hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Kur'an (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=187)
-   -   Kuran'ın yazarı ! (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2548)

aşık74 6. October 2011 01:14 PM

Kevser suresi :
Biz sana sonsuz iyilikte bulunduk ki: Seni yaratıp yetiştirenden dirlik ve esenlik dileyerek, tepkileri [B][COLOR="Red"]göğüs[/COLOR][/B]leyesin. Sonu kesilecek olan sana düşmanlık edendir.

Ben burada kurban kes diye bir emir göremiyorum miralay abim :) Ama Göğüslenmesi gereken ve katlanılması gereken zorlukların olduğunu görüyorum !

dost1 6. October 2011 02:30 PM

Selamun Aleykum! Değerli Aşık74 Kardeşim!

[QUOTE=aşık74;10570]Yorumlar için teşekkürler. Bana şu durum ilginç geliyor.

Kainatın ve her şeyin yaratıcısı RABB im bu küfürleri edermi kullarına ?
Bu laf'lar onun şanına yakışır mı ? Bu aşağıdaki söz' ler YARATICI dan çok , bir insanın sözleri ve dışa vurumları gibi geliyor bana !!

Allah onları kahretsin!
akılsızlar!
odunlar!
yalancılar!
maymunlar!
domuzlar!
hayvanlar hatta hayvandan da aşağılıklar!
eşekler!
pislikler!
aşağılıklar!
canı çıkacasılar!
Köpekler, Alçaklar, “yabani eşekler”, “merkepler”, “susamış develer”, “dilini sarkıtıp soluyan köpekler”, “geberesiciler”, “reziller”, “sapik kişiler”, “beyinsizler”, “kof kütükler”, “alçak zorbalar”, “soysuzlar”, “Kahrolasılar”, “yalancılar”, Kahrolun,elleri kurusun…

Yaratıcı bu kadar lanet okurmu arkadaşlar ?[/QUOTE]

[B]Alemlerin Rabbı olan Yüce Allah yaptığından sorumlu değildir. Malikel Mülktür.[/B]

Mu'mınun;116: [B]İşte gerçek sahip, yönetici Allah, yüceler yücesidir. O'ndan başka ilâh diye bir şey yoktur. O, saygın, en büyük yönetim makamının Rabbıdır.[/B]
Enbiya;23: [B]O [Arş'ın Rabbi Allah], yaptığından sorumlu olmaz, onlar ise sorumlu olacaklardır.[/B]

[B]KUR'AN; indirildiği toplumun dilinin Arapça olması nedeniyle -o toplumun Kur’an’ı anlayıp akledebilmesi için- Arapça/Arabiyyen olarak indirilmiştir. [/B]

Ve eğer biz onu yabancı dilde bir Kur’an yapsaydık, elbette “Ayetleri detaylandırılmalı değil miydi? İster yabancı dilde ister Arapça!” diyeceklerdi. De ki: “O, iman edenler için bir kılavuz ve bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur’an onlar üzerine bir körlüktür. Onlara çok uzak bir mekandan seslenilmektedir.” (Fussılet/44)

Ve Biz onu [apaçık kitabı] yabancılardan [Arapça bilmeyenlerden] birine indirseydik de, bunu o, onlara okusaydı, onlar, buna iman ediciler değillerdi. (Şuara/198, 199)

Apaçık kitaba ant olsun ki Biz onu aklınızı kullanasınız diye Arapça bir Kur`an [okuma] yaptık. (Zühruf/2, 3)

Onunla [apaçık kitapla], uyarıcılardan olasın diye apaçık bir Arapça lisan ile senin kalbine Emin Ruh [Güvenilir Can, sağlam bilgi] indi. (Şuara/193-195)

Ve Biz böylece onu [Kur’an’ı] Arapça bir hüküm [mükemmel bir yasa] olarak indirdik. Ve eğer sana gelen ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, Allah’tan sana bir Yakın Kimse ve bir koruyucu yoktur. (Ra’d/37)

Ve bundan [Kur`an`dan] önce bir rehber ve rahmet olarak Musa`nın kitabı vardı. Ve bu [Kur`an] ise zulmeden kimseleri uyarmak, iyilik-güzellik üretenleri müjdelemek için Arap lisanı üzerine tasdik eden bir kitaptır. (Ahkaf/12)

Ve işte böylece Biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik. Onda tehditlerden tekrar tekrar açıklama yaptık. Belki takva sahibi olurlar yahut onlara yeni bir öğüt oluşturur. (Ta Ha/113)

Ve ant olsun ki Biz, düşünüp öğüt alsınlar diye pürüzsüz Arapça bir kur`an [okuma] olarak; takvalı davransınlar diye bu Kur`an`da insanlar için her türlüsünden örnek verdik. (Zümer/27, 28)

Bu, Arapça bir Kur`an [okuma] olarak, bilen bir kavim için ayetleri detaylandırılmış bir kitaptır. (Fussılet/3)

İşte böylece Biz kentlerin anasını ve onun kıyısındaki kişileri uyarasın ve kendisinde hiç şüphe olmayan toplanma günü ile uyarasın diye sana Arapça bir Kur`an vahyettik. Bir grup cennettedir, bir grup da cehennemdedir. (Şûra/7)


[B]Her dilin edebiyatında edebi sanatlar kullanılır. Kur’ân’da da birçoğu günümüz Türk Edebiyatı’nda da kullanılmakta olan ve kendi içlerinde ayrıca kısımlara ayrılan[/B] - "Teşbih, Hakikat, Mecaz, İstiare, Kinaye, Haber-İnşa cümlesi: Emir, Nehy, İstifham, Temenni, Nida, Kasr, Vasl-Fasl, İcaz, İtnab, Tıbak, Mukabele, Umum-Husus, İcmal-Tafsil, Mûsâvat, Zikir-Hazf, Cinas, Seci, Husnü’l-İbtida, Husnü’l-İntiha, İltifat vb." [B]edebi sanatlar vardır. [/B]


[B]Yaratılan biri olarak yaratıcınızı beğenip, beğenmemeye; Yaratıcınızın gönderdiği Resullere ve Kitaplara iman edip etmemeye hakkınız vardır.[/B]

Kehf;29: "Ve de ki: "O hak [gerçek], Rabbinizdendir. O nedenle dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin/inanmasın." ..."

Yaratılan olarak Yaratıcım olan Allah'ın Resulu Muhammed'e vahyettiği ve O'nun da sayfalara yazdırarak tebliğ ettiği Kur'an'a iman etmeyi seçmiş birisi olarak; Yaratıcım olan Allah'ın, Resulu Muhammed'e tebliğ ettirdiği Kur'an'da :

Bakara; 98: Kim ki, Allah'a, meleklerine, Elçilerine, Cibril'e/Kur'an'a, Mikâil'e/Elçi Muhammed'e düşman olursa Bilsin ki, Şüphesiz Allah da, Kendisinin ilahlığını, Rabliğini örtenlere düşmandır."

Âl-i İmrân/20: Buna karşı seninle münâkaşaya kalkışırlarsa artık de ki: “Ben, yüzümü [tüm benliğimi] Allah'a teslim etmişimdir, bana uyan kimseler de.” Ve kendilerine kitap verilenlere ve Ümmîlere [Anakentlilere] de ki: “Siz de islâmlaştınız mı/İslâm'ı kabul ettiniz mi?” Eğer İslâm'a girerlerse artık hidâyete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse de artık sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Ve Allah kulları en iyi görendir. "

En‘âm/80: Ve kavmi o'nunla tartıştı. O [İbrâhîm], “Bana doğru yolu göstermişken Allah hakkında benimle mi tartışıyorsunuz? O'na ortak koştuklarınızdan hiç korkmuyorum. –Ancak Rabbimin dilediği şey hariç.– Rabbim bilgice her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünmez misiniz?


Hacc/8: İnsanlardan bazıları da Allah hakkında bilgiden başka şeyle; kılavuz olmadan, aydınlatıcı bir kitap olmadan tartışırlar.



Hacc;75: Allah meleklerden elçiler seçer, insanlardan da... Şüphesiz Allah en iyi işiten, en iyi görendir.

En'âm;124: Ve onlara bir Âyet geldiği zaman, "Allah'ın elçilerine verilen gibi bize de verilmedikçe asla inanmayacağız" dediler. Allah elçilik görevini nereye vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere, çevirdikleri hilelerinden dolayı Allah katında bir zillet ve çetin bir azap dokunacaktır.

Zuhruf;32: Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Şu basit hayatta [dünya hayatında] onların geçimliklerini aralarında Biz paylaştırdık Biz. Birbirlerine işlerini gördürsünler diye Biz onların bir kısmını bir kısmının üzerine derecelerle yükselttik. Ve Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.

Cuma: 2–4: O, Ümmîler [anakentliler] içinde, kendilerinden olan ve onlara ve henüz onlara katılmamış olan onlardan başkalarına Allah'ın Âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir Elçi gönderendir. –Onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde olsalar da.– Ve O, Azîz'dir Hakîm'dir. Bu, Allah'ın, dilediği kişiye verdiği lütfüdür. Ve Allah, büyük lütuf sahibidir.

denilmektedir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

aşık74 6. October 2011 02:40 PM

Dost1 abim selaamlar.

Abim ; buradaki olay dilin arapca olması , mecaz olması değil !! Dikkatinizi çekerim !

Buradaki olay ; kainat'ın yaratıcısının , kul larına hakaret ve küfür tarzı sözler sarf etmesi olayıdır !

Yani bana bu sözler pek de tanrısal gelmiyor. Daha çok insan sal sözler gibi geliyor .

Yoksa benim YARATICI mı beğenmemek gibi bir lüks üm , mümkün değil olamaz...

Ben diyorumki bu sözleri benim kabul ettiğim RABB bim söylemez ,söyleyemez !!
Bunlar beşer sözleri gibi geliyor bana. En doğrusunu O bilir....

selamlar sevgili abim...

hiiic 6. October 2011 05:17 PM

insanları aşağılama ne ki? Siz cehennemde bu kulların maruz kalacağı aşağılanmayı bir düşünün...


[B]Secde 13
Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat, "Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım" diye benden [U]kesin söz[/U] çıkmıştır.[/B]

dost1 6. October 2011 05:57 PM

Aleykum selam! Değerli Aşık74 Kardeşim!

[QUOTE=aşık74;10581]Dost1 abim selaamlar.

Abim ; buradaki olay dilin arapca olması , mecaz olması değil !! Dikkatinizi çekerim ! [/QUOTE]

Buradaki olay tamamen dil olayıdır. Her topluma kendi dilinde -o dilin bütün özellikleri kullanılarak- seslenilir. Toplumların mesajı anlayabilmeleri, aldıkları mesajın kendi dillerinde olmasına, doğru anlamaları da kendi dillerini iyi bilmelerine bağlıdır. Kur’ân da Arapça konuşup anlaşan bir topluma gönderildiği için Arapça olarak inmiştir. Kur’ân Arapça olmasına rağmen muhatapları Arapçayı iyi bilmiyorlarsa mesajı iyi anlamaları da söz konusu olamaz. Arapçayı ve çevirdiği dili iyi bilmeyenlerin yaptıkları çeviriler de aynı sonuçları doğurur ve mesaj yeterince anlaşılamaz.

Kur'an; Allah tarafından tüm insanlık için kıyamete kadar geçerliliği olacak bir yaşam kılavuzu olarak ilan edilmiştir. Allah; Resulu/Nebisi Muhammed'e vahyettiği Kur'an'da; içinde yaşadığı toplumun dilinin bütün özelliklerini en iyi şekilde kullanarak -muhataplarınca mazerete yer bırakmayacak şekilde- inananlarını rüşde erdirici kılavuz olanla kendisine kul olmaya çağırmıştır.

[QUOTE=aşık74;10581]
Buradaki olay ; kainat'ın yaratıcısının , kul larına hakaret ve küfür tarzı sözler sarf etmesi olayıdır ! [/QUOTE]

Bu sizin algınız. Ben; -[I]sizin bütünü içinde değil de ayrı ayrı olarak verdiğiniz[/I]- bu sözcüklerden muhatapları için -[I]sizin algıladığınız gibi "hakaret" değil[/I]- dilinin bütün edebi sanatlarının kullanılarak uyarıldıklarını anlıyorum.

Her sözcük cümle içerisinde değerlendirilir. Örneğini verdiğiniz sözcükler her dilin anlatımında kullanılan benzetmelerdir. Allah uyaracağı toplumun dilindeki benzetmeler ile vahyetmiştir.

Görülmesi için değişik meallerden birkaç örneği sunmak istiyorum.

[B]AKILSIZLAR[/B]:
Bakara;13: Ve iza kile lehum aminu kema amenen nasu kalu e nu'minu kema amenes [B]sufeha[/B]', ela innehum humus sufehau ve lakil la ya'lemûn.

"[B]sufeha" sözcüğünün nasıl çevrildiğine ve neye vurgu yaptığına bakalım.[/B]
Y.N. Öztürk Onlara, "İnsanların inandığı gibi siz de inanın" dendiğinde, "Yani biz de kafası çalışmayan zavallılar gibi inanalım mı?" derler. Haberiniz olsun ki, [B]kafası çalışmayan düşük seviyeliler [/B]onların ta kendileridir; fakat bilmiyorlar.
S. Ateş Onlara: "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın" dense, "[B]O beyinsizlerin[/B] inandığı gibi inanır mıyız?" derler. İyi bilin ki, asıl beyinsizler kendileridir; fakat bilmezler.
M. Esed Onlara: "Diğer insanların inandığı gibi inanın!" denildiğinde, "(Şu) dar kafalıların inandığı gibi mi?" diye cevap verirler. Gerçekte onlardır [B]dar kafalılar[/B], ama bunu bilmezler.
Diyanet Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl [B]akılsızlar[/B] kendileridir, fakat bilmezler.
Elmalılı Orj. Yine bunlara nâsın iman ettiği gibi iman edin denildiği zaman «ya biz o süfehanın iman ettikleri gibi mi iman ederiz?» derler, ha doğrusu [B]süfeha [/B]kendileridir ve lâkin bilmezler
A. Bulaç Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl [B]düşük akıllılar [/B]kendileridir; ama bilmezler.

[B]ODUNLAR[/B]:
Münafıkun;4:Ve iza reeytehum tu'cibuke ecsamuhum, ve iy yekulu tesma' likavlihim, keennehum [B]huşubum[/B] musennedeh yahsebune kulle sayhatin 'aleyhim, humul'aduvvu fahzerhum, katelehumullahu enna yu'fekun.
"
[B]"huşub[/B]" sözcüğünün "[B]musenned[/B]" ile tamlamasının nasıl çevirildiğine ve neye vurgu yaptığına bakalım.

Onları gördüğünde gövdeleri hoşuna gider. Bir şey konuşsalar sözlerine kulak verirsin. Onlar birbirine dayandırılmış [B]keresteler/Hint kumaşı giydirilmiş kütük parçaları [/B]gibidirler. Her bağırtıyı aleyhlerinde zannederler. Düşmandır onlar; sakın onlardan! Allah onları kahretsin! Nasıl da aldatıp döndürülüyorlar!
S. Ateş Onları gördüğün zaman cisimleri hoşuna gider (çünkü gösterişli adamlardır,) konuşsalar sözlerini dinlersin, onlar [B]dayatılmış odunlar [/B]gibidirler. Her bağırtıyı kendi aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allâh onları kahretsin, nasıl da (haktan) döndürülüyorlar?
M. Esed Şimdi sen onları gördüğünde dış görünüşleri hoşuna gider; ve konuştuklarında ne söylediklerine kulak vermek istersin. Onlar, yere (sağlam şekilde) [B]dikilmiş kütükler [/B]gibi (olduklarına emin görünseler de) her çığlığı kendilerine (yönelik) sanırlar. Onlar (bütün inançlara) düşmandırlar, öyleyse onlara karşı dikkatli ol. (Ve bedduayı hak ederler:) "Allah onları kahretsin!" Akılları nasıl da (hakikatten) sapıyor!
Diyanet Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki [B]elbise giydirilmiş kereste [/B]gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!
Elmalılı Orj. Sen onları gördüğün vakıt cisimleri tuhafına gider ve söylerlerse dediklerine kulak verirsin, sanki «[B]Huşubi müsennede[/B]» dayanmış keresteler gibidirler, her sayhayı sanırlar ki aleyhlerindedir, onlar düşmandırlar, onun için onlardan sakın, onları Allah gebertsin nereden çevriliyorlar
A. Bulaç Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) [B][B]dayandırılmış ahşap kütük [/B][/B]gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar.



[QUOTE=aşık74;10581]
Yani bana bu sözler pek de tanrısal gelmiyor. Daha çok insan sal sözler gibi geliyor . [/QUOTE]

Sözün tanrısal ya da tanrısal olmayanını ayırt edebilmek için sözcüklere tek tek değil bütünü içerisinde bakmak gerekir. Vahyedilenin; -Vahyedence belirtildiği gibi- indirildiği toplumun dilinin bütün edebi sanatlarını en iyi şekilde barındırıp barındırmadığının, anlatımlarda çelişki ve tutarsızlık olup olmadığının denetlenmesi gerekir. Bu denetlemenin yapılabilmesi de; o dilin edebiyatının bilinmesi ile olur. Denetleyen, denetlediklerini gerekçeleriyle birlikte ortaya koyar.

[QUOTE=aşık74;10581]
Yoksa benim YARATICI mı beğenmemek gibi bir lüks üm , mümkün değil olamaz...

Ben diyorumki bu sözleri benim kabul ettiğim RABB bim söylemez ,söyleyemez !!
Bunlar beşer sözleri gibi geliyor bana. En doğrusunu O bilir....

selamlar sevgili abim...[/QUOTE]

Değerli Kardeşim! Bu sözlerin üstü örtülü olarak Kur'an'ın Allah'ın vahyi olmadığı, Muhammed'in de Allah'ın Resulu olmadığını söylemek olduğunu biliyor musunuz?


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

dost1 6. October 2011 09:32 PM

Selamun aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Aklıma düşen ayetleri sizlerle paylaşmak istedim.

Rabbımız vahyine bağlanmış ve yaşamına geçirmiş kullarından kılsın bizleri.

Nisa;136: Ey iman etmiş kişiler! Allah'a, Elçisi'ne, Elçisi'ne indirdiği Kitab'a ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Ve kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve son günü inkâr ederse kesinlikle o çok uzak bir sapıklığa sapmıştır.

Nisa;137: Şüphesiz şu, iman edip sonra inkâr eden, sonra iman edip tekrar inkâr eden, sonra da küfürlerini artırmış kimseler; Allah onları bağışlayacak ve onları bir yola kılavuzlayacak değildir.

Nisa;170: Ey insanlar! Şüphesiz Elçi, size, Rabbinizden hakkı getirdi. Öyleyse kendi yararınıza olarak ona [hakka] inanın. Eğer inkâr ederseniz, bilin ki göklerde ve yeryüzünde olan şeyler Allah'ındır. Allah, en iyi bilendir, en iyi yasa koyandır.

Nisa;174: Ey insanlar! Kesinlikle Rabbinizden size apaçık bir kanıt geldi. Ve Biz size apaçık/açıklayan bir nûr [ışık] indirdik.

Nisa;175: Artık Allah'a inanan ve ona [apaçık ışığa] sımsıkı sarılan kimseler; O [Allah], onları, Kendisinden bir rahmete ve fadla [bol nimete] sokacak ve dosdoğru yol olarak Kendisine kılavuzlayacaktır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

hiiic 6. October 2011 09:53 PM

[B]Mücâdele 7
Göklerde ve yerde olanları Allah'ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O'dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O'dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, her şeyi bilendir.[/B]

müslümanlardan 7. October 2011 05:29 AM

Namazı[salatı] ikame edin,peşinede TESBİH EDİN diyen bi ayette var..Bundanda anlaşılıyor ki TESPİH VE Salat[namaz] başka şeyler.yalnız SALAT[NAMAZ],tespihi kapsar yani içinde barındırır,ama TESPİH ,salatı[namazı] kapsamaz..

not. yukardaki ayetin hangi sürede olduğunu vrecem inşaallah..ayrıca NAMAZ, farsçadan çevirimdir,SALAT KARŞILIĞI olarak türkçeyede bu lisanda geçmiştir,örneğin KÜRTÇEDE [MEJ] diye adlandırılır ismen...oNUN İÇİNDİRKİ salat[namaz,mej] TESPİH OLAMAZ....

müslümanlardan 7. October 2011 05:37 AM

[QUOTE=aşık74;10570]Yorumlar için teşekkürler. Bana şu durum ilginç geliyor.

Kainatın ve her şeyin yaratıcısı RABB im bu küfürleri edermi kullarına ?
Bu laf'lar onun şanına yakışır mı ? Bu aşağıdaki söz' ler YARATICI dan çok , bir insanın sözleri ve dışa vurumları gibi geliyor bana !!

Allah onları kahretsin!
akılsızlar!
odunlar!
yalancılar!
maymunlar!
domuzlar!
hayvanlar hatta hayvandan da aşağılıklar!
eşekler!
pislikler!
aşağılıklar!
canı çıkacasılar!
Köpekler, Alçaklar, “yabani eşekler”, “merkepler”, “susamış develer”, “dilini sarkıtıp soluyan köpekler”, “geberesiciler”, “reziller”, “sapik kişiler”, “beyinsizler”, “kof kütükler”, “alçak zorbalar”, “soysuzlar”, “Kahrolasılar”, “yalancılar”, Kahrolun,elleri kurusun…

Yaratıcı bu kadar lanet okurmu arkadaşlar ?[/QUOTE]

KURANDA RABBİMİZ KAREKTERLER ÜZERİNDE BEYAN EDER,ilk inen ayetlerdede bu böyledir,NAmazı kılanı ve engelleyeni....

Bu böyle devam eder,kişinin yaptığı fiil neye tekabül ediyorsa,MÜŞRİK,KAFİR,MÜNAFIK,Ve sizin verdiğiniz diğer olumsuz karekterler,yani kişi hangi karekterle uyuşuyorsa ONA O KAREKTER YAKIŞAN KULLANILMIŞTIR...Örneğin MÜŞRİKLERE İÇİN ,onlar pisliktir demiştir,gerçektende pislikler,.

Yalnız bunun yanında,OLUMLU KAREKTERLERDE KULLANILMIŞTIR,Mümin,[emin olunan],müslüm,[hakka teslim olan],muttaki ,akıllını kullana bilen[AKIL SAHİBİ],RASUL, VS VS...

Sonuç olarak şunu sorayım sayın AŞIK74 arkadaşım,sizce NE KULLANSAYDI,ayet içinde geçen fiillerden bahsedip,NE DESEYDİ RABBİMİZ ....

aşık74 7. October 2011 07:45 AM

İyi , kötü , farklı , kinayeli , bütün yorumlarınız için teşekkür ederim arkadaşlar....sevgiler...


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:33 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam