|  | 
| 
 namaz ve oruç ritüeli Kutuplara uyarlanamıyor ise ya ritüel yanlış yada dünya düz :) Benim anladığım, yaşanılan bölgenin kendine özgü zor dönemleri, kıt zamanları vardır. Bu arabistanda yakıcı kurak sıcaklar iken antartikada dondurucu soğuklar, norveçte ısı dalgalanması ve balıkların kayboluşu v.s. Bu dönemlerde eldeki gıdanın paylaşılması içindir. *** En doğrusunu Allah bilir, bize ölçüyü indirdi ki kısır fikirleri deneylerle test edip en doğru olanı bulalım. Şimdiye kadar ramazanın kişilere ve toplumlara olan faydasını ne kadar araştırmacı ele aldı bilmiyorum ama az çok tahminen bir faydasının olmadığını düşünüyorum. sokuşturma faydalar düzenlerin ortaya attığı iddalar ise (sağlık gibi) aslında kulp takmadan öte birşey değilidir. bırakın faydasını, beslenmedeki düzensizlikten dolayı zararı bile vardır. | 
| 
 Kadir gecesi peygamberin kendine ne zaman vahyin geldiğini bilmemesi ne garip... "niye son 10 gece arayın" diyor ki veya o bu lafı dememiştir...bence de demedi.. bu atalar kültünden geliyor.... bir kavram yanlışı var.... çözmek lazım ramazan infak ayı.... miskin ile orucu tutalip hayır verenlerin inceldiği ay.... Kuran kalıbı ile şekillendiği ay zira bu ortamda yani ayda nüzul edildi... İnsanlığın sorunlarının bir potada dağıtıldığı ay... ama idrak edene veya edebilene.. miskini niye oruca zorlanan doyursun ki... niye insanlar oruçlu iken miskin doyur muyor. aslında ayet onu tutabilenlere dediği halde, o zamirini belirteç bulunan el-savm dan alınmıyor. yoksa para vermek ağır mı geliyor. zaten malı çok seviyorsunuz demiyor mu ? Hasta ve yolcuların, tutamadıkları oruçları kaza etmelerinin gerekçesi olarak şöyle buyrulmuştur: “Allah size kolaylık ister, zorluk istemez.” (Bakara 2/185) Demek ki Bakara 184. ayettekiler, oruç tutabilen kimselerdir. Eğere Oruca zor gücü yetenler olarak alınırsa, bunlara oruçlarını kaza etmeleri emredilirken emzikli kadın, dökümcü, maden işçisi, tellak, hamal gibi ağır işlerde çalışanların, zarar görmeleri halinde oruç yerine fidye verebileceklerine hükmetmek tam bir çelişki olur. BAKAR 184. AYET ANALİZİ (ORUÇ) Oruç konusunda çok tartışılan ayete, kuran kalıpları ile bakalım… على الذين يطيقونهBakara 184 konu oruç ve oruca (ona) güç yetirenler üzerine على الذين يتولونهNahl 100 konu şeytan ve şeytanı(onu) veli edinenler üzerine على الذين يبدلونهBakara 181konu vasiyet ve vasiyeti (onu) değiştirenler üzerine Bakara 181. ayette zamir Bakara 180. ayette (الْوَصِيَّةُ) vasiyeti, Nahl100. ayette zamir Nahl 98. ayette ki (الشَّيْطَانِ) şeytanı işaret etmektedir. Bakara 184. ayette zamir, Bakara 183. ayette ki (الصِّيَامُ) orucu işaret etmektedir. Zamirler, kuran hangi konuyu anlatır ise, zamir konuyu işaret etmektedir. Zamirler hemen önceki özneye gitmesi ise, konu dahili iş yapan öznenin yaptığı iştir. ::ANALİZ:: Bakara 184. ayette ki Yutîkûnehû’ya yestatî’ûnehû manası vermek yanlıştır. Zira tâka, “gayretin en üstünü ve ihtimalin son noktasıdır” (bak: 2:249 (savaşmaya gücümüz yok),). Hem zaten güç yetiremeyenden oruç düşer. Zira teklîf-i mâ lâ-yutak (güç yetirilemeyen bir şeyi emretmek) muhaldir. Bu bir hakikattir. Bakara Sûresi’nin 286. âyetindeki duada bu hakikat dile gelir. Hasta ve yolcuların, tutamadıkları oruçları kaza etmelerinin gerekçesi olarak şöyle buyrulmuştur: “Allah size kolaylık ister, zorluk istemez.” (Bakara 2/185) Demek ki Bakara 184. ayettekiler, oruç tutabilen kimselerdir. Eğere Oruca zor gücü yetenler olarak alınırsa, bunlara oruçlarını kaza etmeleri emredilirken emzikli kadın, dökümcü, maden işçisi, tellak, hamal gibi ağır işlerde çalışanların, zarar görmeleri halinde oruç yerine fidye verebileceklerine hükmetmek tam bir çelişki olur. Âyette emredilen fidye “gücü yeten” üzerinedir. Fakat burada kapalı kalan “gücü yetenlerden” kastın kimler olduğudur. Bir de, neye gücü yetenler? Oruca mı, fidyeye mi, kazaya mı? Zamirin orucu göstermesi, uzağı göstermesidir ki, bunun için karine gereklidir lafzı geçerli değildir. Zira Nahl 100. ayetteki zamir 98. ayetteki (ال) belirteçli şeytana gitmektedir. Buradaki zamir (ال) belirteçli kelimeyi yani ORUCU gösterir. BAKARA 185 ayette seferi ve hasta üzerine “kaza etmeye gücü yetenler üzerine bir yoksulu doyuracak fidye gerekir” ibaresi yoktur. 2/185:“(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, insanlığa rehber olan, bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan ve hakkı batıldan ayıran Kur’an işte bu ayda indirilmiştir. Sizden biri bu aya ulaştığında oruç tutsun. Hasta ya da yolcu olan kimse de, başka günlerde iade etsin. Allah sizin için kolaylık ister, sizi zora koşmak istemez. Oruç günlerinin sayısını tamamlamanızı, sizi doğru yola ulaştırdığı için O’nu yüceltmenizi ve şükretmenizi ister.” Bizler oruç tutarak Allah’ı yüceltir ve orucun fidyesinin vermekle şükretmiş oluruz. Şükür “hamd” gibi sözlü bir eylem olmayıp karşılık verilen eylemdir. Şükrün zıddı ise nankörlüktür. Oruç, sadaka ve kurban gibi bir fidyenin karşılığı olur. (bak 2:196). Bizler sağlıklı olmamızın fidyesini veririz. Oruç tutan, ister ramazanda tutsun isterse ramazan ayı dışında sayıyı tamamlasın, fidyesini vermek zorundadır. Oruc tutmaya güç yetiremeyenler de oruç fidyesini vermelidir. Zira oruç tutmak hayırlıdır. Bakara 184. âyetinin sonundaki “ama –eğer bilirseniz- oruç tutmanız sizin için hayırlıdır” ifadesi bakara 148. ayette “hayırlarda yarışın” (bak: 2:148, 23:61) ayeti ile örtüşür. | 
| 
 [QUOTE]Benim anladığım, yaşanılan bölgenin kendine özgü zor dönemleri, kıt zamanları vardır. Bu arabistanda yakıcı kurak sıcaklar iken antartikada dondurucu soğuklar, norveçte ısı dalgalanması ve balıkların kayboluşu v.s. Bu dönemlerde eldeki gıdanın paylaşılması içindir.[/QUOTE] Aslında bahsettiğiniz şartlar hakikaten de mevcut.Yakın zamanda izlediğim Human Planet-kesinlikle öneririm- belgeselinde Kutup bölgesinde yaşayan bölge insanı ile ilgili bölümde kışın tüm halka yetecek boyutlarda balıkları rahatlıkla avlamalarına rağmen bahar geldiğinde ve buzlar eridiğinde maalesef balık tutulması imkansızlaşıyor.Bu nedenle kıştan saklanılanlar ile kuş vs gibi protein kaynaklarından faydalanılıyor.Yani bizler kış yaşarken bahara giren ya da havası ısınan bölgelerde hakikaten de enterasan biçimde besinlerde kıtlık azlık yaşanıyor.Bu dönemlerde ayılarda uykuya çekiliyor-kutup ayıları- Doğa canlanıyor ama bitki yetişmiyor.Sadece kuş gibi ufak canlılar yenebiliyor.Bu gerçeği de bilginize sunmak istedim. Ayrıca halen neden ramazan ayının kadir gecesinin veya haram aylarının nasıl her yıl ay veya mevsim değiştiriyor olduğuna cevap alamadım.Sabit olması gerektiğini şiddetle savunuyorum.Heleki haram aylardan bahsediliyorsa nasıl her yıl yerinden kayabilir inanılması güç! | 
| 
 Hocam  benimde  kafama  çok  takılan bir  mevzuu.Bende  işin  içinden  çıkamıyorum.Neden  Sabit  değil de ....değişiyor ?  Sabit  olsa  kolayına  geleni  yapar  ülkeler.Kimi 18  saat  kimi   10  saat  tutmaz.Yada  Temmuz  -ağustos  sıcağında kendini  tehlikeye  atmak  zorunda  kalmaz.Eşit  olması  gerekmez mi ? sabit  bir  ay  olsa  ramazan  neden  olmaz ?Dinen  mahsurumu  var ? | 
| 
 Birde  kafama  takılan  şu;  Neden   Dünyadaki  oruç  tutan  ülkeler   bizim  gibi 10  gün  geriden  takip ediyor.Hiçbir  ülke  çıkıpta  bunu  (  Ramazan ayını )  neden  senenin  sabit  bir  ayı  olarak  belirlemedi.Sabitlemedi ? Onlarda 10  gün  geriden  takip  ediyor  neden  ? | 
| 
 Hiic'in  dediği  gibi  Ramazan  ayının Fakir  ve  aç  ülkelere  olan  faydası  tartışılır.Katkısı  nedir  ? Ama  pis  göbekli  yobaz  hoca  takımına getirisi  çok.Acaba  bugün  kim  davet  edecek  iftara  ?  Menüde  neler  var  ? Önceden  haber  vereyimde sevdiğim  yemekleri  yapsınlar ? Yemeğin  üzerine   baklava ,Tatlı  yemek  yemeklerin  padişahı  bayat  espirilerini  yaparak  fıkra  anlatmak.Yemek  için  dünyaya  gelmiş gibi  yaşayan  yobaz  sahtakarların  elinde    şekil  alıyor  ramazan  maalesef. | 
| 
 Ayrıca şu da var, Kuran ayetleri üzerinde düşünülmek için geldi bence..Yani ayetler açıktır ama akıl kullanmadan çözemeyiz..Eğer herşey armut piş ağzıma düş olsaydı -Araplar bunu istediler- o zaman insan olmanın anlamı yoktu.O nedenle şu anda ay adları verilmeden sadece bize kullanmamız gereken doneleri veren Allahın sözlerinden haram ayların ve ramazan ayının hangi ay ve günler olduğunu kaç gün olduğunu tartışıp tespit etmeye çalışıyoruz.Demekki    Allah bizden öylece okuyup düşünmeden bizden öncekiler ne yaptıysa uygun görüp devam etmemizi değil irdeleyip gerçeğe ışığa ulaşan yolda bize rehber olmasını istemiştir Kuranın. | 
| 
 [B]Hac  78   Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti; [U]din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi;[/U] babanız İbrahim'in dininde (de böyleydi). Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur'an'da) size "müslümanlar" adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekatı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlanızdır. Ne güzel mevladır, ne güzel yardımcıdır![/B] Çünkü hayatın kendisi zorluk içeriyor. [B]Beled 4 Biz, insanı ( yüzyüze geleceği nice ) zorluklar içinde yarattık. [/B] Din zoruluk yüklemedi ve aslında insanın karşılaşacağı zorlukları dindirmek, insana çıkış yolu göstermek için geldi. Allah gereksiz zorluğu yasaklar; gerçekçi olalım, bu günkü oruç zorluktur, Allahın emrine terstir. Ancak llahın bahsettiği Oruç zor zamanlarda yapılırsa toplum ve birey için kolaylık olur. Tıpki savaş gibi. Savaş zordur, ilk bakışta kötüdür. Ancak eğer savaşılmazsa daha kötüsüyle karşı karşıya kalınır (yakın trarih bakz; fransa-cezayir, ingiltere-filistin veya daha yakın tarih ırak-abd) Allah zor zamanlarda savaşın bir zorluk değil kolaylık olduğunu söylüyor. Nefsleriniz istemesede o sizin için hayırlıdır diyor. Aynısını oruç içinde söylüyor; [B]Bakara 184 Sayılı günlerde olmak üzere (oruç size farz kılındı). Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder. (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. [U]Eğer bilirseniz (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.[/U][/B] savaş nasıl zor günlerin işi ise, oruçta zor günlerin işidir. Bolluğun bereketin olduğu günlerde oruç tutmak ancak kişisel bir işkence, vücuda ve zihne zararın ötesi değildir. Oysa kıt zamanlarda gıdanın yada gıda harcamasının bir kısmının kısılarak ihtiyaç sahiplerine verilmesi bir kolaylıktır. Bu zorluk o dönemlerde dinin kolaylaştıcı etkisini gösterir. Allah zoru din olarak seçmemiştir, zaten mevcut hayat zordur ve onu kolaylaştırmanın yöntemlerini bedensel ve düşünsel yapıyı bizlere öğütlemiştir. | 
| 
 Ayrıca az önce bir arkadaşım Atatürkün oruç ttutmadığından içki içtiğinden, dinen laik (laiklik bir yönetim biçimidir, kişi değildir, kelimelerin yerlerini değiştirerek Yahudilerin peygamberle geçtiği dalga gibi dalga geçmeleri devam ediyor) dinen laik olduğunu, hatta burda söylemeyeceğim bir çok hakaretide ekleyerek kendi inancının en üstün olduğunu idda etti.  Çünkü piyasada Atatürkün namaz kılıp oruç tuttarkenki bir fotoğrafı yokmuş.. Ona verdiğim cevabı buradada paylaşmak istiyorum; 1. Siz namaz kılarken poz verip resim mi çektiriyorsunuz? Sözde Allahın huzuruna çıktıklarını idda ettikleri ritüelin fotoğrafını çekip paylaşanlar bu fotoğrafı Allaha göstermek için mi çekmişlerdir yoksa insanlara gösteriş için mi? Elbetteki onların namazı gösteriştir. 2. olarak işte Atatürkün Oruç tuttuğunun fotoğrafı. [IMG]http://www.resimle.net/data/media/364/canakkale-yemek-listesi.jpg[/IMG] | 
| 
 Atatürk  kendisi  belki  ritüel  ibadet  yapmıyordu  ancak,temiz bir  duruşu  olan Din  aleyhine  faliyet  gösteren  oluşumların  içindede  olmadı.Şu  bizim  Yalova'nın  Güney  köyü  denen  Abhaza  -Çerkez  köyü  var.Orada 1937  lerde  Şeyh Şerafettin  Dağıstani  denen  bir  zat  yaşıyormuş.(Köylülerle  konuştum,Türbeside  köyün  dışında  mezarlıkta).Atatürk  Yalovadaki  Çiftliğine  geldiğinde bizzat  Makam  aracını  yollar  Şeyh  Şerafettin  Dağıstaniyi aldırır,çiftliğinde  misafir  eder  saatlerce  sohbet  edrmiş.Köyde  bunu  hep  anlatırlar.Atatürkün  Din  adamlarına  hürmet  ettiğini(Yobazlar  hariç ) okuduk.Ama  Atatürke  saldıran  grupların  yaşantısını  irdeleyin ,gözlemleyin  ne kadar  islami  bir  duruşları  var.Din  adına  ne  ortaya  koyuyorlar.Boş  boş  konuşmaktan  başka. | 
| Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:36 PM. | 
	 	 Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
	
	Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam