![]() |
"zikir" kelimesi örneği üzerine bir deneme:
[CENTER]“[COLOR="Blue"]Hamt, âlemlerin Rabbi Allah'adır.[/COLOR]” Fatiha 2[/CENTER] Allah, tüm alemlerin Rabbi. [CENTER]“[COLOR="blue"]Ve o [COLOR="Black"](Kuran)[/COLOR], âlemlere vahyi hatırlatmadan başkası değil.[/COLOR]” Kalem 52[/CENTER] Vahyi tüm alemlere, [CENTER]“[COLOR="blue"]Ve seni [COLOR="Black"](Muhammed)[/COLOR] âlemlere rahmetten başkası için göndermedik.[/COLOR]” Enbiya 107[/CENTER] Resulü de. Görüş varsa dinlemek isterim. |
[url]http://www.kuranmeali.org/23/muminun_suresi/100.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx[/url] :
1. leal-lî : böylece ben 2. a'melu sâlihan : salih amel (nefsi tezkiye edici amel) yaparım 3. fîmâ : içinde, o şeyde, hakkında 4. terektu : bıraktım, terkettim 5. kellâ : hayır, asla 6. innehâ : muhakkak o 7. kelimetun : bir kelimedir, sözdür 8. huve : o 9. kâiluhâ : onun söylediği (söz) 10. [COLOR="Red"]ve min verâi-him : ve onların arkalarından[/COLOR] 11. berzahun : bir berzah vardır 12. ilâ yevmi : güne kadar 13. yub'asûne : beas olunacaklar, yeniden diriltilecekler [CENTER]“[COLOR="Blue"]Onlardan birine ölüm geldiğinde, "Rabbim, beni geri döndürün” der. “Ki bıraktığımda hayır ve barışa yönelik işler yapayım". Hayır, bir kelime ki bu, o söyler onu. Dirilecekleri güne kadar [U]arkalarında[/U] bir engel var.[/COLOR]” Muminun 99-100[/CENTER] Altını çizdiğim "arkalarında" kelimesi tercümelerin yarısında "arkalarında" yarısında "önlerinde" diye verilmiş. Bu konuda görüş var mı? |
Selamun aleyküm,
Lütfen [B]Casiye;45/10[/B] ile [B]Buruc;85/20 [/B]ye bakar mısınız? |
İlkinde "önlerinde" ve "arkalarında" yine yarı yarıya iken, ikincisinde "arkalarında" denmiş.
Hanifler.com ilkine "ötelerinde" (ki "önlerinde" olarak anlıyorum), ikincisine "arkalarında" demiş. ? |
Selamun aleyküm,
[QUOTE=ozkanates;19750]İlkinde "önlerinde" ve "arkalarında" yine yarı yarıya iken, ikincisinde "arkalarında" denmiş. Hanifler.com ilkine "ötelerinde" (ki "önlerinde" olarak anlıyorum), ikincisine "arkalarında" demiş. ?[/QUOTE] Değerli kardeşim, "Vera" sözcüğü ile ilgili bazı lügat ehli ezdattan ifadesini kullanarak ön,arka olarak belirtir. Çoğunluk ise ezdattan olmadığını belirtir. Meallerde ön,arka,öte diye çevrilen sözcükde dikkat edilmesi gereken tek şeyin vera sözcüğünün konuşanın konumuna göre olması gerektiğidir. Ahmet,Mehmet ve Ali var. Mehmet, Ali'nin arkasında Ahmet'in ise önündedir. Bu duruma göre Ali ,Ahmet'in verasındadır. Mehmet'in ise önündedir ancak verasında değildir. Vera sözcüğünü "senden gizli taraf" olarak algılarsak yanılmamış oluruz. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
Buna göre önümdekinin ne olduğunu bildiğimde o "önümdeki" oluyor.
Önümdekinin önündekinin ne olduğunu bilmediğimde, o bilmediğim "vera" oluyor. Bu da sanırım "ne olduğu bilinemeyecek kadar uzakta, ötede olan" anlamında. Bu durumda ayetin tercümesi şu mudur: [CENTER]“[COLOR="Blue"]Onlardan birine ölüm geldiğinde, "Rabbim, beni geri döndürün” der. “Ki bıraktığımda hayır ve barışa yönelik işler yapayım". Hayır, bir kelime ki bu, o söyler onu. Dirilecekleri güne kadar, ne olduğunu bilemeyecekleri kadar ötelerinde bir engel var.[/COLOR]” Muminun 99-100 [/CENTER] |
Selamun aleyküm,
Değerli kardeşim, Allah razı olsun. Örneğimizde görüldüğü gibi Ahmet'e göre Ali, Mehmet'in arkasındadır, Mehmet de önündedir. Meallerdeki ön arka olayı buradan kaynaklanıyor. Ayet'i bağlamından koparmadan verirsek: Mü'minun;99,100: "Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde, “Rabbim, terk ettiğim şeylerde sâlihi işlemem için beni geri döndür” dedi. Kesinlikle onun düşündüğü gibi değil! Bu, şüphesiz onun söylediği bir sözdür. Onların tekrar diriltilecekleri güne kadar onların veralarında /ötelerinde/arkalarında bir engel vardır." şeklinde olur. Doğaldır ki, engel oldukları bildirilmiş ama engelin nasıl ve niceliği bildirilmemiştir. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunur. |
Allah senden de razı olsun, demek istediğini şimdi anladım. Yani kişinin duruşuna göre "vera" ön de olabilir arka da. Ayet engelin yeri konusunda bilgi vermiyor, sadece bir engel olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla tercümeyi yapan, kendindeki öbür alem algısına göre, engeli önde veya arkada olarak tercüme ediyor.
|
Hadid 3 'ü şu şekilde tercüme etmenin bir engeli var mı?
[CENTER][COLOR="Blue"]"Evvel/başlangıcı olmayan, Âhir/sonu olmayan, Zâhir/dışta gözle görülen, Bâtın/içte gizli olan O’dur.[/COLOR]” Hadîd 3[/CENTER] [COLOR="White"].[/COLOR] |
Selamun aleyküm,
[QUOTE=ozkanates;19761]Hadid 3 'ü şu şekilde tercüme etmenin bir engeli var mı? [CENTER][COLOR="Blue"]"Evvel/başlangıcı olmayan, Âhir/sonu olmayan, Zâhir/dışta gözle görülen, Bâtın/içte gizli olan O’dur.[/COLOR]” Hadîd 3[/CENTER] [COLOR="White"].[/COLOR][/QUOTE] Değerli kardeşim, "Evvel" sözcüğü En'am 163, A'raf 143 de:"...ve ene [B]evvel[/B]ül müslimiyn/Ve ben mü'minlerin evveliyim"; Bakara 41 de;"...ve la tekünu [B]evvele[/B] kâfirin bihi/Ve o gerçeği örtenlerin evveli olmayın..." şeklinde geçmektedir. "[B]Evvel"[/B] sözcüğü için "[B]başlangıcı olmayan"[/B] ifadesinden çok [B]"ilk"[/B] sözcüğü daha uygun olur. Kur'an'da, "[B]te'vil[/B]" ve "[B]evla"[/B] da "[B]evvel[/B]" gibi "[B]e-v-l"[/B] kök harflerinden türeyen sözcüklerdendir. "[B]Ahir"[/B] sözcüğü "[B]evvel"[/B] sözcüğünün zıttıdır. "[B]Tehir,bilahare,teehhur,uhravi,muahhar"[/B] sözcükleri Türkçemizde de kullanılan ve "[B]ahir"[/B] sözcüğü gibi aynı kökten türeyen farklı kalıplardaki sözcüklerdir. Bu nedenle "[B]ahir"[/B] sözcüğü için "[B]sonu olmayan"[/B] dan çok "[B]son"[/B] sözcüğü daha uygun olur. "[B]Zahir"[/B] sözcüğü de [B]"batın"[/B] sözcüğünün zıttıdır. "[B]Zahir[/B]" ve "[B]batın"[/B] için belirttiğiniz anlam kullanılabilir. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunur. |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:17 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam