hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   KUR'AN'I ANLAMA METODU (Ali Rıza Borazan) (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=561)
-   -   Insanların ilk çoğalması adem ve havadan değildir. (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2459)

mustafabey 15. November 2012 01:40 PM

Kuranda “[B]ulûl elbab[/B]” diye geçen ifade akıl sahibi, sırların sahibi olarak çevrilmiş tam olarak derinlemesine anlamları nelerdir? Arapça bilenler bir yorum getirirse dinen “akıl sahibi olmak” nedir, daha iyi anlarız diye düşünüyorum.


Aşağıdaki ayetleri okuyunca “akıl sahibi olmak”, “ilim sahibi olmak”, “alim olmak” her babayiğidin harcı değil. Öyle biz kendi kafamıza göre akıl sahibiyiz demekle akıl sahibi olunmadığı ZUMER 18 de açıklanmış;

ZUMER 18: Onlar, sözü işitirler, böylece onun güzel olanına olanına tâbî olurlar. İşte onlar, Allah'ın hidayete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar ulûl'elbabtır (akıl sahipleri).

Şimdi herkes kendine bir sorsun acaba bizi Allah hidayete erdirdi de, biz [B]ulûl'elbab (akıl sahibi)[/B] olduğumuzu zannediyor, hidayete erdiğimizi kabul ediyoruz.

Günlük konuşma diliyle, dini terimleri birbirine karıştırıyoruz, buna her zaman dikkat etmek lazım gelir. Gözümüz kör aslında, gören akıldır. Aklı işletmek, elde etmek için çabalamalıyız, ancak elimizden bu gelir. Ama bu çabalamamız akıl sahibi olduğumuzu göstermez, Akıl sahipleri kitabı okuyan RESUL’lerdir.

TALAK 10: Allah onlar için çok şiddetli azap hazırladı. Ey iman eden [B]ulûl'elbab[/B]! Öyleyse Allah'a karşı takva sahibi olun. Allah size zikri indirmiştir.

TALAK 11: [B]Resûl[/B], iman edenleri ve salih amel işleyenleri, karanlıklardan nura çıkarmak için size Allah'ın âyetlerini açıklayarak okur. Ve kim, Allah'a îmân ederse ve salih amel işlerse onu, içinde ebediyyen kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere dahil eder. Allah, gerçekten ona güzel bir rızık vermiştir.


Allahın ayetlerini (indirilen ve yaratılan ayetler) anlamak, keşfetmek için alim olmak bilgili olmak gerekir, açıkcası anlatılanlara objektif bakmalıyız. Kendi kafamızdan kendimize sıfatlar vermezsek, kendimizi yüceltmezsek(müminiz, akıl sahibiyiz, hidayete ermiş gibi kendimizi görmezsek) ayetleri daha iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum. Kelimelere karşı gözümüz kör, körlüğü aşmak için daha derin düşünmeliyiz.


HİCR 29: Hani Rabbin meleklere, "Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir beşer yaratacağım Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin" demişti.

Bizim durumumuz yukarıdaki ayette açıklanan gibi olsaydı, yani Allahın bize üfürdüğü bir RUH olsaydı her şeyi anlar, akıl sahibi olur, alim olurduk. Herşeyde önümüzde eğilirdi. Burda anlatmak istediğim bizim ruhumuz yok, yukarıdaki ayet beşerin yaratılışından bahsediyor, her gördüğümüze kendimize yamamak yanlışa götürür bizi. Burada kişiselleştirme yapmamak gerekli, genel ifade olarak beşerin yaratılışında bir ruh var, bizdeki can.

Ankabut 43: Bu örnekleri insanlar için veriyoruz. Ancak [B]alimlerden başkalar[/B]ı bunlara akıl erdiremezler.
Furkan 44: Yoksa sen onların çoğunun [B]duyduklarını veya akıl ettiklerini[/B] mi sanıyorsun? Onlar ancak hayvanlar gibidirler belki yolca daha sapıktırlar.
Mülk 10: Yine şöyle derler: “Eğer [B]kulak vermiş(duymuş) veya aklımızı kullanmış[/B] olsaydık, şu alevli ateştekilerden olmazdık.”

AL-İ İMRAN-190: Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde, [B]ulûl elbab(akıl sahipleri[/B], sırların sahipleri) için elbette âyetler vardır.


AL-İ İMRAN-191: Onlar ([B]ulûl elbab[/B],), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken Allah'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Noksan sıfatlardan arısın sen, artık bizi ateşin azabından koru.


AL-İ İMRAN-7: Kitab'ı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem âyetlerdir, onlar Kitab'ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir. Fakat kalplerinde eğrilik bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara tâbî olurlar. Ondan fitne çıkarmak için, onun te'vilini yapmak isterler. Ve onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahipleri (ilimde derinleşenler) ise: "Biz O'na îmân ettik, hepsi Rabbimizin katındandır" derler, onlar da tezekkür edemezler, sadece [B]Ulûl'elbab[/B] (akıl ve sırların sahipleri) düşünüp anlar.


SAD 29: Kitabı sana indirdik, âyetleri ile tedbir alsınlar ve [B]ulûl'elbab(akıl sahipleri)[/B] tezekkür etsin(anlasın, düşünsün) diye


RAD 19: Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, (onu bilemeyen) kör gibi olur mu? (Bunu) ancak [B]ulul'elbab ( akıl sahipleri)[/B] anlar.


MÜMİNn 53-54 : Ve andolsun ki Musa'ya hidayet verdik ve Benî İsrail'i, kitaba varis kıldık. [B]Ulûl'elbab[/B] için hidayet ve zikir olarak

İBRAHİM 52: Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler ve [B]ulûl'elbabın (akıl sahipleri)[/B] tezekkür etmesi için insanlara bir bildiridir.

YUSUF 111: Andolsun ki; onların kıssalarında [B]ulûl' elbab için (akıl [/B]veya sır sahipleri için) bir ibret vardır. Uydurulan bir söz değildir ve lâkin onların ellerindekini tasdik eder ve herşeyi ayrı ayrı açıklar. Mü'min kavim için bir hidayet ve rahmettir.

Ölümlü ve fani olarak bizim yapacağımız aklı elde etmek, bütünlemek, Allahın yarattığı ve indirdiği ayetleri araştırmak, incelemek, idrak etmek, düşünmek, bilgilenmek Allahın yaratılışta insana, ademe verdiği bu rızıkları ortaya çıkarmaya gayret etmemiz(cihat) gerektiği ve bu sayede Allahın yücelik sıfatlarını(esmasını) anlamaya çalışarak insan vasıflarını ortaya çıkarmak, yaşama geçirmek olarak görüyorum.

Saygılar.

merdem 27. February 2013 11:41 PM

Degerli Mustafabey Kardesim,

bu satirlarini kopyaladim:

[COLOR="Red"]Allahın yarattığı bu ayetleri okumaya bir tanım yaparsak; doğayı incelemek, maddenin kimyasını araştırmak, evreni keşfetmeye çalışmak, yaratılan kanunları, mikroskopik canlıları, DNA’yı, atomu, molekülleri, elektronları, insanın duygularını, hayvan içgüdülerini, marsı, ayı, denizi, atmosferi ….. kısacası pozitif bilim olarak nitelenen her türlü ilimle uğraşmak, öğrenmek, bu konuda deneyler yapmak, içinde bulunduğumuz dünyayı, maddi alemi keşfetmek Allahın yarattığı ayetlerini okumaya çalışmaktır. Edison veya başkaları Allahın ayetlerini okuyup, lambayı icat etmeselerdi, biz geceleri karanlıkta kalırdık. İşin bu tekniki gelişme boyutu olsada Allahın yarattığı ayetlerle meşgul olmak, bu ayetleri okumak en büyük ibadetlerdendir.

İşte Allahın yarattığı ayetleri okuyanlar, bilgilerini artırıyorlar, gözle gördüğümüz icatları yapıyorlar, Allahın yaratma sıfatlarını görüyorlar. Burada insana herşeyi öğreten, alınan bilginin kaynağı Allahtır, bu bilgiler yaratılan ayetler araştırarak elde ediliyor, yine Allahın insana ikram ettiği akılla, Allah ayetlerini okuyanları mükafatlandırır.[/COLOR]


Gercekten en önemli buluslar hep müslüman olarak tanimlamadigimiz kisiler tarafindan ortaya koyuluyor. Ve bu konuda cok haklisiniz, o kisiler Allah'in Ayetlerini okumasini geregince kavramislar. Biz müslümanlar sadece Kur'an'daki Ayetleri okumakla ibadet ettigimizi saniyoruz. Ve takilip kaliyoruz. Kac rekat namaz, kac gün oruc, örtümü carsafmi derken iblis oturuveriyor yolun üstüne. Gayrimüslimin orta caglardaki bakirelik kemerleriyle ugrasmalarindan daha da öteye gittik. Pecenin arkasindan kadini sagini solunu göremez oldugu gibi bizde dünyamizi göremez olduk.

Millet aya marsa gidiyor, dünyanin en zenginiyim diyen suudiler kiclarini yerlerinden kaldirmaktan acizler. Hangi Islam devletinin uzayda parmagi var? Var mi yokmu altindan mescidler, gökdelen oteller diksinler. Uzay caginda orta cagi yasiyoruz. Kominist ülkeler sinirlarini acti dünyaya, bir Iran'in bir Suud'un iclerinde neler dönüyor bilen yok. Dünyaya kapatmislar kapilarini. Para getiren hacilar haricinde kimseyi sokturmuyorlar Allah'in her kuluna serbest kildigi Ka'be alanina.

Gavur deyip geciyoruz, o gavur dediklerimizin cogunlugu tabiati bizden cok seviyor, saygi duyuyorlar ve koruyorlar. Su yoksullugu ceken devletlere su yardimlari, aclik cekenlere yiyecek yardimlari, kimsesiz cocuklara sahip cikan kurumlar, hayvanlari koruma dernekleri... ne gelirse aklimiza.

Günde 5 vakit namaz gibi kiliselerde gecirmiyorlar zamanlarini, ibadetlerini baska yoldan yapiyorlar.

Bu yüzdendir Rabbimiz onlara daha bol imkanlar sagliyor. Lütfen itiraz eden olmasin, müslüman dünyada sikinti cekmelidir ki, ahirette bolluk ile karsilassin diye yada gayrimüslime herseyi bol bol veriyor, sonradan agizlarindan burunlarindan getirmek icin. Rabbimiz verdigi nimetleri üzerimizde görmek ister, asiri gitmemek sartiyla tüm iyi ve güzel olan helal kilinmistir.

Bilmem duymusmusunuzdur, krimi filimlerinde, romanlarinda devamli su sözler kullanilir; Katili, hirsizi yakalamak istiyorsak ayni katilin ve hirsizin düsündügü gibi düsünmemiz lazimdir derler. Yani katilin ve hirsizin bir adim önünde olmalari lazim gelir.

Müslüman olarak büyük bilim adamlarini iyice incelememiz gerekir, ne düsündüklerini, hangi yollarda calistiklarini, en önemlisi yasadiklari hayat sartlarini ögrenmemiz gerekir.

Cok güzel vurgulamissin; Bizler kelimelerin arkasindan kosuyoruz, kelimelerle bilgilenecegimizi zannediyoruz. Okul zamanlarini coktan asdik, kelimeleri birakip pratike yönelmeliyiz.

Bilmem anlatabiliyormuyum ne demek istedigimi?

Selam ve dua ile.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:08 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam