![]() |
Örnegin iletinizdeki ilk konu:
yetimler hakkinda verilmesi gereken kararlar. Sözünü ettiginiz kararlar tam olarak hangi husustadir; örnek verir misiniz. Bu yetimler MALLARI olan kimseler. Onlarin haklarindaki hükümleri 2, 3, 4, 5, 6'da Allah vermis. 2. Yetimlere [U]mallar[/U]ini verin. Pisi temizin yerine koyup degistirmeyin. Onlarin mallarini kendi mallarinizla yemeyin, büyük günahtir bu. 3. Yetimlerin haklarini gözetemeyeceginizden korkuyorsaniz nikahlayin size yetki veren kadinlarin ikiserini ve üçerini ve dörderini ama bunda adil olamayacaginizdan korkuyorsaniz yalnizca birini ya da yeminleriniz kime malikse onlari. Sapmamaniz için uygun olan budur. 4. Kadinlarin "sadukât"ini karsilik beklemeden verin. Ama o sadukâttan size kendileri bir sey birakirlarsa onu çekinmeden ve saglikla yiyin. 5. Allah'in ayakta kalmanizin araci yaptigi mallarinizi akli ermeyenlere vermeyin. Doyurun onlari, giydirin ve kendilerine güzel söz söyleyin. 6. Yetimleri, onlar ([COLOR="Green"]nikah[/COLOR]) cinsel güç edinene kadar, gözetin. Sonra onlarda ([COLOR="Green"]rüsd[/COLOR]) ehliyet bulursaniz mallarini kendilerine verin; büyüyüverirler diye hizla tüketmeyin. ... [I]1-: Yetimler hakkında verilmesi gereken kararlar var ki, bu kararları kim verecek? Bu kararları verme yetkisi nasıl elde edilecek?[/I] Eger sözünü ettiginiz kararlar yetimlere mallarinin verilmesi hakkindaysa kararlarin sahibi, Allah'tir. Bkz 2, 4, 5, 6. "Bu kararlari kim verecek"ten kastiniz "Yetimlerin mallarini kendilerine kim verecek?" ise yetimleri himaye etmekte olan ve onlarin mallarini emaneten elinde bulunduran kimseler verecek. "Bu kararlari verme yetkisi nasil elde edilecek?" sorusuna gelince, bilmiyorum. Ben Allah ne söylüyorsa onu bilebilirim ancak. O'nun söyledikleri ise yukardaki ayetlerde. Ama ille kisisel tavrimi belirtmem isteniyorsa devletin yasalaridir geçerli olan. |
Selamun aleyküm, değerli Hasan Akçay kardeşim,
[QUOTE=Hasan Akçay;20782]Iddia ediyorum: Nisâ 23: [I]Size yasak edildi ([COLOR="Green"]Hurrimet aleykum[/COLOR]) iki kiz kardesin arasini birlestirmeniz...[/I] Iki kiz kardesin ayri ayri zamanlarda sizin esiniz olmasi yasak degil. Biri sizden bosanirsa ötekini alirsiniz. Ama iki kiz kardesin arasini [U]cem[/U] edemezsiniz ([COLOR="Green"]en te[U]cm[/U]eû beynel uhteyn[/COLOR]), yasak. Yasaklanan cem etmektir, birlestirmek... birini ötekine kuma getirmek, ES ÜSTÜNE ES almak. Hos görülebilcek bisey olsaydi Allah yasaklamazdi onu, zulümdür ki yasaklamistir, bütün öteki zulümler gibi. * Ve... "ES ÜSTÜNE ES almak zulümdür ama caizdir" diyenlere inanmayin. Allah zulme izin vermez. Çünkü zulme izin veren de zalimdir. Yûnus 44: [I]Allah insanlara hiç bir sekilde zulmetmez, insanlara kendileri zulmediyor.[/I] Iste kafirlik odur, [B]uydurulan[/B] din, insanin insana ettigi...[/QUOTE] Nisa 23 de geçen: "ve en tecmeu beynel uhteyni - illâ ma kad selef-" ayeti yanlış çevirerek yargınıza delil gösteriyorsunuz. Ayetin doğru çevirisi: "ve iki kız kardeşin arasını birleştirmeniz –eski yapılıp geçenler hariç–" şeklinde olmalıdır. Sizin belirttiğiniz gibi bir çeviri yapmak ayetteki "BEYNE" sözcüğünü görmemek demektir. Ayette bu BEYNE sözcüğü olmasa sizin çeviriniz için olabilir denilir. BEYNE sözcüğünün anlamı "ARA" demektir. Ayette isim tamlaması izafet olarak kullanılmıştır. Haram olan; " İKİ KIZ KARDEŞİN ARASININI BİRLEŞTİRMEKTİR." İki kız kardeşin arasının birleştirilmesi, ölen ya da boşanılan eşten sonra hemen baldızla evlenilmesi demektir. Baldız; ancak, araya başka bir eş girdikten sonra,-ondan da ayrılma olursa- haram olmaz. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsustur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
[QUOTE=dost1;20788]İki kız kardeşin arasının birleştirilmesi, ölen ya da boşanılan eşten sonra hemen baldızla evlenilmesi demektir. [B]Baldız[/B]; ancak, [U]araya başka bir eş girdikten sonra[/U],-ondan da [COLOR="Red"]ayrılma[/COLOR] olursa- haram olmaz.[/QUOTE]
Konumuz "es üstüne es almak"tir ve [U]araya[/U] baska bir esin girmesinin bununla ilgisi yok çünkü baldizinizla evlenebilmeniz için o kadindan da "[COLOR="Red"]ayrilma[/COLOR]"k zorundasiniz. Önemli olan sudur: Siz iki kiz kardesten biriyle evli olup dururken onun üstüne bi de baldizinizla evlenmek suretiyle ES ÜSTÜNE ES alamazsiniz. Haram. Iki kiz kardesle evlenmeniz midir haram olan? Hayir. ESiNiZ OLAN kiz kardes ölürse ya da sizden bosanirsa[B][COLOR="Blue"]*[/COLOR][/B] ya da kendisiyle evlendiginiz BASKA bir kadinin zevceligi [U]araya[/U] girerse ÖTEKi kiz kardesle evlenebilirsiniz. Ama, belirttiginiz üzere, o "BASKA kadin"dan da [COLOR="Red"]ayrilma[/COLOR] olduktan sonra yani siz BEKAR hale geldikten sonra evlenebilirsiniz ÖTEKi kiz kardesle. Önemli olan, evli oldugunuz kadinin üstüne onun kiz kardesiyle evlenmek suretiyle es üstüne es alamazsiniz. Yasaklanan bu. Demek ki "[B]zulüm[/B]"dür. Allah zulüm saymayip hos görebilseydi onu yasaklamazdi, caiz kilardi. * Çok esli olmanin hos görülmesi imkansiz "zulüm"lere yol açtigini istisnasiz bütün müfessirler belirtiyor. Örnegin Elmalili: [I]Çok esli oldugunuzda [U]adalet[/U]i saglayamayacaginizdan korkarsaniz, ki KORKMALISINIZ...[/I] [U]Adalet[/U]sizlik = [B]zulüm[/B]. ____________________________________________________ [B][COLOR="Blue"]*[/COLOR][/B]Esiniz ölürse ya da sizden bosanirsa baldizinizla evlenebilirsiniz. Uygulama böyle. Benim bildigim bu. Bir mümin, baldiziyla evlenebilmek için, baska bir kadinla evlenip ondan ayrilmak yani HÜLLE yapmak zorunda degil. |
Sayın Akçay.
Her seferinde aynı şeyi yapıyorsunuz: "Alay edilmeye dayanamadığınızı söyleyerek çekilme tehdidi." Sayın Hasan Akçay. Yanılıyorsunuz!. Aklımın ucundan dahi geçmez. Ama sıkışıldığında, her seferinde aynı şey. Şimdi de aynı şeyi yapılıp soru ve konu ile ilgisi olmayan konular gündeme getirilip asıl ve en önemli soru "es" geçiriliyor. Evet. 1-: Bir yetimin sorumluluğu, isteyen her bir kişiye verilmekte midir? 2-: Deniliyor ki: "Bu yetimler MALLARI olan kimseler." Bir yetimin "Malları olmak" Allah'ın emri değil! Cıbıldak; mesela yeni doğmuş olup da cami kapısına terk edilmiş olamaz mı? Malları olmayanlar "diplerine tekme" atılmaya mı münasip? Lüzumsuz işler gurubundan mıdırlar? 3-: Temiz kadınların evlendirilmesi diğer yetimleri "adalet" yünden nasıl etkilemektedir. Bu soru niye cevaplanmıyor? Ayetin kilit noktası. Daha yeni başladık. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Esinizin üstüne baldizinizi alamazsiniz
ama baska bir kadini alabilirsiniz... mi? Bu iddia Allah'in Ahzâb 52'deki hükmüyle çelisir. |
Konumuz
[B]4:3[/B]'te caiz kilindigi öne sürülen [COLOR="Red"]çok eslilik[/COLOR]. [I]1-: Bir yetimin sorumluluğu, isteyen her bir kişiye verilmekte midir?[/I] Yetimlerden sorumlu olacaklarin hangi kurallara göre belirleneceginin konumuzla [COLOR="Red"]ilgisi yok[/COLOR]. [I]2-: Deniliyor ki ki: "Bu yetimler MALLARI olan kimseler." ...Malları olmayanlar "diplerine tekme" atılmaya mı münasip?[/I] Hayir elbet. Onlara is buluverin, mal verin, is kuruverin ama bunun, MALLARI OLAN kadinlari onlari himaye etmis olan siz Omar'larin, Ebibekr'lerin, [COLOR="Blue"]Ayse[/COLOR]'lerin, [COLOR="Blue"]Zeyneb[/COLOR]'lerin[B][COLOR="Blue"]*[/COLOR][/B]... nikahlamanizla [COLOR="Red"]ilgisi yok[/COLOR]. Çünkü MALLARI OLAN yetimleri taliplerine nikahlamaniz yoksul yetimlere mal vermenize engel degil; yoksul yetimlere is buluvermeniz MALLARI OLAN yetimleri taliplerine nikahlamaniza engel degil. [I]3-: Temiz kadınların evlendirilmesi diğer yetimleri "adalet" yünden nasıl etkilemektedir.[/I] [I]Temiz kadinlar - diger yetimler[/I] diye bi ayrim yok; adaletsizlik söz konusu degil. [I]Size temiz kilinan[/I] (mâ tâbe lekum), [B]size yetki veren[/B] demek. "Büyüklük yap, evlendir beni!" deyip size yetki verenleri, ayrim yapmadan, nikahlayacaksiniz. Hattâ yalnizca "nisâ"yi degil [U]erkekleri de[/U] nikahlayacaksiniz çünkü Nûr 33'te görüldügü üzere [U]mâ meleket eymân[/U]inizin bi kismi erkektir. Ama dayatmak yok! "Beni evlendir!" demeleri sart. Yetki vermeyenleri zorla evlendirmek yok. ASIL önemlisi size yetki ver[U]me[/U]yenlerin Nisâ 3'le [COLOR="Red"]ilgisi yok[/COLOR]: [I]Yetimlerin haklarini gözetemeyeceginizden korkuyorsaniz NiKAHLAYIN size yetki veren kadinlarin ikiserini, üçerini, dörderini ama adil olamayacaginizdan korkuyorsaniz yalnizca birini ya da [U]mâ meleket eymân[/U]inizi. Sapmamaniz için uygun olan budur[/I] ________________________________________________ [COLOR="Blue"][B]*[/B][/COLOR]Ahzâb 55'te belirtildigi üzere [COLOR="Blue"][B]peygamber esleri[/B][/COLOR]nin [U]mâ meleket eymân[/U]i var; Nisâ 3'te ise "Nikahlayin [U]mâ meleket eymân[/U]inizi" deniyor. Peygamber esleriyseniz "Nisâ 3 beni baglamaz!" diyemezsiniz, "mâ meleket eymân"inizi siz de nikahlayacaksiniz. |
Tanımlara baktığımız zaman görüyoruz ki yetimler:
1_: Kimsesiz küçük kız ve erkek çocuklar, 2-: Annesi olan babasız küçük kız ve erkek çocuklar, 3-: Çocuksuz yetim kadınlar 4-: Çocuklu yetim kadınlar (ki bu grubu 3. gruba sokabiliriz). 5-: İşsizler Ve Ayetin başlangıcına baktığımız zaman da şunu fark ederiz ki, ayet "EY İNSANLAR!" diye başlamakta dolayısı ile kadın erkek herkese yetki ve sorumluluk verilmektedir. Böylece bu ayetteki "NİKAHLAYIN" görevi erkekler yanında kadınlara da verilmiştir. Dolayısı ile erkekler "ikişer-üçer-dörder" nikah eylemini yaparken, kadınlar ayrık tutulmadığından aynı yetki ve sorumluluk kadınlar için de mecburidir. Kadınlar da yetimleri "ikişer-üçer-dörder" nikahlamak mecburiyetindedirler. Halbuki mealler ve açıklamalarına baktığımız zaman bu yetki yalnızca erkeklerdeymiş gibi açıklanmakta ve erkeklerin "dört eş alma" yetkisi de bu ayete dayandırılmaktadır. Devam edeceğim. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Sonra [I]umre[/I] de yaptim.
Medine sicaktan kavruluyor... Bi hurma bahçesine gittik. Aklimda VÂKIA suresinde anlatilan [I]cennet bahçesi[/I]. Acaba Medine'deki bu bahçe cennetteki o bahçeye [B]benziyor mu[/B]? 27.Ve sagin insanlari... 28.dikensiz kiraz agaçlarinin altindadir. 29.Salkim salkim hurmalar 30.uzamis gölgeler 31.DÖKÜLEN SU 32.ve bol bol öteki meyveler. 33.Tükenmez, yasak edilmez. 34.Ve yükseltilmis [U]dösekler[/U][COLOR="Red"][B]*[/B][/COLOR] 35.Öyle bir var ederiz ki [U]onlar[/U]i, 36.hiç kullanilmamis, 37.kusursuz uyum içinde 38.sagin insanlari için. * [I]Ve DÖKÜLEN SU ([COLOR="Green"]mâin meskûb[/COLOR])[/I]... Bizi gerçekten dökülen su sesi karsiladi, bi karis çapinda kocaman bi borudan büyükçe bir havuza akiyor. [url]http://www.dailymotion.com/video/xxsn94_hurma-bahcesi-medine_shortfilms[/url] (Videoda dakika 4:30) Yeralti suyuymus. Motorla çekiliyor. Hz Peygamber döneminde her halde develerle ([url]https://www.youtube.com/watch?v=MDcxE5XaBOQ[/url]) çekiliyordu. * Havuzun basinda dört bi yani açik, üstü kapali bi yapi. Biz buna çardak deriz ya, çardagin DAMI çali çimkidir; bu ise betondu. Yerler hali döseli. Kenarlarda yükseltilmis [U]dösekler[/U] ([COLOR="Green"][U]furus[/U]in merfûa[/COLOR]). Döseklerin üstüne 1 000 develi agalar gibi kurulduk. Etrafta kelebekler uçusuyor. Ve kus civiltilari. * Arkta akan suyu izleyerek bahçeye indim. Aman Allah’im! Sicaktan kavrulan Medine’nin avucunda yemyesil bi serinlik. Domates, biber, maydanoz, marul, misir, kocaman yapraklariyla tanidik canim kabak göverisi. Ve çiçekler. Benziyor mu? * Bizimkiler "Maydanoz koparabilir miyiz?" dediler. Bahçenin sahibi: "Helal! Helal!" ________________________________________________________ [B][COLOR="Red"]*[/COLOR][/B]Altini çizdigim kelimelere lütfen dikkat eder misiniz. 34.Ve yükseltilmis [U]dösekler[/U]... 35.Öyle bir var ederiz ki [U]onlar[/U]i... Arapça bilmemize gerek yok, [B]Aklimizla[/B] okuyalim yeter. [U]onlar[/U] nedir? Bakin ne imis: Biz onlari ([U]huriler[/U]i) yepyeni bir yaratilista yarattik. (Diyanet) Biz [U]kadinlar[/U]i yeniden biçimlendirdik. (E Yüksel) Biz (oradaki) [U]kadinlar[/U]i da yeniden bir güzel insâ' etmisiz (S Ates) [B]Nereleriyle[/B] okumuslar? |
Bazı tefsirciler, rüştünü ve mallarını elde ederek ayrılmış bu yetimlerden nikahlanacak olanlarının -bana bir babalık daha yap- diye kendisini yetiştirene yetki vermesi gerektiğini söylüyor. Bu deyiş erkek yetimleri akla getiriyor? Onlar da mı babalık yapılmasını istiyor?
Biz ayetlerde böyle bir şeylere rastlamadık; çünkü yok. Kişisel yakıştırma. Kadınları erkek hakimiyeti altına sokma, erkeklerin hükmü altına alma çabası. Okuyun ayeti, kız veya erkek ayrımı yapılmadan yetimlerin nikahlanması kesin emir. Her neyse!... Diyelim ki bir kısım yetime mallarını verdiniz ve evlendirdiniz. Hayatı kurtuldu mu? Diyelim ki bir afet sonucu eşini, ailesini, malını mülkünü kaybedip, cascavlak kalırsa, ne olacak? İşlemler sil baştan mı başlayacak? Halbuki okutulup veya işe gönderilip meslek sahibi yapılan öyle mi? Evlenmek kişisel bir tercihtir. Allah kimseyi buna zorlamaz. Demek ki gösterilen çare palyatif, yalapşap, yani kalıcı değil. O zaman da, nikahlanmak Allah'ın isteği olamaz. Bakın; [B]nisa[/B] ifadesini [B]iş[/B], [B]nikâhı[/B] da [B]iş ile buluşturmak, iş ile birbirine bağlamak, bir işe sahip yapmak[/B] diye mânâlandırırsanız, hemen, kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan ayetin çözümüne ulaşırsınız ve ne yetimin malı, ne yetki verme, ne evlendirme, ne erkek yetim, ne kız yetim, ne de yetimlerin kadınları kalır. Zaten hiçbiri ayette yazılı değil, uydurma. Yetimlerin kadınları diye tercüme edilen de yetimlerin işleri mânâsındadır. Surenin hiç bir yerinde de yetimlerin kadınlarından bahsedilmez, böyle bir ifade dahi yoktur; yetimlerin işlerinden, iş durumlarından bahsedilir. İsterseniz mealler üzerine yerleştirerek bir denemede bulunun. Yazdıklarım benim düşüncelerim. Daha evvel de bu konuda benzer bir şekilde yazmış idim. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
[QUOTE=galipyetkin;20799]Yazdıklarım benim düşüncelerim...[/QUOTE]
Elbette. Düsüncelere ancak SAYGI gösterilir ama KATILMAK sart degil. * "Bana bi babalik daha yap..." [I]Bu deyiş erkek yetimleri akla getiriyor? Onlar da mı babalık yapılmasını istiyor?[/I] Evet. Ama buradaki [I]baba[/I] kelimesinin anlamini daraltmiyoruz degil mi. "Babalik, annelik, ablalik, abilik..."tir tamami. Onun için [I]büyüklük yap[/I] diye de yazdim. Iste, MALLARI OLAN, dolayisiyla size MALEN ihtiyaç duymayan "yetame"yi nikahlama isini, onlari himaye etmis olan SiZ anneler, babalar, ablalar, abiler... yapacaksiniz ve SiZ [COLOR="Blue"][B]Hatice[/B][/COLOR]'ler, [COLOR="Blue"][B]Zeyneb[/B][/COLOR]'ler, [COLOR="Blue"][B]Aise[/B][/COLOR]'ler... yapacaksiniz. Çünkü sizin de "mâ meleket eymân"iniz var. Bkz Ahzâb 55. "Kimleri nikahlayacaksiniz"a gelince, cevap: kadinlari ve erkekleri. Çünkü [I]nikahlayin[/I] yükleminin 3 Nesnesinden 1'i olan [I]mâ meleket eymân[/I] kadinlar ve [U]erkekler[/U]dir. Bkz Nûr 33. Nikahlayin size yetki veren 1.kadinlarin ikiserini ve üçerini ve dörderini 2.ya da onlarin yalinzca 1'ini 3.ya da [U]mâ meleket eymân[/U]inizi. Kanit olarak ilgili ayetlere yollama yaptim, tekrarin lüzumu yok. |
Artık bu çöpçatanlık işi sıkmaya başladı.
Şimdi tamamı müteşabih olan bu 3. ayete yetimler lehine faydacı bir anlayışla, ne dediğine bakılırsa, bu ayet standart hayat şartlarının altında yaşam sürdürmeye mecbur bırakılan yetimlerin Allah'ın verdiği dünya nimetleri ile buluşturulup, onlara kol-kanat gerilmesi ve bunun nasıl yapılması gerektiğini anlatır. Bu kol kanat germe de gene müteşabih anlatı ile: MESNA(ikişer): yardımlaşarak. SÜLASE(üçer): İçe sinecek derecede RUBA(dörder): Fayda sağlayacak oranda olması istenmekte. Bu ifadeler 35/1. ayette de müteşabih olarak geçer. 4/3. ayeti de bu anlayışla tercüme etmek de öyle yapıldığı, katmalar katıldığı andaki gibi zor değil: "[B]Eğer yetimler konusunda haklarını vermede korkunuz yoksa(işiniz, durumunuz müsait ise, yani altından kalkabilecek iseniz), o zaman sizin için temiz olan işlerinizle bunları ikişer, üçer, dörder (yardımlaşarak, yardımlarınız içe sinecek ve fayda sağlayacak şekilde), maharet edinecekleri şekilde(veya maharetlerine uygun şekilde) nikahlayın/iş sahibi yapın/iş ile buluşturun/meslek öğrenmek üzere çalıştırın. Bu şekilde(çalışmaktan, yani işçilerin fazlalığından dolayı) adil olamamaktan çekinirseniz o zaman bir tanesi ile ilgilenin; ya da(bunu da yapamıyorsanız) evinizdeki/elinizin altındaki "beslemeyi" işe gönderin/meslek öğretin.[/B]" (Meslek öğrenmeye yönelik okumak veya okutmak da "iş" kapsamı içinde düşünülmelidir.) 4/4 ayetin ilk cümlesi ile de yerleştirilecekleri işlerin becerilerine/yeteneklerine/maharetlerine(mehir) uygun ücret "sadukat" verilmesi istenir. Böylece konu benim yönümden kapanmış olup isteyen yetimleri başlık parası karşılığı evlendirir, ister evinde hizmet ettirir. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
"Bunlar benim düsüncem" dediniz.
Güzel. SAYGI hakkidir düsüncenizin. Ama sizin de farkli düsüncelere SAYGI göstermeniz kosuluyla. Çöpçatanlik möpçatanlik... Lütfen! * Bakin Nûr 32'de "Evli ol[U]ma[/U]yanlarinizi NiKAHLAYIN!" diyor Allah. 1.Eger "Nikahlayin!"dan kasit "Is sahibi yapin!" ise evli olanlari neden is sahibi yapmayasiniz? 2.Allah Nûr 32'de büyüklük yapip evlendirin mi diyor çöpçatanlik yapin mi? * Malsiz mülksüz, bes parasiz kimselere mal verin, is kuruverin... tamam ama ayet 3 dahil Nisâ suresinin basindaki yetimler MALLARI OLAN insanlar; sizin malî desteginize muhtaç degiller; malî destek istemiyorlar sizden. Siz onlarin malini kendi maliniza katip yemeyin yeter (ayet 2). Arti, mallarini kullanabilecek ehliyeti kazanmislar ki siz bunu görüp mallarini kendilerine vermis, özgür birakmissiniz onlari (ayet 6). Ekonomik özgürlüklerini kazanmislar. Is kuruveriyorum ayaklarina yatip köstek olmaya hakkiniz yok. |
İllaki beni polemiğe katmak.
Hayır katılmıyorum, ve bu konuda son defa yazıyorum. Hiç merak etmeyin malı mülkü olan yetimlerin toprak altından bile çıkar bir yakını, bir uzak akrabası çıkar onu himaye altına alır. Bu devirde ise "vesayet makamı" olan Mahkemeler vardır ve yetimlerin vasileri ve malları bunların denetimi altındadır. Gelelim yetimlerin mallarına. Garibanı okutamadınız veya okumadı. Bir meslek öğrensin diye çıraklıktan başlamak üzere bir işe gönderdiniz. Az veya çok, kendisine bir haftalık verilir. Bu haftalık işi öğrendikçe, iş sahibine faydası arttıkça, artar. Bu haftalık eve getirilir ve bunun içinden kendisinin günlük ihtiyaçlarının karşılayacağı bir miktarı verilir ve geri kalanı ne olur? İşte bunu yemeyin Hasan bey. Hak edince bunu, bunun toplamının tamamını verin. Hiç merak etmeyin. Malı olanın bakıcısı da çok olur Onun-bunun eline kalmaz ve memleket "beslemelerden geçilmez". Ama şimdi "yetimhaneler gırtlağına kadar dolu. Neden acaba? Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Insanoglu tehlikeyle dalga geçmeyi seviyor.
Sörf gibi, boga güresi gibi, seytan taslama ve ihram gibi... * Seytana duydugu öfke seline kapilarak terligini çikardigi gibi seytanin kafasina firlatan mi dersin, seytanin üzerine çis yaptigina kendisini inandiran mi. Ahmet Hakan 2001'de hacca gitmis. Onun 16 Ocak 2006 tarihli "Hürriyet"teki yazisindan: [I]…Seytan taslama kulesine yaklastigimda gördügüm manzara suydu: Iri yari adamlar kendilerinden gecmis bir sekilde önüne gelene carparak ellerindeki taslari kuyuya atmaya calisiyorlardi. Ortalik mahser yeri gibiydi. Kimsenin kimseye dikkat ettigi yoktu. Taslama bölümüne biraz yaklasinca bir terlik yiginiyla karsilastim. Taslama aninda yasanan büyük kargasa nedeniyle ayaklardan cikan terliklerdi bunlar. Terlik yiginini asip dengeyi bozmadan kuyuya yaklasmak imkánsizdi. Buna ragmen bütün cesaretimi toplayip kalabaligin icine dalmaya calistim. Olmadi. Kendinden gecmis adamlar gecit vermedi. [U]Bir iki siyrik ve iki kritik sendeleme[/U] sonucu kendimi disari zor attim...[/I] Matadorumuz bogadan kaçmis. * Ihram iki büyük havludan ibaret bi giysi. [url]http://www.omarali.com.my/omarali2/index2.php?page=shop.product_details&product_id=598&flypage=flypage.tpl&pop=1&option=com_virtuemart&Itemid=57[/url] [B]Donsuz[/B]... yani ihramin altinda [B]don yok[/B]; tehlike BURADAN kaynaklaniyor. Hacilar son derece tedirgin ama yine de sakalasiyorlar, YiGiDiN MALI meydanda olur filan diyerek. * Ulema ise ayetleri çarpitiyor, masum masum... Örnegin Mâide 2: [U]ihrâm[/U]dan çiktiginiz zaman avlanabilirsiniz. (S Ates) [U]ihram[/U]dan çiktiginizda (isterseniz) avlanin. (Diyanet) [U]ihram[/U]dan çiktiginiz vakit avlanin. (Y N Öztürk) Oysa Arapça metinde [U]ihram[/U] yok ([COLOR="Green"]iza haleltum fastâdû[/COLOR]). Konu avlanmanin helalligi, haramligidir; o halde dogru çevirinin "YASAK DÖNEMDEN çiktiginizda avlanin!" olmasi gerekir (5:2), [U]Size yasakken[/U] av hayvani öldürmeyin, [COLOR="Green"]lâ taktulûs sayde [U]ve entum hurum[/U][/COLOR] (5:95). |
Öyle basit seyler var ki
akla hakaret diye insan söylemekten çekiniyor. Örnegin [U]mevsimler[/U] VAKTEN SABiTTiR; her mevsim yalnizca kendi vaktinde gelir. Mevsimler [U]aylar[/U]dan olusur, o yüzden [B]aylar vakten sabittir[/B]. Avlanmanin yasak oldugu [B]haram aylar vakten sabittir[/B]. Peki, "YASAK DÖNEMDEN çiktiginizda avlanin!" buyrugu niçin Mâide 2'de veriliyor, avlanma yasagindan söz etmenin yeri orasi midir? Evet orasidir. Çünkü 1.avlanma yasagi, 2.Mekke panayirlari, 3.hac es zamanlidir. "Haram aylar"dir söz konusu olan. O aylarda av hayvanlari yenice dünyaya getirdikleri yavrularini büyütmektedir; av hayvanlarinin öldürülmesi haramdir ve Mekke'de kurulan panayirlarin güven ortamina ihtiyaci var, savas haramdir. Yaz aylaridir haram aylar çünkü KIS ve ilkbahar mevsimlerinde kervanlarla DIS ülkelere giden Kureys tüccari Mekke'de yoktur (Bkz 106:2), Kureyssiz Mekke panayiri olmaz yani Kuran ayetlerinde belirtilen de bu: Haram aylar KIS mevsimine, ilkbahara denk gelmezler; haram aylar vakten sabittir haram aylar daima ama daima yaz aylaridir. Günesin dogudan gelmesi nasil sünnetullah olup degismez, gegistirilemezse (bkz 2:258) haram aylarin vakten sabitligi de sünnetullahtir; degismez, degistirilemez. O aylardan biri olan Zilhicce, dolayisiyla hac bi su mevsime bi bu mevsime bi o mevsime denk getirilemez. Lütfen bkz [url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1731&page=3[/url] "Size haramken av hayvani öldürmeyin!" buyrugunu vakten oynak yani NÂMEVCUT bir aya baglamak ve yilda yalnizca 2 gün giyilen "ihram"a sokup kusa çevirmek akla hakarettir. |
Magara [url]https://www.youtube.com/watch?v=7an1CMngWqc[/url]
Nur Dagi [url]https://www.youtube.com/watch?v=_oNbZZepC8U[/url] (Videoda görünen basamaklar 2006'da yoktu) * Söylenen o ki Muhammed nebi ilk vahyi Nur dagindaki Hira magarasinda almis. [I]Yaratan rabbinin adiyla oku. Insani bi spermden yaratti o. Oku...[/I] * Odamizin penceresinden çok kez uzun uzun baktim Nur Dagina. Merakla ama daha çok özlemle. Ortalik agarmaya basladi mi insanlar tirmanmaya basliyor asagiya yukariya. Uzaktan karincalar gibi. * Bi gün ikindi namazindan sonra yola çiktim. Dagin etegine yürüyerek ulasmam kirk bes dakika kadar sürdü. Beklemeden tirmandim. Insan karincalar patikalar olusturmus. Siz de patikada bi karinca oluveriyorsunuz. * Iki adimda bi dilenci. Çogunun elleri kesik (Videoda 18:45). Paçanizi birinden kurtarsaniz ötekine kaptiriyorsunuz. Hani [I]Medine dilencisi gibi[/I] deriz ya, AYNEN. * Insan boyunda bi agaç dikkatimi çekti. Dallarina salkim saçak dilek bezleri baglanmis. Esinti yok. Hiç biri kipirdamiyor. Hani bilgisayar donar ya, iste öyle bisey. * Aksam ezani okundu. Üzerine halilar serilmis bi düzlükte namazimi kildim. Sonra tirmanmaya devam. * Magaraya vardigimda karanlik çökmüstü. Sessiz, ISSIZ, kendi içine kapanmis bi dünya. Yol gösterenler, fotografçilar vardi yalnizca. Magaranin girisini bi haliyla kapatmislar. Yukarida bi gemici feneri. * Genç Muhammed içerdeyken giris açikti elbet. Gökyüzü görünüyordu. Bi de Kabe. Derin düsünceler içindeydi. "Biseyler yapmali!" diyordu. Hani Shakespeare'in "Hamlet"indeki gece nöbetçisi asagidaki saraya bakip ekabirin içkili, CIVIK... vur patlasin çal oynasinci samatasini farkedince "Danimarka'da kokusan biseyler var!" der ya, genç Muhammed de "Mekke'de kokusan biseyler var!" diyordu. Ezici bi yük gibi Muhammed'in belini büküyordu o kokusmusluk. Yoksul ezik mi ezikti, zengin gaddar mi gaddar. Kumar, tefecilik, asiretçilik, kölelik, kumalik... Kadin olmak asagilik bi seydi, tipki oralarda simdi de oldugu gibi. "Biseyler yapmali!" Sonra Rabbi tarafindan teselli edildi: [I]Biz senin gögsünü genisletmedik mi? Belini büken yükü kaldirmadik mi? Adini yüceltmedik mi? Zor ve kolay birlikte, evet zor ve kolay birlikte. O halde elin erdi mi görevine kos... ve Rabbine yaklas.[/I] * Çok geç olmustu. Magaraya giremedim. Ordakiler yer sofralarini kuruyordu. Fotograf çektirmek istedim, ilgilenen olmadi. |
Sn. Mustafa Bey.
Yazdıklarınız düşündürücü ve ... Teşekkür ederim. [QUOTE=mustafabey;20678]Semavi din İbrahimle başlamış,[/QUOTE] "Semavi din" diyerek Göksel, Gökten gelen dinden bahsediyorsunuz sanırım... Din gökten mi geliyor? Gökten gelmeyen dinlerde mi var? Geliyorsa hangi gökten? Geliyorsa gelen ne? Diğer sorum. Kuranda 25 adet peygamberin adı geçer. 1. Adem (A.S.) 2. İdris (A.S.) 3. Nuh (A.S.) 4. Hûd (A.S.) 5. Salih (A.S.) 6. İbrahim (A.S.) 7. Lût (A.S.) 8. İsmail (A.S.) 9. İshak (A.S.) 10. Yâkup (A.S.) 11. Yûsuf (A.S.) 12. Eyyup (A.S.) 13. Şuayb (A.S.) 14. Musa (A.S.) 15. Ha*run (A.S.) 16. Dâvud (A.S.) 17. Süleyman (A.S.) 18. İlyas (A.S.) 19. Elyasa (A.S.) 20. Zülkifl (A.S.) 21. Yûnus (A.S.) 22. Zekeriya (A.S.) 23. Yahya (A.S.) 24. İsa (A.S.) 25. Muhammed (A.S.) Ayrıca Kuranda Zulkarneyn, Lokman ve Uzeyr isimleri de yer almakla beraber bunların peygamber olup olmadıkları ihtilaflıdır. Bir rivayete göre de 100.000 den fazladır.??? Kuranda peygamberler ile alakali tahmini 76 ayet geçmektedir. İbrahim bunların hepsinden önce midir? İbrahim'in bildirdiği din "semavi" yani göksel ise (çünkü bu ayrımı siz yapıyorsunuz) diğerlerinin bildirdiği din "ard"sal mı oluyor? Yada "ne"sel oluyor??? Rasul, Peygamber, Nebi, Elçi aynı kavramlar mıdır? Siz hangisinden bahsederek İbrahimi 1. sıraya koydunuz? [QUOTE=mustafabey;20678]İbrahim milletiyle devam etmiştir.[/QUOTE] [QUOTE=mustafabey;20678]Bakara Suresi 124. Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım, demişti. "Soyumdan da dedi. Allah: Ahdim zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu.[/QUOTE] Değil milletiyle, soyundan olanlarda bile sıkıntı var ????? İbrahim milletiyle devam ettiğine kanıtınız nedir ???? Yoksa İbrahim milleti ile devam eden "Göksel" din ile Bakara 124 te "soyundan gelecek önderler için verilmeyen söz" farklı şeyler midir??? Zevkle okumaya devam edeceğim. Saygılarımla. |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:01 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam