![]() |
[QUOTE=ebu Maruf;7907]Yapmayın değerli kardeşim hiç bir ehli sünnet alimi tevatür olmayan hadislerin dışındaki bir hadise inanmamanın küfür olduğunu belirtmez.
Bununla ilgili bir tek kaynak dahi olmadığını iddia ederim.Ben o kadar fıkıh ve akaid kitapları okudum.Hiç birinde tevatür hadis ve Kuran ayetlerinin inkarı dışındaki lerin inkarının küfür olduğunu okumadım.Bunu diyen varsada ehli sünnet akaidine göre söylememiştir.[/QUOTE] Sevgili kardeşim bana göre tevatür hadis diye bir şey yoktur. Kaç bin kişinin dinlediği şahit olduğu veda hutbesi hakkında bile sözbirliği yokken tevatürden nasıl söz edilebilir? Ben de hak ve batılı ayırabilmek için Kuran ölçüsüne başvuruyorum. Örneğin Kuran'a bakıyorum; yalnızca Allahın hüküm verebileceğini ve verdiği hükümleri kitabında eksiksiz açıkladığını, geri kalan konularda bizleri kendi vicdanımıza bıraktığı, peygamberin dine ve hükme ortak olmadığını yazıyor. Buna rağmen [U]Kuran'a dayanmayan dini hüküm içeren[/U] bir hadis tevatür diye onu nasıl kabul edebilirim? Allah gaybı kimsenin bilemeyeceğini söylüyor yalnızca Kuran'da kendi verdiği kadarını peygamberin bilebileceğini söylüyor. Yani peygamber zaten elçidir ve tebliğcidir. Allahın ona vahyettiği ve bize ulaştırması gereken gayb haberlerin hepsi [U]tebliğ görevi gereği[/U] Kuran'da mevcuttur. O halde ben tevatür hadis diye geçmiş, gelecek, görünmeyen alem, görünmeyen varlıklar, cennet, cehennem ile ilgili detayları Kuran'a dayanmadan veren hadislere nasıl inanırım? Ben hadisler dışında [U]Kuran'a dayanan[/U] yani Kuranı açıkladığını düşündüğünüz hadisleri [U]tevatür olmasa da[/U] zaten kabul ediyoruM. Kuran'a dayandıktan sonra kimin söylediği veya uydurulmuş olması da önemli değil. [U]Peygamberimiz söylemiş olsun veya olmasın farketmez.[/U] Yeri gelir konfiçyüsün bir lafından feyz alır, bir şeyler öğrenebiliriz. Dolayısıyla hadisleri falan reddetmiyoruz, bahsettiğim konulardaki bazı hadisleri "peygamberimizin söylemiş olduğuna" inanmıyoruz. Taptığım Allah'ın elçisi yaşıyor olsa ya da ondan kalan değişmemiş ikinci bir kitap bulunsa ona itaat etmemek benim ne haddime? Peygambere inanmıyor olsaydım ona vahyedilen Kuran'a inanmazdım. Ehli sünnet konusunda sizin kadar iyimser değilim. 4 mezhep imamının ayrı ayrı yazdıkları söylenen kitaplarda [B]hadis ile çelişen ayet[/B] olursa [U]hadisin esas alınması[/U] gerektiğini,[B] hadis ile çelişen mezhep hükmü[/B] olursa [U]mezhep hükmünün esas alınması[/U] gerektiğini okumuştum. Eğer doğru ise bu resmen Kuran ayetlerini hiçe saymak ve Rablik taslamak değil de nedir? Ayrıca alimler böyle düşünenleri kafir ilan etmez diyorsunuz ama sizin ne dediğinize kimse pek bakmıyor. Ben uygulanışa bakarım. Çünkü bizzat yaşıyoruz. Örneğin foruma kim gelse görüşlerimizi görse bizi sapık ilan ediyor. Bazıları da kıt akıllı ilan ediyor :) Dışarıda görüşlerimizi tartıştığımız insanlar da böyle düşünüyorlar. Sizin dediğiniz gibi olsa ne güzel olur. İşte o zaman ayrılıklar rahmet olurdu. Mezhepler nedeniyle kaç kişi kaç kişiyi öldürmüş bir oturun hesaplayın bence. Hiç bir konuda fanatiklik iyi bir şey değildir. Fanatizm sağlıklı düşünmeyi engeller. Bizler hidayetin kendisinde olduğunu düşünmeden bireysel olarak doğruyu arayan, yalnızca birbiri ile yardımlaşan ama kendi görüşünü diğerlerine dayatmayan insanlarız. Herhangi bir görüşe "hidayetteyim" diye saplanmayan insan, doğru bildiğini düşündüğü bir konuda bile "acaba" diyerek zıt görüştekilerin delillerini değerlendiren bir insan yanlış yolda ise bile samimi duaları ile Allah doğru yola iletir diye düşünüyorum. Burada sizi hedef alarak konuştuğumu sanmayın. Yalnızca sizi [U]vesile[/U]nizle içimi döktüm. :) Allah hepimizi doğru yoluna iletsin. |
[QUOTE=Anonymous;7969]Sevgili kardeşim bana göre tevatür hadis diye bir şey yoktur. Kaç bin kişinin dinlediği şahit olduğu veda hutbesi hakkında bile sözbirliği yokken tevatürden nasıl söz edilebilir? Ben de hak ve batılı ayırabilmek için Kuran ölçüsüne başvuruyorum.
[B][I][COLOR="Blue"]Dostum senin okuduğun Kuranda tevatür olarak geldi.Sen Kuranın orjinalinimi okuduğunu sanıyorsun.Yanlış anlamayın lütfen sözüm size ve sizin gibi düşünen kardeşlerime değil.Bilinçli olarak bu fitneyi çıkaranlaradır.Sizde benim gibi doğru yolun arayışı içindesiniz.İşte bu fitnenin amacı budur.Önce sahih hadisler inkar edilecek sonra tevatür hadisler.Sonradan denecek Kuranda tevatür yoluyla geldi ondada şüpheye düş.ASırlardır Türk milletinin iman gücü karşısında bir türlü başarı sağlayamayan emperyalist güçler.Türk toplumunun imanına zarar verebilmek için dine fitne katmak amaçlı çalışmalara başladı.Bu önce arap ülkelerinde başladı lavrensle.İbni Teymiye kaynak gösterilip onun ismi kullanılarak.Tasavvuf düşmanlığı yapılmaya başlandı.Arap halkı tasavvufu ve mezheb anlayışını terk edip selef diye tabir edilen akıma kapılarak önce Türk halkına halifeliğe birliğe baş kaldırdı.Sonra Muhammed bin Abdulvehhab ismiyle Artık hadislerde terk edilmeye başlandı. Sonuç ortada 1948 e kadar gıkını çıkaramayan israil.Zayıflamış imanı fırsat bulup önce devlet kurdu sonrada etrafına saldırmaya başladı.Türk milleti üstündede uygulanmak istenen şey aynıdır. Kuranın ismi kullanılarak.Bu gün Arapların içinde bulunduğu duruma düşürülmeye çalışılıyor. Tekrar belirtiyorum sözüm size değil.Bilinçli olarak bu fitneyi çıkaranlaradır.[/COLOR][/I][/B] Örneğin Kuran'a bakıyorum; yalnızca Allahın hüküm verebileceğini ve verdiği hükümleri kitabında eksiksiz açıkladığını, geri kalan konularda bizleri kendi vicdanımıza bıraktığı, peygamberin dine ve hükme ortak olmadığını yazıyor. Buna rağmen [U]Kuran'a dayanmayan dini hüküm içeren[/U] bir hadis tevatür diye onu nasıl kabul edebilirim? [B][I][COLOR="blue"]Güzel kardeşim bak kendin belirtmişşin bize bıraktığı işte zaten hadis orda devreye girer.Ha bize kalmış ha ALLAH RAsulune s.a.v Rasulullaha s.a.v kalmasından neden rahatsız oluyoruz ki anlayamıyorum.Neden biz yorumlayalım.Bırakalım ALLAH RAsulu a.s yorumlasın.[/COLOR][/I][/B] Allah gaybı kimsenin bilemeyeceğini söylüyor yalnızca Kuran'da kendi verdiği kadarını peygamberin bilebileceğini söylüyor. Yani peygamber zaten elçidir ve tebliğcidir. Allahın ona vahyettiği ve bize ulaştırması gereken gayb haberlerin hepsi [U]tebliğ görevi gereği[/U] Kuran'da mevcuttur. O halde ben tevatür hadis diye geçmiş, gelecek, görünmeyen alem, görünmeyen varlıklar, cennet, cehennem ile ilgili detayları Kuran'a dayanmadan veren hadislere nasıl inanırım? [B][I][COLOR="blue"]Dostum ALLAHU TEALA RAsulullaha a.s gaybdan gelecekten haberler vermiştir.Hadis kitablarında mevcuttur.Kerbela olayı abbasilerin çıkışı.İstanbulun fethi daha bir çokları hadis rivayetleriyle nakledilmiştir.[/COLOR][/I][/B] Ben hadisler dışında [U]Kuran'a dayanan[/U] yani Kuranı açıkladığını düşündüğünüz hadisleri [U]tevatür olmasa da[/U] zaten kabul ediyoruz. Kuran'a dayandıktan sonra kimin söylediği veya uydurulmuş olması da önemli değil. [U]Peygamberimiz söylemiş olsun veya olmasın farketmez.[/U] [B][I][COLOR="blue"]Dostum hadis rivayetlerin % 90 ı zaten Kurana ters düşmezki.Bu da bana göre belkide aslında onlardada tearüz etmiyordur.Bu oran sana göre daha yüksekde olabilir.Fakat bir misal vereyim.Recm hadisleri Kurana tersmiş gibi sanılır.Zira Nur süresinin yanlış hatırlamıyorsam 2-5 ayetlerinde had cezası belirtilir bu sebebden dolayı ters düştüğü sanılır.Halbuki O ayetlerin arapçalarında zaniye ifadesi vardır.Yani zina edenler. Nisa süresi 15 ayeti kerimesindede fahişetün ifadesi vardır.O ayettede Ölüm onları bulana kadar evlerinizden çıkarmayın yada haklarında bir hüküm verilene kadar ibareleri vardır. Şimdi fahişetün lafzı Arap belağatına göre çok kötü çok çirkin iş manasında algılanır.Fahişetün ayrıca zina dışında fitneciler için belirtilen bir ibaredir.Onlarda ceza olarak öldürülmelidir.Bunuda belirten Kurandır.Yani bekar birinin zinasıyla evli birinin zinası arasındaki farklar anlatılır.Zaten hadislerdede bekar gençlere nur süresindeki gibi had cezası vardır.Recm ise ölüm onları buluncaya kadar ibareli ayeti kerime üzere evlileredir.Dolayısıyla bir çok hadis ilk bakışta Kurana ters düşüyormuş gibi algılanır.İlk meal okuduğum dönemlerde bende benzer çelişkilerle karşılaştım.Lakin ARapça eğiimi almaya başladığımda ve Kuranı daha fazla ve sürekli inceleme başlayınca ilk başta gördüğüm çelişkiler azalmaya başladı.[/COLOR][/I][/B] Dolayısıyla hadisleri falan reddetmiyoruz, bahsettiğim konulardaki bazı hadisleri "peygamberimizin söylemiş olduğuna" inanmıyoruz. Taptığım Allah'ın elçisi yaşıyor olsa ya da ondan kalan değişmemiş ikinci bir kitap bulunsa ona itaat etmemek benim ne haddime? Peygambere inanmıyor olsaydım ona vahyedilen Kuran'a inanmazdım. [B][I][COLOR="blue"]Dostum ALLAH Rasulune a.s isnad edilip fitne amaçlı rivayetler olabilir.Ben bunu red etmiyorum.Bunun tesbitide daha önceleride yazdıklarımda belirttiğim gibi şahsın kalbiyle alakalıdır.Fakat benim ALLAH RAsulunun a.s söylediğine inanmadığım bir rivayete sen inannıyorsan.Benim sana şiddetle karşı çıkmam yada belki hakart etmem.Hatta iftiralarda bulunmam doğru değildir. Zira Kalben sen onun Rasulullah a.s tarafından söylendiğine kanaat etmişşin.Ben sana Rasulullah s.a.v a itiat ediyorsun diye hakaret etmem ne vahim bir olay olur.Sorunda burdan kaynaklanıyor.[/COLOR][/I][/B] Ehli sünnet konusunda sizin kadar iyimser değilim. 4 mezhep imamının ayrı ayrı yazdıkları söylenen kitaplarda [B]hadis ile çelişen ayet[/B] olursa [U]hadisin esas alınması[/U] gerektiğini,[B] hadis ile çelişen mezhep hükmü[/B] olursa [U]mezhep hükmünün esas alınması[/U] gerektiğini okumuştum. Eğer doğru ise bu resmen Kuran ayetlerini hiçe saymak ve Rablik taslamak değil de nedir? [B][I][COLOR="blue"]Dostum bu ibareler 4 mezheb imamlarının sözleri değildir. Bu müctehid olmayan avam için ölçü olsun diye bazı fakihler tarafından belirtilmiştirki.Böyle söylenmesinin sebebi tek bir ayetin okunupda başka ayetlerle tearuzu veyahut müteşabih olup olmadıkları yada nüzul sebeblerini anlamadan yada tercümeleri okundu ise meallerin yanlış tercümeleri vs. gibi eksik anlaşılmalar olabileceği varsayılaraktan belirtilmiştir. Yoksa ALimlerin zaten mezheb bağımlılığı bile şartı yoktur.4 mezheb görüşlerine göre fetva verebilirler.[/COLOR][/I][/B] Ayrıca alimler böyle düşünenleri kafir ilan etmez diyorsunuz ama sizin ne dediğinize kimse pek bakmıyor.[B][I][COLOR="blue"]Dostum bunu daha öncedende belirtmiştim cahil sofi şeytanın maskarası olur.Bu cehalet taassup kendini bilmezlik her cemaatin içinde oluyor.Ama tümünü öyle görmek doğru değildir.Bak inanınki bende sizin hepinizi aynı algılasam burada günlerce uğraş vermem.Zaten hiç kimseyle müzakere edemeyeceğim.Ne ben bir şey kazanamam nede karşımdaki deyip.Bırakıp ilimle yada dünyevi işlerimle uğraşırım.Halbuki bana hakaret edenlerle olaylar cedelleşmeye gideceğini görüp.Onlara cevap yazmayı bıraktım ve müzakere edebileceğim kardeşlerimle yazışmaya devam ediyorum[/COLOR][/I][/B] Ben uygulanışa bakarım. Çünkü bizzat yaşıyoruz. Örneğin foruma kim gelse görüşlerimizi görse bizi sapık ilan ediyor. Bazıları da kıt akıllı ilan ediyor :) Dışarıda görüşlerimizi tartıştığımız insanlar da böyle düşünüyorlar. Sizin dediğiniz gibi olsa ne güzel olur. İşte o zaman ayrılıklar rahmet olurdu. Mezhepler nedeniyle kaç kişi kaç kişiyi öldürmüş bir oturun hesaplayın bence. Hiç bir konuda fanatiklik iyi bir şey değildir. Fanatizm sağlıklı düşünmeyi engeller. [B][I][COLOR="blue"]Aynen dostum fanatizm hamr gibidir :)))[/COLOR][/I][/B] Bizler hidayetin kendisinde olduğunu düşünmeden bireysel olarak doğruyu arayan, yalnızca birbiri ile yardımlaşan ama kendi görüşünü diğerlerine dayatmayan insanlarız. Herhangi bir görüşe "hidayetteyim" diye saplanmayan insan, doğru bildiğini düşündüğü bir konuda bile "acaba" diyerek zıt görüştekilerin delillerini değerlendiren bir insan yanlış yolda ise bile samimi duaları ile Allah doğru yola iletir diye düşünüyorum. Burada sizi hedef alarak konuştuğumu sanmayın. Yalnızca sizi [U]vesile[/U]nizle içimi döktüm. :) Allah hepimizi doğru yoluna iletsin. [B][I][COLOR="blue"]Amin[/COLOR][/I][/B][/QUOTE] Sevgili kardeşim.İyi niyetle Rabbini arayan bütün Kullarına HAK TEALA hz.leri yanlış yolda ise doğruya iletecek doğru yolda ise takvaya ulaşması için yoılunu açacaktır. Önemli olan bütün samimiyetimizle RABBİMize en güzel şekilde Kulluk etmeye çalışalım.İşte o zaman Rabbim hatalarımızı öğretir,hidayet nasip eder.O zaman hiç birimize korkuda olmaz.Tabiki o niyette sebat ettikçe selametle |
[QUOTE=ebu Maruf;7970]Dostum senin okuduğun Kuranda tevatür olarak geldi.Sen Kuranın orjinalinimi okuduğunu sanıyorsun.[/QUOTE]
Kuran ile hadisleri aynı kefeye koymak imkansız. ilk hadis kitabı ne zaman yazıldı diye araştırmak yeterli. Kulaktan kulağa oynamak ile basılı belge farklıdır. Ayrıca Kuran konusunda da farklı düşünüyorum. Dayanak aldığım bazı nedenlerden dolayı Kuran'ın peygamberimiz zamanında da "kitap" şeklinde var olduğuna inanıyorum. [QUOTE=ebu Maruf;7970]Güzel kardeşim bak kendin belirtmişşin bize bıraktığı işte zaten hadis orda devreye girer.Ha bize kalmış ha ALLAH RAsulune s.a.v Rasulullaha s.a.v kalmasından neden rahatsız oluyoruz ki anlayamıyorum.Neden biz yorumlayalım.Bırakalım ALLAH RAsulu a.s yorumlasın.[/QUOTE] Neden rahatsız olayım kardeşim. Kuran ayetlerini yorumlayan hadislerden [U]Kuran'ın başka kısımları ile çelişmediği sürece[/U] faydalanırım da. Hangi tür hadisleri reddettiğimi daha önceki mesajlarımda söylemiştim. Reddetme sebebim resule saygısızlıktan değil, uyduranların resule saygısızlık ettiğini düşünmemdendir. [QUOTE=ebu Maruf;7970] Dostum ALLAHU TEALA RAsulullaha a.s gaybdan gelecekten haberler vermiştir.Hadis kitablarında mevcuttur.Kerbela olayı abbasilerin çıkışı.İstanbulun fethi daha bir çokları hadis rivayetleriyle nakledilmiştir. [/QUOTE] Ben inanmıyorum ne yazık ki. Tutan varsa da olabilir, onlara da hadis uydurucuların tutan tahminleri gözüyle bakarım. Ben zaman vermeden GENEL tabirlerle binlerce kehanet yapsam aradan bir kaç asır geçince en az %15'i illaki tutar. %15'i tutunca (ki binlerce kehanetin %15'i büyük bir rakamdır) taraftarlarım olan inananlarım peydahlanır ve beni "büyük yüce insanüstü kahin" ilan ederler. Tutmayan kısımların da henüz zamanının gelmediğini iddia ederler. Bu işler basittir. [QUOTE=ebu Maruf;7970] Recm hadisleri Kurana tersmiş gibi sanılır. [/QUOTE] Evet kardeşim, bence Recm hadisleri Kuran'a Terstir. Recm İslam dışı bir uygulamadır. Ben sizin recm yorumunuza katılmıyorum. Sözkonusu ayetleri de "bence" yanlış yorumlamışsınız. Recm konusunda çok fazla araştırma yaptım ve vardığım ilginç sonuç bir takım insanların ZAMANINDA recm'i islama sokmak için OLAĞANÜSTÜ ve SAÇMALIKLARA VARAN çabalar gösterildiğidir. Bu çabayı görmek bile Recm'in batıl olduğunu anlamaya AKLİ olarak yeterlidir benim gözümde. Ama benim için daha kesin olan ALLAH TARAFINDAN HÜKÜMLERİ [U]AÇIKLANMIŞ[/U] Kuran'da böyle bir şey olmamasıdır. "Peygamberimiz recm uygulamış mıdır?" derseniz olabilir diye düşünüyorum. Zina'nın cezası Allah tarafından belirleninceye kadar (ki vahyin sonlarına yakındır) uygulanmasına izin vermiş olabilir diye düşünüyorum. [U]Eğer yanlış bilmiyorsam[/U] zaten bir tanesinin sebebi de Maide suresinde açıklanıyor. Tabi bu anlatılan olaylar gerçekleşmiş olabilir veya olmayabilir bilemem, en doğrusunu Allah bilir. Ama Allahın recm EMRİ olmadığına tamamen eminim. [QUOTE=ebu Maruf;7970]Dostum bunu daha öncedende belirtmiştim cahil sofi şeytanın maskarası olur.Bu cehalet taassup kendini bilmezlik her cemaatin içinde oluyor.Ama tümünü öyle görmek doğru değildir.Bak inanınki bende sizin hepinizi aynı algılasam burada günlerce uğraş vermem.Zaten hiç kimseyle müzakere edemeyeceğim.Ne ben bir şey kazanamam nede karşımdaki deyip.Bırakıp ilimle yada dünyevi işlerimle uğraşırım.Halbuki bana hakaret edenlerle olaylar cedelleşmeye gideceğini görüp.Onlara cevap yazmayı bıraktım ve müzakere edebileceğim kardeşlerimle yazışmaya devam ediyorum[/QUOTE] İstisnalar genele örnek teşkil etmezler. Keşke herkes sizin anlattığınız kadar anlayışlı olsaydı. Sizin üslubunuzun farklı olduğunu görebiliyorum. Rabbimiz güzel davrananın karşılığını mutlaka verir. Allah hepimizi doğru yoluna iletsin kardeşim. |
[QUOTE=Anonymous;7975]Kuran ile hadisleri aynı kefeye koymak imkansız. ilk hadis kitabı ne zaman yazıldı diye araştırmak yeterli. Kulaktan kulağa oynamak ile basılı belge farklıdır.
Ayrıca Kuran konusunda da farklı düşünüyorum. Dayanak aldığım bazı nedenlerden dolayı Kuran'ın peygamberimiz zamanında da "kitap" şeklinde var olduğuna inanıyorum. [B][I][COLOR="Blue"]Dostum bu dayanak aldığın kaynaklarda hadis rivayetleridirde.Önemli değil zaten inanmada demiyorum zira bende öyle inanıyorum.Lakin benim bahsettiğim ise farklı bir şey şu anki okunan Kuranlar asım kıraatı üzerine harekelenmiştir. Bu hareke ise yazılı olarak değil kulakdan kulağa ulaşmıştır aynı tevatür hadisler misali.Benim bahsettiğim bu idi.Yani Orjinal yazı altına alınmış Kuran harekesizdir.[/COLOR][/I][/B] Neden rahatsız olayım kardeşim. Kuran ayetlerini yorumlayan hadislerden [U]Kuran'ın başka kısımları ile çelişmediği sürece[/U] faydalanırım da. Hangi tür hadisleri reddettiğimi daha önceki mesajlarımda söylemiştim. Reddetme sebebim resule saygısızlıktan değil, uyduranların resule saygısızlık ettiğini düşünmemdendir. [B][I][COLOR="blue"]ALLAH RAzı olsun böyle düşündüğünü tahmin ediyorumda.Tevatürün manasını ve tevatür hadisler noktasında inceleme yapmanı tavsiye ederim.[/COLOR][/I][/B] Ben inanmıyorum ne yazık ki. Tutan varsa da olabilir, onlara da hadis uydurucuların tutan tahminleri gözüyle bakarım. Ben zaman vermeden GENEL tabirlerle binlerce kehanet yapsam aradan bir kaç asır geçince en az %15'i illaki tutar. %15'i tutunca (ki binlerce kehanetin %15'i büyük bir rakamdır) taraftarlarım olan inananlarım peydahlanır ve beni "büyük yüce insanüstü kahin" ilan ederler. Tutmayan kısımların da henüz zamanının gelmediğini iddia ederler. Bu işler basittir. [B][I][COLOR="blue"]ALLAH Rasulunun s.a.v kehanetlik amacıyla yapdığını düşünmüyorsunuzdur diye tahmin ederek. Bir soru sorayım müsaadenizle yarın güneşin doğudan doğacağını sanırım tahmin ediyorsunuzdur. Fakat küçük yaşta bir çocuk bunu bilmeyebilir.Zira öğretilmemiş olabilir. Yarın sizin güneşin doğudan doğacağını küçük bir çocuğa bildirmenizden daha doğal ne olabilir.Öğrensin maksatıyla. Yada hava tahmincileri yarın ne olacağına dair tahminlerde bulunuyorlar.Bunu bize bildirmelerinde ne sakınca var.Bu bir ilimdir.ALLAH kimini meteoroloji uzmanı yapar o ilim vesilesi ile ona gelecekten haber verir.Kiminede Cebrail a.s aracılığıyla. Neticede ikiside ilim değilmidir.Sana , banada Kuran aracılığıyla Ahiretten yani gelecekten haber veriyor RABBİM HAK Teala.Bunlarıda siz burda insanlarla paylaşıyorsunuz.Bende Avrupada iken gayri müslimlerle çok paylaştım.Yada çocuklarımla yada gençlerle paylaşıyorum.Onların bunları bilmiyor olması Rabbimizin bize öğrettiği gerçeğini değiştirmezki.[/COLOR][/I][/B] Evet kardeşim, bence Recm hadisleri Kuran'a Terstir. Recm İslam dışı bir uygulamadır. Ben sizin recm yorumunuza katılmıyorum. Sözkonusu ayetleri de "bence" yanlış yorumlamışsınız. Recm konusunda çok fazla araştırma yaptım ve vardığım ilginç sonuç bir takım insanların ZAMANINDA recm'i islama sokmak için OLAĞANÜSTÜ ve SAÇMALIKLARA VARAN çabalar gösterildiğidir. Bu çabayı görmek bile Recm'in batıl olduğunu anlamaya AKLİ olarak yeterlidir benim gözümde. Ama benim için daha kesin olan ALLAH TARAFINDAN HÜKÜMLERİ [U]AÇIKLANMIŞ[/U] Kuran'da böyle bir şey olmamasıdır. "Peygamberimiz recm uygulamış mıdır?" derseniz olabilir diye düşünüyorum. Zina'nın cezası Allah tarafından belirleninceye kadar (ki vahyin sonlarına yakındır) uygulanmasına izin vermiş olabilir diye düşünüyorum. [U]Eğer yanlış bilmiyorsam[/U] zaten bir tanesinin sebebi de Maide suresinde açıklanıyor. Tabi bu anlatılan olaylar gerçekleşmiş olabilir veya olmayabilir bilemem, en doğrusunu Allah bilir. Ama Allahın recm EMRİ olmadığına tamamen eminim. [B][I][COLOR="blue"]Buda sizin Kuran yorumunuzdur dostum.Bende olduğuna eminim[/COLOR][/I][/B] İstisnalar genele örnek teşkil etmezler. Keşke herkes sizin anlattığınız kadar anlayışlı olsaydı. Sizin üslubunuzun farklı olduğunu görebiliyorum. Rabbimiz güzel davrananın karşılığını mutlaka verir. Allah hepimizi doğru yoluna iletsin kardeşim. [B][I][COLOR="blue"]AMİN[/COLOR][/I][/B][/QUOTE] Rabbim hepimizi bağışlasın sıratı mustekıme ulaştırsın saygılarımla |
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşim!
[QUOTE=ebu Maruf;7917] ... Yaşar Nuri Öztürkün hamr la ilgili fetvası: Diyorki bir insan sarhoş edici bir içeceği veya maddeyi sarhoş olana kadar içebilir bu helaldir. ... Bakın nisa süresi 31 ayette sanırım humurihi kelimesi geçer oda mastar olarak hamr kökenlidir. MAnasıda baş örtüsüdür. HAlbuki Yaşar Nuri özTürkün baş örtüsüyle alakalı fetvasını okudum. Humurimi hamr kökenli olup manası şarapdır diyor.YAni baş örten manasını kaldırıp şaraptır diyor bu sebeble burada baş örtüsü manasına alınamaz deyip başın açık olmasına hükmediyor. [/QUOTE] yazınıza [QUOTE=dost1] Yazıktır, günahtır. Siz ya okumuyorsunuz ya okuduklarınızı anlamıyorsunuz ya da nefsinize uygun çarpıtarak iftira ediyorsunuz. Bu yazdıklarınızı Yaşar Nuri Öztürk hangi kitabında ya da makalesinde yazmış. Bu yazdıklarınızı belirten kitabın adını ve sayfasını söyleyiniz lütfen. [/QUOTE] cevabını vermiştik. [QUOTE=dost1] Yazıktır, günahtır. Siz ya okumuyorsunuz ya okuduklarınızı anlamıyorsunuz ya da nefsinize uygun çarpıtarak iftira ediyorsunuz.[/QUOTE] [QUOTE=ebu Maruf;7947] Dostum ben ne iftirasında bulunuyorum ki anlayamadım [/QUOTE] İnsanların yazmadıklarını, söylemediklerini yazmış ve söylemiş gibi göstererek iftirada bulunuyorsunuz.. [QUOTE=dost1] Bu yazdıklarınızı Yaşar Nuri Öztürk hangi kitabında ya da makalesinde yazmış..[/QUOTE] [QUOTE=ebu Maruf;7947] Bunu vatan gazetesi röportajında yapmış. Linkini ve kısa metnini veriyorum Kısa metni : YAŞAR NURI OZTURK’E TESETTUR / ORTUNME ILE ILGILI SIKCA SORULAN SORULAR 1.Bayanlar namaz kilmak icin abdest alirlarken baslarini ortmeli mi? Bir bayanin namaz kilarken en makbul sekildeki ortunmesi nasildir? Basin ortulmesi hicbir durumda zorunlu degildir. En makbul ortunme derecesi el, ayak ve bas disindaki bolgelerin ortulmesidir. Isteyen basini da ortebilir, bu bir tercih isidir. Bu da linki [url]http://forum.vatan.tc/yasar-nuri-ozt...-t25610.0.html[/url] Bakın hanif olduğunu belirten bir kişininde yani Yaşar Nuri Öztürkün savunucusu olan bir kişininde verdiği nakil. [url]http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=945[/url] [/QUOTE] "Vatan Gazetesi röportajında yapmış." dediğiniz ve başlığını verdiğiniz yazıyı olduğu gibi asıyorum. Vermiş olduğunuz iki bağlantıdaki yazı da aşağıya astığım yazının aynısıdır. YAŞAR NURI OZTURK’E TESETTUR / ORTUNME ILE ILGILI SIKCA SORULAN SORULAR 1.Bayanlar namaz kilmak icin abdest alirlarken baslarini ortmeli mi? Bir bayanin namaz kilarken en makbul sekildeki ortunmesi nasildir? Basin ortulmesi hicbir durumda zorunlu degildir. En makbul ortunme derecesi el, ayak ve bas disindaki bolgelerin ortulmesidir. Isteyen basini da ortebilir, bu bir tercih isidir. 2.Tesetturun tarih boyunca, ozellikle kadinlarin sosyal statusunun saglanmasinda gerekli oldugunu gormekteyiz. (kole-hur ayrimi) Bu yuz yilda bu ayrim kalktigi icin saclarin ortunmesinin onemi kalmis midir? Yaklasiminiz saclarin ortunmesi acisindan dogrudur. Abdest uzuvlari tesetture tabi degildir. Bas da bir abdest uzvudur. 3.Hiristiyanlik ve YAHUDILIKTE kadin ve erkeklerin giyimi hakkinda kurallar var midir? Tesettur gibi. Vardir. Ornegin bas ortusu Incil'de, Pavlus tarafindan bugunku sekliyle istenmektedir. 4.Basortusunun dindeki yeri bir tarafa, takmak isteyenlerin engellenmesi din acisindan dogru mudur? Basini ortmek isteyenlerin engellenmesi insan haklari acisindan dogru degildir. 5.Basortusu konusunun 14 yuzyil boyunca sizin gorusunuzden farkli anlasilmasinin nedenleri nelerdir? Bu konuyu 14 yuzyil boyunca benim gibi anlayanlar da vardir. Ancak eski zamanlarin boyle bir meselesi olmadigi icin Kur’an’in bu konudaki gorusu irdelenmemistir. Herkes orfî hayatini yasamaya devam etmistir. Ortadogu’da bircok ulkede sadece kadinlar degil erkeklerde baslarini kapatmaktadirlar. Anadolu’da yakin zamanlara kadar basi acik gezen erkeklere bile iyi gozle bakilmazdi. Bunlar bizim icin olcu degildir. Bizim icin onemli olan Kur’an’in ne dedigidir. 6. Basortusunun zorunlu olmadigini vurgulayan âlimlerden birisiniz. Diger âlimler gercegi kavrayamayacak kadar yetersiz mi? Konunun gercegi kavrayip kavrayamamakla bir ilgisi yoktur. Isin esasi, gelenegi tedirgin etmeme hesabindan kaynaklanmaktadir. 7.Basortusu konusundaki yorumunuza Hz. Peygamber doneminden dayanak bulabiliyor musunuz? Bu konuyu sizin gibi yorumlayan Islam âlimleri var midir? Elbette benim gibi yorumlayan Islam âlimleri vardir. Hz.Peygamber doneminde cariye ve kole kadinlar bas acik dolasiyor ve namazlarini o sekilde kiliyorlardi. O halde basi ortmek veya acmak din degil, orftur. Kur'an'in istedigi goguslerin ortulmesidir. 8.Kur’an’dan ve sizin kitaplarinizdan anladigim kadariyla ortunme emri GOûUS’E yapilmis. Muhammed Esed’in mealinde de Immar, musrik kadinlarin sus olarak kullandigi sal. Benim basim kapali, sinavlara girmedim. Ailem basimi acmama karismiyor ancak saptigimi soyluyorlar. Ne yapabilirim? Basinizi ortmeniz veya acmaniz sizin tercihinize kalmistir. Kur’an’in sizden istedigi abdest uzuvlarinin disindaki vucut bolgelerini kapatmaktir. Bas kapanma bolgesi disindadir. Bunun aksini soyleyenler kendi tercihlerini dinlestirmis olurlar. 9. "Basinizi ortmeniz veya acmaniz sizin tercihinize kalmistir. Kur’an’in sizden istedigi abdest uzuvlarinin disindaki vucut bolgelerini kapatmaktir. Bas kapanma bolgesi disindadir. Bunun aksini soyleyenler kendi tercihlerini dinlestirmis olurlar." diyorsunuz. "Bas, kapanma bolgesi disindadir." Sizin mealinizde Nur Suresi 31 ise soyle: "ortulerini/basortulerini gogus yirtmaclarinin uzerine vursunlar." Siz de Kur'an mealinizde basortusu diyorsunuz; eger bas kapanma bolgesi disinda ise basortusune ne gerek var? Emrin gereklilik ifade etmesi icin acik ve kesin olmasi gerekir. Teknik ifadeyle ayetteki emrin muteallaki (iliskin oldugu nokta) gogustur. Yine teknik ifadeyle vucup gogse iliskindir. Basin ortulmesi vucuba baglanmamis, tercihe birakilmistir. Esasen Kur’an, abdest’i, vucudun acik havaya maruz kalan bolgelerine uygulatmaktadir. Yani basin ortulmesi emir degildir. Ayette basortusu kelimesinin gecmesi hicbir sekilde basortusu ile ilgili bir emrin gerekcesi olamaz. Buna tefsir ve fikih kurallari da izin vermez. Kaldi ki kelimedeki basortu anlami aslî anlam degil orfî anlamdir. Kisacasi emrin vucup (gereklilik) ifade etmesi manaya delaletin kesinligi sartina baglidir. Anilan ayette basin ortulmesine iliskin degil kesin delalet, zannî delalet bile yoktur. 10. Siz basortusu takmamanin gunah olmadigini soyluyorsunuz. Hollanda'dan yaziyorum ve buradaki bir cami hocasi, kadinlarin gorunen her bir sac kili icin 70-80 yil cehennem azabi gorecegini soyluyor. Dusunceniz nedir? O hoca din adina yalan soyledigi icin cehenneme kendi gidecektir. 11.Siz ortunme emri Islam'da var ama basortusu takmak farz degildir diyorsunuz. Aciklar misiniz? Islam'in ortunme emri basi icermemektedir. 12. bir mealde Ahzap-59.ayet : "Ey Peygamber! eslerine, kizlarina ve muminlerin kadinlarina soyle, dis giysilerini uzerlerine alsinlar. bu, onlarin taninmalari ve incitilmemeleri icin cok daha uygun bir yoldur. Allah gafû»r'dur, rahîm'dir. " seklinde tercume edilmis. Burada kavrami cagdan caga ve cografyadan cografyaya degisebilsin diye Kur'an "dis giysi" tanimini kullanmis. Bu tanim sadece "basortusu" nu isaret eder seklinde yorumlamiyorum. Dusunceniz nedir? O ayetin basortusuyle zaten bir ilgisi yoktur. Ayet, evlerinde neredeyse tamamen ciplak dolasan Arap toplumuna disari cikarken derli-toplu giyinmesini emrediyor. 13. Islam tarihinde basortusunu, sizin gibi ortulmesi zorunlu kisimlardan gormeyen ilim adamlari var midir? Bunlarin gunumuzde yasayanlari ve eski bilginler kimlerdir? Elbette vardir: Sait b. Cubeyr, el-Cassâs, Fazlurrahman, Huseyin Atay, Hatemî... 14. Erkek ve kadinin ortunme olculeri nelerdir? Bir erkek, karisinin Islam’a aykiri olan ortunme sekline mudahale edebilir mi? Kadinlarin abdest organlari disindaki yerlerini, erkeklerin ise edep yerlerini ortmeleri Kur’an’in emridir. Erkegin kadina ortunme konusunda onerileri ve tesvikleri olabilir. Ancak baski uygulayamaz. 15.Siyah ortulerle sadece gozleri gorunenler acaba ortunme ile ilgili Kur’an ayetlerini bilmiyorlar mi? Bayanlarin ortmesi gereken yerler belli iken neden kendilerine iskence ediyorlar? Bu sorunun cevabini ben de cok merak etmekteyim. 16. Islam'da cariyelerin durumu nedir? Onlarla evlenmeden cinsel ILIŞKIYE girmek neden caizdir? Kur'an'da hur kadinlarla cariyelerin ayrilabilmesi icin getirilen ortunme hukmune ne diyorsunuz? Kur'an'da "cariye" diye bir kelime yoktur." Cariyeler" icin duzenlenmis ayri bir ortunme hukmu de yoktur. Ancak antlasmalarla iliski kurmak Kur'an'da gecmektedir. Buna muta denir. Cok siki sartlari vardir. 17. Ortunen kadinlara sadece, "Ortunmeyen cehenneme gider." deniliyor. Yani sadece ortunmeleri, seriatin kitabini yazan erkeklere gore, kadinin sorumluluklari acisindan yeterli. Esas diger kurallar var. Kaldi ki, sizin mealinizde gogus yirtmaclarinin kapatilmasi diye yaziyor. Her lafinizin ustune atlayan muhalifleriniz niye bu lafinizin uzerine atlayip gunlerce tartismadilar? Herhalde tartismayarak konuyu kaynatmaya calisiyorlar. Tv'de gorusu alinan turbanli, yetkili bir bayana Nur Suresi'ndeki gogus yirtmaci kelimesini sordum. Kem kum etti. En son gogus kafesi dedi. Sonra da gogus kafesi diye bir sey yok dedi. Bence bu isin uzerine biraz daha gidin. Bunlar konuyu tartistirmayarak unutturmaya calisiyorlar. Ortunmeyle ilgili soylediklerinizin tumune katiliyorum. Elimizden geleni yapacagiz. 18. esas olan gogsun ortulmesidir, diyorsunuz. O zaman bas ortusunu niye basimiza bagliyoruz, onun yerine sali boynumuza dolasak Allah'in sozlerine uygun bir ortunme OLUR MU? Ayrica bu bas ortusu gelenekten ibarettir diyorsunuz. Gelenekse, Hz. Hatice'den veya Hz.Fâtima'dan kalma bir gelenek midir yoksa farz olmadigina gore sunnet midir? Orf anlaminda sunnettir. Kimden kaldigi onemli degildir. Gogsunuzu istediginiz seyle kapatabilirsiniz. Şal sarti yoktur. 19. Nur Suresi'nin 31. ayetini (Ortulerini/basortulerini gogus yirtmaclarinin uzerine vursunlar) seklinde [url]www.kuran.gen.tr[/url] adresinde meal olarak vermissiniz. Bu sitede ise asagidaki soruya verdiginiz cevap celiski yaratmiyor mu? Soru: Musluman kadinlari kastederek “Basin ortulmesi zorunlu degildir.” diyorsunuz. Boyle ise 1400 kusur yildir Musluman kadinlarin baslarini ortmeleri ve Islam ulemasinin bas ortusu gereklidir demelerinin hikmeti nedir? Cevap: Yil fazlaligi bir seyin gercegini degistirmez. 1400 yildir kitleler tercihlerini oyle kullanmislardir, buna saygi duyulur. Ancak zaman uzunlugu dinde hukum gerekcesi degildir. 2800 yillik gelenekler de vardir. Bunlari da din mi sayacagiz? O ayetten teknik olarak cikan mana, baslarin ortulmesi degil acilmasidir. Bas ortusu kelimesinin kullanilmasi, dikkatleri basin ortulmesinden gogsun ortulmesine cekmek icindir. Ne yazik ki geleneksel tutum, aliskanliklarini dinlestirmek icin bunun tersini yapmistir. Nur 31. ayeti butunuyle okumak ve abdestte yikanan uzuvlarin acik tutulan bolgeler oldugunu unutmamak gerekir. 20. Abdest uzuvlarinin ortulmeyecegi hangi ayetlerde belirtilmistir? Ortulen yerleri belirten ayetler, nerelerin acik kalacagini da gostermistir. 21. Kadinlarin ortunmesi gereken yerlerini kitaplarinizda ve sohbetlerinizde acikliyorsunuz. Ancak ortunmus gorunmekle beraber, son derece dar ve vucut olculerini âdeta verircesine bir ortunme ne derece iffete ve kadini korumaya yoneliktir? Biz din adina kiyas yaparak olcu koyamayiz. Elbisenin sekli, rengi, deseni, inceligi, kalinligi serbest birakilmistir. Bu sozunu ettiginiz toplum orflerinin dikkate alinmasini, bu anlamda bir titizligi gerektirir ancak din adina haram-helal hukmu olmaz. 22. Musluman kadinlari kastederek “basin ortulmesi zorunlu degildir.” diyorsunuz. Boyle ise 1400 kusur yildir musluman kadinlarin baslarini ortmeleri ve Islam ulemasinin bas ortusu gereklidir demelerinin hikmeti nedir? Yil fazlaligi bir seyin gercegini degistirmez. 1400 yildir kitleler tercihlerini oyle kullanmislardir, buna saygi duyulur. Ancak zaman uzunlugu dinde hukum gerekcesi degildir. 2800 yillik geleneklerde vardir. Bunlari da din mi sayacagiz? 23.Ayetlere gore Kur’an, kendisinde en ufak bir suphe olmayan apacik bir kitap. Ancak bircok emir farkli kisiler tarafindan farkli algilaniyor. Ornegin bas ortusu size gore dinin emri degilken baska birine gore farz. Aciklar misiniz? Bahsettiginiz tartismalar Kur’an’dan cikmiyor. Kendi mezhep anlayislarini Kur’an diye kutsallastiran gelenekci taassuptan cikiyor. Kur’an bir konuyu yoruma acik birakmissa bu bir tutarsizlik ve celisme degil Kur’an’in akla biraktigi bir serbestlik alanidir. 24.sacin abdest uzvu oldugunu soyluyor, dolayisiyla ortulmesinin sart olmadigini belirtiyorsunuz. Buna delil olarak Nur-31'i gosterenlere de karsi cikiyorsunuz. Bizler kime uyacagimizi sasirdik. Bu konuda rahatlatici bir-iki delil yazarsaniz mutesekkir oluruz. Delil, Nur Suresi 31 ve abdestin bizzat kendisidir. Ayeti sonuna kadar dikkatlice okuyun. Ortulmesi istenen gogustur. Şasiracak bir durum yok. Şasirmak isteyen her zaman sasirir. [B]Bağlantısını verdiğiniz Yaşar Nuri'nin yazdıklarını gördünüz mü?[/B] "Yaşar Nuri Öztürk'ün baş örtüsüyle alakalı fetvasını okudum. Humurimi hamr kökenli olup manası şarapdır diyor.[B]YAni baş örten manasını kaldırıp şaraptır diyor. [/B]..." bu yazdıklarınız bu yazının neresindedir? [QUOTE=dost1] Bu yazdıklarınızı belirten kitabın adını ve sayfasını söyleyiniz lütfen.[/QUOTE] [QUOTE=ebu Maruf;7947] İslam Nasıl Yozlaştırıldı ( Vahyin Dininden Sapmalar, Hurafeler, Bid'atlar) İsimli kitapta Yaşar Nuri Öztürk Şuda metnidir. Kur'an'ın örtünme emri, abdest organlarını, o arada başı içermemektedir. Başın örtülmesi bir sosyal durum göstergesidir, bir din buyruğu değil. Eskiden toplumun hürler sınıfına mensup olanlar "serbest" sözcüğüyle tanıtılırdı. Serbest, Farsça'daki Ser (baş) kelimesiyle best (bağlanmış) kelimesinin birleşmesidir ki "başı bağlı" demektir. Başı açık olanlar köleler, işçiler ve cariyelerdi; başı bağlı olanlar ise hür ve seçkin tabaka idi. Fıkhın, kadınları hürler ve cariyeler diye ikiye ayırmasının dayandığı mantık da budur; Kur'an'ın herhangi bir ayeti değil... [/QUOTE] Verdiğiniz bu paragraf Yaşar Nuri Öztürk'ün [B]İSLAM NASIL YOZLAŞTIRILDI [/B]kitabının 332-381 sayfalarında bulunan "[B]Kadın ve kadın hakları bölümünün [/B]" 357. sayfası ile 358. sayfanın ilk iki satırlarında yazılıdır. "Yaşar Nuri Öztürk'ün baş örtüsüyle alakalı fetvasını okudum. Humurimi hamr kökenli olup manası şarapdır diyor.[B]Yani baş örten manasını kaldırıp şaraptır diyor. [/B]...." bu yazdıklarınız alıntı yaptığınız paragrafın neresindedir? . [QUOTE=ebu Maruf;7947] Kaldıki bunu yapan bir tek o değildir bazı kişilerinde benzer görüşleri vardır.Mesele bunun yapılıyor olmasıdır.Bunun sebebide nübuvvet sahibi Rasulullah s.a.v Efendimizin elinden hüküm verme yetkisinin alınıp.Başka insanlara bu tasarrufun veriliyor olmasıdır.[/QUOTE] Bu sitede "[B]Allah'ın kulu[/B]" olma onuruna erişebilmiş insanların "DİNDE HÜKÜM VERME YETKİSİ SADECE ALLAHINDIR, ALLAH BU YETKİYİ RESULUNE BİLE VERMEZ" türünden yazılarına rastlayabilirsiniz ancak bu dediğinize asla rastlayamazsınız. [QUOTE=ebu Maruf;7947] Yaşar Nuri Öztürkün hamr la ilgili fetvası: Diyorki bir insan sarhoş edici bir içeceği veya maddeyi sarhoş olana kadar içebilir bu helaldir.[/QUOTE] Bu verdiğiniz bilginin de kaynağını sormuştum. Vermemişsiniz. Yaşar Nuri Öztürk'ün [B]İSLAM NASIL YOZLAŞTIRILDI [/B] kitabının 97-115 sayfalarında bulunan "[B]Alkol[/B]" bölümünde 102. sayfasında sizin söylediğinizin tam tersi vardır. Yazar kitabının bu bölümünde: Şarap dışındaki alkollü içkilerin sarhoş etmeyecek kadar içilebileceğini söyleyen fıkıhçıları eleştiriyor ve "[B]tüm alkollü içkilerin ne kadarı içilirse içilsin haram[/B]" olduğunu söylüyor. (sayfa 102) Yaşar Nuri Öztürkün hamr la ilgili fetvası diyerek yazdıklarınız için size: "Yazıktır, günahtır. Siz ya okumuyorsunuz ya okuduklarınızı anlamıyorsunuz ya da nefsinize uygun çarpıtarak iftira ediyorsunuz. Bu yazdıklarınızı Yaşar Nuri Öztürk hangi kitabında ya da makalesinde yazmış. Bu yazdıklarınızı belirten kitabın adını ve sayfasını söyleyiniz lütfen." demiştim. Tevbe edenlerden ve af dileyenlerden olalım inşaAllah. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
Güzel kardeşim bizim bahsettiğimiz olay Kuranın yorumunun ALLAH Rasulunden s.a.v alınıp başkalarına verilmesi meselesidir.Bu sebebden dolayıda bu tür sorunların çıkıp.En sonunda başörtüsünün farz olmadığına hükümler verildiğine işaretti.
Sen kelime kelime yazı istiyorsun.Adam kalkmış baş örtüsü serbesttir demiyormu? Benim verdiğim lafzen nakildir.Tam metin olarak şurasında virgul yok var işi gücü bırakıp yaşar Nurinin yazılarınımı ezberleyeceğim. Netice olarak Dediğim fetvayı vermişmi.Önemli olan kısmı bu değilmi. Bunun hamr humurihi olarak gelişini Kuranyolunda.com adlı bir sitede okumuştum oda kaldırılmış.Yani adamın verdiği fetvayı bırakıyorsun kalkıyorsun kelimelere takılıyorsun.Geçen seferde yaptın Veli yakınmış dostmuş diye. İnsanlar evliya deyince ALLAH ın dostu olarak kabul ediyorlar.Kelime olarak bu saksağan manasına gelse ne gelmese ne. Ordaki mesele evliyanın himmeti.Sen himmetin olup olmayacağı meselesi hakkında yorum yapmaktansa velinin manası üzerinde bildiğini sandıklarını belirtiyorsun.Konu veli kimdir nedir olsaydı anlarım. Burdaki meselede.ALLAH RAsulunun s.a.v Kuranı yorumlama hakkının elinden alınınca bunun yerini başkaları doldurmaya kalkar meselesidir.Orda örnek vermişim mesela Yaşar Nuri şuraya bağlayaraktan Başörtüsünü serbest bıraktırıyor diye.Sen nereye bağladığı meselesinin kaynağına takılıyorsun.Neticede bu adam bu fetvayı vermişmi. O halde bu adamın verdiği fetvayı doğru kabul ediyorsan onu savun.Benim naklettiğim hamr ve humurihi olarak veya başka sebebden verdiği fetvayı savunuyorsan zaten kaynakda istemezsin buna iftirada demezsin.Demekki fetvayı savunmuyorsun.Bu durumda neden rahatsız oluyorsun.Hem adamın verdiği fetvayı kabul etme.Hemde ben gerçekleri yazdım diye bana iftiracı de. ALLAH ın izniyle iftira meselesinde çok hassasiyet göstermeye çalışırım.Ben burda o kadar kaynak istedim bir ALLAHın Kulu bana kaynak getirmedi.Hiç birinede iftiracı demedim.Sebebide akılların da kalan o olabilir.Yada benim gözümden kaçırdığım bir meseledir.Yada hiç okumadığım bir kaynakdır diye hassasiyet gösteriyorum.Hiç kimseye iftiracıdır iftirasını atmamaya özen gösterirken.O adama neden iftira atayım ki.Sen herşeyi önceden bildiğini sanıp hemen iftira ediyorsun.Süpermenlik yapıyorsun.Peygamberlerin,evliyanın önceden bilme yetkisi yok Sİzin ise her şeyi bilme yetkiniz varmı? Benden ilk defa kaynak istenmeden önce iftiracı oldum.Kaynak verdim.Adamın fetvası yazılı.Buna rağmen tekrar iftiracı oluyorum. Neymiş hamr ve humurihi üstünden gelipte fetva vermedi diye. Sen zaten ben kaynak vermeden beni iftiracı ilan etmiştin ki. O senin kalbinde o şekilde yer etmiş bana iftiracı damgasını vurmak.Ben metin getirsem orda şu virgulü yoktu diyerek o damgayı yine vuracaksın. Öyle ise ben sana bir şeyler kanıtlamaya ihtiyac duymuyorum.Bu saatten sonra sizinle müzakere yapabileceğimizi sanmıyorum.Ben size cevap hakkı doğmamasına özen göstereceğim sizinde özen göstermenizi rica ediyorum selametle |
[QUOTE=ebu Maruf;8000]Güzel kardeşim bizim bahsettiğimiz olay Kuranın yorumunun ALLAH Rasulunden s.a.v alınıp başkalarına verilmesi meselesidir.Bu sebebden dolayıda bu tür sorunların çıkıp.En sonunda başörtüsünün farz olmadığına hükümler verildiğine işaretti.
Sen kelime kelime yazı istiyorsun.Adam kalkmış baş örtüsü serbesttir demiyormu? Benim verdiğim lafzen nakildir.Tam metin olarak şurasında virgul yok var işi gücü bırakıp yaşar Nurinin yazılarınımı ezberleyeceğim. Netice olarak Dediğim fetvayı vermişmi.Önemli olan kısmı bu değilmi. Bunun hamr humurihi olarak gelişini Kuranyolunda.com adlı bir sitede okumuştum oda kaldırılmış.Yani adamın verdiği fetvayı bırakıyorsun kalkıyorsun kelimelere takılıyorsun.Geçen seferde yaptın Veli yakınmış dostmuş diye. İnsanlar evliya deyince ALLAH ın dostu olarak kabul ediyorlar.Kelime olarak bu saksağan manasına gelse ne gelmese ne. Ordaki mesele evliyanın himmeti.Sen himmetin olup olmayacağı meselesi hakkında yorum yapmaktansa velinin manası üzerinde bildiğini sandıklarını belirtiyorsun.Konu veli kimdir nedir olsaydı anlarım. Burdaki meselede.ALLAH RAsulunun s.a.v Kuranı yorumlama hakkının elinden alınınca bunun yerini başkaları doldurmaya kalkar meselesidir.Orda örnek vermişim mesela Yaşar Nuri şuraya bağlayaraktan Başörtüsünü serbest bıraktırıyor diye.Sen nereye bağladığı meselesinin kaynağına takılıyorsun.Neticede bu adam bu fetvayı vermişmi. O halde bu adamın verdiği fetvayı doğru kabul ediyorsan onu savun.Benim naklettiğim hamr ve humurihi olarak veya başka sebebden verdiği fetvayı savunuyorsan zaten kaynakda istemezsin buna iftirada demezsin.Demekki fetvayı savunmuyorsun.Bu durumda neden rahatsız oluyorsun.Hem adamın verdiği fetvayı kabul etme.Hemde ben gerçekleri yazdım diye bana iftiracı de. ALLAH ın izniyle iftira meselesinde çok hassasiyet göstermeye çalışırım.Ben burda o kadar kaynak istedim bir ALLAHın Kulu bana kaynak getirmedi.Hiç birinede iftiracı demedim.Sebebide akılların da kalan o olabilir.Yada benim gözümden kaçırdığım bir meseledir.Yada hiç okumadığım bir kaynakdır diye hassasiyet gösteriyorum.Hiç kimseye iftiracıdır iftirasını atmamaya özen gösterirken.O adama neden iftira atayım ki.Sen herşeyi önceden bildiğini sanıp hemen iftira ediyorsun.Süpermenlik yapıyorsun.Peygamberlerin,evliyanın önceden bilme yetkisi yok Sİzin ise her şeyi bilme yetkiniz varmı? Benden ilk defa kaynak istenmeden önce iftiracı oldum.Kaynak verdim.Adamın fetvası yazılı.Buna rağmen tekrar iftiracı oluyorum. Neymiş hamr ve humurihi üstünden gelipte fetva vermedi diye. Sen zaten ben kaynak vermeden beni iftiracı ilan etmiştin ki. O senin kalbinde o şekilde yer etmiş bana iftiracı damgasını vurmak.Ben metin getirsem orda şu virgulü yoktu diyerek o damgayı yine vuracaksın. Öyle ise ben sana bir şeyler kanıtlamaya ihtiyac duymuyorum.Bu saatten sonra sizinle müzakere yapabileceğimizi sanmıyorum.Ben size cevap hakkı doğmamasına özen göstereceğim sizinde özen göstermenizi rica ediyorum selametle[/QUOTE] İsnad ettiğiniz iftiralar delilleriyle önünüze konulunca konuyu saptırıp kapatmaya çalışıyorsunuz.Halbuki bu konuda itham ettiğim kişinin görüşlerini tam dinlememiş ve yanlış anlayıp okuduğum başka fikirleri o kişinin fikirleri zannedip hata yapmışım deseniz büyük bir erdem sergilemiş olurdunuz. Fakat kişilere önyargı ile bakanlar onların ne dediğine bile bakmak zahmetini gösteremezler.Ettiğiniz iftiralar yukarda,ahiret ise çok yakındır.Bakalım Rabbin huzurunda herşeyi ortaya döken kitab geldiğinde cevap hakkı doğmaması için yaptıklarınızı saptırabilecekmisiniz? |
Arkadaşlar aşağıdaki iddialarınız için kanıt istemişler diye anladım ben. İftira meselesi oradan çıktı sanıyorum.
[QUOTE="ebu Maruf"]... Yaşar Nuri Öztürkün hamr la ilgili fetvası: [B][COLOR="Red"]Diyorki bir insan sarhoş edici bir içeceği veya maddeyi sarhoş olana kadar içebilir bu helaldir.[/COLOR][/B] ... Bakın nisa süresi 31 ayette sanırım humurihi kelimesi geçer oda mastar olarak hamr kökenlidir. MAnasıda baş örtüsüdür. HAlbuki Yaşar Nuri özTürkün baş örtüsüyle alakalı fetvasını okudum. Humurimi hamr kökenli olup manası şarapdır diyor.[B][COLOR="red"]YAni baş örten manasını kaldırıp şaraptır diyor bu sebeble burada baş örtüsü manasına alınamaz deyip başın açık olmasına hükmediyor.[/COLOR][/B][/QUOTE] |
[QUOTE=Anonymous;8009]Arkadaşlar aşağıdaki iddialarınız için kanıt istemişler diye anladım ben. İftira meselesi oradan çıktı sanıyorum.[/QUOTE]
Arkadaşım Adam İçki helaldir diyecekde kıvranıyor.Diyemiyor Bu seferde yutturabilmek için İmam AZAM ı kullanıyor. Hem içki için hemde içki içen Atatürkü kutsamak için İmamın ismini Kullanıyor. İmam AZAM demiş Şarap haricindeki içkiler sarhoşluk yapmadıkça helalmiş. Fitneye bak.Arapça bilmiyorsun ya yutturmaya çalışıyor. İmamın dediği içkiler değil içecekler içindir. Yani bir sirke zaman geçtikçe sarhoşluk verir. Birde ekliyor yok efendim ben illete bakarım aynı fikirde değilim. Sonrada illete baktıya alkolle yapılmış yemeği şapur şapur yerim helal derim. Madem illete baktın nasıl oluyorda içki ile yapılan yemeğe helal dersin.Ondan sonrada fakat içen olursada kızmam. Nasıl insanları kandırıyor. Bu kadarmı iki yüzlülük olur. İmam Azamı kullanarak Mustafa Kemali Müctehid imamı gibi insanlara yutturmaya kalkıyor. Neymiş ikiside aynı yoldaymış. Ben bu adamı 1980 li yıllardan bilirim. İlk çıktığındaki fikirlerinide o zamanda bir kaç kere içkiyi helal etmek için dillendirdide baktı imaj elden gidiyor döndü. Uzun süre dini siyasete bulaştıranlara laf etti durdu. Kalktı siyasi partiye girdi.Sonra baktı takan yok parti kurdu. Sekreteriyle ilişkisi oldu.Böyle fasıkların getirdiği haberlerin iyice araştırılması gerektiğini sözlerine inanılmayacağını ALLAHU TEALA Ayeti Kerimesinde buyurmuyormu. Sİz daha neyi savunuyorsunuz. Mustafa Kemal müctehid ise. Tabiki kendisinide peygamber gibi sanıp. ALLAH Rasulunun hadislerini bırakıp kendi ictihad edecektir. Önceleri bunu yapıyordu sonra yavaş yavaş hadislerdende kaynaklar vermeye başladı neden millet bilinçli yemiyorki. O bile değişmek zorunda kaldıda siz halen onun çıkardığı fitnelere kapılmışsınız. Sen hadis kaynağı vermeye kalksan hadis kitaplarından senediyle birlikte uydurma der. Kendi verdiği kaynaklar hadis kitabı bile değil senedi bile yok.Onunki sahih hadis. Bana bu kişiyi savunmaya kalkmayın. İmam Muhammedin İmam Yusufun İmam Azamın yolundan ayrıldığını. Bu güne kadar imam Azama Ait hiç bir kaynağın gelmediğini iddia eder.Bu iddiayı yapıpda sonrada İmam Azama göre şarap haricinde içkilerin hepsi sarhoşluğa kadar serbesttir diyorsa sizde bunun kaynağı olarak.hani İmam Azamdan bu güne kadar kaynak gelmedi diye sormuyorsanız. Şeylere Körü Körüne bağlandığını iddia ettiğiniz zavallıların haline düşüyorsunuz. Bu adamın hocası bizzat arkadaşıma bu şahsın Kafir olduğunu belirtmiş. O yüzden kalkıpda iftira ediyorsun hikayesi yapmayın Onun ALLAH Rasulune a.s İmam Azam a iftiralarınımı savunacaksınız.Yoksa ALLAHın ayetlerine olan iftiralarınımı. |
Sevgili kardeşim sizden kaynak isteyene kaynak sunmak yerine halen iddialarda bulunuyorsunuz.
Biz söz konusu şahsı sizin okuduğunuz kadar okumamış olacağız ki bu söylediklerinizden bazılarını duymadık. Biz de zaten tanımak, öğrenmek için kaynak istiyoruz. Delil/kaynak istemek onu savunmak değildir ki? Birisi gelip size "falanca kişi hırsızmış" dediğinde siz de iftira olup olmadığını anlamak için bu iddası için delil sormaz mısınız? Siz ona ısrarla delil sorduğunuzda karşınızdaki kişi "ne o? yoksa bir hırsızı mı savunuyorsun, yoksa sen de hırsız mısın" dese bu akıl yürütmeye daha doğrusu yürütememeye gülmez misiniz? |
Kurandaki din isimli kitabından
BİZİM MEZHEPLERİN HIRİSTİYAN MEZHEPLERDEN FARKI NE? [B][I][U]Mezhep imamları nasih-mensuh ile Kuran ayetlerinin hükmünü iptal ederek[/U] (25. Bölümü okuyun), farklı hadislerden kendilerine göre birini seçerek, kendilerine göre hadisleri yorumlayarak ve kendilerini içtihad yetkisiyle Allah’ın serbest bıraktığı konuları açıklayıcı konumuna getirerek (39. Bölümü okuyun), yepyeni bir dinsel yapı oluşturmuşlardır. Bu yeni yapının Allah’ın dini olduğu sanılsa da, ne yazık ki bu yeni yapı Katolik ve Ortodoks Hıristiyanlık ne kadar Allah’ın diniyse o kadar Allah’ın dinidir. Bazıları bu mezhep imamlarının çok iyi niyetli olduğunu, din için fedakarlıklar yaptıklarını anlatarak eleştirileri görmezlikten gelmektedirler. Peki Ortodoks ve Katolik rahiplerin de iyi niyetli oldukları ve kendi mezhepleri için çalıştıkları söyleniyor, biz ne yapalım; Katolik ve Ortodoks bağnazlığı bu iyi niyet söylemlerinden ötürü Allah’ın gönderdiği Hıristiyanlıkla bir mi tutacağız? Bu mezheplerin imamları öyle bir konuma getirilmiştir ki; onlara verilen yetkiyle onlar istediğini iptal edilmiş hüküm ilan ederek, istediklerini kendilerince yorumlayarak, dilediklerini kabul ederek, uygun gördükleri durumlarda içtihad ederek Kuran’daki hükümlerden kat kat fazla hacimde sünnetler, farzlar, helaller, haramlar oluşturmuşlardır. Kuran’ın otoritesi dışında oluşturulan bu mezheplere Hanefi, Şafi, Maliki, Hanbeli, Şii adları verilmiş, bu mezheplere uyan mukallidler(mezhep taklitçileri) ise mezheplerinin adlarıyla anılmışlardır. Oysa bakın Kuran’da ne diyor: Dinlerini parça parça edip hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara yapıp ettiklerini haber verecektir. 6-Enam Suresi 159 [/I][/B] Bundan fazla değil bir kaç yıl önce mezheb imamlarını ortodokslara benzeten zihniyet. Bakın 2010 da neye benzetiyor Öve öve bitiremiyor [url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=581[/url] Yine Kurandaki din isimli kitabında [B][I]Biz günümüzde Hanefi mezhebi adına kabul edilenlerin Ebu Hanife ile de alakası olmadığı kanaatindeyiz.[/I][/B] diyor sonrada bakın ne yapıyor. Teke Tek programında Yaşar Nuri Öztürk, Murat Bardakçı ve Fatih Altaylı oturdular sohbet ettiler çeşitli konular üzerinde. [B][I]En ilginci de sanırım Kuran'da şarabı yasaklayan ve "Hamr" olarak niteleyen ayet üzerine olan konuşmaydı. Yaşar Nuri Öztürk, katılmadığını da belirterek,[U] İmam-ı Azam'ın Şarap dışındaki içkileri sarhoş olmayacak kadar içmeye cevaz verdiğini söyledi[/U]. Üstelik bu fetvanın kökeni olarak İbn Abbas'ı gösterdi. Ancak bunun yanlış olduğunu kendi fikriyatının her türlü alkolün her miktarının yasak olduğunu da belirttip kendisinin ilelete baktığını belirtti.[/I][/B]Halbuki Yukarda İmam Azamdan kaynak olmadığını belirtiyordu.Kendisi onun zamanında yaşadı ya.Onun haricinde kimse İmam azamın fetvalarını bilemez.:)) Aynı söyleşinin devamında fakat hanefiyim deyipde içki içene kızamam diyor. sonrada alkollu yemek helal diyor. Arkadaşım kaynakları verdim.Alın inceleyin. Lakin birileri şurasında virgülü yoktur diye itiraz edecektir. Zaten adamın bu forumda bir sürü yazıları var. Bunları nakledenlerde burdaki insanlar. Adamın yazıları çok doğruymuş gibi nakledildiğinde kaynak istenmiyor. Demek ki doğru buluınuyor. Sen dedin ya savunan yok diye savunulmasa bu kadar yazıları nakledildide neden bir kere kaynak istenmedi. O yüzden kendimizi kandırmayalım derim. Belki sen savunmuyor olabilirsin:Senden önce isteyenler savunuyorlar. Onlara kaynak verildikçede virgül nokta hesabı yaptıkları için detaylı bir kaynak araştırmasını gereksiz olarak gördüm. Çünkü ne verirsen ver kabul etmeyeceklerdir diye. |
[QUOTE=ebu Maruf;8072]En ilginci de sanırım Kuran'da şarabı yasaklayan ve "Hamr" olarak niteleyen ayet üzerine olan konuşmaydı. [COLOR="Red"]Yaşar Nuri Öztürk, katılmadığını da belirterek, [B][U]İmam-ı Azam'ın[/U] Şarap dışındaki içkileri sarhoş olmayacak kadar içmeye cevaz verdiğini[/B] söyledi[/COLOR]. Üstelik bu fetvanın kökeni olarak İbn Abbas'ı gösterdi. Ancak bunun yanlış olduğunu [COLOR="red"][B][U]kendi fikriyatının[/U] her türlü alkolün her miktarının yasak olduğunu da belirttip kendisinin ilelete baktığını[/B][/COLOR] belirtti.Halbuki Yukarda İmam Azamdan kaynak olmadığını belirtiyordu.Kendisi onun zamanında yaşadı ya.Onun haricinde kimse İmam azamın fetvalarını bilemez.)[/QUOTE]
Selam Ebu Maruf kardeşim; [U]Eğer İmam Azam'dan bir bilgi ulaşmadığını söylemişse[/U], sonrasında kendisinin İmamı Azamdan bir takım sözler öne sürmesi gerçekten tutarsız olmuş. Kaldı ki İmamı Azamın herhangi bir fetvasının -kendi adıma- bir bağlayıcılığı yoktur. Bunu mezhepçiler veya İmamı Azam takipçileri düşünsünler. Fakat asıl konuya gelecek olursak kendi iddianızı kendiniz yalanlamışsınız. Zira iddianız imamı azam ile ilgili değil, yaşar nuri ile ilgili idi. Yukarıda kırmızı yaptığım yerlerden sonra aşağıdaki kırmızı yaptığım cümlenizi tekrar okuyunuz. [QUOTE=ebu Maruf] [COLOR="red"][B][U]Yaşar Nuri Öztürkün[/U] hamr la ilgili [U]fetvası[/U]: Diyorki bir insan sarhoş edici bir içeceği veya maddeyi sarhoş olana kadar içebilir bu helaldir.[/B][/COLOR][/QUOTE] Yani verdiğiniz kaynak ile iddianız birbirini tutmuyor gibi geldi bana. Neyse, ya diliniz sürçmüştür ya da konuyu ilk seferde yanlış anlamışsınızdır, o yüzden bize yanlış aksettirmişsinizdir diye düşünüyorum. İftira atacak kadar art niyetli bir insan olduğunuzu sanmıyorum. Selamlar. |
[QUOTE=Anonymous;8185]Selam Ebu Maruf kardeşim;
[U]Eğer İmam Azam'dan bir bilgi ulaşmadığını söylemişse[/U], sonrasında kendisinin İmamı Azamdan bir takım sözler öne sürmesi gerçekten tutarsız olmuş. Kaldı ki İmamı Azamın herhangi bir fetvasının -kendi adıma- bir bağlayıcılığı yoktur. Bunu mezhepçiler veya İmamı Azam takipçileri düşünsünler. Fakat asıl konuya gelecek olursak kendi iddianızı kendiniz yalanlamışsınız. Zira iddianız imamı azam ile ilgili değil, yaşar nuri ile ilgili idi. Yukarıda kırmızı yaptığım yerlerden sonra aşağıdaki kırmızı yaptığım cümlenizi tekrar okuyunuz. Yani verdiğiniz kaynak ile iddianız birbirini tutmuyor gibi geldi bana. Neyse, ya diliniz sürçmüştür ya da konuyu ilk seferde yanlış anlamışsınızdır, o yüzden bize yanlış aksettirmişsinizdir diye düşünüyorum. İftira atacak kadar art niyetli bir insan olduğunuzu sanmıyorum. Selamlar.[/QUOTE] Aleykümes-Selam ve Rahmetullahi ve Berekatuhu DOstum ben yaklaşık 20 yıl önce bu kişinin alkolle ilgili açıklamalarını takip ettim. Bir seferindede çok değil sanırım 2 sene önce olsa gerek hanifler net formuydu sanırım orada ondan nakil bir yazı okudum. Bunlara nisbet bunu belirttim. Forumda o kaynağı aradım ama malesef kaldırılmış. Bende onun diyebileceğinin kanıtı olarakda bunu belirttim. Neyse kabul görern kendine görmeyende kendinedir. Benimkisi iftira ise Mahşerde RAbbim huzurunda hakkını arasın bakalım nasıl bir cevap alacaktır. selametle |
[QUOTE=ebu Maruf;8239]Aleykümes-Selam ve Rahmetullahi ve Berekatuhu
DOstum ben yaklaşık 20 yıl önce bu kişinin alkolle ilgili açıklamalarını takip ettim. Bir seferindede çok değil sanırım 2 sene önce olsa gerek hanifler net formuydu sanırım orada ondan nakil bir yazı okudum. Bunlara nisbet bunu belirttim. Forumda o kaynağı aradım ama malesef kaldırılmış. Bende onun diyebileceğinin kanıtı olarakda bunu belirttim. Neyse kabul görern kendine görmeyende kendinedir. Benimkisi iftira ise Mahşerde RAbbim huzurunda hakkını arasın bakalım nasıl bir cevap alacaktır. selametle[/QUOTE] Sevgili kardeşim şu anda Yaşar Nurinin öyle düşünmediğinin delilini kendiniz verdiniz. O halde artık "öyle düşünüyordu" demenin bir manası yoktur. Olaya bir de şu açıdan bakın: Delilini getiremediğiniz "Önceden o şekilde söylemiş" dediğiniz yazı ile ilgili 1) O zamanlar okuduğunuzu yanlış anlamış da olabilirsiniz 2) Oraya yazan kişi Yaşar Nuri'nin söylediğini "kendince" öyle yorumlayıp yanlış aktarmış olabilir 3) Yaşar Nuri o zamanlar "öyle düşünüyor" olabilir. Sonuçta bize sonradan verdiğiniz yazıda delilde görebileceğiniz üzere "şu an" öyle düşünmediğini AÇIKLAMIŞ. Dolayısı ile eğer 3. seçenek doğru bile olsa bundan sonra Yaşar Nuri hakkında bu konuyu konuşurken "şimdiki fikirleri" üzerinden değerlendirilir. Eğer fikri değişirse yine vardığı son fikri üzerinden değerlendirilir. Sizi bilmem ama ben İslam'ı detaylıca öğrenmek amacı ile kendimi verip araştırmaya başladıktan sonra fikirlerimden TAM AKSİ yönde değişenler bile oldu. Doğruyu görünce dönmekten utanmam, aksine gurur duyarım. Dolayısı ile beni değerlendirirken de şu an tam aksi yönde değişmiş olan "o zamanlardaki" düşüncelerim ile değerlendirmeniz anlamsız olurdu. Yaşar Nuri'yi savunuyormuş gibi gözükmeyeyim çünkü öyle değilim, yalnızca anlatmak istediğim bir mesele var. Yaşar Nurinin elbette yanlışları vardır çünkü her insanın yanlışları vardır. [B]Bir insanın bir konuda yanlışı bulmuş/söylemiş olması her konuda yanlışı bulmuş/söylemiş olacağını göstermez. Aynı şekilde bir insanın bir doğruyu bulmuş/söylemiş olması her konuda doğruyu bulmuş/söylemiş olduğunu göstermez. Çünkü tamamen doğruda veya tamamen yanlışta [U]insan[/U] yoktur. İşte bu yüzden bizler kendimizi/aklımızı bir alime, şeyhe, imama teslim etmemeli, alimleri/insanları RAB/Efendi edinmemeliyiz. Allah akıl ve irade verdiği için gelen bilgiyi rehber/kılavuz kullanarak (Kuran) araştırmak, herkesin doğrularını almak, yanlışlarından sakınmak bizim elimizdedir. Kendimizi alimlere değil, Allah'a teslim etmeliyiz. Fakat alimlere [U]bizce[/U] yanlışları yüzünden tamamen sırtımızı da dönmemeliyiz. Buna bilim adamları da dahil.[/B] Allah hepimizi doğru yoluna iletsin. |
[QUOTE=Apollonius;4397]mezhepçi bey ile mezhepçi hanım kalktıklarında sağ ayak ile yataklarından kalkmalıdırlar. Hayırlı işler sağ, hayırsız işler sol ayakla yapılır. Birazdan eğer birisi tuvalete girecekse sol ayakla girer. Tuvalete başı kapalı girmekte sevap vardır. Tuvalette iken konuşulmaz, eğer biri tuvaletin dışından soru sorarsa bu münasebetsize cevap vermemek daha uygundur. Eğer evdeki tuvalet alafrangaysa, bu tuvaleti yıktırıp alaturka yaptırmak daha uygundur. Erkekler ayakta küçük tuvalet yapmak gibi uygunsuz tarzdan kurtulmalı, oturarak küçük tuvaleti yaparak sünnet sevabı kazanmalıdırlar. Eğer çiftimizden biri yıkanacaksa en azından belinde peştemalle yıkanması gerekir. Çünkü kişi tek başına tuvalette iken bile avret yerini kapalı tutmaya çalışmalıdır. Her ne kadar insanlar görmüyorsa da melekler ne de olsa insanları görür, meleklerden utanmak lazımdır. Yıkanırken önce sağ omuza, sonra sol omuza su dökmek gibi sıralara uyulmalı ve kitaplarda yıkanma ile ilgili yazılan Arapça dualar ezberlenip okunmalıdır. Şampuan tipi yıkanma maddeleri kullanıyorlarsa, bunların çoğu alkol içerdiği için bunlar kullanılmayacaktır. Alkolsüzü bulunacaktır. Dişleri temizlemek için misvak kullanılmalıdır. Bu arada dişlere iyi bakılmasında fayda vardır. Çünkü kimi alimlere(!) göre dişe dolgu yapılırsa boy abdesti olmaz, kişi cenabet gezer. Bu yüzden dişin çürümesi, komple dişi çektirip dişsiz kalmayı veya çıkmalı takma dişler taktırmayı gerektirecektir. Çıkmalı takma dişler boy abdesti alırken çıkarılıp, bunların altı ıslatılmalıdır, yoksa kişi cenabet gezmeye devam eder.
Namaz kılınacaksa sarık takıp yetmiş kat sevap kaçırılmamalıdır. Sarığın yedi metre olması daha uygundur. Giyilecek elbiseler yeşil, siyah veya beyaz olmalıdır. Sarı veya kırmızı giymemek gerekmektedir. Çiftimiz yemeğini yer sofrasında yemeli, sonradan çıkma masa tipi uyduruk şeylerde yememelidir. Yer sofrasında sağ ayak dikilir, sol ayak alta alınıp oturulur. Yemek tek bir kap içinde ortaya konularak yenilir. Yemekte çatal, kaşık gibi aletlerden kaçınılmalıdır. En sevap yemek yeme şekli üç parmakla olur. Bu üç parmak bile bellidir. Baş, işaret ve orta parmaklar. Yemeğe tuz ile başlamak iyidir. Yemekte su içilirse üç nefeste içilmeye gayret edilmelidir. Yemek kesinlikle sağ elle yenmelidir. Sol elle yenilenleri şeytan yemiş olur. Yemek bitince üç parmak, baş parmaktan ortancaya doğru yalanır, bu da sünnettir. Böyle sünnetleri kaçırmamak lazımdır. Aynaya bakmak sünnettir. Erkek aynaya bakıp sakalının bir tutamı geçip geçmediğini kontrol etmeli, sakalı bir tutamı geçtiyse kesmelidir. Sakalı bir tutamdan az kesmek düşünülemez, değil ki pasparlak olmak. Erkeğin gözüne sürme çekmesi, saçlarını yağlayıp ortadan ayırması da hep sevap getiren fiillerdir. Kadın ise saçını uzatmalı, kesinlikle kesmemelidir. Kadınların kaşını aldırması çok büyük günahtır. Kadın evden çıkacaksa yanında kocası, kardeşi gibi mahremi olmadan 90 km’den fazla gitmesinin haram olduğunu unutmamalıdır. Aslında kadın için en iyisi mümkün olduğunca dışarı çıkmadan evde oturmaktır. Fakat dışarı çıkacak olursa iyice örtünmeli, koku sıkmasının haram olduğunu unutmamalıdır. Kadın için en iyisi komple örtünmesi, eldiven giymesidir. Hatta kadının kestiği tırnakları bile kadından bir parça sayıldığı için, yabancı bir erkeğe göstermeden toprağa gömmesi gerektiğini bir çok mezhep alimi (!) söylemiştir. Televizyonun seyredilip seyredilmeyeceği tartışmalı bir konu olduğu için eve hiç televizyon almamak en iyisidir. Çünkü resim haramdır. Televizyondaki görüntüler resimlerin arka arkaya geçişi olduğu için bunun da haram olduğunu iddia edenler vardır. En azından mezheplere göre bunun şüpheli olduğu kesindir. Mezheplere göre ise şüpheli şeyleri terk etmek en isabetli davranıştır. Radyo dinlemek de çok tehlikelidir. Müzik, telli sazlar, hele hele kadın sesi haramdır. Radyoda sürekli bunlar çıkacağı için mezhepçi çiftimizin bunları eve sokmaması gerekir. Eğer çiftimiz cinsel ilişkiye girmek isterse çırılçıplak bir şekilde bunu yapmanın meleklere karşı utanmazlık olduğunu unutmamalıdırlar. Mümkünse yorgan tipi bir örtünün altında, birbirlerinin cinsel organlarına bakmadan cinsel ilişkiye girmeleri gerekmektedir. Eve girerken de, çıkarken de sağ ayak kullanılmalıdır. Eve meleklerin girmesini engelleyen köpek kesinlikle sokulmamalıdır. Evdeki yataklar, oturma grupları hep yerin üstünde olmalı, ayaklı olanlarından sakınılmalıdır. Uyurken abdestli uyunmalıdır. Çünkü abdestli ölenin şehit olacağı söylenmektedir. Uyurken sağ el başın altına alınıp, sol el salınacak ve sağ tarafın üstüne yatılacaktır. Yüzü koyun yatmak en kötüsüdür. Böyle yatan çiftler birbirlerini ve çocuklarını uyandırıp düzeltmelidirler... mezhepçiler insanın her saniyesini dolduran, insanın rahat bir banyo bile yapamayacağı bir sistem oluşturmuşlar ve bunu da din diye ne yazık ki bir çok insana yutturmuşlardır. Fakat Allah’ın gerekli kılmadıklarıyla dolu bu zorlukların sistemine mezhepçilerin birçoğu bile uyamamışlardır. Yalnız ve yalnız Kuran din yapılıp, Kuran dışı kaynaklar reddedilip, Kuran’ın yeterliliğine güvenilmeden bu sorunlar çözülemez. Başarı bu en kolay, en mantıklı yoldadır. [URL="http://www.diniyazilar.com/oku.asp?hid=1888"]kaynak[/URL][/QUOTE] [B][COLOR="Red"]Mezhepsizliğini göstererek nereye kadar varabileceksiniz.Yazılanlar doğru ama dalga geçer gibi eski bir paçavra gibi yüzümüze çarpmak mı istediniz?.Yapılan ameliyelerin hangisi zor ki?. SİZLER VE BEYNAMAZ İNSANLARIN iSLAM ANLAYIŞI OLDUKÇA KITTIR.SİZİNLE BU iSLAM BİR ARPA BOYU KADAR BİLE İLERLEYEMEZ.MÜNAFIKLIĞIN YOLUNU SEÇMİŞSİNİZ. Mezhepler ihtiyaç halinde doğmuştur.Kimse benim mezhebim şudur diye övünmemiştir.Kur'an ve sünnet dışı bütün işler batıldır.Bir namaz hakkında bile nice hükümler hadis ve Kur'an da geçmezken bunlar nasıl halledilir.Mezhep görüşü Kur'an ve hadise dayanır. Siz, kusuruma bakmayın ama münafıklığı seçmişsiniz.Bundanda haberiniz yoktur..Boşuna bize mezhepsizliğinizi ön plana çıkarmayın.Bütün görüşlerinizi çürütecek delillerimiz var.Hodri meydan diyorum.Bakalım, kurnazca ve sinsice ne fikirler atacağınızı bekliyorum... Dikkat edin karşınızda cahil yok ona göre....[/COLOR][/B] [B]Yönetici Notu[/B]: Forum kurallarına aykırı yazdığınız yazılar silinecektir. İnsanlara hakaret etmeden forum kurallarına uygun olarak müzakerede bulunabilirsiniz. |
Abdestsizlik ve ayhali olan kadınların Kur'an'ı ellemelerine cevaz veren kel Y.Nuri'nin fetvalarına ihtiyacımız yoktur.Adam zaten mezhepsiz.Mezhepsizlerin fetvasına itibar edilir mi? Neye göre fetva veriyor?
[B]Yönetici notu[/B]: Lütfen forum kurallarına uyunuz. İnsanlara lakap takarak hakaret etmeden müzakerelerde bulunabilirsiniz. |
anlaşılan bunun bilgisayarı bir format daha arıyor.
[B]Yûnus 12 İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider. İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi. [/B] [B]Yûnus 21 Kendilerine dokunan (kıtlık ve hastalık gibi) bir sıkıntıdan sonra insanlara bir rahmet (esenlik) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki ayetlerimiz hakkında onların bir tuzağı vardır. De ki: Allah'ın tuzağı daha süratlidir. Şüphesiz elçilerimiz kurduğunuz tuzakları yazıyorlar. [/B] [B]Hûd 10 Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, elbette "Kötülükler benden gitti" der. Çünkü o (bunu derken) şımarıktır, kibirlidir. [/B] Yüce Rab bu kadar merhametli olmasa acaba halimiz nice olurdu? Ya tevbe için fırsat vermeseydi? Neyse fedakar, sayende Kuran hatırlamış oluyoruz. Dikkat et bir formatta daha acil ve lazım bir güne yakın üzerine yazılmış olmasın? *** Kuran müslümanı olmak meshepsizlik ise evet mezhepsizim. Eğer mezhepler Kuranı arapçadan papağan gibi okutucaksa evet yine mezhepsizim. Eğer mezhepler kendi mezhebime öncelik tanıyorsa yine mezhepsizim. Kendi arasında bile farklılığa çatışmaya düşmüş bir parçalanmayı Allah yasaklıyorsa, siz bunu savunarak neyi ? kimi? savunuyorsunuz? sakın atalarınızı şeytan alevli çılgın ateşe davet etmiş olmasın? v.s. v.s. ... |
[QUOTE=hiiic;8282]anlaşılan bunun bilgisayarı bir format daha arıyor.
[B]Yûnus 12 İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider. İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi. [/B] [B]Yûnus 21 Kendilerine dokunan (kıtlık ve hastalık gibi) bir sıkıntıdan sonra insanlara bir rahmet (esenlik) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki ayetlerimiz hakkında onların bir tuzağı vardır. De ki: Allah'ın tuzağı daha süratlidir. Şüphesiz elçilerimiz kurduğunuz tuzakları yazıyorlar. [/B] [B]Hûd 10 Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, elbette "Kötülükler benden gitti" der. Çünkü o (bunu derken) şımarıktır, kibirlidir. [/B] Yüce Rab bu kadar merhametli olmasa acaba halimiz nice olurdu? Ya tevbe için fırsat vermeseydi? Neyse fedakar, sayende Kuran hatırlamış oluyoruz. Dikkat et bir formatta daha acil ve lazım bir güne yakın üzerine yazılmış olmasın? *** Kuran müslümanı olmak meshepsizlik ise evet mezhepsizim. Eğer mezhepler Kuranı arapçadan papağan gibi okutucaksa evet yine mezhepsizim. Eğer mezhepler kendi mezhebime öncelik tanıyorsa yine mezhepsizim. Kendi arasında bile farklılığa çatışmaya düşmüş bir parçalanmayı Allah yasaklıyorsa, siz bunu savunarak neyi ? kimi? savunuyorsunuz? sakın atalarınızı şeytan alevli çılgın ateşe davet etmiş olmasın? v.s. v.s. ...[/QUOTE] Sizin de mezhebiniz mezhepsizlik değil mi?Kendi kendinize ictihat yapmıyor musunuz?Kimi kandırıyorsunuz?.. Mezhepsizler mezhebiniz hayırlı olsun.... |
[QUOTE=FEDAKARADAM;8279]Abdestsizlik ve ayhali olan kadınların Kur'an'ı ellemelerine cevaz veren kel Y.Nuri'nin fetvalarına ihtiyacımız yoktur.Adam zaten mezhepsiz.Mezhepsizlerin fetvasına itibar edilir mi? Neye göre fetva veriyor?
[/QUOTE] Y.Nuri'nin fetvaları kendisini bağlar kişiler inanıp inanmama da serbesttir. Fakat, bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterirken, İslamın hoş görmediği hasletler yüzünden doğrunun inkarı ve gerçeğin üstünü örtmenin verdiği sorumluluğun bilincinde olmak gerekir. Eğer Y.Nuri'nin söylediklerine, yazdıklarına karşı ortaya koyabileceğiniz ilmi değer varsa buyrun ortaya koyun nasiplenelim hatta kendisini de haberdar edelim. Belki daha önce fark edemediği bir gerçeği sizin vesilenizle görür size de bundan bir pay düşer İnşaAllah. Yazınızdaki "KEL Y. NURİ" sözü, eser-müessir ilişkisinden bihaber olduğunuz veya en az birisini beğenmediniz anlamını doğuruyor. Eseri mi beğenmediniz yoksa Müessir'i mi? Bir yol daha var. Siz; mezhebim dediğiniz mezhebin içtihadından ve sünnetten haberiniz yok, ya da bu tür davranışları mezhepler ve uydurma sünnetten öğreniyorsunuz ve sevap kazanmak için insanların gıyabından konuşup, hakaret ediyorsunuz. Y.Nuri, din gününde arkasından konuşanlardan, hakaret edenlerden, küfür edenlerden, iftira atanlardan, yanlış anlayanlardan v.b. alacaklarını toplasa + puanları daha ağır gelir diye düşünüyorum. "Mezhepsizler" diyerek genelleme yapıyorsunuz. Bizlerinde mezhebi var! Hz.Resulullah'ın etrafında toplanan sahabenin mezhebindeniz biz. Mutlu ve esen kalın. |
Sahabenin mezhebi, o da ne öyle?...Yoksa biz mi yanlış yoldayız.Hadisleri nakleden sahabelerin ravi hadiscilerini kaalaya almamak mı oluyor sahabe mezhepçiliği?
Hangi yolda olduğunuz belli değil k,i sizler ikilem yolundasınız.. Hiç olmazsa şunu diyecektiniz. [B][COLOR="Blue"]"Biz mezheplerin yolunda değiliz ama dini yaşantımızda zaruret halinde, zor duruma düştüğümüzde meseleye uygun olan her hangi bir mezhebi taklit ederiz" [/COLOR][/B]deseydiniz sizi takdirle karşılardım...Ama siz tamamen bundan da muaf sayıp sıyrılmışsınız. İtikadınız ve fikriniz bozuk olduğuna göre, kimse sizi kaalaya almaz.Boşuna ümitlenmeyin.Sizin fikirlerinize ancak bilmeyenler aldanır. |
[QUOTE=FEDAKARADAM;8306]Sahabenin mezhebi, o da ne öyle?...Yoksa biz mi yanlış yoldayız.Hadisleri nakleden sahabelerin ravi hadiscilerini kaalaya almamak mı oluyor sahabe mezhepçiliği?
[/QUOTE] Evet Hz.Resulullah'ın etrafında toplanan Sahabenin mezhebinden. Hz. Fatıma'nın, Hz. Ebu Zer Giffari'nin, Hz. Hamza'nın, ... Yoksa bunların mezhebinden haberin yok mu? |
[QUOTE]Sahabenin mezhebi, o da ne öyle?...Yoksa biz mi yanlış yoldayız.Hadisleri nakleden sahabelerin ravi hadiscilerini kaalaya almamak mı oluyor sahabe mezhepçiliği?
Hangi yolda olduğunuz belli değil k,i sizler ikilem yolundasınız.. Hiç olmazsa şunu diyecektiniz. "Biz mezheplerin yolunda değiliz ama dini yaşantımızda zaruret halinde, zor duruma düştüğümüzde meseleye uygun olan her hangi bir mezhebi taklit ederiz" deseydiniz sizi takdirle karşılardım...Ama siz tamamen bundan da muaf sayıp sıyrılmışsınız. İtikadınız ve fikriniz bozuk olduğuna göre, kimse sizi kaalaya almaz.Boşuna ümitlenmeyin.Sizin fikirlerinize ancak bilmeyenler aldanır. [/QUOTE] Siz değil, mezhep sahipleriniz yani yularlarınızı elinde tutanlar zora düktüklerinde size başvurur. 2 din elden gitti mezhepsiz bunlar çığırtkanlığıyla sizlere bir sürü müslümana ters düşürür sonra gider yine sırtınızdan soyduğu postun üzerine kurulurlar. Zora düşünce mezhebe sarılırmış :) Saçmalıklar içinde bocalayınca açarım bi sıkıntılının kitabını diyorsun yani. Hayırlı olsun, din diye öne sürdüğünüz şey çok fena |
[QUOTE=hiiic;8323]Siz değil, mezhep sahipleriniz yani yularlarınızı elinde tutanlar zora düktüklerinde size başvurur. 2 din elden gitti mezhepsiz bunlar çığırtkanlığıyla sizlere bir sürü müslümana ters düşürür sonra gider yine sırtınızdan soyduğu postun üzerine kurulurlar.
Zora düşünce mezhebe sarılırmış :) Saçmalıklar içinde bocalayınca açarım bi sıkıntılının kitabını diyorsun yani. Hayırlı olsun, din diye öne sürdüğünüz şey çok fena[/QUOTE] Dini yaşantınız da hiç zorluklarla karşılaşmadınız mı?Dini nasıl yaşıyorsunuz? |
Ben dinle hayatı birbirinden ayırmam,
Hayatta da pek çok zorlukla karşılaşırım, en iyi şekilde sabretmem emredilmiş ama Allah affedicidir. Ben ise hatası bol olanım :) Özellikle şu anda bir dolu sıkıntım var başımda ki sorma,,, Allah izliyor bende hatırlamaya çalışıyorum. |
FEDAKARADAM nickli şahıslar gibi birçok önyargılı ve şartlanmış şahısla tartışmışlığım var ve size şu kadarını söyleyeyim bir ateist bile bu kadar önyargılı ve şartlanmış değil.. Karşısındaki müslümanım dese de o şahsı bir ateistten farksız görmez böyle şahıslar.. Rabbimiz diyor ya kelamında:
[COLOR="Red"]5. (Bu Kur'an) üstün ve çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir. 6. Ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için indirilmiştir. 7. Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar. 8. Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır. 9. Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler. 10. Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. 11. Sen ancak zikre (Kur'an'a) uyan ve görmeden Rahmân'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele. (Yasin Suresi)[/COLOR] Böyle kişiler dediğim dediktir, tuttukları yol kesin doğrudur.. Örnek aldıkları meşhur zatlar kusursuzdur ve onların ictihadleri de şüphesiz taa Peygamber'e dayanır.. Hatta Peygamberimiz(aleyhisselam) adına isnat edilmiş her rivayet kesinlikle Peygamberimiz'e aittir ve Kur'an hükmündedir ve Kur'an açıklamasıdır(!). Oysa Kamer Suresi 17, 22... gibi ayetler başka şeyden(!) söz eder.. Yazıklar olsun böylelerine, işte ataların peşinden sorgu sualsiz gitmek de budur.. Bugün veya geçmişte mezheb çatışmaları/savaşları varsa sırf bu inanç üzere olan toplulukların direttiklerinden kaynaklanmakta ve aynı din mensupları birbirlerini katletmektedir, peki sorarım bundan büyük fitne var mıdır?? Oysa hepimiz için ayrımsız ve eksiksiz bir kelam(Kur'an) var o Kur'an ne için indi ayrılığa düşelim diye birbirimizi kafir ilan edelim diye mi indi?? Din adamı diye ortaya çıkan şahısların peşinden gidelim diye mi indi o Kur'an? O Kur'an din adamı denen bu şahıslara mı hitab etmekte sadece? Kur'an onların insiyatifine(ya da keyfiyetine) göre mi var yoksa herkesin üzerinde düşünmesi, ayetlere kafa yorması için mi var? Peki emredilen hacc(yani kısaca okul) niçin emredildi? Sırf turizm olsun diye mi? Bir ülke bu ameli kendi tekeline alıp bundan çıkar sağlasın diye mi? Mescitler niçin var sadece namaz kılmak için mi?? Hocalar/imamlar hatta diyanet çalışanlar yaptıkları hizmete(!) neden karşılık alırlar?? Oysa din birilerinin çıkarına hizmet etmez tam tersi böylelerine lanet eder.. [COLOR="Lime"]Peygamberimiz(aleyhisselam) ömrünü vermiş olduğu tebliğ ettiği din adına tek kuruş aldı mı da böylelerinin almaya hakkı var?[/COLOR] Yani kısaca arkadaşlar din böylelerinin tekelinde olduğunda işte o din bozulmaya yüz tutmuş demektir(İşte hak dinin yozlaşma sebeblerinden görünenleri..) |
[QUOTE=yeşil;10845]FEDAKARADAM nickli şahıslar gibi birçok önyargılı ve şartlanmış şahısla tartışmışlığım var ve size şu kadarını söyleyeyim bir ateist bile bu kadar önyargılı ve şartlanmış değil.. Karşısındaki müslümanım dese de o şahsı bir ateistten farksız görmez böyle şahıslar.. Rabbimiz diyor ya kelamında:
[COLOR="Red"]5. (Bu Kur'an) üstün ve çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir. 6. Ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için indirilmiştir. 7. Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar. 8. Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır. 9. Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler. 10. Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. 11. Sen ancak zikre (Kur'an'a) uyan ve görmeden Rahmân'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele. (Yasin Suresi)[/COLOR] Böyle kişiler dediğim dediktir, tuttukları yol kesin doğrudur.. Örnek aldıkları meşhur zatlar kusursuzdur ve onların ictihadleri de şüphesiz taa Peygamber'e dayanır.. Hatta Peygamberimiz(aleyhisselam) adına isnat edilmiş her rivayet kesinlikle Peygamberimiz'e aittir ve Kur'an hükmündedir ve Kur'an açıklamasıdır(!). Oysa Kamer Suresi 17, 22... gibi ayetler başka şeyden(!) söz eder.. Yazıklar olsun böylelerine, işte ataların peşinden sorgu sualsiz gitmek de budur.. Bugün veya geçmişte mezheb çatışmaları/savaşları varsa sırf bu inanç üzere olan toplulukların direttiklerinden kaynaklanmakta ve aynı din mensupları birbirlerini katletmektedir, peki sorarım bundan büyük fitne var mıdır?? Oysa hepimiz için ayrımsız ve eksiksiz bir kelam(Kur'an) var o Kur'an ne için indi ayrılığa düşelim diye birbirimizi kafir ilan edelim diye mi indi?? Din adamı diye ortaya çıkan şahısların peşinden gidelim diye mi indi o Kur'an? O Kur'an din adamı denen bu şahıslara mı hitab etmekte sadece? Kur'an onların insiyatifine(ya da keyfiyetine) göre mi var yoksa herkesin üzerinde düşünmesi, ayetlere kafa yorması için mi var? Peki emredilen hacc(yani kısaca okul) niçin emredildi? Sırf turizm olsun diye mi? Bir ülke bu ameli kendi tekeline alıp bundan çıkar sağlasın diye mi? Mescitler niçin var sadece namaz kılmak için mi?? Hocalar/imamlar hatta diyanet çalışanlar yaptıkları hizmete(!) neden karşılık alırlar?? Oysa din birilerinin çıkarına hizmet etmez tam tersi böylelerine lanet eder.. [COLOR="Lime"]Peygamberimiz(aleyhisselam) ömrünü vermiş olduğu tebliğ ettiği din adına tek kuruş aldı mı da böylelerinin almaya hakkı var?[/COLOR] Yani kısaca arkadaşlar din böylelerinin tekelinde olduğunda işte o din bozulmaya yüz tutmuş demektir(İşte hak dinin yozlaşma sebeblerinden görünenleri..)[/QUOTE] [B][COLOR="Red"][COLOR="Blue"]NİSA SURESİ-58. Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür. 59. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. [COLOR="Red"][U]Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatınagöre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. [/U][/COLOR] 60. Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut'un önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor. 61.Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün. [/COLOR][/COLOR] Evet, bu ayetlere göre biz amel ederiz.Eğer biz yanlış düşünüyorsak doğrusunu siz araştırp bize anlatacaksınız.Bizi yanlış anlamayın, yanlışımız varsa düzeltin kardeşim... Sizler kendi kafanıza göre hareket edip hiçbir tefsir, fıkıh, hadis, siyer nahiv, emsile okumamışsanız burada bizi eleştirmenize hiçbir hakkınız yoktur.Biz size en doğruyu en güzelini itikad meselelerinde aydınlatmaya çalışıyoruz.Maksadımız ukalalık etmek değildir.Lakin siz bizi yanlış anlamışsınız.Dini ilimler tek başına öğrenilmez.Sizler kuru bir yorumlarla bir şeyler bildiğinizi sanıyorsunuz.Hayır, sizin yolunuz yanlıştır.Biz burada en doğru yol ne ise onu anlatmaya çalışıyoruz.Kimseyi tenkid edip töhmet altında bırakmak diye niyetimiz yoktur.Allah size hidayet versin diyorum...[/B] |
[QUOTE=FEDAKARADAM;10853][B][COLOR="Red"][COLOR="Blue"]NİSA SURESİ-58. Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.
59. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. [COLOR="Red"][U]Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatınagöre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. [/U][/COLOR] 60. Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut'un önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor. 61.Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün. [/COLOR][/COLOR] Evet, bu ayetlere göre biz amel ederiz.Eğer biz yanlış düşünüyorsak doğrusunu siz araştırp bize anlatacaksınız.Bizi yanlış anlamayın, yanlışımız varsa düzeltin kardeşim... [COLOR="Red"]Biz farklı ayetlere göre mi amel ederiz kardeş? Peki bu ayetlere göre amel ediyorsanız acaba ne kadar adaletli yönetiliyoruz ya da şöyle söyleyeyim yöneticilerimiz yukardaki mesajımda bahsettiğim konulara ne kadar duyarlı? Dinimiz oyuncak edilmiş biz de raina deyip duruyoruz...[/COLOR] Bu ayetlerden 59. ayetin ilk muhatabının kimler olduğunu vereceğim objektif tahlilden(tefsir-beşer yorumu değil) bir oku bakalım: [COLOR="DarkRed"]59. Ey iman etmiş kimseler! Allah'a itaat edin, Elçi'ye ve sizden olan emir sahibine [yöneticiye] itaat edin. Sonra eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve âhiret gününe inanan kimseler iseniz, onu Allah ve Elçi'ye havale edin. Bu, daha iyidir ve ilkleştirme [çözüm] bakımından daha güzeldir.[/COLOR] [COLOR="Navy"]Bu âyette özel olarak muhatap alınan mü’minlere, hayatlarında karşılaşabilecekleri problemlerin çözüm yolları gösterilmektedir: • Mü’minler, Elçi'ye ve kendilerinden olan emir sahibine [yöneticiye] itaat etmelidirler. • Mü’minler bir problemle karşılaştıkları zaman onu Allah'a havale etmelidirler. Allah'a itaat, Allah'ın tüm emir ve yasaklarına uymaktır. Rasûl'e itaat de, elçilik ve meliklik görevi esnasında o'nun Allah'ın hükümleri çerçevesinde alacağı kararlara [savaş ve barış kararı, bütçe oluşumu için zekât oranının belirlenmesi vs. kararlarına] uymaktır. Bu, şu âyetten daha net anlaşılabilir:[/COLOR] [COLOR="Green"]Ey Peygamber! İnanmış kadınlar sana Allah'a hiç bir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleri ile ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemeleri, ma‘rûfta sana isyan etmemeleri üzerine biat ederek [bağlılık yemini ederek] gelirlerse hemen onların biatlarını al ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir. (Mümtehine/12)[/COLOR] [COLOR="Magenta"]Bu âyette, mü’minlerin itaat edeceği “emir sahipleri”, sizden kaydıyla kayıtlanmıştır. Yani, mü’minlerin, sadece kendilerinden olan emir sahiplerine itaat etmeleri istenmiş, kendilerinden olmayanlara itaat etmemeleri hükme bağlanmıştır. Daha evvel mü’minlere; müşrik, münâfık, Yahûdi, Hristiyan olanları, babaları ve kardeşleri bile olsa velî edinmemeleri, onlara velâyet [yönetim] yetkisi vermemeleri emredilmişti. Enfâl, Ahzâb ve Âl-i İmrân sûrelerinde işlenen velâyet konusu dikkate alındığında burada geçen “sizden olan emir sahibi” ifadesi daha net anlaşılır. Âyette, Sonra eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve âhiret gününe inanan kimseler iseniz, onu Allah ve Elçi'ye havale edin buyurulmaktadır. Bu âyetin ilk muhatapları, Rasûlullah'ın hayatta olduğu ve Kur’ân'ın tamamlanmadığı bir dönemde yaşayan mü’minler idi. Onların, ihtilafa düştükleri bir meseleyi Allah'a havale etmeleri, “Allah'tan problemin çözümüne dair âyet beklemeleri”dir. Rasûlullah'a havale etmeleri ise, “Rasûlullah'tan, daha evvel inmiş âyetler çerçevesinde problemlerine bir çözüm üretmesini istemeleri”dir. Çünkü onlar Rasûlullah gibi hâmil-i Kur’ân, hâfız-ı Kur’ân değillerdi. Bugün ise mü’min; her problemi, her anlaşmazlık ve uyuşmazlığı tamamlanmış olan Kur’ân'a havale etmek, problemi Kur’ân hükümleri ile çözmek durumundadır. Zira Allah bundan sonra yeni bir âyet indirmeyecek, başka bir Rasûl göndermeyecektir. Artık Allah, insanlığı Kur’ân ile başbaşa bırakmıştır. Bu âyetin iniş sebebi ile ilgili şu olay nakledilmiştir:[/COLOR] [COLOR="DarkRed"]İbn Abbâs'tan bu âyetin, Hâlid ibn Velîd hakkında nâzil olduğu rivâyet edilmiştir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) onu, içinde Ammar ibn Yâsir'in de bulunduğu bir seriyyenin komutanı olarak sefere göndermişti. Bu sefer sırasında, Ammar ile Hâlid ibn Velîd arasında, bir hususta ihtilâf meydana gelmişti. İşte bunun üzerine bu âyet nâzil olarak, “emir sahiplerine” itaat etmeyi emretmiştir: [/COLOR] [COLOR="Red"]Ve Allah ve Elçisi bir işte hüküm verdiklerinde, hiç bir mü’min erkek ve mü’min kadın için kendi işlerinde serbestlik yoktur. Ve kim Allah'a ve Elçisi'ne isyan ederse o, açık bir sapıklıkla sapmıştır. (Ahzâb/36)[/COLOR] [COLOR="DarkOrange"]Şunu belirtmem gerekirse Peygamber de dahil hiçbir yönetici Allah'ın koymuş olduğu kesin hükümler dışında hüküm koyamaz.. Biz ümmet gibi Peygamber de bu Kur'an'dan sorumlu her amelinde(Zuhruf 43/44)[/COLOR] Sizler kendi kafanıza göre hareket edip hiçbir tefsir, fıkıh, hadis, siyer nahiv, emsile okumamışsanız burada bizi eleştirmenize hiçbir hakkınız yoktur. [COLOR="Blue"]Demişsiniz acaba nereden biliyorsunuz okumadığımızı? Herkesin içini bilecek kadar gayb haberlerini nereden aldığınızı öğrenebilir miyim? Hadi birimiz okumadık, burda birçok üye mevcut hiçbiri mi okumadı? Hadi burda hiçkimsenin bu saydıklarından zerre haberi yok sadece kuaktan dolma(!) konuşuyor diyelim peki bunlar üzerinde kafa patlatan birçok ilim adamı günümüzde de mevcut elbet sadece Rabbinden haşyet duyanlar ve sadece O'nun rızasını gözetenler ve ilminde maddi hiçbir menfaat gözetmeyenler bu ilimler arasında doğru tasnifi sunacaktır peki var mı öyle çoğunluk? Elbette ne geçmişte ne de günümüzde çoğunluk övüldü.. Peki var mı her devirde böyle bir azınlık elbette var ama doğru söyleyenler 9 köyden kovulur çoğunluk tarafından çoğu kez:[/COLOR] [COLOR="Red"]114 / 66 – Ve O, size Kitap’ı [Kur’an’ı] ayrıntılı / hakk, batıl ayrılmış olarak indirdiği hâlde, Allah’tan başka bir hakem mi arayayım? Ve kendilerine kitap verdiğimiz şu kişiler, onun [Kur’an’ın] şüphesiz Rabbinden hakk ile indirilmiş olduğunu bilirler. O hâlde sen [onların bu Kitabın Allah tarafından indirildiğini bildikleri husu¬sunda] sakın şüphecilerden olma. 115 – Ve Rabbinin sözü hem doğrulukça, hem de adaletçe tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirebilecek biri yoktur. O, en iyi işitendir, en iyi bilendir. 116 – Ve eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar sadece “zann”a uyuyorlar ve sadece saçmalıyorlar. 117 - Şüphesiz ki senin Rabbin, kendi yolundan kimlerin saptığını en iyi bilenin ta kendisidir. Ve O, doğru yolda olanları daha iyi bilendir.(En'am Suresi) [/COLOR] Biz size en doğruyu en güzelini itikad meselelerinde aydınlatmaya çalışıyoruz.Maksadımız ukalalık etmek değildir.Lakin siz bizi yanlış anlamışsınız.Dini ilimler tek başına öğrenilmez.Sizler kuru bir yorumlarla bir şeyler bildiğinizi sanıyorsunuz.Hayır, sizin yolunuz yanlıştır.Biz burada en doğru yol ne ise onu anlatmaya çalışıyoruz.Kimseyi tenkid edip töhmet altında bırakmak diye niyetimiz yoktur.Allah size hidayet versin diyorum...[/B][/QUOTE] [COLOR="Red"]İtikad hangi itikad desem? Kur'an ve gerçek sünnet(bilirsiniz ki gerçek sünnet Rabbin sünnetidir-Sünnetullah'tır ve Peygamberimiz hep bu yol üzerinde idi kılavuzu da Kur'an idi) itikadı mı yoksa beşer itikadı mı? Bizlerin de amacı ukalalık değil asla yanlış anlamayın ama beşer hükümleriyle Rabbin hükümlerini aynı kefeye koyanlarla bizim işimiz olmaz diyoruz..[/COLOR] Son dediklerinizde yine zanna dayalı fikirler yazmışsınız cevabımı vermiştim.. Kim doğru yolda bak ayet ne diyor: 117 - Şüphesiz ki senin Rabbin, kendi yolundan kimlerin saptığını en iyi bilenin ta kendisidir. Ve O, doğru yolda olanları daha iyi bilendir.(En'am Suresi) Ve gerçek mü'minlerin Kur'an'a göre(ayetlerle delilli) vasıflarını bildiren güzel bir yazı sunuyorum bak bakalım doğru yolda olanlar kimler: [COLOR="Purple"]Allah'ın Kuran'da bildirdiği mümin özelliklerinin belli başlılarını şöyle maddeleştirebiliriz: • Müminler ancak Allah'a kulluk ederler. O'ndan başka zihinlerinde ilahlaştırdıkları hiçbir varlık yoktur. (Fatiha Suresi 1-7; Nisa Suresi 36) • Allah'tan korkup-sakınırlar. Allah'ın yasakladığı veya rızasına aykırı olan bir şeyi yapmaktan çok çekinirler. (Al-i İmran Suresi 102; Yasin Suresi 11; Tegabün Suresi 15-16; Zümer Suresi 23) • Yalnızca Allah'a güvenirler. (Bakara Suresi 249; Tevbe Suresi 25-26) • Allah'tan başka hiç kimseden korkmazlar. (Ahzab Suresi 39) • Allah'a şükrederler. Bu nedenle ekonomik yönden darlıkta ya da bollukta olmaları onlara herhangi bir üzüntü ya da böbürlenme vermez. (Bakara Suresi 172; İsra Suresi 3; İbrahim Suresi 7) • Kesin bilgiyle iman etmişlerdir. Allah'ın rızasını kazanmaktan dönmek gibi bir düşünceye asla kapılmazlar. Her gün daha şevkli ve heyecanlı biçimde hizmetlerini sürdürürler. (Hucurat Suresi 15; Bakara Suresi 4) [COLOR="Red"]• Kuran'a kuvvetle bağlıdırlar. Tüm hareketlerini Kuran'a göre düzenlerler. Kuran'a göre yanlış olduğunu gördükleri bir tavırdan hemen vazgeçerler. (Araf Suresi 170; Maide Suresi 49; Bakara Suresi 121) [/COLOR] • Sürekli Allah'ı anarlar. Allah'ın herşeyi gören ve işiten olduğunu bilir sürekli Allah'ın sonsuz kudretini hatırda tutarlar. (Al-i İmran Suresi 191; Rad Suresi yirmisekiz; Nur Suresi 37; Araf Suresi 205; Ankebut Suresi 45) • Allah karşısında acizliklerini bilirler. Mütevazidirler. (Ancak bu insanlara karşı aciz görünmek ve ezik tavırlar sergilemek demek değildir.) (Bakara Suresi ikiyüzseksenaltı; Araf Suresi yüzseksensekiz) • Herşeyin Allah'tan olduğunu bilirler. Bu nedenle hiçbir olay karşısında telaşa kapılmaz her zaman serinkanlı ve tevekküllü davranırlar. (Tevbe Suresi 51; Teğabün Suresi 11; Yunus Suresi 49; Hadid Suresi 22) • Ahirete yönelmişler asıl hedef olarak ahireti belirlemişlerdir. Ancak dünya nimetlerinden de faydalanır dünyada da cennet ortamının bir benzerini oluşturmaya çalışırlar. (Nisa Suresi 74; Sad Suresi 46; Araf Suresi 31-32) • Sadece Allah'ı ve müminleri dost ve sırdaş edinirler. (Maide Suresi 55-56; Mücadele Suresi 22) • Akıl sahibidirler. Her an ibadet bilincinde olduklarından sürekli dikkatli ve uyanıktırlar. Devamlı olarak müminlerin ve dinin lehine akılcı hizmetler yaparlar. (Mümin Suresi 54; Zümer Suresi onsekiz) • Tüm güçleriyle Allah adına inkarcılara özellikle inkarcıların önde gelenlerine karşı büyük bir fikri mücadele verirler. Hiç yılmadan ve gevşemeden mücadelelerini sürdürürler. (Enfal Suresi 39; Hac Suresi yetmişsekiz; Hucurat Suresi 15; Tevbe Suresi 12) • Hakkı söylemekten çekinmezler. İnsanlardan çekindiklerinden dolayı gerçeği açıklamaktan geri kalmazlar. İnkar edenlerin haklarında söylediklerine alay ve saldırılarına aldırmazlar kınayıcıların kınamasından korkmazlar. (Maide Suresi 54 67; Araf Suresi 2) • Allah'ın dinini tebliğ etmek için her yolu dener çeşitli biçimlerde insanları Allah'ın dinine davet ederler. (Nuh Suresi 5-9) • Baskıcı değillerdir. Merhametli ve yumuşak huyludurlar. (Nahl Suresi 125; Tevbe Suresi yüzyirmisekiz; Hud Suresi 75) • Öfkelerine kapılmazlar hoşgörülü ve bağışlayıcıdırlar. (Al-i İmran Suresi 134; Araf Suresi 199; Şura Suresi 40-43) • Güvenilir insanlardır. Son derece güçlü bir kişilik sergiler etraflarına da güven telkin ederler. (Duhan Suresi 17-18; Tekvir Suresi 19-21; Maide Suresi 12; Nahl Suresi 120) • Büyücülük ve delilikle suçlanırlar. (A'raf Suresi 132; Yunus Suresi 2; Sad Suresi 4; Hicr Suresi 6; Kamer Suresi 9) • Baskı ve zulüm görürler. (Şuara Suresi 49 167; Ankebut Suresi 24; Yasin Suresi 18; İbrahim Suresi 6; Neml Suresi49 56; Hud Suresi 91) • Zorluklara katlanırlar. (Ankebut Suresi 2-3; Bakara Suresi 156 214; Al-i İmran Suresi 142 146 195; Ahzap Suresi kırksekiz; Muhammed Suresi 31; Enam Suresi 34) • Zulümden ve öldürülmekten korkmazlar. (Tevbe Suresi 111; Al-i İmran Suresi 156-yüellisekiz 169-171 173; Şuara Suresi 49-50; Saffat Suresi 97-99; Nisa Suresi 74) • İnkarcıların saldırı ve tuzaklarıyla karşılaşır alaya alınırlar. (Bakara Suresi 14 212) • Allah'ın koruması altındadırlar. Aleyhlerinde kurulan tüm tuzaklar boşa çıkar. Allah onları tüm iftira ve tuzaklara karşı koruyarak onları üstün kılar. (Al-i İmran Suresi 110-111 120; İbrahim Suresi 46; Enfal Suresi 30; Nahl Suresi 26; Yusuf Suresi 34; Hac Suresi otuzsekiz; Maide Suresi 42 105; Nisa Suresi 141) • İnkarcılara karşı tedbirlidirler. (Nisa Suresi 71 102; Yusuf Suresi 67) • Şeytanı ve yandaşlarını düşman edinmişlerdir. (Fatır Suresi 6; Zuhruf Suresi 62; Mümtehine Suresi 1; Nisa Suresi 101; Maide Suresi sekseniki) • Münafıklara karşı mücadele eder münafık karakterlilerle birlikte olmazlar. (Tevbe Suresi seksenüç 95 123) • İnkarcıların zorbalıklarına engel olurlar. (Ahzab Suresi 60-62; Haşr Suresi 6; Tevbe Suresi 14-15 52) • Birbirlerine danışarak (istişare ile) hareket ederler. (Şura Suresi otuzsekiz) • İman etmeyenlerin gösterişli yaşantısına özenmezler. (Kehf Suresi yirmisekiz; Tevbe Suresi 55; Taha Suresi 131) • Zenginlik ve mevkiden etkilenmezler. (Hac Suresi 41; Kasas Suresi 79-seksen; Nahl Suresi 123) • İbadetlerde titizlik gösterirler. (Bakara Suresi 238; Enfal Suresi 3; Müminun Suresi 1-2) [COLOR="Red"]• Çoğunluğa değil Allah'ın verdiği kıstaslara uyarlar. (Enam Suresi 116) [/COLOR] • Allah'a yakınlaşmak örnek bir mümin olmak için gayret sarfederler. (Maide Suresi 35; Fatır Suresi 32; Vakıa Suresi 10-14; Furkan Suresi 74) • Şeytanın etkisine girmezler. (A'raf Suresi 201; Hicr Suresi 39-42; Nahl Suresi doksansekiz-99) [COLOR="Red"]• Atalarına körü körüne uymazlar. Kuran'a göre hareket ederler. (İbrahim Suresi 10; Hud Suresi 62 109) [/COLOR] • Kadınların ezilmesine göz yummazlar. (Nur Suresi 4; Talak Suresi 6; Bakara Suresi 231 241; Nisa Suresi 19) • İsraftan kaçınırlar. (Enam Suresi 141; Furkan Suresi 67) • İffetli davranırlar ve Allah'ın istediği şekilde evlenirler. (Müminun Suresi 5-6; Nur Suresi 3 26 30; Bakara Suresi 221; Maide Suresi 5; Mümtehine Suresi 10) • Dinde aşırılığa kaçmazlar. (Bakara Suresi 143; Nisa Suresi 171) • Fedakardırlar. (İnsan Suresi 8; Al-i İmran Suresi 92 134; Tevbe Suresi 92) • Temizliğe dikkat ederler. (Bakara Suresi 125 yüzaltmışsekiz; Müddessir Suresi 1-5) • Müminlerin arkasından konuşmaz kusurlarını araştırmazlar. (Hucurat Suresi 12) • Haset etmekten kaçınırlar. (Nisa Suresi yüzyirmisekiz) • Allah'tan bağışlanma dileyenlerdir. (Bakara Suresi 286; Al-i İmran Suresi 16-17 147 193; Haşr Suresi 10; Nuh Suresi yirmisekiz)[/COLOR] Ve son olarak ben de diyorum ki Rabbimiz hidayet nurunu bizlerden esirgemesin.. Selametle.. |
[QUOTE]Sizler kendi kafanıza göre hareket edip hiçbir tefsir, fıkıh, hadis, siyer nahiv, emsile okumamışsanız burada bizi eleştirmenize hiçbir hakkınız yoktur.[/QUOTE]
diyorsun da FEDAKAR... (ki saydığın kitapları PEYGAMBER bile okumadı, ama bunu akledecek kapasiteyi sende göremiyorum) sen; biyioloji, matematik, geometri, fizik, tarih, felsefe, mekanik, sosyal bilimler okumadan bizi eleştirme hakkını nereden alıyorsun? senin saydığın kaynakların kendilerine bile faydası yok... Bırak dine bile aykırı, dandik, uydurma, aptalca çok fazla bilgi içeriyor. Kuranın ötesinden din adı altında bütün saçmalıkları dine sokan bu kaynakları överken acaba pozitif bilimleri neden hesaba katmıyorsun? Ya vallahi ben diyecek laf bulamıyorum. [QUOTE]Dini ilimler tek başına öğrenilmez.Sizler kuru bir yorumlarla bir şeyler bildiğinizi sanıyorsunuz.[/QUOTE] güleyim mi ağlayayım mı şaşırdım açıkcası... Dini otorte TEK başına öğrenilir, o da Kuranı kerimdir. Ama beşeri uygulamada Allahın açıklamadığı hükümler BİLİM ile verilir. Yani senin dinsiz saydığın laik sistemin laik ve dinsiz pozitif bilimleriyle,,, sen ne zannedersen et, Allah böyle emrediyor. Din tek başına öğrenilmez diye ne kadar pislik varsa sokdunuz İMAN akidelerine... ne kadar masal hikaye varsa Hepsini din diye uyuttunuz millet, hayır dinden soğuyan akıllı insanların vebalini de aldınız... [QUOTE]Hayır, sizin yolunuz yanlıştır.Biz burada en doğru yol ne ise onu anlatmaya çalışıyoruz.Kimseyi tenkid edip töhmet altında bırakmak diye niyetimiz yoktur.Allah size hidayet versin diyorum...[/QUOTE] Azıcık daha sabredelim arkadaşım, önümüz ÖLÜM... Önümüz MAHŞER,, önümüz HESAP günü... o vakit kimin doğru yolun, kimin eğri yolun sahibi olduğunu ALLAH kararını verecek. Kimin kaynağı daha sağlam, kiminki eğriymiş onu da göreceğiz. az daha sabredelim... |
FEDAKARADAM'ın son mesajına bakıyorum da, geldiğinden bu yana çok büyük değişiklikler var. Bu konudaki son üç mesajı okuduğumda FEDAKARADAM'ın alttan almaya çalıştığını sizin ise onunkine denk olmayan bir şiddetle ona yüklendiğinizi görüyorum.
Eğer gördüğüm yanlışı söylemezsem Mü'mine yakışır bir tavır sergilemiş olmam. Doğruyu savunduğumuzu düşünsek bile ölçüyü kaçırıp hesap gününde haklıyken haksız konumuna düşmeyelim. Son olarak zaten alıntıladığınız Kuran'daki mümin niteliklerinden bir kaçını tekrar edeyim: [QUOTE]• Allah'ın dinini tebliğ etmek için her yolu dener çeşitli biçimlerde insanları Allah'ın dinine davet ederler. (Nuh Suresi 5-9) • Baskıcı değillerdir. Merhametli ve yumuşak huyludurlar. (Nahl Suresi 125; Tevbe Suresi yüzyirmisekiz; Hud Suresi 75) • Öfkelerine kapılmazlar hoşgörülü ve bağışlayıcıdırlar. (Al-i İmran Suresi 134; Araf Suresi 199; Şura Suresi 40-43) [/QUOTE] Rabbim bayram tatilinizi sevdikleriniz ile birlikte mutlu geçirmenizi nasip etsin. |
[B]Dini tek başına öğrenebiliriz diyen adam acaba dini kitapları kim eser olarak bırakmış onu da düşünemiyor mu?Siz bir çocuğa dini öğretmeden o tekbaşına ve hiçbir hoca ve kitap yüzü görmeden nasıl öğretilirmiş izah etsinler?.
Veya Kur'an'ı tekbaşına öğrenmiş bir kimse var mıdır?Unutmayın ki bir aliminde hocası vardır ve bu kıyamete kadar bu şekilde devam edecektir.Peygamberlere dini öğreten Allah'tır.O bir vesile idi.Şimdi ise peygamber gelmeyeceğine göre dini ne ve nasıl öğrenilir anlatın bana!.[/B] |
[quote=FEDAKARADAM;10858][B]Dini tek başına öğrenebiliriz diyen adam acaba dini kitapları kim eser olarak bırakmış onu da düşünemiyor mu?Siz bir çocuğa dini öğretmeden o tekbaşına ve hiçbir hoca ve kitap yüzü görmeden nasıl öğretilirmiş izah etsinler?.[/B]
[B]Veya Kur'an'ı tekbaşına öğrenmiş bir kimse var mıdır?Unutmayın ki bir aliminde hocası vardır ve bu kıyamete kadar bu şekilde devam edecektir.Peygamberlere dini öğreten Allah'tır.O bir vesile idi.Şimdi ise peygamber gelmeyeceğine göre dini ne ve nasıl öğrenilir anlatın bana!.[/B][/quote] [B]Zümer 45 – Ve Allah, “bir tek” olarak anıldığı zaman ahirete inanmayan kişilerin yürekleri burkulur da, O’nun astlarından olan kimseler anıldığı zaman derhal yüzleri gülüverir. [/B] |
Anonymous kardeşim uyarın başımızın üstünde, [COLOR="Red"]FEDAKARADAM kardeşim eğer üslupta ileri gittiysem öncelikle Rabbim'den sonra senden ve herkesten özür diliyorum..[/COLOR]
|
[QUOTE=ÖmerFurkan;10859][B]Zümer 45 – Ve Allah, “bir tek” olarak anıldığı zaman ahirete inanmayan kişilerin yürekleri burkulur da, O’nun astlarından olan kimseler anıldığı zaman derhal yüzleri gülüverir. [/B][/QUOTE]
[B][COLOR="Blue"]ZÜMER SURESİ-45. Allah tek olarak anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalbleri nefretle çarpar, ama Allah'tan başka putlar anıldığı zaman hemen yüzleri güler. [/COLOR] Muhterem kardeşim... Zümer Suresinin bu ayetinde anlatılmak istenilen şudur.Sen bu ayeti bana alternatif olarak sunman çok yanlıştır.Esas tefsirini yapalım... Bu mübarek ayetler, Allah'ın birliğini ve tek olduğunu tasdikten kaçınan müşriklerin ne kadar ahmaklık içinde yaşadıklarını teşhir ediyor. Resûl-i Ekrem'in kâinatın Yaratıcısı'nı anmak, birlemek ve kutsamakla mükellef bulunduğunu beyan buyuruyor. 0 Yüce Yaratıcının birliğini inkâr edenlerin de ne büyük bir azaba tutulacaklarını, kendilerini kurtarabilmeleri için bir çare bulamayacaklarını ihtar buyurmaktadır. Şöyle ki: (Ve Allah bir olarak anıldığı vakit) Cenab-ı Hak'tan başka bir Yaratıcı, bir mâbud bulunmadığı zikredildiği zaman (ahirete imân etmeyenlerin kalpleri ürker) nefret duyar, üzüntüler içinde kalır (ve Allah'tan başkaları anıldığı zaman ise) bir takım putlar, kendi heveslerine hizmet eden şeytan tabiatlı, aldatıcı kimseler anıldıkları vakit ise o cahil, zâlim şahıslar (ferahlanırlar) yüzleri güler, içerileri bir ferahlık içinde kalır. İşte o gibi kimseler nur'dan değil karanlıktan, ilmden değil, cehaletten, güzel ahlaktan değil, çirkin ahlâktan zevk alırlar. Onların ruhi halleri böyledir. Öyle kimselere karşı hak ve hakikat söylenince, hürmete lâyık zatlar anılınca ondan üzüntü duyarlar, yüz çevirirler. Fakat bâtıl şehvani ahlâksız şeyler, aldatıcı kimseler söylenildiği zaman ise çok neşeli olurlar, yüzlerinde bir sevinç eseri parlamaya başlar. Ne zaman temiz yaratılışa aykırı bir hareketi. Ibni Abbas Hazretleri demiştir ki: Ebu Cehl Bin Hişam, Velid Bin Utbe, Safvan ve Übey Bini Helf nâmında dört şahıs bu cümledendir. Işmi'zaz; Böbürlenmek, kalbin gam ile, nefret ile, kin ile dolup ile sıkılmış olması demektir. Istibşar; da kalbin sevinç ile dolması, ferahlık eserinin yüzde parlamaya başlaması demektir.Demek ki müşrikler için nazil olan bu ayet Allah'ın tek olduğu başkaca ilah olmadığını izah ediliyor.Yoksa Allah'ı sadece tek başına zikredilir anlamında değildir.O, cemaat halinde de zikredilir.Cemaatle namaz kılmak bunun en bariz delilidir.Yanlış anlaşılmalardan Allah'a sığınalım kardeşim... [/B] |
[quote=FEDAKARADAM;10862][B][COLOR=blue]ZÜMER SURESİ-45. Allah tek olarak anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalbleri nefretle çarpar, ama Allah'tan başka putlar anıldığı zaman hemen yüzleri güler. [/COLOR][/B]
[B]Muhterem kardeşim...[/B] [B]Zümer Suresinin bu ayetinde anlatılmak istenilen şudur.Sen bu ayeti bana alternatif olarak sunman çok yanlıştır.Esas tefsirini yapalım...[/B] [B]Bu mübarek ayetler, Allah'ın birliğini ve tek olduğunu tasdikten kaçınan müşriklerin ne kadar ahmaklık içinde yaşadıklarını teşhir ediyor. Resûl-i Ekrem'in kâinatın Yaratıcısı'nı anmak, birlemek ve kutsamakla mükellef bulunduğunu beyan buyuruyor. 0 Yüce Yaratıcının birliğini inkâr edenlerin de ne büyük bir azaba tutulacaklarını, kendilerini kurtarabilmeleri için bir çare bulamayacaklarını ihtar buyurmaktadır. [/B] [B]Şöyle ki: (Ve Allah bir olarak anıldığı vakit) Cenab-ı Hak'tan başka bir Yaratıcı, bir mâbud bulunmadığı zikredildiği zaman (ahirete imân etmeyenlerin kalpleri ürker) nefret duyar, üzüntüler içinde kalır (ve Allah'tan başkaları anıldığı zaman ise) bir takım putlar, kendi heveslerine hizmet eden şeytan tabiatlı, aldatıcı kimseler anıldıkları vakit ise o cahil, zâlim şahıslar (ferahlanırlar) yüzleri güler, içerileri bir ferahlık içinde kalır. İşte o gibi kimseler nur'dan değil karanlıktan, ilmden değil, cehaletten, güzel ahlaktan değil, çirkin ahlâktan zevk alırlar. Onların ruhi halleri böyledir. Öyle kimselere karşı hak ve hakikat söylenince, hürmete lâyık zatlar anılınca ondan üzüntü duyarlar, yüz çevirirler. Fakat bâtıl şehvani ahlâksız şeyler, aldatıcı kimseler söylenildiği zaman ise çok neşeli olurlar, yüzlerinde bir sevinç eseri parlamaya başlar. Ne zaman temiz yaratılışa aykırı bir hareketi.[/B] [B]Ibni Abbas Hazretleri demiştir ki: Ebu Cehl Bin Hişam, Velid Bin Utbe, Safvan ve Übey Bini Helf nâmında dört şahıs bu cümledendir.[/B] [B]Işmi'zaz; Böbürlenmek, kalbin gam ile, nefret ile, kin ile dolup ile sıkılmış olması demektir.[/B] [B]Istibşar; da kalbin sevinç ile dolması, ferahlık eserinin yüzde parlamaya başlaması demektir.Demek ki müşrikler için nazil olan bu ayet Allah'ın tek olduğu başkaca ilah olmadığını izah ediliyor.Yoksa Allah'ı sadece tek başına zikredilir anlamında değildir.O, cemaat halinde de zikredilir.Cemaatle namaz kılmak bunun en bariz delilidir.Yanlış anlaşılmalardan Allah'a sığınalım kardeşim...[/B] [/quote] Elbette ...SADECE SELAM |
FEDAKARADAM kardeşim sence ilgili ayetlere muhatap olan müşrikler [U]her şeyi Allah'ın yarattığını[/U] bilmiyorlar mıydı? Açıklamana göre öyle bir sonuç çıkıyor. Halbuki durum tam aksi. Onlar Allahtan başka yaratıcı olmadığını biliyor ve ZATEN böyle inanıyorlardı. "[B][U]Allah'a[/U][/B] ortak koşmak" kavramını biraz araştır derim.
|
[QUOTE][B]FEDAKARADAM[/B] Nickli Üyeden Alıntı;
Bu mübarek ayetler, Allah'ın birliğini ve tek olduğunu tasdikten kaçınan müşriklerin ne kadar ahmaklık içinde yaşadıklarını teşhir ediyor. Resûl-i Ekrem'in kâinatın Yaratıcısı'nı anmak, birlemek ve kutsamakla mükellef bulunduğunu beyan buyuruyor. 0 Yüce Yaratıcının birliğini inkâr edenlerin de ne büyük bir azaba tutulacaklarını, kendilerini kurtarabilmeleri için bir çare bulamayacaklarını ihtar buyurmaktadır. Şöyle ki: (Ve Allah bir olarak anıldığı vakit) Cenab-ı Hak'tan başka bir Yaratıcı, bir mâbud bulunmadığı zikredildiği zaman (ahirete imân etmeyenlerin kalpleri ürker) nefret duyar, üzüntüler içinde kalır (ve Allah'tan başkaları anıldığı zaman ise) bir takım putlar, kendi heveslerine hizmet eden şeytan tabiatlı, aldatıcı kimseler anıldıkları vakit ise o cahil, zâlim şahıslar (ferahlanırlar) yüzleri güler, içerileri bir ferahlık içinde kalır. İşte o gibi kimseler nur'dan değil karanlıktan, ilmden değil, cehaletten, güzel ahlaktan değil, çirkin ahlâktan zevk alırlar. Onların ruhi halleri böyledir. Öyle kimselere karşı hak ve hakikat söylenince, hürmete lâyık zatlar anılınca ondan üzüntü duyarlar, yüz çevirirler. Fakat bâtıl şehvani ahlâksız şeyler, aldatıcı kimseler söylenildiği zaman ise çok neşeli olurlar, yüzlerinde bir sevinç eseri parlamaya başlar. Ne zaman temiz yaratılışa aykırı bir hareketi. Ibni Abbas Hazretleri demiştir ki: Ebu Cehl Bin Hişam, Velid Bin Utbe, Safvan ve Übey Bini Helf nâmında dört şahıs bu cümledendir. Işmi'zaz; Böbürlenmek, kalbin gam ile, nefret ile, kin ile dolup ile sıkılmış olması demektir. Istibşar; da kalbin sevinç ile dolması, ferahlık eserinin yüzde parlamaya başlaması demektir.Demek ki müşrikler için nazil olan bu ayet Allah'ın tek olduğu başkaca ilah olmadığını izah ediliyor.Yoksa Allah'ı sadece tek başına zikredilir anlamında değildir.O, cemaat halinde de zikredilir.Cemaatle namaz kılmak bunun en bariz delilidir.Yanlış anlaşılmalardan Allah'a sığınalım kardeşim...[/QUOTE] [url]http://www.tahavi.com/tefsir/039b.html[/url] sitesinde [B]45[/B]. meal tefsirine bakınız... neyse, benim haksız uslubuma karşı sürekli alttan alan fedakar arkadasımıza karsı anlaysızca ve acımasızca yorum yapmıs olmayalım. Daha doğru yaklasım ve metodu, bu konuda daha bilgili arkadaslara bırakıyorum... saygılar... |
[QUOTE=Anonymous;10864]FEDAKARADAM kardeşim sence ilgili ayetlere muhatap olan müşrikler [U]her şeyi Allah'ın yarattığını[/U] bilmiyorlar mıydı? Açıklamana göre öyle bir sonuç çıkıyor. Halbuki durum tam aksi. Onlar Allahtan başka yaratıcı olmadığını biliyor ve ZATEN böyle inanıyorlardı. "[B][U]Allah'a[/U][/B] ortak koşmak" kavramını biraz araştır derim.[/QUOTE]
[B] Seni iyi anlıyorum.Bakınız iyi niyetli olsalar bile Allah'a ortak koştuklarının yani müşrik olduklarının farkında olmadıkları apaçık meydandadır.Şirk işlemede iyi niyetli olmak bile asla caiz değildir.Mühim olan tam tevhid inancıdır.Bir ayetle bunu ispatlayalım...[COLOR="Blue"] ZÜMER SURESİ-3. Dikkat edin, halis din Allah'ındır; O'nu bırakıp da putlardan dostlar edinenler: "Onlara, bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz" derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Allah şüphesiz yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola eriştirmez. [/COLOR] Bir de Sabiin denilen kimselere de dikkat edin.Onların bir çoğu Allah'tan gafildirler.Bir yaratıcı olduğunu sezmişlerdir.Ama iman konusunda tam müslüman değillerdir. İmanla küfür arasında mekik dokurlar.Bunların akibetinin ne olacağını Ancak Allah bilir.Hakkında aşağıda ki ayetlere bir göz atalım..[/B] [B] [COLOR="Blue"]A'RAF SURESİ-46. İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: "Selâm size!" diye seslenirler. 47. Gözleri cehennem ehli tarafına döndürülünce de: Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma! derler. 48. (Yine) A'râf ehli simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: "Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı. [/COLOR] İŞTE AYETLERDE Kİ SABİİNLER BUNLARDIR.[/B] |
Sevgili FEDAKARADAM kardeşim;
Göstermek istediğim noktayı atlamışsın o yüzden konuya farklı bir açıdan tekrar dikkatini çekmek istiyorum. Bu "Allaha ortak koşan" müşrikler HERŞEYİ Allahın yarattığını ve putlarının yaratamadığını da biliyorlardı. Şu ayetler [B]ONLAR[/B] için indirilmedi mi?: [QUOTE](Müminûn: 84–89) De ki: "Eğer biliyorsanız, bu yeryüzü ve onun içindeki kimseler kime aittir?" [B]Onlar; "Allah'a aittir" diyecekler.[/B] "Öyle ise siz düşünüp taşınmaz mısınız?" de. Peki, "Yedi göklerin Rabbi ve azametli Arş'ın Rabbi kimdir?" [B][Onlar] "Allah'ındır" diyecekler.[/B] "Öyleyse takvalı davranmayacak mısınız" de. "Peki, eğer biliyorsanız, her şeyin melekûtu [mülkiyeti ve yönetimi] kendisinin elinde olan ve kendisi her şeyi koruyup kollayan; fakat kendisi korunmayan kimdir?" [B]Onlar "Allah'ındır" diyecekler.[/B] "Öyle ise nasıl büyülenirsiniz?" de. (Ankebût: 61) Yine andolsun ki onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim kontrol altına aldı?" diye sorsan kesinlikle,[B] "Allah" derler[/B]. O halde nasıl çevriliyorlar? (Ankebût: 63) Ve andolsun, eğer onlara sorsan: "Kim gökten suyu indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?" Mutlaka, [B]"Allah" diyeceklerdir[/B]. De ki: "Hamd Allah'a özgüdür". Bilakis onların çoğu akıllarını kullanmazlar. (Zuhruf: 87) Yine andolsun ki, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan, kesinlikle: [B]"Allah" derler[/B]. O halde nasıl çevriliyorlar! (Lokmân: 25) Yine andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, kesin [B]"Allah" diyeceklerdir[/B]. De ki: "Allah'a hamd olsun!" Aslında onların çoğu bilmezler. [/QUOTE] Kardeşim ayetlerden gördüğün gibi bu müşrikler oldukça [B][U]Allah'çı[/U][/B]lar. Fakat yanlış bir durum var ki Allah onları sevmemiş ve peygamber göndermiş. Ben sana Kuran'da müşriklerle ilgili gösterilenlerden gördüğüm yanlışı söyleyeyim. Sen de söylediklerimi Kuran'dan araştır. Müşriklerin hatası birilerini Allaha yakın bilmek ve o birilerinden [COLOR="Red"][B]yardım ve şefaat ummak[/B][/COLOR]. Böyle umdukları için onlara özel saygıda kusur göstermemek, [B]"özel"[/B] ihtimam göstermek. İşte şirk buna deniyor. Müşriklerin hiçbirisi Allaha saygıda kusur etmezler, her şeyi onun yarattığını bilirler, diğerlerinin yaratamadıklarını bilirler ve Allahtan yüce kimseyi görmezlerdi. [B][U]Fakat Allah diyor ki yardımı yalnız benden isteyin, duayı yalnız bana edin, şefaati yalnız benden umun,isteyin. Yani bu amaçlarla yaptığınız her şeyi Allaha özgüleyin. [/U][/B] Çünkü herşeyin sahibi (hatta medet umulanların da sahibi) o ve birinci elden istemek gibisi yoktur. [QUOTE](Fatiha: )Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz. (Zümer; 44) De ki: "Tüm şefaat Allah'a aittir." (Secde; 4) Sizin için O'nun astlarından bir veli ve şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almaz mısınız? (Sebe': 22–23) De ki: "Allah'ın astlarından yanlış inandığınız kimselere yakarın. Onlar, göklerde ve yeryüzünde zerre ağırlığına mâlik olmazlar. Onlar için bu ikisinde [gökler ve yeryüzünde] herhangi bir ortaklık yoktur. O'nun için onlardan bir yardımcı da yoktur." O'nun nezdinde şefâ'at, sadece O'nun izin verdiği kimseye fayda verir. Nihayet kalplerinden dehşet giderildiği zaman: "Rabbiniz ne dedi?" derler. Onlar: "Hakkı" derler. Ve O, çok yücedir, çok büyüktür. (Ahkâf: 3–4) Biz gökleri, yeryüzünü ve ikisi arasındakileri ancak "hakk" ile ve "adı konmuş bir süre" ile yarattık. Şu inkâr eden kimseler ise uyarıldıkları şeylerden/uyarılmaktan yüz çevirenlerdir. De ki: "Allah'ın astlarından yakardığınız şeyleri gördünüz mü? Onlar, yeryüzünde neyi yaratmışlar bana gösterin. Yoksa onların göklerde bir ortaklıkları mı var? Eğer siz doğru kimseler iseniz bana bundan [Kur'an'dan] önce bir kitap veya ilimden bir eser [kalıntı] getirin." (Hacc: 73) Ey insanlar! Bir misal verilmektedir, şimdi ona iyi kulak verin: Sizin Allah'ın astlarından şu yakardıklarınız bir araya gelseler, bir sineği bile asla yaratamazlar. Ve sinek onlardan bir şey kapsa onu kurtaramazlar. İsteyen ve istenen güçsüzdür. [/QUOTE] FEDAKARADAM kardeşim müşrikleri hem Kuran'dan hem tarihten bir araştırmanı rica ediyorum. Cahiliye devri şiirlerine ulaşmaya çalış. Müşrik ne demek onu da araştır. Sen hiç bir insanın ağaç veya taş heykel yapıp da "bu benim Tanrım" demesini aklın alıyor mu? Bu kadar salak insan olabilir mi? Kendi yaptığın bir nevi senin yarattığın bir şeye güç atfeder misin? [U][B]Zaten[/B] müşrikler de öyle [B]yapmamışlar.[/B][/U] Putlar müşriklerin Allaha ortak koştukları güçleri, varlıkları temsil etmeleri için sadece birer "sembol". Üzerinde Muhammed yazısı olan hediyelik bir porselenin "Muhammed peygamberi temsil ettiğini" düşünmek ve ona sahip olduğu düşünülen bir takım tanrısal güçlerden (dirilik, şefaat, işitme vb.) dolayı kutsallık atfetmek gibi bir davranış bu. Örneğin peygamberimizden kalan hırkayı taksim meydanına korunmasız olarak bıraksan nasıl görüntüler oluşacağını düşün. Kısacası yeri gelir bir porselen tabak put olur, yeri gelir bir hırka, yeri gelir kara bir taş. Eğer söylediklerime kuru kuru itiraz etmeden önce bir araştırırsan hem gerçek tevhidin ne olduğunu görür hem de Cbbeli ve onun gibilere neden müşrik dediğimizi anlarsın zira bu bizim onlara taktığımız lakaplar değil "kitab"a göre "tanım"ları. |
[QUOTE=FEDAKARADAM;10867]
Bir de Sabiin denilen kimselere de dikkat edin.Onların bir çoğu Allah'tan gafildirler.Bir yaratıcı olduğunu sezmişlerdir.Ama iman konusunda tam müslüman değillerdir. İmanla küfür arasında mekik dokurlar.Bunların akibetinin ne olacağını Ancak Allah bilir.Hakkında aşağıda ki ayetlere bir göz atalım..[/QUOTE] Sevgili kardeşim Kuran'da bahsi geçen Sabiiler Allahtan gafil olmadıkları gibi peygamber ve kitap sahibi olan EHLİ KİTAP sınıfındaki insanlardandırlar. Akibetlerini bilemeyeceğimiz bir gerçek ama Araf 46 ayetinin Sabiiler ile görünürde bir ilgisi yok. Kuran'daki sabiilerden yüzyıllar sonra başka sabiiler de ortaya çıkmış. Bu yüzden günümüzde Sabiiler iki çeşit: Birisi putperest inanışlara sahip olduğu halde muhtemelen topraklarına gelmiş Müslüman askerler onları doğramasınlar diye ölümden kurtulmak için "biz SABİİYİZ" diyerek kendilerini sabii olarak tanıtmış olanlar, bir de Kuran'ın bahsettiği ehli kitap olanlar. Bunların birbirleri ile bağlantısı yoktur. Fakat ne yazık ki Sabii diye araştırmaya kalksanız ilk bahsettiğim ehli kitap olmayan sabiileri görürsünüz. Gerçek olan Sabiiler muhtemelen Yahya peygamberin takipçileri. |
[B]Allah dilediğine şefaat hakkı izni verecektir.Kuldan medet umulmaz ama Allah, sevdiği kullar hatırına diğer günahkar müslümanlara şefaat etme izni verecektir.Dikkat ediniz şefaat edilme izni sadece müslümanlaradır.
[COLOR="Red"][COLOR="Blue"]MÜDDESİR SURESİ 41. Günahkârların durumunu: 42. "Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?" diye 43. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, 44. Yoksulu doyurmuyorduk, 45. (Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk, 46. Ceza gününü de yalan sayıyorduk, 47. Sonunda bize ölüm geldi çattı. [/COLOR] 48. [COLOR="Red"][U]Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.[/U][/COLOR] [COLOR="Blue"]49. Böyle iken onlara ne oluyor ki, öğütten yüz çeviriyorlar?[/COLOR][/COLOR] Bu altını kırmızıyla çizdiğim ayetten anlaşılıyor ki kafirler için şefaat yoktur.[/B] [B](AYET-EL KÜRSİ'NİN MEALİ) [COLOR="Blue"]BAKARA SURESİ-255. Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. [COLOR="Red"][U]İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir?[/U][/COLOR] O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür.[/COLOR][/B] [B]ÖMER NASUHİ BİLMEN (KUR'AN-I KERİM MEALİ VE TEFSİRİ'NDEN) [COLOR="Blue"]YUNUS SURESİ-18. Ve onlar. Allah Teâlâ'yı bırakıp kendilerine ne zarar ve ne de fayda veremiyecek olanlara ibâdet ederler ve derler ki: Bunlar Allah Teâlâ'nın yanında bizim şefaatcilerimizdir. De ki: Allah Teâlâ'ya ne göklerde ve ne de yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?. O -Yüce Yaratıcı- onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir.[/COLOR] 18. Bu âyeti kerime müşriklerin hiçbirşeye güçleri yetmeyen bir takım putlara ne kadar ahmakça bir kanaatle tapınmakta olduklarını bildiriyor. Mevcut olmadıklarından dolayı Allah'ın ilminin teallukuna mahal olmayan asılsız şeyleri var sanarak ne yanlış lâkırdılarda, ne müşrikçe hareketlere bulunduklarını teşhir ediyor. Şöyle ki: (Ve onlar) O müşrikler (Allah Teâlâ'yı bırakıp kendilerine ne) ibâdet edilmediği takdirde (zarar ve ne de) ibâdet edildiği takdirde (menfaat veremiyecek olanlara) bir takım putlara (ibâdet ederler) öyle ibâdete lâyık olmayanları mabut edinirler, (ve) O ibâdet ettikleri şeyler hakkında (derler ki, bunlar Allah Teâlâ'nın yanında bizim şefaatcilerimizdir.) Biz bunlara tapıyoruz ki, yarın âhirette bize şefaat etsinler. Resulüm!. O cahillere (de ki: Allah Teâlâ'ya ne göklerde ve ne de yerde bilmediği bir şeyi mî) yani: Hiç bir yerde mevcut olmayıp vehm edilmiş bulunan, asla vücudu bulunmayan bir şefaatçi mi (haber veriyorsunuz?.) o putlar öyle bir şefaate kaadir selâhiyetli değildirler ki, onların yapacakları şefaate ilâhî İlim lâyık olsun. Böyle bir şefaat asla olamaz, (o) Yüce Yaratıcı (onların) o müşriklerin Yüce Allah'a (ortak koştukları şeylerden) ve onların küfr ve şirkinden (uzaktır, yücedir.) Evet... Cenâb-ı Hak'kın o kendisine ortak kabul edilip şefaatleri beklenilen putlardan ve bütün noksanlık lekelerinden yüce olduğu apaçıktır. Onun bütün kâinattan yüce olduğu hakikatin kendisidir. Bütün insanların en önde gelen vazifesi de o Yüce Yaratıcı Hazretlerini böyle bilip böyle inanmaktadır, ondan başka hiç bir şeye ibâdet etmenin caiz olmadığını kesinlikle bilip ancak o ezelî ve kerem sahibi mabuda ibâdet ve taatte bulunmaktır. Tefsiri Kebirde ve Essiracül Münir'de bildirildiği üzere bir takım müşrikler, şu gibi bâtıl ihtimallerden dolayı putlara, heykellere tapmakta, onları kendileri için şefaatçi kabul eylemektedirler. (1) Bir kısım müşriklere göre bu âlemin çeşitli iklimlerinden her biri için eflâk âleminin ruhlarından belirli bir ruh vardır. Artık bu ruh için bir put tayin etmişler, bu ruha ibâdet etmek maksadıyle o puta ibâdetle meşgul olmuşlardır. Sonra da şöyle inanırlar ki, o ruh. Yüce Allah'ın kuludur, ona ibâdette bulunur. (2) Bir kısım müşrikler, yıldızların da Cenab'ı Hak gibi ) I ah lığa lâyık olduklarına kaani bulunmuşlar, sonra yıldızların doğduğu, battığı ve dâima karşılarında bulunmadıkları için yıldızlar için muayyen putlar yapmışlar, bu putlara ibâdet ederek bununla o yıldızlara ibâdet kasdinde bulunmuşlardır. (3) Bir kısım müşrikler de yapmış oldukları putların üzerine tılsımlar = sihir nevinden kuruntu şeyler koymuşlar, sonra onlara bu şekilde yaklaşmak isteyerek tapınmışlardır. (4) Bir takım müşrikler de putlarını kendi Peygamberlerinin, büyüklerinin birer sureti olmak üzere tertib etmişler ve iddia eylemişler ki, bu heykellere ibâdetle meşgul olurlarsa o büyükleri kendileri için Allah katında şefaatçi olurlar. (5) Bir takım müşrikler de Cenâb-ı Hak'kın bir en büyük nur, meleklerin de birer nur olduklarına inanmışlar, artık Allah'ın zatı için en büyük bir put, meleklerin suretleri için de birer başka suretler vücude getirmişler, bunlara tapınmakta bulunmuşlardır. (6) Bir kısım müşrikler de ihtimâl ki, Hululiye mezhebinde bulunmuşlar, Allah Teâlâ'nın bazı yüce, şerefli cisimlere girdiğine inanmışlar, o cisimler adına putlar yaparak onlara tapınıp durmuşlardır. [B][SIZE="4"][COLOR="Red"][U]Müslümanların bazı din büyüklerinden şefaat beklemeleri, onların kabirlerini ziyaret ve imar eylemeleri ise onlara bir ibâdet maksadıyle değildir. Allah'ın izni olmadıkça onların şefaatte bulunamıyacaklarını bilirler. Artık öyle din büyüklerine sadece sahip oldukları dinî faziletten dolayı hürmet etmek, Cenâb-ı Hak'kın müsaadesi ile onların şefaatde bulunabilmelerini ümit eylemek, elbette ki putperestlerin o cahilce halleriyle mukayesesi asla mümkün değildir. Her müslüman bilir ki, hiçbir mahlûka karşı ibâdet maksadiyle saygıda bulunmak asla caiz olamaz.[/U][/COLOR][/SIZE][/B] Müşriklerin putlara, mahlûklara karşı ibâdette bulunmalarının ne kadar bâtıl bir kanaat neticesi olduğunu bu âyeti kerime göstermiş bulunuyor. Şöyle ki: (1) Putlar, heykeller bütün cansız varlıklar kabilinden şeylerdir. Bunlar bir kimseye ne fâide ve ne de zarar verecek bir mahiyette değildirler. Kendilerini parça parça edenlere karşı bile müdafaaya asla kaadir olamazlar. Artık bunlardan ne beklenir?. (2) Mâbud olan, ibâdet edenden daha ziyade kudretli bulunmalıdır. Halbuki putlara tapanlar, o putlardan daha kudretlidirler. O putları kendileri yapıyorlar, kendileri yürütüyorlar, kendileri muhafaza ediyorlar. Kendileri böyle harekete, faaliyete, nefislerini muhafazaya kaadir oldukları halde taptıkları putlar bundan mahrumdurlar. Artık böyle âciz şeylerden ne beklenebilir?. (3) İbâdet, saygı türlerinin en büyüğüdür. Böyle bir saygıya ise kendisinden en büyük nimetlerin sâdır olduğu zâttan başkası lâyık olamaz, insanlara hayatı, akıllı, kudreti, hayat ve âhirete ait faydalan ihsan eden ancak Allah Teâlâ Hazretleridir. Artık ondan başkasına öyle son derece bir saygı nasıl yapılabilir?. "Ondan başka ilâh yoktur..." KISACASI ALLAH'IN İZNİ OLMADAN MÜSLÜMANLARA DA ŞEFAAT EDİLMEYECEKTİR.KAFİR VE MÜŞRİKLERE İSE ASLA ŞEFAAT EDİLME YOKTUR.KİMSE "BİRİLERİ BANA ŞEFAAT EDER "DİYE GÜNAHLARA DALIP GÜVENMESİN.ALLAH'IN HESAP SORMASI ÇOK ÇETİNDİR.[/B] |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:26 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam