hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   92.Nisa Suresi (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=531)
-   -   Nisa Suresi (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1710)

Hasan Akçay 17. August 2016 01:28 AM

Ayetlerde
VELi ile ayni anlama gelen
baska kelimeler de var.

Örnegin

[U]Sizden olmayanlar[/U]i BiTÂNEH edinmeyin, kötülükten geri durmaz onlar. (Âl-i Imrân 118)
Allah'dan, elçisinden ve inananlardan baskasini VELiCEH edinenlerinizi... (Tevbe 16)

Belli ki
[U]sizden olmayanlar[/U] sizinle savasmakta olanlardir,
ONLARLA işbirligi yapmayacaksiniz.
Yoksa siz de onlarin safinda yer almis olursunuz.

Mâide 51'de açik açik belirtilmis bu:

Inananlar!
Yahudileri ve hristiyanlari iŞBİRLİKÇi edinmeyin,
onlar biribirindendir.
Kim onlarla isbirligi yaparsa [U]onlardan[/U] olur.

Yoksa eşi yahudi olan bir adam
o yahudiye
elbet AŞIK olur, dost olur
ve bi yahudi milletvekili seçildiyse müminler onu elbet [B]yönetici[/B] edinirler, edinmislerdir.

Hasan Akçay 28. August 2016 02:18 AM

Nisa 3'te deniyor ki

... sağ ellerinizin altındakileri nkhlayin
... fe inkuhu ma meleket eymanukum

Ma meleket eymanukum
kolelerinizdir
yok, yeminleriniz kime malikse onlardır...
Bunu bi yana bırakalım simdi; konu o değil.
Ayette "ma meleket eymaniniz"i nkhlayin deniyor, konu bu.

Inanan kadınlarin da var "ma meleket eyman"i, örneğin peygamber eşlerinin... Bkz Ahzab 55.

Eğer
onları nkhlayin
mevcut harekelerin gerektirdigi uzere
onlarla evlenin demekse
inanan kadınlar evlenecek mi onlarla, örneğin peygamber eşleri?

Hasan Akçay 28. August 2016 03:29 AM

Başka bi soru:

"Ma meleket eymaniniz"in
dişi olanları var,
erkek olanları var. Bkz nur 33.
Inanan erkekler evlenecek mi o erkeklerle?

Hasan Akçay 29. August 2016 09:47 AM

Süleyman Ates'in VATAN gazetesinde yazdigina göre
kendisine
benim bu konuyla ilgili asagidaki sözlerimi ulastirmislar:

[I]Gerçek Ku’rân harekesiz mushaftadır. Örneğin Topkapı Müzesi’nin kutsal emanetler bölümünde sergilenen Osman mushafında 4:3’te EVLENiN anlamına gelen "fenkihu"nun karşılığı "nkh"dir. Hemzesiz, esresiz, ötresiz... Kısacası, harekesiz. Allah’ın sözü odur[/I].

Süleyman Ates usenmemis, cevap vermis. Lütfen okuyun:
[url]http://www.gazetevatan.com/suleyman-ates-339945-yazar-yazisi-carpitmanin-boylesi---/[/url]

Nasil buldunuz cevabi?

Cevabi degerlendirirken
lütfen şunu hatirlayin:

Harekesiz mushaftaki نكح (nkh)
24:32'de ne ise
4:3'te de odur...

"نكح"layin evli olmayanlarinizi (24:32)
"نكح"layin ellerinizin altindakileri (4:3)

Ama mushafi harekeleyenler
"نكح"yi
24:32'de EVLENDiRiN anlamina gelecek sekilde [B][COLOR="Red"]e[/COLOR]nkihu[/B] yapmislar,
4:3'te ise EVLENiN anlamina gelecek sekilde [B]inkihu[/B]...

Benim sordugum sorulari
hiç AKIL etmemisler,
süleyman atesler simdi de AKIL etmiyor:

Nisâ 3 diyor ki
"نكح"layin ellerinizin altindakileri.

Iyi ama...
inanan kadinlar da sahiptir ellerinin altindakilere, örnegin peygamber esleri de sahiptir onlara.
Inanan kadinlar, örnegin peygamber esleri... evlenecek mi onlarla?

Peygamber esleri zaten evli...
böyle saçma sey olur mu.

Böyle saçma harekeleme olur mu:

Hani Yûnus 100'de deniyor ya:
"Aklini isletmeyenlerin üstüne pislik yigar Allah."
Yigmis...

Allah
çok esli pisligi
AKLINI isletmeyenlerin üstüne yigmis.

Açik ve net,
harekesiz yani müdahalesiz Nisâ 3'te
çok esli pislige geçit yok.

Orda söylenen şudur:

Yetimlerin haklarini gözetememekten korkuyorsaniz
EVLEN[COLOR="Red"]DiR[/COLOR]iN size yetki veren kadinlarin ikiserini, üçerini, dördererini
ama adil olamayacaksaniz yalnizca bir tanesini
ya da ellerinizin altindakileri ([COLOR="Red"]E[/COLOR]NKiHU).

Hasan Akçay 30. August 2016 02:21 AM

[QUOTE=Taner;6167]3.Ve eğer ki yetimleriniz konusunda hakkaniyetsizlikten korktuysanız; o takdirde [B]sizin için[/B] HOS olan o kadınlardan [yetimlerin kadınlarından] ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâhlayın. Şâyet o takdirde de adaleti gözetemeyeceğinizden korktuysanız, bir tanesini ya da yeminlerinizin sahip olduğunu nikâhlayın. Bu, hakksızlığa sapmamanız için en uygunudur. [/QUOTE]

Arapça metindeki TÂBE
çeviride HOS olup çikivermis.

Yani o kadinlar [B]sizin için[/B] HOS ise nikahlayacak imissiniz onlari.

Iyi ama...
ya siz [B]o kadinlar için[/B] HOS degilseniz,
Öyle ya gönül bu, ya gönülleri yoksa?
Dayatacak misiniz, "lâ ikrahe fîd din" buyuran Allah'a inat?

Ne biçim çeviri bu.

galipyetkin 2. September 2016 07:36 AM

Yani, kadın ve kız yetimleri sefaletten ve kölelikten kurtarmak için, YETKİ VERİLENLERİNCE açtığınız karı pazarlarında koca adaylarına pazarlayacaksınız öyle mi?
Hayırlı olsun!
Ya yetki vermezlerse?
Ya derlerse:"Pis heriflerin koynuna girmektense, aç-sefil yaşarım!".

Yaşı küçükler yetimleri ne yapacaksınız?
Yetişkin erkek yetimleri/işe muhtaçları/iş olanaklarından mahrum kalmış olanları ne yapacaksınız? "Verdim gitti" mi diyeceksiniz?

Kaldı ki ayette "yetki verenler" diye bir ifade yok. Uydurma.

Eh erkeklere de bir şeyler uydurulur her halde. Nasıl olsa "bi herif olsun da nasıl olursa olsun" diyen kadınlarla dolu dünya değil mi?

Evlendirin gitsin.
Bu işin heveslisi de bol galiba!

Ayetlerin amacı bu mu? Ayetleri böyle mi tedebbür ediyorsunuz/geri planına böyle mi bakıyorsunuz? Yani, Kur'an olarak böyle mi okuyorsunuz?

24/32. ayeti de ayetlerle konulmuş ana prensipler dahilinde okumak gerekir. Allah kimseye evlenen işsiz-güçsüz fakir kişilere de ben para,yiyecek giyecek, para-pul veririm demiyor. Herkes elinin emeğinin karşılığını hak eder. O halde bu ayet fakir ve işsiz kişileri evlendirin demiyor; iş sağlayın diyor.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Hasan Akçay 2. September 2016 08:51 AM

Bunlari daha önce de konustuk Galip bey. Açiklamaya çalistim. Simdi bi daha mi?

Güzel kardesim,
Nisâ 3'te sözü edilen yetimler mal sahibidir,
sefalet mefalet... ne biçim laf o öyle?

Ayette "yetki verenler" diye bir ifade yok iddiasina gelince
[I]mâ tâbe lekum[/I] var, anlami: ki size temiz kildi, ki size [B]yetki verdi[/B].
Kanit isteyene bir sonraki ayet yeter:

Kadinlarin mallarini karsiliksiz iade edin
ama kendileri size o maldan VERDiLER ise (ve in TIBNE lekum an sey'in minhu)
onu çekinmeden ve saglikla yiyin.

Nisâ 4'ün çevirilerine bakin lütfen. TIBNE aynen böyle tercüme edilmis. Dogru okumuslar onu Nisâ 4'te ama Nisâ 3'e gelince AKIL tutulmasina ugramislar.

galipyetkin 2. September 2016 03:48 PM

Kişilerin kişilik hakları ile seçim haklarını, arzu ve isteklerini hiçe sayarak yetimliğe ve yetimlere çare diye meallerde getirilen çözümler, kişileri zorlayıcı ve insan haklarına aykırı palyatif çözümlerdir.

Nisa-3'teki sözü edilen yetimler mal sahibi ise mallarını peşkeş mi çektireceksiniz ki illaki evlendiriyorsunuz. İş bulun onlara. Şunu belırtelim ki "yetim" işi/çalışma olanağı olmayan/işsiz kişi demektir.
Aptal mı onlar?
Kendileri kendilerine karı veya koca bulamıyacaklar mı?
Aşık olamıyacaklar mı?
Onları kocaya vermek veya karı sahibi yapmak, onların karılarını veya kocalarını seçme özgürlüğünü elinden almaktır.
Salak mı onlar?
Bu işi yapamazlar mı kendi başlarına?

İster "nikahlayın" deyin ister "evlenin" veya "evlendirin" deyin, önerdiğiniz bu eylemler çözüm değildir; ve Bakara:104, Bakara:177, Fecr: 17-20 (ve şu anda hatırlayamadığım) ayetlerine aykırıdır.

Çözümü: Bunları(erkek ve kadın yetimleri/muhtaçları/işsizleri) Nisa-2'ye göre TEMİZ İŞLER ile buluşturup/nikahlayıp iş sahibi yapmak, geçimlerini sağlayıp, istikbale hazırlamaktır ki toplumda huzur ortamı sağlansın.

Nikâh'layın ifadesini "iş ile buluşturun" diye çevirmez iseniz skandal çeviriler ortaya çıkar.
Ne yaparsanız yapın dört karılı yaşamı İslamdan atamaz, 7 yaşındaki çocukların nikâh bahanesiyle ırzlarına geçilmesine mani olamazsınız.

Çok da hoşsunuz Sayın Akçay.
"Bunları daha önce (Temizlik ve İbadet-İbadet-Hac ve kurban-Hac İzlenimleri bahsinde) konuştuk" deyip lafı bizim ağzımıza tıkmaya kalkıp, kendi söyleyeceklerinizi bir defa daha bu vesile ile söylüyorsunuz.

Bakın söylediğim ayetler meal olarak neler söylüyor:

FECR SURESİ: 17-20:- Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Doğrusu siz, YETİMİ, ÜSTÜN-SAYGIN BİR ŞEKİLDE YETİŞTİRMİYORSUNUZ. Yoksulun yiyeceği üzerine birbirinizi özendirmiyorsunuz. Oysa mirası yağmalarcasına öyle bir yiyişle yiyorsunuz ki! Malı öyle bir sevişle seviyorsunuz ki, yığmacasına!
*****************

Yani “Rabbinizden kendiniz için bol ikram isterken, O’ndan saygın ve üstün olmaya yönelik şeyler beklerken, yetimlerin saygın ve üstün olmaları için hiç çaba sarf etmiyorsunuz; onları aç, susuz, işsiz, eğitimsiz bırakıyorsunuz.

Hareket imkânı bulunmayan muhtaçların karınlarını doyurmalarını sağlayacak bir iş sahibi olmalarını temin etmeye yanaşmıyor, buna karşı içinizde bir istek duymuyor, bu konuda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

Bu hususta yarışmanız gerekirken aksine bundan kaçıyorsunuz. Hatta başkalarının [zayıfların] mirasına [toplumun onlar için harcayacağı birikime, onların toplum zenginliği içindeki paylarına] el koyuyor, onu büyük bir oburluk, düşüncesizlik ve aç gözlülükle yiyorsunuz.

Malı da sınırsız bir sevgiyle öyle çok seviyorsunuz ki, aklınıza ne hesap vereceğiniz geliyor, ne de Rabbiniz.”

Hemen hemen bütün Türkçe meallerde yer alan “yetime ikram etmiyorsunuz” çevirisi, ayetin gerçek manasını ifade etmekten uzaktır. Ayette geçen “ikram”, çay, kahve ve benzeri şeyler ikram etmek anlamına gelmez. Buradaki “اكرام ikram”, üstün kılma, saygın hâle getirme demektir. Bu da eğitim vermekle, fırsat vermekle, iş imkânı vermekle mümkün olabilir. Bir başka ifade ile ikram, “aç, susuz, öğretimsiz, eğitimsiz, becerisiz bırakma, toplumda seviyesiz hâle getirme” demek olan “قهر kahr etmenin” tam tersidir. ..........................(Hakkı Yılmaz).

BAKARA-104: "Ey iman edenler! "Râina" demeyin, "unzurna" deyin/"bizi davar gibi güt" diye konuşmayın, "bize bak" diye konuşun ve dinleyin. Kâfîrler için korkunç bir azap vardır".

BAKARA-177: "Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir. Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhıret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, salatı ikame eder, zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri."


Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 3. September 2016 08:50 AM

[I]Aptal mi onlar?[/I]

Galip Bey, sakin olabilir misiniz lütfen. Mal sahibi o yetimler elbet aptal degiller ama "babasiz"lar. Sizden bi babalik daha yapip taliplerine "Verdim gitti!" demenizi istiyorlar.

galipyetkin 3. September 2016 10:00 AM

Allah. Allah ....!

Bunlar yetim yahu.....
Ya babasız, ya annesiz. ya da ikisinden de mahrum küçük veya işsiz-ya da düşkün yetişkin kişiler.
Ya velayete veya vesayete, ya da bakıma, düzgün bir işe ya da hepsine birden muhtaç olan gariban kimseler.

Yetişkinler evlenecekse gidip herifin birine "beni şuna veriver" mi diyecek, pis müşrik Arapların örflerini İslam yaşamına mı sokacak.
Kişiliksizliktir bu, salaklık, aptallıktır.

Küçükler reşit olduklarında mallarının ve de hayatlarının idarelerine kendileri sahip olurlar. Kızlar ve kadınlar da karşı cinse evlenme teklif edebilir ve de evlenir.
Okuyun, hatta eleştirdiğiniz Prof. Dr. Süleyman Ateş'ten okuyun.
Bunlar için mi (eh, uygun başlık parası aldık, iyi paraya sattık) "verdim gitti" denecek

Neymiş; "bana son bir babalık yap"mış!
Hadi canım sende..........
İnsanlara hükmetme ihtirasının yansıması.

Anadolu'muzun kızlarının dokuduğu halı ve kilim desenleri neyi yansıtır bilir misiniz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 3. September 2016 10:02 AM

Nisâ 3'ü
öncesi ve sonrasiyla birlikte
buyurun birlikte okuyalim:

Verin yetimlere [U]mallar[/U]ini, [U]emval[/U]uhum.
Pisi temizin yerine koyup degistirmeyin. Onlarin malini kendi malinizla yemeyin,
büyük günahtir bu. (Nisâ 2)

Yetimlerin haklarini koruyamayacaginizden korkuyorsaniz
EVLENDiRiN size yetki veren kadinlarin ikiserini ve üçerini ve dörderini
ama adil olamayacaginizdan korarsaniz yalnizca birini
ya da [U]yeminleriniz kime malikse onlar[/U]i.
Yoksul düsmemeniz için uygun olan budur. (Nisâ 3)

Kadinlara mallarini karsilik beklemeden verin
ama size o maldan bi kismini kendileri biraktilar ise
onu çekinmeden ve saglikla yiyin. (Nisâ 4)

Akli ermeyenlere mallarini vermeyin, ki Allah sizin de aykata kalmanizin araci yapti o mallari
ama doyurun onlari, giyindirin ve kedilerine güzel sözler edin. (Nisâ 5)

Yetimleri, onlar cinsel güç edinene kadar, gözetin.
Ondan sonra kendilerini olgun bulduklariniza mallarini verin,
büyüyüverirler diye hizla tüketmeyin. (Nisâ 6)

galipyetkin 3. September 2016 12:44 PM

Cinsel dürtüler, hadi hükmetme kaprisi ile yapılmış 4/3. ayetin çevirisi, Kitabın bütünlüğünün verdiği mesaja aykırı.

Ayrıca:
"NİSA" kelimesi "kadın" anlamında değil, "iş" anlamında;
"NİKAH" kelimesi "birleştirmak, buluşturmak" anlamında kullanılmıştır.
"MEHİR" de "maharettir.

"İkişer, üçer, dörder" ifadesi 35/1. ayette de müteşabih olarak yazılıdır: ve genel olarak yardımlaşarak, içe sinecek şekilde, fayda sağlayacak oranda kanat germe anlamına gelir.
Bu anlayışla 4/3 ayetini tercüme etmek, (Nisa Suresinin ilk 10 ve 127. ayetlerine de) konu birliği içerisinde ona bir anlam yüklüyor. Buyurun:

"Eğer yetimler konusunda haklarını vermede korkunuz yoksa(işiniz, durumunuz müsait ise, yani altından kalkabilecek iseniz), o zaman sizin için temiz olan işlerinizle bunları/yetimleri/işsizleri ikişer, üçer, dörder (yardımlaşarak, yardımlarınız içe sinecek ve fayda sağlayacak şekilde), maharet edinecekleri şekilde(veya maharetlerine uygun şekilde) nikahlayın/iş sahibi yapın/iş ile buluşturun/meslek öğrenmek üzere çalıştırın. Bu şekilde(çalışılmasından, yani işçilerin fazlalığından dolayı) adil olamamaktan çekinir seniz o zaman bir tanesi ile ilgilenin; ya da evinizdeki/elinizin altındaki "beslemeyi" işe gönderin/meslek öğretin."
(Meslek öğrenmeye yönelik okumak veya okutmak da "iş" kapsamı içinde düşünülmelidir.)

4/4 ayetin ilk cümlesi ile de yerleştirilecekleri işlerdekl becerilerine/yeteneklerine/maharetlerine(mehir) uygun "sadukat/hak ediş" ödeyin denir.

4/127. ayette de "yetimlerin kadınları" diye çeviri yapılıyor. Ne özelliği var yetimin kadını olmanın? Yetimin erkek büyükleri olamaz mı? Cinsiyet harici ne fark var? İkisi de muhtaç.
"Yetimlerin kadınları" diye çevirdiğinizde ne yaparsanız yapın düzgün bir mânâ elde edemiyor, ayette eklemeler-çıkarmalar yapıp Allahçılık oynuyorsunuz.

Niye "yetimlerin kadınları" yerine "yetimlerin işleri" diye çevirmiyorsunuz?
Çünkü 4/3 ayeti meali ve buna dayanak yaptığınız felsefe tepenize devrilir.

Bu hususlar "Temizlik ve İbadet" başlığının, "Hac ve Kurban" bahsinde, "Hac İzlenimleri" konusu altında tartışılmıştı.

İsteyen "evlendirerek" ve bir babalık yaparak "verdim gitti" diyerek çöpçatanlığa devam eder.

Son tavsiyem "nisa," ve "nikâh" kelimeleri ve de 4/1-10 ve 4/127. ayetler üzerinde derinlemesine düşünmek/tedebbür etmek.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 3. September 2016 01:16 PM

[QUOTE=galipyetkin;21466]"Yetimlerin [U]kadinlar[/U]i" diye çevirdiginizde ne yaparsaniz yapin düzgün bir mânâ elde edemiyor, ayette eklemeler-çikarmalar yapip Allahçilik oynuyorsunuz.[/QUOTE]

Galip bey, YETÂMEN NiSÂ yetimlerin [B]erkek[/B] büyükleri olamaz çünkü ELLÂTî diye tanimlanmis. ELLÂTî disildir. Arapça gramerden anlayan birine danisin lütfen. Bilmemek ayip degil. Utanip ta danismaktan çekinmeyin.

galipyetkin 3. September 2016 03:35 PM

Fikri sabiti değiştiremezsiniz vesselam.

(Biz "nisa" diye kadından madından bahsetmedik ki.) NİSA kelimesini İŞ olarak anlarsanız
YETÂMEN NİSA ne olur?

Efendim. ELLATİ dişildir bu nedenle yetimlerin erkek büyükleri olamazmış. Ya ne olur? Herhalde kadın büyükleri olur.
Kadından, madından bahsedenler biz değil, fetva bekleyen saptırıcılar.
Neyin fetvasını istiyorlar?
Kadınlar hakkında fetva istiyorlar. Kadınlar da bildiğimce dişidir, dolayısı ile niteleyen sıfat da dişil olur.

Nisa Sure'sinin ilk 10 ayetinin konusu YETİMLER'DİR.
Ama siz nisa kelimesini "iş" değil de "kadın" diye çevirirseniz konu yetimlerden sapar ve kadınlara baş rolü veri verirsiniz ve konu kadınlar oluverir ve sizin kadınlarınızı niteleyen sıfatlar da dişil.
Fetva bekleyen erkekler evlenmekten de bahsederse evlenilinecek olanı niteleyen sıfatlar da dişil olur.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Hasan Akçay 4. September 2016 06:50 AM

Nisâ 3'ün iki yerinde KORKU geçiyor:

1.Yetimlerin haklarini koruyamayacaginizdan [U]korku[/U]yorsaniz,
2.adil olamayacaginizdan [U]korku[/U]yorsaniz.

Bunlardan birincisi "Ya yetimlerimin mallarini yanlislikla kendi malima katip yersem!" korkusudur. Ayetlerin ilk muhataplari olan samimi müminler bundan elbet korkmustur çünkü Allah bunun büyük bi günah oldugunu ayet 2'de belirtip onlari uyarmistir.

Nisâ 3'te bu korkudan kurtulmanin yolu gösteriliyor:

Evlenecek olgunluga erisen yetimlerinize mallarini verin,
böylece
yanlislikla kendi maliniza katip yiyeceginiz yetim mali bulunmaz elinizde.

EGER o arada, size kendilerini evlendirme yetkisi verdiler ise, her birini kendisinin de sevdigi talibiyle evlendirin. Ikiser, üçer, dörder, beşer... yani elinizden geldigince ama EGER istiyorlarsa ve size "Bana bi babalik daha yap!" deyip yetki veriyorlar iSE.

Yoksa karismayin.

Özellikle mallarina hiç karismayin. "Sana is kuruverecegim" ayaklarina yatip mallarina el koymayin. Kendi mallarini kullanabilecek olgunluga erdiler ki mallarini veridiniz onlara. Içten müminlerseniz musallat olmayin artik.

Ikinci korkuyu
sonra anlatayim,
Allah isterse.

Hasan Akçay 12. October 2016 01:17 AM

Basit bi soru soruyorum, cevap yok.

Miladî 8. yüzyilin baslarinda Mushafi harekeleyen zevat Nisâ 3'teki "[U]nkh[/U]layin"in [I]evlenin[/I] anlamina gelmesi için [COLOR="DarkGreen"]inkihû[/COLOR] diye okunmasini tercih etmisler. Allah'in hükmü filan degil bu, o beserin tercihidir ve feci bir hatadir. Dogrusu, [U]nkh[/U]layin [B]evlendirin[/B] anlamindadir ve, tipki Nûr 32'deki gibi, [B][COLOR="DarkGreen"]enkihû[/COLOR][/B] diye KIRAAT edilmek zorundadir.

Bir sürü kaniti var bunun. Bir tanesi, örnegin, ayetimizde "Ellerinizin altindakileri [U]nkh[/U]layin!" deniyor olmasi -[COLOR="DarkGreen"]fe [U]nkh[/U] mâ meleket eymânukum[/COLOR]. Iyi ama mümin kadinlar da sahiptir "mâ meleket eymân"a, örnegin peygamber esleri de sahiptir (Ahzâb 55). Onlar da [U]nkh[/U]layacak "ellerinin altindakiler"i. Allah'in emri bu. "Bana ne!" diyemezler. Ama ADI ÜSTÜNDE peygamber esleri onlar, zaten evliler. Bi daha evlenemezler... ki ayette onlara "Ellerinizin altindakileri KENDiNiZE [U]nkh[/U]layin!" densin. "Evlendirin" deniyor, BASKALARINA [U]nkh[/U]layin! -[B][COLOR="DarkGreen"]enkihû[/COLOR][/B]. Bu kadar basit, bu kadar açik ve net.

Neden cevap yok?

Hasan Akçay 12. October 2016 04:27 AM

Benin şu sözümü, yememis içmemis, Süleyman Ates'e ulastirmislar:

Gerçek Kur'ân, harekesiz mushaftadir. Örnegin Topkapi Müzesi’nin kutsal emanetler bölümünde sergilenen Osman mushafinda 4:3’te, ‘evlenin’ anlamina gelen ‘fenkihu’nun karsiligi ‘nkh’dir. Hemzesiz, esresiz, ötresiz... Kisacasi, harekesiz. Allah’ın sözü odur.

Abul Taher'in THE GUARDIAN gazetesindeki bir yazisinda yaptigi açiklamaya göre MS 694 -716 döneminin Irak valisi olan Haccac bin Yusuf, Kur’ân’a binden fazla elif harfi sokmakla övünüyor. (QUERRYiNG THE KORAN, The Guardian, August 8, 2000).

Diyanet İsleri eski baskani
koskoca ilahiyat profesörü
sayin Ates'in cevabi:

Mushaflara hareke konmasi, sadece Haccac’in isi degildir. Hz. Ali’nin talebesi Ebul-Esved ed-Dueli ile baslayan bu is tedricle gelismistir. Amaç, okumada kolaylik saglamaktir. Tabii bu iste [I]mushafi ezberlemis olanlarin yardimi[/I] büyüktür. Öyle bir kisinin okumasiyla Kur’ân harekelenemez. Haccac’a karşi olanlar da pekâlâ kendileri bildiklerini yazabilir veya yazdirabilirlerdi. Kur’ân’ı bir kişi mi yazdı ki böyle tutarsız, kasitli, AKIL ve mantik disi, gülünç savlar ileri sürülsün?

Simdi sayi Ates'in
bir de kendi yazdigi "Kur'an-i Kerîm tefsîri"nde
Mümin 4'e düstügü nota bakalim.

[U]قال[/U] ربي...Kale rabbi...

Diyanet Isleri'nin çevirisi: Peygamber onlara [U]dedi[/U] ki...
Süleyman Ates'in çevirisi: [U]De[/U] ki...

[I]4 ncü- ayetteki قَالَ fiilini, Medine ve Basra kari'lerinin tamami ve Kûfelilerin de bazilari emir kipinde قُلْ seklinde okumuslardir. Sözgelisine daha uygun oldugu için tercümede biz bu kiraari esas aldik[/I]...

Noldu mushafi ezberlemis olanalrin yardimi?

galipyetkin 12. October 2016 06:03 PM

Sayın Hasan Akçay sitem ediyor!...

Basit bi soru soruyorum, cevap yok.
Neden cevap yok?

Halbuki bunlara daha evvel bir görüş bildirmiştik. Şimdi de şöyle yapalım:

Sayın Hasan Akçay'ın uzun zaman önce yapmış olduğu Ahzab Suresi'nin bir çeviri -yorumu var.
Bu yorumun 12 numaralı başlığı: çok eşlilik" olup, bu başlık altında 50.-51.ve 52. ayetlerin mealleri verilmiş.

Sonraki 12/1 numaralı paragraf ise "Peygamberin çok eşliliği" başlığını taşımakta olup içeriği şöyledir:
"Bu üç ayet Peygamberin çok eşliliği hakkında.
50. ayet [B]peygamberin çok eşli durumunu tesbit edip[/B] edip o durumunun tebliğ görevini zora soktuğunu akla getiriyor.
51. ayet o zorluğu ortadan kaldıracak anlık önlemi.
52. ayet ise kalıcı çözümü duyuruyor.

Sonraki [B]12/2 numaralı paragrafın başlığı ise: "Çok eşlilik zulümdür."[/B]"
Ve devam eder; çok eşliliğin zulüm olduğunu 4/23'te Allah söylüyor: "İki kızkardeşi bir arada eş almanız yasaktır"(kız kardeş Araf Suresinde "yoldaş" anlamını verir: burada da kullanılabilir.)
(İki yoldaşı bir arada eş almanız yasaktır).Burada bir problem daha var. Burada anlatılmak istenen , aynı yolun yolcusu yani "yoldaş" olmaları mı? Yoksa iki kız kardeş arasındaki kan bağı olmasından dolayı mı? Yoksa her ikisi birden mi? Zulüm olduğu için yasaklanan, kız kardeşlerin/yoldaşların bir arada eş alınmasıdır. YANİ ÇOK EŞLİLİK.
Çok eşliliğin adaletsizlik anlamında zulüm olduğunu istisnasız bütün müfessirler de söylüyor. Örneğin Elmalının 4/3 yorumu şöyle: "ve eğer birden fazla kadınlar arasında da adalet yapamayacağınızdan korkarsanız-ki korkmalısınız...."
Buna rağmen kalkıp 4/3'te Allah'ın çok eşliliği caiz kıldığını öne sürüyorlar. Burada bir çarpıklık yok mu?
PEYGAMBERİN ÇOK EVLİLİĞİNDE BİR ÇARPIKLIK YOK MU?
Yani Allah zulüm eder mi? Hayır.
Allah insanlara asla zulüm etmez; onlar kendi kendilerine zulmediyorlar. (10/44)

Evet. O gün Sayın Akçay öyle söylemiş.


Buna ne dersiniz?
[QUOTE=Hasan Akçay]Iyi ama mümin kadinlar da sahiptir "mâ meleket eymân"a, örnegin PEYGAMBER EŞLERİ de sahiptir (Ahzâb 55). ONLAR da nkhlayacak "ellerinin altindakiler"i. Allah'in emri bu. "Bana ne!" DİYEMEZLER. Ama ADI ÜSTÜNDE PEYGAMBER EŞLERİ ONLAR.[/QUOTE]

Bu da bu gün söyledikleri. Hep çoğul.
Bir çarpıklık yok mu?

Bir de: "eşleri" yerine "çalışanları/işçileri"; "evlenme/ evlendirme" yerine "iş" ile buluşturma "iş verme", ""işçi statüsüne alma" diye nitelense....
Bu duruma ne dersiniz?
Bu durumda Peygamberin EŞİNİ de bazılarının ifadesine göre Peygamberin "EŞLERİNİ" de, başka EVLİ KADINLARI da erkeklerle, erkekleri de başka başka "kadınlarla" evlendirebilirsiniz.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

dost1 13. October 2016 08:43 PM

Selamun aleyküm, değerli galibyetkin kardeşim.

[QUOTE=galipyetkin;21503]Sayın Hasan Akçay sitem ediyor!...

Basit bi soru soruyorum, cevap yok.
Neden cevap yok?

Halbuki bunlara daha evvel bir görüş bildirmiştik. Şimdi de şöyle yapalım:

Sayın Hasan Akçay'ın uzun zaman önce yapmış olduğu Ahzab Suresi'nin bir çeviri -yorumu var.
Bu yorumun 12 numaralı başlığı: çok eşlilik" olup, bu başlık altında 50.-51.ve 52. ayetlerin mealleri verilmiş.

Sonraki 12/1 numaralı paragraf ise "Peygamberin çok eşliliği" başlığını taşımakta olup içeriği şöyledir:
"Bu üç ayet Peygamberin çok eşliliği hakkında.
50. ayet peygamberin çok eşli durumunu tesbit edip o durumunun tebliğ görevini zora soktuğunu akla getiriyor.
51. ayet o zorluğu ortadan kaldıracak anlık önlemi.
52. ayet ise kalıcı çözümü duyuruyor.

Sonraki 12/2 numaralı paragrafın başlığı ise: "Çok eşlilik zulümdür."
Ve devam eder; çok eşliliğin zulüm olduğunu 4/23'te Allah söylüyor: "İki kızkardeşi bir arada eş almanız yasaktır"(kız kardeş Araf Suresinde "yoldaş" anlamını verir: burada da kullanılabilir.)
(İki yoldaşı bir arada eş almanız yasaktır).Burada bir problem daha var. Burada anlatılmak istenen , aynı yolun yolcusu yani "yoldaş" olmaları mı? Yoksa iki kız kardeş arasındaki kan bağı olmasından dolayı mı? Yoksa her ikisi birden mi? Zulüm olduğu için yasaklanan, kız kardeşlerin/yoldaşların bir arada eş alınmasıdır. YANİ ÇOK EŞLİLİK.
Çok eşliliğin adaletsizlik anlamında zulüm olduğunu istisnasız bütün müfessirler de söylüyor. Örneğin Elmalının 4/3 yorumu şöyle: "ve eğer birden fazla kadınlar arasında da adalet yapamayacağınızdan korkarsanız-ki korkmalısınız...."
Buna rağmen kalkıp 4/3'te Allah'ın çok eşliliği caiz kıldığını öne sürüyorlar. Burada bir çarpıklık yok mu?
PEYGAMBERİN ÇOK EVLİLİĞİNDE BİR ÇARPIKLIK YOK MU?
Yani Allah zulüm eder mi? Hayır.
Allah insanlara asla zulüm etmez; onlar kendi kendilerine zulmediyorlar. (10/44)

Evet. O gün Sayın Akçay öyle söylemiş.


Buna ne dersiniz?


Bu da bu gün söyledikleri.
Bir çarpıklık yok mu?

Bir de: "eşleri" yerine "çalışanları/işçileri"; "evlenme/ evlendirme" yerine "iş" ile buluşturma "iş verme", ""işçi statüsüne alma" diye nitelense....
Bu duruma ne dersiniz?
Bu durumda Peygamberin EŞİNİ de bazılarının ifadesine göre Peygamberin "EŞLERİNİ" de, başka EVLİ KADINLARI da erkeklerle, erkekleri de başka başka "kadınlarla" evlendirebilirsiniz.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.[/QUOTE]

Kur'an Arabiyyendir. Arabiyyan olan sözcüklere Arabiyyan olmayan anlamlar verilemez.
Sanırım Halil İbrahim Ülkü'nün yazdıkları ve dübür anlam diye nitelendirdiklerinin etkisinde kaldınız. ( Okuduklarım içinde bu kişiden başka böyle anlam veren olmadığı için sanırım ifadesini kullandım.

Nisa suresinin söz konusu ayetleri yetim hukukuk ile ilgilidir. İslamiyet ÇOK EŞLİLİĞE ASLA ONAY VERMEZ.
Çok eşliliğe fıkıhta getirilen delillerin birincisi İkinci Halife Ömer'in devlet başkanı olarak izin vermesi. Ali ve Çocuklarının çok eşliliği de Kendilerinin peygamberin yerine geçen olarak görülmesi ve Peygambere özel olan çok evliliği kullanmalarıdır.

Nisa suresinin iki kızkardeşi bir arada almayınız çevirisi yanlıştır. İki kızkardeşin arasını birleştirmeyinizdir.

Nisa üçdeki "Ma tabe Leküm" oldukça evlendiriniz türündeki okumaya gidilemez.
Nisa 1. ayeti de gözönüne alırsanız olay daha net görülür.

KURANDA ÇOK EŞLİLİK YOKTUR.
NİSA İLK 10 AYETİ YETİM HUKUKU İLE İLGİLİDİR.

kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi saygı ve muhabbetle,
Allah'a emanet olunuz.

Hasan Akçay 14. October 2016 07:01 AM

[QUOTE=dost1;21504]Nisa suresinin söz konusu ayetleri yetim hukukuk ile ilgilidir. Islamiyet ÇOK ESLiLiGE ASLA ONAY VERMEZ.[/QUOTE]

Iddia o ki Nisâ 3'te "Kadinlarla 4'e kadar evlenin!" denerek ÇOK ESLiLiGE ONAY VERiLiYOR... mus. Oysa konu yetimlerin hukukudur, 4'e kadar es edinme kiyagi degil.

Bakin, MAL sahibidir o yetimler. Yoksul degil. Konu onlarin malini SiZiN yememeniz. Yani basi dertte olan, o yetimler degil SiZSiNiZ. Çünkü onlarin malini yemek suretiyle [COLOR="Red"]büyük günah[/COLOR] isleyip cehennemin yoluna girebilirsiniz.

Çare olarak almaniz gereken 2 önlem öneriliyor:

Önlem 1
[I]Yetimlere "mallar"ini verin,[COLOR="DarkGreen"] "emvâl"uhum[/COLOR]. Pisi temizin yerine koyup degistirmeyin. Onlarin malini kendi malinizla yemeyin, [COLOR="Red"]büyük günah[/COLOR]tir bu, [COLOR="DarkGreen"]hûben kebîra[/COLOR][/I] (Nisâ 2). Bu kadar açik ve net. Yetimlerin mallarini kendi malinizla yemiyceksiniz..

Onun için
yetimleriniz henüz büyümemis ve yetimlikten çikmamisken agziniza her lokma götürüsünüzde "Acaba bunun içinde yetimlerimin mali var mi?" diye titizlenecek, elinizden geleni yapacaksiniz onlarin malini yememek için. Birinci öneri bu.

Sonra?

Önlem 2
[I]Yetimlerin haklarini koruyamamaktan korkuyorsaniz [B]nikahlayin[/B] size yetki veren o kadinlari ikiser ikiser, üçer üçer, dörder dörder[/I] (Nisâ 3). Yani yetimleriniz evlenecek olgunluga erip KADIN ve ADAM olur olmaz mallarini kendilerine vererek serbest birakacaksiniz onlari (Nisâ 6). Elinizde yanlislikla yemeniz olasi yetim mali tutmayacaksiniz. Ve eger size "Son bi babalik daha yap, bizi nikahla" derlerse nikahlayacaksiniz.

Örnegin siz Galip 2 yetiminizin her birini kendi sevdigi talibine nikahlayacaksiniz, ben Hasan 3 yetimimi, peygamber esi Hatice 4 yetimini (Ahzâb 55)... Böylece paylasacagiz yetimleri bas göz etme görevini.

[B]Nikahlayin[/B] demek burada BASKALARINA nikahlayin demek. Çünkü "[U]Ellerinizin altindakiler[/U]i nikahlayin" da deniyor. Ama peygamber esleri ADI ÜSTÜNDE eslerdir, evlidir; "ellerinin altindakiler"i kendilerine nikahlamalari mümkün degil. Benim "ellerimin altindakiler"in ise erkek olanlari var, ben onlari kendime nikahlayamam.

Nisâ 3:

[I]Yetimlerin haklarini koruyamamaktan korkuyorsaniz
[I]nikahlayin[/I] size yetki veren o kadinlari ikiser ikiser, üçer üçer, dörder dörder
ama adil olamamaktan korkarsaniz onlarin yalnizca birini
ya da [U]ellerinizin altindakiler[/U]i[/I] -[COLOR="DarkGreen"]mâ meleket eymânukum[/COLOR]...

galipyetkin 14. October 2016 09:31 AM

Sayın [B]dost 1.[/B]

İslamiyet ÇOK EVLİLİĞE ASLA ONAY VERMEZ dediğiniz an
mealler
söz birliği etmişcesine "nikahlayın" derken;
bu eylem/nikahlamak üçüncü kişiLERe'yi/birden fazlayı da ifade ediyorsa/üçüncü kilşiLERi de kapsıyorsa;
ve eğer
olmadığı halde Peygamber'in onlarca küsur evliliğinden bahsediyorsa;
ayetlerin tercümesi kabul edilen mealler karşısında milleti nasıl ikna edeceksiniz?


Sayın Akçay.
Yetimlik kaç yaşına kadardır?
40 veya 50 yaşında bir KADIN veya ERKEK "yetim" olamaz mı?

Suriye'den kaçıp gelmiş kimsesiz, 50 yaşlarındaki "çıplak" bir adam veya bir kadın size gelse ve:

"-Bana bir babalık yap. Biri var, O da benim gibi kimsesiz çıplağın biri ama samanlık seyran olduktan sonra ne olur ki, onunla beni eversene "

Derse, ne dersiniz?
Ne yaparsınız?

Hem kadın, hem erkeğin yetki verdiği kişiler ne yapar?

Karşılıklı gelirler mi?
Gelirlerse acı kahve mi içerler?

Yoksa gelmezler mi? Yani bu işi "iş olsun" diye mi yaparlar?

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 14. October 2016 02:42 PM

[QUOTE=galipyetkin;21506]Sayin Akçay.
Yetimlik kaç yasina kadardir?[/QUOTE]

Bildigim kadariyla,
Kuran
yetimin kaç yasinda olduguna degil
ne kadar [U]olgun[/U]lastigina bakiyor.

Zira çocukluktan yetiskinlige geçisin vakti
ülkelere ve kisilere göre degisiyor.
Yas belirlemek o yüzden gerçekçi olmaz.

Nisâ 6:
[I]
Yetimleri, onlar cinsel güç edinene kadar, gözetin.
Sonra kendilerini [U]olgun[/U] bulduklariniza
mallarini verin, büyüyüverirler diye hizla tüketmeyin...[/I]

Bunu ülkemize uygularsak
örnegin kizlarin ilk âdetlerini görüp cinsel güce eristikleri yas 12.7'dir.
Olgunlasmalari için bundan sonra 3 ya da 4 yil daha gerekiyor.

Buna göre
sorunuzun cevabi:

Yetimlik 16 ya da 17'sine kadardir.

Ancak
akli ermeyenler istisnadir
(Nisâ 5):

[I]Akli ermeyenlere mallarini vermeyin
ama doyurup giyindirin onlari
ve kendilerine güzel sözler edin.[/I]

*

[COLOR="Blue"]Suriye'den kaçip gelmis kimsesiz, 50 yaslarindaki "çiplak" bir adam veya bir kadin size gelse ve:
"-Bana bir babalik yap. Biri var, O da benim gibi kimsesiz [U]çiplagin biri[/U][/COLOR]" dese...

"Çiplagin biri"nin Nisâ 3'le ilgisi yok.
Nisâ 3'ün konusu MALLARI olan yetimlerdir,
mallari olan yetimlerin hukukudur.

Siz
korkarim
yetimlere para ve mal verip is buluvermekten söz ederken de
bunu göz ardi ediyorsunuz.

Nisâ suresinin basindaki MAL sahibi [U]olgun[/U] yetiskinlerin
is buluvermek bahanesiyle mallarina el koyan bi çikarciya degil
kendisine güvenip yetki verecekleri bi babaya ihtiyaçlari var.

"Kahve mi içerler, is olsun diye mi..."nin
cevabi da budur.

galipyetkin 14. October 2016 04:31 PM

Sayın Akçay.

Çok dar bir açıdan bakıp ayeti kısıtlıyorsunuz.
Bakın; besleme bir kızın ki adı üstünde, evde göreceği hizmet karşılığı karnı doyan, üstü örtünen besleme bir kızın ne malı olur ki?
Bir taliplisi çıkarsa üç-beş parça giyecek ile onunla evlendirilir, çıkmazsa hayat boyu o evde hizmetçidir.

Siz malı olan yetimlerden, mirasyedilerden bahsediyorsunuz. Biz de inatla misal olarak "besleme" gibi "cıbıldaklardan" bahsediyoruz. Çünkü malı mülkü olan yetimlerin toprak altından bile akrabası çıkar, o yetimi koruma altına alır diye daha evvelce de yazdık, çizdik. Bütün insanların gözleri bu paralı, mallı, mülklü yetimler üzerinde olduğundan onların işi kolay. Çünkü menfaati kaçırmış olanlar bakımı üstlenmişten hesap sormak, o yetimin bakımını kapmak için alesta beklerler. Bal tutan parmağını yalar.

İşte bizim ısrarla üzerinde durduğumuz bu malsız mülksüz, silik yetimler, her yaştaki garibanlar, ellerinizin altındakiler.

Bize göre 6. ayet mülk sahibi yanında bu yetimleri de kapsıyor ve "çalışmaları karşılığını" hakkaniyetle/haklarını yemeden vererek iş sahibi olmalarını sağlayın" diyor.

Bize göre bu, yetimi tamamen bırakmak değil, gene birlikte yaşayarak gözetim altında tutup işinin geliştirilmesini sağlamak. Çünkü buluğa ve rüşte ermiş bir kişi her iş için yeterli yetkinlikte değildir.

Yani "malı vermek" iş sahibi yapmak, işini kurmasını sağlamaktır. Yoksa evden de, gözetimden de ayırmak değildir.

Gene gelelim şu 40 veya 50 yaşlarındaki kadın veya erkek "cıbıldak" kimsesiz kaçkınlara/yetimlere, yani garibanlara (Daha evvel yetim tanımını Elmalılı'dan vermiştim), yani desteğe muhtaç durumdakilere Peygamber zamanında Mekke'deki zulümden kaçarak Medine'de İslama sığınmak isteselerdi onlara ne yapılırdı? Nasıl davranılırdı? Nasıl davranıldı?

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 14. October 2016 05:19 PM

[QUOTE=galipyetkin;21508]Sayin Akçay.
Çok dar bir açidan bakip ayeti kisitliyorsunuz.
Bakin; besleme bir kizin ki adi üstünde, evde görecegi hizmet karsiligi karni doyan, üstü örtünen besleme bir kizi ne mali olur ki?[/QUOTE]

Lütfen bagislayin ama size katilamiyacagim. Ayette ne deniyorsa benim için geçerli olan o. Ne bir fazla ne bir eksik. "Allah öyle diyor ama benim aklimdan geçeni demek istiyor" keyfîligi benim haddim degil. Bu hususta size karismak ta haddim degil. Ama siz de bana karismayin. "Ayette [B]nikahlayin[/B] deniyor ama
[U]is as buluverin[/U] denmek isteniyor" gibi iddialarla benim iletlerime müdahale etmeyin, izin vermiyorum.

Halil Ay kardesimizin "dübür"e atifta bulunarak itiraz ettigi de sizin bu yaklasiminiz.

Sizin deyiminizle [I]çiplak[/I] BESLEME kizlara gelince,
ayette belirtilmis onlar için ne yapacaginiz.

Kisacasi
[I]Yetimlerin haklarini koruyamamaktan korkuyorsaniz
[B]nikahlayin[/B]
size yetki veren (mal sahibi) o kadinlari ikiser ikiser, üçer üçer, dörder dörder
ama adil olamamaktan korkuyorsaniz onlarin yalnizca birini
ya da [U]ellerinizin altindakiler[/U]i -[COLOR="DarkGreen"]ev mâ meleket eymânukum[/COLOR]...[/I]

galipyetkin 14. October 2016 07:31 PM

Sayın Akçay.

Daralmayın.
Sizi üzmeyiz.

Biz de kendi kendimize akıl yürütmesi yaparız.

Bakalım Nisa 3. ne diyor:

"Şayet YETİMLER hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sizin için temiz/helal olan KADINLARDAN ikişer, üçer, dörder nikahlayın. Eğer adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile yahut ellerinizin altındaki malik olduğunuzla yetinin. Zulüm etmemeniz için en uygun olan budur."

Şimdi de Yetim ne demekmiş ona bakalım:
"el-Yetema, yetimin çoğuludur. Yetim tek kalma anlamındaki "yetem"den gelir. Babası ölmüş kimseye, babasından ayrı, tek kaldığı için yetim dendiği gibi kocası ölmüş kadına da yetim denir. Bu. kelimenin dil anlamıdır. Bu anlamda kaç yaşında olursa olsun, babası ölmüş insana yetim denebilir.. Fakat örfen yetim, babası ölmüş çocuğa verilen addır; erginliğe eren çocuğa yetim denmez. Demek ki örfen babaları ölmüş ERKEK ve KIZ çocuklara çoğul olarak yetame ve etyam dendiği gibi kocasız kalmış kadınlara dahi dil bakımından yetime denir. Çünkü bunların hepsi himaye ve şefkate muhtaçtır. İşsiz güçsüz yetişkin erkekler de bu kısma girer. Bunlara genel olarak muhtaç veya gariban denilir.

Bu mealde yetimlere mallarının geri verilmesi emrediliyor. Ama mallarını geri vermek yerine sizler ne yapıyorsunuz?....
Kadın ve kızlar metazori evlendirilerek malları iç ediliyor.

Peki erkek yetimler ne oluyor?

Boş ver onları.

Bir da hayret derecede kaçınılan ve 3. ayetten ayrı olamayan bir ayet, Nisa-127. ayet var ki nedense 3. ayetten bahsedilirken bu ayetten de hiç bahsedilmez. Çünkü manasını anlayamamışlar ve bu nedenle de doğru dürüst bir tercümesini dahi yapamayıp 3. ayetle irtibatını kuramamışlardır.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

galipyetkin 15. October 2016 07:14 AM

Beyin jimnastiğine devam edelim.

Bir insana dışarıdan bir şey empoze edildiği zaman bu zorlamadır, despotizmdir, faşizmdir. Allah bile kitabına/söylemlerine "öğüt" demiştir ve insanın önüne seçimlikler koyar ve seçmesini ister; hatta hangisinin seçiminin kendisinin lehine olacağını da bildirir: mesela cennet veya cehennem.

Nisa 3. ayetine baktığımızda ise şunu tespit ederiz: "Nikahlayın"
Bunu bir emir kabul ederek metazori bir herifin koynuna sokarız yetim kızcağızları, kadıncağızları . Mallarıyla, mülkleriyle, vücutlarıyla, benlikleriyle heriflere sunarız. Yetimin, kızın, kadının hiç bir hakkı yoktur; illaki evleneceksin.

Evlendirmenin sebebi de ne?
Haklarını verememekten korkmak, dolayısı ile yetimleri başınızdan savmak.

Ya erkek yetimler? Bunlar unutulmuş mudur?.......
Kitap bunları yok mu kabul ediyor da bunlar hakkında tek bir kelime dahi etmiyor?
Bir eksiklik mi var?
Allah eksik bırakmaz
Başka bir şey olmalı

Ama evlilik kişisel bir haktır. ve bu evliliğin mutlu bir evlilik olup olmaması da kişisellik yanında ayrıca toplumsal bir olaydır ve de kişi ile toplumu etkilenecektir de. Bu nedenle despotluktur, metazori yerine getirildiğinden, yetimin tercihi evlilik olmasa bile kendi üzerinde tatbik edildiğinden ona zulümdür.
Ama Allah zulmetmez ve zulüm olacak şeyleri de "lehinizedir;yapın" demez.

Ama kitap "nikahlayın" kelimesini kullanmıştır. Nikahlayın kelimesi kişiler için zulüm kaynağı oluyorsa Allah yanlış yapmayacağına göre o halde bu kelimeye bizim verdiğimiz mânâ yanlıştır.

Fecr:17-20:- Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Doğrusu siz, YETİMİ, ÜSTÜN-SAYGIN BİR ŞEKİLDE YETİŞTİRMİYORSUNUZ. Yoksulun yiyeceği üzerine birbirinizi özendirmiyorsunuz. Oysa mirası yağmalarcasına öyle bir yiyişle yiyorsunuz ki! Malı öyle bir sevişle seviyorsunuz ki, yığmacasına!
*****************
Bakara:177. ayeti (şimdi hatırlayamadığım bir sürü yetimler hakkındaki ayetler de var tabii) lütfen bir daha okuyun.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 15. October 2016 07:31 AM

Korumaniz altinda yetimler var.

Eger sizi su [U]2 ihtimal[/U] korkutuyorsa
ne yapmaniz gerektigini
Nisâ 3'ün basindaki ayetler söylüyor:

1.
Yetimlerin mallarini farkinda olmadan kendi malinizla yemek suretiyle
yetimlerin haklarini koruyamamaktan KORKUYOR iseniz -[COLOR="DarkGreen"]Ve in HIFTUM ellâ tuksitû fîl yetâmé[/COLOR]

Bu durumda şu iki seyi yapacaksiniz:

a.Agziniza her lokma götürdügünüzde titizlenecek, o lokmada yetim mali bulunmadigindan emin olacaksiniz (Nisâ 2).
b.Yetimleriniz büyür büyümez mallarini kendilerine verecek, elinizde muhtemelen bilmeden yiyeceginiz yetim mali tutmayacaksiniz (Nisâ 6).

2.
Kadinlara mallarini verirken
[U]adil[/U] olamamaktan KORKUYOR iseniz -[COLOR="DarkGreen"]fe in HIFTUM ellâ t[U]a'di[/U]lû[/COLOR]

Örnegin yetimlerinizin altinlariyla
bugday pahalandiginda kârina satmak üzere
harman sonu ucuz bugday aldiniz
ama kadinlar simdi, kis gelmeden, mallarini istiyorlar
ve siz altinlarin hepsini denklestiremediginiz için eksik vermek suretiyle;
arti, daha çok sevdiginiz kadinlara altinlarinin % 90'nini, ötekilere % 80'nini vermek suretiyle
adaletsizlik yapacaginizdan korkuyorsaniz...

Bu durumda

a.
Kadinlarin yalnizca birine altinlarinin tamamini verip ötekilerden süre isteyeceksiniz (Nisâ 3).

b.
Kabul etmiyorlarsa ya da bir tek kadina dahi altinlarinin hepsini veremiyorsaniz hepsinden süre isteyeceksiniz
ve sevabina [U]ellerinizin altindakiler[/U]i nikahlayacaksiniz -[COLOR="DarkGreen"]fenkihû... mâ meleket eymânukum[/COLOR] (Nisâ 3).
Onlar mal sahibi degildir, altin sahibi degildir; onlari nikahlarken darlanmazsiniz ama büyük sevap kazanirsiniz.

Bu son öneri Nûr 33'ün de konusudur:

[U]Ellerinizin altindakiler[/U]den izin için size bas vuranlara gelince
bir hak olarak yazin onlara -[COLOR="DarkGreen"]fe kâtibûhum[/COLOR]
ve Allah'in size verdigi [U]mal[/U]indan onlara verin -[COLOR="DarkGreen"]ve âtûhum min [U]mâl[/U]illâh illezî âtâkum[/COLOR].

kuman 16. October 2016 06:31 PM

Bence Hasan Akçay kendi eş dost Akraba da bulunan ve 16-17 yaşında ki kızları evlendirsin sadece yetimler ile sınırlamasın.

Hatta bir 40 kı yaşlarda biri 17 yaşında ki bir kız ilke evlenmek isterse bu Allah ın emri desin ve ön ayak olsun

Hasan Akçay 17. October 2016 01:12 AM

Bunun allah in emri olduğunu nerde one sürdüğümü lütfen açıklar misiniz.

Hasan Akçay 17. October 2016 01:50 AM

Neyse. Kısaca bi daha soyleyeyim. Allah in emri yetimken olgunluğa erenlere mallarını vermenizdir (Nisa 6). Onları Nikahlamaniz ise "ma tabe lekum" şartına bağlıdır. Yani o yetiskinler size yetki verdiler ise...

Ne hasan akcay a söz duser ne her hangi başka birine.

galipyetkin 17. October 2016 10:39 AM

Beyin jimnastiğine devam.

Nisa-3 ayeti üzerinde daha söyleyecek çok sözüm var. Fakat önce günlerdir kafamı kurcalayan şu soruyu sormalıyım.

Nisa Suresinin ilk on ayetinde bahsedilen yetimlerinde, 3. ayetin sonunda belirtilen "sağ ellerinizin sahip oldukları" veya "ma meleket eymanukum" denilen:
a)"besleme" dediklerim hariç mal sahibi olmayan yetimler ile;
b)erkek yetimlerden
meallerde hiç bahsedilmiyor.

Acaba Allah da "Niye bunları yarattı ki?" dercesine, sanki Allah da bunlardan vazgeçmiş gibi ayetin ilk 10 meal veya tercümesinde neden bunlardan hiç bahsedilmemekte; ki Sayın Akçay da hep "malı olan yetimler" deyip durmakta; malı olmayanları sorduğumuzda sukutla geçiştirmekte.

Ama biliyoruz ki cami kapısına, çöplüğe, bir evin önüne yalnızca kundağı ile bırakılmış olanlar yanında,
depremlerde, Yunan Adalarına kaçarken veya savaşlarda ana babası ölen bir sürü Suriyeli, veya başka milletlerden çulsuz-pulsuz, tek başına hem kız hem de erkek bebe/genç yetimler var.

Allah bunlara boş verebilir mi?
Asla!!!!!!....

O halde zadegan mealciler, tercümeciler kendilerini meal ve tercümelerinde şöyle bir tartsınlar, acaba bir yerlerde yanlış mı yapıyorlar?.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Hasan Akçay 18. October 2016 03:02 AM

Nisâ suresinin ilk ayetlerinde
kadin ERKEK ayrimi var mi?

Nisâ 1:
Insanlar! Sizi bir tek canlidan yaratan rabbinizi kâle alin
ki esini ondan yaratmis ve o ikisinden bütün ERKEKLERi ve disileri yeryüzüne yaymistir
ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ RiCÂLEN kesîran ve nisââ.

Görüldügü gibi
ilk ayette
kadin ERKEK ayrimi yok.

Nisâ 2:
Yetimlere mallarini verin. Pisi temizin yerine koyup degistirmeyin.
Kendi mallarinizla "[U]onlar[/U]in mallari"ni yemeyin, büyük günahtir bu.

Dikkat edilirsse
[I][U]onlar[/U]in mallari[/I] anlamina gelen "emvâlu[U]hum[/U]"daki [U]hum[/U] zamiri [B]eril[/B] olup
ERKEKLER demektir; arti, disileri de kapsar
yani ikinci ayette de kadin ERKEK ayrimi yok.

Nisâ 3:
[U]Yetimler[/U]in haklarini koruyamayacaginizdan korkuyorsaniz
[B]nikahlayin[/B]... SiZE YETKi VEREN o kadinlarin ikiserini, üçerini, dörderini*
ama adil olamayacaginizdan korkuyorsaniz onlarin yalnizca birini
ya da ellerinizin altindakileri -[COLOR="DarkGreen"]mâ meleket eymânukum[/COLOR].

[U]Yetimler[/U] anlamindaki [I]yetâmé[/I] bir önceki ayette de geçmistir
ve kendisini temsil eden [U]hum[/U] zamirinin [B]eril[/B] olmasi da kanitlar ki
[COLOR="Green"]yetâme[/COLOR] erkektir ama disileri de kapsar
yani bu 3. ayette de kadin ERKEK ayrimi yok.

Okumayi sürdürün, göreceksiniz.
kadin ERKEK ayrimi asla yok.

Yalnizca "kadinlar"i mi nikahlayacaginiza gelince
hayir, kadin ERKEK ayrimi bu hususta da yok.
Ayet eger önyargisiz okunursa görülür ki AYNI ayette
"[B]size yetki veren[/B] o kadinlari ikiser, üçer, dörder... nikahlayin" dendigi gibi
"ellerinizin altindakileri nikahlayin" da deniyor, ve onlarin ERKEK olanlari var.

Kaldi ki Nisâ 3 ve Nûr 32 birbirini tamamlayan ayetlerdir,
ayetlerin birine iman edip ötekini yok saymak olmaz.

Nûr 32'de "[COLOR="Red"][U]Bekarlar[/U]inizi evlendirin[/COLOR]!" deniyor -enkihûl [U]eyâmé[/U] minkum;
[U]bekarlar[/U]in kadin olani var, erkek olani var.
Bekarlar yalnizca erkektir ya da yalnizca kadindir diye bisey yok.

_______________________________________

*Nisâ 3'te
söz dizimi degisse de
söylenen AYNI kalir:

[B]Nikahlayin[/B]... ellerinizin altindaki (erkekleri ve kadinlari)
ve yetimlerin haklarini koruyamayacaginizdan korkuyorsaniz SiZE YETKi VEREN o kadinlarin ikiserini, üçerini, dörderini
ama adil olamayacaginizdan korkuyorsaniz onlarin yalnizca birini...

galipyetkin 18. October 2016 06:16 AM

2. September 2016, 07:36 AM.

Bu tarih yalnızca burada erkek yetimler için defalarca sorduğum ilk soru tarihi.

Kendi kendimize "beyin jimnastiği" yaparken bu sorumuzu kendimiz cevaplama safhasına geldiğimizde sayın Akçay'dan cevap gelmesi sevindirici.

Cevap yeterli mi?

Değil.....

Bakın bu verdiğim 3. September 2016 tarihli Sayın Akçay'ın yazdığından:

"Yetimlerin haklarini koruyamayacaginizden korkuyorsaniz
EVLENDiRiN size yetki veren kadinlarin ikiserini ve üçerini ve dörderini
ama adil olamayacaginizdan korarsaniz yalnizca birini
ya da yeminleriniz kime malikse onlari.
Yoksul düsmemeniz için uygun olan budur. (Nisâ 3)".

Anlayamadığım şu: Kadınları evlendirdiniz de bu evlilik yetimlerin hakkını nasıl koruyor. Kel alaka?

Ne diyor: "EVLENDİRİN size yetki veren [COLOR="Red"]KADINLARDAN[/COLOR] ikişerini .....". Dikkat edin hem de yoksul düşmemeleri için evlendirecekmişsiniz mallarını mülklerini evlilikle birlikte koca emrine vererek. Malını mülkünü herife verince kadın zenginleşiyor mu?

Nerede erkekler?

Evet; söz dizimi değişse de
söylenen aynı kalır. (Sayın Akçay'dan veciz bir söz)

Her ne ise......

Malı mülkü olmayanlar (erkekler dahil) ne olacak.
Bunlar yönünden tutum ne?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

galipyetkin 18. October 2016 06:18 PM

Beyin jimnastiğine devam.

Baştan söyleyeyim ben 'nikah' kelimesini evlenmek/karı-koca olmak olarak anlamıyorum.

Nisa-3 ayetinde bazıları "evlenin" derken bazıları da "evlendirin" diyerek çekişiyorlar.
Halbuki hadiseye kız tarafından bakarsanız "evlendirin", erkek/talip tarafından bakarsanız "evlenin" olur.

Nikah kelimesinin ev ile ilgisi ne?
Nikah kelimesi kadın ile erkek arasında yapıldığına göre kocalanmak veya karılanmak olsa gerek.
Zadegan kısmı için karı veya koca demek kaba kaçtığından, kelime çarpıtılarak evlenmek yapılmış sanki her evlenen ev sahibi oluyormuş gibi.

Evlenmek ise evi barkı olmayanın, aynı yetimler gibi, başını sokacağı, ırzını koruyacağı, yaşantısını düzenleyip istikbale hazırlanacağı bir dam altı/iş edinmek, edindirmektir.

[QUOTE=Hasan Akçay]"Yetimlerin haklarini koruyamayacaginizden korkuyorsaniz
EVLENDiRiN size yetki veren kadınların ikişerini ve üçerini ve dörderini [/QUOTE]
Demek ki korku basarsa diğer seçeneği yerine getireceksiniz.
Birisi anlatıversin de şu kalın kafa anlasın diğer seçenek olan şu yetki verilenin kadınları ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder evlendirince yetimlerin hakları nasıl korunuyor?
Evlendirmeye yetkili benim bildiğim nikah memurudur. Şimdi toptancı nikah memuru kadınları üçer-beşer evlendirince, bu üçer-beşer evliliğin yetimlere ve yetimlerin haklarının korunmasında nasıl bir etkisi oluyor ki? Birer birer evlendirince koruma olmuyor mu?

Saygılarımla.
Galip Yetkin

kuman 18. October 2016 06:28 PM

Nisa ilk 10 ayeti Yada Kur an ın bütünü ana erkil bir topluluğa gelseydi eğer ne olurdu...

Hasan Akçay 19. October 2016 01:58 AM

[QUOTE=kuman;21521]Nisa ilk 10 ayeti Yada Kur an ın bütünü [U]ana erkil[/U] bir topluluğa gelseydi eğer ne olurdu...[/QUOTE]

Biraz ukalalik edeyim.

Eger Nisâ suresinin ilk 10 ayeti anaerkil bir topluluga gelseydi
en azindan örnegin ilk canlinin
erkek olmadigi, DiSi oldugu görülürdü
çünkü bakin Nisâ 1'de ne deniyor:

Insanlar! Sizi "bir tek canli"dan yaratan rabbinizi kâle alin...

sizi BiR TEK canlidan yaratan
halakakum min nefsin VAHiDE

VAHiDE disildir.

Yetmedi,
ardindan şu söyleniyor:

es[B][COLOR="Red"]i[/COLOR][/B]ni [U][B]o[/B][/U]ndan yaratti -halaka min[U][B]hé[/B][/U] zevce[COLOR="Red"]hé[/COLOR]

es[COLOR="Red"]i[/COLOR]ni kelimesindeki [I]i[/I] ve [B][U]o[/U][/B]ndan kelimesindeki [B]o[/B] da disil olup
ilk insanin erkek degil DiSi oldugunu kesinlestirir.


Kisacasi
bize ezberletilmis olanin aksine
ADEM denen erkek
ilk insan degildir.

ADEM
disi olan ilk insanin esi olarak
disi ilk insandan yaratilmistir.

Simdi.. şu sehir efsanesini düsünelim:

Havva,
Adem'in ege kemiginden yaratilmis olup egridir,
düzeltimesi yani terbiye edilmesi gerekir. Pöh!

kuman 19. October 2016 06:52 AM

Insanlar! Sizi "bir tek canli"dan yaratan rabbinizi kâle alin...


Tebrik ederim.

Ukalalık yaparken evrim teorisi nin Kur an da bulunduğunu da ispatladınız

galipyetkin 19. October 2016 08:38 AM

Eşeyli üreme ile eşeysiz üremeyi,
yani dölleyerek veya döllenerek üreme ile dölleme veya döllenme olmadan üremeyi birbirine karıştırmayalım.

Eril ile erkek
dişil ile dişi
aynı mı?

"Vahide", bölünen
yani doğurmadan/o erginliğe ulaşamamış olmaktan dolayı, "amib" gibi bölünerek kendisinden bir başka "kendisi gibi çıkan" olamaz mı?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Hasan Akçay 19. October 2016 04:07 PM

Sevgili kuman,
ittekû rabbekum ellezîne halakakum min nefsin vahide,
üslup farki hariç,
nerdeyse istisnasiz bütün mütercimler tarafindan
sizi BiR TEK canlidan yaratan rabbinizi kâle alin
diye tercüme edilmistir.

Lütfen meallere bakiniz: [url]http://www.kuranmeali.org/4/nisa_suresi/1.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx[/url]

"Biraz uklalalik edeyim" dememe gelince
öyle dedim çünkü ele aldigim konuda bildigim kisitlidir,
bunun ayirdindayim.

En iyisi
sözü
daha iyi bilecek durumda olanlara birakmak.

Örnegin
Havva Adem'in kaburga kemiginden yaratildi iddasiyla ilgili
rahmetli Y N Öztürk'ün açiklamasi şöyle
(Kur'an'daki Islam, Nisâ suresi):

"Burada, geleneksel söylentilerin tam aksi bir durum söz konusu olabilir. Kur'an ilk [U]canli[/U] olarak verdigi [U]nefs[/U]i disil bir kelime olarak [B]vahide[/B] ile nitelendirmis ve [I]ondan esini yaratti[/I] ifadesinde nefse gönderdigi zamiri de disil kullanmistir... O halde kelimelerden hareket edilecekse, Kur'an'in bu ifadesi erkegin kadindan yaratildigini savunmaya çok daha uygundur..."

galipyetkin 20. October 2016 12:03 PM

"ondan eşini yarattı" mı yoksa bir atımlık nutfeden mi yarattı, yoksa bu safhaya gelinceye kadar geçen "dehr"de çeşit çeşit çamurların etkisiyle insan denilemiyecek primitif bir insansı mı oluştu, üremesi nasıldı? ve zamanı gelince de bu olgun insana mı dönüştü? bunun münazarası insan suresinde yapılır.

Fakat. Şimdi beyin jimnastiğine devam.

Önce şu yetimleri evlendiremeyince kadınlara el atmıştık ya, onları da üçer, beşer toptan evlendiremez isek bu sefer de "aman hiç olmazsa bir tanesini alın, kelepir", diye yalvarmaya başlayacağız.
Eh beceriksiz! Bunu da yapamayınca elinin altındaki sana mecbur olanı peşkeş çeker gibi evlenmeye mecbur edersin.

Ya: "Hayır!.... Yaaaa; ben daha evlenmek istemiyorum"
diyerek evden kaçarsa?.......
Yetimlerin lehine dediğin evlendirme işlemi FOSSS.....

Çünkü eylem yetimin rızası alınmadan, kişiliği sıfırlanarak, Bakara-104. ayet yok sayılarak yetimin kişiliği ve menfaati öne alınmadan olgunun aslı evlendirme veya evlenme rüzgarıyla gencecik ve parası, pulu yüklü kızlar peşkeştedir. Evet uydurdukları bir "mehir" dedikleri, bu günkü başlık parası denilen "evlendirme/satım akçesi" karşılığı. Böylece kadınlar da "döver de sever de" diye koşullandırılıp kurşun ve bıçakla "telef" de edilirler; çünkü mal olmuşlardır.

Askerlikte verilen komut gibi: "Yatılacaaak!... Yat!" gibi yetime de "Evlenilecek! Evlen."

O halde "evlenin" veya "evlendirin" diye tercüme edilen kelimeye yakıştırılan bu mânâ uygun olmayıp, o kelime yetimlerin her hal ve durumunda menfaatlerini kollayacak bir anlam taşımalıdır.

Bazıları meallerde geçen kadınlar ifadesi için "yetimlerin kadınlarını" anlatıyor diye sallayanlar olabilir.
Biz de deriz ki: "Ya annesi, ya da babası veya hem anası hem babası yaşamayan kimsesiz çocuklar yok mudur?"

(Bu konunun bir kısmı da şuradan başlıyor: ( [url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3658&page=9[/url] )

Saygılarımla.
Galip Yetkin


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:57 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam