![]() |
Sayın Bartsimpson'a katılmamak imkânsız.
Adamların düşüncelerinde nedense hep apış arası; onlarsız düşünce sistemleri çalışmıyor. Nedense "rical" kelimesini hep "erkek" diye anlatıyorlar. Bir de olmayan "kadın" ifadesini ekledin mi iş tamam. Halbuki "rical" bir devletin, bir toplumun idari işlerini yürüten, yürütme güçlerini elinde tutan yüksek dereceli personeldir. İsterseniz bir devletin işlerinin iyi bir şekilde yürütülmesi için planlamalar yapıp bu planlamaya göre iş sahası yaratan, işçi alan, işe son veren mevkilerdekilerdir. Kadın da olabilir erkek de olabilirler. Kimdir bunlara ihtiyaç duymayacak olanlar? En başta akla gelen emekli olmuş olanlardır. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Galip beyin müteşabih ayet yorumlarına şapka çıkarmamak mümkün değil.
|
Sayın bartsimpson.
Teşekkür ederim. Fakat bu konudaki meramımı daha evvelce şurada: [url]http://www.hanifler.com/showthread.php?p=20614#post20614[/url] ifade etmeye çalışmış ve açıkça şöyle demiştik: "Bu çeviriler sanki bir kısım insanlar içinmiş gibi çevrilmekte ve sanki her ihtiyar kadın ziynetlerle donatılmış gibi anlatılmaktadır. Diyelim ki ziynet sahibi olmayan kadınlar ve de erkekler bu ayetten "bana ne yahu", "bu ayet bazı kişilere özel" demez mi? Bu da Kur'an'a aykırı değil mi? Biz bu ayette geçen "nikâh" kelimesinden "iş aktini" yani iş bulmayı, "kadın" kelimesinden "işi", "ziynetten" maharetlerini/bilgilerini, "iffet"ten de "ununu eleyip eleğini duvara asmayı/itidal içinde bulunmayı" anlamaktayız. Bu anlayışa göre ayet bana şöyle hitap ediyor. "İş bulma ümidi/çalışma gücü kalmamış kocamışlar/emekli yaşı gelmişler, köşelerine çekilip, kendi iş yaşamı ve hayatı hakkında ukalalık yapmadan, elini eteğini işten çekerek (yenilere yer açarak/emekli olarak) itidal içinde yaşasınlar, ukalalığı bırakıp yeniliklere ayak uydursunlar" Bize küçüklüğümüzde, ilkokula giderken mesleğin, sanatın/zanaatın bir altın bilezik yani bir "ziynet" olduğu öğretilmiş ve herkesin meselâ öğretmenlik, mühendislik,marangozluk,kalaycılık vs gibi bir meslek, bir sanat/zanaat sahibi olması yönünde öğretmenlerimizce teşvik edilmiştik. Bizim ziynet anlayışımız burada böyle. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Bu kadın cehennemin en dibine atılmalı. Cehennem kütüklerinin ateşe en yakın olanına girmeli. Baksanıza şuna hem mini etek giymiş, hem çömeliyor orasını burasını tanımadığı erkeğe gösteriyor, hem de tanımadığı bir erkekle el sıkışıyor. Üstelik bunları ulu orta yapıyor.
Haksız mıyım? [url]https://www.facebook.com/video.php?v=434977686702814[/url] |
Bir müminin "avret"i yalnizca esine açabilecegi "ferc"idir
ki 50:6'da görüldügü üzere YARIK anlamini tasiyor. Elmalili'nin belirttigine göre halk arasinda buna [I]apisarasi[/I] denir. Bunun mini etekle ilgisi yok. Çünkü bir müminin saklamasi gereken yeri apisarasidir; mümin orasini sakladiktan sonra mini etek giymis, maksi etek giymis...farketmez. * Ayetlerin Türkçe çevirilerinde [I]ferc[/I] kelimesi [I]IRZ, namus[/I] diye geçiyor. Oysa IRZ baskadir, apisarasi baska. Her insan mecbur kaldiginda örnegin ameliyat masasinda apisarasini teslim eder ama irzini teslim etmez. * Bi de... bu forumda IRZ kelimesinin dogru anlami için kelimenin Arapça köküne bakilmasi istendi ama meallerdeki IRZ kelimesi Arapça degil Türkçedir; hangi anlama geliyor diye kelimenin Arapça köküne bakmanin lüzümu yok. Türkçedeki IRZ kelimesinin anlamini Türkler belirlemistir. Örnegin [I]IRZ düsmani[/I] derler. |
Benim gördügüm
ayetlerde "apisarasi"na atifta bulunulduktan sonra iki kural dile getiriliyor yani apisarasindan söz edilmesinin gerekçesi bu iki kural. 1.Mümin [B]temiz[/B] olacak: [I]Inanan erkeklere söyle, bakislarini kissinlar ve [U]apisaralari[/U]ni saklasinlar; onlar için TEMiZ olan budur (24:30). Ve inanan kadinlara söyle, bakislarini kissinlar ve apisaralarini saklasinlar... (24:31).[/I] 2.Inanan KADINLAR ve inanan erkekler "[B]TEK es[/B]"lidir: [I]Müminler o kimselerdir ki [U]apisaralari[/U]ni saklarlar ama esleri YA DA yeminlerinin malik olduklari hariç. Yalnizca onlarla ilgili olarak kinanmazlar. (23:5-6, 70:29-30)[/I] |
Senelerdir anlatıp duruyorlar da bir türlü benim kalın kafam şu anlatılanlara bir türlü erişemiyor.
Deniyor ki: "inanan kadın ve erkekler TEK EŞ'lidirler". Ne kadar açık. Ama apış arasını teşhire gelince: 1- Ya eşi 2- Ya da "yeminlerinin malik olduğu" HARİÇ başka kimseye göstermezler. Eeee... Hani tek eşli idiler di de burada iki kişi ile cinsel ilişki kuruyorlar Nisa -3 ayetine göre "dörder tane karı" aldırıyorlar, ama kadınlar avucunu yalıyor. Peygambere 13 tane karı yakıştırıp peşine de bir sürü akraba kızı takıyorlar. Kocasını anladık; ama kim bu kadınların"yeminlerin malik oldukları"? Stepneleri mi? Meselâ Arabistan'da veya bir zamanlar Benazir Butto adlı kadın başbakan çıkarmış Afganistan'da bu gün zaten kendisi yok olan kadının kocasından başka, yeminle malik olduğu kimdir? Türk kadınınınki kimdir? Bir türlü kafam basmıyor. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
[QUOTE=galipyetkin;20731]Senelerdir anlatıp duruyorlar da bir türlü benim kalın kafam şu anlatılanlara bir türlü erişemiyor.[/QUOTE]
Benim söyledigim de o ya. Siz istediginiz kadar 2 + 2 = 4 deyin vatandas inanmis bi kere 2 + 2 = 5 olduguna. Hiç bisey degismiyor. Örnegin [COLOR="Blue"]Eeee... Hani tek eşli idiler di de burada iki kişi ile cinsel ilişki kuruyorlar[/COLOR]... Bi de video koyup anlattim bunu. [url]http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/136740/seks-koleligi-caizdir-abdulaziz-bayindir[/url] Iki kisi ile degil yalnizca 1 (bir) kisi ile iliski kuruyorlar. Çünkü ayette YA DA anlamina gelen [COLOR="Green"][B]ev, أوْ [/B][/COLOR] baglaci var. Iki seyden yalnizca biri seçilip alinabilir demek bu yani hem o HEM DE öteki degil ya o YA DA öteki. Inanan birisi apisarasini ya esine açabilir YA DA yemini kime malikse ona. |
Değil mi ya!
Nikah yapmaya ne gerek var? Hele bi kadın bi herife -"Gel len; yat aşağı." dedi mi, daha demeden iş biter. Geldiği gibi de gider. Gitmez mi? Yok, yav! Vur kıçına tekmeyi .... Ama kadın oldu mu resmi nikahtan boşansa bile ayrılamaz Türkiye'de! Önünde sonunda yer kurşunu! Her ne ise. Verilen bilgiler için teşekkürler. Bizim maksadımız kendi görüşümüze de dikkatleri çekmek idi. Biz "nikah" diye ifade edilen kelimeyi iş hukukunu ifade eden bir terim olarak algılıyoruz ve mesela Nisa 3. ayetteki ikişer, üçer, dörder evlendırin ifadesini biz özel teşebbüse verilmiş bir talimat sayıyor, görüyor ve devlete vereceğiniz zekattan masraflarını karşılamak üzere işlerinize yatırım yapıp genişleterek işsizleri/yetimleri ikişer üçer, dörder işe alın, iş verin olarak algılıyoruz. Daha evvel açıkladığım bu düşüncemi tekrarlama imkânı bulabildiğimden mutlu oldum. Teşekkürler. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
[I]Sefa ve Merve Allah'in isaretleridir... (2:158)[/I]
[I]Say[/I] yani bu iki isaretin arasinda gidip gelmek "dinî hac"cin içinde yer alirMIS gibi yapiliyor ama alâkasi yok. Ayetin devamindan açik ve net olarak anlasiliyor bu: [I]"Ev"i hac edenler, o ikisinin arasinda gidip gelmekle, [U]günah[/U] islemis olmazlar, [COLOR="Green"]lâ [U]cünah[/U]e[/COLOR]...[/I] Yani "dinî hac"la alâkasizligi bi yana [B]günah[/B] olma ihtimali bile vardir ki inananlar günah midir diye sormak ihtiyaci duymuslar. Neden günah olabilir? Çünkü müsriklere uyularak yapiliyor: O iki düz yükselti "ticarî hac"ta insanlara MÜSRiKLERiN et, süt, su... dagittigi yerlermis. Daha çok insan gelsin diye. Bi tür özendirme yani. Ner kadar çok insan, o kadar çok alis veris, o kadar çok kâr. Kureysin ekmek teknesi öyle doluyor. Simdilerde hacilar için kurulan sofralar ([url]http://www.daimihuzur.com/galeri/27-...resimleri.html[/url]) belki o günlerden bugünlere yansiyan bi gelenek. |
Şu Nisa-3 ayetine kendi anlayışıma göre bir açıklama daha getirerek, tamamlayıp aradan çekileyim.
Ayette "ikişer, üçer, dörder diye bahsedilenler yetimlerdir; yetim sahibi kadınlar/yetimlerin kadınları ise bu yetimlerin çalıştırılacakları işleridir. İkinci kısmındaki stepne olarak/idare edin diye gösterilen "ma meleket eymanüküm" denilenler ise bizlerin "besleme" dediği kimselerdir. Ayetin konusu da bunlarla evlenmek/bunları evlendirmek/kuma etmek değil, bu garibanları para sahibi olan ona/buna yatakta peşkeş çekmek değil, himaye altına alarak/"mehir"=maharet=becerilerine uygun iş ile buluşturup iş-güç sahibi yaparak topluma kazandırmak veya iş-güç sahibi yapılarak maharet kazanmalarını sağlamak. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
[QUOTE=galipyetkin;20737]Ayette "ikişer, üçer, dörder diye bahsedilenler [B]yetim sahibi[/B] kadınlardır/yetimlerin kadınları.[/QUOTE]
1.Dogru mu anladim, ayetlerde MAL SAHiBi yetimlerden söz edildigi halde siz yetimlerin analarindan söz ediyorsunuz? 2.Analardan söz ediyorsaniz madem hem mal sahibi hem YETiSKiNDiR o insanlar... himayeye neden muhtaç olsunlar? 3.Yetimlerin cinsel güç (nikah) edinmesinden sonra kendilerinde olgunluk (rüsd) görüldügünde mallarinin kendilerine verilmesi gerektigini nasil açikliyorsunuz (Ayet 6)? |
Sayın Akçay.
Lütfen beni polemiğe çekmeye çalışmayın. Daha evvel "hayır" demiştim . Sizinle girmem o işe. Siz kendi gerekçeli görüşlerinizi anlatın, eleştirin, biz de görüşlerimizi ve nedenlerini açıklarız. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Nisâ 6:
[I]Yetimlerinizi onlar [U]nikah[/U]a erinceye kadar gözetin; sonra kendilerinde olgunluk bulduklariniza mallarini verin; büyüyüverirler diye hizla tüketmeyin[/I]. Burada NiKAH [I]cinsellik[/I] demek, tipki Nûr 60'taki gibi: [I][U]Cinsellig[/U]i kalmamis olup OTURAN (bi bakima YATALAK) kadinlarin ([COLOR="Green"]lâ yercûne [U]nikâh[/U]en[/COLOR]) giysilerini atmalarinda sakinca yoktur ama ziynet teshirciligi yapmasinlar, ölçülü olsunlar.[/I] Nisâ 6'daki hüküm: Yetimeleriniz eger ilk aybasilarini gördüler ise + olgunluk edindiler ise mallarini kendilerine geri vereceksiniz. Ondan sonra kendi ayaklari üzerinde duracaklar artik; size mecbur degiller. Birilerinin onlari ikiser, üçer, dörder... himayeleri altinda tutup istismar etmeye haklari yok çünkü mal sahibi YETiSKiNLERDiR o yetimler. Yok eger ilk aybasilarini gördükleri halde [U]olgunluk[/U] edinmis degillerse yani örnegin kendi mallarini kullanabilme ehliyetini dolayisiyla [U]annelik ehliyeti[/U]ni kazanmadilarsa o [B]akli ermeyenlere[/B] mallarini geri vermeyecek, kol kanat germeyi sürdüreceksiniz. Nisâ 5: [I]Ey yetimlerin veli ve vasîleri, Allah’in dünya geçimi için sebep kildigi tasarrufunuzdaki yetim mallarini onlarin [B]akilsizlarina[/B] vermeyin. Onlari, mallari ile riziklandirin; giydirin ve kendilerine tatli söz söyleyin. (E F Yavuz)[/I] [I]ALLAH'in sizi gözetici kildigi mallarinizi [B]akli ermezlere[/B] vermeyin. O mallarla onlari (yetimleri) besleyin, giydirin ve onlarla güzel iletisim kurun. (E Yüksel)[/I] |
Nisâ 6'da hükme baglanan
"evlenme yasi"dir. Evlenme yasi = ilk aybasi hali + annelik ehliyeti kazanilana kadar geçen süre Türkiye'de ilk aybasinin görüldigi yas 13'tür (12.7). annelik ehliyeti için gereken süre: 3 yil. Türkiye'de evlenme yasi = 16 (13 + 3) Laik yasamizda da bu aynen böyledir. * Nisâ 3'ü dogru okumak için özellikle 2, 3, 5 ve 6 bir arada olmak üzere ayetleri bütünsel olarak okumak gerekir. Nisâ 3: [I]Yetimlerin haklarini koruyamayacaginizdan korkuyorsaniz size temiz kilinan kadinlari ikiser, üçer, dörder nikahlayin. Ama adil olamayacaginizdan korkuyorsaniz yalnizca birini ya da yeminleriniz kimin maliki ise onlari. Sapmamaniz için uygun olan budur.[/I] |
[QUOTE=Hasan Akçay]Türkiye'de
evlenme yasi = 16 (13 + 3) Laik yasamizda da bu aynen böyledir. [/QUOTE] Türk Medeni Yasası Evlenme ehliyeti: Madde 124-Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça (on sekiz yaşından gün almadıkça) evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı yaşını doldurmuş (onyedi yaşından gün almış) olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir. (Evlenecekler, evlenme ehliyet yaşına erişseler bile fiil ehliyetine -rüşte- erişemediğinden (on dokuz yaşından gün almadıklarından evlenme merasimlerinin yapılabilmesi için velilerinin rızalarına muhtaçtırlar.) Saygılarımla. Galip Yetkin |
Evlenme yasi EN AZ üzerinden hesaplanir
yani evlenebilmek için [B]en az[/B] 16 yasinda olmak gerekir. Tanidigim bi yargiç anlatti: Bi baba kizinin evlenmesine izin verilmesi için mahkemeye bas vurmus. Yargiç "Mümkün degil" demis, "kizinizin [B]16[/B] yasina girmesine daha 3 ay var." "Aman hakim bey," diye yalvarmis baba; "kiz gebe. Elin içine çikamiyoruz. Izin verin evlensinler." Yargiç "Karar!" demis. "Yaz kizim: Durusmanin 3 ay sonraya ertelenmesine." Yine de... [I]on yedi yasini doldurmadikça (on sekiz yasindan gün almadikça)[/I] ifadesi içime kurt düsürdü. O anlatilani yanlis anladiysam yargiçtan... ve burada verdigim bilgiyi okuyanlardan özür dilerim. Yargiça soracagim Allah isterse. [COLOR="Purple"]Sordum. Cevap: Bi kimse 17'sini doldurup 18'den gün aldiysa kimseden izin almadan evlenebilir. 16'sini doldurup 17'den gün aldiysa anne babasinin rizasiyla evlenebilir. 15'ini doldurup [B]16'dan gün aldiysa[/B] mahkeme karariyla evlenebilir.[/COLOR] |
Ayrica... Kuran evlenme yasini belirlerken
yillari degil bedensel ve ruhsal gelismeleri esas aliyor yani [U]aybasi hali[/U]nin baslamasi ve [U]annelik ehliyeti[/U]nin kazanilmasi. Evrensellik açisindan dogru olan da budur. Çünkü menarche denen ilk aybasi halinin ortaya çiktigi yas [B]ülkeden ülkeye[/B], kisiden kisiye degisiyor. Örnegin Arabistan'da 9, Türkiye'de 13; Türkiye'li Ayça'da 12, Birgül'de 14. Ve annelik ehliyetinin kazanilmasi için ona eklenen süre de degisiyor. Örnegin Ayça için 4 yil, Birgül için 3, Ceren için 5. Biyolojik ve ruhsal gelismeleri din adamlari degil TIP doktorlari tesbit edebilir. Evlenenler o yüzden nikahin ön sarti olarak muayene ediliyor. Kisacasi, annelik ehliyeti kazanilmadan evlenilemez. 11, 12, 13, 15, hattâ YASAL olsa bile eger annelik ehliyetini kazanmadilarsa 16'sindaki bebelerle evlenilemez. O bebelerle evlenmek Nisâ 6'yi vahyeden Allah'a isyandir; o evlenmelerin "imam nikah"ini kiyan din adamlari [B]Allah'a isyan[/B] etmistir. |
Nisâ 3'te
"...kadinlarla dörde kadar [U]evlenin[/U]" dendigi iddiasina gelince bu apaçik bir [B]iftira[/B]. Allah'in söylemedigini söyledi demek suretiyle [B]Allah'a[/B] atilan bir iftira. Bunun apaçik bir iftira olduguna dair baska bi yeriyle degil de AKLIYLA düsünenler için Kuran'da kanitlar var. Örnegin yalnizca bir tanesi: Ayetin muhataplari KADINLAR dahil bütün inananlardir. KADINLAR kadinlarla evlenmezler, kadinlar KADINLARI evlen[U]dir[/U]irler. Kisacasi, "... o kadinlari ikiser, üçer, dörder [COLOR="Green"]feNKiHû[/COLOR]-[U]nikahlayi[/U]n"daki NiKAHLAYIN [U]evlendirin[/U] anlamindadir, [I]evlenin[/I] degil. |
[QUOTE=Hasan Akçay]"... o kadinlari ikiser, üçer, dörder feNKiHû-nikahlayin"daki NiKAHLAYIN
evlendirin anlamindadir, evlenin degil. [/QUOTE] [QUOTE=Hasan Akçay]Ayetin muhataplari KADINLAR dahil bütün inananlardir. [/QUOTE] İyi de, kadınları evlendirmeye kalkarsanız, kadınlarla evlenecek kimse kalmadı ki! "Bütün inananlar" diye nitelendirilen kadını erkeği pazarlamada. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
[QUOTE=galipyetkin;20752]İyi de, kadınları evlendirmeye kalkarsanız, kadınlarla evlenecek kimse kalmadı ki! "Bütün inananlar" diye nitelendirilen kadını erkeği pazarlamada.[/QUOTE]
[I]Bütün inananlar[/I] derken himayesinde yetimler bulunan KADIN, erkek bütün inananlar elbet. Söz konusu olan evlendirmek ise mal ile desteklemek anlamina gelmiyor çünkü o kadinlar zaten mal sahibidir, malî destege muhtac degiller. Ama babalari yok; onlari mallarina kavusturup serbest birakan eski hamileri bir babalik daha yapip taliplerini sorusturacak ve "Verdim gitti" diyecek. 1.Allah'tan çekinin ey [U]insanlar[/U], [COLOR="Green"]yâ eyyuhân [U]nâs[/U][/COLOR]... 2.Yetimlere mallarini verin ve temizi pisle degistirmeyin (ey insanlar)... [B]3.O kadinlari ikiser, üçer, dörder nikahlayin (ey insanlar)...[/B] 4.Kadinlara mallarini karsilik beklemeden verin (ey insanlar)... 5.Akli ermeyen yetimlere mallarini vermeyin (ey insanlar)... 6.Cinsel güç edinen + annelik ehliyetini kazanan yetimlere mallarini verin (ey insanlar)... |
Ayetin iki yerinde
yetim hamilerinin [B]korku[/B]sundan söz ediliyor. 1. [I]Yetimlerin haklarini koruyamiyacaginizdan [B]korkuyorsaniz[/B] size temiz kilinan kadinlari ikiser, üçer, dörder nikahlayin.[/I] 2. [I]Ama adil olamayacaginizdan [B]korkuyorsaniz [/B]yalnizca birini (nikahlayin) ya da yeminleriniz kime malikse onlari (nikahlayin).[/I] Birincisi "Ya yetimlerimin mallarini kendi malimla yersem ve böylece [U]büyük günah[/U] islersem" korkusu. Ayet 2: Yetimlerin mallarini kendi mallarinizla yemeyin, [U]büyük günah[/U]tir bu. Ayet 3'te bu korkudan kurtulmanin yolu gösteriliyor: Elinizde yanlislikla yiyeceginiz yetim mali tutmayin. Yetimlerinizi taliplerine nikahlayin, mallarini iade edin ve yeni yuvalarina yollayin. Ikincisi "Evlenmek için mallarini geri isteyen yetimlerime mallarini vermek zorundayim ama yatirim yapmistim (Bkz ayet 5), su anda denklestiremiyorum; eksik verecegim. Ama ya eksiklik oraninda esitligi tutturamaz ve yetimlerim arasinda adaleti saglayamazsam" korkusu. Bu korkudan kurtulmanin yolu ise yalnizca BiR yetimenizi malina kavusturup talibine nikahlayin, ötekilerden süre isteyin. Ama o 1 yetimenizin mallarini da denklestiremiyorsaniz ondan da süre isteyin; yeminleriniz kime malikse onlar yani himayeniz altindaki beslemeler mal sahibi degildir; onlari taliplerine nikahlayin, sevap kazanin. |
Kızcağız baliğ olmuş/buluğa ermiş, rüştünü de ispat etmiş/reşit olmuş diyor ki:
"Allah senden razı olsun! Ver şu elini öpeyim; hakkını da helal et ve bizim sendeki şu mallarımızı ve paralarımızı ver artık da ben kendi kafama göre takılacağım, kendi çareme kendim ulaşacağım." -OLMAZZZZZ! -Niye - Seni evlendireceğim. -Yahu ne evlenmesi, ben evlenmek değil, kendi işimi kendim kurmak istiyorum; terzilik yapıp bir moda evi açacağım. Evlenmeyi aklımın ucundan geçirmiyorum! Bana bir iyilik yapmak istiyorsan bu işimi kurmama yardım et. Parasal durumun müsait olmayabilir, anlarım; ama benim hayatıma bu yaştan sonra hükmetmeye kalkma! - OLMAZZZZZ! Evleneceksin. Evlendirin, evlendirin. Nikâhta keramet vardır. İllaki "verdim gitti" diyecek. Maksat kişiliksiz, erkeğe tâbi/esir kadın! Nerede Bakara-l04; kadınlar bundan ayrık mı tutulmuş? Nisa-127 ile fetva istenen kadınları da mı evlendireceksiniz? Yetimin erkeği olmaz mı? - "Neyle çoluk çocuğa kavuşacağım? Ot mu toplayıp yiyeceğiz hayat boyu? Sana esir mi olacağız? Önce bana iş kur." demez mi? Saygılarımla. Galip Yetkin. |
[QUOTE=galipyetkin;20756]
-OLMAZZZZZ! -Niye - Seni evlendireceğim.[/QUOTE] Özgür ve ehil olduktan sonra evlenmek isteyen evlenir, kime ne? is kurmak isteyen kurar; kime ne? Dinde dayatma yok. Özgür ve ehil insanlara sizi nikahlayacagim diye dayatmak kimsenin haddi degil. size is kuracagim diye dayatmak kimsenin haddi degil. Yani burada sözü edilen [B]o[/B] degil, o baska. Burada sözü edilen: size [U]temiz kilinan[/U] kadinlar ([COLOR="Green"]mâ [U]tâbe[/U] lekum minen nisâ[/COLOR]) [B]Size [U]temiz kilinan[/U] kadinlari[/B]... taliplerine nikahlayacaksiniz. * [U]Tâbe[/U], eger bilinen bi kelimeyle karsilastirmak gerekirse, TAYYiB ile ayni kökten geliyor. TAYYiB, bilindigi üzere, TEMiZ demek. [I]Pis olani TEMiZ ile degistirmeyin (ayet 2) [COLOR="Green"]lâ tetebeddelûl habîse bit TAYYiB[/COLOR][/I] Bi yetiminizin kuzulayacak 10 koyunu emaneten sizdeyse kuzulama dönemi geçmis 10 koyunu ona gösterip "Iste senin koyunlar" demeyin. * Yetimleriniz [B]cinsel güç[/B] edindiginde ([COLOR="Green"]izâ belagûn [B]nikâh[/B][/COLOR]) eger sonra bi de [U]ehliyet[/U] bulursaniz onlarda ([COLOR="Green"]fe in ânestum minhum [U]rusd[/U]en[/COLOR]) onlara mallarini verin. Allah'in emri bu (Nisâ 6). Bunun ötesinde sunu ya da bunu dayatmayi aklinizdan bile geçirmeyin. Mallarini verdiniz, özgür artik onlar. Ve talipleri çikmis. O [B]eski[/B] yetimeleriniz "Bize bi babalik daha yap!" diyorlar, taliplerini sorusturup "Verdim gitti!" deme yetkisi veriyorlar size. Temiz kilinmak ([COLOR="Green"]mâ tâbe[/COLOR]) iste bu, islem yapilmasina yetki verilmek. * Bakar misiniz ayet 4'te TIBNE var; ki "tâbe"nin bi baska söylenisi olup [I]vermek[/I], [I]birakmak[/I] anlamindadir; bütün meallerde ÖYLE tercüme ediliyor. [I]Kadinlarin mallarini ([COLOR="Green"]nahl[/COLOR] = ARI, [COLOR="Green"]nihlaten[/COLOR] = arilarin yaptigi gibi) karsilik beklemeden verin ama eger size [U]kendileri[/U] ondan bi seyler VERiRLER ise ([COLOR="Green"]in TIBNE lekum an sey’in minhu [U]nefsen[/U][/COLOR]) iste onu çekinmeden ve saglikla yiyin.[/I] TIBNE nasil [U]vermek[/U] ise TÂBE de [U]vermek[/U]tir. Muhtevaya göre, tâbe YETKi vermek, tibne MAL vermek. * Size [B]yetki veren = size temiz kilinan[/B] kadinlari taliplerine nikahlayin. Size yetki ver[B]me[/B]yen = size temiz kilin[B]ma[/B]yan kadinlari rahat birakin. Temiz kilinmayani nikahlamak, kendisine baskalarinin is kuruvermesine muhtaç olmayana is kuruvermek hiç kimsenin haddi degil. Zaten... kendi mallarini kendileri kullanamayan, kendi islerini kendileri kuramayan yani ekonomik ehliyet edinememis, dolayisiyla çocuklarina bakamayacak [B]akli ermez[/B] yetimlerinize mallarini vermeyeceksiniz; onlari basi bos salivermeyecek, yedirip giyindirecek, himayeniz altinda tutmayi sürdüreceksiniz. Allah'in emri bu. Bkz ayet 5, ayet 6. |
[QUOTE=galipyetkin;20756]Nisa-127 ile fetva istenen kadinlari da mi evlen[U]dir[/U]eceksiniz?[/QUOTE]
Hayir. Nisâ 127'deki fiil "evlenmek"tir, [I]evlen[U]dir[/U]mek[/I] degil. ASIL önemlisi, 4:127'deki kadinlar "yetimlerin kadinlari"dir, büluga ermelerinden söz edilen yetimler degil. Yetimlerin o kadinlari (anneleri) mallari olan kimseler mi degil mi hiç konu edilmiyor, yetimlerin ise MALLARI var. Biri ötekine emsal gömsterilemez. Karsilastirmak imkansiz. Ön inceleme yapmak isterseniz lütfen bkz. [url]http://www.studyquran.org/resources/Quran_Reformist_Translation.pdf[/url] [B]NiSÂ 127:[/B] Malesef 4:127 geleneksel olarak yetim çocuklarla evlenilmesine Allah'in izin verdigi seklinde yorumlanip tercüme edilmistir ama gerçek bu degildir. Ayetteki [I][COLOR="Red"]yetame[/COLOR]-l nisâi-l lati[/I] ya "kadin yetimler ki onlar" ya da "kadinlarin yetimleri ki onlar" diye tercüme edilmistir. Çeviri olarak "kadin yetimler ki onlar" tamamen yanlistir, "kadinlarin yetimleri ki onlar" ise dogru ama muglaktir: yani "ki onlar" yetimler midir kadinlar mi? Arapçada çogul zamir [I]elleti[/I] (eril zamir "ellezîne"nin aksine) disildir, ve yetimleri degil kendilerine atifta bulunulan kadinlari temsil eder yalnizca. YETiMLER anlamindaki [I][COLOR="Red"]yetâme[/COLOR][/I] ise erildir! ... [B]DISCUSSION OF 4:127[/B] Unfortunately, verse 4:127 has been traditionally misinterpreted and mistranslated in such a way as to suggest that God permits marriage with juvenile orphans. This is clearly not the case. The Arabic expression [I]yatama-l nisai-l lati[/I] in 4:127 has been routinely mistranslated as "women orphans, whom..." The expression is also sometimes translated as "orphans of women whom..." This later translation, though accurate, makes the crucial reference of the objective pronoun "whom" ambiguous: Does the phrase after "whom" describe orphans or women? As it happens, the Arabic plural pronoun in this verse is the female form [I]allaty[/I] (not the male form [I]allazyna[/I]), and it can [I]only[/I] refer to the women just referenced, not to the orphans. This is because the Arabic word [I]yatama[/I] (orphans) is male in gender! ... |
İki gün evvel şöyle yazmışız:
"Nisa-127 ile fetva istenen kadınları da mı evlendireceksiniz? Yetimin erkeği olmaz mı?" 1-Sorular gayet basit ama Sayın Hasan Akçay demagoji yapmadan duramaz ki... Nisa-127. ayet ile sorduğumuz soruyu, ayeti her okumuş olan istisnasız herkes ne demek istediğimizi anlamıştır; Hasan Bey de anlamıştır ama bir kulp takacak ve mesleğini yapacak: demagoji. Türkçe yetmez, biraz Arapça karıştırarak, İngilizceyi de ekledin mi iş tamamlanır gibi olursa da yakında birleşmiş milletler genel kurulundaki hitap lisanları ile de gerekli açıklamaları yapacaktır insanları ikna için. Ama ikna edemez, çünkü, yanlışlarda dolaşıyor. 2-Erkek yetimler mi? O da ne? Vurun kıçına tekmeyi. Çünkü Hasan Bey diyor ki: "[I]Arapçada çogul zamir elleti (eril zamir "ellezîne"nin aksine) disildir, ve yetimleri degil kendilerine atifta bulunulan kadinlari temsil eder yalnizca. Zira yetâma (yetimler) erildir![/I] Şimdi size bir yetim tanımı vereceğim: "Yetâmâ (nedim ve nedâmâ gibi) yetimin çoğuludur, veya çoğulun çoğuludur. "Yetim" yalnız kalma mânâsına "yetem"den alınmıştır. "Eşsiz inci"ye de "dürr-i yetim"(sedefinde tek inci) denilmiştir. İşte bu yalnız kalma düşüncesi ile babası vefat etmiş olana da "yetim" denilmiştir ki böyle yetim kalmaya da "yütm" denilir. Bundan dolayı, gerek küçüğe, gerek büyüğe bu tür hitap edilebilmektedir. Çünkü "babadan yalnız kalma" mânâsı kalıcıdır. Fakat örfe göre henüz kendini kurtaracak çağa ermemiş bulunanlara aittir. Bu yönden "yetim" kelimesi bir zayıflık ve özellikle akıl zayıflığı ve fikir noksanlığı mânâsı ile ilgilidir. Ve bundan dolayı erginlikten sonra bile rüştünü bulamayanlar üzerinde "yetim" ismi , lügat ve örf açısından kalıcı olabileceği gibi kocasından yalnız kalan kadınlara da yetim denilir. (ELMALILI) İşini kaybetmişlere, işsizlere de yetim denmektedir. Nerede yetimin erili, merili? Vur tekmeyi! Neyse biz de kendimizi kaptırmayalım. Bizim yönümüzden küçük kız da olsa, küçük erkek de olsa yetim olmasıyla, yetişkin muhtaç erkek veya kadın olmasının arasında fark yok. Biz bir kelime üzerinde ısrar ediyoruz. O da "NİSA" kelimesi ki sözlüklerde ve kitapta kadın diye yazsa da Kur'an'cası "İŞ"dir, çalışma hayatıdır. Hasan Bey'e sorduk: "Nisa 127. ayetteki kadınları da mı evlendireceksiniz diye? Bize bir sürü şey anlattı. Halbuki burada istenen fetva yetimlerin kadınları hakkında değil, yetimlerin "iş"leri hakkındadır. Diğer ayetteki ifade de "size temiz kızlar" değil, yetimleri "sizin temiz işleriniz" ile (Nisa-l27 deki nitelikler) buluşturundur. "NİSA" kelimesinin yerine kadın değil de "İŞ" kelimesini getirin, işi bitirin. Günaha girmeyin. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Yanlis anlamalar, yanlis iddialar ortaya konuldugunda
açiklamaya çalisiyorum. Örnegin "127 ile fetva istenen kadinlari da mi evlendireceksiniz?" denmis alayci bir üslüpla. Üslubu kâle almiyorum çünkü yanlis anlama ya da yanlis iddia degildir üslup. Sorunun beni ilgilendiren kismi ayetteki fiilin [I]evlen[U]dir[/U]mek[/I] mi oldugudur. Cevap: Hayir, 127'deki fiil "evlenmek"tir, evlen[U]dir[/U]mek degil. [COLOR="Blue"]Erkek yetimler mi? O da ne? Vurun kıçına tekmeyi.[/COLOR] [I]Vurun KIÇINA tekmeyi[/I]... Üslubu kâle almayacagimi söylemistim. Beni ilgilendiren, erkek yetimlerin DISLANDIGI iddiasidir. Cevap: Yok öyle bisey. Erkek yetimler de kiz istemeye gidilmek suretiyle evlendirilecek. Ama izin verin tekrar edeyim: Evlendirmek mal ile desteklemek seklinde degil. Çünkü o yetimlerin zaten MALLARI var. Himaye edenler birakin yetimleri malen desteklemeyi yetimlerin mallarini yemesinler yeter. Allah uyariyor (ayet 2): Onlarin mallarini kendi maliniza katip yemeyin, [U]büyük günah[/U]tir bu, [COLOR="Green"]hûban kebîra[/COLOR]. [COLOR="Blue"]Hasan Bey diyor ki: "Arapçada çogul zamir [I]elleti[/I] (eril zamir "ellezîne"nin aksine) disildir, ve yetimleri degil kendilerine atifta bulunulan kadinlari temsil eder yalnizca. Zira [COLOR="Red"]yetâma[/COLOR] (yetimler) erildir![/COLOR] Hasan Bey demiyor onu kardesim; linkini verdigim yazida EDIP YUKSEL, LAYTH SALEH AL-SHAIBAN, MARTHA SCHULTE-NAFEH diyor. Bunlarin yaptiklari çalismalar ve verdikleri eserler hakkinda orada bilgi var. Ama Ingilizce. Ingilizce bilmiyorsaniz tercüme edeyim. Sizin Elmalili'dan yaptiginiz alintiya göre [I]yetame[/I] yetim erkekler ve yetim kizlardir ama Arapça metindeki disil zamir ELLETî yetim erkekleri kapsamaz, ve bu da gösterir ki sizin [U]kendileriyle [B]evlenmek[/B][/U] istedikleriniz, [I][B]yetim erkekler[/B] ve yetim kizlar[/I] anlamindaki [I]yetame[/I] degil onlarin kadinlaridir (ANNELERi). Ingilizceden tercüme edip sundugum alintida bu anlatiliyor. Nisâ 127: Yanlis: kitapta, kendilerine (verilmesi) farz kilinan (miras)i vermediginiz ve [B]evlenmek istediğiniz [/B][U]yetim kızlar[/U]... (Diyanet) Muglak: yazilmis haklari olani kendilerine vermeyip de kendileriyle [B]nikâhlanmak istediginiz[/B] [U]kadinlarin yetimleri[/U]... (Y N Öztürk) Deneme: [U]yetimlerin anneleri[/U] ki ONLARLA, kendilerine yazilmis olani vermeksizin, [B]nikahlanmak istiyorsunuz[/B]... (H Akcay) ...[COLOR="Green"][U]yetâmen nisâi[/U] ELLETî lâ tu’tûnehunne mâ kutibe lehunne ve [B]tergabûne en tenkihû HUNNE[/B][/COLOR]... Arapça metindeki ELLETî kesinlikle "kadinlar"dir, anneler... ama Y N Öztürk'ün çevirisindeki [U]yetimlerin kadinlari[/U] anneler midir ya da onlarin yetimleri mi belli degil, muglak. |
Vurgulamak için
bi daha: [I]Yetame[/I] konusunda Elmalili ne diyorsa Edip Yüksel, Layth Saleh al-Shaiban... onu diyor: yetame "[B]erkek[/B] ve disi yetimler"dir. Ek olarak [I]ki ONLAR[/I] anlamina gelen [I]elletî[/I] zamirine dikkat çekiyor Edip ve Layth: ELLETî disil olup "erkek yetimler"e gitmez; dolayisiyla "erkek yetimler"i içeren "[B]yetame[/B]"ye gitmez. "yetamen [B]nisâ[/B]"daki "nisâ"ya gider, kadinlara, annelere. Sizin kendileriyle, [U]haklari olduguna hükmedilen her ne ise onu vermeden[/U], evlenmek istedikleriniz yetim kizlar degil "yetim kizlar"in ve "yetim erkekler"in anneleridir. Çeviriyi buna göre yapmak gerekir. |
[QUOTE=Hasan Akçay]Özgür ve ehil olduktan sonra
evlenmek isteyen evlenir, kime ne? is kurmak isteyen kurar; kime ne? Size temiz kilinan kadinlari... taliplerine nikahlayacaksiniz. Sorunun beni ilgilendiren kismi ayetteki fiilin evlendirmek mi olduğudur. Cevap; Hayır 127'deki fiil evlenmektir, evlendirmek depil.[/QUOTE] a)-Niye kızlarla evleniyor da anneleri evlendiriyorsunuz? Niye kızlar size de dullar bize? b)-Anneleri ikişer, üçer, dörder evlendirdiniz, iyi-güzel. Evlendirdiklerinizle evlenen adil olmaktan korkmuyorsa, adil olacağından emin ise, ikişer, üçer, dörder nasıl olacak? "Eş üstüne eş" alma yasak değil mi? [QUOTE=Hasan Akçay]Evlendirmek mal ile desteklemek seklinde degil. Çünkü o yetimlerin zaten MALLARI var.[/QUOTE] Allah, Allah! O yetimlerin kimsesi olmaz da, kendisine ailesinden mal kalmış olabilir. Bunları anlarım. Ya annesi ya da bekar teyzesi veya halası varsa niye heriflerin himayesine girsin ki; mal var, kendisini yetiştirecek ve de " verdim gitti" diyebilecek bir büyük de var! Diyelim ki kimsesi yok ve mallarını verdiniz, özgür artık onlar. Ve bir müddet sonra hayatını tek başına sürdürürken taliplileri çıkmış. Ve diyorsunuz ki:"O eski yetimleriniz 'bize bir babalık yap' diyorlar. Taliplerini soruşturup -Verdim gitti. deme yetkisini veriyorlar size". Niye versinler ki: - Al malını, mülkünü, paranı; git kendi hayatını bundan sonra kendin kur, başının çaresine bak! diyorsun, Fakat evlenme hürriyetini vermiyorsun; illaki sen "verdim gitti" diyeceksin! Yok ya! Kendisi "kendimi sana verdim gitti" derse evlilik geçersiz mi olacak? "Ma meleket eymanu-kum" dedikleriniz evinizde küçük yaşta hizmetçi/besleme/uşak olarak kullanılan kız ve erkek çocukları, zamanı geldiğinde, istekleri halinde, o güne kadarki hizmetlerinin karşılığını tazminat kabilinden vereceksiniz; gönül rızası ile bıraktığına afiyet olsun. Değil mi? Ayetin son cümlesi, bu eymanu-kum'ları da "nikahlayın" diyor. Siz bundan karı-koca hukukunu mu anlıyorsunuz? Küçük yetim erkek ise kim evlenecek, veya kiminle evlendireceksiniz; kız ise kimle evlenecek veya kiminle evlendireceksiniz? İlan mı verecek siniz? Niye "Nisa" kelimesini "iş", "evlendirmeyi" de "iş ile buluşturmak" diye anlamayı denemiyorsunuz. Gerek bu çocukları, gerekse bu çocukların kadınlarını heriflerin altına yatırma yerine, onurlarıyla çalışıp hayatlarını kendi kazançlarıyla düzenlemeleri gerektiğini düşünmüyorsunuz. Bırakın "kadınları-kızları" yatağa atmayı!.. Becerileri(mehir=maharet) ile uygun veya maharet kazanacakları bir "iş ile evlendirin" veya uygun "işlerle evlendirin" ki maharet/beceri sahibi birer birey olsunlar. Tercümelerinizi Bakara-177. ayete uygun yapın. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
[QUOTE=galipyetkin;20765]a)-Niye kızlarla evleniyor da anneleri evlendiriyorsunuz?[/QUOTE]
Tam aksine. Ayet 3'ün konusu olan eski yetim kizlarinizi taliplerine nikahlayacak (evlendirecek)siniz, ayet 127'nin konusu olan annelerle ise nikahlanmak (evlenmek) istiyorsunuz. Niye? Çünkü o eski yetim kizlariniz ayet 6'da sarta baglanan cinsel gücü ve annelik ehliyetini edinip kadin olmus, size kendilerini evendirme yetkisi vermisler ([COLOR="Green"]mâ tâbe lekum[/COLOR]). Kisacasi sizden kendilerini evlendirmenizi istedikleri için evlendireceksiniz onlari; istemeyeni evlendirmeyeceksiniz, haddiniz degil dayatmak. Bunu daha önce anlatmaya çalistim, anlasilmamis; simdi anlatabildiysem öteki iddialariniza geçeyim. |
İşte Kur'an'dan bir alıntı: [url]http://www.istekuran.com/fecr.html[/url].
[I] [B]Fecr Suresi: 17-20:- Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Doğrusu siz, yetimi, üstün-saygın bir şekilde yetiştirmiyorsunuz. Yoksulun yiyeceği üzerine birbirinizi özendirmiyorsunuz. Oysa mirası yağmalarcasına öyle bir yiyişle yiyorsunuz ki! Malı öyle bir sevişle seviyorsunuz ki, yığmacasına! ***************** Yani “Rabbinizden kendiniz için bol ikram isterken, O’ndan saygın ve üstün olmaya yönelik şeyler beklerken, yetimlerin saygın ve üstün olmaları için hiç çaba sarf etmiyorsunuz; onları aç, susuz, eğitimsiz bırakıyorsunuz. Hareket imkânı bulunmayan muhtaçların karınlarını doyurmalarını sağlayacak bir iş sahibi olmalarını temin etmeye yanaşmıyor, buna karşı içinizde bir istek duymuyor, bu konuda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Bu hususta yarışmanız gerekirken aksine bundan kaçıyorsunuz. Hatta başkalarının [zayıfların] mirasına [toplumun onlar için harcayacağı birikime, onların toplum zenginliği içindeki paylarına] el koyuyor, onu büyük bir oburluk, düşüncesizlik ve aç gözlülükle yiyorsunuz. Malı da sınırsız bir sevgiyle öyle çok seviyorsunuz ki, aklınıza ne hesap vereceğiniz geliyor, ne de Rabbiniz.” Hemen hemen bütün Türkçe meallerde yer alan “yetime ikram etmiyorsunuz” çevirisi, ayetin gerçek manasını ifade etmekten uzaktır. Ayette geçen “ikram”, çay, kahve ve benzeri şeyler ikram etmek anlamına gelmez. Buradaki “اكرام ikram”, üstün kılma, saygın hâle getirme demektir. Bu da eğitim vermekle, fırsat vermekle, iş imkânı vermekle mümkün olabilir. Bir başka ifade ile ikram, “aç, susuz, öğretimsiz, eğitimsiz, becerisiz bırakma, toplumda seviyesiz hâle getirme” demek olan “قهر kahr etmenin” tam tersidir.[/B] .......................... Saygılarımla. Galip Yetkin. |
[B][/B]Bir önceki iletimde
"daha önce açiklamaya çalistim, anlasilmamis; SiMDi anlasildiysa devam edeyim" demistim. Anlasildigina dair tek kelime yok, hiç bi belirti yok. * [QUOTE=galipyetkin;20767]Hareket imkâni bulunmayan [U]muhtaç[/U]larin karinlarini doyurmalarini saglayacak bir is sahibi olmalarini temin etmeye yanasmiyor, buna karsi içinizde bir istek duymuyor, bu konuda birbirinizi tesvik etmiyorsunuz[/QUOTE] Bu iletinize ben de tesekkür ederim; muhtaçlara elbet yardim etmeliyiz. Ne var ki bize muhtaç olanlara yardim etmemiz, bize muhtaç olmayanlara yardim [U]dayatma[/U]sinda bulunmamizi gerektirmez; dayatmamiz onlarin ehliyet ([COLOR="Red"]rüsd[/COLOR]) sahibi olduklari hakkinda yanildik anlamina gelir (ayet 6). Hükmümüz: onlar ekonomik ehliyet sahibidir artik, kendi islerini kendileri kurabilirler. Iddiamiz: onlar ekonomik ehliyete sahip olamadilar henüz, bizim onlara is kuruvermemize muhtaçtirlar. Hangisi gerçek kararimiz? Ayetlere göre açik ve net olana gelince, 4:3'te sözü edilen [I]nisâ[/I] mallari olan, ekonomik "[COLOR="ehliyet"]ehliyet[/COLOR]"ini ispat etmis akli basinda kadinlardir; malsiz mülksüz, kendilerine birilerinin is kuruvermesine [U]muhtaç[/U] AKLI ERMEZLER degil. Yoksa himayemiz altinda tutmayi sürdürmemiz gerekirdi onlari (ayet 5). 4:2'deki uyari o ki onlar henüz himayemizden çikmamisken "[U]mallar[/U]i"ni kendi malimizla yemiyecegiz; büyük günahtir bu. 4:6'daki buyruk o ki [B]cinsel güç ARTI ekonomik ehliyet[/B] edindiklerinde mallarini geri verip özgür birakacagiz onlari. ve 4:3'teki hüküm o ki o kadinlarin bize [U]temiz kilinanlar[/U]ini, HER BiRiNi kendi talibine vermek suretiyle ikiser, üçer, dörder nikahlayacagiz (Omar 2 kadini, [COLOR="Blue"][B]Hatice[/B][/COLOR] 3 kadini nikahlayacak, Ebibekr 5 kadini...) AMA "Bi büyüklük daha yap, beni evlendir" diyerek bize [U]yetki verenler[/U]i nikahlayacagiz yalnizca. Dayatma yok. * Lütfen dikkat; [I]ikiser, üçer, dörder[/I][COLOR="Red"]*[/COLOR]... ülestirme sayilaridir; [I]ikisi bir arada ve ayni anda, üçü bir arada ve ayni anda, dördü bir arada ve ayni anda[/I] anlamina gelirler (ve SINIRLAMAKSIZIN [I][U]beser[/U], [U]altisar[/U][/I]... seklinde anlamca devam edip ÖZENDiRiRLER). O yüzden 4:3'teki [I]nikahlayin[/I] [B]evlenin[/B] degil [I]evlenDiRin[/I] anlamina geliyor. Yoksa bi erkegin örnegin dört kadinla bir arada ve ayni anda evlenip gerdege girmesi mümkün degildir; kaldi ki mümkün olsaydi bile [B]ahlaksizlik[/B] olurdu bu. __________________________________________________________________ [COLOR="Red"]*[/COLOR]Fâtir 1: Övgüler olsun gökleri ve yeri yaratip melekleri [I]kiser, üçer, dörder[/I] kanatli elçiler yapana... Allah örnegin 6 kanatli bir melegin ÖNCE 1 kanadini, BiR YIL SONRA 3 kanadini, DAHA SONRA 2 kanadini degil hepsini bir arada ve ayni anda var etmistir. Zira Allah bir isin olmasini isterse "Ol!" der, o kadar; o is [B]hemen[/B] olur. Bkz 36:82. |
Bir lokantanin mutfagini düsünelim.
Tezgahinda tepsi tepsi adana, urfa... Sef garson "[B]Götürün[/B] bunlari!" dediginde garsonlar ne anlar? GÖTÜRÜN, malum, homili girtlak [I][U]kendiniz[/U] götürün[/I] anlamina geldigi gibi [I][U]müsterilere[/U] götürün[/I] anlamina da gelir. Sef garson hangisini kastetmistir? Ipucu: o kebaplari götürecek olanlarin bazilari et yemeyen kisilerdir (vejeteryan). Ve bunu sef garson da garsonlar da biliyor. * [I]Size yetki veren [U]kadinlar[/U]i [B]nikahlayin[/B]! [COLOR="Green"][B]fenkihû[/B] mâ tâbe lekum minen [U]nisâ'[/U][/COLOR][/I] (Nisâ 3) Buradaki "[B]nikahlayin[/B]"in anlami da su ikisinden biri olabilir: 1.[U]kendinize[/U] nikahlayin 2.[U]baskalarina[/U] nikahlayin. Allah hangisini kastediyor? Ipucu: o [U]kadinlar[/U]i nikahlayacak olanlarin bazilari, [COLOR="Blue"][B]Hatice[/B][/COLOR] örneginde görüldügü üzere, KADINDIR. Ve bunu Allah da insanlar da biliyor. |
NiKAHLAYIN ile ilgili yukardaki bilgi yeterli degil.
Tam bilgiyi vermek gerekirse isin içine gramer girer, Arap kültürü girer, ama en enemlisi muhteva girer. Ben ASIL geçerli olan [U]muhteva[/U] oldugu için ona dikkat çekmeye çalistim. Yani Nisâ 3'te anilan kadinlari nikahlayacak olanlar [COLOR="Blue"][B]Hatice[/B][/COLOR] misillu KADINLAR dahil bütün inananlardir, nikahlanacak olanlar ise ikiser, üçer, dörder... yani hepsi [U]bir arada ve AYNI anda[/U] nikahlanacak. * Bu iletimde kisaca gramere degineyim. NiKAHLAYIN anlamindaki "fenkihû"nun açilimi "fe inkihû"dur. InKiHÛ ise [I]evlenin[/I] demek. Dolayisiyla 4:3'te evlenin deniyor, evlen[U]dir[/U]in denmiyor. Ancak... evlendirin anlamindaki ENKiHÛ da, tipki inkihû gibi, NKH kökünden gelir ve dikkat dikkat... Hz Peygamber zamaninda fiilimiz NKH seklindedir. Yani örnegin 4:3'te de NKH seklindedir 24:32'de de NKH seklinde. Ama Hz Peygamberin ebedi yasama göçmesinden yaklasik yüz yil sonra mushafa harekeler eklenirken [U]bi takim insanlar[/U] tarafindan NKH 4:3'te [I]evlenin[/I] anlamina gelsin diye iNKiHÛ okunacak sekilde harekelenmis, 24:32'de ise [I]evlen[U]dir[/U]in[/I] anlamina gelsin diye ENKiHÛ okunacak sekilde. Kisacasi NKH fiiline Nisâ 3'te yüklenen evlenin anlami [B]Allah[/B]'in indirdigi degil muhtevayi göz ardi eden [U]o insanlar[/U]in tercihidir. * Iste Allah'in dinine musallat olan çok esli zulüm beserin yaptigi o YANLIS tercihe dayaniyor. Hani Allah'in indirdigi ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir ya (Mâide 44), es üstüne es almak Allah tarafindan haram kilindiktan sonra es üstüne es alan çok esliler,çok esciler kafirlerin ta kendileridir. |
[COLOR="Green"][U]Kâle[/U] rabbî...[/COLOR] (Enbiyâ 4)
[U]De ki[/U] "Rabbim..." (S Ates, Kur'ân-i Kerîm Tefsîri, MiLLiYET) Peygamber, onlara [U]dedi ki[/U]: "Rabbim..." (Diyanet) MUHTEVA sözgelimi demek, sözün gelisi, [B]sözgelisi[/B]. Süleyman Ates: [I]4 ncü ayetteki [U]kâle[/U] ([SIZE="5"]قَ[COLOR="Red"]ا[/COLOR]لَ[/SIZE]) fiilini Medine ve Basra karilerinin tamami ve Kufe'lilerin de bazilari [U]kul[/U] ([SIZE="5"]قُلْ[/SIZE]) seklinde okumaslardir. [B]Sözgelisine[/B] daha uygun oldugu için biz bu kiraati esas aldik. Bu kiraat ihtilaflarinin, daha ziyade ilk Arap yazisinin yazim karakterinden çiktigi anlasilir. Çünkü ilk zamanlarda kaf ile lâm arasina uzatma [COLOR="Red"]elif[/COLOR]i konmaz(di).[/I] Demek neymis, "muhteva"ya daha uygun olan anlam hangi kiraati gerektiriyorsa o kiraat [B]tercih[/B] edilmeliymis. Iyi de... süleyman atesler bu kurala Nisâ 3'te niye uymazlar? |
Iddia ediyorum:
Nerde bi zulüm varsa Allah ONU yasaklamistir. Islamin Muhammed nebi tarafindan iletilen versiyonu odur yani [B]indirilen[/B] din. Örnegin "Senin sirtin anamin sirtidir" deyip hanimini "zihar"layanin yaptigi sey zulümdür. "Evlatlik = biyolojik evlat" diyenin biyolojik aileye yaptigi sey zulümdür. Mertçe insanin yüzüne söylemek yerine arkadan çekistirenin yaptigi sey zulümdür. Yetim mali yiyenin yaptigi sey zulümdür. Allah bütün bu zulümleri yasaklamistir. * Es üstüne es almak zulümdür; o yüzden yasak edilmistir. Nisâ 23: [I]Size yasak edildi ([COLOR="Green"]Hurrimet aleykum[/COLOR]) iki kiz kardesin arasini birlestirmeniz...[/I] Iki kiz kardesin ayri ayri zamanlarda sizin esiniz olmasi yasak degil. Biri sizden bosanirsa ötekini alirsiniz. Ama iki kiz kardesin arasini [U]cem[/U] edemezsiniz ([COLOR="Green"]en te[U]cm[/U]eû beynel uhteyn[/COLOR]), yasak. Yasaklanan cem etmektir, birlestirmek... birini ötekine kuma getirmek, ES ÜSTÜNE ES almak. Hos görülebilcek bisey olsaydi Allah yasaklamazdi onu, zulümdür ki yasaklamistir, bütün öteki zulümler gibi. * Ve... "ES ÜSTÜNE ES almak zulümdür ama caizdir" diyenlere inanmayin. Allah zulme izin vermez. Çünkü zulme izin veren de zalimdir. Yûnus 44: [I]Allah insanlara hiç bir sekilde zulmetmez, insanlara kendileri zulmediyor.[/I] Iste kafirlik odur, [B]uydurulan[/B] din, insanin insana ettigi... |
Bu sabah Sayın Hasan Akçay kendini Babil'in asma bahçelerine atmış dolaşıyor.
Dolaşmasına dolaşsın ama sorular hala cevapsız. Meselâ: 1-: 4/3. ayetteki yetkileri nasıl elde ettiniz? Siz kimsiniz? Her canı isteyen: "1bende istiyorum, bende istiyorum |
[QUOTE=galipyetkin;20783]...sorular [U]hala cevapsız[/U].
Meselâ: 1-: 4/3. ayetteki yetkileri nasıl elde ettiniz? Siz kimsiniz? Her canı isteyen: "1bende istiyorum, bende istiyorum[/QUOTE] Cevap ayette geçen [COLOR="Green"]mâ tâbe lekum[/COLOR] ifadesidir. MÂ TÂBE LEKUM [I]size temiz kilinanlar[/I] demek, [I]size yetki verenler[/I], tipki ayet 4'teki TIBNE gibi. Baskalarini degil yalnizca onlari nikahlayacaksiniz. Açikladim, cevap verdim; [U]hala cevapsiz[/U] demeyin lütfen. [COLOR="Blue"]Siz kimsiniz?[/COLOR] Siz 4:3'teki "[U]nisâ[/U]"yi himaye eden erkeklersiniz, [COLOR="Blue"][B]Hatice[/B][/COLOR] misillu kadinlarsiniz; o "[U]kadinlar[/U]"i SiZ nikahlayacaksiniz. |
Yukarıdaki yazım daha tashih görmeden parmağımın yanlışlıkla değişik bir tuşa dokunmasıyla ve peşpeşe gelen bazı aksaklıklar nedeniyle tamamlanamamış ve gerisi silinerek yarım kalmış bir yazı.
("MA TABE LEKUM" ve "TIBNE" ifadeleri hakkında sonradan bazı söyleyeceklerim olacak.) Yazmak istediklerim esasen şu: 1-: Yetimler hakkında verilmesi gereken kararlar var ki, bu kararları kim verecek? Bu kararları verme yetkisi nasıl elde edilecek? Abuzittin Efendi bunlar yönünde bir karar karar verirse, bu karar Hasan Bey tarafından beğenilmezse ve taraflar arasında "illaki benim dediğim olacak" diye cinayet çıkarsa ne olacak? -Hamisi verecekmiş. Kim bu? Gökten mi düştü? Alnında mı yazıyor? "Al bu yetimi, kafana göre işle" mi denmiş? Denetimi filan yok mu bunun. Mesela evlenme yaşı hakkında bir hukukçunun gösterdiği yasaya ve yasanın maddesine itimat etmeyip de her "herze"yi bildiği zannedilen bir hakimin lafına itimat edip de 16 yaşında bir küçüğü evlendirirse taraflarla birlikte hapishanenin güllü bahçesinde misket oynar. İster "hami" deyin, ister "vasi" deyin, ister "evlat edinen" deyin, ne bunlar? Allame-i cihan mı?. Bazıları gibi "ben ne dersem o" diyenlerden mi ? Denetime tabii değiller mi? 2-: Ayetin 1. bölümünde deniyor ki: "adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın". Bu ifade yani "temiz kadınlardan ikişer, üçer, dörder evlendirilme veya evlendirme olgusu evlendirilen ve evlendirilmeyen yetimler yönünden adaleti nasıl sağlayacak. Meselâ Abuzittin'in yetim Ayşe'si evlendirildi ise yetim Süleyman'a, veya Hasan beyin yetimi Murat'a adalet yönünden etkisi ne ve nasıl olacak. Yeni başladık. Saygılarımla. Galip Yetkin |
Sizden ricam:
1.Bir iletinizde yalnizca bir konuyu ele alin lütfen, müzakerenin derli toplu yapilabilmesi için... 2.Alay edilmeye dayanamiyacagim noktaya geldigimde sizi okumayi ve cevaplandirmayi birakacagimi bilerek üslubunuza mukayyet olun. |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:00 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam