![]() |
[COLOR="Blue"]Sayılı günleri de 10 gün olarak kayıtlamanızı da anlayamıyorum. Çünkü 2:196 "traş olma" ve 9:2 de "dört ay" ile zamanı tayin etmiş.[/COLOR]
Kisaca: 9:2'de sözü edilenler haram aylardir* ki ilki "savm vakti"dir; onda hac olmaz. Çünkü hacda yoksullara hayvan bagislayamanlarin bunu kefareten toplam 10 gün [B]savm[/B] yapmasi gerekiyor (2:196). Kefaret savmi ve sehru ramazân savmi es zamanli olamaz. Yoksa ikisinden birisi iptale ugrar. Insanlarin buna yetkisi yok. Ikinci, üçüncü ve dördüncü haram aylar hac aylaridir. Bakara 197: "Hac, blilinen aylardir-el haccu eshurun ma'lûmât." ESHUR en az 3 ay demek. Üç ay. Her birindeki haccin süresi ise 10 gün. __________________________ Tevbe 5: "[B][U]Haram[/U] aylar[/B] çikinca -Fe izânselehal [B]eshurul [U]hurum[/U][/B]..." |
[QUOTE=bartsimpson;18535]
21 Haziran sabitini tesbitinize Kuran referansı nedir öğrenebilirmiyim mümkünse.[/QUOTE] 21 Hazirandan hemen sonra iddetin en büyük, en parlak dolunayi doguyor. Ötekilerden kolayca seçilebilen bir dolunay. Allah Insikak sûresinde bu dolunayin üzerine yemin ediyor: 16.Yemin ederim aksamin kizilligina 17.Geceye ve onun toplayip getirdigine 18.[U]O yusyuvarlak ay[/U]a ki... Kur'an'da ADI geçen tek dolunay: [COLOR="Red"]sicak[/COLOR] dolunay-sehru [COLOR="red"]ramazân[/COLOR] (2:185). Özel bir dolunay oldugu belli. Yaza ait oldugu belli. Çünkü yaz sicak, o sicak. * Sicak yaz aylari Mekke'nin [U]panayir[/U] vakitleri. Ve Ibrahim nebi Mekke'yi ekin bitmez bir alanda kurmustur (14:37). O panayirlar Kureysin biricik ekmek teknesi. Kasas 27'de HICEC diye geçiyor; "hac"cin çogulu. [B]Ticarî[/B] hac. Panayir dönemlerinde güvenligin yasamsal önemi var. Savaş olmayacak ki insanlar güven içinde gelip alis verislerini yapsinlar. O yüzden yaz aylari kan dökmenin haram oldugu "haram aylar"dir. * Haram aylar sicak. Sicak dolunay sicak. Sicak dolunay haram aylardan biridir. Bu belli. Ama hangisi? Ikinci, üçüncü, dördüncü olamaz. Çünkü onlar [B]dinî[/B] hac aylari (2:197); hacdaki kefaret "savm"i ile sicak dolunayin savmi es zamanli olamiyacagina göre... Daha bir sürü Kur'ânî kanit var; gerektiginde ele alinabilir. |
Araplarin yasaminda "Sicak dolunay"in büyük yeri var.
Örnegin "savm"a onu gördükleri aksamin sabahinda basliyorlar (2:185), dolunay küçüle küçüle ters D halini alip karnini içeri çektiginde son veriyorlar (2:189) çünkü 10 gün (2:184) dolmustur. Duvar takvimleri yok, radyolari, televizyonlari, gazeteleri... yok. Vakti böyle biliyorlar. Bir an için kendinizi çölün Mekke denen "vaha"sinda düşünün. Aksam... Bati ve dogu ufuklari. Birisinde batan günesin ardinda biraktigi o göz oksayan kizillik. Ötekisinde aydinliktan önceki karanlik, karanligin en koyusu. Sonra dogu ufkunda bi aydinlik beliriyor önce hafiften ve birden yusyuvarlak, koccaman, piril piril bir ay beliriyor. Hos geldin sehru ramazân! Panayirimizi aydinlatan isik! Allah'in size tuttugu fenerdir sehru ramazân. Nimettir. Onun isiginda ta sabaha kadar panayir hazirliginizi yapiyorsunuz. Kisin ve ilkbaharda uzak diyarlara kervan yolculuklari yapmissiniz (106:2). Oralardan getirdiginiz baharati suraya, ipek halilari buraya, degerli kumaslari suraya, kuru üzümleri buraya, bali suraya. Sabahlara kadar ekmek tekneniz böyle. Kipir kipir. O dolunayin isiginda. |
[QUOTE=galipyetkin;18533]Hacc da bize göre üç safhadan meydana gelir:
1-Toplanma ve bilgilendirilme safhası, 2-Geceli gündüzlü kaç göç olmadan kadınlı erkekli kollektif yaşamın tatbikatı safhası, 3-Mekke'de İslam'ın getirmek istediği kollektif yaşamı sürdükleri için kendileriyle anlaşma yapılmış kollektif yaşam süren o günün müşrik toplumu olan "mescidi'l haram"ın yaşam tarzını yerinde gözlemlemek için ziyareti. İşte bu müşrik toplum için hacc iki safhalıdır. çünkü üçüncü safha zaten kendilerinin yaşam tarzlarıdır.[/QUOTE] Sizin [I]safha[/I] dediginiz bu etkinliklerin her birinin dayandigi Kur'ân ayetlerini açiklar misiniz. Benim gördügüm, [B]dinî[/B] haccin etkinlikleri Hac 27-29 ve Bakara 198'de belirtiliyor. Onlari ben sizin bu açiklamanizdan sonra ele alayim, Allah isterse. |
Hasan Bey.
Sağ gözümden "glokom" ameliyatı oldum, yazamıyorum. Bu yazıyı da bir misafire yazdırdım. Açıklamam olmadan ,hatta "-kafadan atıyorsun!" diyerek onları siz ele alin. Daha sonra cevaplarım. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Geçmis olsun kardesim. Önemli olan sagliginiz. Sonra yazarsiniz.
|
Hac etkinlikleri
1.Kisinin öz elestiri yaparak kendini tanimasi ve düzeltmesi. (Günümüzde buna [I]Arafât "vakfe"si[/I] deniyor.) 2.Allah’a sükretmesi. Çünkü tanima ve bilinçlenmenin geregi deger bilmektir. ([I]Müzdelife vakfesi[/I].) 3.Yoksullar için hayvan bagislamasi ([I]Kurban[/I]) 4.ALLAH BIR ilkesini vurgulayan Ibrahim nebinin, Allah için* olan ve Allah'in [B]evim[/B] dedigi, mescidini ziyaret etmesi. Çünkü ALLAH BIR ilkesi o mescid görülüp anilarak yasatilir, yok sayilarak degil. ([I]Tavaf[/I]) Ayetler HAC, bilinen aylardir (2:197)… Taniyistan** akin edin (2:198). Saygin bilinç alaninda*** Allah’i anin. Dogrusu siz ondan önce sapmis durumdaydiniz. (2:198) Hani, Ibrahim’e o evin yerini vermistik. "Bana hiçbir seyi ortak kosma! Evimi, dolasanlar için ve dikelenler için ve egilenler için ve yere kapananlar için temiz tut!" (22:26) Insanlara HACCI duyur. Yürüyerek ve uzak yollardan geçen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. (22:27) Ki kendi yararlarini görsünler ve Allah’in onlara rizki olan HAYVANLARI, Allah’i anarak, bilinen günlerde kessinler. Yiyin onlardan ve muhtaç yoksullara yedirin. (22:28) Sonra kirlerini gidersinler; adaklarini yerine getirsinler ve o kadîm evi dolassinlar (22:29). ______________________________________ *Mescidler Allah içindir... (72:18) **ARAFÂT: itiraf, irfan, taniyis Yûsuf, yanina giren kardeslerini tanidi –arefe... (12:58) Ve cehennemlikler günahlarini itiraf ederler –fa’terefû bizenbihim… (67:11) ***Mes’ar: suur alani, gerçegin ayirdinda olunan yer Allah yolunda ölenlere ölü demeyin; yasiyor onlar ama siz ayirdinda degilsiniz –lâ tes’urûn… (26:113) |
[QUOTE=galipyetkin;18547]Hasan Bey.
Sağ gözümden "glokom" ameliyatı oldum, yazamıyorum. Bu yazıyı da bir misafire yazdırdım. Açıklamam olmadan ,hatta "-kafadan atıyorsun!" diyerek onları siz ele alin. Daha sonra cevaplarım. Saygılarımla. Galip Yetkin.[/QUOTE] Galip Ağabey büyük geçmiş olsun. sağlığınıza en kısa zamanda kavuşmanız dileği ile... |
Selamun Aleyküm! Değerli GalipYetkin Kardeşim.
Göz sağlığınıza tez zamanda kavuşmanız dileğiyle sağlık ve esenlik diliyorum. |
Şifa, esenlik dileyen dilemeyen bütün site arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum,
Sayın Hasan Bey. Ben, sizin görüşlerinizi çekiştirmiyorum. Görüşlerinize saygı da duyuyorum. Fakat ben o ayetleri sizin gördüğünüz gibi görmüyorum; sizin bakış açınızdan değişik bir bakış açısıyla bakıyorum. Benim görüşlerim doğru, sizinkiler yanlış diye de bir iddiada da değilim. Ama yaptığım ve hâlâ da devam eden araştırmalarımla meallerin yanlışlıklar içerdiğini tespit ediyorum. Arapça bilmediğimden de (sizin gibi belirli bir yaştan sonra da öğrenmeye pek heves etmediğimden) bayağı zorlanıp çok zaman harcıyor ve çok okumaya çalışıyorum. Beynimizin alma kapasitesi de herhalde dolduğundan bazan da bir konuyu bir kaç kere tekrarlamam zaman zaman tekrar okumam gerekiyor; bunuyor muyuz ne? Şimdi bana göre: Hacc. 6/80-83. ayetlere göre "hüccetleşmek", deliller ve kanıtlara dayanarak "ikna"ya ve "güven verme"ye dayalı bir münazaradır, karşılıklı konuşmadır. 6/81. ayete göre kanıtlar, deliller "inzal edilmiş" yani Kur'an'dan olmalı. Çağrı üzerine hacc için gelenlerle bu söyleşi devam ederken, ikna edecek kişi, eğer muhatabı/ikna edilecek kişi kıvama gelmişse, son ve vurucu/işi bitirici sözü söylemeli/münazara bitirilmeli yani "saç tıraş edilmeli" veya aynı anlama gelen "zırh çıkarılmalı"(Türkçe karşılığı olarak: görev tamamlandığından bir "Oh" çekip, rahatlamalı), yani müşrik Müslüman olmaya meylettiği zaman pekiştirici konuşma-delil-ayet ile konuşma sona erdirilmeli. Aksi takdirde delile dayalı ikna etme çabaları devam etmeli, yani saç tıraş edilmemeli/zırh çıkarılmamalıdır. Bu faaliyet Kur'an'dan delillerle müşriği ikna ile islâmlaştırma mühendisliğidir. Teferruatına girmeden bizim hacc'dan anlayışımız budur. Şu halde Hacc için Müslümanlara düşen iş, öğrenmek isteyen müşrikleri Müslümanlığa ikna etmek olup, Mekke'ye gidip de oradaki yapıyı turlamak değildir. "Sana gelsinler" ifadesi de, yine bana göre müşrikleri savaşın galibi olarak "sana gelmelerini sağla/mecbur kıl ki İslam'ı senden, senden sonra da İsmin olan Muhammed'in ifade ettiği anlamdan Kur'an'dan öğrensinler" anlamınadır. Çünkü Kur'an usulüne göre Muhammed ifadesi insanın içsel duygularını, merhameti, fedakarlığı anlatır. Geldiler. O zaman Nisa-102 deki gibi sahabelerin koruma tedbirleri altında Peygamber müşriklere salat edecektir. O halde: 1) İlk önce Peygamberin salatı 2) Sonra hüccetleşme (veya önce hüccetleşme, sonra peygamberin salatı) 3) Geceli gündüzlü, kaç-göç olmadan, "ihram denilen kıyafete bürünerek" Safa Tepesinde İslam'ın getirdiği "kollektif ekonomik ve sosyal yaşamın" tatbikatını yapmak, 4) Ve nihayet mascidi'l haram istikametinde -ekonomik ve sosyal kollektivizmi- yaşayanların yaşantısını tetkik için Beyt Ehli'ni/mescidi'l haram ve harim yaşam sürenlerin yaşamlarını tetkik ziyareti, veya pratiği(umre). Bunlar da öğretimin safhalarıdır. Bu gün maalesef Hacc islamlaştırma faaliyetini kaybetmiş, hatta müslüman olmayanlar Mekke'nin civarına bile yaklaştırılmaz olmuş, kendilerine müslüman değil de "inançlı" diyenlerin "hacca gitmiş-Umre yapmış" havasını atmaya yarayan "zenginlere" has, ayrımcı bir faaliyet olmuştur.(İslâm'da zengin-fakir ayrımı var mı?) Yarın da Ramazan-Oruç hakkında yazmaya çalışacağım Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Galip ağabey seni aramızda tekrar görmek güzel.
Tekrar geçmişler olsun. Hac Muhammed zamanında nasıl yapılıyordu bir kenara... Neden bir kenara? O zaman ak ile kara belliydi. Biz o zaman yaşamadığımız için detayları bilmiyoruz. Biz kendimizden ve bu günden sorumluyuz. Günümüze bakalım... Hac müşrikleri islam'a davet, ikna ve salat müsesesi diyorsunuz... Peki müslüman ülkelerin kendi sorunları bittimi de, hadi ondan da geçtim kendileri ile aralarındaki sorunlar bittimi de iş müşriklere kaldı. Müşrik kim? Müslümanlar mı? Ehli kitap mı? Ateistler mi? Toteme tapanlar mı? İneğe tapanlar mı? Krem peynire tapanlar mı? Peki... Müslüman kim? Şafiiler mi? Malikiler mi? Hanefiler mi? Muhammediler mi? Hanifler mi? Yoksa çakma bir güruh olan ve islamla hiç alakası olmadığı halde hac kartelini elinde tutan suudi vahhabiler mi? Haccı kimle ve nasıl yapacağız??? Hacca kimleri davet edeceğiz? Papayı mı? Ortodoks baş piskoposunu mu? Scentology tarikatı liderini mi? Amerika başkanını mı? İngiltere kraliçesini mi? Hadi diyelim ki geldiler... Salat kurumunu kim işletecek? İslam halifesi mi? (Kimse o artık) Mezhep liderleri mi? Vahhabi Suud kralı mı? Türkiye başbakanı mı? (Yüzyılın büyük lideri) Hadi onu da bulduk... Gelen müşriklere (kimse onlar) Ne öğretilecek? Nasıl öğretilecek? Nasıl ikna edilecek? Nasıl biat etmeleri (zırhlarını bırakmaları) sağlanacak? Hadi bunları da geçtik en önemli sorun şu. (bence hepsinden önemlisi) Hasan beyin bilgileri doğrultusunda insanları Hac görevine ne zaman çağıracağız? (Ne zaman yapılacağını daha biz bile bilmiyoruz...) Yoksa bunlara verilecek bir cevabımız olmadığından dolarları vahhabi suudlara bayılıp kendimizi kandırmaya devam mı? Ya da olaya farklı bir perskpektiften bakarsak... [B][COLOR="Blue"][I]HAC : İçimizdeki sahte ilahları, müşrik anlayışı yok etmek, reddetmek ve kendimizi eğitmek için bize şah damarımızdan daha yakın olan Allahın rehberliğine (salatına) tabi olup, tüm şartlanmalarımızdan ve ön yargılarımızdan sıyrılmak için (zırhlarımızı indirmek) manevi dünyamızda çıktığımız bir yolculuk mu? [/I][/COLOR][/B] Bakara (198) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size bir günah yoktur. [COLOR="Red"][B]Arafat'tan[/B][/COLOR] ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin. Onu, size gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol göstermesinden önce yolunu şaşırmışlardan idiniz. Arafat'ın sırrı nedir? Tahammül edip okuyanlara teşekkür ederim. Saygılarımla. |
Değerli Bart.
Sorular silsileni teker teker cevaplamak uzun bir yazı ve yazı süresi gerektirdiğinden sorularına cevap olabilecek eski yazdıklarımı işaretle yetineceğim. Belittiğim yazı hangi sorularını cevaplamıyorsa belirt ki onlara da bir cevap bulmaya çalışalım. Şurayı okur musun? [url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2657[/url] Saygılarımla. Galip Yetkin. |
[COLOR="Blue"]Arafat'ın sırrı nedir?[/COLOR]
Bakara 198: "Arafat'tan akin ettiginiz zaman Mes'aril Harâm'in önünde Allah'i anin; O'nu O'nun size yol gösterdigi gibi anin. Yoksa siz ondan önce sapmis olanlardan idiniz." "Arafat"in artik SIR olmamasi gerekir. Ayette söylenen açik ve net. 1.Sapmis olanlardan idiniz -mined dâllîn 2.Allah size yol gösterdi -hedâkum 3.Sapmis durumda olmaniz [U]o[/U]ndan önce idi -min [B]kabli[/B][U]hî[/U]- yani Allah'in Arafat'ta yol göstermesinden önce Eger "SIR"DAN kasit Allah'in size NASIL yol gösterdigi ise onun da SIR olmamasi gerekir. Allah size Kur'ân'da konusarak yol gösterir. Kisacasi insanin bir ÖZ ELESTIRI ile günahlarini itiraf etmesidir arafat, uyanmasi, kendine gelip arif olmasi. Ve bundan böyle "Kur'ân'daki islam"in müslümani olmaya and içmesi. fe izâ efadtum min arafâtin fezkurûllâhe indel mes’aril harâm, vezkurûhu kemâ hedâkum, ve in kuntum min kablihî le mined dâllîn |
Sayın Akçay.
Sizin anlatışınıza göre "Arafat" sır,giz değil, doğrudur. Peki nedir? Sihir saçılan bir yer midir? Anlatınızda ne peygamber salatı vardır, ne de sahabenin yardımı. Adam Oraya gidiyor ve sanki oradan başka yerde olması imkansızmış gibi, orada öz eleştiriye ulaşıyor, hristiyanların papaza günah çıkarması gibi, sanki Allah bilmiyormuş gibi orada hatalarını itiraf ediyor, alenileştiriyor. Adam Oraya gidiyor ve bir şeyler kendisini orada uyandırıyor, ve adam orada sanki bir sihir var; o sihir kendisini kendisine orada getirtiyor da, birdenbire, orada "Arif" yani bilgi ve irfan sahibi mi oluveriyor? Ve "Aaah....ah! Ben ne yapmışım da bu güne kadar müslüman değilmişim (veya ben ne biçim müslüman mışım)!" deyip de birden içinden kopup da geliveren bir şevkle "Bundan böyle Kur'an'daki islamın müslümanı olmaya and içerim" mi diyor. Bu söyledikleriniz, kişi bulunduğu yerde eline Kitap'ı alıp üzerinde aklını çalıştırırsa ve aklen, fikren hicret edip ve amel olarak yapsa olmuyor mu? Bunların olabilmesi için İlla Oraya mı gitmek gerekiyor. Oraya müslümanlar gidiyorsa bunun için gerekli parayı nasıl ve de nereden buluyor? Müslüman olmayanlar gidiyor ki orada "müslüman olmaya" and içiyorlar. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Biraz alayci ama akilli sorular. Tesekkür ederim. Ama bazilarinin cevabini bilmiyorum.
[COLOR="Blue"]Peki nedir?[/COLOR] Arafat'in ne oldugunu, yalnizca Kur'ân'a dayandigim için "itiraf" ve "arif"in "arafat"la ayni kökten geldigini göz önüne alarak, yukarda belirtmistim: ... [I]insanin bir ÖZ ELESTIRI ile günahlarini [U]itiraf[/U] etmesidir arafat, uyanmasi, kendine gelip [U]arif[/U] olmasi...[/I] [COLOR="Blue"]Müslüman olmayanlar gidiyor ki orada "müslüman olmaya" and içiyor.[/COLOR] Iyi vurgulayamamis olmaliyim ki [I]"Arafat insanin Kur'ân'daki islam"in müslümani olmaya and içmesidir[/I] ifadesindeki "Kur'ân'daki islam" gözünüzden kaçmis. Kur'ân'daki islam ile uydurulan islam arasindaki farki açiklamami ister misiniz? [COLOR="Blue"]Müslüman olmayanlar gidiyor ki...[/COLOR] [B]Dinî[/B] hacca müslüman olmayanlarin, örnegin, müsriklerin gitmesi söz konusu degil. Buna kanit olarak bir tek Tevbe 28 yeter: [I]Inananlar! Müsrikler pisliktir; kendilerinin bu yilindan sonra Mescidel Harâm'a yaklasmasinlar[/I]... lâ yakrabûl mescidel harâm Mescidel Harâm'a [I]kollektif yasam tarzi[/I] ve [I]o tarzin yasandigi yer[/I] dendigini düsünün. Yani kollektif yasam anlamindaki Mescidel Harâm'in müsriklere ögretildigi bir okulmus hac. Iyi de yanina sokulmalari dahi yasak olan o seye nasil girecekler, onu nasil ögrenip te yasayacaklar? Yasak! Yasak! Özür dilerim ben "Kur'ân'daki islam"in müslümani olmaya çalisan biriyim; Allah'in dini Kur'ân'da Allah ne diyorsa odur. Allah "Müsriklerin Mescidel Harâm'a yaklasmasi yasak!" diyor. Yasaktir. "Müsrikler ve hac"la ilgili daha söyleyeceklerim var ama sonra, Allah isterse. [COLOR="Blue"]Bu söyledikleriniz, kişi bulunduğu yerde eline Kitap'ı alıp üzerinde [B]aklını[/B] çalıştırırsa ve aklen, fikren hicret edip ve amel olarak yapsa olmuyor mu?[/COLOR] Iste bu benim cevaplayamiyacagim bir soru. Ama bahane aramayi cagristiriyor bende. Tipki sunun gibi: Müslüman olmak sart mi; insan [B]aklini[/B] çalistirsa müslüman olmadan da Allah'in istedigi gibi yasayamayi beceremez mi? |
Sayın Akçay.
Yazımın sondan evvelki, "Aaah...ah" diye başlayan paragrafını görmediniz mi? Bakın orada ne demişim: ("Ve "Aaah....ah! Ben ne yapmışım da bu güne kadar müslüman değilmişim (veya ben ne biçim müslüman mışım)!" deyip de birden içinden kopup da geliveren bir şevkle "[U]Bundan böyle Kur'an'daki islamın müslümanı olmaya and içerim" mi diyor.[/U]) demiş ve şöyle devam etmişim:"Bu söyledikleriniz .....yapsa olmuyor mu?" diyerek sizin söylediğinize aynen vurgu yapmışım. Mescidi'l haram, bizatihi okul değil, hac esnasında tetkik edilmesi gerekli orada yaşayan kendileriyle anlaşma yapılan müşrik bilahere müslüman olmuş himaye altındaki bir grubun yaşam biçimidir/Allah'ın Müslümanlara empoze etmek istediği yaşam biçimidir. Nuh Peygamberden beri bütün peygamberlerin topluma empoze etmeye çalıştığı ekonomik ve sosyal yönlerden kolektif bir yaşam biçimidir. Nuh ve İbrahim Peygamberlerin "beyt" dediği, Yahudilerde savma/havra", Hristiyanlarda "manastır", Müslüman kesimde de "mescid'il haram" denilen yaşam biçimleridir. Hepsinin ortak ismi "Beyt"tir. Yazınızın son iki paragrafı da "artık" eleştiriyi veya ayrı fikirde olmayı kabul edemeyip, ithamlara yöneldiğinizi gösteriyor. Bir soru. Bir zamanlar insanların "tek ümmet" olmasından ne anlıyorsunuz ve Adem'in kovulmadan evvelki içinde yaşadığı topluma acaba peygamber gönderilmiş miydi? Yoksa Adem kuvulduktan sonra mı kovulanlara peygamber gönderildi? Ben cevap istemiyorum, sizde kalsın. Sorduğunuz soruya belki bir nebze yardımı dokunur. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Haaa!...Sahiii!....
Bir de Tevbe-28 vardı. Bu ayet sizin yazdığınız kadar değil. Devamı da var. Tamamını okuyup düşündüğünüzde mânâsı sizin ima ettiğiniz gibi değil. Bu ayetle beraber Maide-51 de okunursa bazı şeyler daha da belirginleşir sanırım. Tevbe: 28- "Ey İman edenler! Kesinlikle müşrikler necistir(pisliktir). Artık bu senelerinden sonra mescid'il harama yaklaşmasınlar! Eğer yoksulluğa düşmekten korkuyorsanız, (bilin ki) Allah dilerse, sizi yakında fazlından zenginleştirir... Muhakkak ki Allah hakkıyla bilendir; hüküm ve hikmet sahibidir." Maide: 51- "Ey iman edenler! Yahudileri ve hristiyanları hami/koruyucu/dost edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostu/hamisidirler. Sizden kim onları hami/dost edinirse, muhakkak ki o da onlardandır. Muhakkak ki Allah zalimler topluluğuna hidayet etmez." Saygılarımla. Galip Yetkin. |
[I]Yazınızın son iki paragrafı da "artık" eleştiriyi veya ayrı fikirde olmayı kabul edemeyip, ithamlara yöneldiğinizi gösteriyor[/I].
Elestiriyi kabul etmedigim sizin hükmünüz. Ithamlara yöneldigim iddiasi ise kavgaya çagri. Ben almayim, kardesim. Gönül kirmam ihtimali belirdiginde susma hakkimi kullanmaktan yanayim. Ben yokum. |
Sayın Akçay.
Sevgi, saygı ve hürmetlerim, pek fark olmasa da yaşınız(4 veya 5 yaş büyük) gerek bilginiz ve düşünmeye ve mukayeseye yönlendiren bilgilendirmeleriniz dolayısı ile her zaman baki. "Gönül kırma ihtimali belirdiğinde susma hakkı kullanmaktan yanayım" demişsiniz. Sizden tarafım. Teşekkür ve saygılarımla. Galip Yetkin. |
iyi gidiyordunuz yav nooldu
|
galip ağabey yazılanları okudum
benim anladığım, sorduğum sorularda haklıymışım, bunlara cevap verebilecek olan varsa, bende kısmetse en kısa zamanda ne şekilde HACC yapılacağını öğrenirim inşaallah. |
[COLOR="Blue"]sorduğum sorularda haklıymışım,
bunlara cevap verebilecek olan varsa[/COLOR]... Sorularinizdan benim anladigim, [I]hacca [B]müsrikler[/B] gider[/I] iddiasina "ama" diye itiraz ediyorsunuz. Sanki "ama"lara su kisi ya da bu kisi makul cevaplar verirse hacca müsrikler gidebilirmis gibi. Hayir, amasi mamasi yok; bu, [B]Kur'ânen[/B] mümkün degil. Bakin, Islam "Allah'in dini"dir -dinillah (110:2). Allah'in dini ise su kisi ya da bu kisi ne diyorsa o degil Allah ne diyorsa odur. Kur'ân'da O, "Müsrikler, kendilerinin bu yilindan sonra, Mescidel Harâm'a yaklasmasinlar!" diyor (Tevbe 28). Mescidel Harâm'siz hac olamiyacagina göre oraya yaklasmalari bile yasak olan müsrikler hacca nasil gider? Tevbe 28'in devami: "Yoksulluga düsmekten korkuyorsaniz Allah lütfeder, sizi varlikli kilar isterse -in hiftum ayleten fe sevfe yugnîkumullâhu min fadlihî in sâe..." Bundan anlasilan, müsrikler Mescidel Harâm'a yaklasamadiginda o bölgedeki ticaret duracak çünkü ahrete inanmayan müsrikler dahil ahrete inanan inamayan herkese açik olan geleneksel [B]Mekke panayiri[/B] kapanacak. Mekke'li inanirlar o yüzden yoksul düsebilir. Allah mealen "Korkmayin!" diyor; "Allah size baska gelir kapilari açiverir." Bakara 197: [U]O hac[/U] bilinen aylardir -El haccu eshurun ma’lûmât. (O esnada sunu sunu sunu yapmak yok!) Bakara 198: Rabbinizin nimetlerinden nasip aramaniz günah degildir -Leyse aleykum cunâhun en tebtegû fadlan min rabbikum Yani Mekke panayiri anlamindaki [I]ticarî[/I] hac artik yok ama ibadet anlamindaki [I]dinî[/I] hac devam ediyor; [U]o hac[/U] esnasinda alis veris helaldir, ekmek paranizi kazanabilirsiniz. |
hasan bey sorularımda "ama" ile başlayan kuran dışı bir duruma onay arama ve onaylatma çabam yoktur.
genel itibarı ile açıklamalarınız beni düşünmeye teşvik etmekle birlikte, misallerinizde ve anlatımlarınızda 1400 yıl öncesi örneklerle konuşmanız bağ kurmamı zorlaştırıyor. geçmiş örnekler ve bağlamlar üzerinden açıklama yapılırsa, kuranın evrenselliği ve zaman üstü konumuna sanırım set çekilmiş olur. ilim (el alim) ve gerçekler (zikr) haricinde, 1400 yıl öncesinin bedevi geleneklerine göre kuranın yorumlanamayacağına inanıyorum. öyle olsa burada işimiz ne ? alır bir hac ilmihali (yada her neyse) okur aydınlanırdık. allah kelamını zaman ve mekanla kısıtlanamaz... [QUOTE=Hasan Akçay;18569] Bundan anlasilan, müsrikler Mescidel Harâm'a yaklasamadiginda o bölgedeki ticaret duracak çünkü ahrete inanmayan müsrikler dahil ahrete inanan inamayan herkese açik olan geleneksel [B]Mekke panayiri[/B] kapanacak. Mekke'li inanirlar o yüzden yoksul düsebilir. Allah mealen "Korkmayin!" diyor; "Allah size baska gelir kapilari açiverir." Bakara 197: [U]O hac[/U] bilinen aylardir -El haccu eshurun ma’lûmât. (O esnada sunu sunu sunu yapmak yok!) Bakara 198: Rabbinizin nimetlerinden nasip aramaniz günah degildir -Leyse aleykum cunâhun en tebtegû fadlan min rabbikum Yani Mekke panayiri anlamindaki [I]ticarî[/I] hac artik yok ama ibadet anlamindaki [I]dinî[/I] hac devam ediyor; [U]o hac[/U] esnasinda alis veris helaldir, ekmek paranizi kazanabilirsiniz.[/QUOTE] ticari hac nedir? ne zaman yapılır? dini hac nedir? ne zaman yapılır? bugün hac zamanı yapılan en büyük ticari faaliyet (dayatma kotalarla) hac turizminin ta kendisidir. biz günümüze nasıl uyarlayacağız ? sorularımı tekrar okuyun... sormak istediğimi anlayacaksınız... [QUOTE=bartsimpson;18556] Günümüze bakalım... Hac müşrikleri islam'a davet, ikna ve salat müsesesi diyorsunuz... Peki müslüman ülkelerin kendi sorunları bittimi de, hadi ondan da geçtim kendileri ile aralarındaki sorunlar bittimi de iş müşriklere kaldı. Müşrik kim? Müslümanlar mı? Ehli kitap mı? Ateistler mi? Toteme tapanlar mı? İneğe tapanlar mı? Krem peynire tapanlar mı? Peki... Müslüman kim? Şafiiler mi? Malikiler mi? Hanefiler mi? Muhammediler mi? Hanifler mi? Yoksa çakma bir güruh olan ve islamla hiç alakası olmadığı halde hac kartelini elinde tutan suudi vahhabiler mi? Haccı kimle ve nasıl yapacağız??? Hacca kimleri davet edeceğiz? Papayı mı? Ortodoks baş piskoposunu mu? Scentology tarikatı liderini mi? Amerika başkanını mı? İngiltere kraliçesini mi? Hadi diyelim ki geldiler... Salat kurumunu kim işletecek? İslam halifesi mi? (Kimse o artık) Mezhep liderleri mi? Vahhabi Suud kralı mı? Türkiye başbakanı mı? (Yüzyılın büyük lideri) Hadi onu da bulduk... Gelen müşriklere (kimse onlar) Ne öğretilecek? Nasıl öğretilecek? Nasıl ikna edilecek? Nasıl biat etmeleri (zırhlarını bırakmaları) sağlanacak? Hadi bunları da geçtik en önemli sorun şu. (bence hepsinden önemlisi) Hasan beyin bilgileri doğrultusunda insanları Hac görevine ne zaman çağıracağız? (Ne zaman yapılacağını daha biz bile bilmiyoruz...) Yoksa bunlara verilecek bir cevabımız olmadığından dolarları vahhabi suudlara bayılıp kendimizi kandırmaya devam mı? Ya da olaya farklı bir perskpektiften bakarsak... [B][COLOR="Blue"][I]HAC : İçimizdeki sahte ilahları, müşrik anlayışı yok etmek, reddetmek ve kendimizi eğitmek için bize şah damarımızdan daha yakın olan Allahın rehberliğine (salatına) tabi olup, tüm şartlanmalarımızdan ve ön yargılarımızdan sıyrılmak için (zırhlarımızı indirmek) manevi dünyamızda çıktığımız bir yolculuk mu? [/I][/COLOR][/B][/QUOTE] Saygılarımla |
Değerli Kardeşim Bart.
Şü an sağ gözüm korsan bantı ile kapalı, kesin vücut ve göz istirahati verilmiş olmasına rağmen, tek gözle kaçamak yazıyorum. Kısa bir müddet katılamayacağım. Fakat şu bir gerçek ki, eğer müşriklere, diyelim ki basit bir anlatımla "Allah ile aralarına" [I]para[/I]yı koymuş olan putperestlere "TEVBE" imkânı, yani müslümanlığa hicret imkânı tanımazsan, Haccı yasak edersen, dinde kural koymuş ve Allah'ın peygamberlerini, kitaplarını boşa çıkarmış olur, müşrik olarak dünyaya gönderilmiş olan insan müşrik, müslüman olarak gönderilen de müslüman olarak ölür gibi bir kural koyarsın. Yani İnsanların bir kısmı müşrik bir kısmı müslüman doğmuş olup değişemiyecek olduklarını kabul edersen, Allah'ın müslüman ve müşrik ailelerde dünyaya gönderdiği kullarına bir turistik dünya seyahati yaptırmış olursun. Daha sonra, daha etraflı yazabilmek umudu ile.. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
kıyamam abime en kısa zamanda iyileşmeniz dileği ile
siz beni anladınız... ama durum yazmaya el veremiyor... sabır erdemdir... bekleyeceğim... saygılarımla |
[COLOR="Blue"]Yani [U]İnsanların bir kısmı müşrik bir kısmı müslüman doğmuş[/U] olup [U]değişemiyecek oldukları[/U]nı kabul edersen, [U]Allah'ın müslüman ve müşrik olarak dünyaya gönderdiği kulları[/U]na bir turistik dünya seyahati yaptırmış olursun[/COLOR].
"Insanlarin bir kismi müsrik bir kismi müslüman dogmustur," diyen yok. Müsriklerin degismeyecek olduklarini kabul eden yok. "Allah insanlari müslüman ve müsrik olarak dünyaya gönderir," diyen yok. Degisip ortak kosmayi birakanlar [B]müslümandir[/B]. Konumuz onlar degil. Konumuz dogustan ya da [B]sonradan[/B] MÜSLÜMAN olanlar degil; onlar elbet hacca gidiyor. Konumuz, karar verme ehliyetini kazandiktan sonra müsrik olarak kalmayi seçenler. Allah'in, Mescidel Harâm'a yaklasmalarini dahi yasak ettigi kimseler MÜSLÜMANLAR degil iste [B]o müsrikler[/B]. [COLOR="Blue"]"TEVBE" imkânı[/COLOR]... Tevbe imkani her zaman var. Var ki günümüzde kiyamet kadar müsrik tevbe edip Islama giriyor ve [B]müslüman[/B] olarak hacca gidiyor. Konu tevbe imkani degil. Konu: Mescidel Harâm'a yaklasmanin [B]tevbe etmemis olan müsrikler[/B]e haramligi. Tevbe edip müslüman olmadikça yaklasamazlar; Allah yasaklamis (9:28). Allah öteki dünyada da affetmiyor onlari (Nisâ 48, 116). |
[COLOR="Blue"]geçmiş örnekler ve bağlamlar üzerinden açıklama yapılırsa, [U]kuranın evrenselliği[/U] ve zaman üstü konumuna sanırım set çekilmiş olur[/COLOR].
Kur’ân belli bir yerdeki belli bir topluma indi; elbet [U]yerel[/U] renkler de içeriyor. Örnegin o ortamin müsrikleri yerel özelliklere sahip: Allah’a [B]da[/B] inaniyorlar ama ahrete inanmiyorlar. Oysa Galip Yetkin kardesimizin andigi para müsrikleri ahrete iman etmisler. En azindan, "bu dünyaki yasantimizdan baskasi yok -mâ hiye illâ hayâtuned dunyâ!" demiyorlar (Câsiye 24). Kur’ân’daki müsriklere bu açidan bakarak bir açiklama getirmek [U]Kur’ân’in evrenselligi[/U]ne niçin set çeksin? * [COLOR="blue"]ticari hac nedir? ne zaman yapılır? dini hac nedir? ne zaman yapılır?[/COLOR] Ticarî hac: panayir, büyük halk pazari. Kasas 27’de bunun çogulu var: HICEC. Panayirin [B]ahret inanciyla ilgisi yok[/B]. Panayirda alis veris yapmaya daha çok insan gelsin diye, müsriklerin Mescidil Harâm’i onarmasi ve hacilara su dagitmasi o yüzden bos istir, hiç bir sevap getirmez çünkü ödülü ahrette verilecek. Müsrikler! [I]Sanir misiniz ki sizin, hacilara su dagitmaniz ve Mescidil Harâm’i onarmaniz...? –E cealtum sikayetel hacci ve imaratel Mescidil Harami…?[/I] (Tevbe 19, 20). Dinî hac: Ibrahim nebinin vurguladigi ALLAH BIR ilkesini yasatmak için, içinde onun salât ettigi, "Allah’in evi"ni ziyaret etmek ve yoksullara hayvan bagislamak. Ilgili ayetleri vermemi ister misiniz? Yariküreler iki hacci da harâm aylarda yaparlar yani kuzey yariküre kendi [COLOR="Red"][B]yaz mevsimi[/B][/COLOR]nde; güney yariküre kendi yaz mevsiminde. Ama ilk haram ay olan Sehru [COLOR="red"]Ramazân[/COLOR] savm vaktidir; kuzey yariküre o ayda hac yapamadigi halde güney yapabilir çünkü savm KUZEYIN "[COLOR="Red"][B]sicak[/B][/COLOR] dolunayi"nda inmis olan bir sûreyi anmak için yapilir ([B]2:185[/B], [B]97:1[/B], 9:64, 81, 86, 124, 127). Savm vakti ortaktir, güneydeki haram aylarin içinde degildir. Dinî hac vakitleri o yüzden kuzey yarikürede 3 ay, güney yarikürede 4. Mekke'nin ticarî hacci olan panayiri dinî hacdan önce basladi çünkü Mekke'nin biricik ekmek teknesi idi ve 4 haram ayin 4'ünde de kurulurdu, her haram ayin dolunayindan onu izleyen ilk hilale kadar yani 10 gün. Tevbe 28'in vahyi ile Mekke'nin ticarî hacci sona erdi. * Hz Muhammed'in bir Arap olmasi nasil onun çagrisinin evrenselligine set çekmiyorsa Mekke ticarî haccinin dini hac ile etkilesmis olmasi da [U]dinî haccin evrenselligi[/U]ne set çekmez. |
hacerül esved taşına verilen bu önem nedir? el yüz sürmeler öpmeler.o taşın islamiyetten öncede orda olduğunu varsayarsak taştan tahtadan diye kırılıp atılan putlar gibi sonuçta buda aynı materyalden değil mi? bir taş... sonra tavaf olayı... putperestlerde aynı ritüeli uygulamıyorlarmıydı.yani aradaki tek fark şu anda sadece orada put olmaması.ayrıca safa ve mervede islamiyetten önce putlar ve tapınak yokmuydu? ve tabi aynı putperestlerdeki gibi hacdan sonra kurban kesme.merak ediyorum neden putperestlere ait tüm ritüeller müslümanlarada geçmiş? anlayan beri gelsin.
|
[COLOR="Blue"]ayrıca safa ve mervede islamiyetten önce putlar ve tapınak yokmuydu?[/COLOR]
Dr Ayman ([url]http://free-minds.org/forum/index.php?topic=7503.msg34881):[/url] [I]SAFA* kelimesinin Arapçadaki klasik sözlük anlami: bol süt veren deve ve koyun ve bol hurmali agaç. Ayrica, "et" anlamindaki SAFIF ile SAFA akraba kelimeler. MERVE ise üstünde ates yakilan yumusak kaya; ayrica, "üstünde hayvan kesilen kaya" anlamina geliyor. [/I] Anlasilan, bunlar Mekke panayirinin kuruldugu alanda iki küçük tepe. Müsrikler panayira daha çok insan gelsin diye, o iki tepecigin birinde deve ve koyun kesip et dagitiyiorlar, ötekisinde süt. Ibrahim nebiye "Insanlara hacci duyur!" vahyi gelip te dinî hac farz kilindiginda o et ve süt dagitimi halen yapilmakta. Ama hayvanlar Allah’in ADI anilmadan kesildigi için Müslümanlar kuskulu. O eti, sütü almak günah mi? Bakara 158’de Allah "Günah degildir!" diyor –Lâ cünâhe. Olay bu. ___________________________ *The classical Arabic dictionary meaning of "safa" means "the camel and the sheep that give a lot of milk" and "the palm tree that carries a lot of dates". Also, a related word "safif" means "meat". As for "marwah" it has a meaning of the white fragile stone where a cooking fire is started. It also means "the stone on which an animal is slaughtered". |
[COLOR="Blue"]hacerül esved taşına verilen bu önem nedir?[/COLOR] Kur'ân "hacerül esved"den hiç söz etmiyor; var saymadigi bir seye niye önem versin?
Allah'in dini su kisi bu kisi ne diyorsa o degil Allah ne diyorsa odur. Allah Kur'ân'da konusuyor. Allah'in sözlerini elestirin, Kur'ân disinda sunun bunun söylediklerini ya da yaptiklarini degil. Khaos'un söyle[U]me[/U]diklerinden khaos'a ne? Allah'in söyle[U]me[/U]diklerinden Allah'a ne? [COLOR="Blue"]el yüz sürmeler öpmeler.[/COLOR] Insan uydurmasi. [COLOR="blue"]sonra tavaf olayı... putperestlerde aynı ritüeli uygulamıyorlarmıydı.yani aradaki tek fark şu anda sadece orada put [U]olmaması[/U].[/COLOR] Napolyon, top bataryasinin komutanina "Toplar niye ates etmiyor?" diye sormus. Komutan: Efendim 9 nedeni var! Barut bitti. Birinci neden, barutun [U]olmamasi[/U]. Iki:... Napolyon. Yeter! [COLOR="Blue"]ve tabi aynı putperestlerdeki gibi hacdan sonra kurban kesme.[/COLOR] Allah, "Bana hayvanlar kurban edin!" demiyor. "Hayvan kesin; muhtaçlara ve yoksullara yedirin, siz de yiyin!" diyor (22:27). "Onlarin etleri, kanlari ulasmaz bana; bana ulasan sizin duyarli, sorumlu tavrinizdir." (22:37) Sevap, [B]infak[/B] eden DUYARLI TAVIR erdemine. |
hasan bey,
teşekkür ederim zahmet edip sorularıma cevap vermişsiniz.ama ben bu yazdıklarınızı bilmiyormuyum? elbetteki biliyorum. sizin geçiştirdiğiniz o hacerülesved taşına bir yılda on milyonlarca insan yüz sürüyor.sizin basitçe geçiştirdiğiniz bu olaya milyarın üstündeki insan kutsiyet adlediyor.siz sadece bir müslüman olarak ben kendimden sorumluyum başkası beni ilgilendirmez diyorsanız o başka.çünkü verdiğiniz cevaptan onu anlıyorum. sorularımın bir bütünlük içinde değerlendirilmesini rica ediyorum.konunun bence hem tarihsel hem sosyolojik hemde dini açıdan irdelenmesi lazım. kardeşim açıkça söylüyorum bu pagan inançlarının (bu ritüellerin hepsinin putperestlerde olduğunuda varsayarsak) hepsi neden müslümanlar tarafından uygulanıyor? |
buna birde ilave bir efsane yamamışlar.
neymiş halife ali o taşa demiş ki "vallahi muhammedin sana yüz sürdüğünü görmesem seni bi dakika orada tutmam" khaos sana katılıyorum "tarihsel, sosyolojik ve dinsel açıdan irdelenmeli" irdelenmesi, olmayan hükümlerin konacağı anlamına gelmez. hem belki irdelense idi kafamız biraz b...ktan çıkardı. hem sonra var olan hükümlerin yanına "toplum ve insanlık yararına olduktan sonra" ilaveler yapmanın ve prensipler oluşturmanın ne zararı olur. misal, yalan günah ve yasak, ama bir ailenin dağılmasını önlemek veya bir canı kurtarmak için yalan söylemek??? alkol, uyuşturucu? tıpta kullanımı hayat kurtarıyor. domuz eti ve domuz, insan dnasına en yakın hayvan tıpta ve organ nakillerinde kullanılıyor liste uzar gider. Not : misaller, irdelemenin ve düşünmenin nedenselliğine atıf içindir. sizi bilmem ama söz konusu insan ve insanlık menfaati ise ben kuranda hüküm olmasa da karşı çıkılacağına inanmıyorum. her icada ve bilimsel buluşa şeytan işi diyen yobazlar nereden türedi acaba??? |
[QUOTE=khaos;18575]hacerül esved taşına verilen bu önem nedir? el yüz sürmeler öpmeler.o taşın islamiyetten öncede orda olduğunu varsayarsak taştan tahtadan diye kırılıp atılan putlar gibi sonuçta buda aynı materyalden değil mi? bir taş... sonra tavaf olayı... putperestlerde aynı ritüeli uygulamıyorlarmıydı.yani aradaki tek fark şu anda sadece orada put olmaması.ayrıca safa ve mervede islamiyetten önce putlar ve tapınak yokmuydu? ve tabi aynı putperestlerdeki gibi hacdan sonra kurban kesme.merak ediyorum neden putperestlere ait tüm ritüeller müslümanlarada geçmiş? anlayan beri gelsin.[/QUOTE]
Selam khaos kardeşim; Toplumun genel anlayışında bir ilerleme sağlanması, düşünce bazında bir kademe ilerleme sağlanması için bile çok uzun zaman ve tecrübeler yaşanması gerekiyor. İnsanın beyninin gelişmesi, bazı şeyleri algılayacak düzeye gelmesi, toplumun genelinin bu seviyeye yükselmesi, düşünsel olarak evrim geçirmesi sancılı oluyor. Bu bir şeyi kabul etme, inanma veya inanmama meselesi değil, insan beyninin akıl seviyesinin anlatılan olayı, olguyu anlayacak, kabul edecek, benimseyecek olgunluğa ulaşması ile alakalı olan bir durum olduğunu düşünüyorum. Peygamberin halini düşünün; peygamberlik vasfını kazandığında belli bir bilgi birikimine sahip dini anlamış , insanlara tebliğ edecek ama karşısındaki insanlara bildiklerini nasıl izah edecek, akıl seviyesi ve düşünme kabiliyetleri yetersiz olan insanlara bir şeyi anlatmak ve onları anlayacağı seviyeye konuyu indirgeyerek insanların anlamasını sağlamak çok zor bir iş, karşısında bir kişi, iki kişi değil binlerce yüzbinlerce insan var, anlatsa zaten algılayamayacaklar. Anladığım kadarıyla topluma gelen resuller toplumun eski din algısını çok iyi biliyorlar ve eski harabe dini onarmakla işe başlıyorlar, eski din anlayışının şekilleri ritüelleri bir ölçüde kalıyor ama içerik değiştiriliyor. Mesala namazın içerisinde kurandan sureler okunması sağlanarak, kuranın öğretilmesi insanların hatırında kalmasının sağlanması gibi. Eski pagan dinler ve putperest dediğimiz dinler olmasa semavi dinler ortaya çıkamazdı, işin bu yönüde var, hepsi Allahın işi. Bir süreç zarfında insanlık oluşuyor, Adem yaratılıyor, dini anlayış gelişiyor. Yapılan binlerce yanlış uygulama bir doğruyu ortaya çıkarmak için geçen süredir. Aradan 1500 yıl geçti ama hala toplum olarak haccın, kabenin, hacerül esved taşının, kurbanın, zemzemin ne olduğunu anlayamadık. Onlar birer sembol, aslı nedir ulaşamadık, yanlış anlamalar devam ettirilen anlaşılmayan uygulamalar belli bir sürenin sonunda elbette ki işin doğrusunu ortaya çıkaracaktır. Şimdi bu semboller Allahın mı sembolü yoksa resullerin bıraktığı semboller mi onu dahi anlayamadık. İnsan eliyle yapılan hiçbir şey Allahın sembolü olamaz. İnsan eliyle yapılanlar din adı altında bırakılanlar resullerin sembolleridir. Allahın konuşması yaratmasıdır, bizim okumamız olmadığı için Allah bize şah damarımızdan yakın olmasına rağmen anlayamıyoruz. Resullerin bizden farkı onların okumasının olması. Mesela Allahın evi denilen yer neresi Kabe mi?, kabe Allah yapımı olan bir şeymi yoksa insan eliyle yapılan bir şey mi? Tabiki insan yapımı, resullerin bıraktığı semboldür. Allahın gerçekte evi sembolü, ona ibadet edilen yer, onun hatırlandığı hac edilen, temiz tutulması gereken Allahın yarattığı yer neresi? Biz bu işleri nerde yapıyoruz kendi BEDENimizde, arabistana seyahat turistik bir gezidir, aslını yapmak için ise uzağa değil kendimize bakmamız gerekiyor. Kara örtülü Kabe, aydınlanması gereken yer neresi? |
[QUOTE=bartsimpson;18580]buna birde ilave bir efsane yamamışlar.
neymiş halife ali o taşa demiş ki "vallahi muhammedin sana yüz sürdüğünü görmesem seni bi dakika orada tutmam" khaos sana katılıyorum "tarihsel, sosyolojik ve dinsel açıdan irdelenmeli" irdelenmesi, olmayan hükümlerin konacağı anlamına gelmez. [COLOR="Red"]hem belki irdelense idi kafamız biraz b...ktan çıkardı.[/COLOR] hem sonra var olan hükümlerin yanına "toplum ve insanlık yararına olduktan sonra" ilaveler yapmanın ve prensipler oluşturmanın ne zararı olur. misal, yalan günah ve yasak, ama bir ailenin dağılmasını önlemek veya bir canı kurtarmak için yalan söylemek??? alkol, uyuşturucu? tıpta kullanımı hayat kurtarıyor. domuz eti ve domuz, insan dnasına en yakın hayvan tıpta ve organ nakillerinde kullanılıyor liste uzar gider. Not : misaller, irdelemenin ve düşünmenin nedenselliğine atıf içindir. sizi bilmem ama söz konusu insan ve insanlık menfaati ise ben kuranda hüküm olmasa da karşı çıkılacağına inanmıyorum. her icada ve bilimsel buluşa şeytan işi diyen yobazlar nereden türedi acaba???[/QUOTE] bart, bazen aklımdan geçenleri okuyormuşsun hissine kapılıyorum :) |
[QUOTE=mustafabey;18581]Selam khaos kardeşim;
Toplumun genel anlayışında bir ilerleme sağlanması, düşünce bazında bir kademe ilerleme sağlanması için bile çok uzun zaman ve tecrübeler yaşanması gerekiyor. İnsanın beyninin gelişmesi, bazı şeyleri algılayacak düzeye gelmesi, toplumun genelinin bu seviyeye yükselmesi, düşünsel olarak evrim geçirmesi sancılı oluyor. Bu bir şeyi kabul etme, inanma veya inanmama meselesi değil, insan beyninin akıl seviyesinin anlatılan olayı, olguyu anlayacak, kabul edecek, benimseyecek olgunluğa ulaşması ile alakalı olan bir durum olduğunu düşünüyorum. Peygamberin halini düşünün; peygamberlik vasfını kazandığında belli bir bilgi birikimine sahip dini anlamış , insanlara tebliğ edecek ama karşısındaki insanlara bildiklerini nasıl izah edecek, akıl seviyesi ve düşünme kabiliyetleri yetersiz olan insanlara bir şeyi anlatmak ve onları anlayacağı seviyeye konuyu indirgeyerek insanların anlamasını sağlamak çok zor bir iş, karşısında bir kişi, iki kişi değil binlerce yüzbinlerce insan var, anlatsa zaten algılayamayacaklar. Anladığım kadarıyla topluma gelen resuller toplumun eski din algısını çok iyi biliyorlar ve eski harabe dini onarmakla işe başlıyorlar, eski din anlayışının şekilleri ritüelleri bir ölçüde kalıyor ama içerik değiştiriliyor. Mesala namazın içerisinde kurandan sureler okunması sağlanarak, kuranın öğretilmesi insanların hatırında kalmasının sağlanması gibi. Eski pagan dinler ve putperest dediğimiz dinler olmasa semavi dinler ortaya çıkamazdı, işin bu yönüde var, hepsi Allahın işi. Bir süreç zarfında insanlık oluşuyor, Adem yaratılıyor, dini anlayış gelişiyor. Yapılan binlerce yanlış uygulama bir doğruyu ortaya çıkarmak için geçen süredir. Aradan 1500 yıl geçti ama hala toplum olarak haccın, kabenin, hacerül esved taşının, kurbanın, zemzemin ne olduğunu anlayamadık. Onlar birer sembol, aslı nedir ulaşamadık, yanlış anlamalar devam ettirilen anlaşılmayan uygulamalar belli bir sürenin sonunda elbette ki işin doğrusunu ortaya çıkaracaktır. Şimdi bu semboller Allahın mı sembolü yoksa resullerin bıraktığı semboller mi onu dahi anlayamadık. İnsan eliyle yapılan hiçbir şey Allahın sembolü olamaz. İnsan eliyle yapılanlar din adı altında bırakılanlar resullerin sembolleridir. Allahın konuşması yaratmasıdır, bizim okumamız olmadığı için Allah bize şah damarımızdan yakın olmasına rağmen anlayamıyoruz. Resullerin bizden farkı onların okumasının olması. Mesela Allahın evi denilen yer neresi Kabe mi?, kabe Allah yapımı olan bir şeymi yoksa insan eliyle yapılan bir şey mi? Tabiki insan yapımı, resullerin bıraktığı semboldür. Allahın gerçekte evi sembolü, ona ibadet edilen yer, onun hatırlandığı hac edilen, temiz tutulması gereken Allahın yarattığı yer neresi? Biz bu işleri nerde yapıyoruz kendi BEDENimizde, arabistana seyahat turistik bir gezidir, aslını yapmak için ise uzağa değil kendimize bakmamız gerekiyor. Kara örtülü Kabe, aydınlanması gereken yer neresi?[/QUOTE] mustafa bey kardeşim, yazınızı okudum herkesin düşünemeyeceği farklı bir bakış açısı getirmişsiniz.Ve olayı farklı yerden çok güzel yakalamışsınız.ama sanırım aynı zamanda büyük bir tartışmanın da fitilini ateşleyeceksiniz.özür diliyorum yorumunuzla ilgili uzun uza diye sorularımı vakit darlığı yüzünden sonraya saklıyorum.ama yazdıklarınızın ışığında aklıma hemen şu ayet geldi İSRÂ - 81 Ve de ki: "Hak geldi bâtıl yıkılıp gitti. Bâtıl, yok olmaya zaten mahkûmdu." peki yazdıklarınıza bakarak söylüyorum bu ayeti ne yapacaz. |
[QUOTE=mustafabey;18581]
Peygamberin halini düşünün; peygamberlik vasfını kazandığında belli bir bilgi birikimine sahip dini anlamış , insanlara tebliğ edecek ama karşısındaki insanlara bildiklerini nasıl izah edecek, akıl seviyesi ve düşünme kabiliyetleri yetersiz olan insanlara bir şeyi anlatmak ve onları anlayacağı seviyeye konuyu indirgeyerek insanların anlamasını sağlamak çok zor bir iş, karşısında bir kişi, iki kişi değil binlerce yüzbinlerce insan var, anlatsa zaten algılayamayacaklar. [/QUOTE] Ben de ilavede bulunayım... Nisa (84) Artık Allah yolunda savaş! sen ancak kendinden sorumlusun! Mü'minleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah inkar edenlerin gücünü kırar. Allah'ın gücü daha üstündür, cezası daha şiddetlidir. Rad (7) İnkâr edenler, "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" diyorlar. sen ancak bir uyarıcısın. Her kavim için de bir yol gösteren vardır. Fatır (23) sen ancak bir uyarıcısın. Fatır (18) Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, günahını yüklenmeye çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez, çağırdığı kimse yakını da olsa. sen ancak, görmedikleri halde Rablerinden için için korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Kim arınırsa ancak kendisi için arınmış olur. Dönüş ancak Allah'adır. Yasin (11) sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği halde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla müjdele. Gaşiye (21) Artık sen öğüt ver! sen ancak bir öğüt vericisin. Allah kullarının kendisini arayarak ve araştırarak bulmasını istiyor. Özgür iradeye, düşünceye ve irdelemeye hele hele akıl yürütmeye peygamber bile müdahale edemiyor. Neymiş ??? Arayan belasını da... mevlasını da... |
Her zaman yazdım.
İnsan için Allah'tan başka kutsal yoktur! Ama eğer "madde aleminde" bir kutsala ihtiyaç gösteriyorsan, Allah "o"na da işaret etmiştir. "O kutsalı", Sâd Suresi-71'den itibaren okuyalım: 'Hani Rab'bin meleklere şöyle demişti:" Ben çamurdan bir insan -halife- yaratmaktayım. Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üfürdüğümde, önünde "SECDE" ederek eğilin. O meleklerin hepsi toptan secde ettiler. İblis müstesna; benlik tasladı ve hakikat bilgisini inkâr edenlerden oldu. Allah dedi "Ey iblis İKİ ELİMLE yarattığıma SECDE ETMEKTEN seni alıkoyan neydi? Benliğin mi engel oldu, büyüklük mü tasladın, yoksa yücelenenlerden mi oldun!?' .................. İnsanın yaratılışındaki anlatımda, eğer maddi dünyada bir kutsal arıyorsan Allah aradığını sana gösteriyor: İnsan. Sen, ben, komşu teyze, Amazonlardaki yerli, eskimo ...... Şu halde, insan yapısı kilise, havra, cami, mescidi'l haram yakıştırması yapılan kâbe, mezarlık vs.'ye "kutsal payesi" takarsan, senin değerlerin beni bağlamaz. Allah'ın yarattığında " iki elimle" diye ihtimam gösterdiği, özel yaratık kutsallık taşır, ve bu özelliklerinden dolayı Allah "birbirinize hürmet edin, büyüklenmeyin, secde edin, bunu yapmazsanız, kendinizden başkalarını şeytanın gördüğü gibi küçük görür de yaşam hakkı tanımazsınız. Yani ekonomik ve sosyal yönden birbirinizi kollayın, kollektif bir yaşam yaşayın diyor. Dikkat edin Kitab'ın konusu da ideal ve idealist insandır. Bakara-90:"- Gerçeği örtenler için rezil edici bir azap vardır." Gerçek ne? Yeryüzünde en kutsal olan insan. Bunu gizleyip ve bu vargıyı genişletip şahsi menfaatler için hakikat bilgisinin gizleyip 'kâbe' denilen, maddi ve manevi kaprislerinin yapısına/binasına kutsallık kulpu takmak, etrafında -üzerine sihri filan bulaşsın diye- turlamak boş işlerden olup "Beyt- ehli" kişi olmaktan çıkıp "bina-ehli" kişi yani "maddeci olmak" demektir(mescid kelimesi yapıyı değil, toplumu ifade eder, aynen 'meclis kararı' dediğimizde "meclis"in ifade ettiği mânâ olan 'toplum' gibi). "Mescidi'l haram" da 'kâbe' denilen insanın elinin ve beyninin yapısı yapı değil; ekonomik ve sosyal yönden bir birlerine secde ve rükû ederek yaşanan hayattır, toplumdur ki bu toplumun meydana getirdiği olguya "Beyt", ve bu olgu içinde yaşayanlara "Beyt Ehli" denilir. İbrahim Peygamber zamanında kurulmuş beyte "Beyt-i Atiyk" bundan sonra kurulmuş olanlara mesela Musa Beytlerine (savmalara) "Beyt-i Atik", İsa Peygamber'inkiler de "manastır" olup Mekke'dekine ise "mescidi'l haram" denilir. Mekke'de bina olgusu yoktur, açık hava mescidleridir-salavattır, sosyal ve ekonomik hayatlarını kolektif sürdürenler, mescidi'l-haram istikametinde/dışa kapalı/'bekkede' ve ortak bir yaşam yönünde birbirlerine secde ve rukû ederek yaşayanlardır. Bu özelliklerinden dolayı da kutsallıkları filan yoktur; sosyolojik yapılardır. Emperyalist-kapitalistlerin hışmından/sömürüsünden kurtulmak için Kitap'ta belirtilen ekonomik ve sosyal yaşamı yaşadıklarından dolayı, bu yaşam 'hac esnasında' tetkik edilip öğrenilip bundan böyle yaşanacak hayatta tatbik edilir. Bu yaşam biçimi Allah'ın İlkelerinden biri olup müslümanlar tarafından uygulansın diye Nuh Peygamber'den Muhammed Peygamber'e kadar empoze edilmiş, dinin ana kurallarından biridir. Bu yaşam tarzı "Bakara:219-Muminun:4,5-Nahl:71(salat-ı ikâme, zekat'ı ita)" ile formüle edilmiş olup Allah'ın öğüdü, nasihati filan değil, Müslüman olmak isteyenlere Allah'ın sözüdür; ilkesidir, dinin kaidesidir. Müslüman olmuş olanlar bunları biliyordu çünkü Peygamber inzal olan ayetleri Mekke ve Medine'de açıyor, yeni bir mescid/ıoplum kuruyor, Mekke'nin fethinden itibaren yeni anlayışta yeni bir nesil yetiştiriyordu/hac yaptırıyordu/ruhsal ve düşünsel bir halden başka bir hale geçiş yapılıyordu. Yani 'hacc yapma'nın amacının ve nasıl olduğu Mekke fethedilene kadar müslümanlar biliyordu. Kur'an'ı Peygamber'den öğrenen, ezberleyen, yaşayan müslüman Mekke'ye gidip de hacc mı yaparmış? İhtiyaç/kavâm prensibine göre yaşayan bir Müslüman hacca gidiş-geliş ve oradaki masrafları nasıl karşılar? Ancak hırsızlık yaparsa ki o zaman da mürted olur. Bazı dostlar Haccı, İbrahim Peygamber'e dayandırıyorlarsa da Bakara-125'ten itibaren bakıldığında böyle olmadığı fark edilir. Bilhassa Bakara-129 iyi tetkik edilmeli. Daha din tamamlanmamış ve bu nedenle de İbrahim Peygamber bunun için "Resul" göndermesini Allah'tan talep etmektedir. Din/Kitap Muhammed Peygamber zamanında tamamlandı ve hac yöntemi de yani Müslümanlığa evrimleşme de onun zamanında bir metot olarak ortaya kondu. İbrahim Peygamber zamanında sanki "hac" varmış düşüncesini vermek için ayetteki "lit taifine" yani 'kalebent, gemi tayfası' gibi ayrılınması imkansız fakat gönüllü hizmeti benimseme ifadelerini, "tavaf edecekler" diye değiştirmişlerdir. Bakara-90'ı yazmıştık. Şimdi de Bakara 159'u ve Bakara-175,176 yı da hatırlayalım. Bakara-159: "-Kitapta apaçık bildirdiklerimizden sonra kim ki o işaret ve hidayet vesilelerini gizlerse, işte Allah onlara lanet eder." Bakara-175: "-İşte bunlar Allah Esma'sına imana karşılık dalâleti , mağfiret/bağışlanma yerine azabı satın almışlardır. Bunlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!?" Bakara-176: "-Bundan dolayı ki Allah ilmindeki hakkı, kitap olarak inzal etmiştir. Kitapta ihtilaf edenler, ayrılığa düşenler, bu gerçeğe karşı çıkanlar kesinlikle de o doğrulardan çok uzağa düşmüşlerdir." Sıhhi durumum müsaade ettikçe devam edeceğim. Saygılarımla. Galip Yetkin |
[COLOR="Blue"]Bazı dostlar Haccı, İbrahim Peygamber'e dayandırıyorlarsa da Bakara-125'ten itibaren bakıldığında böyle olmadığı fark edilir. Bilhassa Bakara-129 iyi tetkik edilmeli. [B]Daha[/B] [U]din tamamlanmamış[/U] ve bu nedenle de İbrahim Peygamber bunun için "Resul" göndermesini Allah'tan talep etmektedir.[/COLOR]
Özür dilerim, bu bilgi yanlis. Ibrahim nebinin resûl talep etmesinin nedeni kendi döneminde dinin tamamlanmamis olmasi degil. Dogrusu, Ibrahim nebi rabbine Ibrahim'in zürriyetinden [U]Allah'a teslim olan bir millet[/U] (2:128) ve [U]onlar[/U]a Allah'in ayetlerini okuyan bir [B]resûl [/B](2:129) çikarmasini niyaz ediyor. Zürriyetinden yani gelecekte. * Yüce Allah'in dinî hacci duyurma görevini Ibrahim nebiye verdigi ise Kur'ânî gerçektir. Lütfen Hac 26, 27, 28, 29'a bakiniz. ________________________________ *Bakara 128: Rabbenâ vec’alnâ muslimeyni leke ve min zurriyyetinâ [U]ummet[/U]en muslimeten leke 129: Rabbenâ veb’as fî[U]him[/U] [B]resûl[/B]en minhum yetlû aleyhim âyâtike |
[COLOR="Blue"]Özür dilerim, bu bilgi yanlış.[/COLOR]
Hayır Sayın Akçay. Bu bilgi de doğru. "Yeryüzündeki denizler mürekkep, ağaçlar kaleme dönüşse" dahi, Kitab'ın içeriğinin/Allah'ın meramının tam olarak açıklanmasının olanaksızlığını yansıtan ilginç bir ifade. Söylediğiniz doğrudur; ama benim söylediğim de doğrudur. Peygamberlik imtiyaz değil, sorumluluk ve [U]"seçilme"[/U] dolayısı ile kişiseldir. Peygamber soyundan gelmek, değil peygamberlik, seyitlik-mehdilik vs.. gibi imtiyaz da getirmez. Bakara-104'e gidişin basamaklarından bir ayet. Bu yönleri "Enfal Suresi" açıklamalarımda ifade etmiştim. Sayın Hasan Akçay. Tabiidir ki İbrahim peygamber de yeni düzeninin tanınmasını ister ki çoğalsınlar, ezilmesinler, yok olmasınlar, görev tamamlansın. Fakat asli görevi 'din'i esaslarına oturtmak, tayfaları elinde tutarak geliştirmek. Kendisine daha anladığımız mânâda "hacc" görevi verilmemiştir 22-Hac:26 ayeti ve 2-Bakara:125 birbirlerini 'açan' ayetlerdir. Bakara-l25 için söylediğimi burada da tekrar edeceğim. Burada da geçen ifade aynı; "tavaf"tan değil "lit taifine vel kaimin"den bahsedilmektedir. "Tavaf" ise 22-Hac:29 ve 2-Bakara.158'de "yettavvef" (tavaf) olarak geçer ve hitap Muhammed Peygamber'edir. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Kafama takılan bir şey ve beni rahatsız eden bir husus var.
Şu: Bakara 185 [COLOR="Black"]Ramazan ayı[/COLOR], insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği [COLOR="Black"]aydır[/COLOR]. Öyle ise sizden [COLOR="Black"]ramazan ayını[/COLOR] idrak edenler [COLOR="Black"]onda[/COLOR] oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir. Biz "[B].... ramazan ayı/onda....[/B]" dendiği zaman takvime bağlanmış, içerisinde ay takvimine veya güneş takvimine göre kümelenmiş günleri anlıyoruz. Fakat biliyoruz ki Arablar takvimi Peygamberimizin vefatından sonra, hicret başlangıç olmak üzere, ay hesabına göre kullanmaya başlamışlar. Takvimden evvel de bir olayı hatırlamak için de evvelki bir meşhur/maaruf/herkesçe bilinen bir başka bir olaya atıf yapmışlardır; ki meselâ "Bedir savaşı", "Fil olayı"... gibi Bu ayetin inzal edildiği zamanda "[COLOR="Black"]Ramazan [/COLOR] diye bir [COLOR="Black"]ay[/COLOR] yoksa orucun zamanlaması nasıl ve neye göre plânlanacaktır. Sayın Hasan Akçay, senelerdir "21 Temmuz'dan (Sayın Hasan Akçay'ın bir sonraki yazısı ve doğru ikazı ile Haziran olarak değiştirilip, anlaşılmalıdır) sonraki dolunaydan , kaybolmasına kadar geçecek zamanda" deyip durmakta fakat dünyanın elips şekli ve Arabistan'ın konumu, uydu veya uçaklarla dünyayı doğudan-batıya; kuzeyden-güneye turlayabilme imkânı göz önüne alındiğinda, hesabın "Allah hesabı" değil, "Hasan Akçay ve O'nun gibi düşünenlerin hesabı" olduğu anlaşılıyor. Çünkü bu beyefendilerin düşüncelerinde hep "ay" veya "güneş" hareketlerine göre hesap edilip de sınırlandırılmış bir zaman dilimi yer edinmiş. Takvim tanziminin esası budur; fakat: Acaba "Ramazan" olarak önümüze sürülen şey başka bir şey olamaz mı? Başımıza gelecek bir olay, bir felaket veya bir belâ olamaz mı?. , "Ramazan ayı" diye sunulanın esasında "ay/belirli sayıdaki günler küme'si" olmadığı ve "şehr" ifadesi ile de sayı veya günlerinin, saatlerinin ve yıllarının sınırlanmadığı bilakis "eyyamen medudat" olduğu belirtiliyor ki bu ifadenin de bir veya iki elin parmakları sayısı kadar olduğu ifadesi ise uygun olmayıp Yahudiler'in kendi kafalarından uydurdukları "cehennemde kalma" müddetidir ki benim anlayışıma göre bu ifade yani "ramazan ayı" ifadesi, üzerine gitmek ile savaşılmayla alt edilebilecek ve sınırlandırılabilecek/miadlandırılabilecek/iddete bağlanabilecek bir olayı ifade ediyor. Rahmeti üzerine almış olan ve "salatı ikame ve zekatı ita" diyen Allah aç kalın der mi? Bir de yanında "su da içmeyin" dedirtiyorlar. Saygılarımla. Galip Yetkin |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:04 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam