünyada ne yasadiksa o kar mi kalacak yanimiz da dediler? Sadece bu dünya hayati var, gerisi mühim degil gibilerinden.....

merdem 23. February 2013 02:34 PM

[IMG]http://www.ayetler.com/data/link/ZUMER/images/zumer%2053-55.jpg[/IMG]

40tr40 23. February 2013 04:59 PM

Hucurât Suresi
[COLOR="DarkRed"]Bismillahirrahmanirrahiym[/COLOR]
[COLOR="Red"]11[/COLOR]-Ey iman etmiş kimseler! Bir topluluk bir topluluğu alaya almasın. Olabilir ki alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınları alaya almasın. Belki de alay ettikleri kadınlar, kendilerinden hayırlıdır. Kendinizi de fırlatıp atmayın; ayıplamayın, küçük düşürmeyin; birbirlerinizi lakaplar ile fırlatıp atmayın; küçük düşürmeyin, küçümsemeyin. İmandan sonra hak yoldan çıkış ile adlanmak ne kötü şeydir! Ve kim hatadan dönmezse, işte onlar yanlış; kendi zararlarına iş yapanların ta kendileridir.
[COLOR="red"]12[/COLOR]-Ey iman etmiş kimseler! Zannın birçoğundan sakının. Şüphesiz zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Bir bölümünüz bir bölümünüzün gıybetini yapmasın/ onun yokluğunda ileri-geri konuşmasın. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bunu çirkin buldunuz. Ve Allah'ın koruması altına girin. Şüphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul eden, çok tevbe fırsatı verendir, çok merhamet sahibidir.

merdem 23. February 2013 05:40 PM

[QUOTE=40tr40;16087]Hucurât Suresi
[COLOR="DarkRed"]Bismillahirrahmanirrahiym[/COLOR]
[COLOR="Red"]11[/COLOR]-Ey iman etmiş kimseler! Bir topluluk bir topluluğu alaya almasın. Olabilir ki alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınları alaya almasın. Belki de alay ettikleri kadınlar, kendilerinden hayırlıdır. Kendinizi de fırlatıp atmayın; ayıplamayın, küçük düşürmeyin; birbirlerinizi lakaplar ile fırlatıp atmayın; küçük düşürmeyin, küçümsemeyin. İmandan sonra hak yoldan çıkış ile adlanmak ne kötü şeydir! Ve kim hatadan dönmezse, işte onlar yanlış; kendi zararlarına iş yapanların ta kendileridir.
[COLOR="red"]12[/COLOR]-Ey iman etmiş kimseler! Zannın birçoğundan sakının. Şüphesiz zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Bir bölümünüz bir bölümünüzün gıybetini yapmasın/ onun yokluğunda ileri-geri konuşmasın. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bunu çirkin buldunuz. Ve Allah'ın koruması altına girin. Şüphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul eden, çok tevbe fırsatı verendir, çok merhamet sahibidir.[/QUOTE]

Degerli Kardesim,

bu Ayetler hakkinda biraz evvel otobüsle dönerken düsündüm, kabir ziyaretinde bulundum bu gün.

Bir soguk hava iliklerime kadar isledi, dondum inanki. Dedim az sonra sicacik evimde olacagim, istedigimi yiyip icecegim, acaba basinda bir catisi olmayanlar, yiyecek bir lokmasi olmayanlar ne yapiyorlardir diye uzun uzun düsündüm.

Bir sezsizlik, bir huzur dolu mezarlikta. Ne biri öbürünün parseline tecavüzde bulunuyor, ne biri öbürünün adiyla alay ediyor, ne mezar tasina ne de kefenine ve tabutuna bir bahane buluyor . Dis görünüsten anladigim bu.

Demek ölü olmamiz lazim hak ve hududa uymak icin, tabii bunlari sagliginda da yerine getirebilenlere ne mutlu.

Kur'an canlilara hitap ediyor, hayatta iken degerlendirebilirsek ne mutlu bizlere. Öldükten sonra hoca efendiler, sagliginda kiblesini bulamayani da zorla kibleye döndürüyorlar. Allah bizlere aklimizi dogru yolda kullanmayi nasip eylesin.

Selam ve dua ile.

merdem 23. February 2013 11:15 PM

[IMG]http://www.ayetler.com/data/link/HAC/images/HAC%2065_jpg.jpg[/IMG]

40tr40 24. February 2013 04:30 PM

Âl-i İmrân Suresi
[COLOR="DarkRed"]Bismillahirrahmanirrahiym[/COLOR]
[COLOR="Red"]190-194-[/COLOR]Göklerin ve yeryüzünün oluşturuluşunda, gecenin ve gündüzün ardarda gelişinde, elbette, ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anan; göklerin ve yerin oluşturuluşu üzerinde:
[COLOR="red"]“[/COLOR]Rabbimiz! Sen, bunu boş yere oluşturmadın, Sen, tüm noksanlıklardan arınıksın. Artık bizi Ateş'in azabından koru![COLOR="red"] "[/COLOR]
[COLOR="red"]"[/COLOR]Rabbimiz! Şüphesiz Sen, kimi o ateşe girdirirsen artık onu kesinlikle rezil etmişsindir. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar için yardımcılardan da hiç kimse yoktur.[COLOR="red"]"[/COLOR]
[COLOR="red"]"[/COLOR]Rabbimiz! Şüphesiz ki biz, “Rabbinize inanın!” diye çağıran bir nidacıyı duyduk ve hemen inandık. Rabbimiz! Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi “iyi adamlar” ile birlikte, geçmişte yaptıklarımızı ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızı bir bir hatırlattır/öldür.[COLOR="red"]"[/COLOR]
[COLOR="red"]"[/COLOR]Rabbimiz! Ve bize, elçilerin üzerine vaat ettiğin şeyleri ver, kıyâmet günü bizi rezil etme. Şüphesiz Sen, verdiğin sözden dönmezsin” diye iyiden iyiye düşünen kavrama yetenekleri olanlar için nice alâmetler/göstergeler vardır. [COLOR="red"]"[/COLOR]
[COLOR="DarkRed"]195[/COLOR]-[COLOR="red"]"[/COLOR]Bunun üzerine Rableri onlara karşılık verdi: “Şüphesiz Ben, sizden erkek olsun, kadın olsun –ki hepiniz aynısınızdır– çalışanın amelini kaybetmem. O nedenle, göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, Benim yolumda eziyet edilenler, savaşanlar ve öldürülenler; elbette onlardan kötülüklerini örteceğim ve Allah katından bir sevap olarak, onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Ve Allah, sevabın güzeli Kendi katında olandır.[COLOR="red"]”[/COLOR]

bartsimpson 24. February 2013 10:27 PM

[B][COLOR="Red"]Hicr 9 "Şüphesiz o zikri biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz."[/COLOR][/B]


[quote]Zümer; 10 ve 53. ayetler

10. De ki: “Ey iman etmiş olan kullar/kölelerim! Rabbinize takvalı davranın. Bu dünyada iyilik-güzellik yapanlara bir güzellik vardır. Şüphesiz Allah’ın yeryüzü geniştir. Ancak sabredenler, mükâfatlarını hesapsız tastamam alacaklardır.”

Bu ayette Rabbimiz Resulullah’a yakın çevresine, o dönemde sahibi olduğu kölelerine/ tüm kullara, Allah’a karşı takvalı olmalarını söylemesini buyurarak bu dünyada iyilik-güzellik üretenlere bir güzellik olduğunu, Allah’ın yeryüzünün geniş olduğunu ve sabredenlerin ecirlerinin tastamam ödeneceğini ilân ettirmektedir. Bu ayet tüm insanlığa yönelik bir beyannamedir.

Suredeki bu ve 53. ayetin teknik yapısı bir takım sorunları ortaya koymaktadır. Şöyle ki:

Her iki ayet de “ قلQul [De ki]” emri ile başlamakta ve hemen ardından gelen nida cümleleri de bu ‘Qul’ emir fiiline mef’ulu bih olmaktadır. Ayetlerdeki “ يا عبادِالّزين yâ ıbâdillezîne” ve “ يا عبادىَ الّزينyâ ıbâdiyellezîne” terkiplerine baktığımızda, birinci olarak, harf-i nidayı dikkate almadan, sahih bir kelimenin [ıbâd sözcüğünün] “yâ-i mütekellim”e muzaf olduğunu, bu nedenle de “yâ-i mütekellim”den önceki sahih kelimenin son harfinin [dal harfinin] harekesinin esreleştiğini görüyoruz. İkinci olarak, başına harf-i nidanın gelmesiyle bu izafet terkibinin münâdâ makamında olduğunu, bu durumlarda terkibi “yâ ıbâdiye!”, “yâ ıbâdî!”, “yâ ıbâdi!” ve “yâ ıbâdâ!”” olmak üzere dört vecihte de okumanın mümkün olabileceğini biliyoruz. Üçüncü olarak da, konumuz olan 10. ayette “yâ-i mütekellim”in ıskatını ve kesre ile iktifa edildiğini görüyoruz. Kısaca özetlersem, her iki ayette de “yâ-i mütekellim” mevcut olup birinde bariz, ötekinde ise sakıttır. Anlatmak istediğim bunların beyanı değil, bu terkiplerden anlaşılan lafzî mânâdır. Lafzî mânâya göre, “kullarım!” nidasındaki ‘kullar’ peygamberin kulları olmaktadır. Yani “Ey .... kullarım!” diyen ya da diyecek olan, emrin muhatabı olan peygamberdir. Bu durumda peygamberin muhatabı olan insanlar peygambere kul olmaktadır. Yani Peygamber insanlara “Ey kullarım!” [Peygamberin kendi kulları, Allah’ın kulları değil] dedirtilmektedir.

“Qul” emri ile başlayan diğer tüm ayetlerde ise durum lâfzî mânâ ile uyumludur. Herhangi bir dikkat çekici unsur söz konusu değildir. Aynı surenin 11, 13, 14. ayetlerinde ve İhlas, Kafirun, Muavvezeteyn surelerinde ve diğer tüm benzer ayetlerde olduğu gibi...

Durum böyle olunca, böyle bir mânâ tüm İslam ilkelerine, fıtrata ters düşmektedir.

Allah’ın kendisine kitap, hüküm [yasamayı yürütmek] ve peygamberlik verdiği hiçbir beşer için [İnsanlardan hiçbir kimse için], insanlara: “Allah’ın astlarından bana kul/köle olun” demek yakışmaz. Fakat: “Öğrettiğiniz ve ders aldığınız [okuduğunuz] kitap gereğince Rabb’e içtenlikli kullar olunuz” (demesi yaraşır). (Al-i Imran/79)

Gerçek bu iken Kur’an meali yapanlar ve sözde tefsir yazanlar bu gerçeği örtbas edip geçmektedirler ya da farkına varamamaktadırlar. Farkında olanların bazısı da araya “(Benim adıma) de ki:” tarzında bir parantez sokuşturarak meseleyi çözmeyi yeğlemektedirler. Bu tavır, çelişkinin, tutarsızlığın itirafından başka bir şey değildir.

Bu aciz, fakir kul Hakkı Yılmaz ise bu sorunu iki yönlü olarak çözme gayretini göstermiştir.

ÇÖZÜM:

Birinci Yol: “ عبادIbad” sözcüğünün “kullar” yerine “köleler” diye çevrilmesidir. Biliyoruz ki “ عبدabd” sözcüğü “kul, köle” demektir. Nitekim Bakara ve Nur surelerinde bu anlama ilişkin tekil ve çoğul örnekler mevcuttur:

Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikâhlamayın. İman etmiş bir cariye -sizin çok hoşunuza gitmiş olsa da- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikâhlamayın; iman etmiş bir erkek köle -sizin çok hoşunuza gitmiş olsa da- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, öğüt alıp düşünürler diye insanlara ayetlerini açıklar. (Bakara/221)

Ve sizden kocası olmayanları, erkek kölelerinizden ve kadın kölelerinizden iyi olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi fazlından onları zenginleştirir. Şüphesiz ki Allah, Geniş Olan ve En İyi Bilen’dir. (Nur/32)

Bu örnek ayetlerdeki anlamdan hareketle, konumuz olan 10. ve 53. ayetlerdeki “Ya ibadiye” sözcüğünü peygamberimize ailesinden intikal eden birkaç kişiye indirgeyerek “kölelerim” diye anlamlandırmak, bu ayetlerdeki evrensel çağrıyı göz ardı etmek ve anlamı daraltmak demektir. Sözcüğü “köle” anlamıyla ele alarak ayete “Ey kölelerim!” diye anlam vermek her ne kadar mümkün olsa da, mesajı evrensellikten mevziiliğe indiren bu anlamlandırmanın iyi bir çözüm olduğu söylenemez.

İkinci Yol: Mushafın Kopyalanması Sırasındaki Kâtip Hatası:

Arşivlerde korunan ve II. Halife Osman’a nispet edilen mushafların aslında ona ait olmadığı, Halife Osman’dan 60-80 yıl sonraki döneme ait istinsahlar olduğu bilim adamlarınca tespit edilmiştir. İlk mushaflar karşılaştırıldığında, bazı kelimelerin hem aynı mushaf içerisinde, hem de birine göre diğerinde farklı imlalarla yazıldığı görülmektedir. Ayetlerin teknik ve semantik yapılarına bakıldığında, gerek ilk metindeki kâtip sehivleri, gerekse sonraki kâtiplerin sehivleri olmak üzere bu yazımların birçoğunun istinsah edenler [kopya çıkaranlar] tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır.

Konumuz olan 53. ayet bazı nüshalarda “ و قلve kul [Ve de ki!]” diye başlamaktadır. Ancak bu bizim üzerinde durduğumuz sorunu çözmemektedir.

Bizden evvel bu konuda çalışma yapanlar Zuhruf suresinin 68. ayetindeki “ يا عباد ya ıbad” sözcüğünün farklı yazıldığını tespit etmişlerdir. Bu tespit daha evvel ilim camiasına sunulmuştur.
Zuhruf suresinin 68. ayetindeki “ يا عبادya ıbad” ifadesi, Osman mushafı olarak bilinen mushaflardan Mekke, Kufe, Basra, Kahire, TİAM mushaflarında “ يا عبادَYa ıbade” olarak yazılı iken, Medine, Şam, Topkapı Mushaflarında “ يا عبادىYa ıbadiye” şeklinde yazılıdır. (Mushaf-ı Şerif; Arapça s.152, Türkçe; s. 135. 6. sıra. Dr. Tayyar Altıkulaç, İSAM Yayınları)

Bizim iddiamız şudur: Zümer/53’deki “ يا عبادىYâ ıbâdiye” sözcüğünün sonundaki “ ىye” harfi, kopya çıkaran [müstensih] kâtip tarafından sehven yazılmıştır. Orada da 10. ayetteki gibi “ ىye” harfi olmamalıdır. Bu durumda her iki ayetteki “ عبادıbad” sözcüğü dilbilgisi kurallarına uygun olarak “ عبادَ ıbâde” diye kıraat edilmelidir. Buna göre cümlenin anlamı “Ey … kullar!” şekline dönecektir. Böylece de ortadaki sorun ortadan kalkacaktır. Sorunun çözümüne yönelik bu ikinci şık diğerine göre daha makul bir çözümdür.

Hakkı Yılmaz
[/quote]


[B]Sitede adı geçen bir kişi olduğu için söz konusu ayetlerle ilgili bir makalesine rastladım ???

Birisi bana ne olduğunu açıklayabilir mi????[/B]

40tr40 25. February 2013 04:07 PM

BAKARA SÛRESİ
[COLOR="DarkRed"]Bismillahirrahmanirrahiym[/COLOR]
Bakara 165: “Öyle insanlar vardır ki, Allah’tan başkasını Allah’a denk tutar, tıpkı Allah’ı severcesine onları severler. Müminlerin Allah’a olan sevgileri ise her şeyden daha ileri ve daha kuvvetlidir. Böyle yaparak kendilerine zulmedenler, azabı gördükleri zaman anlayacakları gibi, bütün kuvvet ve kudretin yalnız Allah’a ait olup, Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu, keşke şimdiden bilselerdi!”

merdem 25. February 2013 11:01 PM

[IMG]http://www.ayetler.com/data/link/HADiD/images/hadid%2016.jpg[/IMG]

merdem 25. February 2013 11:09 PM

Hadid Suresi 27. [COLOR="Blue"]Ayet - Sonra bunların peşinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oğlu İsa'yı gönderdik, ona İncil'i verdik ve kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duygusu koyduk. (Kendiliklerinden) icat ettikleri ruhbanlığa gelince; biz onu onlara farz kılmamıştık. Allah'ın rızasını kazanmak için onu kendileri icat etmişlerdi. Fakat ona da gereği gibi uymadılar. Biz de içlerinden iman edenlere mükâfatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da fasık kimselerdir.[/COLOR]


[B]Onlar da var da biz de neden olmasin, sanki bizdeki ruhbanlar geregi gibi uydular.[/B] Said Nursi neden evlenmemis acaba aklima geldi birdenbire :p

Allah hayirlarda yarisin diyor, bizler at ve deve yarislariyla karistiriyoruz. Kariyer yarisini da ihmal etmiyoruz tabiiki bu arada.

Yahudi Hiristiyan adini duydukca kendimizi havalarda hissediyoruz, kibirliligimizden gecilmiyor. Oysa ki imanin kimde oldugunu sadece Allah bilir. Müslümanim demekle birakilacagimizi unuttuk mu?

berru 26. February 2013 05:34 AM

[URL="http://www.facebook.com/photo.php?fbid=383235941726631&set=a.171430119573882.51001.100001206856375&type=1&relevant_count=1"][IMG]http://sphotos-h.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-prn1/c0.54.600.286.83274021352/p843x403/554291_383235941726631_459085468_n.jpg[/IMG]
[/URL]
[B]Ve o, Kitap verilen kişiler, ancak kendilerine açık kanıt geldikten sonra ayrılığa düştüler.

Beyyine süresi 4.
[/B]

merdem 26. February 2013 11:44 AM

[QUOTE=berru;16125][URL="http://www.facebook.com/photo.php?fbid=383235941726631&set=a.171430119573882.51001.100001206856375&type=1&relevant_count=1"][IMG]http://sphotos-h.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-prn1/c0.54.600.286.83274021352/p843x403/554291_383235941726631_459085468_n.jpg[/IMG]
[/URL]
[B]Ve o, Kitap verilen kişiler, ancak kendilerine açık kanıt geldikten sonra ayrılığa düştüler.

Beyyine süresi 4.
[/B][/QUOTE]


Parmagin isaret ettigi yöne degilde parmagin ucunda takilir kalirsak olacagi o olur, yönlenemez bir noktada cakilir kaliriz. Bari bir de övünülüp durulmasa ayriliklarla. Övgü ve övünülmek sadece Allah'a aittir. Tüm övgüler/hamd Alemlerin Efendisi Allah'adir.:)

berru 26. February 2013 02:08 PM

[SIZE=2][B][COLOR=DarkOliveGreen] [COLOR=Olive]İnanan erkekler ve inanan kadınlar; bunların bazısı bazılarının velileridirler. Bunlar ma'rûfu emrederler, münkerden vaz geçirirler, salâtı ikâme ederler, zekâtı verirler, Allah'a ve O'nun elçisine itaat ederler. İşte bunlar; Allah onlara rahmet edecektir. Şüphesiz Allah, Azîz'dir, Hakîm'dir.

tevbe süresi 71
[/COLOR]
[/COLOR][/B][/SIZE]
Allah razı olsun dost1 abim bu ayetten çok şey çıkardım..
Allah sizin gibi doğru yol üzerinde beraber yüreceğim kardeşlerimi eksik etmesin duasıyla...

40tr40 26. February 2013 04:35 PM

Nisâ Sûresi
[COLOR="DarkRed"]Bismillahirrahmanirrahiym[/COLOR].
[COLOR="Red"]17[/COLOR]-Allah'ın üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerinkidir. İşte bunlar, Allah'ın tevbelerini kabul ettikleridir. Allah, en iyi bilendir, en iyi hüküm koyandır.
[COLOR="red"]18[/COLOR]-Ve tevbe, kötülükleri yapıp edip de onlardan birine ölüm çatınca: “Ben, şimdi gerçekten tevbe ettim” diyenler ve de kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden birileri olarak ölenler için değildir. İşte bunlar, Bizim, kendileri için acı bir azap hazırladıklarımızdır.

Bilgi 26. February 2013 06:39 PM

Rahmân.78
Azamet ve büyüklük sahibi, emir ve yasak koyma hakkına sahip, saygınlaştırma sahibi Rabbinin adı, ne cömerttir!

merdem 27. February 2013 12:27 AM

[IMG]http://www.ayetler.com/data/link/GASiYE/images/GASiYE%2017_jpg.jpg[/IMG]

galipyetkin 27. February 2013 05:27 AM

Gâşiye 17 üzerine.

İşte Kur'an'dan.

''17. Âyette geçen إبل - ibil sözcüğü, ilk Mushaflarda ا - ب - ل : e - b - l harfleriyle harekesiz olarak yazılıdır. Bu sözcüğü harekelerken [ses verirken] إبل - ibil veya إبّل - ibbil olarak okumak mümkündür. Sözcük ibil şeklinde okunursa "deve"; ibbil şeklinde okunursa "yağmur yüklü bulut" anlamına gelmektedir. [68–01]

Derim ki: el-Asmaî Ebu Sa'îd Abdulmelik b. Kurayb'ın naklettiğine göre, Ebu Amr şöyle demiştir:

Artık onlar bakmazlar mı devenin nasıl ya*ratıldığına? buyruğundaki İbil kelimesini şeddesiz olarak okuyanların bu okuyuşu ile maksat devedir. Çünkü deve dört ayaklılardandır. Yere çöker ve üzerine yük vurulur. Diğerleri ise dört ayaklı olmakla birlikte, yük on*lara ayakta oldukları halde vurulur. Bu kelimeyi şeddeli olarak okuyanların okuyuşuna göre ise, bununla su ve yağmur taşıyan bulutlar kastedilmiş olur. [68–02]

Kelimenin kıraati genelde إبل - ibil = deve diye kabul görmüş olsa da, biz her iki okuyuşa göre de değerlendirme yapacağız:
İBİL: DEVE

Vahyin ilk muhatapları olan Arapların dikkati yaşam alanlarındaki en önemli hayvan olan deveye çekilmiş, devenin yaratılış özellikleri üzerinde düşünerek Allah'ı tanımaları, takdir etmeleri sonucuna varmaları istenmiştir.

Gözlem yapıldığında, Allah'ın deveyi insana boyun eğdirdiği, küçük bir çocuğun bile deveyi yönlendirebildiği görülür.

Deve birçok hayvanın özelliğini topluca taşır. Rabbimiz, insanlarca yetiştirilen hayvanları çeşitli maksatlardan ötürü; kimini eti yenilsin, kimini sütü içilsin, kimini yolculukta binilsin, kimini de insanların eşyalarını taşısın diye yaratmıştır. Bu hayvanların içinde insanlara süs ve güzellik olsun diye yaratılanlar da vardır. Gerçek şu ki, sayılan bu özelliklerin hepsi de devede mevcuttur. Çünkü eti yenir, sütü içilir, yük taşıtılır, üzerine binilir, dersinden ve yününden istifade edilir. Bu özellikleriyle bölge insanının en gözde varlığıdır.

(Yâ–Sîn: 71–73) Ve onlar görmediler mi ki: Biz şüphesiz onlar için ellerimizin [kudretimizin] meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yarattık da onlar, onlara sahip bulunuyorlar. Ve onları, kendileri için zelil kıldık da. Bu yüzden binekleri onlardandır. Onlardan yiyip duruyorlar da. Ve onlarda daha birçok menfaatler ve içecekler var. Hâlâ şükür etmeyecekler mi?

(Nahl: 5–8) Hayvanları O yaratmıştır. Onlarda sizi ısıtacak şeyler ve birçok faydalar vardır. Siz onlardan bir kısmını da yersiniz. Ve onlarda [hayvanlarda], akşam vakti getirdiğinizde ve sabahleyin saldığınızda sizin için bir güzellik vardır. Ve onlar [hayvanlar], ancak canınızın bir parçası tükenerek ulaşabileceğiniz bir memlekete yüklerinizi taşırlar. Şüphesiz sizin Rabbiniz, kesinlikle çok şefkatlidir, çok merhametlidir. Ve O [Allah], kendilerine binesiniz, hem de ziynet olsun diye atları, katırları ve eşekleri yarattı. Ve O, bilmediğiniz şeyleri yaratıyor.

Devenin herkesçe bilinen başka özellikleri de vardır:

Her şeyden önce, vücudundaki her detay ayrı bir yaratılış mucizesidir. Çölün kavurucu sıcağında her türlü canlının en büyük ihtiyacı sudur. Çölde su bulmak ise son derece zordur. Ayrıca uçsuz bucaksız kum denizinin ortasında yiyecek bulmak da su temin etmekten daha kolay değildir. Bütün bu zorluklar, çölde yaşayabilecek bir hayvanın açlık ve susuzluğa çok dayanıklı olmasını gerektirmektedir.

Nitekim deve açlık ve susuzluğa son derece dayanıklı yaratılmıştır. Öyle ki, 50 derece sıcaklıkta tam 8 gün boyunca aç ve susuz yaşayabilir.

Günlerce susuz yaşayabilen deve, bir su kaynağı bulduğunda kendisine uzun süre yetecek miktarda su depo etme yeteneğiyle yaratılmıştır. 10 dakikada vücut ağırlıklarının üçte biri oranında su içebilirler. Bu miktar bazen tek seferde 130 litre suya ulaşabilmektedir.

Açlığa karşı devenin vücudunda özel bir besin deposu yaratılmıştır. Bu depo devenin sırtındaki hörgücüdür.

Hörgüç içinde 40 kiloya yakın yağ depolanır. Bu depo sayesinde deve günler boyunca hiç yemek yemeden yol alabilir.

Çölde bulunan yiyeceklerin çoğu kuru ve dikenlidir. Ne var ki, devenin sindirim sistemi bu zor şartlara da uygun olarak yaratılmıştır. Hayvanın dudakları ve dişleri sivri dikenleri bile rahatlıkla yemesini sağlayacak yapıdadır. Özel bir tasarıma sahip midesi ise çöldeki hemen her bitkiyi öğütebilecek kadar güçlüdür.

Çöller ansızın bastıran şiddetli rüzgârları ile ünlüdür. Bu rüzgârlar genellikle kum fırtınaları şeklinde eserler. Bu fırtınaların savurduğu keskin kum tanecikleri boğucu ve kör edicidir. Yüce Allah, bu güç şartları aşabilmesi için devenin vücudunda yine özel koruma sistemleri yaratmıştır.

Devenin göz kapakları şeffaftır. Bu kapaklar hayvanın gözlerini hem tozdan ve kum tanelerinden korur, hem de gözleri kapalıyken bile ışığı görebilmesini sağlar. Uzun ve sık kirpikleri ise gözüne toz girmesine izin vermeyecek şekilde yaratılmıştır.

Devenin burnunda da özel bir tasarım vardır. Kum fırtınası başladığı anda, burun delikleri özel kapakçıklarla kapanır.

Çölde yolculuk yapan bir araç için en büyük tehlikelerden biri kuma saplanmaktır. Ancak yüzlerce kilo yük taşımasına rağmen deve için böyle bir tehlike yoktur. Çünkü devenin ayakları da çöl için özel yaratılmıştır.

Hayvanın geniş ayak parmakları kuma gömülmesini engeller ve bir kar ayakkabısı gibi görev yapar.

Devenin uzun bacakları da gövdesini çöl zemininin yakıcı sıcağından uzak tutar.

Devenin vücudu sık ve sert tüylerle kaplıdır. Bu post, hayvanı hem güneşin yakıcı ışınlarından, hem de güneş battıktan sonra başlayan çöl soğuğundan korur.

Devenin vücudunun belirli bölgelerinde kalın ve koruyucu deri tabakaları vardır. Bu sert tabakalar, deve kızgın kuma oturduğu zaman kumla temas edecek bölgelere yerleştirilmiştir. Bu sayede hayvanın derisi sıcaktan kavrulmaz. Bu sert deri tabakaları zamanla oluşan birer nasır değildir. Deve bunlarla birlikte doğar. Bu özel tasarım, devenin yaratılışındaki mükemmelliği bir kez daha göstermektedir.

Devenin tüm bu özellikleri üzerinde dikkatle düşünülmelidir: Susuzluğa dayanmasını sağlayacak özel sistemleri, açlığa dayanmasını sağlayacak hörgücü, kuma gömülmesini engelleyen ayak yapısı, gözlerini kumdan koruyan şeffaf göz kapakları, kirpikleri, kum fırtınalarına karşı özel tasarıma sahip burnu, dikenleri ve çöl bitkilerini yiyebilmesini sağlayan ağız, diş ve dudak yapısı, her türlü yiyeceği sindirmesini sağlayan sindirim sistemi, kızgın kumdan derisini koruyan özel deri tabakaları, hem sıcaktan hem soğuktan korunmak için tasarlanmış özel kürkü tesadüf eseri olmayıp bu hayvanın
akıllı bir tasarımla yaratıldığını gösterir. Böyle bir mucize yaratık da yalnızca Allah'ın eseri olabilir.
إبّل - İBBİL = YAĞMUR YÜKLÜ BULUT:

Sözcüğü bu anlamıyla ele aldığımızda Rabbimiz Arabistan ortamındaki suya hasret kimselerin dikkatlerini yağmur yüklü bulutlara çekmiş olmaktadır. Yağmur yüklü bulutların o kimselerin hayatındaki önemi ve bulutların çok uzak yerlerden oluşturulup onların üzerine getirilişi üzerinde düşünmeleri istenmiştir.

Bu anlam, Âyetin mesajının Arabistan ortamından çıkarılıp tüm evrene şamil olması açısından tercihe şayandır. Zira suyun buharlaşması, buharın göğe yükselmesi, yoğunlaşması ve sonunda yere düşmesi şeklindeki olağanüstü dönüşümlü sürece çekilen dikkat, deveye çekilen dikkatten daha uygun düşmektedir. Bu anlam aynı zamanda pasajda dikkat çekilen "gökyüzü, dağlar ve yeryüzü" ile de daha uyumlu olmaktadır.''

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

berru 27. February 2013 05:35 AM

(Lokmân: 21) Ve onlara, "Allah'ın indirdiğine tâbi olun!" dendiği zaman, "Aksine, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" dediler. Ya şeytân onları cehennemin azabına çağırıyor idiyse!

merdem 27. February 2013 11:13 AM

Devenin hakkini Deve'ye vermek gerekir
 
Degerli Galip Kardesim,

Bulut ve Yagmur hakkinda Kur'an'da yeteri kadar Ayetler vardir. Bu yüzden icinde DEVE sözcügü gecen bir Ayetin, devenin özellikleri dolayisiyla gercekten deveden bahsedildigine kanaat getiriyorum. Rabbimizin bu kadar mükemmel bir sekilde yarattigi bir hayvan elbette bahsedilmeye degerdir.




2:22 - O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın.

2:264 - Ey iman edenler! Sadakalarınızı, başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin. O adam gibi ki, insanlara gösteriş için malını dağıtır da ne Allah'a inanır, ne ahiret gününe. Artık onun hâli, bir kayanın hâline benzer ki, üzerinde biraz toprak varmış, derken şiddetli bir sağnak inmiş de onu yalçın bir kaya halinde bırakıvermiş. Öyle kimseler, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez.

2:265 - Allah'ın rızasını aramak, kendilerini veya kendilerinden bir kısmını Allah yolunda sabit kılmak için mallarını Allah yolunda harcayanların hâli ise, bir tepedeki güzel bir bahçenin hâline benzer ki, ona kuvvetli bir sağnak düşmüş de yemişlerini iki kat vermiştir. Böyle bir bahçeye yağmur düşmese bile mutlaka bir çisenti vardır. Allah, yaptıklarınızı görür.


6:6 - Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkanları onlara vermiştik. Onlara gökten bol bol yağmur indirmiş, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik. Ve kendilerinden sonra başka bir nesil yarattık.

12:49 - "Sonra da onun arkasından yağışlı bir sene gelecek ki, halk onda sıkıntıdan kurtulacak, (üzüm, zeytin gibi mahsülleri) sıkıp faydalanacak."

24:43 - Görmez misin ki Allah bulutları (dilediği yere) sürüklüyor; sonra onları biraraya getirip üstüste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasında yağmur çıkıyor. O, gökten, sanki oradaki dağlardan da dolu indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar; bu bulutlardan çıkan şimşeğin parıltısı nerdeyse gözleri alır!


26:173 - Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, (uyarılanların) o yağmuru ne kötü bir yağmurdu!

27:58 - Onların üzerlerine öyle bir yağmur indirdik ki, ne kötü idi uyarılanların yağmuru!

30:48 - Allah O'dur ki, rüzgarları gönderir de bir bulut savururlar. Derken onu gökyüzünde nasıl dilerse öyle serer, parça parça da eder. Derken yağmuru görürsün, aralarından çıkar. Derken onu kullarından kimlere diliyorsa döküverdi mi derhal yüzleri güler.


42:28 - İnsanlar ümitlerini kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan O'dur. Övülmeye layık olan gerçek dost O'dur.

46:24 - O azabı, vadilerine doğru yayılan bir bulut halinde gördükleri zaman: "Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur." dediler. Hud ise: "O sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. O bir rüzgârdır ki, içerisinde acı bir azab vardır.

57:20 - Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.

71:11 - "Üzerinize gökten bol yağmur yağdırsın."

Selam ve dua ile.

berru 27. February 2013 11:45 AM

maide 59. De ki: "Ey Kitap Ehli! Bizim, sadece Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inanmamız ve şüphesiz sizin çoğunuzun fâsık olması yüzünden mi bizden hoşlanmıyorsunuz?"

Bilgi 27. February 2013 03:57 PM

Furkan:68-71
Ve işte Rahmân'ın kulları, Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar. Allah'ın haram ettiği canı öldürmezler. -Ancak hak ile öldürürler.- Zina da etmezler. -Ve kim bunları yaparsa, günahla karşılaşır. Kıyâmet günü azabı kat kat olur ve orada, alçaltılarak sürekli olarak kalır. Ancak tevbe eden, iman eden ve sâlihi işleyenler bunun dışındadır. İşte Allah, onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Ve Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Ve her kim tevbe eder ve sâlihi işlerse, kesinlikle o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.-

40tr40 27. February 2013 04:02 PM

Enfâl Suresi
[COLOR="DarkRed"]Bismillâhirrahmânirrahîm[/COLOR].

[COLOR="red"]29[/COLOR]-Ey iman etmiş kimseler! Allah'ın koruması altına girerseniz, O, size hakkı bâtıldan
ayırdedecek bir anlayış verir ve sizden kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah çok büyük armağan sahibidir.

Bilgi 27. February 2013 07:41 PM

Tevbe:71-72İnanan erkekler ve inanan kadınlar; bunların bazısı bazılarının koruyucu, yol gösterici yakınlarıdırlar. Bunlar herkesçe kabul gören iyi şeyleri emrederler, tüm kötü şeylerden vazgeçirirler, salâtı ikame ederler [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturur, ayakta tutarlar], zekâtı/vergiyi verirler, Allah'a ve O'nun Elçisi'ne itaat ederler. İşte bunlar, Allah onlara rahmet edecektir. Şüphesiz Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.
Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, içinde sürekli kalanlar olarak altlarından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde hoş meskenler vaat etti. Allah'ın rızası ise daha büyüktür. İşte bu, çok büyük kurtuluşun ta kendisidir.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:58 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam