hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Oruç (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=237)
-   -   Neden geceye kadar değil de akşama kadar? (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=4041)

galipyetkin 8. August 2018 12:21 PM

Sevgili yolcu 42.
Yazının sonunda benim görüşlerime uyarsan beni rab etmiş olacağınıı söylüyorsun. Yanılıyorsun
Çünkü:
Benim burada yazdıklarımda kendimden neşet eden bir fikri empoze etmiyorum ki. Tam tersine İsfahani'den kaçıp da Kur'an'a gelin diyorum. İyi okuyun . Bir daha okuyun ki anlatımımın haricindeki ifadeleriniz iftira olur.
Biliyorsunuz değil mi?'

İsfahani aç kalın diyor.
Kur'an "savm-siyam" diyor.
Siz "aç kal"dasınız.
Ben ise Kur'an ne diyor ise onu yapın diyorum..
O nedenle biz kendimizce bir öneri getirmedik.
Yazdıklarımı peşin hükmünüzden sıyrılarak bir daha okuyun.
Fark ettiniz mi?

Siz bana iftira ediyorsunuz.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

yolcu42 8. August 2018 01:00 PM

Hakkınızı helal edin eğer bunda şahsınıza birşey söylemişsem.
Ben örnek olsun diye verdim.

Şuna dikkat çektim.

İsfihaniye sorsan o da kuranı delil gösterir
Siz de görüşünüzde kuranı delil gösterir.
Bana sorsanız ben de kuranı delil gösteririm.
Üç farklı görül.üç mezhep olduk
Üçümüzde kurana inanırız.

Peki o zaman?

Önemli olan ibadet şekillerini doğru yapmak mı(neye göre doğrudur bu?)

Önemli olan isfihani çok alim adam,kuranı çözmüş zaten deyip kuranı duvara asıp isfihaninin kitabını mı alıyosun.

Yolcu42 mantıklı şeyler söylüyo deyip aklınıve kuranı duvara asıyormusun?

Ben 999 konuda doğru olsam 1 konuda yanlış olsam ben ahirette derim ki ben böyle anladım fakat yanlışmış.
Sen dersin ki ben yolcu42 ye uydum
Sen şirk koşarsın o zaman.

Bir de şu yönü var olayın.

Beni sapıtmış olarakgörürsün ve dersin ki
Bırak şu manyağı

Ben 999 fikirde yanlışsam bir fikirde doğruysam ve sen bu fikirden mahrum kalmışsan ne olcak?

Demek istediğim,kişileri doğru veya yanlış olarak ayırt etmek doğru değil
Kişilerin düşüncelerini ayırt etmek erdem
Furkan..

Bu adam hepkuran odaklı konuşuyo bu adam hep doğru söylüyo(yanlış)
Bu adam sapıtmış bunu ne dinleyecem beee(yanlış)

Herkes bir meyve sunar.
Bütün meyveleri kuran ve akıl süzgecindengeçirip güzel bi salata yap.
Sen de bir meyve sun insanlara
Deki,bu meyvabenim zannım,kurandan ve akıldan geçirmeden yemeyin.
Belki benden daha zekisiniz de benim göremediğim gerçeği görüyosunuz
Eğer görürseniz bana da yardım edin
Dersen.

İblisin işlediği ilk günahtan yani kibirden kendini kurtarırsın.
İnsanlara yardım ederken bir taraftan da yardım görürsün.

Sözlerim ortaya galip bey.

galipyetkin 8. August 2018 01:43 PM

Aman Allah'ım.

Sanki aklına ne eserse onları seslendir kanalındayız.
Adama sadede gel diyoruz;
Diyoruz ki İsfahani'yi bırakın da Kitab'a gelin diyoruz...
Verip veriştiriyor.

Ne istiyorsun ki be birader!.....

Söyle yahu.
Ben türkçe biliyorum..
Anlat.

İsfahani'yi bırak da Kitaba gel dememin nesini anlamıyorsunuz ki?

Arkadaşım sen iyi misin?
Çalakalem yazıyorsun. Anlamsız, boş kelâmlar

Kardeşim. Kısa ve öz.
Kitapta aç kalmak yok.

AÇ KALMAK iSFAHANİ'nin ESERİ.
BIRAK İSFAHANİ'yi,
ALLAH!a KİTABI YOLU İLE GEL ve
AÇ KALMA, SAVM ve
SİYAM ET.

Hala anlayamıyor musun?

Saygılarımla
Galip Yetkin

galipyetkin 8. August 2018 02:09 PM

[QUOTE=Hasasn Akçay]2.Orucun akşam olur olmaz bozulmasına itiraz ediyorsun.
Oysa orucun tamamlanma anı 2:187’de belirtilmiştir,
orada "Orucu geceye kadar tamamlayın" deniyor –etimmul siyâme ilel leyl,
ve GECE akşamı da kapsar yani gece gün batımında başlar.[/QUOTE]

Sayın Akçay'ın anlatımına göre gece akşamı da kapsadığı söylemektedir.
Allah'ın bazı ayetlerinde İşa, aşiyy, aşiyye geçer ve Aşiyy güneşin zevalinden batışına kadar olan zamandır. İşa ise güneşin battığı zaman yani akşam vaktidir. Aşiyy ve aşiyye günün sonu anlamına gelir.
Eğer orucun akşam/günün sonu bozulması istense idi ayette gece denmez, belirtilmiş akşam anlamlı kelimelerden biri kullanılmaz mıydı?

Ne dersiniz?
Acaba cani öyle istedi de öyle mi yazdı?

Saygılarımla.
Galip Yetkin

bartsimpson 8. August 2018 04:52 PM

[QUOTE=Hasan Akçay;22620]Siz öne sürdünüz ki [B]oruç Arabın [U]takvim[/U]ine göre tutulur[/B].

Sizin öne sürdüğünüz bu iddianın
yanlış bilgiye dayandığını belirttim ben.
Dedim ki:

Oruç
Arabın takvimine göre tutulmaz,
oruç hiç bir milletin takvimine göre tutulmaz
çünkü oruç [U]takvim[/U]e göre tutulmaz.

Oruç
"kavurucu dolunay" anlamındaki
"Şehru Ramazân"a göre tutulur,
ve Şehru Ramazân 29.5 gün süreli kamerî ay (lunar month)ı da temsil eder,
dolayısıyla oruç "Şehru Ramazân"da tutulur.

Bakara 185:

[I]Kavurucu dolunay o farkettiren okumanın indirildiği andır -Şehru ramazân ellezî ünzile fîhil furkân...
o dolunaya tanık olanlarınız o dolunayı oruç ile kutlasınlar.[/I]

Ve koyu harflerle şunu yazdım:

[B]Dolunaylardan yıl olmaz[/B],
kamerî aylardan yıl olmaz,
dolayısıyla kamerî aylardan takvim olmaz.

Dolunaylardan
belirli bir günden bir sonraki belirli güne kadar uzanan süredeki [I]dolunaylar dizisi[/I] olur (9:36),
ki bazan 12 dolunaya sahiptir, bazan 13.

Siz bunlardan YIL yapmaya kalkarsanız
zaman kavramından yoksun bir ucube elde edersiniz
ve o ucubenin zamanla ilgili sorulara cevabı yoktur.

Örneğin:

[I]Muhammed nebi 12 kamerî aylı yılın hangi [U]mevsim[/U]inde doğdu?
[U]O mevsim[/U]in ayları 12 kamerî ayın hangileridir?[/I]

Tarihte
gökteki aylardan yıl yapmak üzere yola çıkan herkes
döndü dolaştı o yılı şemsî yıla uyarladı
yani onu şemsî yıl yaptı. Yok başka oluru.
.[/QUOTE]

bana mantıklı geldi...

bartsimpson 8. August 2018 05:00 PM

[QUOTE=Hasan Akçay;22622]Dolunay evet ancak bir kere dolunay olabilir
ama oruç o dolunayın temsil ettiği kamerî ayda tutulur, en az 3 gün
çünkü 2:184'te geçen [I]eyyamen ma'dûdâ[/I]t ifadesindeki [B]eyyâm[/B] en az 3 gün demek.
Tam olarak kaç gün tutulacağı ise başka bir konudur,
konuyu dağıtmayalım isterseniz.

Bakara 185'in konumuzla ilgili bölümünü verdim,
bi daha vereyim:

[I]Kavurucu dolunay o farkettirenin indirildiği andır
o dolunaya tanık olanlarınız o dolunayı "savm"lasınlar.[/I]

"Savm"lanacak olan yani "oruçla kutla"nacak olan, o dolunaydır
çünkü müminlere farkındalık kazandıran okuma o dolunay gecesinde indirilmiştir;
aslında o farkettiren okumanın indirilmiş olmasıdır kutlanan.

Bir bakıma bizim 29 Ekim'imiz gibi,
aslında cumhuriyetimizin o gün ilan edilmiş olmasıdır kutlanan.

29 Ekim'i törenlerle kutlarız,
"o dolunay"ı oruçla kutlarız.
29 Ekim eğer devletimiz isterse törenlerle şu kadar ya da bu kadar gün kutlanır,
o dolunay oruçla en az 3 gün kutlanır çünkü 2:184'te Allah öyle istiyor.
.[/QUOTE]

açıklamanıza teşekür etmekle birlikte o dolunaya savm edilmesi bana biraz şirk koktu. pagan adetleri islam adına meşrulaştırılıyor mu yoksa?

galipyetkin 8. August 2018 05:58 PM

Sevgili bartsimpson.

Bu senden alıntı;
" Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı
Siz öne sürdünüz ki oruç Arabın takvimine göre tutulur.

Sizin öne sürdüğünüz bu iddianın
yanlış bilgiye dayandığını belirttim ben.
Dedim ki:
................
................
vs..vs...
bana mantıklı geldi...
..............................................."

diyen senden;

Bir daha düşünmeni ve araştırmanı isterim. Çünkü mesele mantık meselesi değil!

Arkadaşım.
Kitabın hiç bir satırında "oruç" denilen "aç kalma"yı ifade edecek bir kelime dahi bulamazsın. Allah hiç bir şart altında insanlarını açlığa alıştırmaz. Allah'ın kitabında "oruç" denilen İsfahani'den alıntı yoktur. Allah'ın kitabında [B]SAVM/SİYAM[/B] vardır.

Eğer aykırılıkları cevaplamaktan fırsat bulursam Savm/Siyam'ın anlamlarını açıklayacağım. Bu durumda da ikinci yazın da cevaplanmış olacak.


Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 9. August 2018 12:37 AM

[QUOTE=bartsimpson;22636]açıklamanıza teşekür etmekle birlikte [B]o dolunaya[/B] [U]savm edilmesi[/U] bana biraz şirk koktu. pagan adetleri islam adına meşrulaştırılıyor mu yoksa?[/QUOTE]


"Savm"lanan o dolunay
tıpkı "kut"lanan 29 Ekim gibi
bir vakit tanımıdır.

Kuran'da böyle ifadeler var:

Hac dolunayı (Zilhicce, 9:3)
Savaşmayıp oturma dolunayı (Zilkâde ?)
Barışa saygı dolunayı (Recep ?)

Akşam namazı için:
güneşin ufka sürtündüğü an yani güneşin batışı (namaz vaktinin başlangıcı, 17:78)
gecenin karardığı an yani alaca karanlık ile gece karanlığı arasındaki çizgi (namaz vaktinin sonu, 17:78)

Sabah namazı için:
ak ipi kara ipten seçtiğiniz an yani gece karanlığı ile alaca karanlık arasındaki çizgi (namaz vaktinin başlangıcı, 2:187)
gündüzün sabahki ucu yani güneşin doğuşu (namaz vaktinin sonu, 11:114)
.

bartsimpson 9. August 2018 07:37 AM

[QUOTE=galipyetkin;22637]Sevgili bartsimpson.

Bu senden alıntı;
" Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı
Siz öne sürdünüz ki oruç Arabın takvimine göre tutulur.

Sizin öne sürdüğünüz bu iddianın
yanlış bilgiye dayandığını belirttim ben.
Dedim ki:
................
................
vs..vs...
bana mantıklı geldi...
..............................................."

diyen senden;

Bir daha düşünmeni ve araştırmanı isterim. Çünkü mesele mantık meselesi değil!

Arkadaşım.
Kitabın hiç bir satırında "oruç" denilen "aç kalma"yı ifade edecek bir kelime dahi bulamazsın. Allah hiç bir şart altında insanlarını açlığa alıştırmaz. Allah'ın kitabında "oruç" denilen İsfahani'den alıntı yoktur. Allah'ın kitabında [B]SAVM/SİYAM[/B] vardır.

Eğer aykırılıkları cevaplamaktan fırsat bulursam Savm/Siyam'ın anlamlarını açıklayacağım. Bu durumda da ikinci yazın da cevaplanmış olacak.


Saygılarımla.
Galip Yetkin[/QUOTE]

Galip abi ben aç kalma ve savm ile ilgili konudan bahsetmedim.

Bana mantıklı gelen;

Siz bunlardan YIL yapmaya kalkarsanız
zaman kavramından yoksun bir ucube elde edersiniz
ve o ucubenin zamanla ilgili sorulara cevabı yoktur.

cümlesinin kapsamındaki açıklamadır.

bartsimpson 9. August 2018 07:42 AM

[QUOTE=Hasan Akçay;22638]"Savm"lanan o dolunay
tıpkı "kut"lanan 29 Ekim gibi
bir vakit tanımıdır.

Kuran'da böyle ifadeler var:

Hac dolunayı (Zilhicce, 9:3)
Savaşmayıp oturma dolunayı (Zilkâde ?)
Barışa saygı dolunayı (Recep ?)

Akşam namazı için:
güneşin ufka sürtündüğü an yani güneşin batışı (namaz vaktinin başlangıcı, 17:78)
gecenin karardığı an yani alaca karanlık ile gece karanlığı arasındaki çizgi (namaz vaktinin sonu, 17:78)

Sabah namazı için:
ak ipi kara ipten seçtiğiniz an yani gece karanlığı ile alaca karanlık arasındaki çizgi (namaz vaktinin başlangıcı, 2:187)
gündüzün sabahki ucu yani güneşin doğuşu (namaz vaktinin sonu, 11:114)
.[/QUOTE]

Hasan Bey verdiğiniz tüm vakit belirteçlerinin bir amacı ve sebebi var.
Savmlanan dolunay zamanının (sizin tabiriniz ile kutlanan) amacı ve sebebi nedir?

Verdiğiniz örnekler asıl konu ile uymuyor.

yolcu42 9. August 2018 08:19 AM

Hasan bey,
Tevbe36 da ayların sayısı 12 der
Bu ne demektir.

Ayrıca 10/5 de kasdettiğiniz gibi,güneş ve ay için kullanılan ona menziller takdir etti derken
O zamiri,erkektir.güneş için benim bildiğim dişil zamirler kullanılır kuranda.
Bu zamir ay için kullanılmıştır muhtemelen.

Bu ayeti delil göstermeniz bi tarafa
Bu ayet zaten kameri takvimi kasdetmez mi.

Güneş takvimini reddetmiyorum tabi ki

Hasan Akçay 9. August 2018 09:46 AM

[QUOTE=bartsimpson;22640]Hasan Bey verdiğiniz tüm vakit belirteçlerinin bir amacı ve sebebi var.
Savmlanan dolunay zamanının (sizin tabiriniz ile kutlanan) amacı ve sebebi nedir?
[/QUOTE]

Eğer "vakit belirteçlerinin amacı"ndan kastınız
onların belirtme işlevi ise
"savm"lanan dolunayın işlevi o dolunayın "savm"lanacağı vakti belirtmektir.

O dolunayı
o dolunaya tanık olan müminler "savm"layacağına göre
vakit dolunay gecesinini sabahıdır.

Örnek olarak 5 yılın kavurucu dolunay (Şehru Ramazân) geceleri
([url]https://www.timeanddate.com/calendar/?year=2016&country=4):[/url]

20 Tem 2016
09 Tem 2017
28 Hazi 2018
17 Tem 2019
05 Tem 2020

Sorunuzu doğru analdığımdan emin değilim,
ne istediğinizi lütfen net olarak belirtin.

Hasan Akçay 9. August 2018 09:58 AM

[QUOTE=yolcu42;22641]Hasan bey,
Tevbe36 da ayların sayısı 12 der
Bu ne demektir.

Ayrıca 10/5 de kasdettiğiniz gibi,güneş ve ay için kullanılan ona menziller takdir etti derken
O zamiri,erkektir.güneş için benim bildiğim dişil zamirler kullanılır kuranda.
Bu zamir ay için kullanılmıştır muhtemelen.

Bu ayeti delil göstermeniz bi tarafa
Bu ayet zaten kameri takvimi kasdetmez mi.

Güneş takvimini reddetmiyorum tabi ki[/QUOTE]

Bir iletide yalnızca bir husus. Lütfen.
[B]Tevbe 36'da ayların sayısı 12 der
Bu ne demektir[/B].

Bu, ayların sayısı 12 demektir
ve bir durum tesbitidir
tıpkı 2:258'deki "Allah güneşi doğudan getirir" gibi.

2:258'deki tesbit nasıl dolunayın ve ylıdızların doğudan gel[U]me[/U]diğini göstermezse
Tevbe 36'daki tesbit te ayların sayısının 13 ol[U]ma[/U]dığını göstermez;
dolunayların sayısı bazan 13'tür. Bir sonraki iletimde bunu görebilirsiniz.

Hasan Akçay 9. August 2018 10:59 AM

[QUOTE=yolcu42;22641]...10/5 kameri takvimi kasdetmez mi.[/QUOTE]

Yûnus 5:


Allah
[COLOR="Red"]ay[/COLOR]ı "inişler"e sahip kıldı ki yılların sayısını bilin
kaddere[COLOR="Red"]hu[/COLOR] "menâzil"e li ta'lemû aded es-sinîn

Ayın sahip olduğu menâzil yani inişler
dolunaydan inerek karanlık aya varan görüntüleridir:
şişkinay --> çeyrekay --> son hilal --> karanlık ay.

Ve o inişlerden biri
doluluk oranı %99.999… olan dolunaydır.

Peki, dolunay sayesinde
hangi yılların sayısını öğreniriz;
sizin bu iletinizde "kamerî takvimi kastetmez mi?" diyerek öne sürdüğünüz gibi kamerî yılların sayısını mı,
şemsî yılların sayısını mı?

Öteki dolunaylardan daha büyük ve daha parlak görünen bir dolunay var;
kavurucu yaz sıcaklarının habercisi olduğu için
Araplar ona KAVURUCU DOLUNAY anlamında Şehru Ramazân adını vermişler.

Aşağıda
kavurucu dolunayın 33 kez ortaya çıktığı tarihleri görüyorsunuz;
lütfen inceleyin ve bu 33 sayısı kamerî yılların sayısı mıdır ya da şemsî yılların sayısı mı, karar verin.
([url]https://www.timeanddate.com/calendar/?year=2001&country=4[/url])

Dikkat ederseniz bazı tarihlerde dolunayımız bir öncekinden 19 gün GEÇ geliyor
çünkü bir önceki "dolunaylar dizisi"nde 13 dolunay var; geç gelmeyi 13ncü dolunay sağlıyor.
13 dolunaylı o 12 "dolunaylar dizisi"ni sizin için numaralandırdım.

Tem 05, 2001
Hazi 25, 2002 --- 1
Tem 13, 2003
Tem 02, 2004
Hazi 22, 2005 --- 2
Tem 11, 2006
Hazi 30, 2007 --- 3
Tem 18, 2008
Tem 07, 2009
Hazi 26, 2010 --- 4
Tem 15, 2011
Tem 03, 2012
Hazi 23, 2013 --- 5
Tem 12, 2014
Tem 02, 2015 --- 6
Tem 20, 2016
Tem 09, 2017
Hazi 28, 2018 --- 7
Tem 17, 2019

Tem 05, 2020
Hazi 25, 2021 --- 8
Tem 13, 2022
Tem 02, 2023
Hazi 22, 2024 --- 9
Tem 11, 2025
Hazi 30, 2026 ---10
Tem 18, 2027
Tem 07, 2028
Hazi 26, 2029 ---11
Tem 15, 2030
Tem 03, 2031
Hazi 23, 2032 ---12
Tem 12, 2033

dost1 9. August 2018 08:42 PM

Selamun aleyküm,


İnşikak 18: Vel kameri izâttesak.

1. ve el kameri : ve aya
2. izâ : olduğu zaman
3. ittesaka : gerçek hale döndü, (nuru) tamamlandı

1 - İskender Evrenesoğlu: Ve nuru tamamlandığı (dolunay haline geldiği) zaman Ay’a (kasem ederim).
2 - Diyanet İşleri: Dolunay hâlindeki aya ki,
3 - Abdul Metin Saruhan: Dolunay olmuş aya yemin ederim ki.
4 - Abdulbaki Gölpınarlı: Ve aya, dolunay olunca.
5 - Abdullah Parlıyan: dolunay haline gelen aya da andolsun ki;
6 - Adem Uğur: Dolunay olmuş aya,
7 - Ahmed Hulusi: Dolunay'a ki,
8 - Ahmet Tekin: Düzgün bir dolunay haline geldiği zamandaki aya yemin ederim.
9 - Ahmet Varol: Dolunay haline geldiği zaman aya,
10 - Ali Bulaç: Ondördüne girdiği zaman aya;
11 - Ali Fikri Yavuz: Bedir haline geldiği zaman o Ay’a ki,
12 - Ali Ünal: Ve gittikçe büyüyüp dolunay halini aldığı zaman aya,
13 - Bayraktar Bayraklı: (16-19) Hayır! Şafağa, geceye ve onun topladığı şeylere, dolunay şeklini alan Ay'a yemin ederim ki siz halden hale geçersiniz.
14 - Bekir Sadak: Dolunay halindeki aya and olsun ki:
15 - Celal Yıldırım: Derlenen dolunaya da yemin ederim ;
16 - Cemal Külünkoğlu: (16-19) Hayır (boşuna yaratıldığınızı zannetmeyin)! Yemin ederim akşamın alaca karanlığına, geceye ve gecenin içinde barındırdığına, dolunay hâlindeki aya ki, muhakkak siz bir durumdan diğerine uğratılacaksınız (tabakadan tabakaya bineceksiniz).
17 - Diyanet İşleri (eski): Dolunay halindeki aya and olsun ki:
18 - Diyanet Vakfi: (16-19) Hayır! Şafağa, geceye ve onda basan karanlığa, dolunay olmuş aya yemin ederim ki, halden hale geçersiniz.
19 - Edip Yüksel: Dolunay halindeki aya,
20 - Elmalılı Hamdi Yazır: Ve derlendiği zaman o Aya
21 - Elmalılı (sadeleştirilmiş): ve derlendiğinde (dolunay haline geldiğinde) o aya ki,
22 - Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Derlendiği zaman o aya,
23 - Gültekin Onan: Ondördüne girdiği zaman aya;
24 - Harun Yıldırım: Ve aya, dolunay olduğunda;
25 - Hasan Basri Çantay: toplu bir haale geldiği (nuuru tamamlandığı) zaman aya ki,
26 - Hayrat Neşriyat: (16-18) Yemîn ederim o şafağa (akşamın kızıllığına)! Geceye ve (karanlığında)topladığı şeylere! (Nûrunu) topla(yıp dolunay hâline gel)diği zaman, aya!
27 - İbni Kesir: Ve toplu halde geldiğinde aya;
28 - İlyas Yorulmaz: Dolunay haline gelen ay'a yemin olsun ki.
29 - Kadri Çelik: Dolunay halini aldığı zaman aya.
30 - Muhammed Esed: ve dolunay haline gelen ayı:
31 - Mustafa İslamoğlu: ve safha safha dolunay halini alan ayı (şahit tutuyorum ki
32 - Ömer Nasuhi Bilmen: Ve toplandığı vakit kamere,
33 - Ömer Öngüt: Andolsun dolunay haline geldiğinde aya!
34 - Şaban Piriş: Dolunay halindeki Ay’a..
35 - Sadık Türkmen: Ve dolunay şeklini aldığı zaman Ay’a ki;
36 - Seyyid Kutub: Dolunay halindeki Ay'a andolsun ki,
37 - Suat Yıldırım: Dolunay halini alan ay hakkı için:
38 - Süleyman Ateş: Değirmileşen aya,
39 - Tefhim-ul Kuran: Ondördüne girdiği zaman aya;
40 - Ümit Şimşek: Ve dolunay halindeki Aya:
41 - Yaşar Nuri Öztürk: Toparlandığı zaman Ay'a,

Hasan Akçay 9. August 2018 10:56 PM

Evden, bilgisayardan bir süre uzak olacağım;
iletilerinizi cepten okuyabilirim ama yazma imkanım yok.
Allah'a emanet olun.

Hasan Akçay 10. August 2018 03:43 AM

[QUOTE=khaos;22623]Aksiyon filmi seyreder gibiyim...
Konu nereye varacak çok merak ediyorum. Bu arada Galip abininin bir deyimi gözden kaçtı. Savm için kullandığı ''[B]aç kalma[/B]'' seansı.
Hasan Bey,
Galip abinin gelmek istediği nokta bu sanırım. Sorduğu diğer sorular işin özünde buraya gelip dayanacak anlayın artık.[/QUOTE]


O dolunayı "savm"layın -فلي"صم"ه- ifadesindeki "savm"lamayı
isteyen "[B]aç kal"[/B]ma seansı sayıp reddeder;
benim buna bi sözüm olmaz, saygı duyarım.

Ama 2:185'ten benim anladığım
o dolunayda müminlere farkındalık bilinci aşılayan bir okuma indirilmiştir;
o dolunayı [B]oruç[/B] ile karşılamak bir bakıma "mesajı aldım, farkındayım" demektir.
Ben de buna saygı duyulmasını beklerim.

İnanış farkları yüzünden
insanların birbirini düşman görmesini onaylamıyorum.

galipyetkin 10. August 2018 10:54 AM

Savm ve siyam ifadelerine bir müddet sonra ben kendi anladığım yönde, kırmadan dökmeden cevap vereceğim.

Daha önce bu sayfalarda iki kere olmak üzere Peygamber İşaya'nın Tevrat'tan alınma "oruc"unu verdim.
Sayın Hakkı Yılmaz'ın yazılarında da rastlamıştım.
Lütfen dikkatle okuyun.
Daha sonraki vereceğim yazıdan da anlayacağınız gibi Kur'an'ın savm ve siyam hakkında bildirdiklerinin anlatımı ile oruç (aç kalma-susuz kalma-sessiz kalma/susma) arasında bir ilgi olmadığı anlaşıldikça açıklamalarım sürecek
Buyrun.


[B]Tevrat’ta Gerçek Oruç
Tevrat – İşaya 58. bölüm

Diyorlar ki: ‘Oruç tuttuğumuzu neden görmüyor, Benliğimizi yendiğimizi neden farketmiyorsun?‘

“Bakın, oruç tuttuğunuz gün keyfinize bakıyor, İşçilerinizi eziyorsunuz. Orucunuz kavgayla, çekişmeyle, şiddetli yumruklaşmayla bitiyor. Bugünkü gibi oruç tutmakla sesinizi Yükseklere duyuramazsınız.”

İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz? İnsanın benliğini yenmesi gereken gün böyle mi olmalı? Kamış gibi baş eğip çul ve kül üzerine mi oturmalı? Siz buna mı oruç, RAB’bi hoşnut eden gün diyorsunuz?

Benim istediğim oruç, Haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları Özgür kılmak, tutsakları salıvermek, her türlü boyunduruğu kırmak değil mi? Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi? Barınaksız yoksulları evinize alır, çıplak gördüğünüzü giydirir, yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz, Işığınız tan gibi ağaracak, Çabucak şifa bulacaksınız.

Doğruluğunuz önünüzden gidecek, RAB’bin yüceliği artçınız olacak. O zaman yardım çağrılarınıza RAB yanıt verecek, Feryat ettiğinizde, ‘İşte buradayım’ diyecek. “Eğer boyunduruğa, kaba işaretler yapmaya, Kötücül konuşmalara son verirseniz, Açlar uğruna kendinizi feda eder, yoksulların gereksinimini karşılarsanız,

Işığınız karanlıkta parlayacak, Karanlığınız öğlen gibi ışıyacak.[/B]


***
(Sonsuzluk Kulesi Sitesi Tercümesidir.)

Saygılarımla.
Galip Yetkin

galipyetkin 11. August 2018 07:42 AM

Daha evvel "Kur'anda Oruç-Hakkı Yılmaz" başlıklı, 23.July.2013 tarhli yazımla şöyle yazmışım:

[B]"Benim anladığıma göre "oruç":
İslâm'ın getirdiği kural ve kaidelere aykırı düşünce ve eylemlerden hayat boyu uzak kalarak, ihtiyaç fazlasından elinde bulundurduğun başkasının hakkı olanı, elden çıkartıp bir daha onlara, kul hakkı doğurduğundan, yaklaşmayıp uzak kalarak, itidalli yaşamak, kavam içinde kalmaktır, "salat'ı ikâme ve zekâtı ita" içinde kalmak, Bakara177. ayeti yerine getirmektir.
Ama oruç diye acemce ifede edilen kelimenin aslı "savm=savma"dır. Musa peygamberin "ibadethane"lerinden biri diye tercüme edilir, ki savunma amaçlı toplumu ifade eder (-Hac 40:savami-)
ve "savma" savunmaya dayalı düşmanı/sömürücüleri savma/püskürtme eylemidir."[/B]


Bu yazdıklarım ile İşaya'nın orucu göz önünde tutularak bir de ana konuyu bozmadan bir parçasını aldığım şu yazı bölümünü okuyun lütfen:

"[B]Farsça kökenli bir sözcük olan “Oruç” Kur’anda geçmemektedir.

Kişisel olarak Savm veya toplu(m)ca Sıyam çalışmaları programlı bir şekilde yapılır veya diğer aşamalarında katılmak üzere (hasta/seferi iken) yapılamayabilir; ama geleneksel oruç ritüelindeki gibi -güneş ışınlarıyla- bozulabilen bir olgu değildir.

***

Evrensel değerlere aykırı hangi konularda zaaf/açık/abartı/tıkanıklık var ise ıslaha, düzeltmeye, reforma, rehabilitasyona yönelik bütün bu programlı çalışmalar gerçekleştirilirken ayetlerde ortak olarak vurgulanan, atlanmaması gereken nokta.. Bizlerin Kur’an = Vicdan = Evrensel Değerler doğrultusunda, yılın sadece bir ayı değil, bir ömür atlamamamız gereken mevzu:
Taam’il miskin!..

Türkçesi, çevrendeki, en yakınındaki işsizin, ihtiyaç sahibinin, eğitimini idame ettirecek bir öğrencinin donatılması, iş – aş – ev sahibi edilmesi için seferber olmak. Lütfen hatırlayalım ayeti, ne diyordu? “O miskinin ihtiyacını gidermez, bu karakteriyle dini yalanlayanın vay haline” (Maun-3)

“ve alellezıne yütıykunehu fidyetün taamü miskin” (2:184)

Diyor ki, Sıyam programı içerisinde Savm çalışması yapan için -pide, tatlı, AVM kuyruğunda beklemek değil-, miskinin ihtiyaçlarının giderilmesi bir sorumluluktur! Niye? Umulur ki korunursunuz! (2:183) İhtiyacını gider, bir eksiğini kapat ki kötüye meyletmesin, ve bu eğilimler toplumda yaygınlık kazanmasın! Umulur ki korunursunuz! (2:183)

Takva’ya, Hakk’a ve yansıması Halka karşı sorumluluk bilincimizi geliştirip, Allah’ın koruması altına nasıl gireceğiz ki başka türlü? Mucize mi indirilecek göklerden? Sihirli sopayla mı? Yemekle şişirilmiş bir karınla edilen Arapça istiğfarlarla mı?

Yüzlerce yıldır kendimizi değil de orucu tutuyoruz, bu ritüel ile korunuyor muyuz? Etiketi İslam olan ülkelerin durumu ortada değil mi? Yoksa, Allah -haşa- yalan mı söylüyor ayetlerinde ? Umulur ki korunursunuz! (2:183)

Ritüel kelimesini, içi – merkezi – ruhu boşaltılmış, çeperinde sadece şeklin, sembolün, gelenekten alınan taklit hareketin kaldığı eylemler anlamında kullanıyorum.

Nasıl gireceğiz bu koruma altına da, toplumca bu musibetlerden, belalardan korunabileceğiz ? Kur’an’ın hiç bir ayetinde ekstra bir DEĞER biçmediği aç ve susuz kalma ritüellerini ön plana çıkartarak mı, yoksa merkezdeki “Taam’il miskin” VURGUSU ile mi ?

***

SIYAM, iman edenleri “koruma” altına alıyor ve salih amellerle/ıslah edici/reformist eylemlerle Takva sahibi yapıyor. Dolayısıyla SAVM kişisel; SIYAM toplumsal bir takva eğitimidir.
Ve III mertebesi vardır – 5:93.

Savm – Sıyam – Orucun getirisi:

O halde Takva sahiplerinin özelliklerini Kur’an’da tarayarak SAVM ve SIYAM’ın sonuçlarını bir mihenk taşı olarak kullanabilir ve Takva eğitimine mi giriyoruz yoksa aç ve susuzluk yanımıza kâr mı kalıyor bunu tespit edebiliriz!

Evet, SAVM’ın nefsimize getirilerini okuyalım.. Veya takva sahipleri için görelim..

I- aşama:
-Yakınlarına, yetimlere, miskinlere/işsizlere, yolda kalmışlara, isteyenlere mallarından harcarlar (2:177)
-Söz verdikleri zaman sözlerini yerine getirirler (2:177)
-Sıkıntı, hastalık ve şiddete maruz kaldığında azmederler (2:177)
-Hatalarında bile bile ısrar etmezler (3:17)
-Dosdoğru ve sâdıktırlar (2:177)
-Allah yolunda canlarıyla ve mallarıyla cihad ederler (9:44)
-Öfkelendikleri zaman öfkelerini kontrol eder ve insanları affederler (3:134)

II- aşama:
-Bereket ve bolluk içerisinde yaşarlar (7:96)
-Allah, kurtuluş yollarını ve problemlerin çözümünü ihsan eder. Ummadıkları yerden rızıklanırlar. (65:2-3)
-İşleri/yolları kolaylaştırılır (92:5)
-Toplumların başlarına karşılık = ceza olarak gelen musibetler, belalardan korunurlar (27:53)
-İnsanların hilelerinden korunurlar (3:120)
-Fenalık, kötülük dokunmaz (39:61)
-Basiret ve Tezekkür ehlidirler (7:201)
-Hak ve Batılı ayırt etme gücü, yani furkan verilmiştir (8:29)

III- aşama:
-Ahirete kesin bilgi/bizatihi tecrübe sahibidirler. (2:5)
-Cehennemden uzaklaştırılırlar, o kadar ki cehennemin uğultusunu dahi duymazlar (21:101-102)
-Melekler onları güzellikle Vefat ettirir, cennete dahil eder (16:32).
-Özgüven hisleri geçici değil, sabitlenmiştir; EMİNLİK MAKAMINdadırlar, cenneti hissederler ve İLK ÖLÜMDEN BAŞKA ÖLÜM TATMAZLAR (44:51-57)
-Sekine/tam huzur-sükunet hissi içlerine işlemiştir (48:26).
-Allah’ın velisidirler/şah damarı yakınlıklarını hissederler ve içlerinde (geleceğe ait) ne bir korku ne de (geçmişten getirilen) hüzün vardır (10:62-63)
-Duaları kabul edilir (5:27)
Kalpleri/Şuurları Allah’a dönüktür, Rahman’dan (!) haşyet duyarlar. (50:33)
-Takva Kelimesi/öğretisinde sabitlenmişlerdir (48:26).[/B]

Sonsuzluk Kulesi Sitesinden alıntıdır.

Saygılarımla
Galip Yetkin.

yolcu42 11. August 2018 09:02 AM

Yanlışlıkla olması dışında bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz. Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir. Meğer ki ölünün ailesi o diyeti bağışlamış ola. (Bu takdirde diyet vermez). Eğer öldürülen mümin olduğu halde, size düşman olan bir toplumdan ise mümin bir köle azat etmek lâzımdır. Eğer kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mümin köleyi azat etmek gerekir. Bunları bulamayan kimsenin, Allah tarafından tevbesinin kabulü için iki ay peşpeşe oruç tutması lâzımdır. Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
(Sure No:4 Ayet No :92)

Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffâreti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size âyetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz!
(Sure No:5 Ayet No :89)

Haccı ve umreyi Allah için tam yapın. Eğer (bunlardan) alıkonursanız kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir. (Hac yolculuğu için) emin olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban kesmeyen kimse hac günlerinde üç, memleketine döndüğü zaman yedi olmak üzere oruç tutar ki, hepsi tam on gündür. Bu söylenenler, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah´tan korkun. Biliniz ki Allah´ın vereceği ceza ağırdır.
(Sure No:2 Ayet No :196)

Galip bey,burdaki geçen oruçları nasıl anlamalıyız.

galipyetkin 11. August 2018 10:19 AM

Sayın yolcu42.

Bu ayetleri nasıl anlıyorsanız öyle anlayın ve kendi anlayışınıza uymadığım için de beni sorgu-suale muhatap tutmayın.
Bu tür sorular konuyu saptırmaktadır.
Bizim "oruç" diye adlandırılmaya kalkışılan konuya dahil olmamızın sebebi,
bu konuda yalnış bilgi verilmesidir.

Ana konuyu ortaya koyarken biz üç noktayı soru yapmıştık. Bunların içinde "oruç nedir?" veya "ne değildir?" gibi bir konumuz yoktu; konu "oruç" ortaya konulmadan görüşülebilirdi ama döndü dolaştı buraya geldi. Şimdi de sayfalarca tutacak üç açıklamayı benim önüme soru olarak getiriyor ve konu bizden daha da benim elimle uzaklaştırılmaya çalışılıyor.
En basiti 2/196. mealini ele alırsak her cümlesi yanlış. Bunun açıklamasını da daha evvel yapmıştım.
Bu konudan uzaklaşmalar sebebiyle isteklerinizi zamanı geldiğinde/o ayet ve konulara sıra geldiğinde, cevaplama imkanım olursa cevaplarım.

Asıl siz bana asıl konu olan "neden geceye kadar değil de akşama kadar" sorusunun cevabını verin.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

yolcu42 11. August 2018 11:09 AM

Burda kasdettiğiniz ayette,
Aşiyye değil leyl kelimesi geçer.
Leyl yani gece,akşam ezanına denk gelen vakitte başlar,sabah namazının bittiği vakitte yani geceden eser kalmadığı ve etrafın mubsir yani görünebilir renk tayfının ( kızıl ve mor arası) olduğu anda biter.(bu renkler birleşince beyaz ışık olur)
Ve gündüz başlar.

Gündüzün içinde görünebilir renklerin hepsi mevcuttur.
Akşam olduğunun ilk belirtisi,
Frekansı en düşük olan kızıl rengin dünyaya ulaşamadığı andır.
Bütün renkler sırayla silinir.
Ve yatsı ezanının okunduğu an olan ğasakil leyl yani gecenin karanlığı evresi başlar.

Ayrıca gündüzün içinde barınan iki görülemeyen ışık vardır.
Kızıl ötesi(kızıl renkten bir düşük frekanstadır)
Sıcaklık verir
Ve ultra viyole(mor renkten üst banttadır)

Kuranda ziya veya duha ibarelerinin bunları karşılaması kuvvetle muhtemeldir.

Gün ve gece vakitlerinin ölçüsü güneşden ziyade gün ışıklarıdır.

Güneşin battığı an değil,gün ışınlarının kaybolmaya başladığı an,akşam vakti yani gecenin zülefleridir.

Sabah ezanı vakti ise süreç tersine işler.
Kuranda geçen "Fecrin kuranı" ifadesi muhtemeldir ki fecr ışıklarının toplanmasını kasdeder
Böylece bütün ışıklar toplanıp beyaz ışığı oluşturmaya başlar.bütün ışıklar toplanınca beyaz ışık oluşur ve gündüz başlar
Doğrusunu allah bilir.

yolcu42 11. August 2018 11:55 AM

Ayrıca,
Gün içerisindeki vakitlerde güneşe göre değil gün ışıklarına göre vakit belirlemek üzerine şunları söyleyim.

Kasas 71.Ayet: (Resûlüm!) De ki: Düşündünüz mü hiç, eğer Allah üzerinizde geceyi ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah´tan başka size bir ışık getirecek ilah kimdir? işitmiyor musunuz?
Kasas 72.Ayet: De ki: Söyleyin bakalım, eğer Allah üzerinizde gündüzü ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah´tan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek ilah kimdir? Görmüyor musunuz?

Kuranda dikkatimi çeken,bazı ayetlerin sonunda
İşiten bir kavim için ayetler var
Göz sahipleri için ayetler var demesiydi.

Güneşten gelen ışınlar aslında titreşimdir.
Görünebilir tayftaki titreşimleri gözümüz algılar.
Ve buna görme denir.
Daha düşük frekansta,kızıl ötesi,radyo dalgaları vardır.sonra kulağımızın algılayabildiği ses bantı vardır.bazı canlılar,bizim duyamadığımız titreşimleri yani frekansları duyar.

Yani demek istediğim,
Renklerde,kızıl ötesi ışınlar da,radyo dalgaları da ve duyduğumuz müziksesi de aslında aynı türdendir.hepsi frekanstır.
Yalnızca gözümüzün gördüğüfrekansı kulağımız duyamaz.

Ayetlerde geceden bahsedip sonundaişitmiyor musunuz demesi
(gece frekanslarbirer birer kaybolur)

Gündüzden sonra görmüyor musunuz demesi
(gündüz ışık tayfları aslında dünyay perde çeker ve evren,yıldızlar görünmez)
Bunlar düşünülmesi gereken konulardır.

Bunlar benim alanım değil,
Namaz vakitlerini araştırıken öğrendim.çünkü kutuplarda bu bize öğretilen vakitler yoktu ve bu çelişkiyi bünyem kaldırmazdı

Şöyle deseydim eğer
1.imam ezan okıyunca kılarım namazımı günahı onun boynuna
Veya
2.namaz zaten müşrik adetidir

O zaman bunları araştırmayacak ve allahın yaratma sanatının inceliklerini göremeyecektim.

Belki tesbitlerimin yarısı yanlıştır.
Önemli olan araştırmaktır.

yolcu42 11. August 2018 12:22 PM

İsra 78.Ayet: اَقِمِ الصَّلٰوةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ اِلٰى غَسَقِ الَّيْلِ وَقُرْاٰنَ الْفَجْرِۜ اِنَّ قُرْاٰنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُوداً

Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını. Çünkü sabah namazı şahitlidir.

Bu ayette güneşin hareketi varken.
Güneşin görülemediği durumda şu ayet vardır.

Hud 114.Ayet: Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır.

(kopyaladığım mealleri baz almadan arapçasını incelemenizi tavsiye ederim.
Örneğin fecr kuranı kelimesine sabah namazı anlamı verilmiş )

yolcu42 11. August 2018 04:06 PM

Şimdi belki bu kadar açıklama,
Gereksiz,anlamsız geliyor olabilir.

Yani ışınlar,frekanslar falan.

Peki bunları kim yarattı.
Allah.

Peki araştırıp incelememiz boşuna mı.

Al-i İmran 190.Ayet: Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır.

Al-i İmran 191.Ayet: Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah´ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!

Onun için benim gece,gündüz konusunda bu kadar detaylı konuşmam kimseye komikgelmesin.
Çoğuda yanlış zannım olabilir fakat,

İncelemek,yaratıcıya olan övgüyü ve inancı artırıyor

Hasan Akçay 12. August 2018 01:48 AM

Halil Ay hocamızın iletişimi
umursamadik izlenimi doğmasın,
cevap verelim.

Sevgili hocam,
kamerin İTTİSAK etmesi
KAMİL hale gelmesine
yani simetrik olmasi, kenarlarınin eksiklik bulunmaması.

Kısacası
kamerin İTTİSAK etmiş görüntüsü dolunay anlaminda "sehr"dir.

Hasan Akçay 12. August 2018 02:17 AM

Başka bir husus:

2:185'te "savm"layın denen SEHR
yalnızca 1 (bir) dolunaydir;
"dolunaylar dizisi"ndeki bütün dolunaylar değil.

Kısacası "savm"lamaya hangi anlam yüklenirken yüklendi,
anılan etkinlik kısa sürelidir.

galipyetkin 12. August 2018 04:41 PM

Artık biz de, eğer Sayın Akçay ve Sayın yolcu42den fırsat bulabilirsek, yavaş yavaş konuyu açmaya başlayalım. İlk olarak Eyyamen Ma-dudat tan başlayalım.


Bu ifade üzerinde bir zamanlar Hasan Bey ile çekiştik. Fakat Hasan Bey in dediği dediktir. Kendisinden başkasını dinlemez. Çünkü otomatiğe bağlamıştır; ufak bir değişiklik Hasan Beyi bozar.

Evvet.
Eyyamen ma'dudat bir elin parmakları kadar gün, yani sınırı belli olan bir müddet filan değildir. (Hasan Beyin inanışı).
Eyyamen ma'dudat, [B]gelip geçici sayılı günler[/B]dir. Hani deriz ya : üç-beş gün; işte o.
Gelip geçicidir ama sınırları, ne kadar uzun veya kısa olduğu belli değildir.[url]https://hanifler.com/showthread.php?t=2791&page=2[/url]

Bu konuyu siz kendiniz değerlendirin diye ayetleri vereyim:

3/ÂLİ İMRÂN-23: E lem tera ilellezîne ûtû nasîben minel kitâbi yud’avne ilâ kitâbillâhi li yahkume beynehum summe yetevellâ ferîkun minhum ve hum mu’ridûn(mu’ridûne).
[B]Kendilerine Kitab dan nasip verilenleri görmedin mi? Aralarında hüküm vermek için Allah ın Kitabına davet olunuyorlar, sonra onlardan bir grub geri dönüyor ve onlar yüz çevirenlerdir[/B]

3/ÂLİ İMRÂN-24: Zâlike bi ennehum kâlû len temessenen nâru illâ [B]eyyâmen ma’dûdât(ma’dûdâtin)[/B], ve garrahum fî dînihim mâ kânû yefterûn(yefterûne).
[B]Bu, onların -Ateş bize sayılı günlerden başka asla dokunmayacak- demeleri sebebiyledir. Ve onların dînleri hakkında iftira etmiş oldukları şeyler, kendilerini aldattı[/B]

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 12. August 2018 05:49 PM

Benim hakkımda kullandığınız sözlere dikkat edin,
ben sizin hakkınızda kullandığımda sizi üzecek sözleri
siz benim hakkımda kullanmayın.

yolcu42 12. August 2018 06:40 PM

Benim hakkımda kullanabilirsiniz.ben alıştım

galipyetkin 13. August 2018 08:35 AM

Konumuzla ilgili ilk olarak ilk ayet olan2/183. ayeti yazalım:

[B]-Ey inananlar, SİZDEN ÖNCEKİLERE YAZILDIĞI gibi MÜTTAKİ OLMANIZ için sizin üzerinize de SİYAM yazıldı.[/B]

Nedir SİYAM?
Siyam SAVMın çoğuludur.
Savm Türkçemizde de vardır:Savmak fiilinden gelen savma, uzaklaştırma, etkinliğine son verme, vs.dir; ve tekil, bireysel olarak yapılan eylemdir.
Bu kelimenin kökeni savmaa, Hz.Musa zamanında toplumcu bir düzen içinde yaşayanların, sömürücülerin kendilerini ezip sömürmesinden kurtulmak ve eylemleri savmak için kurdukları manastır benzeri bir yaşam tarzı/alanıdır. İsterseniz ibadethane diyebilirsiniz (Hacc:40-savami-).
Siyam ise bu eylemlerin toplu olarak yapılmasıdır.

Bu açıklamadan da anlaşılıyor ki savm ve siyam
İsfâhânî/nin aç kalma seansları değildir.
Bir amacı vardır ve bu da muttaki/takva sahibi olmak için sömürüye karşı bir savunmadır.

2/184. ayetin özü ise:
Savm ve siyamla sayılı günler(eyyamen madudat) sürecek bu zaman içerisinde , savm yazılı olan, daha açıkçası savm esnasında yaşayan insanlar, kişi veya kişiler bir hastalık sebebiyle veya savm/siyamın yapıldığı yerden uzakta seyahatte olmalarından dolayı siyam çalışmalarına katılamıyorlarsa...
... hastalar hastalıkları iyileştiğinde,
... seyahatte olanlar geri döndüğünde
savmları ile siyam eylemine katılırlar. Fakat bunların katılamadığı zaman zarfında normal olarak onlar namına da hareket etmiş olan diğerleri fazlaca yüklenmiş/emek vermişlerdir. İşte bunların katılamamasından dolayı miskin/mağdur durumuna düşenlerin miskinliklerini/mağduriyetlerini yani ne yönden miskin/mağdur duruma düşmüşlerse onun da, bu savm ve siyama başından katılamamışlar tarafından gidermeleri gerekir.

Burada dikkat şuraya çekilmelidir: Eğer toplumda aç ve açıkta olanlar ve miskinler bulunuyorsa bunlar da kişisel çabalar/savm yanında toplumsal çaba/siyam ile giderilir. Tıpkı Nisa suresinin ilk dört ayetinde yetimler hakkında ne ve nasıl yapılıyoru anlattığımız gibi. Salatın ikâme edildiği, zekatın verildiği ve nahl-71'in uygulandığı İslam ülkelerinde aç, açıkta kalan ve fakir insan yoktur.
Bu nedenle ayetlerde bir kişinin bir fakiri/yoksulu doyurması gibi geçen ifadeler müteşabihtir.

Diğer ayet 2/185. ayeti daha sonra açıklayacağım.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 13. August 2018 12:35 PM

O dolunayi görenleriniz
o dolunayi savmlasinlar.

Ayetimizde söylenen budur.

Yani?
"Yani"si sudur:

O dolunayi savmlama işi
o dolunayin zamaninda, o dolunay varken yapilabilir
tıpkı o dolunayi görmek isi nasıl o dolunay varken yapilabilirse.

Şimdi aklımıza danışalım.

O dolunayin zamani 14-15 gün sonra dolacağına göre
o dolunay kaç gün savmlanabilir?

Soru budur:
eyyamen madudat kaç gundur;
3 ?
10 ?
15 ?
15'den fazla?

galipyetkin 13. August 2018 07:39 PM

Neden gelip geçici, sayılı günlerdir.
Eğer savm ve siyam yapılmasa idi "ramazan" denilen şartlar devamlı kalacaklardı ve neticesi ne olurdu bilemeyiz.
Fakat "ramazana ve şartlarına" karşı, farz olan gerek ferden gerek topluca savunma özellikli karşı koyma/savm ve siyam neticesi, İslam Toplumu için kötücül durum, "Eyyamen Ma'dudat"da yani gelip geçici sayılı günler sonunda bitmiş olacaktır.
Bu gelip geçici sayılı günler için "gün/müddet" verilemez. Şartlara göre uzun veya kısa olabilir. Ama savm ve siyama uyulmakla muhakkak sona erecektir.
Çünkü:

2/185.-:
[B]Kur'an bir rehber, bu rehberliğin apaçık bir delili ve doğruyu yanlıştan ayırt edici olarak bunalımın(ramazanın) herkese açık/aşikâr/alamet/belirti/(eşşehr) olduğunda iner(çare olur). Bundan dolayı sizden her kim bu belirtiye/alamete/(ramazana)/(eşşehre) şahit olursa hemen onda/ona karşı SAVM/mücadele etsin. Kim de hasta veya yolculukta ise diğer günlerde girişsin. Allah size kolaylık ister, zorluk istemez ama sayısını(eyyemen ma'dudatı) tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdiği için Allah'ı yüceltmenizi/güvenmenizi ve karşılığını ödemenizi ister.[/B]

Ramazan ve ramazan gibi sıkıntı, dert, ızdırap veren içinden çikamadığımız durumlar, felaket diye nitelediğimiz haller başımıza veya toplumun başına gelebilir. Bu hal o kişi ve o toplum için gecedir;önünü, arkasını sağını, solunu görüp fark edemez, kalakalmıştır. İşin içinden çıkamaz. İşte Bakara-185. ayet Kur'an'ın(umarın, çarenin, evrensel doğrunun ki Kur'an'ın isimlerindendir) gecemizde bize indiğini anlatırken bir de Kadr Suresini okuyun; daha iyi anlayacaksınız. Yalnız unutulmamalıdır ki Kur'an bir kitap değildir. Mânâdır, içeriktir, mefhumdur. Kitabın/Mushafın içerisinde mânâ olarak vardır. Bu özelliğini Ayetlerle kısa bir süre önce yazmıştım;isterseniz bir göz atın. ([url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1710&page=16[/url])
Buyrun:

[B]KADR SURESİ

Rahman ve Rahîm Allah adına.

Ayetlerin meali:

1-Şüphesiz Biz, [COLOR="Red"]değerli sayfalar içindeki Kur’ân'ı[/COLOR] Kadr gecesinde indirdik.
2-Kadr gecesi nedir; sana ne bildirdi/öğretti?
3-Kadr gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
4,5-Haberci âyetler, [COLOR="Red"]içlerindeki ruh; can katan, canlı tutan güçleriyle[/COLOR] Rablerinin izniyle/ bilgisi gereği, o şafak sökene kadar/aydınlığa kavuşuncaya kadar [COLOR="red"]iner dururlar[/COLOR]; her bir işten.[/B]

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Hasan Akçay 14. August 2018 01:43 AM

2 iddia:

1.Kuran BİR gecede indirildi.
2.SEHR "belirti"dir, zorluk belirtisi.

Dogrusu:

1
Kuran 23 yıl gibi uzun bir sürede indirildi;
kadir gecesinde yani 1 (bir) gecede indirilmedi.
2:185'te ve 97:1'de kullanılan fiil o yüzden "inzal"dir,
ki 1 (bir) kerede indirilmeyi dile getirir.

Kısacası
anılan 2 ayette indirildiği belirtilen o kuran (k küçük harf)
yalnızca bir suredir.

Bir de TENZİL fiili var;
23 yıl gibi bir sürede parca parça indirilmeyi o dile getirir.

2
SEHR zorluk "belirti"si değildir,
"dolunay"dir.

Kuran'daki kelimelerle böyle oynamak suretiyle
yeni bir Kuran yazılabilir elbet
ama Allah'in indirdiği Kuran değildir o.

Başka bir forumda da SEHR "kent"tir denmişti ciddi ciddi;
hani 9:2'de musriklere süre veriliyor ya 4 sehr...
4 kent veriliyor demekmiş o.
Sözün bittiği yerdi; "Aman aklımıza mukayyet olalim" demek zorunda kaldım.

yolcu42 14. August 2018 08:12 AM

Doğru yolu bulasınız diye Musa´ya Kitab´ı ve furkanı verdik.
(Sure No:2 Ayet No :53)

Furkan,kitaptan tevrattan ve incilden farklı bir şey olarak anlatılır.
Ramazanda inen furkanın kitap olduğunu nerden çıkardınız

(3-4) (Resûlüm!) O, sana Kitab´ı hak ve önceki kitapları tasdik edici olarak tedricen indirmiş; daha önce de, insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ile İncil´i indirmişti. Furkan´ı da indirdi. Bilinmeli ki, Allah´ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, suçlunun hakkından gelen mutlak güç sahibidir.
(Sure No:3 Ayet No :4)

Ey iman edenler! Eğer Allah´tan korkarsanız O, size furkanı verir(kılar), suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir.
(Sure No:8 Ayet No :29)


Ayrıca kadir gecesinde inen "o" zamiridir.onun kuran olduğuna ve kadir gecesinin ramazanda olduğuna deliliniz nedir.(benim hatırladığım yok,varsa söyleyiniz de ben de bileyim.)

Size şehr kelimesinin yaklaşık 30 günü kaplayan bir zaman belirteci olduğuyla ilgili yukarda ayetler verdim ve siz bunlara izahat bulabildiniz mi . Sonra yine iddianızda sabit durdunuz.
Şehr,zaman birimidir çünkü zamanla ilgili emirler (yevm,senet)de olduğu gibi şehr ile tarif edilir.
Kuran der ki aylar onikidir.şehru ramazan bir isim tamlamasıdır.ramazan ayı demektir.demekki ramazan bu oniki aydan biridir.

Siz diyorsunuz ki şehr kelimesine şehir demişler.allah akıl versin.

Peki birinin verdiği anlamı başka ayetle başka biri çürütüyorsa ve iddia sahibi bu çürütmeyi görmezden geliyorsa.şehr kelimesine traktör anlamı da verilebilir.size niye komik geliyor ki?

Allah ne yazmış acaba demiyor çoğu insan.
Ben olsam şöyle yazardım diyor.
Lafım size değil.

yolcu42 14. August 2018 10:42 AM

Ramazan ayında inen furkandır
Furkan kitaptan ayrı bir soyut kavramdır
Kitabı,kainatı,toplumu,kendi nefsini anlamak
Farkına varmak,ayırt etmek,analitik düşünmek olabilir.
Kadir gecesi "o" inmiştir.
O zamiriyle furkan kasdediliyorsa kadir gecesi ramazandadır
Eğer o zamiriyle kitap veya kuran kasdediliyorsa ki
(kitap ve kuran da farklıdır.furkan;analiz,parçaları inceleme,doğru parçaları ayırt etme,ayıklamadır. kuran,sentez,sentetik düşünme,yapboz parçalarını bütünleştirme,yeni bir teori belirleme olabilir.)kadir gecesi 12 aydan herbirinde olabilir ki belki hiçbirindedir.
Kadir,güç değil ayar demektir diyebiliriz
Güç demek kaviyyü kelimesi ile karşılanır
Ayar gecesi.

Acaba takdir edilen yani ayarlanan nedir
İnsan mı,kitap mı,kainat mı

Bunlar benim kanaatimdir.en doğrusunu elbette allah bilir.

yolcu42 14. August 2018 11:17 AM

Üst düzey bilgi basamakları,
Analiz,sentez,değerlendirme dir.

Örneğin bir kuşun kanatlarını,aerobik yapısını incelemek,analiz etmektir.

Kuşu örnek alarak bir uçak tasarlamak sentez yapmakdır diyebiliriz.

Kitabın,kainatın,toplumun,nefsinin ayetlerini analiz eder(furkan)

Sonra bu ayetleri sentezleyerek mesajı,yaratılış amacımızı çözersek bu kurandır diyebiliriz.
Rahman suresi der ki,
Kuranı öğretti,insanı yarattı,ona beyanı öğretti.
Dikkat ederseniz,
İnsanı yarattı demeden Önce kuran öğretti der.
Allah Âdem´e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.
(Sure No:2 Ayet No :31)
Bakara 32.Ayet: Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler.
Bakara 33.Ayet: (Bunun üzerine:) Ey Âdem! isimlerini meleklere anlat, dedi. Âdem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi.

Şimdi,melekler x i biliyorlar ademe y öğretilip meleklere y mi soruluyor
Ademin farkı sadece fazla şey bilmesi mi
Yoksa,

Melekler x,y,z bilgilerini,yani ne öğretilirse biliyor.yani googleye ne yüklersen onu bilir.

Adem(as)e ise xyz öğretiliyor ve adem bu bilgileri analiz ederek yeni bir bilgi üretiyor.

Örneğin,sadece sana öğretilen şekilde çiftçilik yaparsın.hasat zamanı toplarsın.bu böyle devam eder.
Ki düşünüp inceleyen birisi fotosentezi,hücreyi,toprağı analiz eder ve daha verimli olacak şekilde üretim sağlanır,dahası bunları görüp yaratma sanatını görüp,bütün gücün allaha ait olduğunu kavrayıp ona övgü sunar

Rasul o gün şikayet eder
Kavmim kuranı mehcur bıraktı diye.
Acaba analitik düşünmeyi mi terk edişten bahseder.

Furkan kelimesi fark kuranda çokca geçer.
Kuran(birleştirme) kelimesi için delilim ise,
Kuranda,"fecrin kuranı"17/78 ifadesi geçer.yani fecrin toplanması diyebiliriz.kadınlarda 30 günlük döneme "kur'a dönemi" diyor2/228.yani değişik evrelerin oluşturduğu dönem diyebiliriz.
Yani,
Furkan,zararlı otların arasından faydalı bitkileri ayırıp toplama
Kuran,bu bitkilerden yemek yapma
Beyan,bu yemeği servis etme diyebiliriz sanırım.

Adem(as)in farkı gibi,analitik düşünmeyi bırakmamak ne kadar önemliyse,

Bu meziyetle de övünüp,kibre kapılmak tehlikelidir

Övgü yalnızca bu yeteneği bize yükleyen,hiç bir şeye muhtaç olmayan allahındır.

galipyetkin 14. August 2018 02:47 PM

Bazı karikatürlerde veya çizgi dizilerde bir adam görürüz; dizinden kırık bir ayağını yerden kaldırmış, kollarından biri beli hizasında, yumruk atarmış gibi, yüzü hizasındaki diğeriyle de iki parmağını şıklatırken, başı hafif yukarı kalkık, dudakları kulaklarında sırıtmaktan 32 dişi birden yüzünde aksesuar ve gözlerinden biri kapalı diğeri yukarı bakarken , tepesinde bir balon içerisinde bir ampul yanmakta.....
Bu resim o adamın bir buluş yaptığını anlatır. Belki de bir beladan, bir sıkıntıdan kurtulmanın, çaresini bulmanın sevincini yaşamaktadır. İşte bu karanlık bir durumdan kurtuluşun görüntüsü ki bulduğu çare de onun Kur'an'ıdır. Çareyi bulduğu o parmaklarını şıklatıp ampulün yandığı an karanlıktan kurtuluşudur. İşte bu da gecesinin sonu olan onun kadir gecesidir.

[B] Karanlık içindeki insanın hali gece gibidir.
Allah kudretine şahit olagelen insanın karanlıktan çıkışı, onun için bir dönüm noktası olacaktır. Bu karanlığın sıyrılmaya başladığı gece hali KADİR GECEsi olup, Kuran ayetlerini okuyan/yerine getiren yani ilim üzerinde olan kişi, toplum, millet, devlet bu karanlıktan kurtulmaya başlar. Bu dönüm noktası ilimsiz geçen bin ayın getirdiğinden daha hayırlıdır. (İlim üzerindeki batı/Avrupa fersah fersah fark atmıştır.)

Karanlığın giderilmesi, insanın gecesinden gündüzüne kadar olan bir süreçtir ve günümüzde aydınlanma olarak ta ifade edilir. Aydınlanma sürecinde insanda bir hareketlilik ve güç meydana gelir. Zihni melekeleri açılır; ayetleri insanlara anlatma için bir ruh gelir.

Bu gelen ruh ise, temiz bilgi yani ruhul kudus, güvenilir bilgi yani ruhul emindir. Bu ayetlerin, meleklerin ve ruhun istifadeye sunulması aydınlanana kadar sürer. (Kuran üzerine yazılar sıtesinden alıntı)[/B]

Ayete gelirsek, geçen kadr kelimesinin anlamı=değerli, itibarlı, kıymetlidir.

-İndirdik- kelimesi de Allah yönünden -kıyamete kadar takdir ettik-.

Ayetteki -bin- rakamı abartı olarak belirtilmekte ise de bize göre öyle değil. Nasıl ki bazı harfler bazı rakamları sembolize ediyorlar ve ebcet hesabında kullanılıyorsa, bazı rakamlara da bazı mânâlar yüklenmiştir (Nuh peygamberin yaşı hakkında yazılanları hatırlayın).
Bin rakamı da -bir işin lâyıkı ile tam ve eksiksiz yapılmasından dolayı bir menfaat elde edilmesidir-.

Böyle olunca Surenin 3. ayetini şöyle çevirebiliriz.
"-Kişi veya toplumun bilincine indirilen Kuran o iş için, o kişi veya toplumca lâyıkı ile tam ve eksiksiz yerine getirilirse menfaatlenilecek bir hayr elde edilecek dolayısı ile o toplum için olumlu bir durum ortaya çıkacaktır."

Son iki ayetten de, her değişik iş için(her bir işten ifadesi) Kuranın indiği ve bu Kuran ile aydınlatmanın, belanın def edilmesine kadar süreceği anlatılmakta.

Bu paragrafa son olarak şunu da ekleyeyim:

[B]39/Zümer-23: Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu culûdullezîne yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâhi, zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin).

Allah sözün/hadisin en güzelini BİRBİRİNE BENZER, İÇ İÇE, İKİLİ MÂNÂLAR ifade eden BİR KİTAP halinde indirmiştir. .........[/B]

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Hasan Akçay 15. August 2018 04:12 AM

[QUOTE=yolcu42;22665]Kuran der ki aylar onikidir. şehru ramazan bir isim tamlamasıdır. ramazan ayı demektir. demekki ramazan bu [U][B]oniki[/B] aydan bir[/U]idir. [/QUOTE]

Evet, Kuran aylar 12'dir der ve Kuran'ın bu dediğinde hata yok;
hata Kuran aylar 13 değildir diyor iMiŞ GiBi yapılmasında.

Aylar bazan 13'tür,
örneğin en uzun gündüz 2018'den en uzun gündüz 2019'a uzanan sürede*
13 ay var.

Demek ki ramazan bu [U][B]onüç[/B] aydan biri[/U]dir.
________________________________________

* [url]https://www.timeanddate.com/calendar/?year=2018&country=4[/url]

01: Hazi 28, 2018
02: Tem 27, 2018
03: Ağu 26, 2018
04: Eylu 25, 2018
05: Ekim 24, 2018
06: Kası 23, 2018
07: Ara. 22, 2018
08: Oca 21, 2019
09: Şub 19, 2019
10: Mar 21, 2019
11: Nisa 19, 2019
12: May 19, 2019
13: Hazi 17, 2019

yolcu42 15. August 2018 09:16 AM

Hasan bey öğrenmek için soruyorum

Bilinen kameri takvime göre,
Aylar,yeniay(hilal)ın görülmesiyle başlar,hilal 12 kez görüldüğünde 1 yıl tamamlanmış olur,hilal 29-30 günde bir görünür değil mi.

Siz ise oruç başlangıcının hilalle değil dolunayla başladığını mı söylüyorsunuz.
Bu dolunayın da temmuz aylarında olan kavurucu dolunay olması lazım
Yani kameri takvimi kabul ediyor lakin orucun bu takvimle ilgisi olmadığını mısöylüyosunuz.yoksa kameri takvimi kabul etmiyor musunuz.
Yani bütün ölçütün güneş takvimine göre mi olması gerekir diyorsunuz

Böyle mi düşünüyorsunuz.bilmek için soruyorum


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:52 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam