hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Evlenme ve evlilik (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=307)
-   -   Evlilikmi. Evcilikmi (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2037)

Hasan Akçay 22. March 2014 07:20 AM

Lâ yahıllu leken nisâu min ba’du ve lâ en tebeddele bihinne min ezvâcin ve lev a’cebeke husnuhunne illâ mâ meleket yemînuk…

[I]Su andan itibaren
[U]mevcut eslerin[/U]in disindaki kadinlar
sana helal degil.

Onlari
güzel bulsan bile
mevcut eslerinle degistirmen de
helal degil.

Ancak
yeminin kime malikse onlar
baska.[/I]

Ne anliyoruz?

"Yeminin kime malikse onlar"i
mevcut eslerinle degistirebilirsin.

Bu nasil olacak?

1.Güzellikleri hosuna giden baska kadinlari eslerinle [U]degistirmen dahi[/U] haram olduguna göre mevcut eslerinin disindaki kadinlar sana kesinlikle haramdir. Bunun istisnasi olmaz. Yoksa o istisna, haram hükmünü geçersiz kilar.

Örnegin Hakki Yilmaz'in ürettigi istisna:

[I]"savas esiri olup ta
senin [U]himayene verilen[/U]"
kadin/kadinlar.[/I]

Savaslar oldugu sürece, sonu gelmez üretilen bu istisnanin.

Sonu gelmeyen istisna,
haram hükmünü
elbet geçersiz kilar.

2.Yeminin kime malikse onlar sana bundan önce helaldi (33:50), bundan sonra da helal (33:52). Çünkü onlar da senin ailen, nikahli eslerin. Ne var ki, [B]nikahin türü[/B] açisindan, mehir ödeyerek edindigin eslerinden ayrilirlar.

Örnegin mehir ödeyerek aldigin eslerin senin ''YAZILI nikah''in altindadir, yeminin kime sahipse onlar ise [U]yemin[/U] denen SÖZLÜ nikah'in altinda.

3.Bundan sonra "yeminin kime malikse onlar"i, ''yemin nikahi''ni YAZILI nikah haline getirerek, yazili nikahin altindaki eslerinle degistirebilirsin. O kadar. Baska kadinlari eslerinle degistirme yasaginin -lâ yahillu leke en tebeddele bihinn- istisnasi budur.

Bundan sonra ailenin disindan kadin alamazsin.

Hasan Akçay 23. March 2014 05:57 AM

Aorskaya ([url]http://www.hanifler.com/showthread.php?p=14692):[/url]

[COLOR="Blue"]Halbuki kuranda geçen köle ve cariye! deyimleriyle kastedilen, müslümanlara karşı savaşan ve savaşta esir düşen erkek ve kadınları anlatmaktadır.[/COLOR]

Kur’an öyle bir sey anlatmiyor, kardes. Lütfen!

Köleler (Nûr 32).: ibad-عباد, imâ-اما
Esirler (Enfâl 67): esra-اسري

Kuran köleye köle der, esire esir. Müslümanlara karsi savasan ve esir düsen erkekler ve kadinlar esirdir, köle degil.

Bakin
Kur’an bunu nasil dile getiriyor
(Muhammed 4):

[I]Kafirlerle karsilastiginizda vurun o boyunlari, ta ki onlari dize getirinceye kadar. Iste o zaman baglari saglam atin. Sonra savas agirliklarini atincaya kadar ya [U]iyilik[/U] ya [U]fidye[/U]...

fe immâ [U]mennen[/U] ba’du ve immâ [U]fidâen[/U] hattâ tedaal harbu evzârehâ[/I].

Bu kadar
açik ve net.

Size saldiran kafirler yenilip dize geldiklerinde atesi kesip onlari teslim alacaksiniz. Ve kaçmalarina engel olmak için SIKI muhafaza edeceksiniz. Yoksa kaçar, toparlanir, yine saldirirlar.

Iste onlar sizin
esirlerinizdir;
asla
köleleriniz degil.

Ateskes denen geçici baris anlasmasindan sonra
savas agirliklarini atincaya yani sürekli baris anlasmasi imzalanincaya kadar

esirlerinizi

ya karsiliksiz (fe immâ [U]mennen[/U])
ya da fidye ile (ve immâ [U]fidâen[/U])

[B]salivereceksiniz[/B].

Sa-li-ve-re-cek-si-niz.
Baska bir seçeneginiz yok.

Esirlerinizi alikoyup
köle yapamazsiniz.

Aslinda esirleriniz dedik ama [B]sizin[/B] esirleriniz degil onlar; savasta aldiginiz esirleri devlete derhal teslim etmeniz hariç onlarin üzerinde hiçbir tasarruf yetkiniz yok. Yetki tamamen devlete aittir; yoksa devlet devlet olmaktan çikar.

Say ki bazi esirler devletin yetkililerine basvurdu, ''Benim artik siginacak bi evim, yanina gidecek bi kimsem yok; beni siginmaci kabul edin!'' dedi.

Kabul ederseniz bu kere de SIGINMACI olur onlar, köle degil (60:10).

Siz de devletin yetkililerine basvurup ''Ben su su su siginmacilari üstlenmek istiyorum; onlara vallahi iyi bakacagim!'' diye [U]yemin[/U] edersiniz. Elbet yüküm senedi de imzalarsiniz.

Uygun görülürse
böylece
[B]yemininiz[/B] malik olur onlara.

Siginmaci bir kadinin

ya
[U]yemin nikahli es[/U]iniz olmasini saglarsiniz;
ve böylece
ona sizin yemininiz malik olur,
size de onun yemini
(33:50-52, 23:6, 70:30)

ya da
bir ya ya da daha çok siginmacinin bakimini üstlenirsiniz;
böylece
siz onlarin "hâmi"si olursunuz,
onlar sizin, bizdeki beslemeler gibi, bakimini üstlendikleriniz
(4:3, 4:24, 4:25, 24:33, [B]33:55[/B]...)

Yeminin kime malikse onlar -[B]mâ meleket yemînuk[/B] iste bu. Dikkat. Özne sizin yemininizdir. Yemininiz sorumlu yapar sizi, sahip yapmaz. Ve onlar ''sahip çikilan''dir; sahip olunan degil, köle degil.

galipyetkin 23. March 2014 10:03 AM

(Başartılı bir operasyon sonucu -şimdilik yırttık gibi gözüküyor- iyileşmeye yüz tuttuk, yine bazı ukalâlıklar yapacağım galiba)

Sayın Hasan Akçay'ı, daha evvel de defalarca okumuş olmama rağmen ibretle ve uslubunu çözmek için uğraşarak tekrar okuyorum ve bitirmesini bekliyorum. Ukalalık yapacağım ya!

Ama önce şu hususu belirtmek gerekiyor; "fidye" tanımı. Esirler asla fidye alınarak serbest bırakılmaz. Aksi insan/köle ticareti olur. Burada alınacak fidye mağlup edilen emperyalist ve kapitalist devletin haksız olarak insanların haklarına el koyarak oluşturduğu ve taraftarlarına dağıttığı servete el koyup insanları itidal seviyesine yükseltip-itidal seviyesine çekmek için alınan bir nevi, tam o manada olmasa bile, savaş tazminatı olup belirtilen "fidye" odur. Yenen devletin de zenginleşme aracı değildir. Bu hususta müteaddit kereler değindiğim şu yazıya tekrar dikkat çekmek isterim.

[url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2603[/url]

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Hasan Akçay 23. March 2014 02:28 PM

[B]Fidye[/B] ile ilgili olarak
"[url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2603[/url]"te
sunlar söyleniyor:

[COLOR="Blue"]Esirlerden her ne nam altında olursa olsun salıverilmeleri için hiç bir şey alınamaz.[/COLOR]

Evet. Zaten 47:4'deki "esirleri ya karsiliksiz (mennen) ya da fidye karsiligi (fidâen) saliverin!" buyrugundan anlasilan da bu. Yani esirler fidye ödemese de saliverilecek.

Esir ben olsam ödemem.

Çünkü beni esir olarak tutanlar içten mümin iseler
nasil olsa saliverecekler, fidyesiz de saliverecekler.
Allah'in buyrugu bu.

Yok, içten mümin degilseler fidyeyi alinca da salivermezler.

Bos yere
niçin
fidye vereyim!

Buna göre Allah'in 47:4'teki buyrugunu "Esirleri karsiliksiz ya da fidye karsiligi [U]demeksizin[/U] saliverin!" diye okumak gerekiyor.

[COLOR="Blue"]Ancak savaşa sebep olan devletten, devleti ve vatandaşlarını itidal seviyesine indirmek, itidal seviyesi üzerinde sahip oldukları fidyeyi geri almak için savaş [U]tazminat[/U]ı alınır[/COLOR].

Evet, dogru kavram: [B]tazminat[/B]. Çünkü, savasi baslatip maddî manevî kayiplara neden olan devlete o kayiplari tazmin ettirmek haktir.

galipyetkin 26. March 2014 10:49 AM

Sayın Hasan Akçay ara verdi herhalde. Ben de bu aradan faydalanıp ana konuyu aydınlatmaya yardım edecek herkese yönelik bir soru sorayım.

Sayın Hasan Akçay'ın açıklamalarına göre (diğer müfessirleri bu konuda kaale bile almıyorum), Peygamber'e şu kadınlar helâl kılınmıştır (yani iltimas mı geçilmiştir):

a)mehir ödeyerek edindiği,
b)O'na nikâhlı oldukları için,

1-Kendilerine mehir vererek edindiği eşlerin
2-Allah'ın sana savaşta verdiklerinden senin yeminin kimlere sahipse onlar (eğer evli ise ve çoluk çocuğuna dönmek istiyorsa ve esirlerin iade edilmesi kuralına rağmen mi?)
3-Akrabalarının seninle göç eden kızları.
4-nebinin de nikâhına almayı istemesi şartıyla kendisini nebiye hibe eden kadın.

Sayın Hasan Akçay benim anladığıma göre diyor ki:
"Helâl kadın(yani karı)
nikâh ile
edinilendir."



Nebiyle göç eden akraba kızları da diğer kadınlar gibi(itirazsız) O'na "mehirleri kaç kuruşsa verilmek şartıyla (beygamberin iradesiyle-metazori-) helâl idiler (yani karı idiler).

Yani "ana bir, bacı iki; gerisine ......... düüüüt; katar gibi peş peşe diz, bağla kervanın develeri gibi."

Ve "ahzab-52'[B]den sonra[/B] ise asla eş üstüne eş (yani karı) almadı."


Hani Allah'ın adetinde ve sünnetinde bir değişiklik yoktu?......... Ahzab-52'yi indirene kadar mı?

Hani " çok eşlilik zulümdü ve Allah zulmetmezdi; Allah âdildi......... Ahzab-52'ye kadar zalim; ahzab-52'den sonra mı adil oldu?

Burada bir çarpıklık yok mu? Böyle çevirilerle biz Allah'a zulmetmiyor muyuz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Hasan Akçay 27. March 2014 02:24 AM

[COLOR="Blue"]Hani çok eşlilik zulümdü ve Allah zulmetmezdi; Allah âdildi.
Ahzab-52'ye kadar zalim; ahzab-52'den sonra mı adil oldu?[/COLOR]

Av hayvanlarinin
üreme dönemlerinde avlanmasi
zulümdür, degil mi?

Mâide 02: Size helalken avlanin.
Mâide 95: Size yasakken av hayvani öldürmeyin.

Lütfen bkz: [url]http://www.bilgi-rehberi.com/kanunlar/kanun13167uc.html[/url]

Türkiye Cumhuriyetinin
05 Mayis [B]1937[/B]'de yaptigi KARA AVCILIGI KANUNU resmî gazetede
13 Mayis [B]1937[/B]'de yayinlandi ve yürürlüge o tarihte girdi (Madde 29).

Simdi birileri de
sizin gibi
sorsun mu:

[COLOR="Blue"]Hani av hayvanlarinin üreme dönemlerinde avlanmasi zulümdü; hani Türkiye Cumhuriyeti zulmetmezdi? Türkiye Cumhuriyeti 1937'ye kadar zalimdi de 1937'den sonra mi adil oldu?[/COLOR]

Bu örnegi niçin verdim?

Çünkü
laik yasalar gibi din yasalari da zulmü ortadan kaldirmak için yapilir
ama eskiye yürümezler; yürürlük "[B]bundan sonra[/B]"dir.

O yüzden
Allah
es üstüne es almayi
Muhammed nebinin sahsinda bütün inananlara yasaklayan
Ahzâb 52'de "min ba'd-[B]bundan sonra[/B]" der:

[I][B]Bundan sonra[/B] kadinlar sana helal degil. Onlari güzel bulsan bile eslerinle degistirmen de. Ama yeminin kime sahipse onlar baska. Allah her seyi görendir.[/I]

Hasan Akçay 27. March 2014 09:22 AM

[COLOR="Blue"]Peygamber'e şu kadınlar helâl kılınmıştır (yani [B]iltimas[/B] mı geçilmiştir)[/COLOR]

Hayir, iltimas geçilmemis.

Çünkü yalnizca peygambere degil
Ahzâb 50'nin vahyedildigi anda
[B]inanan her erkege [/B]
nikahlandigi ve kendilerine mehir verdigi kadinlar helaldir,
nikahlandigi ve yemininin malik oldugu kadinlar helaldir,
nikahlandigi kuzenleri helaldir.

Yalnizca peygambere helal kilinan tek kadin
nebinin de onu nikahina almayi istemesi sartiyla kendisini ona hibe eden kadindir.

Onun da kocalik edecek bir erkek degil hâmilik edecek bir yetkili aradigi açik ve net. Yoksa erkek arayan bir kadin zaten bir sürü esi olan ve o bir sürü esin ihtiyaçlarini karsilayamayan Muhammed'e (33:28-29) kendisini niye hibe etsin? Gider bekar bir erkege hibe eder; onunla evlenir.

O kadin yalnizca peygambere helaldir çünkü peygamber o anda devlettir. Islam devleti yeni yeni kuruluyor. Henüz peygamberden baska devleti temsil eden hiç bir kurum ya da kisi yok. O kadin, devlete siginiyor; kocaya varmiyor.

[COLOR="Blue"]Allah'ın sana savaşta verdiklerinden senin yeminin kimlere sahipse onlar (eğer evli ise ve çoluk çocuğuna dönmek istiyorsa ve esirlerin iade edilmesi kuralına [B]rağmen[/B] mi?)[/COLOR]

Hayir, asla o kurala ragmen degil. Peygambere helal kilinan kadinlardan söz ediyoruz. Helal demek ona nikahlanmis demek. Nikah, evlenmekte olan kadinin taniklarin önünde "Muhammed'i kocaliga [B]kabul[/B] ediyorum" demesi ile gerçek olur. Rizasiz nikah olmaz.

[COLOR="Blue"]eğer [U]evli[/U] ise ve çoluk çocuğuna dönmek istiyorsa...[/COLOR]

Muhammed nebiye helal kilinan kadinlarin arasinda baskasiyla evli kadin yok.
Siz Ahzâb 50'yi Nisâ 24 ile karistiriyor olmayasiniz?

Isterseniz söyle yapabiliriz. Siz Nisâ 24'ten ne anladiginizi lütfen belirtin. Ayni seyi anliyorsak sorun yok ama farkli seyler anliyorsak müzakere edelim.

galipyetkin 28. March 2014 12:11 PM

Sayın Hasan Akçay ve ben........, yani müzakere...., ben ve Hasan Akçay ......

Yok!
Olmaz!

Bir sitede Hasan Akçay ile Sayın Haktansapmaz salat üzerine bir müzakere yapmışlardı da netice alınamadan 1.000._(bin) sayfa sürmüştü.

Yok......., yok........ Müzakere filân......, ben ı-ııh.

Ben nikâh, evlilik, eş gibi terimlerin kullanıldığı her yerde, her zaman cinsel içerikli birlikteliğin varlığını değil de, genellikle, karşılıklı birbirlerinin eksikliklerini tamamlayıcı iş ortaklığı, karşılıklı olarak yüklerini-sorumluluklarını-ihtiyaçlarını sırtlamak, karşılıklı olarak birbirlerine yardım etmek, SALAT ETMEK olduğunu belirttim. Misal vermek gerekirse, diyelim ki bir yetimi himaye altına aldınız/iş verdiniz; yani [B]nikâhladınız[/B]; annesini ne yapacaksınız? Sokağa mı terk edeceksiniz?

O yetimin kadınını da (yetimin kadını değil de yalnız başına bir kadın olsa da) yanınızda- evinizde/işinizde- görevlendirip, ecir/ücreti karşılığı anlaşacaksınız yani [B]nikâh yapacaksınız[/B]. O size hizmet edecek siz de O'na evinizde ve ailenizde bir yer de verebilirsiniz) ücret vereceksiniz. O, o ücreti alır veya almaz, kendi bileceği iş. (Peygamber dahi olsanız Ahzab-52'ye kadar ücreti-ecri karşılığı yatağa atmayacaksınız ). Nikâh kelimesi aradaki ilişkinin cinsel içerikli bir eylem ilişkisi olmadığını gösterir; biri diğerinin eksiğini kapatacaktır; karşılıklı yardımlaşma ortaya koyacaklardır; salâtı ikâme edeceklerdir.

Benim derdim bu kadar. Gerisi okuyan arkadaşların değerlendirmelerine kalıyor.

Herifler, kadıncağızları Ahzab-52'ye kadar "işte lan paran yürü nikaha, sonra bir tane daha, sonra bir........" yatağa attılar, tıpkı Türkiye Cumhuriyeti'nin 05 Mayıs 1937'de yaptığı, 13 Mayıs 1937'de resmi gazetede yayımlattığı ve yürürlüğe soktuğu "kara avcılığı kanunu"na kadar uyanmadığı gibi Allah da mı sonradan uyandı da Ahzab-52'yi indirdi?

Eeee, o zamana kadarki kadıncağızlar neden eziyet çekti? Herifler neden o zevkten mahrum bırakıldı?

Allah'ın aklı başına sonradan gelip de hayatın bir safhasında yasa koymaz ki koyduğu yasa geçmişe etki etmez diyelim. Allah her şeyi "tetematıyla" taaaa en başından tasarlamış değil midir? Allah'ın adet ve sünnetinde bir değişiklik bulamamamız da bu nedenle değil midir?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

khaos 28. March 2014 09:52 PM

[QUOTE=galipyetkin;18794]Sayın Hasan Akçay ve ben........, yani müzakere ben ve Hasan Akçay ......

Yok!
Olmaz!

Bir sitede Hasan Akçay ile Sayın Haktansapmaz salat üzerine bir müzakere yapmışlardı da netice alınamadan 1.000._(bin) sayfa sürmüştü.

Yok......., yok........ Müzakere filân, ben ı-ııh.
[/QUOTE]

Galip abi
Hasan Akçay Bey le çok iyi gidiyorsunuz.Çocukluğumda radyodaki arkası yarınları bekler gibi bekliyorum ikinizin yazacaklarınızı.Lütfen devam...şeker tadında

Hasan Akçay 29. March 2014 01:33 PM

[COLOR="Blue"]Bir sitede Hasan Akçay ile Sayın Haktansapmaz salat üzerine bir müzakere yapmışlardı da netice alınamadan 1.000._(bin) sayfa sürmüştü. Yok......., yok........ Müzakere filân, ben ı-ııh[/COLOR].

Anlasilan günahim büyük. Verilen 1 000 (bin) sayfalik müzakere örneginden de anlasildigi üzerer uzun, up uzun müzakerelere dalarak Galip kardesimizi korkutup caydiriyormusum.

Bu kadar büyük günaha batmis biri olarak
artik susmam gerekiyor.

Tabii merak ta ettim, sahiden 1 000 (bin) sayfa mi diye. Hayir toplam 50 (elli) sayfa. Haktansapmaz (Abdurrahman Özlük) hocam ise müzakereye sayfa 22'de katilmis. [url]http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=1615&PN=1&TPN=22[/url]

50 - 22 = 28. Toplam 28 sayfa.

Abdurrahman hocam sonra yasakli duruma düsmüs;
onun için iletileri
[B]Guests[/B]
tarafindan yazilmis görünüyor.

Bu hatirlatmayi
okumak isteyenler olabilir,
orda kimin kim oldugu bilinsin
diye yaptim.

Bu arada
ASIL konumuz ne idi?

Artik ben yokum. Hosça kalin.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:04 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam