![]() |
[QUOTE=yolcu42;22501]Yukarıdaki alıntınız hasan beyin böyle düşünenlere eleştirisi yanlış anlamadıysam.[/QUOTE]
Evet, eleştirimdir ve bunu "Ne kadar [B]keyfî[/B] bir iddia!" diyerek açık ve net olarak dile getirdim: Öyleyse, 24. âyetteki المحصنات [el-muhsanât] ile, Allah tarafından korunan “bekar kadınlar” kastedilmiştir. Ne kadar keyfî bir iddia değil mi, tıpkı şunun gibi: Öyleyse, 24. âyetteki المحصنات [el-muhsanât] ile, “evli kadınlar” kastedilmiştir. Bırakalım kardeşim, Allah'a şunu kastettirmeyi bunu kastettirmeyi de "Allah ne diyorsa o!" diyelim. |
Sayın yolcu 42.
Bu sitede yeniden yazmaya başladığında aklımda kaldığınca "kitap"ı birkaç kere hatim ettiğini ve Arapça öğrendiğini yazmıştın. Bu durumda sorduğunun cevabını benden iyi bilmen gerekir; dolayısı ile benim bilgilendirmeme ihtiyacın olmamana rağmen beni buna sorumluymuşum gibi göstermeye çalışmanın altında başka şeylerin varlığına düşüncelerim beni itekliyor. Yalnız şunu söyleyeyim. Allah koyduğu ana ilkelerin uygulamalarını ve uygulama şekillerini insanların aralarında istişare ederek alacakları karara bırakmıştır. Kadınlı erkekli olarak büyük veya küçük topluluklar halinde yaşayan toplumlarda aile hayatı ve evlilik,yani cinselliğin o toıpolumun kurallarına uydurulması o toplumların kendilerinin örf, adet ve kanunlarına göre kurdukları düzene göre işleyip, bazı yerlerde, mesela Brezilya Kuzey Amazon bölgesinde Zo'e kabilesinde, Nepal-Tibet arasındaki Nigma kabilesinde ve Hindistan\'ın güneyinde Toda Topluluğunda çok kocalı yaşam/poliandri varken, bazı toplumlarda, meselâ Arab'larda kadını mal olarak gördüklerinden, çok karılı/poligami, bazı toplumlarda tek eşli evlilik/monogami yaşamı var olup Allah o toplumların kendi örf ve adetine dayalı yaşantılarına karışmamakta, bazı toplumlar da meselâ İtalya, boşanmayı kabul etmemekte; Eskimo da gece yatısına gelen erkek misafire de karısını geceleyin ikram etmekte. Örf ve adetler o toplumların bir birlik, bir bütünlük halinde oluşmasını sağlayan en büyük kültürel yapılardır. Örf ve adetler kendi toplumlarının sosyal hayatlarını da düzenleyen kurallar sistemidir. O toplum için gayet doğal ve geçerli olarak kabul edilmiş bu kuralların asıl maksatlarının dışına çıkılarak, [U]o topluma göre [/U] yalan yanlış kurallar getirmeye çalışmak en büyük hatadır. Çünkü konu özü itibariyle yöreseldir. [B]HUCURAT /13 Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve ÖRFLER YOLUYLA TANIŞIP KAYNAŞASANIZ DİYE sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır. [/B] KUR'AN'da da "karı-koca/zevc-zevce edinme/evlenme hukuku" hakkında düzenleme Nisa Suresinde bulunmayıp, Nisa Suresi ile düzenlenmiş ayetler "iş hukuku"nu, iş, işçi ve işveren yönünden uyumluluğun oluru, aksaklıkların giderilmesi vs. anlatılmaktadır. Çünkü KİTAP'ı iyice tetkik ederseniz "evlenme izahı" denilen ayetlerin hem birbirleriyle, hem de İslam\'ın ana prensipleri ile (meselâ kadınları dövme) çeliştiğini; Nuh Peygamber'den beri çalıştırılanların sömürüldüğünün anlatılmış olduğunu fark edeceğiniz gibi, konunun, yani çalışma hayatının sömürüye en açık ve zulüm içerdiğini ve de konunun evrenselliğini bu nedenle Allah'ın bizzat kendisinin, yönlendirici yönde emredici kurallar getirmiş olduğunu anlayacaksınız. [B]Zuhruf-32 "Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Ve onların kimini kimine derecelerle üstün kıldık ki, BAZISI BAZISINI TUTUP ÇALIŞTIRSIN. Rabbinin rahmeti, onların derleyip topladıklarından daha hayırlıdır."[/B] Yaşar Nuri Öztürk Eğer karı koca hukuku yani evlilik bakımından yasa çıkartılmasına ihtiyaç duyulursa, istenirse o toplumun meclisince o topluma uygun kurallar getirilerek ihtiyaç giderilir. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
[QUOTE=yolcu42;22501]Hasan bey tam olarak muhsanat kavramı hakkında ne düşünüyor bişey demek haddim olmaz... [/QUOTE]
[I]Vel muhsanatu minen nisâi illâ mâ meleket eymânukum. [/I] Nisâ 24'ün başındaki bu ifadenin Türkçesi bana göre şöyle olabilir: [I]Ve korunan kadınların bağımsız olanları ama yeminlerinizin yönettikleri hariç.[/I] Bu ifadeden benim anladığım konu islam ve evlilik olduğunda kadınların tümü korunmaktadır. Sizin onları eş almanızın helal olması ya da olmaması korunup korunmamaları yüzünden değil evlenirlerken sizden bağımsız olup olmamaları yüzündendir. Evlenirlerken hiç kimsenin iznine ihtiyaç duymayan, dolayısıyla BAĞIMSIZ olan kadınlar size helaldır ama yeminleriniz tarafından size BAĞLI kılınanlar haram. Onları başkaları eş alacak, siz ailelerinin izniyle -bi izni ehlihinn (4:25) 4:25'teki [COLOR="Green"][B]izâ uhsinne[/B][/COLOR] anahtar ifadedir, ki [I]korunmaktalarken[/I] anlamına gelir ve yüklem olarak koru[U]n[/U]mak edilgendir. Bunun anlamı: Yeminlerinizin yönettiği genç kızlarınız, tamam, kendi iffetlerini kendileri korurlar ama korumaya bir de dış etken katılıyor. Yüklemin telaffuz edilmeyen [U]Özne[/U]si odur. Edilgen: onlar iffetçe korunmakta iken Etken..: [U]islam[/U] onları korumakta iken Peki ne yapılacak islam onları koruyup dururken onlar [U]uygunsuz davran[/U]ırsa? Nisâ 25: bağımsız müminelerin yarı cezasına çarpılacaklar fe aleyhinne nısfu mâ alel muhsanâti minel azâb Sevgili yolcu42, Bu tür uzun iletilerde dikkat dağılabiliyor. Bu söylediklerimle ilgili kısa bir anı anlatayım. Belki dikati dağılmaktan kurtarır. Bir akşam işten evlerimize dağılırken aniden yağmur bastırdı. Yürümek imkansız. Bir arkadaşın arabasına doluştuk. En son içeriye Amerikalı genç bir kız daldı ama yer yok. Bir erkeğin kucağına oturuverdi. Hareket ettik. Şimdi düşünün. Bunu islam hoş görmez, [U]uygunsuz davranış[/U] sayar -[COLOR="Green"]fâhişeh[/COLOR] (Ahzâb 30) ama o kızımızın toplumu hoş görüyor. İleti gerçekten uzadı, daha sonra devam etmek üzere burada keseyim. Hem geribildirim de alırım belki, iyi olur. . |
İlginç bişey söyliyeyim,
şaşıracaksınız: Ahzâb sûresinde belirtildiği üzere Muhammed nebiyle [COLOR="Red"]evli[/COLOR] bazı kadınlar onun "yemininin yönettiği"dir -"mâ meleket yemîn"uke (50, 52) ve bunlar eğer uygunsuz davranırlarsa cezaları [B]iki katı[/B]na çıkarılır -[COLOR="Green"]yudâaf lehâl azâbu [B]dı’feyn[/B][/COLOR] (30). Oysa bakın Nisâ 25'in mevcut "meal"lerinde ne deniyor: [U]Evli[/U]liğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezanın [B]yarısı[/B] uygulanacaktır. (Yaşar Nuri Öztürk) Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının [B]yarısı[/B] uygulanır. (Diyanet) [COLOR="Green"]fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne [B]nısfu[/B] mâ alâl muhsanâti minel azâb[/COLOR] Gördük mü? Allah diyor evlendikten sonra [B]iki kat[/B] ceza, onlar diyor evlendikten sonra [B]yarım[/B] ceza. Abdülaziz Bayındır'ın deyimiyle, peki gerçek nedir? Nisâ 25'teki [COLOR="Green"]izâ uhsinne[/COLOR] islam tarafından [I]korunur olmalarından sonra[/I] anlamına geliyor, [I]evliliğe geçtiklerinden sonra[/I] anlamına gel-mi-yor. Gayrimüslimken yeminlerle bakımı üstlenilen genç kızlara islama girmelerinden sonra yeni ortama alışma süresi tanıyor Allah, onların henüz tam uyum sağlayamamış olmasını cezada indirim nedeni yapıyor yani bir tür ARTI AYRIMCILIK olayıdır bu ve yalnızca geçici bir süre içindir, en geç evlenir evlenmez sona eriyor. Hiç düşünmüyor ulema(?!)mız yazık ki... Benim eşim başka bir erkeğin kucağına oturacak, başka bir erkekle öpüşecek, hatta meallerde öne sürüldüğü üzere zina yapacak ama sırf onu benim yeminim yönetiyor diye yarı ceza ile yırtacak. Ne yarı cezası Allah aşkına, tabancamı kaptığım gibi alın çatından fururum o şırfıntıyı, fururum! Onunla öpüşen ırz düşmanını da fururum. Kesmez, o yasayı çıkaranları da fururum. Evlilikte zinaya teşviktir o, ceza değil... . |
Nisâ 25'teki "izâ uhsinne"yi
sayın Hakkı Yılmaz Türkçeye [U]sahiplenildiklerinde[/U] diye çevirmiş. [QUOTE=Taner;6167][U]Sahiplenildiklerinde[/U] fâhişe işlerlerse, o zaman onlara hür kadınlara verilen azabın yarısı verilir.[/QUOTE] "İzâ uhsinne"yı [I]onlar islama girip te islam tarafından korunur olduklarında[/I] diye okumak [I]evlendiklerinde[/I] diye okumaktan elbet daha isabetlidir ama Sayın Hakkı Ylımaz'ın [I]sahiplenildiklerinde[/I] diye okuması çok daha isabetli. Fakat en isabetlisi "Allah ne diyorsa o"dur yani lafzî çeviri. Yorumsuz, eksiltmesiz, artırmasız. O'nun dediği: izâ uhsinne yani [U]korunmaktalarken[/U]. Evliliğe girdiklerinde demiyor Allah, sahiplenildiklerinde demiyor... Korunmaktalarken diyor. "Allah ne dediyse o"na razı olun, Allah'ın dediğini deyin yalnızca: [U]Korunmaktalarken[/U] uygunsuz davranırlarsa onların cezası bağımsız olanların yarı cezasıdır fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alâl muhsanâti minel azâb . |
Hasan bey galiba sizden farklı düşünerek muhsanat kelimesinin anlamını "zina sıçu işlememiş kadın" olarak anlatmıştım.ve nisa25-26bu durumda olanları kapsıyor demiştim.
Şimdi muhsanat kelimesi geçen diğer ayetleri inceledim. Aşağıda verceğim ayetler sanki benim iddiamı doğruluyor gibi. (24/4) (24/23)(24/33) |
Açıklarsanız sevinirim.
Örneğin 24:4 "muhsanât"ın iffetli kadınlar olduğundan hareketle onlara iftira etmeyi cezayı gerektiren suç sayıyor. Bu anılan iftira size göre niçin uygunsuz davranış değildir de zinadır? Şu videoya bakar mısınız [url]https://video.uludagsozluk.com/v/sahilde-sevgilisiyle-%C3%B6p%C3%BC%C5%9Fen-t%C3%BCrbanl%C4%B1-k%C4%B1z-15679/[/url] Zina yapmıyor tesettürlü bu bekar kızımız öpüşüyor. Bekar başka bir mümineye zina etti diye değil de sahilde öpüştü diye iftira edilirse muhsanât kavramına ne olur? |
Teşekkürler.
(24/4) ün zina suçu olduğuna dair sanırım aklıma gelen tek kanıt (24/2-3) deki akışın 24/4 ile bağlatılı olması. Şu noktayı da ilave etmem lazım "muhsanat-zina suçunu işlediği dört şahit tarafından onaylanmamış kadın" demek daha doğru aslında. Ayrıca24/33 de "ellerinizin altındaki (tehassunen)olmak isteyenleri bağye"? zorlamayın Bu da bize muhsanatın aslında basit bir sıfat olmayacağını gösteriyor sanki. Ayrıca ma meleket için eş ve çocukları da dahil edersek. 24/33 de Kişinin cariyesini(hizmetçisini) veya öz veya üvey kendi kızını zengin birine veya başlık parası karşılığı kızın rızası olmadan vermesini,onu bağye(taşkınlığa?) zorlamak sayıldığı kasdediliyor olabilir Ayrıca hasan bey,sizin verdiğiniz anlam sanki 24/4 e uymuyor gibi.yani yeni müslüman olmuş kadınları önemsemiyor gibi. İyi günler Aslında 24/33 de fuhuş değil de bağy kelimesinin kullanılması aklıma şunu getirdi. Acaba kızıistemediği biriyle evlndirerek onun ilerde taşkınlık -gözü dışarda olma potansiyelini artırıldığını mı kasdediyor ayet? |
Açıklamanız çok güzel,
ben teşekkür ederim. Diyorsunuz ki muhsanât "zina suçunu işlediği dört şahit tarafından onaylan[U]ma[/U]mış kadın"lardır. Peki zina suçu işlediği dört şahit tarafından onaylandıktan sonra tövbe edenler nedir; muhsanât mı değil mi? Bakınız Mümtehine 12. O ayeti kerimede zina eden kadınlar için Allah'dan mağfiret dile deniyor nebiye -vestağfir lehunne allahe ve devam ediliyor: inne allahe gafûrur rahîm. Demek ki Allah affedecek. Kadınların durumu sonra ne olacak sizin bu muhsanât tanımınıza göre? |
Affetmesi ahiret içindir diye düşünüyorum.zaten önemliolannodur dünyada çektğimiz sıkıntılar ahiret yanında bişey değildir
O kadın bulabilirse zina etmemiş bir erkek bulsun. Veya zina eden bir erkek muhsanat bir kadın bulabilir mi acaba. Bulamaz demiyorum da ona bi kolaylıktır bu ayet aslında 24/3 de de zaten müşrk bir erkekle evlenir diyor. Zaten bu hükümlerden haberi olmayan veya ona uymayan müşrklerdir. (yalnız şunu bilmiyorum,zina eden kadının hükmü 24/3 e göre bir emirmidir yoksa olacak olan böyledir mi diyor ayet?) Doğrusunu allah bilir. |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:44 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam