![]() |
Emin olmak ihtiyacini duyusum
anadili Arapça olan Dr Ayman'in şu ifadesi yüzünden: [I]PANAYIR insanlari çeken bir olaydir, o yüzden BÜTÜN insanlari çagirmanin aracidir.[/I] Belli ki "hac"ca PANAYIR anlamini yüklüyor; panayira gelenler onun yararlarina tanik olacaklar, örnegin Allah'in lütfettigi hayvanlar üzerinde Allah'in adini anacaklar. Yani duyurunun konusu da yalnizca PANAYIR. Oysa ayet 29'dan anlasilan duyurunun içinde [COLOR="DarkGreen"]vel yettavvefû bil beytil atîk[/COLOR] de var, o kadîm evi dolansinlar. Bunun bi ibadet oldugu belli. Beytil atîk "Allah bir"ci Ibrahim'in kadîm mescididir; panayira gelenler ALLAH BiR ilkesini diri tutmak için o mescidi ziyaret edecekler. Insanlarin bir seyi diri tutmasi, yasatmasi onu görmeyip DISLAMASI ile degil önemseyip ziyaret etmesiyle saglanir. Ve ziyaret o kadîm mescid dolanilarak yerine getirilecek, yoksa duragan ziyaret ölümcül yigilmalara yol açar. ALLAH BiR ilkesi bi panayir konusu olamaz, ibadettir. |
El-beyt
= o ev = Allah'in evi = Ibrahim'in mescidi = Kabe Allah'in örnegin 2:125'te [I]evim[/I] anlaminda [COLOR="DarkGreen"][B]beytiye[/B][/COLOR] deyip 2:127'de "Hani Ibrahim'e o evin [U]yer[/U]ini göstermistik... diye andigi [B]bina[/B]. Yani o ev kimilerinin beserî hükmüne göre Allah'in "sistem"idir filan ama Allah'in hükmüne göre Allah'in "ev"idir. Bkz 72:18. Sistem diyenler yorum yapiyor, kendi beserî görüslerini ortaya koyuyorlar. Yorum yapmak analarinin ak sütü gibi helal onlara. Özgürdürler. Yeter ki o yorumun Allah'in hükmü degil kendi beserî görüsleri oldugunu hep akillarinda tutsunlar. Bilsinler ki o "ev"i baska seylere yoranlar da olabilir. Nitekim var. Örnegin... Ihsan Eliaçik'in aktardigi bi yoruma göre Kabe insanin Allah ile kozmolojik bulusmasinin sembolik olarak gerçeklestigi "[B]yer[/B]"dir. Yine örnegin... Galip Yetkin'e göre "mescid" ya da "beyt" diye anilan yerleri bina olarak degil "kollektif bir yasam sürdüren [B]topluluk[/B]" olarak anlamak gerekir. Benim naçizane tavrima gelince ne o, ne bu, ne de bi baskasinin iddiasi; [B]Allah[/B] ne diyorsa o. Allah [I]evim[/I] diyor, "ev"idir. Ayrica bkz 3:121, 33:13. 2:127'de geçen "el-[U]kavâid[/U]e min el-beyt"teki "kavâid"e gelince benim anladigim, [I]kavâid[/I] Hac 26'daki "mekan"dir yani zemin, yer. Ibrahim, oglu Ismail ile birlikte, "ev"i o [U]zemin[/U]den yükseltti. Bu da benim anladigim. Elbet tartismaya açiktir, çürütülebilir. Bana düsen, "Buyursunlar, çürütsünler" demek. |
Allah ın bu dünyada bir evi olduğunu mu söylüyorsunuz ????
Çürütülmesini istiyorsanız Allah ın bu dünyada bir evi olamaz... bu çürütülecek bir iddaa değil ki! Olması mümkün olmayan bir olayı çürütmemizi istiyorsunuz. Bence Allah ı 4 duvar arasına koymayın. |
Yukardaki iletimde 72:18'e bakiniz dedim,
orda "mesacid allah"a gönderme var. MESACiD ALLAH: Allah'in mescidleri, içlerinde Allah'in anilip yüceltildigi [B]evler[/B]-[COLOR="DarkGreen"][B]buyût[/B][/COLOR] (24:36) tipki Hac 40'ta sözü edilen havralar, kiliseler... gibi. Benim bildigim içlerinde Allah'in [U]anilip yüceltil[/U]digi "ev"lerde Allah hapsedilmez, [U]anilip yücelt[/U]ilir. |
O zaman sayin akcay
Tum mescitler, havra, kilise, camii, manastir. Hatta ve hatta belki de sizin eviniz, ahmet, john yada bilmem kimin evi de Allah in evidir diyebiliriz. Onemli olan Allah in kurdugu sisteme dayali olarak yasatilan her ev... her kisinin evi de Allah in ev i olmali. Allah in ismi anilip yuceltilmesi onemli olan ise Su an Mekke de bu gercekten yapiliyor mu? |
[QUOTE=kuman;20657]...Allah in ismi anilip yuceltilmesi onemli olan ise Su an Mekke de bu gercekten yapiliyor mu?[/QUOTE]
Hayir. Kabe'yi günahlari bagislayan [B]Allah[/B]'in yerine koyanlari ya da en azindan [B]resul[/B] sayanlari gördüm. Bu haliyle şirkin aracidir o. O baska ama içinde Ibrahim'in makami bulunan (3:97) ve Allah'in [B]evim[/B] diye andigi Kabe'yi içinde benim oturdugum ev ile karistirmami da lüfen beklemeyim. |
[QUOTE=Hasan Akçay;20658]Hayir.
Kabe'yi günahlari bagislayan [B]Allah[/B]'in yerine koyanlari ya da en azindan [B]resul[/B] sayanlari gördüm. Bu haliyle şirkin aracidir o. .[/QUOTE] Kimsenin Kabe yi günahları bağışlıyan Allah yerine koyduğuna emin olun inanmam ki onlarda inanmaz. Ama Allah ın evi dediğinizde kişi; ''Allah ım ben seni evine geldim seni andım seni yücelttim sende beni bağışla...'' diyebilir... Bu söz de gayet normaldir. Bu bir dua dır. Basitçe Kabe ; İbrahim peygamber Allah için, ona şükretmek için bir şey yapmak istemiş ve Allah ın takdirini kazanmak için bir bina yapmış Allah ta bunu kabul etmiş. Allah bu binaya ''Evim'' demiş onun düzgün düzenli temiz tutulmasını istemiş. Bu evde Allah ın rızasını arayanlar için bir merkez olmuş. Çünkü zamanın peygamberi İbrahim... Şimdi biz ne yapıyoruz. '' Ev'' mi sistem mi diye görüş alış verişinde bulunuyoruz Ancak bunu yanlış bir şekilde yapıyoruz ve bina yı alıp merkeze oturtuyoruz. Merkezde olması gereken ise Allah ın rızası ve Allah a şükretmek Sormamız gereken soru şu ; Allah ın rızası Onun evim dediği yere giderek ve ziyaret edilerek mi yapılır yoksa onun koyduğu kanunlara uyarak mı. Allah a nasıl şükrederiz Şeytan taşlayarak, evi ni tavaf ederek mi Safa ve Merve arasında gidip gelerek mi Yoksa onu istediği şekilde olan paylaşarak ve yardımlaşarak mı? Yoksa ; Siz Kabe için direk olarak ''Ev'' yani İnsanı lugattaki manasını alırsanız çok fazla çelişki, soru ve tenkit ile karşılaşırsınız. Mesala; Kabe nin şu an pek çok Müslüman için şirk odağı olmuşsa Allah şirke davet ediyor derim. Kabe 70 li yıllarda ki isyan da Fransız askerlerince kurtulmuşsa Allah (haşa) neden kendi evini kurtarmıyor derim, Kabe nin yönetiminde bulunan kişilerin 2 ton uyuşturucu ile yakalanıyorsa Allah neden bu kişileri yönetimde tutuyor derim. Neden yönetim Mekke ye sadece Müslümanları alıyor Hristiyanlar giremiyor derim derim de derim... |
[QUOTE=kuman;20659]Kimsenin Kabe yi günahları bağışlıyan Allah yerine koyduğuna emin olun [U]inanmam[/U] ki onlarda inanmaz.[/QUOTE]
Ben gördüm, diyorum. Siz inanmam diyorsunuz. Evet gördüm. Hayir, inanmam. Madem bana inanmayacaktiniz benim gibi bi yalanciyla konusmaya neden basladiniz ki? |
Öteki görüslerinizi de okudum;
cevaplayayim da okumadi mi acaba demeyin. [COLOR="Blue"](Ibrahim nebi) Allah in takdirini kazanmak için bir [U]bina[/U] yapmis Allah ta bunu kabul etmis.[/COLOR] Her hangi bir bina, örnegin, içinde benim oturdugum ev degil içinde "Allah bir"ci Ibrahim'in makami bulunan evdir o beyt yani mesciddir; Allah'in [I]mesâcid allah[/I] diye andigi havra gibi manastir gibi bi ibadet evidir. [COLOR="Blue"]Ancak bunu yanlis bir sekilde yapiyoruz ve [U]bina[/U] yi alip merkeze oturtuyoruz.[/COLOR] O "ev"i BiNA olarak merkeze koyan benim çünkü "Allah ne diyorsa önce o!" diyen biriyim. Yorum ondan sonra. Belki siz okumadiniz, bilmiyorsunuz ama ben bunu daha önce bir degil bir çok kez açikladim: Benim dinim "Allah ne diyorsa o"dur. Allah evim diyor, evidir. Onu birileri "sistem"e yoruyormus, baska biri "Allah'la insanlarin kozmolojik bulusma yeri"ne, bi baskasi "kollektif bir yasam süren topluluk"a... Pasa gönülleri bilir ama beni baglamiyorlar. Acaba hangisini benimsesem; "sistem"i mi, "kozmolojik bulusma yeri"ni mi, "kollektif yasam süren topluluk"u mu... gibi bi derdim yok. [COLOR="Blue"]Allah a nasil sükrederiz seytan taslayarak, evi ni tavaf ederek mi Safa ve Merve arasinda gidip gelerek mi...[/COLOR] Bir dogruyu iki fiilî yanlisin arasina SIKISTIRMISSINIZ. Allah'a sükretmemizin yolu yanlis 1: Sefa ve Merve arasinda gidip gelmemizdir, yanlis 2. seytan taslamamizdir. Bunlar Kuran'da yok, bunlar "Allah ne diyorsa o" degil. Lütfen geçiniz. O evi tavaf etmemize gelince, iste o, dog-ru-dur Çünkü Kuran'da Allah "O kadîm evi dolansinlar" diyor. Allah ne diyorsa o! ALLAH BiR ilkesini "Allah bir"ci nebinin mescidini ziyaret ederek yasatabiliriz, yok sayarak, görmezden gelerek degil. [COLOR="Blue"]Yoksa onu istedigi sekilde olan paylasarak ve yardimlasarak mi?[/COLOR] Benim gördügüm ALLAH BiR ilkesini o mescidi ziyaret ederek yasatmak Allah'in paylasin dediklerini paylasmaya engel degil. Neyse daha fazla uzatmanin lüzumu yok. |
Hemfikiriz konusmaya gerek.
Isid de aynisini diyor. Allah ne dediyse o... |
Kuman'cigim, sizi üzdügüm anlasiliyor;
lütfen beni bagislayin. *** Hac eger o kadîm ev tavaf edilerek yerine getiriliyorsa [U]ibadet[/U]tir (22:29), yok yalnizca alis veris yapilarak yerine getiriliyorsa [U]panayir[/U] (28:27). * [I]Ve hacci ve umreyi Allah için tam yapin, [COLOR="DarkGreen"]etimmûl hacce vel umrete lillâh[/COLOR] eger engellenirseniz kolayiniza gelen bi hayvani bagislayin. [B]2:196[/B][/I] Görüldügü üzere 2:196'nin basinda "[U]Hac[/U]ci ve [U]umre[/U]yi Allah için tam yapin" deniyor. Sözü edilen ibadetin bilesenleri olan hac ve umre arasinda nasil bi iliski var? Bir: [I]güvene kavustugunuzda umreden hac için yararlanmak isteyen kimse kolayina gelen bi hayvani bagislar.[/I] Açik ve net. [U]Ibadet[/U] anlamindaki haccin olmazsa olmazi hayvan bagisidir. Bir mümin savas gibi bi engel yüzünden hacca gidemese de, engellenmeyip gitse de yoksullara hayvan bagislayacak; müminin yasaminda [B]1[/B] ([B]bir[/B]) kez o, farz. Kisacasi fark, hayvan bagisinda degil; o, olmazsa olmaz; yapilacak. Iki: [I]Güvene kavustugunuzda hac için umreden yararlanmak isteyen mümin, [COLOR="DarkGreen"]fe men temettea bil umreti ilel hac [/COLOR] kolayina gelen bi hayvani bagislar.[/I] Güvene kavusan kisi hac için [U]umre[/U]den yararlanacagina göre hac "umre"siz olmaz; fark onda, eksik olan o. Yani tevhidi simgeleyen "ev"in [U]tavaf[/U]i = [B]umre[/B]. Engellenen kimse ONU yapmayacak. hayvan bagisi + vakfeler[COLOR="Sienna"]+[B]tavaf[/B][/COLOR] = [B]hac[/B]. Güvene kavusanda ONLAR yapilacak. O halde hacdan ayri umre diye bir ibadet yok, umre [COLOR="Sienna"][B]haccin içinde[/B][/COLOR]. |
Bilgiden dolayi tesekkurler
|
Sayın Hasan Akçay'ı anlamakta bazı zamanlar güçlük çekiyorum.
Diyor ki:[COLOR="Blue"]Benim naçizane tavrima gelince ne o, ne bu, ne de bi baskasinin iddiasi; Allah ne diyorsa o. Allah evim diyor, "ev"idir.[/COLOR] Şu halde kendisinden başka biri başka bir düşüncesini ifade ederse, Sayın Hasan Akçay'ın naçizane tavrına uygun olmadığından palavra. Çünkü iddiasına göre O, Allah ne diyorsa onu söylüyor; O, O'nun tercümanı, eh biraz zorlasak Peygamberi de denilebilir. Ve diyor ki: "[COLOR="blue"] 2:127'de geçen "el-kavâide min el-beyt"teki "kavâid"e gelince benim anladigim, kavâid Hac 26'daki "mekan"dir yani zemin, yer. [/COLOR] Halbuki sözlüklere baktığımızda "kavaid"=kurallar/yasalar demek. Bakara-125 ve Al'i İmran-97 hakkında ve bir iki kısa konu üzerinde devam edeceğim. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Iddia:
Allah [B]evim[/B] diyor; o halde ha [I]evidir[/I] demissiniz, ha [I]kollektif yasam süren bi topluluk[/I]; ikisi de AYNI. Cevap: AYNI ol[B]ma[/B]digini ben görüyorum. Iddia: Hasan Akcay'in [COLOR="Blue"]iddiasina göre O, Allah ne diyorsa onu söylüyor; O, O'nun tercümani, eh biraz zorlasak [U]Peygamber[/U]i de denilebilir.[/COLOR] Cevap: Bir kimsenin söylemedigini söyledi demek nasil o kimseye iftira ise giremeyecegi bi kimlige sokulmasi da iftiradir. Yapamam kardesim, ben peygambercilik oynayamam çünkü, örnegin, hadis diye piyasaya sürülen ve Kuran'a aykiriligi apaçik görülen seylerin hadis olmadigini bilirim; o tür sözlerle benim isim olmaz, ceviz oynar gibi onlarla peygambercilik oynamak aklimin ucundan bile geçmez. [COLOR="Blue"]Sözlüklere baktigimiz "kavaid"=kurallar/yasalar demek.[/COLOR] Sözlükler o anlamlari kelimelerin kullanimindan alirlar; örnegin Kuran'dan. [COLOR="DarkGreen"]Vel [U]kavâid[/U]u minen nisâillatî lâ yercûne nikâhan[/COLOR]... Cinselligi kalmamis olup [U]oturan[/U] kadinlar (Nûr 60) Bakar misiniz, burada [U]kavâid[/U] [I]oturanlar[/I] demek yani bi tür [I]yatalak[/I]. Konu [COLOR="DarkGreen"]beyt[/COLOR], ev oldugunda ise anlam elbet "ev"in oturdugu yerdir, [U]zemin[/U]. Nitekim Hac 26'da [COLOR="DarkGreen"]mekân el-beyt[/COLOR] deniyor, o evin mekâni, yeri: [COLOR="DarkGreen"]Ve iz bevve’nâ li ibrâhîme [U]mekân[/U] el-beyt[/COLOR]... Hani Ibrahim'e o evin [U]yer[/U]ini göstermistik [U]Mekân[/U] el beyt = [U]kavâid[/U] el-beyt Bu müzakere zincirinde KAVÂiD ile ilgili yazdiklarimi lütfen bi daha okur musunuz; görüsümün nelere dayandigini belirttim. Ve bu görüs Allah ne diyorsa o degil ben ne anliyorsam odur; bunu da belirttim ve görüsüm çürütülebilir dedim. Allah'in söyledigi çürütülemez. Galip'cigim meramimi size anlatmam im-kan-siz. Çaresizim. Lütfen anlayis gösterin. |
Hasan Bey diyor ki: Allah'ın meramı evim dediği "kabe"yi insanların turlamalarıymış. Yedi kere de olduğunu söylemiş mi?
Niye turlayacaklar? Herhalde: "Vay be!... Ne adamlarmış bu İbrahim ile İsmail Peygamberler!... Ne bina yapmışlar ama ha!..." demek için herhalde? Niye yedi kere????? Kutsallık/mutsallık takmayın. Allah'tan başka kutsal yok. Hepsi/herşey yaratılmıştır. Yapan da peygamberler değil, yakıştırma. Peygamber o yapının mühendisi, kalfası, veya amelesi olsa, o, kutsal mı olacak? Aklını çalıştırmayanın tepesine pislik yağar. Şu anda Tüm Müslümanlara yağdığı gibi. Şurada bir ay oldu mu ? Kur'an'da tedebbür ayetlerini açıkladık ve tedebbürlü davranılması, mecaz ifadelere de dikkat edilmesi gerektiğini anlattık Kur'an "tecdid" diye bir kural yanında "sözün bu an için en güzeline/uygununa uyulması kaidesini de getirmiştir. Bakın, söylediğim kurallar ve kaideleri de unutmadan Bakara-125 ve Hac-26. ayetleri okuyun. Ben şimdi Bakara-l25. ayeti vereceğim. 2/BAKARA-125: "Ve iz cealnâl beyte mesâbeten lin nâsi ve emnâ(emnen), vettehizû min makâmı ibrâhîme musallâ(musallen) ve ahidnâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle en tahhirâ beytiye lit [COLOR="Blue"]tâifine[/COLOR] vel âkifîne ver rukkais sucûd(sucûdi)". Dikkatle okursanız her iki ayette de "TÂİFİNE" diye bir kelime var. Bu kelime gemilerdeki 'gemi adamlığı' demek olan "tayfalık"tır. Ama adamlar kalkıp bu kelimeyi çarpıtarak "tavaf" diye çeviriyorlar. Şimdi, Hasan Bey'e göre Beyt=Ev=kâbe olduğuna, gemi olmadığına ve Allah ne diyorsa o olduğuna göre orada tayfalık yapmanın ne alemi var? Bu tayfaların orada ne işi var? Aynı şey Hac-26 için de geçerli. Bir göz atıverin; göreceksiniz Hasan Bey'e göre Beyt=Ev=kâbe olduğuna göre ve Allah ne diyorsa o ise Al'i İmran-97 de ne deniliyor: ....Oraya giren emniyette olur.... Herkes niye dışarıda yahu!. Görmüyor musunuz? Farkında mı değil siniz? Bütün İslam alemi birbiriyle savaş halinde. Gidin Mekke'ye, girin kâbe'nin içine! Ne diyordu Hasan Akçay. Allah ne diyorsa o. Evet Allah "girin" diyor ama kabe'nin içine değil aklını çalıştıranların arayıp da bulduğu Beyt'in ifade ettiğinin içine, ve İslam'ın prensiplerine göre aklınızı çalıştırarak oluşturduğunuzun içine, yaşam tarzının içine. Biz buna "sosyo-ekonomi-politik" demekteyiz. Kur'an'cası MÜSLÜMANLIĞA. Saygılarımla. Galip Yetkin |
Selamlar,
Konuya yönelik düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Allahın sözü, kelamı yaratmasıdır. Kuran, kelamlar bizim için rehber, uyarı, öğüt, hidayet kaynağıdır. İnsan eliyle yapılan hiç bir şey, bina, yapı Allahın evi olamaz, Allah dileseydi böyle bir yapıyı kendi yaratırdı. Kabe insan eliyle yapılan resullerin sembol ettiği bir yapıdır. Kabe neyi sembolize etmektedir, resuller bu yapıyla bize ne mesaj vermek istemişler, onun üzerinde düşünmek gereklidir. Allahın anıldığı, yüceltildiği, Allaha ibadet edilen yer İnsanın kendi bedenidir (Allahın yarattığı), Allah bu işler için bedeni yaratmıştır. En kutsal mekan, bize emanet edilen insan bedenidir. |
[QUOTE=mustafabey;20675]Kabe insan eliyle yapilan [U]resullerin sembol ettigi[/U] bir yapidir.[/QUOTE]
Rica etsem açiklar misiniz [U]resullerin sembol ettigi[/U] ne demek? * Allah 72:18'de "Allah'in mescidleri"nden söz ediyor, [COLOR="DarkGreen"]mesâcid allah[/COLOR] Ibrahim ve Ismail'in yaptigi eve ise 22:26'da [I][U][B]ev[/U]im[/B][/I] diyor. Biz ne diyelim ki "Allah ne diyorsa o"nu demis olalim? (a)[I]O bina insanin sahip oldugu [U][B]beden[/B][/U]dir[/I]... mi diyelim, (b)[I]O bina kollektif yasam süren [U][B]topluluk[/B][/U]tur[/I]... mu diyelim, (c)[I]O bina Allah'in [U][B]ev[/B][/U]idir[/I]... mi? Lütfen dikkat, yorumdan söz etmiyorum; o BESERî görüstür. Yani yorum diye BESER der oglu der, der de der. Hakkidir. Ama konu o degil. konu, Allah ne diyorsa o. ALLAH ne diyorsa o. * Bi de havra, manastir, mescid, cemevi... ibadet yerleri degil midir? Allah 22:40'ta [B]kiliseler[/B], [B]havralar[/B], [B]mescidler[/B] dediginde normalde gözümüzün önüne ne gelir; içinde Allah'a [U]ibadet edilen[/U] evler mi gelir, içinde [U]Allah'in oturdugu[/U] evler mi? |
Selam Hasan Bey;
Sembol olarak bırakılanlar, asıl olmayıp temsili olarak var olanlar, asıllarının anlaşılmasına, öğrenmeye vesile olanlar… 72:18 Ve ennel mesâcide lillâhi fe lâ ted’û maallâhi ehadâ Şüphesiz mescitler, Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin(dua etmeyin, yönelmeyin) Hasan Bey bizim mescit diye tarif ettiğimiz yerler(cami, kilise, havra…) bunlar insanların toplanma mahallidir. Bu toplanma mahalleri, semavi dinler yokken de vardı, yani tapınaklar, eski putperest dinlerde de insanlar bir araya gelip putları için birtakım ritüeller yaparlardı. İbrahim peygamber hidayete erdiğinde, böyle bir tapınaktaki tüm putları kırmıştır. Hz. Muhammet(A.S.)da mekkeyi ele geçirdikten sonra kabedeki putları yıkmıştır. Mekkedeki Kabeyi İbrahim peygamberde yapmamıştır. Bu tip anlatımlarla bize mesaj veriliyor, sizde putlarınızı yıkın diye. Eski çağlarda putları insanlar kendi elleriyle yapıp kabe gibi yerlerde satıyorlardı, insanları hacı oldunuz diye kandırıyorlardı. Bu çağda da eski versiyonların yansımaları devam etmektedir. Amaç nedir, bu yapılanlar, sembol edilenlerle ne anlatılmak istenmektedir, onun üzerinde düşünmek gereklidir. Düşünce safhasına geçemezsek bizim de o eski devirdeki, peygamberimizin geldiği toplumdaki Araplardan bir farkımız kalmaz. Allahın anıldığı yüceltildiği mescidler dışarıdaki cami ,kilise, havra değil insanın kendi bedenidir. İbadet; cami, kilise, havrada yapılmaz, orası eğitim yeridir, hazırlık aşamasıdır. Esas ibadet, sınav yaşamdadır. İbadet yerleri yanlış anlaşılmaktadır. İbadet yaşamın dışına çıkarılmıştır, ibadeti cami, mescit veya kabeye sıkıştırmakla olmaz. İslam dünyasında bir çöküş vardır, bunun birinci sebebi de yanlış din algısından kaynaklanmaktadır, Arapların eski din anlayışı İslam dünyasını çöküntüye götürmektedir. Allahın sözü kelamı yaratmasıdır, Allahın yarattıklarını inceleyip anlayabilirsek o zaman onu tesbih ederiz, anlamaya çalışmış oluruz. Yoksa kurandaki kelamları tekrar etmek bizi bir yere götürmez, sağlam bir anlayış sahibi de yapmaz. Bu kelamlar üzerinde daha fazla düşünmek gereklidir. |
Bakara Suresi
124. Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım, demişti. "Soyumdan da dedi. Allah: Ahdim zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu. 125. Biz, Beyt'i insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e: tayfalar (hizmet edenler), ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için beyt'i temiz tutun, diye emretmiştik. 126. İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası! 127. Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber beytin temellerini yükseltiyor (şöyle diyorlardı:) Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin. 128. Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. 129. Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir resul görevlendir. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin. 130. İbrahim'in milletinden kendini bilmezlerden başka kim yüz çevirir? Andolsun ki, biz onu(ibrahimin milleti) dünyada seçtik, şüphesiz o ahirette de salihlerdendir. Semavi din İbrahimle başlamış, İbrahim milletiyle devam etmiştir. İnsanoğlunun zihinsel yapısındaki gelişim, ilerleme İbrahimle başlamıştır. Kelimelerle sınanma, kelimelerin ifade ettikleri görevleri anlama, yerine getirme ve sonucunda düşünce dünyasındaki ilerleyiş, yapılaşma, insanın temel yapıtaşlarının oturtulması. İbrahim ile başlayıp, İbrahim milletiyle devam eden süreçte oluşan değerler ve bu değerlerin etrafında insanların toplanması, beytin oluşturulması hanif dinin yapılaşması ve insanların bu oluşanlardan(meyvelerinden) beslenmesi, ilerlemesi.. Allah ibrahimin duasını kabul etmiş ve rahmetinin tecellisi olarak Rabbin(eğiten, öğreten) ayetlerini okuyan resuller gelmiş insanlığa kitabı ve hikmeti öğretmişlerdir, temizlenme ve arınma yolunu açmışlardır. Resuller Rabbin ayetlerini okuyarak insanların anlayacağı seviyeye indirerek kelam halinde sunmuşlar kelimelere dökmüşlerdir. Allah kelamı dediğimiz şey aslında; resullerin yaratılışı, yaratıcının ayetlerini okuyarak yaratıcının varlığından ve birliğinden insanları haberdar etmesi, uyarması, öğüt vermesi şeklinde hadis ve hadiselerden zuhur etmiş şerefli elçilerin Allah adına söyledikleri sözleridir. Allahın konuşması; yaratmasıdır, Allah bir şeye ol der ve oluşum başlar! Bakara 127 de beytin temellerinin yükseltilmesinden bahsediyor, yani bir temel var o temelin üzerinde bir yapılaşma oluşturuluyor, temizleniyor, gelen resullerde bir taş koyarak binayı yükseltiyorlar ve hanif akla, düşünceye dayalı din başllıyor. Eski dinlerden, akla düşünceye dayanmayan tapma ve tapınmanın egemen olduğu putperest dinlerden hanif dine geçiş yapılıyor, insanlık bir derece atlıyor. |
Tum canlilar kendilerine barinak yaparlar. Dis etmenlerden korunmak icin. Dis etmen dedigimizde ise hersey olarak soylebiliriz uzatmanin anlami yok.
Bir adem ogluna "Ev" dedigimizde Beyni hemen ev in ne oldugunu kisiye anlatir ve bu binlerce yillik bir birikimin sonucudur. Bir cocuga ev dediginiz an sizebir kac cumle soyler cunku beyninde ev olgusu ona ogretilmistir. Peki bir adem ogluna Allah in evi dedigimizde beynin de ne belirir. Beni bey im bu konuda yetersiz. Yeterli olan biri Allah in evi cumlesini duydugunda ne anliyorsa bana anlatabilir mi? Hasan bey in cevabini sabirsizlikla bekliyorum. Ama hasan bey eger cevabiniz Allah i yuceltildigi yer isminin anildigi yer derseniz ben bunu yolda da yapiyorum. Basitce " EV" denilince ne anliyorsunuz ve Allah in EV i denilince ne anliyorsunuz cevap verirseniz sevinirim. |
Sayin kuman
hemen yukardaki 60 nolu iletinize cevaben söyleyeceklerim daha önce söylediklerimin tekrari olacagi için simdilik cevabim yok. *** Bi köse yazari olarak Cüneyt Ülsever yillarca gerçekleri bi daha bi daha yazdigini ama bunun hiç bi ise yaramadigini görmüs. Artik yazmayacagini ilan etti. Bi sey degistire[U]me[/U]meye kendi küçük dünyamdan tipik bi örnek vereyim. 2007'nin baslarinda (belki adinin geçmesini istemez diye bu yazimdan adini sildigim) bi kardesimiz ve ben hanifdostlarda "[COLOR="DarkGreen"]et-tâbîne gayri ûlil irbeti min er-ricâl[/COLOR]"i müzakere ettik. Hani, 24:31'de geçen ve tesettürcüler tarafindan inanan kadinin "mahrem"leri ilan edilen erkekler... tipki inanan kadinin babasi, erkek kardesi gibi. Ifadenin o kardesimiz tarafindan onaylanip sunulan çevirisi: [I][U]kadin[/U]a ihtiyaci olmayan erkek tâbiler[/I] Oysa dogru çevirinin [B]ihtiyaçsiz erkek tâbiler[/B] olmasi gerekir çünkü Arapça metinde [U]kadin[/U] anlamina gelebilecek hiç bi ifade yok; kardesimizin dikkatini buna çektim. "Tamam ama" dedi, ilahiyatçilar onu [I][B]kadina[/B] ihtiyaci olmayan erkek tâbiler[/I] diye tercüme ediyor, o halde dogrusu odur. [I]Dogrusu odur?[/I] Tesettür ugruna Islama sivastirilan ahlaksizligin, müstehcenligin kaynagidir o çarpitma. Eee? Allah'in o gerçegine kardesimizin dikkatini çektim de degisti? Hiç bisey. * Tesettürlü hanimlara sordum: [I] Ilahiyatcilar diyor ki örnegin hadim edildigi için kadina ihtiyaci olmayan erkek hizmetçiniz, vücudunuzun avret sayilan yerlerini görebilirmis, tipki babaniz gibi. Caizmis bu.[/I] Siz ne diyorsunuz, caiz midir? Saçinizi, memelerinizi ve öteki avret yerlerinizi açar misiniz kadina ihtiyaci olmayan erkek tâbinize? Cevap: [I]Hayir! Çünkü önemli olan onun bana nasil baktigi degil BENiM ona nasil baktigimdir.[/I] Bu kadar. Tesettürlü kardesimiz kadina ihtiyaci olmayan erkek hizmetçisini seksî bulabilir, onunla yatip "Öp beni, SIK beni!" diye sevisebilirmis. Tipki "Muhtesem Yüzyil"daki Sümbül Agaya asik olan kadinin yaptigi gibi. [url]http://www.zapkolik.com/video/muhtesem-yuzyil-109-bolum-sumbulun-askinin-gercek-yuzu-667189[/url] * Bunu baska yerlerde baska kimselere de anlattim. Sonuç? [I]Tamam, tamam... Içindekini kustun iste. Yaylan simdi![/I] Allah'in gerçegi? ________________________________________________ [COLOR="Red"]*[/COLOR]Cevher Hatun, [B]kadina ihtiyaci olmayan[/B] Sümbül Aga'ya evlenme teklif ediyor: [I]Hayatta her seyin bi çaresi bulunur, öyle degil mi. Anasiz babasiz kalmis bi sürü sabi var neticede. Aliriz evimize bir kaç tanesini. Bakariz onlara. Evlatlarimiz olur... Evlatlarimiz olur. Bi aile oluruz... [U]Bi aile oluruz seninle[/U]. Kocaman mutlu bi aile oluruz[/I]. [url]http://www.zapkolik.com/video/muhtesem-yuzyil-113-bolum-sumbule-verilen-ceza-27-kasim-2013-710604[/url] |
Hasan bey,
Sizce islam, erkeklerin uçkuru ile kadınların avret yerlerine neden bu kadar yoğunlaşmış olabilir??? Neden bu konular ehli kitap ve diğer inançlarda yaşayan insanlar arasında sorun yaratmadığı halde, müslümanlar arasında en büyük sorunu teşkil etmektedir. Öyle ki, [IMG]http://www.hayatinanlaminedir.com/resimler/2013/02/cinsel-organ%C4%B1n%C4%B1-korumaya-alan-ter%C3%B6rist.jpg[/IMG] |
[QUOTE=bartsimpson;20692]Hasan bey,
Sizce [U]islam[/U], erkeklerin uçkuru ile kadınların avret yerlerine neden bu kadar yoğunlaşmış olabilir???[/IMG][/QUOTE] Kuran'da ALLAH ne diyorsa onu degil uydurulan dini islam zannettikleri için. Indirilen dinde uçkur ve avret abartisi yok. Örnegin 24:31'de geçen AVRET inanan kadininin vücuduyla degil ziynetleriyle ilgilidir. Uydurulan dinde ziynetler saç bas, gögüs misillu ziynet yerleri diye çarpitilmistir. Sizin örnek gösterdiginiz garibim canli bomba ise indirilen islama degil uydurulan islama inanmis. Indirilen kitap açik ve nettir: [U]Cennette huri, oturak alemi[/U] yok. |
[QUOTE=Hasan Akçay;20693]Kuran'da ALLAH ne diyorsa onu degil
uydurulan dini islam zannettikleri için. Indirilen dinde uçkur ve avret abartisi yok. Örnegin 24:31'de geçen AVRET inanan kadininin vücuduyla degil ziynetleriyle ilgilidir. Uydurulan dinde ziynetler saç bas, gögüs misillu ziynet yerleri diye çarpitilmistir. Sizin örnek gösterdiginiz garibim canli bomba ise indirilen islama degil uydurulan islama inanmis. Indirilen kitap açik ve nettir: [U]Cennette huri, oturak alemi[/U] yok.[/QUOTE] Ben abartı dememiştim, "neden bu kadar yoğunlaşmış olabilir" demiştim ama neyse... Yani onun için 1.6 milyar müslüman yanılgı içinde ve kolayca kandırılabiliyor Tıpkı o "GARİBİM" canlı bomba gibi... Patlasaydı yüzlerce "GARİBİM" müslümanın hayatına mal olacaktı. Ama uçkur sağlamda... Eh aklınla değil başka bir yerinle düşünürsen olacağı bu. Gerçi hristiyanlar da yahudiler de kandırılıyor ama konu bu değil. Ben sadece şunu merak ediyorum. Düşünsenize (çünkü islam rasyonel akıla hitab eden bir dindir) Allah gibi bir güçsün, olgusun, kavramsın, ya da her neysen!!! Kullarına kendisi ile ilgili, kozmik ya da dünyevi bazı gerçekleri aktarmak varken. Neden kadınların avretleri ve erkeklerin seks hayatları ile ilgili kurallar ve yasaklar getiresin ve bunları sosyal hayat ile yaşamın merkezine koyasın??? Ayrıca ben arapça bilmiyorum. Siz de ısrarla "açık ve net" diyorsunuz. Bir kul adayı olarak bu çıkmazı nasıl aşabilirim??? Bana ne tavsiye edersiniz??? |
[QUOTE=bartsimpson;20694]Ayrıca ben arapça bilmiyorum.
Siz de ısrarla "açık ve net" diyorsunuz. Bir kul adayı olarak bu çıkmazı nasıl aşabilirim??? Bana ne tavsiye edersiniz???[/QUOTE] Tavsiye [I][B]aklinla[/B] degil baska bir yerinle düsünürsen olacagi bu[/I] diyen Bartsimpson'dan: [I][B]Aklinla[/B] düsün.[/I] Örnegin Diyanetin 38:52 çevirisinde [U]gözlerini kendilerinden ayirmayan yasit esler[/U] deniyor. Ama ayeti baska bir yeriyle degil [B]akliyla[/B] okuyan herkes aslinda onun [U]meyveler ve içecekler[/U] oldugunu görür, ki Allah RIZIK diye belirtmis zaten: 49...[COLOR="Blue"]Allah’a karsi gelmekten sakinanlar[/COLOR] için elbette güzel bir dönüs yeri, 50.kapilari kendilerine açilmis olarak Adn cennetleri vardır. 51.Onlar orada koltuklara yaslanmis olarak pek çok [U]meyveler ve içecekler[/U] isterler 52.Yanlarinda [COLOR="Red"]xxx[/COLOR] vardir (Hemen yanlarindadir o [COLOR="Red"]xxx[/COLOR], H A) 53.Iste bunlar (hézé) hesap günü için size vaad edilenlerdir. 54.Iste bu (hézé) bizim verdiğimiz [U]RIZIK[/U]TIR. Ona asla tükenme yoktur. Ayrica hesap günü için o vaad edilenler KADINLAR dahil [COLOR="Blue"]cennete giren herkese[/COLOR] verilmistir. O halde [B]akliyla[/B] düsünenler sunu da sorarlar: [COLOR="Blue"]Allah'a karsi gelmekten sakinan[/COLOR] KADINLAR, eger kendilerine verilen o "[COLOR="Red"]xxx[/COLOR]"ler HURiLER ise, ne yapacaklar onlarla, kadin kadina seks mi? [QUOTE=bartsimpson;20694]Ben sadece şunu merak ediyorum. Düşünsenize (çünkü islam rasyonel akıla hitab eden bir dindir) Allah gibi bir güçsün, olgusun, kavramsın, ya da her neysen!!! Kullarına kendisi ile ilgili, kozmik ya da dünyevi bazı gerçekleri aktarmak varken. Neden [U]kadınların avretleri[/U] ve erkeklerin seks hayatları ile ilgili kurallar ve yasaklar getiresin ve bunları sosyal hayat ile yaşamın merkezine koyasın???[/QUOTE] Kuran'da [I]kadinlarin [B]avretler[/B]i ele alinip yasamin merkezine konmus[/I] diye bi iddianiz var. Itiraz ediyorsunuz yani. Güzel hos ta... hangi ayette gördünüz bunu? |
Siz iddianizi hangi ayete dayandiriyorsaniz onu getirinceye kadar
ben kendi bildiklerimi paylasmaya çalisayim. Kuran'a göre AVRET insanin "apisarasi"dir. Yatak odanizda sizin ve esinizin apisaraniz açik olabilecegi için çocuklar, yasina ermemis olsalar bile, odaniza girmeden önce kapiyi tiklatmak zorundadir; "Gir!" dendikten sonra girebilirler ancak. Buna sizin itiraziniz var mi? Nûr 58 (mealen): [I]Yeminleriniz kimin meliki ise onlar ve yasina ermeyenleriniz sizden 3 kez izin alsinlar: sabah salâtindan önce, öyleyin giysilerinizi attiginizda, aksam salâtindan sonra. Bunlar sizin 3 avretiniz.[/I] Dikkat edilirse bu avretler herkes için geçerlidir. KADIN erkek ayrimi yok. |
Ben sizin kadar arapçada uzman olmadığımdan sizin söylediklerinizden gidiyorum.
[QUOTE=Hasan Akçay;20693]Örnegin 24:31'de geçen AVRET inanan kadininin vücuduyla degil ziynetleriyle ilgilidir.[/QUOTE] [QUOTE=Hasan Akçay;20698]Kuran'a göre AVRET insanin "apisarasi"dir.[/QUOTE] Tercümesini yaptığınız AVRET ile ilgili ayet ve alt açıklamaları, sosyal hayat ile ilgilidir ve yaşamın merkezindedir. Ama ben hala AVRET'in ne olduğunu anlayamadım... Öyle ya kitap gayet açık ve net... İNANAN kadının vücudu ile ilgili olmayıp ziyneti ile ilgili olan ve aynı zamanda "İNSANIN" (yani hem kadının hem erkeğin) apışarası olan AVRET nedir ???? Peki İNANMAYAN kadın için durum nedir??? İNANMAYAN kadın insan değil midir??? İNANMAYAN kadının AVRET'i başka birşey midir??? Peki ya kadın ayetten önce İNANMAYAN idi ve sonra İNANDI ise??? AVRET'in yerleri ve anlamları bu duruma göre değişiyor mu??? Kuran'a göre İNSANIN APIŞARASI olan AVRET, 24:31'de nasıl, İNANAN kadının vücudu ile ilgili değil de (öyle ya apışarası dediğinize göre bir vücut bölgesi herhalde) ziyneti ile ilgili olmuştur. [QUOTE=Hasan Akçay;20698]Dikkat edilirse bu avretler herkes için geçerlidir. KADIN erkek ayrimi yok.[/QUOTE] Burada da AVRET'ler birden herkes için geçerli oluyor. Kadın Erkek ayrımı yok. E hani 24:31'de İNANAN kadının vücudu ile ilgili değil de, ziynetleri ile ilgili idi??? Ne oldu??? Ayrıca... [QUOTE=Hasan Akçay;20695][I]kadinlarin [B]avretler[/B]i ele alinip yasamin merkezine konmus[/I] diye bi iddianiz var. Itiraz ediyorsunuz yani. Güzel hos ta... hangi ayette gördünüz bunu?[/QUOTE] Hasan bey AVRET ile ilgili ayetleri veren sizsiniz. Ayrıca Kuran dünyada yaşıyan biz acizler için inmedi mi???? Napıcaz yani??? Okuyup hayatımıza tatbik etmeyecekmiyiz??? Kaldırıp duvara mı asalım ??? |
[QUOTE=bartsimpson;20704]Tercümesini yaptığınız AVRET ile ilgili ayet ve alt açıklamaları, sosyal hayat ile ilgilidir ve yaşamın merkezindedir.
Ama ben hala AVRET'in ne olduğunu [U]anlayamadım[/U]...[/QUOTE] 24:30'un bütününde ve 24:31'in ilk bölümünde sözü edilen apisarasi (ferc) Nûr 58'de tanimlanan "avret"tir çünkü yatak odasinda giysiler atilinca ortaya çikiyor. Bi de örnegin Ahzâb 13'te sözü edilen AVRET var: ...[I]evlerimiz [U]avret[/U]tir dediler[/I]. Yani "evlerimiz [U]tehlikeye açik[/U]; savas için uzaklasirsak yagmalanir." Açik ve net degil mi. Apisarasi degil bu. Iste 24:31'in ikinci bölümünde sözü edilen ZiYNETLER saç tokasi, gerdanlik, altin zincir... olup [I]tehlikeye açik[/I] anlaminda avrettir, tipki evler gibi. |
[QUOTE=bartsimpson;20704]Hasan bey AVRET ile ilgili ayetleri veren sizsiniz.[/QUOTE]
Elbette. Ama [I]kadinlarin avretleri yasamin merkezine konmus[/I] diyen ben degilim. O iddia size ait. Kadinlarin avretlerini hangi ayet yasamin merkezine koyuyor? O ayeti gördünüzse, okudunuzsa hangi ayettir, ögrenmek isterdim. Lütfen. [COLOR="Blue"]Ayrica Kuran dünyada yasiyan biz acizler için inmedi mi???? Napicaz yani??? Okuyup hayatimiza tatbik etmeyecekmiyiz??? Kaldirip duvara mi asalm ???[/COLOR] Kuran'a iman ettiyseniz elbet açip okursunuz onu ve kurallara uyarsiniz. Ama iman etmediyseniz... apisarasi açikta dolasan biri bile olabilirsiniz. Ve sizin IRZ anlayisiniz Kuran'dakinden daha KATI olabilir. Örnegin insanlarin oralarina dik dik bakmanin cezasi ölümdür size göre. "Allah'in dini"ne girdikten sonra ise ister KADIN olun ister erkek bakislarinizi kisacaksiniz, apisaranizi saklayacaksiniz. Nûr 30: [B]Inanan[/B] erkeklere söyle, bakislarini kissinlar ve apisaralarini saklasinlar... Nûr 31: [B]Inanan[/B] kadinlara söyle, bakislarini kissinlar ve apisaralarini saklasinlar... |
[QUOTE=Hasan Akçay;20706]24:30'un bütününde ve 24:31'in ilk bölümünde sözü edilen apisarasi (ferc)
Nûr 58'de tanimlanan "avret"tir çünkü yatak odasinda giysiler atilinca ortaya çikiyor. Bi de örnegin Ahzâb 13'te sözü edilen AVRET var: ...[I]evlerimiz [U]avret[/U]tir dediler[/I]. Yani "evlerimiz [U]tehlikeye açik[/U]; savas için uzaklasirsak yagmalanir." Açik ve net degil mi. Apisarasi degil bu. Iste 24:31'in ikinci bölümünde sözü edilen ZiYNETLER saç tokasi, gerdanlik, altin zincir... olup [I]tehlikeye açik[/I] anlaminda avrettir, tipki evler gibi.[/QUOTE] Biiiir - Şu AVRET denen şeye MAHREM diyemeyecek kadar kavram yoksunusun. Ben anladım ama sen hala anlatamadın. Bu nedenle Arapça'dan yaptığın çevirinin anlaşılamaması benim değil, senin eksikliğin olsa gerek. |
[QUOTE=Hasan Akçay;20707]Elbette.
Ama [I]kadinlarin avretleri yasamin merkezine konmus[/I] diyen ben degilim. O iddia size ait. Kadinlarin avretlerini hangi ayet yasamin merkezine koyuyor? O ayeti gördünüzse, okudunuzsa hangi ayettir, ögrenmek isterdim. Lütfen. [COLOR="Blue"]Ayrica Kuran dünyada yasiyan biz acizler için inmedi mi???? Napicaz yani??? Okuyup hayatimiza tatbik etmeyecekmiyiz??? Kaldirip duvara mi asalm ???[/COLOR] Kuran'a iman ettiyseniz elbet açip okursunuz onu ve kurallara uyarsiniz. Ama iman etmediyseniz... apisarasi açikta dolasan biri bile olabilirsiniz. Ve sizin IRZ anlayisiniz Kuran'dakinden daha KATI olabilir. Örnegin insanlarin oralarina dik dik bakmanin cezasi ölümdür size göre. "Allah'in dini"ne girdikten sonra ise ister KADIN olun ister erkek bakislarinizi kisacaksiniz, apisaranizi saklayacaksiniz. Nûr 30: [B]Inanan[/B] erkeklere söyle, bakislarini kissinlar ve apisaralarini saklasinlar... Nûr 31: [B]Inanan[/B] kadinlara söyle, bakislarini kissinlar ve apisaralarini saklasinlar...[/QUOTE] İkiiiiii - Kendi gözündeki merteği görmez elin gözündeki çöpü görür misali habire aynı şeyi tekrar ediyorsun. Ayeti söyleyen sensin. Soruyu soran benim. Ama ısrarla göster diye bana söylüyosun. Mahremiyet kavramı, yaşamın için de, hatta aile kavramına da girersek, en merkezinde değil midir? Evler insan yaşamının merkezi değil midir? Yatak odası insan yaşamının merkezi değil midir? [URL="http://natgeotv.com/tr/yayin-akisi/haftalik/wild"]NatGeo[/URL]'mu seyrediyoruz? Aslanların yaşamından mı bahsediyorsun? Bir şey daha... Bu dediklerini üzerime alınmadım ama İNSAN olarak rahatsızlık duyduğum için cevap veriyorum. İman etmeyenlerin, apışarası açıkta dolaşan biri bile olabileceğine, ırz anlayışının Kuran'dakinden daha katı olabileceğine, onlara göre insanlara dik dik bakmalarının cezasının ölüm olabileceğine, KURAN AYETLERİNDEN DELİLİNİZ NEDİR? Yoksa bunlar sizin hezeyanlarınız ya da saplantılarınız mı? Ben arapça bilmem, sen daha iyi bilirsin. KURAN senin gibi düşünen MÜSLÜMANLAR için ne diyor aç oku bakalım. Ama gözlerinle oku. Oku da bize de söyle, e mi !... |
[COLOR="Blue"]Bu nedenle Arapça'dan yaptigin çevirinin anlasilamamasi benim degil, senin eksikligin olsa gerek[/COLOR].
Hangi ayetin çevirisinden söz ediyorsunuz? Arapçasini yazar misiniz lütfen. [COLOR="Blue"]...kavram yoksunusun[/COLOR] CANINIZ sagolsun ama uygar olmayi sürdürebilseydiniz keske. Hosça kalin. |
[QUOTE=Hasan Akçay;20710][COLOR="Blue"]Bu nedenle Arapça'dan yaptigin çevirinin anlasilamamasi benim degil, senin eksikligin olsa gerek[/COLOR].
Hangi ayetin çevirisinden söz ediyorsunuz? Arapçasini yazar misiniz lütfen. [COLOR="Blue"]...kavram yoksunusun[/COLOR] CANINIZ sagolsun ama uygar olmayi sürdürebilseydiniz keske. Hosça kalin.[/QUOTE] Ben sana "kavram yoksunusun" deyince uygar olmuyorum. Ama sen bana "imandan yoksun, götü başı açıkta gezen birisi olabilirsin" deyince medeni birisi oluyorsun öyle mi? SANA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM HASAN AKÇAY. SENDE MÜSLÜMAN OLABİLSEYDİN KEŞKE. AMA HER ŞEYDEN ÖNEMLİSİ İNSAN OLABİLSEYDİN KEŞKE... |
Umre denen geziyi de yaptim hacdan sonra.
Bi gün aksam namazi için Medine'deki nebi mescidine girdim. Yer sofralari kurulmustu. [url]http://www.daimihuzur.com/galeri/27-1-mescidi-nebevi-iftar-sofrasi-resimleri.html[/url] Bardaklarda hurma, Tabaklarda hurma helvasi, ayran ya da [B]su[/B]. Kimse yimiyo. "Ama sofrayi kurana ayip oluyo" dedim kendi kendime. Uzandim yemeye. Birisi anlamadigim bi dilde itiraz etti ama sofra sahibi, yaninda çalisan delikanliyla bi bardak hurma yolladi. "Ye! Ye!" diye de isaret etti. Yedim. Ezan baslar baslamaz millet yiyeceklere saldirdi. O zaman kafama dank etti. Iftar sofrasiydi bu. Utandim. Üzerindeki giysiden Hintli oldugunu sandigim birine "Eyvah," dedim "pot kirdim ben." "Yo," dedi. "Herkes oruçlu degil ki burda. Baskalari da yedi." Kulagima bi ses geldi. Tipik Orta Anadolu lehçesi. [I]Yi len Memed yi![/I] Ben utanmistim, bu vatandas niye bu kadar atak ki? Yanina gidip konustum. Meger Memed ve o, otostopla gelmisler buralara. Çok eziyet çekmisler yolda; aç kalmislar. "Yi Memed yi!" dedim. |
[I]Ama iman etmediyseniz... apisarasi açikta dolasan biri bile olabilirsiniz.
Ve [U]siz[/U]in IRZ anlayisiniz Kuran'dakinden daha KATI olabilir.[/I] Güzel kardesim, buradaki SiZ her hangi bi [U]insan[/U] demek. "Yok ben anlatamadim, yok siz yanlis anladiniz" tartismasi baslatmak ta degil niyetim; "siz"i [U]insan[/U] anlaminda kullandim diyorum, o kadar. Aman dikkat. Aslinda aklimdan geçen, Avustralya yerlileri idi. Ve Elmalili'nin [B]apisarasi[/B] dedigi "ferc"in baska, "IRZ"IN baska olduguna dikkat çekmekti. Hadi "ben" diyeyim: Ben beni ameliyat edenlere apisarami teslim ettim ama "IRZ"IMI... asla. |
Selamun aleyküm, değerli Hasan Akçay kardeşim,
[QUOTE=Hasan Akçay;20685]Sayin kuman hemen yukardaki 60 nolu iletinize cevaben söyleyeceklerim daha önce söylediklerimin tekrari olacagi için simdilik cevabim yok. *** Bi köse yazari olarak Cüneyt Ülsever yillarca gerçekleri bi daha bi daha yazdigini ama bunun hiç bi ise yaramadigini görmüs. Artik yazmayacagini ilan etti. Bi sey degistire[U]me[/U]meye kendi küçük dünyamdan tipik bi örnek vereyim. 2007'nin baslarinda (belki adinin geçmesini istemez diye bu yazimdan adini sildigim) bi kardesimiz ve ben hanifdostlarda "[COLOR="DarkGreen"]et-tâbîne gayri ûlil irbeti min er-ricâl[/COLOR]"i müzakere ettik. Hani, 24:31'de geçen ve tesettürcüler tarafindan inanan kadinin "mahrem"leri ilan edilen erkekler... tipki inanan kadinin babasi, erkek kardesi gibi. Ifadenin o kardesimiz tarafindan onaylanip sunulan çevirisi: [I][U]kadin[/U]a ihtiyaci olmayan erkek tâbiler[/I] Oysa dogru çevirinin [B]ihtiyaçsiz erkek tâbiler[/B] olmasi gerekir çünkü Arapça metinde [U]kadin[/U] anlamina gelebilecek hiç bi ifade yok; kardesimizin dikkatini buna çektim. "Tamam ama" dedi, ilahiyatçilar onu [I][B]kadina[/B] ihtiyaci olmayan erkek tâbiler[/I] diye tercüme ediyor, o halde dogrusu odur. [I]Dogrusu odur?[/I] Tesettür ugruna Islama sivastirilan ahlaksizligin, müstehcenligin kaynagidir o çarpitma. Eee? Allah'in o gerçegine kardesimizin dikkatini çektim de degisti? Hiç bisey. * Tesettürlü hanimlara sordum: [I] Ilahiyatcilar diyor ki örnegin hadim edildigi için kadina ihtiyaci olmayan erkek hizmetçiniz, vücudunuzun avret sayilan yerlerini görebilirmis, tipki babaniz gibi. Caizmis bu.[/I] Siz ne diyorsunuz, caiz midir? Saçinizi, memelerinizi ve öteki avret yerlerinizi açar misiniz kadina ihtiyaci olmayan erkek tâbinize? Cevap: [I]Hayir! Çünkü önemli olan onun bana nasil baktigi degil BENiM ona nasil baktigimdir.[/I] Bu kadar. Tesettürlü kardesimiz kadina ihtiyaci olmayan erkek hizmetçisini seksî bulabilir, onunla yatip "Öp beni, SIK beni!" diye sevisebilirmis. Tipki "Muhtesem Yüzyil"daki Sümbül Agaya asik olan kadinin yaptigi gibi. [url]http://www.zapkolik.com/video/muhtesem-yuzyil-109-bolum-sumbulun-askinin-gercek-yuzu-667189[/url] * Bunu baska yerlerde baska kimselere de anlattim. Sonuç? [I]Tamam, tamam... Içindekini kustun iste. Yaylan simdi![/I] Allah'in gerçegi? ________________________________________________ [COLOR="Red"]*[/COLOR]Cevher Hatun, [B]kadina ihtiyaci olmayan[/B] Sümbül Aga'ya evlenme teklif ediyor: [I]Hayatta her seyin bi çaresi bulunur, öyle degil mi. Anasiz babasiz kalmis bi sürü sabi var neticede. Aliriz evimize bir kaç tanesini. Bakariz onlara. Evlatlarimiz olur... Evlatlarimiz olur. Bi aile oluruz... [U]Bi aile oluruz seninle[/U]. Kocaman mutlu bi aile oluruz[/I]. [url]http://www.zapkolik.com/video/muhtesem-yuzyil-113-bolum-sumbule-verilen-ceza-27-kasim-2013-710604[/url][/QUOTE] Hanif Dostlara gönderme yaptığınız kişi - eğer başkası ile de aynı konuda yazışmadı iseniz- dost1 adındaki kişi olan benim. Tüm yazılarınızda çekinmeden ismimi verebilirsiniz. Bence hiç bir sakıncası yok. konuya yabancı olan arkadaşlarımızın da bilgilenmesine yönelik olarak oradaki yazışmalarımızdan sözkonusu ettiğiniz yerleri buraya aktaracağım. [QUOTE]Gönderen: 25 kasim 2006 Saat 10:32 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay Hayır, sevgili yasemin64 kardeşim. Sayın dost1 Allah'ın sözlerini fena halde çarpıtmış. Sayın dost1’in cilbab hakkındaki sözleri ne kadar doğruysa ziynetler hakkındaki sözleri o kadar yanlış. Ve onayladığı meallerin mütercimi Allah’ın sözlerini fütursuzca çarpıtmış. O çarpık ifadelerin yalnızca birine buyurun birlikte bakalım Allah’ın sözleri: ev ittabıyne gayri ûlil ırbeti miner rical Dost1’in onayı: yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar Görüldüğü gibi ilahî sözlerin içinde kadın anlamına gelen ünse kelimesi yok. Sayın dost1 tarafından onayladığı mütercim üretmiş o kelimeyi ve Allah’ın sözlerine eklemiş. Neden? Çünkü şu minareye kılıf arıyor: Allah ziynetler derken gûya ziynet (yerleri) demek istiyormuş yani avret yerleri. Örneğin kolyenin yeri olan gerdan, altın zincirin yeri olan memeler... İşte inanan bir kadın oralarını kendisine bağlı ihtiyaçsız erkeklere açabilirmiş. Allah gûya bunu caiz kılıyormuş. İTTABİIYNE GARİ ÛLİL IRBETİ MİNER RİCÂL, kadına ihtiyaç duymayan erkekler olsun ki kadın oralarını açınca şehvetle bakmasınlar... Ne kurgu ama değil mi. Bunu ben tesettürlü kardeşlerimize hep sordum: Tesettürcüler öne sürüyor ki örneğin altın zincirinizin yeri olan memelerinizi iğdiş erkek hizmetçinize açmanıza Allah izin veriyormuş. Bu iddiaya inanıyor musunuz? Kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkek hizmetçinize memelerinizi açar mısınız? Cevap: Hayır! Çünkü önemli olan asıl benim ona nasıl baktığımdır; onun bana nasıl baktığı değil. Anlaşıldı mı, efendim? Tesettürlü kardeşimiz iğdiş erkek hizmetçisini seksî bulabileceğini söylüyor. Canı çekebilirmiş onu. Hattâ belki evlenecek garibimle; yatağa girecek; fantezik aşk oyunları yapacak. "Öp beni!" diyecek; "Sık beni!" Orgazm oluncaya kadar. Tesettürcü ve namuslu beyler! Acaba Osmanlı sarayında erkeksizlikten imanı gevreyen kadınlar harem ağalarıyla bu tür ilişkilere girmedi mi? Emin misiniz? Bakın, tesettür uğruna İslama boca ettiğiniz fuhuş minaresine asla kılıf uyduramazsınız. Allah’ın sözlerini çarpıtsanız da uyduramazsınız. Çünkü Allah’la inatlaşıyorsunuz. Bırakın bu pis işleri. Bırakın inanan kadının memelerini elin adamlarına açıvermeyi. Utanın biraz. Sübhanallah, Hasan Akçay Gönderen: 25 kasim 2006 Saat 13:43 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay "İttabiıyne gayri ûlil ırbeti miner ricâl"in açılımı şöyle: ittabiıyne: bağlı ırbe: ihtiyaç gayri ûlil ırbe: ihtiyaçsız miner rical: erkeklerden kadınlara bağlı erkeklerden ihtiyaçsız olanlar. Kadınların ihtiyaçsız erkek hizmetçileri. Örneğin günümüzde Bayan Sabancı gibi fabrika sahibi bir iş kadınına bağlı erkek işçiler. İslamın kurulduğu ortamda Hz Hatice gibi kervan sahibi bir iş kadınına bağlı erkek işçiler. Ayette bunların ihtiyaçsız olduğu belirtilmiş ama hangi konuda ihtiyaçsız olduğu yoruma bırakılmış. İki yorum var: (1)Tesettürcülerin yorumu: o erkekler kadın konusunda ihtiyaçsızdır; tıpkı iğdiş haremağaları gibi. Bunun ne kadar abes ve ahlaksız bir iddia olduğunu bir önceki iletimde anlatmaya çalıştım. (2)Başka bir yorum: o erkekler kolye ve zincir anlamındaki ziynetler konusunda ihtiyçsızdır. Açıklamaya çalışayım: Diyelim ki Bayan Sabancı’nın işçileri aralarında para toplayıp doğum gününde ona altın bir zincir armağan ettiler. İhtiyaç duymazlardı o takı ziynetine. Duysalardı armağan etmeyip kendilerine saklarlardı. Kaldi ki Bayan Sabancı kendi verdikleri armağana göz diken o işçileri güvenilir bulmaz, işten atardı. Şimdi ayetteki icazeteti alalım: ziynetlerini kimseye açmasınlar –la yübdîne zînet ehünne hariç -illa kendilerine bağlı ihtiyaçsız erkler -ittiabiıyne gayri ûlil ırbeti miner ricâl Ziynetlerini kimseye açmasınlar ama kendilerine bağlı ihtiyaçsız erkekler başka O erkek işçiler kendi armağanları olan altın zincire ihtiyaç duyazlar ama verdikleri kişinin hoşuna gidip gitmediğini öğrenmek isterler. Bayan Sabancı'nın onu kendilerinden saklaması beğenmediği izlenimini verir. İşçiler kendilerini aşağılanmış hissederler. Onun için blüzünün üstüne takıp onlarae göstermesi yalnzıca caiz değil aynı zamanda zarutettir. Ayette söylenen işte bu. Ama altın zincirin yeri olan memelerini? Asla. Tesettür bid’atı uğruna yüzyıllardır Allah’a atılmakta olan çirkin bir iftiradır bu. Ve İslama boca edilen fuhuş... Sevgi ile, Gönderen: 26 kasim 2006 Saat 04:37 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay Savana kareşim, Takılan ziynetler, sizin de açıkladığınız üzere kadını karşı cinse elbet cazip hale getirir. Ama cazibenin kaynağı yine de malîdir; bedenî değil. Zaten siz de yüzüğün pahasına dikkat çekerek bu gerçeği dile getiriyorsunuz. Ayrıca, düşünülse başka türlü cazibeler de akla gelebilir. Yüzüğün üzerindeki ambleme göre siyasî, dinî, ahlakî... Ama Nûr 31'de sözü edilen cazibe tek: malî cazibe. O yüzden ben bu tür ayrıntılara dalınıp lafın saptırılmasında yarar göremiyorum. Örneğin ziynetlerin değişik ayetlerde değişik anlamlara geldiğinin anlatılması hiçbir işe yaramaz. Çünkü Nûr 31'deki ziynetler örneğin dünya malı olamaz; evlatlar olamaz... Şu iki şeyin yalnızca biri olabilir: (1)ziynetler, (2)ziynetlerin yerleri. Yüce Allah ziynetler diyor; tesettürcüler onu ziynet yerleri diye çarpıtıyor. Fesadın sebebi bu çarpıtma. Allah'ın ziynetler kelimesine beşerin yerler kelimesini ekleyip ziynet yerleri diye üretilen avret türü... Yok öyle bir avret Allah'ın dininde. Tamamen hevadır; vehimdir; fesattır. İslamın başına yüzkızartıcı haller gelmiş bu fesat yüzünden. Benim tepkim buna. Allah'ın dediğini Allah'a bırakmıyorlar. Sanki Allah bir şey demek istemiş de gûya becerememiş; Allah adına deyiveriyorlar. Örneğin Allah "inanan kadınlara bağlı ihtiyaçsız erkekler" diyor. IRBE yalnızca ihtiyaç demek. İhtiyaçsız -gayi ûlil ırbe. "Olmaaaz!" diyorlar. "kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkekler" demek lazım. Bunu tefsir bölümünde yapsalar hoş görmek mümkün ama meal bölümünde yapıyorlar. Oysa meal ASLI GİBİ olmak zorundadır. Sokaktaki insanlar bunun ayırdında değil. Kendilerine dayatılan meallerin ASLI GİBİ olduğunu sanıyorlar yani Allah'ın sözleri. Kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeler ifadesindeki kadına kelimesinin Allah'ın sözü olduğunu sanıyorlar. İyi niyetine bütün kalbimde inandığım yaseminlerimiz bu hinliğin ayırdında değil. İçim yanıyor. Sevgi ile, Hasan Akçay [/QUOTE] [B]Size yazdığım mesaj[/B]: Gönderen: 26 kasim 2006 Saat 04:37 | Kayıtlı IP Alıntı dost1 Selamün Aleyküm! Değerli Hasan Akçay Kardeşim! [COLOR="Blue"]Hasan Akçay yazdı: Hayır, sevgili yasemin64 kardeşim. Sayın dost1 Allah'ın sözlerini fena halde çarpıtmış. Sayın dost1’in cilbab hakkındaki sözleri ne kadar doğruysa ziynetler hakkındaki sözleri o kadar yanlış. Ve onayladığı meallerin mütercimi Allah’ın sözlerini fütursuzca çarpıtmış. O çarpık ifadelerin yalnızca birine buyurun birlikte bakalım Allah’ın sözleri: ev ittabıyne gayri ûlil ırbeti miner rical Dost1’in onayı: yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar Görüldüğü gibi ilahî sözlerin içinde kadın anlamına gelen ünse kelimesi yok. Sayın dost1 tarafından onayladığı mütercim üretmiş o kelimeyi ve Allah’ın sözlerine eklemiş. Neden? Çünkü şu minareye kılıf arıyor: Allah ziynetler derken gûya ziynet (yerleri) demek istiyormuş yani avret yerleri. Örneğin kolyenin yeri olan gerdan, altın zincirin yeri olan memeler... [/COLOR] Yazmış olduğum yazıda böyle bir ifadeyi alıntı yaparak gösterir misiniz? Yazım genelde soruları içeriyor. Sorularla ilgili cevaplarınızı göremedim. Ayette geçen ZİNET kelimesini müteşabih olarak gördüğümden Kur’an’da başka ayetlerde kullanılan ZİYNET kelimelerine gönderme yaparak bu kelime ile ilgili görüşlerin açığa çıkmasını istedim. Bu formu okuyan kardeşlerimizin daha sağlıklı olarak karar verebilmeleri için muhkem,müteşabih ve tevil kelimeleri hakkında kısa bir anlayış sunmak istiyorum. Rabbımız Zümer Suresinin 23. ayeti ile Ali İmran suresinin 7. ayetinde, kuran ayetlerinin muhkem ve müteşabih olduğunu belirtiyor. Muhkem nedir? Müteşabih nedir? Bunlar birbirinin zıttı kavramlar mıdır? Yoksa değil midir? Muhkem ayet, hüküm içeren ayet demektir.Bu ayetler açıktır,nettir ve tek bir anlam ifade ederler. Müteşabih ayet, birden çok, birbirine benzer, birbirinden güzel anlamlar içeren, her bir anlamı da açık olan ayet demektir. Bu tür ayetler; örnekleme ve benzetmelerle her kültür seviyesindeki insanların anlayabilecekleri, Kim, hangi anlamı anlarsa anlasın, bu anlamların hepsinin de, doğru olduğu ayetlerdir. Tevil , kimilerinin yorumlamak, kimilerinin de tefsir diye belirtiği anlamı çarpıtılmış bir sözcüktür. Tevil türediği kökün anlamına sadık kalınarak açıklandığında ise arkalaştırma yani birinci,ikinci,üçüncü gibi ard arda dizme demektir. Müteşabih ayetlerin tevili denildiğinde: Bu tür ayetlerin birbirine benzer , birbirinden güzel anlamlarının birinci, ikinci, üçüncü … şeklinde arka arkaya sıralanmasının olduğu anlaşılmalıdır. “ev ittabıyne gayri ûlil ırbeti miner rical” Evet bu ayetin içinde gerçekten de kadın kelimesi yok. Allah Razı olsun. Ayetin açılımını vermişsiniz. İttabiıyne gayri ûlil ırbeti miner ricâl"in açılımı şöyle: ittabiıyne: bağlı ırbe: ihtiyaç gayri ûlil ırbe: ihtiyaçsız miner rical: erkeklerden kadınlara bağlı erkeklerden ihtiyaçsız olanlar. Kadınların ihtiyaçsız erkek hizmetçileri. Yukarıdaki iletinizde “Görüldüğü gibi ilahî sözlerin içinde kadın anlamına gelen ünse kelimesi yok. Sayın dost1 tarafından onayladığı mütercim üretmiş o kelimeyi ve Allah’ın sözlerine eklemiş. Neden? Çünkü şu minareye kılıf arıyor:” diyorsunuz. “kadınlara bağlı erkeklerden ihtiyaçsız olanlar” “Kadınların ihtiyaçsız erkek hizmetçileri” Yukarıdaki verdiğiniz mealde kadınlara, Kadınların kelimesini nereden bulduğunuzu öğrenebilir miyim? Gerçekten dediğiniz -“ ilahî sözlerin içinde kadın anlamına gelen ünse kelimesi yok.” -gibi ayette ünse kelimesi yok. Değerli Kardeşim! “ev ittabıyne gayri ûlil ırbeti miner rical” Bu ayette “kadına ihtiyaç duymaz olmuş” olarak meallendirilen “gayri ûlil ırbeti” dir. Nedeni de aşağıda belirtiğim tahlilin sonucudur. "mişye" ve "cilse" kelimelerinin "meşy" (yürümek) ve "culûs" (oturma) masdarlarından oluşu gibi, "Irbe" kelimesi, "el-Erbü" masdarındandır. "Erb"; birşeye ihtiyaç hissetmek, düşkün olmak ve arzu duymak demektir. "irbe" kadınlara ihtiyaç hisseden şehevi duygulan olan demektir. "Eryeb" kelimesi de ihtiyaç manasınadır. "gayr" kelimesi iki şekilde okunmuştur. Birinci kıraat İbn Âmir, Ebu Bekir ve Ebu Cafer, istisna veya hal olarak nasb ile (gayra), okumuşlardır ki buna göre bu "kadınlara âciz olarak bulunan hizmetçiler demektir. İkinci kıraat ise, sıfat olarak bunun mecrûr ile (gayri) okumuşlardır Değerli Kardeşim! [COLOR="blue"]“ Neden? Çünkü şu minareye kılıf arıyor: “ diyerek tesbit yapmaya devam etmişsiniz. İşte inanan bir kadın oralarını kendisine bağlı ihtiyaçsız erkeklere açabilirmiş. Allah gûya bunu caiz kılıyormuş. İTTABİIYNE GARİ ÛLİL IRBETİ MİNER RİCÂL, kadına ihtiyaç duymayan erkekler olsun ki kadın oralarını açınca şehvetle bakmasınlar... Ne kurgu ama değil mi. Bunu ben tesettürlü kardeşlerimize hep sordum: Tesettürcüler öne sürüyor ki örneğin altın zincirinizin yeri olan memelerinizi iğdiş erkek hizmetçinize açmanıza Allah izin veriyormuş. Bu iddiaya inanıyor musunuz? Kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkek hizmetçinize memelerinizi açar mısınız? Cevap: Hayır! Çünkü önemli olan asıl benim ona nasıl baktığımdır; onun bana nasıl baktığı değil. Anlaşıldı mı, efendim? Tesettürlü kardeşimiz iğdiş erkek hizmetçisini seksî bulabileceğini söylüyor. Canı çekebilirmiş onu. Hattâ belki evlenecek garibimle; yatağa girecek; fantezik aşk oyunları yapacak. "Öp beni!" diyecek; "Sık beni!" Orgazm oluncaya kadar. Tesettürcü ve namuslu beyler! Acaba Osmanlı sarayında erkeksizlikten imanı gevreyen kadınlar harem ağalarıyla bu tür ilişkilere girmedi mi? Emin misiniz? Bakın, tesettür uğruna İslama boca ettiğiniz fuhuş minaresine asla kılıf uyduramazsınız. Allah’ın sözlerini çarpıtsanız da uyduramazsınız. Çünkü Allah’la inatlaşıyorsunuz. Bırakın bu pis işleri. Bırakın inanan kadının memelerini elin adamlarına açıvermeyi. Utanın biraz.[/COLOR] Sergilediğiniz mizansene ne diyebilirim ki? Karar, bu mizanseni okuyan kardeşlerimizindir. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir. Sevgi,saygı ve muhabbetle . Allah'a emanet olunuz. İlgilenen kardeşlerimiz aşağıdaki bağlantıya tıklayarak yazışmaların tamamını okuyabilirler. [URL="http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=2388&PN=58&TPN=10"]Buraya tıklar mısınız?[/URL] Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir. Sevgi,saygı ve muhabbetle . Allah'a emanet olunuz. |
Selamun aleyküm, değerli bartsimpson kardeşim,
Hasan Akçay kardeşimizle olan yazışmalarınızdaki sözkonusu "avret" sözcüğü ile ilgili oluşan soruları gidermeye yardımcı olur düşüncesiyle: [B]عور - 'avr[/B] sözcüğünden türeyen [B]عورة - 'avret –çoğulu, عورات'tır - 'avrât'tır–[/B] sözcüğü, lügatte "[B]yarık, yırtık, açık, gedik, korumasız[/B]" demektir. İlk vaz'ı, "ağızdaki ön dişlerin gedikliği" anlamındadır. [102–19] Lisânu'l-Arab, “Avr” mad. [B]Sözcüğün Kur'ân'da hangi anlamda kullanıldığını görmek için, sözcüğün geçtiği diğer Âyetlere de bakılması gerekir:[/B] [B](Ahzâb: 13)[/B] Ve hani bunlardan bir grup, "Ey Yesrib [Medine] halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün" diyorlardı. Onlardan bir kısmı da, "Evlerimiz gerçekten [B]savunmasızdır ['avret'tir][/B]" diyerek peygamber'den izin istiyorlardı. Hâlbuki onlar [evleri] [B]savunmasız ['avret][/B] değildi. Onlar, sadece kaçmak istiyorlardı. [B](Nur: 58)[/B] Ey iman etmiş kimseler! Yemînlerinizin sahip olduğu kimseler, sizden erginlik yaşına gelmemiş olanlarınız üç durumda; sabah salâtından önce, öğle vaktinde elbisenizi çıkardığınızda, ışa [gece] salâtından sonra izin istesinler. Bunlar sizin için [B]üç avrettir [açık ve korumasız, üç zamandır][/B]. Bunlar dışında ne size ne de onlara bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, bazınız bazınızın üzerindedir. Allah, Âyetleri size işte böyle açığa koyuyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. Görüldüğü gibi "[B]avret"[/B] sözcüğü, Ahzâb Sûresinin [B]13. Âyetinde 2 kez geçmekte[/B] ve her ikisinde de "[B]açık, korumasız"[/B] anlamında kullanılmaktadır. [B]Nur Sûresinin 58. Âyetinde ise çoğul[/B] hâliyle "[B]avrât"[/B] olarak geçen sözcük, bu kez insanların [B]korumasız, savunmasız [/B]pozisyonunu anlatmak için kullanılmış ve sabah salâtı öncesi, kaylûle denilen öğle vaktindeki uyku zamanı ve yatsı salâtı sonrası, üç avret olarak nitelenmiştir. Gerçekten de kişiye özel bu zamanlar; korunma, savunma, kendine çeki düzen verme imkânının olmadığı zamanlardır. Yukarıdaki Âyetlerden "[B]avret[/B]" sözcüğünün, "[B]muhkem olmayan, sağlam olmayan, kendini koruyamayan[/B]" anlamlarında kullanıldığı kesin olarak öğrenildikten sonra, Nur Sûresindeki, "[B][B]avrâtu'n-nisâ" [kadınların avretleri] tamlamasının[/B][/B] daha kolay anlaşılması mümkündür. "[B][B]Avrâtu'n-nisâ"[/B][/B] tamlamasındaki "[B]avret[/B]" sözcüğü de, aynı anlamda olup, [B]kadınların korunmasız, karşı koyamayan, savunma yapamayan yerleri için kullanılmıştır. Kadınların bu pasif organları ise, cinsel organı ile makatıdır.[/B] Çünkü bu organlar; el, ayak ve göz gibi kendisini dış etkilere karşı koruyamaz, harici etkilere tepki veremez; müdahalelere karşı pasiftir. Kadının avreti konusunda rivâyetlerden kaynaklanan onlarca görüş üretilmiş, mezhepler de birbirinden farklı olarak değişik avret yerleri benimsemişlerdir. Meselâ, Mâlikîler avreti, "galiz[birinci dereceden] avret" ve "hafif[ikinci dereceden] avret" olmak üzere iki kısıma ayırmışlar, cinsel organ ile makatı galiz avret, ziynet sayılan organları da hafif avret olarak kabul etmişlerdir. Mâlikîlerdeki bu anlayışın, yani ziynet sayılan yerlerin ikinci dereceden avret olduğu anlayışının, daha takvâlı bir hayatın amaçlanmasına yönelik, ihtiyatlı bir görüş olarak değerlendirilmesi mümkündür. Fakat bu konudaki yorumcuların ekserisi, kadındaki avreti diz ile göbek arasındaki bölge olarak kabul etmişlerdir. Bizce bu sınır, hem Âyetteki organları hem bu organlara yaklaşma sınırlarını içine aldığından kabule en şayan olanıdır. Ama Âyetin açık ifadesi de kesin olarak bilinmeli ve aksi iddia edilmemelidir. Çünkü eğer Allah isteseydi bu konuda da – Mâide Sûresinin 6. Âyetinde olduğu gibi– milimetrik sınırlar belirlerdi. Kur'ân'da böyle sınırlar belirlenmediğine göre, ayrıntıların değerlendirilmesi Yüce Allah tarafından kullara bırakılmış demektir. Zaten bu konudaki görüşlerin çokluğu ve birbirinden farklılığı da konunun Allah tarafından kullara bırakılmış olmasındandır. Bu açıklamalardan sonra konumuz olan Âyetteki, kadınların avretlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar ifadesine dönülecek olursa, burada bizce, kadınlarının cinsel organlarının işlevlerini henüz öğrenmemiş, bunu anlayabilecek yaşa gelmemiş çocuklar kastedilmektedir. Bu yaşlardaki çocukların cinsel organları da gelişmemiş olduğundan, karşılıklı olarak bir etkilenme söz konusu olmaz. Kusursuzluk sadece Allah!a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
Selamun aleyküm, değerli Hasan Akçay Kardeşim.
[QUOTE=Hasan Akçay;20713][I]Ama iman etmediyseniz... apisarasi açikta dolasan biri bile olabilirsiniz. Ve [U]siz[/U]in IRZ anlayisiniz Kuran'dakinden daha KATI olabilir.[/I] Güzel kardesim, buradaki SiZ her hangi bi [U]insan[/U] demek. "Yok ben anlatamadim, yok siz yanlis anladiniz" tartismasi baslatmak ta degil niyetim; "siz"i [U]insan[/U] anlaminda kullandim diyorum, o kadar. Aman dikkat. Aslinda aklimdan geçen, Avustralya yerlileri idi. Ve Elmalili'nin [B]apisarasi[/B] dedigi "ferc"in baska, "IRZ"IN baska olduguna dikkat çekmekti. Hadi "ben" diyeyim: Ben beni ameliyat edenlere apisarami teslim ettim ama "IRZ"IMI... asla.[/QUOTE] Irzın Türkçeye geçmiş anlamına göre haklısınız ama Arapça olan sözcüğün gerçek anlamına göre ne yazık ki, siz, sizi ameliyat edenlere sadece apışaranızı değil IRZINIZI da teslim etmiş oluyorsunuz. Lütfen anadili arapça olan arkadaşınıza; "Irz nedir?" diye sorar mısınız ? Kusursuzluk sadece Allah!a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
[COLOR="DarkGreen"]et-tâbiîne gayri ûlil IRBETi min er-ricâl[/COLOR]
onlarin [U]KADINA ihtiyaci olmayan erkek tâbileri[/U] degil "IHTIYAÇSIZ erkek tâbileri"dir. Ama say ki KADINA ihtiyaci yoktur o tâbilerin... hiç farketmez yani bu, o erkekleri inanan kadinin erkek kardesi, babasi, amcasi... misillu "mahrem"leri yapmaz. Kanit isteyene Sümbül Aga örnegi yeter. Ne diyor [B]KADINA ihtiyaci olmayan[/B] Sümbül Aga'ya evlenme teklif eden Cevher Hatun: [I]Hayatta her seyin bi çaresi bulunur, öyle degil mi. Anasiz babasiz kalmis bi sürü sabi var neticede. Aliriz evimize bir kaç tanesini. Bakariz onlara. Evlatlarimiz olur... Evlatlarimiz olur. Bi aile oluruz... [U]Bi aile oluruz seninle[/U]. Kocaman mutlu bi aile oluruz.[/I] [url]http://www.zapkolik.com/video/muhtes...im-2013-710604[/url] Tesettürlü hanimlarin "Avret saydiginiz saçinizi basinizi, memelerinizi... KADINA ihtiyaci olmayan erkek tâbilerinize açar misiniz?" sorusuna verdikleri cevap ta bunu gösteriyor: [I]Hayir. Çünkü önemli olan onun bana nasil baktigi degil BENiM ona nasil baktigimdir.[/I] Inanmiyor tesettürlü hanimlar çalinan [B]tesettür minares[/B]ine tesettürcü ulemanin uydurdugu "inanan kadinin [U]KADINA ihtiyaci olmayan erkek tâbileri[/U] onun mahremidir" [B]kilif[/B]ina. |
Neden tesetturlu hanimlara sordunuz sadece tesettursuzlere de sorsaydiniz ya.
Belki mini etek giyen kadinlar baska birsey diyecek bir sorsaniza. |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:03 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam