![]() |
[QUOTE=halukgta;5086][B][FONT="Comic Sans MS"][SIZE="4"]
Sayın Hakkı Yılmazın Kur’anı Allah tan başka kimse tebliğ etmemiş tir düşüncesinden yola çıkarak, aşağıda vereceğim iki ayet üzerinde yine, Hakkı Yılmazın meallerinden ve karşılaştırmalı diğer meallerden de faydalanıp düşünmeye çalışalım. [COLOR="Blue"]Hakkı Yılmaz Bakara 97: “De ki: “Kim cibrîl'e düşmansa, bilsin ki şüphesiz Allah onu [cibrîl'i], Kendisinin bilgisi gereği, iki eli arasındakileri doğrulayıcı, inananlar için bir yol gösterme ve müjde olarak senin kalbine indirmiştir.”[/COLOR] Yukarıdaki ayeti isim bazında değil de, anlatmak istediklerini düşünmeye çalışalım. Demek ki düşman olunan birisi var ki Cibril e kim düşmansa diye başlıyor. Burada madem isim bazında bir anlaşmazlık var isim zikretmeyelim. Ama birilerinin düşman olduğu birisi var demek ki Rabbim böyle söylüyor. Devamına bakalım Rabbim ne diyor? Kim düşmansa şunu çok iyi bilsin ki Allah onu kendisinin bilgisi gereği, yani kendisinin verdiği bilgiler doğrultusunda, ellerinin getirdiklerini doğrulayıcı inananlar için yol gösterici bilgileri senin kalbine indirmiştir diyor. Şimdi burada Rabbim ile elçisi arsında bir varlıktan bahsedildiği çok açık. Ona hem düşman olunuyor, hem de Allah onu işaretiyle belirterek, kendisinin bilgisi dâhilinde bilgiler getirdiğinden bahsediyor. Birçok ayetinde bizlere rehber, yol gösterme olarak Kur’anı indirdiğini belirtiyordu Rabbim. Demek ki bu indirilen apaçık kur’an, belki direk adı zikredilmiyor ama bunu diğer ayetlerde zikrettiği şeklinden anlıyoruz. Burada açıkça Allah kitabı indirirken aracı olduğunu belirttiği halde hayır aracı yok direk Allah indirmiştir dersek bu ayeti doğru açıklar mı sizce? Şimdi de Necm suresini inceleyelim, acaba burada vah yedilen kur’an Allah mı tebliğ ediyor, yoksa ismin vermeden görevli bir başkası mı iletiyor onu anlamaya çalışalım. Yine önce Sayın Hakkı Yılmazın mealini alalım. [COLOR="blue"]Necm suresi: 1 - İndiği zaman necme kasem olsun ki [Parça parça inmiş âyetlerin her bir inişi kanıttır ki] , 2 - arkadaşınız sapmamıştır, azmamıştır. 3 - O, hevasından da konuşmuyor. 4 - O, kendisine vah yedilen vahiyden başka bir şey değildir. 5 - Ona, onu müthiş kuvvetleri olan öğretti. 6 - O, üstün akıl sahibi. Ki istiva etmiştir O. 7 - Ve O, en yüksek ufukta idi. 8 - Sonra yaklaştı ve hemen sarktı. 9 - İki yay uzunluğu kadar, ya da daha yakın olmuştu. [B][SIZE="2"][COLOR="Red"]10 - Hemen de kuluna vah yettiğini vah yetti.[/COLOR][/SIZE][/B]11 - Gönlü, gördüğünü yalanlamadı. 12 - Onun gördüğü şeyden kuşku mu duyuyorsunuz? [onun gördüğü şey hakkında onunla mücadele mi ediyorsunuz?] 13 - Andolsun onu, başka bir inişte daha gördü. 14 - Son sidrenin yanında. 15 - Ki onun yanında oturulan bahçe vardır. 16 - O zaman sidreyi kaplayan kaplıyordu. 17 - Göz şaşmadı ve azmadı. 18 - Andolsun, Rabbinin ayetlerinin en büyüğünü gördü.[/COLOR] Yukarıdaki ayetler üzerinde düşünelim şimdide. Burada arkadaşımız sapmamıştır azmamıştır derken dikkat ederseniz ismini zikretmiyor peygamberimizin ama biz bunun Hz. Muhammet olduğunu anlıyoruz. Tıpkı bu ayette geçen Cebrail ve kur’an ismini zikretmediği gibi. Allah şöyle söylüyor; [COLOR="blue"](O, kendisine vah yedilen vahiyden başka bir şey değildir.) [/COLOR]Buradaki anlatım şekline dikkat edelim lütfen. Bir bilgi vah yediliyor yani bildiriliyor ama Allah kendisinden bu bilginin geldiğini söyleme gereği duyuyor. Eğer bizzat kendisi bildirmiş olsaydı bunu neden söylesin. Şu cümle çok önemli bence üstünde iyice düşündüğümüzde çok iyi anlaşılıyor. [COLOR="blue"](Ona, onu müthiş kuvvetleri olan öğretti. O, üstün akıl sahibi……)[/COLOR] Dikkat edin Rahman yine burada tastikleyici en üst konumda, bakın ne diyor? Peygamberimize kur’anı öğreten çok kuvvetli, üstün akıl sahibi olan birisi öğretti diyor. Demek ki çok açık bir öğretici var. Şimdi şöyle bir soru gelebilir akla. Burada çok müthiş kuvvetli, akıl sahibi olan Allah tır diyen çıkabilir. Bunu söylersek Yaratıcının yüceliğini çok basite almış oluruz ki, bunu düşünmek kuranın bütününe ters düşer. Allah kendisini büyüklük ve yücelik kriterlerinin birisiyle anlatmaz, izah etmez hiçbir zaman. O kendisi için bizim anlayacağımız şekliyle, ben ol dediğimde o iş olur tarzında anlatır yüceliğini. Demek ki rabbin kur’anı tebliğ için gönderdiği bir görevli var arada. Ayette gelen görevlinin bakın nereden göründüğünü söylüyor? [COLOR="blue"](Ve O, en yüksek ufukta idi. Sonra yaklaştı ve hemen sarktı. İki yay uzunluğu kadar, ya da daha yakın olmuştu. Hemen de kuluna vah yettiğini vah yetti.)[/COLOR] Şimdide bu sözler üzerine düşünelim. Tebliğ edicinin ufuktan göründüğünü söylüyor Allah, çünkü yaratan kendisi olsa bir başka şahıstan bahsetmez, ufuktan göründüm derdi. Ufuktan görünen iyice yaklaştığını ve peygamberimizle iki yay uzaklığı kadar yakın olduğunu söylüyor. Şimdi hatırlayalım. Bu görünen ve bu kadar yakına gelen Rabbim olabilir mi? Asla ve asla olamaz. Çünkü kur’anda Musa peygamberimizin Rabbi görme isteğini ve daha sonra anlatılanı hatırlayın lütfen. Rabbim bu kıssasıyla asla beni hiç biriniz göremezsiniz diyordu bu ayetinde. Peki, burada ufuktan görünen ve peygamberimize yaklaşan kimdi o zaman? Yaratan olmadığına göre görevli birisi var demek ki. Yaklaştıktan sonra vah yedilmesi gereken bildirildi kendisine diyor. Devamına bakalım ayetin. [COLOR="blue"](Gönlü, gördüğünü yalanlamadı. Onun gördüğü şeyden kuşku mu duyuyorsunuz? Andolsun onu, başka bir inişte daha gördü.)[/COLOR] Yukarıdaki sözleri düşünelim şimdide. Peygamberimizin gördüğünü yalanlamadığını söyledikten sonra çok dikkat edin lütfen Rahman kendisinden bahsetmiyor, bir görevli olduğu çok net anlaşılması için, Onun gördüğü şeyden kuşkumu duyuyorsunuz diyor. Hatta onu bir kez değil birçok kez inişinde de gördüğünü belirtiyor. Burada görünen ve birçok kez tebliğ için gelen Rabbim asla olamaz. Çünkü onu görmenin mümkün olmadığını bizlere çok açık kur’anda belirtmişti. Demek ki görünen ve ayetleri getiren Allah değil, bizzat rabbin görevlendirdiği bir melek. Değerli arkadaşlarım ben kur’anı anlamaya çalışırken çok dikkatli ve itinalı olmaya çalışıyorum elimden geldiğince, rabbim yanıltmasın. Kur’an ayetlerini anlamaya çalışırken bir bütün olarak düşünmek gerektiği gibi, birçok kişinin de fikrinden faydalanmak bizleri daha doğruya götüreceğine inanıyorum. Tek kaynağa bağlı olmak bizi yanıltabilir. Ben bu ayetlerden, Rabbin kur’anı görevlendirdiği bir meleği tarafından ilettiğini, tebliğ ettirdiğini anlıyorum. Rabbim yanıltmasın. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK[/SIZE][/FONT][/B][/QUOTE] Selamlar, Öncelikle Rabbimizin Kuran'ı bizzat resulune vahy ettiğini düşünüyorum.Ama en son tahlilde bunu bir melek aracılığı ile yaptığını düşünmek de sakıncalıdır demiyorum.Amacım sadece bu konuları daha iyi irdelemek anlamak. Sadece bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.Yukarıda büyük ve farklı renkte yazdığım mealin arapçasını Necm 10.Fe evha ila abdihi ma evha Böylece(O:Fiildeki gizli özne) [B][SIZE="2"]kuluna[/SIZE][/B] vahyettiğini vahyetti. Eğer ''O''zamiri ile işaret edilen ''Cibril''ise vahyedilen kişi yani Resul Cibril'in kulumu oluyor. İsra 1.[B]Sübhanellezi esra bi abdihi[/B] leylem minel mescidil harami ilel mescidil aksallezi barakna havlehu li nüriyehu min ayatina innehu hüves semiul besiyr Eksiklikten uzaktır O ki bir gece [B][SIZE="2"]kulunu[/SIZE][/B], âyetlerimizden bir bölümünü, kendisine göstermemiz için, Mescid-i Harâm'dan, çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya yürüttü. Gerçekten O, işitendir, görendir. Selametle... |
[B][FONT="Comic Sans MS"][SIZE="4"]Ayetin tümüne baktığınızda bir aracı olduğu ve birçok kez indiği ve peygamberimizin de onu çok yakından gördüğü anlaşılıyor. Tüm bu gerçekler bir tarafta dururken ayette geçen şu cümleden yola çıkarak ayetin manasını değiştirmek doğru olmayacağını düşünüyorum. [COLOR="Blue"]( Hemen de kuluna vah yettiğini vah yetti...) [/COLOR]Burada şöyle anlamalıyız. Allahın, kuluna vahyedilmesini istediğini hemen vahyetti. Ayetin bütününde Rahman ile elçisi arasında bir görevli olduğu çok açık anlaşılıyor bizlere düşen bunu anlamaya çalışmak olmalıdır. Selamlar[/SIZE][/FONT][/B]
|
[QUOTE=halukgta;5092][B][FONT="Comic Sans MS"][SIZE="4"]Ayetin tümüne baktığınızda bir aracı olduğu ve birçok kez indiği ve peygamberimizin de onu çok yakından gördüğü anlaşılıyor. Tüm bu gerçekler bir tarafta dururken ayette geçen şu cümleden yola çıkarak ayetin manasını değiştirmek doğru olmayacağını düşünüyorum. [COLOR="Blue"]( Hemen de kuluna vah yettiğini vah yetti...) [/COLOR]Burada şöyle anlamalıyız. Allahın, kuluna vahyedilmesini istediğini hemen vahyetti. Ayetin bütününde Rahman ile elçisi arasında bir görevli olduğu çok açık anlaşılıyor bizlere düşen bunu anlamaya çalışmak olmalıdır. Selamlar[/SIZE][/FONT][/B][/QUOTE]
Selamlar, Ayetlerin başından itibaren bir aracıdan bahsedildiğini görmedim.Peygamberin yaşadığı iki vahy deneyiminin insanlara Kuran ile anlatılmasından başka birşeyden bahsetmiyor ayetler.Aracı elbette bir yorumdur,kesin bir gerçek değildir. Verdiğim ayetin Arapça orjinalinde zamirler çok açıktır.Resule görünen her ne ise vahyi o vermiştir ve Resul onun kuludur.Bunun başka bir çeviriside yoktur. Ama dolaylı bir anlatım tarzıdır diyerek arada bir görevli olduğu düşüncesi anlaşılır bir düşüncedir ama yukarıda dediğim gibi bir yorumdur ve kesin bir gerçek değildir. Sonuç olarak şahsi kanaatim ne Cibril ne de Mikal iki melek değildir. Selametle... |
snobyx kardeşimin söylediklerine katılmamak mümkün değil kanaatimce...
Kur'an'ı vahyeden Yüce Allah vahyedilen ise Muhammed.... Cebrail vahiy anlamında iken birden meleğe çevrilmiş, tuhaf. |
Mevdudi'nin Tefhimu'l Kur'an adlı Tefsirinde Kıyamet 19.ayetin yorumunu okurken şöyle bir ifade ile karşılaşmıştım:
Sonra muhakkak onu açıklamak bize ait (bir iş) tir. Hatta önceki ayetleriyle birlikte: 16- Onu (Kur'an'ı, kavrayıp belletmek için) aceleye kapılıp dilini onunla hareket ettirip-durma. 17- Hiç şüphesiz, onu (kalbinden) toplamak ve onu (sana) okutmak bize ait (bir iş) tir. 18- Şu halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle. Ve Mevdudi der ki: Bu çok önemli bir ayettir. Bu ayetin ortaya koyduğu bazı ana umdeleri eğer iyice anlarsak daha önceleri pekçok kişinin düştüğü ve bugün de yaygın olan birçok sapıklığa düşmekten kurtuluruz. İlk önce, şu açıkça anlaşılmaktadır ki, Rasulüllah'a nazil olan vahiy sadece Kur'an'da yazılı olandan ibaret değildir. Kur'an'ın haricinde ve Kur'an'da yer almayan bilgiler de Allah Rasulü'ne verilmiştir. Kur'an'ın emirleri, yol gösterişleri, kelimeleri, hususi ıstılahları ve bunların manaları Allah Rasulü'ne anlatılmıştır. Eğer bunların hepsi Kur'an'da yazılı olmuş olsaydı o zaman "Bunların anlamlarını biz sana açıklayacağız" ya da "Onun açıklanması bize düşer" gibi bir söze gerek duyulmazdı. Eğer Rasulüllah'ın (s.a) bilgilenmesi böyle olmasaydı, tüm açıklamalar Kur'an'da olurdu. O halde, Kur'an'ın Allah tarafından yapılan açıklama ve izahı her halûkârda Kur'an kelimelerinden ayrıdır. Bu, bize Kur'an'da anlatılan Vahy-i Hafî'nin diğer bir ispatıdır. (Kur'an-ı Kerim'de bunun hakkında başka deliller de vardır. |
[B][FONT="Comic Sans MS"][SIZE="4"]Sayın Snobyx sizin cevabınızdaki cümleniz, kur'an bütünlüğünde düşündüğünüzde benim sözlerimi onaylıyor farkındamısınız? [COLOR="Red"][SIZE="5"][U]( Resule görünen her ne ise vahyi o vermiştir.) [/U][/SIZE][/COLOR]Görünen Rahman, Yaratıcı olmayacağına göre?..... Esen kalın. Halukgta[/SIZE][/FONT][/B]
|
[B]Selam Haluk Hocam, Kur'an bazı yerlerde neden bu kadar karışık ya da biz mi anlayamıyoruz. Zira Yüce Allah açıkca bu vahiyleri Cebrail adında bir melek kulumuza vahyediyor diyemez miydi? ya da ben Cebrail'e vahyediyorum O'da kulumuza şeklinde.
Kamer suresinde Yüce Allah dört kez yemin ederek Kur'an'ı kolaylaştırdığını söylüyor fakat biz en önemli konuları bir türlü çözemiyoruz. mesela namaz 2 vakit , 3 vakit veya 5 vakit diyenler var. ya da bu cebrail olayı. Musa'ya vahyedip, levhaları verirken meleğe ihtiyaç duymayan Allah, neden Muhammed'de bu gereği duyuyor? Allah'a emanet olun. sevgilerle...[/B] |
[B][FONT="Comic Sans MS"][SIZE="4"]Değerli arkadaşım zor olan kur'an ın anlatımı değil, bizlerin kafalarının karışık olmasıdır zorluk çıkaran. Allah yarattığı canlılar içinde tek aklı ile hür hareket eden, yaratığın insan olduğunu söyler. Bırakın birazda akıl kullanılsın kur'anı anlamak için, yoksa diğer canlılardan ne farkımız kalır. Aklını kullanamayan hayvanlara bile gel, git, yat, kalk demesini öğrettiğimizde onlarda yapıyor. Ama bunu kendileri akıl edemiyor. Allah yarattığı kulları için tartışmaya meyillidirler diyor. Böyle yaratmasının ve kur'anıda düşünerek anlamamızın elbette bir sebebi vardır. Buda imtihanın zor sorusu olsa gerek, ne dersiniz? [/SIZE][/FONT][/B]
|
[QUOTE=halukgta;5097][B][FONT="Comic Sans MS"][SIZE="4"]Sayın Snobyx sizin cevabınızdaki cümleniz, kur'an bütünlüğünde düşündüğünüzde benim sözlerimi onaylıyor farkındamısınız? [COLOR="Red"][SIZE="5"][U]( Resule görünen her ne ise vahyi o vermiştir.) [/U][/SIZE][/COLOR]Görünen Rahman, Yaratıcı olmayacağına göre?..... Esen kalın. Halukgta[/SIZE][/FONT][/B][/QUOTE]
Selamlar, Anlatmak istediğimi yanlış anlatmışım veya eksik kalmış, Önce Musa'nın ilk vahyi nasıl aldığına bakalım. (Kasas; 30) Sonra oraya vardığında o bereketli toprak parçasındaki vadinin sağ tarafından, [B]bir ağaçtan [/B]şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ! Alemlerin Rabbi Allah Benim, Ben!" (Tâ Hâ; 9–15) Ulaştı mı sana Mûsâ'nın haberi? Hani bir ateş görmüştü de ailesine, "Bekleyin! Gözüme bir ateş ilişti. Olabilir ki, ondan size bir kor parçası getiririm yahut onun üzerinde bir kılavuz bulurum" demişti. Onun(ateşin) yanına geldiğinde kendisine[B] "Mûsâ! Benim Ben, senin Rabbin[/B]. Hadi pabuçlarını çıkar, sen kutsal vadide, Tuva'dasın. Ve Ben seni seçtim; o hâlde vahyedilecek olanı dinle. [B]Hiç kuşkulanma ki, Ben Allah'ım[/B]. İlâh yoktur Benden başka. O halde Bana kulluk et ve Beni anmak için namaz kıl. Kuşku duyma ki o saat gelecektir. Onu neredeyse gizleyeceğim ki, her kimse gayretinin karşılığını elde etsin" diye seslenildi. Ben hiçbir zaman Resul'e Rabbimizin perdesiz göründüğünü söylemedim.Zaten böyle birşey söz konusu olamaz. Şûrâ 51.Bir beşer için, bir vahy ile veya perde arkasından yahut bir elçi gönderip de izniyle dilediğini vahyetmesi dışında Allah'ın kendisiyle konuşması olmaz. Muhakkak O, Aliyy'dir Hakîm'dir. Burada ifade edilen Resul'un dikkatini çeken vahy öncesi bir durumdur.Belki bir ışık veya başka birşey.Bunu elbette bilemiyorum.Fakat şuna inanıyorum ki,Vahy bizzat Rabbimiz tarafından Resullerine verilmiştir.Kesinlikle bir aracı olduğunu(ki 1400 küsur senedir işi gücüde yok)düşünmüyorum. Selametle... |
[B]Gerçekten bizim kafalar sorunlu hocam. Bizim burada iki tane cami imamına dedim ki, siz ne dediğinizi bilmeden namaz kılıyorsunuz, bu Nisa 43. e ters bir durum. ne cevap verseler iyi, o ayet sarhoşlar için dediler.
o zaman bende dedim ki, ben içki içmem, sizde içmezsiniz peki yine de ne dediğinizi biliyor musunuz? sarhoştan ne farkınız var? sustular, sonra arapçanın faziletlerini! anlatmaya başladılar. cennet dili falanmış. oraya gidersem görecekmişim, gerçi gitmem imkansızmış ya. çünkü ben onların gözünde kafirim ya. yani konuya dönecek olursam, zihinler çok fena bir halde bulandırılmış. Din adamı olanlar maalesef islam'dan en habersiz olanlar aynı zamanda. Bu kadar açık bir ayeti dahi anlamaya kafaları yetmiyor. Biri de şöyle dedi, Kur'an'da nasıl namaz kılınacağı yazmaz. evet bunu diyen bir imam. Dedim ki Namazı emreden Rabbimiz bize nasıl kılınacağını anlatmamış ha, veyl olsun size. Maalesef orayı terketmek zorunda bırakıldım, Rabbime şahit ol diyerek.. sevgilerle...[/B] |
[B][FONT="Comic Sans MS"][SIZE="4"]Sayın Snobyx yine sorunuza kendiniz cevap vermişsiniz.
[COLOR="Blue"]Şûrâ 51.Bir beşer için, bir vahy ile veya perde arkasından [U][COLOR="Red"]yahut bir elçi gönderip [/COLOR][/U]de izniyle dilediğini vahyetmesi dışında Allah'ın kendisiyle konuşması olmaz. Muhakkak O, Aliyy'dir Hakîm'dir.[/COLOR] Yukarıda yazdığınız ayette bir elçi gönderebileceğini söylüyor, ama siz bunu vahiy öncesi olarak adlandırmışsınız. Bilmediğimiz konularda yorum yapmak nekadar doğru olur sizce? Bahsettiğimiz ayette bir çok inişte gördü dediği halde ve siz bir aracı olduğunu söylemişken, hala bunun tersini söylemeniz doğru olurmu? Bana Musa peygamberimizin örneğini vermişsiniz. Çok doğru bakın orada direk elçisiyle konuştuğunu ne güzel de anlıyoruz. Allah istediği gibi vahyeder ve konuşur bunuda yukarıdaki ayette zaten anlatmış. Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum çünkü aynı şeyleri söylememizin bir faydası olmayacaktır. Herkez özgür iradesi ile inancında serbesttir. Sabaha-Doğru nikli kardeşim sözlerinizde çok haklısınız, Rabbin kitabını rehber almayıp beşerin kitaplarını rehber alanların hem gözlerine perde indiriyor hemde gönülleirni mühürlüyor. Rabbim bu durumdan bizleri korusun inşallah. Selametle kalın. halukgta[/SIZE][/FONT][/B] |
Selametle Hocam. Ellerinizden öperim..
|
[QUOTE=halukgta;5102][B][FONT="Comic Sans MS"][SIZE="4"]Sayın Snobyx yine sorunuza kendiniz cevap vermişsiniz.
[COLOR="Blue"]Şûrâ 51.Bir beşer için, bir vahy ile veya perde arkasından [U][COLOR="Red"]yahut bir elçi gönderip [/COLOR][/U]de izniyle dilediğini vahyetmesi dışında Allah'ın kendisiyle konuşması olmaz. Muhakkak O, Aliyy'dir Hakîm'dir.[/COLOR] Yukarıda yazdığınız ayette bir elçi gönderebileceğini söylüyor, ama siz bunu vahiy öncesi olarak adlandırmışsınız. Bilmediğimiz konularda yorum yapmak nekadar doğru olur sizce? Bahsettiğimiz ayette bir çok inişte gördü dediği halde ve siz bir aracı olduğunu söylemişken[COLOR="Red"][B](Bir aracı olduğunu söylemedim,dikkatini çeken farklı bir ışık veya bir görüntü olduğunu sonra vahyin indirildiğini ifade ettim)[/B][/COLOR] , hala bunun tersini söylemeniz doğru olurmu? Bana Musa peygamberimizin örneğini vermişsiniz. Çok doğru bakın orada direk elçisiyle konuştuğunu ne güzel de anlıyoruz. Allah istediği gibi vahyeder ve konuşur bunuda yukarıdaki ayette zaten anlatmış. Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum çünkü aynı şeyleri söylememizin bir faydası olmayacaktır. Herkez özgür iradesi ile inancında serbesttir. Sabaha-Doğru nikli kardeşim sözlerinizde çok haklısınız, Rabbin kitabını rehber almayıp beşerin kitaplarını rehber alanların hem gözlerine perde indiriyor hemde gönülleirni mühürlüyor. Rabbim bu durumdan bizleri korusun inşallah. Selametle kalın. halukgta[/SIZE][/FONT][/B][/QUOTE] Selamlar, Bu hususda benimde son iletim olacak fakat son irdelediğiniz noktayı açmak istiyorum. Şûrâ 51. Bir beşer için, bir vahy ile veya perde arkasından yahut bir resul gönderip de izniyle dilediğini vahyetmesi dışında Allah'ın kendisiyle konuşması olmaz. Muhakkak O, Aliyy'dir Hakîm'dir. Bu ayeti sadece peygamberlere özel indirilmiş olarak algılarsanız elbette dediğiniz doğrudur.Ben ise ayeti genel olarak algılıyorum. Bu ayette elbette Vahy ve perde arkasından konuşulması peygamberlerin deneyimlediği durumlardır.Fakat 3.yol olan Resul aracılığı ile konuşması ise hepimizin yaşadığı durumdur. Bizler insan olarak hiçbir zaman Rabbimiz ile direk konuşmadık.Ama onun Resulleri(Peygamberleri ve gönderdiği kitablar)aracılığı ile o bizlerle konuşmakta. Yani demem o ki,ayette geçen Resul ,Cibril veya başkası değil,bir beşer olan bana ;Rabbimin emirlerini ileten peygamberleri ve kitablarıdır. Kuran'da örneklerine bakarsak Meryem'e,Lut'a,İbrahim'e gönderilen Resulleri bu manada düşünebiliriz.Firavun'la Rabbimiz Musa aracılığı yani Resul'u aracılığı ile konuşmadı mı? Selametle... |
[QUOTE=sabaha_dogru;5101][B]
Biri de şöyle dedi, Kur'an'da nasıl namaz kılınacağı yazmaz. evet bunu diyen bir imam. Dedim ki [COLOR="Red"][SIZE="4"]Namazı[/SIZE][/COLOR] emreden Rabbimiz bize nasıl kılınacağını anlatmamış ha, veyl olsun size. Maalesef orayı terketmek zorunda bırakıldım, Rabbime şahit ol diyerek.. sevgilerle...[/B][/QUOTE] Selamlar kardeşim ve kardeşlerim.... Acaba rabbimiz bize hakkatende namazımı emretmiş ? Bu soruyu hanif islam anlayışını tanımadan önce bana sizler sorsaydınız ! Ben kesinlikle namaz emrediliyor derdim. Ama hanif müslüman olmaya çalışdığımdan beri ,bazı düşüncelerim değişti ! Şu an bu sorunun cevabına namazı emretmiştir diyemiyorum !! Çünkü kuranda namaz diye bir kelime göremedim.Namaz diye çevrilenlerin hepsinde ' salaat ' kelimesi geçiyor... Ve benim anladığıma göre salaat = namaz değikl !!! namaz = salaat değil !! Acaba bu düşüncede olan ben, sapıtanlardanmı olmuşumdur ? :) selamlar... |
[B][FONT="Comic Sans MS"][SIZE="4"]
Değerli arkadaşım namaz kur’anda var mıdır yok mudur, sözünü kendimize soruyorsak, bunu salât kelimesi ile namaz aynımıdır karşılaştırmasıyla yaparak cevap bulamayabiliriz. Birisi çıkar salât ın anlamı şudur der ona başka bir anlam verir geçer. Rabbim her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız ayetini boşuna indirmemiştir. İşte bu ve buna benzer sorulara kur’an kendi içinde o kadar çok cevap veriyor ki. Kelimelerin üzerinde durmadan genel anlamda düşünelim namaz konusunu. Biz salât kelimesine hiçbir anlam vermeden düşünelim. Salât yapmadan önce ne yapın diyordu Rabbim? Yıkayın yüzünüzü kolarınızdan dirseklere kadar, mesh edin başınızı ayaklardan topuklara kadar. Şimdi bu temizliği ne zaman yapmamızı istiyor rahman? Salâttan önce. Demek ki salât sözüyle anladığımız, özel bir ibadet var burada çünkü Rabbim salâtı yapmadan önce böyle bir temizliğin yapılmasını istiyor. Hatta tuvalete giderseniz, cinsel ilişkiye girerseniz bu temizliğiniz bozulur diyor. Şimdi düşünelim salât Rabbe karşı yapmamız gereken bir duadan ibaret olabilir mi? Olamaz çünkü onun için böyle bir temizliğin gerektiğini söylemiyor, tam tersine her yerde ve zaman onu anıp ona dua edebileceğimizi söylüyor. Demek ki özel bir durum olduğu çok açık. Yine salât kelimesini kullanarak salatı kılın sözcüğünü kullanıyor Rabbim kur’anda, dikkat edin kılın diyor. Eğer bir dua olsaydı kılmak tabirini neden kullansın. Örneğin bir ayetinde namazları ve orta namazı koruyun der bizlere. Demek ki özellikle zaman belirterek yapılması istenen bir salât var. Burada bahsedilen de dua olamaz çünkü duanın zamanı ve vakti olmadığı yine kur’andan anlaşılıyor. Yine boy abdesti alıncaya kadar salata yaklaşmayın der Rabbim. Ama Allah a dua için böyle bir şart yoktur. Örneğin savaş esnasında peygamberimizin askerlerinin önce yarısına salât ettirirken ilk secdeden sonra diğerlerinin sıraya girmesini istiyorsa, demek ki secdeli, kıyamlı bir salât var demektir. Örneğin vakit ve zaman belirterek Allah; Gündüzün iki tarafında ve geceye yakın saatlerde namaz kıl diyor. Burada dikkat edin zaman belirterek salâtı kıl diyor. Eğer bu dua olsaydı ne onun için bir abdest gerekirdi nede özel bir zaman, çünkü Rabbim Allah ı her zaman anın ve ona dua edin der. Değerli arkadaşım salât sözcüğünün anlamını söylemeden bu sözcüğün özel bir durum olduğunu anladık kur’andan. Hiçbir detaya girmeden ve salâtın ne olduğunu ve ne şekilde hareketlerinin olduğunu dahi söylemeden özel bir ibadet olduğu apaçık çıkıyor. Elbette tartışmamız gereken, salâtın günümüzde yapılan şekli konusunda, okunan dualar konusunda olması çok doğaldır. Rabbin yemin ederek kolaylaştırdığı salâtı ne yazık ki bizler zorlaştırmış ve insanları bundan uzaklaştırmışız. Namaz kur’anda var mıdır yok mudur sorusuna cevap vermeden önce, yukarıda verdiğim örnekleri iyice düşünmeliyiz diyorum, çünkü salâttan bahseden Rabbim, onun şekilsel hareketlerini de anlatıyor, dua olsaydı salât neden rükû ve secde yapalım? Selametle kalın. Halukgta[/SIZE][/FONT][/B] |
[B]sevgili Aşık74, çok talihsiz bir yazı asmışsın. Hem hanif müslüman oldum diyorsun hem de Allah namazı emretmemiş diyorsun. Bizi de otomatikman islam dışına atıyorsun.
Bizim namazdan kastımız salatı ikame etmemizdir. Ben namaza başlarken şu vaktin namazına diye bir niyette bile bulunmuyorum, sadece içimden anıyorum. Rabbim göğüslerde olanı bilir. Sen Kıyam, rükü ve secdeyi yap ama adına namaz deme , o da kabulümdür.. Ama sakın namaz yok deme. o zaman da ucu salat'a dokunur.... Mühim olan o anda Rabbimizi anmak ve O'ndan yardım dileyip O'na dua edip yalvarmak. Ama O'nun bize öğretmiş olduğu gibi... sevgilerle...[/B] |
[QUOTE=sabaha_dogru;5114][B]sevgili Aşık74, çok talihsiz bir yazı asmışsın. Hem hanif müslüman oldum diyorsun hem de Allah namazı emretmemiş diyorsun. Bizi de otomatikman islam dışına atıyorsun.
[COLOR="Red"]Selamlar kardeşim. Yazdığım yazıyı daha dikkatli okursanız,ben yazıda ,rabbimiz namazı emretmemişdir demedim !! Ben şunu dedim : Acaba rabbimiz bize hakkatende namazımı emretmiş ? dikkat ederseniz,yazıda bir soru kipi var !!! Sonuçta hepimiz hakk'ı yani en doğru yolda olanların yoluna girmeye çalışmıyormuyuz ? Bende doğal olarak ,okuduğum ve anladığım yorumları bu platformda soruyorum . Benim hiç kimseyi islam dışına atmak gibi bir niyetim yok ! Bunu yapmaktan rabbimize sığınırım güzel kardeşim. Ben sadece; şeytanın oturduğu dosdoğru yolda ilerlemeye çalışan,rabbin kullarından biriyim. Sizi üzdüysemde özür dilerim. Amacım sadece dosdoğru yolu bulmaya çalışmak!! Herhalde , siz , biz,hiçbirimiz dosdoğru yolu bulduk,bu yol doğrudur diyemeyiz sanırım!!! Oldum diyen solmuşdur bildiğimiz gibi...[/COLOR] Bizim namazdan kastımız salatı ikame etmemizdir. Ben namaza başlarken şu vaktin namazına diye bir niyette bile bulunmuyorum, sadece içimden anıyorum. Rabbim göğüslerde olanı bilir. Sen Kıyam, rükü ve secdeyi yap ama adına namaz deme , o da kabulümdür.. [COLOR="red"]Sizin kabulünüze teşekkür ederim :) Ama, ya asıl kabul edecek olan !!!!!!!!!![/COLOR] Ama sakın namaz yok deme. [COLOR="red"]Namaz yok demiyorum zaten,yazımı dikkatli okuyun !! Kuran'da namaz diye bir ifade göremedim diyorum,acaba salaat denen kelime namazmıdır diyorum..[/COLOR] o zaman da ucu salat'a dokunur.... Mühim olan o anda Rabbimizi anmak ve O'ndan yardım dileyip O'na dua edip yalvarmak. Ama O'nun bize öğretmiş olduğu gibi... [COLOR="red"]Aynı fikirdeyim...[/COLOR] sevgilerle...[/B][/QUOTE] Selamlar sevgiler... |
[url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1037&page=6[/url]
Ayrıca üstteki link'i incelemenizi rica ederim. Dost1 abi'den ve üstteki yazışmalarımızı okuyan kardeşlerimdende yorum yapmalarını rica ederim.. selamlar... |
Selamun Aleykum! Değerli Aşık74 Kardeşim!
[QUOTE=aşık74;5116][url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1037&page=6[/url] Ayrıca üstteki link'i incelemenizi rica ederim. Dost1 abi'den ve üstteki yazışmalarımızı okuyan kardeşlerimdende yorum yapmalarını rica ederim.. selamlar...[/QUOTE] Linkini verdiğin yazıda düşüncelerimi belirttim. Sorularınızın net olarak cevabını verdim. Kısaca yine belirteyim. Namaz=Tazarrulu yakarış Allah emretmiştir Salat=Zihinsel,ekonomik,sosyal destek. Allah emretmiştir. Bunlarla ilgili ayetleri ve kelimelerin tanımlarını verdiğiniz linkteki yazılarımda belirtmiştim. Namaz=Tazarrulu yakarış yok diyen bir insan Allah'a secde ediyorum diyebilir mi? Salat=Zihinsel, ekonomik ve sosyal desteği hayatından çıkaran Allah'a secde ediyorum diyebilir mi? Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
Teşekkür ederim halil abi :)
Ben zaten namaz kılıyorum,ama kafamda soru işaretleri çok fazla :( Sabaha doğru isimli kardeşim sanırım beni yanlış anladı ve fevri bir çıkış yaptı bana karşı (problem değil :)) Amacım benden bilgi olarak daha üstün kişilerden,birşeyler öğrenebilmek. Selamlar :) |
[B]Kusura bakma Aşık74 kardeşim. Bazen ben de zihin karmaşası yaşamıyor değilim.
seni yanlış anladığım için özür dilerim... Rabbimiz hepinizden razı olsun inşaAllah. sevgilerle...[/B] |
Bu zihin karmaşaları belkide imtihanımızın bir parçası diye düşünüyorum..Yani en azından bu karmaşaları en doğru olanı bulmaya çalışmak için yaşıyoruz,rabbimize en iyi kulluğu yapabilmek için yaşıyoruz bu içimizi yeyip bitiren sıkıntıları.
Belkide rabbimiz bunu istiyıor bizden,düşünün diyor ! Öğrenin veya öğrenmeye çalışın diyor ! Belkide salaat budur ? Selamlar... |
Selamun Aleykum! değerli Aşık74 Kardeşim!
[QUOTE=aşık74;5130]Bu zihin karmaşaları belkide imtihanımızın bir parçası diye düşünüyorum..Yani en azından bu karmaşaları en doğru olanı bulmaya çalışmak için yaşıyoruz,rabbimize en iyi kulluğu yapabilmek için yaşıyoruz bu içimizi yeyip bitiren sıkıntıları. Belkide rabbimiz bunu istiyıor bizden,düşünün diyor ! Öğrenin veya öğrenmeye çalışın diyor ! Belkide salaat budur ? Selamlar...[/QUOTE] Kur'an'ın metnine sadık kalındıktan sonra "belki" diye bir kelimeye yer yoktur. [B]Rabbımız olan Allah, Kur’an’ı anlaşılması için kolaylaştırdığını yeminle söylüyor.[/B] [054.017] [DI] And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur? [054.022] [DI] And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur? [054.032] [DI] And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur? [054.040] [DI] And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur? [B]Rabbimiz olan Yüce Allah;Kur’an’ın sözlerini, en güzel olarak bildirmiş. Okuyanların tüyleri ürperir,kalpleri yumuşar… [/B] Anlaşılmayan kitap okunduğunda ayette sözedilenler yaşanabilir mi? [039.023] [DI] Allah, ayetleri birbirine benzeyen ve yer yer tekrar eden Kitap'ı sözlerin en güzeli olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların, bu Kitap'tan tüyleri ürperir, sonra hem derileri ve hem de kalbleri Allah'ın zikrine yumuşar ve yatışır. İşte bu Kitap, Allah'ın doğruluk rehberidir, onunla istediğini doğru yola eriştirir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren bulunmaz. [012.002] [DI] Biz onu, anlayasınız diye, Arapça bir Kuran olarak indirdik. [027.001] [DV] Tâ. Sîn. Bunlar Kur'an'ın, apaçık bir Kitab'ın âyetleridir. [036.069] [DI] Biz ona şiir öğretmedik, zaten ona gerekmezdi. Bu bir öğüt ve apaçık Kuran'dır. [039.027] [DI] Biz bu Kuran'da insanlara her türlü misali, belki öğüt alırlar diye, and olsun ki verdik. [039.028] [DV] Korunsunlar diye, pürüzsüz Arapça bir Kur'an indirdik. [041.003] [DV] (Bu,) bilen bir kavim için, âyetleri Arapça okunarak açıklanmış bir kitaptır. [B]Kur'an şüphe götürmeyen bir kitaptır...[/B] Bakara;2:” Bu, doğruluğu şüphe götürmeyen ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yol gösteren Kitap'dır.” Âl-i İmran; 138:” Bu Kuran, insanlara bir açıklama, sakınanlara yol gösterme ve bir öğüttür.” Nisa; 175:” Allah kendisine inananları ve Kitabına sarılanları rahmetine ve bol nimetine kavuşturacak, onları Kendisine götüren doğru yola eriştirecektir.” Maide; 15:” Ey Kitap ehli! Kitap'dan gizleyip durduğunuzun çoğunu size açıkça anlatan ve çoğundan da geçiveren peygamberimiz gelmiştir. Doğrusu size Allah'tan bir nur ve apaçık bir Kitap gelmiştir.” Maide; 16:” Allah, rızasını gözetenleri onunla, selamet yollarına eriştirir ve onları, izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğru yola iletir.” Kur'an'ın metnini rivayete göre değil de metnine sadık kalınarak yapma basiretini gösterebilenler "salat" kelimesinin ne olduğunu bilir. Bu kesinlikle "namaz" değildir. Namaz dediğimiz "tazarrulu niyazdır,yakarışdır. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muıhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
[QUOTE=dost1;5132]
Kur'an'ın metnini rivayete göre değil de metnine sadık kalınarak yapma basiretini gösterebilenler "salat" kelimesinin ne olduğunu bilir. [COLOR="Red"]Bu kesinlikle "namaz" değildir.[/COLOR] Namaz dediğimiz "tazarrulu niyazdır,yakarışdır.[/QUOTE] Sabaha doğru kardeşim ; işte demek istediğim üstte yazanlardı! Halil abi ne demek istediğimi üstte yazmış... selamlar... |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:36 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam