hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Namaz (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=236)
-   -   Namaz rekatları... (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1037)

aşık74 12. February 2011 09:41 PM

[COLOR="Red"][SIZE="5"]Fedakar kardeşim üstteki yazılarada , bunlar kimin yazıları demiyeceksin değilmi ? Kaynak neresi bu yazılarda demiyeceksin değilmi ?

Benden bu kadar yardımcı olduysam ne mutlu bana.

Vahy sarsın bedenini.... selamlar...[/SIZE][/COLOR]

hiiic 14. February 2011 07:05 AM

Namazın şartları eksik, imamı azamın kitabının bi sayfasını keçi yemiş...

bi sayfa eksik geçende rüyamda gördüm, imamı azam geldi, bana dediki, sen dedi bana dedi beni benden bana bensiz anlat dedi,, islamın alimlerine dedi, laf söleyenler felah bulmaz dedi. O eksik sayfayı anlat dedi.. sizler gökteki incilersinz, sizin sözlerinizi dinlemeyen dine sokmayan zındıkul ekberdir dedi. Allaha ve resulune inanan banada inansın dedi, benim cennetteki adım "doğrucu isiin" dir dedi.

sahifeye göre namaz [U]tarım alanlarında[/U] kılınamaz!
2 rekat ilk sünnet kılınan namazlarda sağda solda dikili ağaç meyve ağacı olamaz.
farzlarda sadece 2 başak boyu 3 tas has hoşaf bulunabilir.

Tarlada namaz kılmak mekruhdur namazı sakıt eder.
Dikili arazilerden en az 2 km karayollarında 3 km, ağır sanayi bölgelerinden 5 km uzakta namaz kılınabilir.

İnanmayanlara işte ayetten DELİLLLLL!;

[B][COLOR="Red"]İbrahim 37.
"Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! [U]Namazı dosdoğru kılmaları için[/U] ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kabe'nin) yanında, [U]ziraat yapılmayan bir vadiye[/U] yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler."[/COLOR] [/B]

Zındıklık etmeyin, ayette de yazıyor, hadiste alakalı mutlaka vardır, imam azam yazmış keçi yemiş, alimlerimiz rüyada görmüş.. zındıklık etmeyinnnn!...


_______________________________
[B]bazıları ayetten delile inanmaya bilir;[/B]onlar için bir ek olsun

bir ayette ribat görüp rabıtaya delil bulan
bana hayır yollarıyla vesileler arayını tarikata yontan
alakasız yerlerden kelime seçip din kuranlara akıl erdiremeyenler bakalım bana ne erdirecekler :)

Miralay 14. February 2011 08:45 AM

[B]Selamünaleyküm can dostlar,güzel insanlar.
Her ne kadar sitemizde yeterince doyurucu bilgiler olmasına karşın; sizlere namazla ilgili,başka bir siteden alıntılar yaparak;namaz hakkında kafalardaki soru işaretlerini gidermeye çalışacağım inşaAllahü Teala.(Not yazının hepsi tek bir iletiye sığmayacağından,bölümler halinde asacağım.)[/B]

[COLOR="Blue"]1. Namaz kılmak, Allah’ın bir emri midir?

Birçok kişi bu söylediğimizi tuhaf karşılayacaktır. Bu algılama zemini, İslam inanışlarına bilinçli olarak inanılmadığını gösterir. Zira bizi bu soruyu sormaya iten temel neden, gelenekte bize aktarılan namazın Kuran’da sözü edilen salâtla pek uyuşmaması olmuştur.

Yadsınamayacak gerçek şu ki, Kuran’da hangi namazın hangi biçimde kılınacağı bildirilmediği gibi, namazların kılınma biçiminin kimden veya nereden öğrenilmesi gerektiği noktasında da başvurulacak bir kişi/yer bildirilmemiştir.



Öte yandan biz, Din’in temel kitabından genel geçer bir namaz biçimini niçin öğrenemeyelim? Niçin Yüce Allah müminlerden bunu saklasın? [/COLOR]

Miralay 14. February 2011 08:46 AM

[COLOR="blue"]2. Allah’ın Müslümanlardan murat ettiği ilk yükümlülük, namaz mıdır?

Müslümanların çoğunluğu bu soruya büyük olasılıkla “Elbette öyledir” biçiminde bir yanıt vereceklerdir. Ne var ki, yanlış cevap! Çünkü Müslüman kişi, “Allah’ın buyruklarına teslim olmuş, kendi ve doğayla ilişkisinde barışa ermiş kişi” anlamına gelmektedir. Bu nedenle Şeytan, onun baş düşmanıdır. Şeytan’ın temel hedefi ise, tek olan Allah’a inanan Müslüman kişiyi bu inancından uzaklaştırmak ve Allah’ın yanında (“Allah’tan başka” değil) soyut ya da somut birtakım putlara taptırmaktır. İnsanlar ahırette “Ben Allah’ın olmadığına inandım.” diye hayıflanmayacak; zira insanlar istemeseler bile Allah’ın kulu olmaktan öteye geçemezler. Ne var ki, kurtuluşa erenler, O’nun vahyine kulak verip ilmiyle amel edenlerdir. Öte yandan insanlar ahırette şöyle hayıflanır: “Rabbimiz Allah’a yemin ederiz ki, vallahi bizler şirk koşanlar değildik!” (6/23). Çünkü Şeytan, onlara dünya hayatında fark ettirmeden Allah’ın yanında başka tanrılara da taptırmıştır. Bu kural, görünüşte Müslümanlığa mensup olan kimseler için de geçerlidir. Öyleyse buradan yola çıkarak diyebiliriz ki, Müslümanlara buyrulan ilk yükümlülüğün, vahye ve onun bildirdiği Tek Allah’a bağlılığı ayakta tutarak Allah’ın yanında tanrılar edinmemekte diretmek olması gerekmez mi? Nitekim Cennet’e girmeyi engelleyen kesin durum, “kişinin yüreğinde şirk pisliğinin bulunması”dır (4/48). Peki ne oluyor da Müslümanların genel zihniyeti, ilk yükümlülüğü, namaz kılmak şeklinde bir farziyetle sınırlandırıyor? Kanımızca bunun nedeni, namaz tapınışı İslam’a sokulduğu sırada, yaygınlaştırılması amacıyla namazın önem derecesini Kuran’a inanıp inanmama derecesinde kabul ettirme çabasıdır. O nedenle aslında “Salâtı ikâme etmeyen kâfirdir” tümcesinde sahih olan bir anlam, “Namaz kılmayan kâfirdir” tümcesinde mevzu duruma düşmektedir. Zira salât, bundan böyle tam anlamıyla “vahiydeki Tek (ehad olan) Allah’a bağlılığı ayakta tutma” değil de sözde “Din’in en önemli bireysel yükümlülüğü olan namaz” anlamına evirilmiştir.[/COLOR]

Miralay 14. February 2011 08:48 AM

[COLOR="blue"]3. Namaz her şeyden önce kime farz kılınan bir ibadet biçimidir?


[074.043]
[074.043] [DI] Onlar derler ki: «Namaz kılanlardan değildik.»
[074.043] [DV] Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik,
[074.043] [E0] Derler: biz namaz kılanlardan değildik
[074.043] [E1] (Onlar) derler: «Biz namaz kılanlardan değildik,
[074.043] [E2] Suçlular der ki: «Biz namaz kılanlardan değildik.»
[074.043] [FK] Cehennemlikler derler ki; «Biz namaz kılanlardan değildik.
[074.043] [IK] Derler ki: Biz, namaz kılanlardan değildik,
[074.043] [SY] Onlar şöyle cevap verecekler: «Biz namaz kılanlardan değildik.»
[074.043] [TK] Onlar: «Biz namaz kılanlardan değildik» dediler.
[074.043-4] [ON] Dediler ki: «Biz namaz kılanlardan olmadık. Ve yoksullara taam verir de olmadık.»


“Biz namaz kılanlardan değildik” hayıflanmasını yapanlar kimdir? Müminler mi? Hayır, tam tersine mücrimler... “Mücrim” kelimesinin anlamı Son Nebi’den sonraki siyasi kargaşalar döneminde bulandırılmış ve “günahkâr Müslüman” anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Bunun koşutu bir gelişme olarak da, Kuran’da Cehennem’e girenlerin oradan çıkamayacaklarına ilişkin kesin ifadeler bulunmasına karşın, günahkâr Müslümanların Cehennem’de günahlarının cezasını çektikten sonra Cennet’e kabul edileceği inanışı yayılmıştır. Bu kadar malumatı verdikten sonra sormak gerekir,

Ø bu hayıflanmayı neden namazları tam olarak eda etmeyen müminler değil de mücrimler, yani kâfirler, inkârcılar, müşrikler yapmaktadır?

Aynı mücrimler, 74/46 ayetinde “Din gününü yalanlardık” diyor. Yine Allah 74/48’de “Artık onlara şefaatçilerin şefaati de yarar vermez” diye buyurmuştur. Yani bu kimselerin müminlerin bir kesimi olması, olanaksız bir durumdur. Öyleyse bu mücrimlerin ilk hayıflanmasının, Allah’ın tekliğine ve vahyi ulaştıran elçilere bağlanmamaları olması daha mantıklı olmaz mı? Ayrıca bu ayette “mukıymüssalâte” ifadesi değil, “musalliyn” kelimesi kullanılır. Peki niye “namaz kılanlar” olarak çevrilmek zorunda hissedilmiştir? “Dua edenler” olarak çevrilse daha anlamlı olmaz mı? Zira sık sık dua edenler Allah karşısında kibirlerini yenmiş insanlardır ve dolayısıyla Zikr’e kulak verirler.

Öte yandan eğer gerçekten 74/43’e göre namaz kılmayanlar cehenneme girecekse aşağıdaki ayetlerde niye hiç namaz geçmiyor? Bu tutarsızlığın nedeni nedir?

O tevbe edenler, o ibadet edenler, o hamdedenler, o oruç tutanlar, o rukua varanlar, o secdeye kapananlar, o iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırı koruyanlar... Müjdele o mü'minleri! (9/112)

Bütün müslüman (teslim olan) erkekler, müslüman (teslim olan) kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler (kânitiyn), itaat eden kadınlar (kânitât), doğruluk yapan erkekler, doğruluk yapan kadınlar, sabreden erkekler sabreden kadınlar, mütevazı erkekler (hâşi’ıyn), mütevazı kadınlar (hâşi’ât), benliğini arındıran erkekler (mütesaddikıyn), benliğini arındıran kadınlar (mütesaddikât), oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah'ı Çok anan erkekler ve kadınlar yok mu, işte bunlara Allah bir bağışlama ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. (33/35)

Acaba 9/112’de niçin secde ve rükû edenler ayrı ayrı anılmış da toptan mukıymussalât ya da musalliyn denip geçilmemiş?

Eğer gerçekten bu ayetin anlamına vâkıfsanız, yani gerçekten secde ve rükû bir genelleme yoluyla “namaz” anlamına geliyorsa bu ayrıcalığın nedenini de açıklayabilmelisiniz?

Aynı ikili 22/77, 48/29, 22/26, 2/125’te de var. Fakat nasıl oluyorsa secde ve rükû kavramları ayrı ayrı olarak da (tek başına rükû: 38/24, 77/48) sözde “namaz” anlamında birçok ayette anılıyor. Öte yandan râkı’ûn kelimesini kimi çevirilerde görüldüğü gibi Allah’la kul arasındaki ahlâk ilişkisinde “tevazu göstererek Allah'ın emirlerine boyun eğenler”, secde edenler kelimesini ise yine Allah’la kul arasındaki ahlâk ilişkisinde “içten bir saygıyla boyun eğenler” anlamına yormak çok mu zor? Nitekim 77/48 ayetinde Allah tarafından rükû etme emrinin ilginç bir bağlamda verilmesi rükûdan anladığımız yeni anlamı da haklı çıkarabilecek niteliktedir. Secde içinse hiç kafa yormaya gerek yok. Çünkü zaten geleneğin uleması birçok ayette (özellikle meleklerin Âdem’e secde etmesi olayı anlatılırken) farkında olmadan secdenin Kuran’daki tek anlamını mecaz anlam gibi düşünüp “boyun eğmek” anlamında çevirmektedir. Ne var ki, geleneğin mealcileri bu temel kelimeler arasındaki anlam inceliklerini genelde gözden kaçırıp çevirilerine yansıtamadığından dolayı Kuran, açlıktan bayılacak duruma gelmiş birisi yese bile tat vermeyecek, içindeki malzemenin ne idüğü belirsiz olduğu bir çorba durumuna düşürülmüştür.


Önerdiğimiz çeviri:

Derler ki: “Biz (Allah’ın birliğini vurgulayan vahyine ve Elçisine) bağlı kişiler değildik.” (Müddesir, 74.43)[/COLOR]

Miralay 14. February 2011 08:49 AM

[COLOR="blue"]4. Allah, niçin yeryuvarın tümünde doğa koşullarına uymayan bireysel bir tapınış biçimi buyursun?


Bilindiği gibi yeryüzünün her yerinde namazın beş vakti gerçekleşmemektedir. Kutuplara yakın yerlerde 5 vakit gerçekleşmediğinden dolayı, buralarda yaşayan Müslümanların beş vaktin gerçekleştiği en yakın yerin saatine göre namazını kılabileceği fetvasını vermişlerdir.

Hz. Allah dünyanın yuvarlak olduğunu bildiğine göre niçin kendi yarattığı dünyanın şekline uyan bir bireysel tapınış biçimiyle Müslümanları yükümlü kılmamıştır? Yoksa o bölgelerde yaşamak İslam’a uygun değil midir? Bu durum, bu anlama mı geliyor?

Yoksa İslam tüm insanların girmesi şart olan bir din değil de, yalnızca Arapların sorumlu tutulduğu bir din midir? Yoksa bu anlama mı geliyor?

Gerçi abdesti tarif eden ayette “Namaz vakti geldiğinde abdest alın!” biçiminde değil de “Namaza duracak olduğunuzda abdest alın!” biçiminde bir buyruk vardır. Öyleyse sizce bu durum yukarıdaki fetvayı verebilmek için bir işaret midir?

(Arapların hayrete düşeceğini umursamadan) Dünyanın yuvarlak olduğundan, demirin gökten indiğinden vb. şeylerden açıkça söz eden Yüce Allah, niçin Araplara “Bu beş vakit sizinkine benzer topraklar içindir, sizinkine benzemeyenler de namazlarını şöyle kılsınlar…” dememiş olabilir?

Öte yandan her ne kadar hadis kitaplarını Allah’ın Kitabı’na eş kabul eden ulema kabul etmese bile Elçi’ye Kuran dışında vahiy göndermediği Kur’an’da apaçık olan Rab, Son Kitap’ında niçin namazın kılınış biçimini tarif etmemiştir?[/COLOR]

Miralay 14. February 2011 08:51 AM

[COLOR="blue"]5. Salât’ın öz anlamı “dua” mıdır?


Geleneksel din anlayışına göre “Namaz, duadır”. Oysa “dua” kelimesi Kuran’da salât kelimesinden ayrı olarak birçok yerde anılmıştır. Peki

hangi ayette belirli vakitlerde dua edilmesi buyrulmuştur?

Kuran’da günün beş vakti Allah’ın tesbih edilmesinden söz edilir (20/130) de, niçin dua edilmesinden söz edilmez? Buna göre “Namaz, dua değil, tesbihtir” önermesini mi doğru kabul etmeliyiz? Öyleyse geleneğin Hz. Muhammet’i niçin “Namaz, duadır” anlamında bir hadis ihdas etmiştir?


6. Namazda niçin farz rekâtlar ve sünnet rekâtlar olmak üzere iki ayrı bölüm var?


Evet… Nur-ı Muhammedî efsanesi gerçek olmadığına göre bunun Allah’ın yanında Hz. Muhammet’i memnun etmek için farz kılındığını savunabilir miyiz?

Hz. Allah bize “Peygamberler arasında ayrım yapmayın!” biçiminde buyururken niçin bizden örneğin Hz. İsa veya Musa için istemediği bir yükümlülüğü beklesin?

Din’de bir Allah’ı bir de Resulullah’ı hoşnut etmek için iki ayrı iş yapılabilir mi?

Hz. Peygamber’in kıldığı sünnet rekâtlar yalnızca sünnet ise, yani farz değilse Cuma namazına gelip de farzı kılıp sünneti kılmadan camiden ayrılanlara niçin kötü gözle bakılıyor?

Eğer namazın sünnetleri gerçekten de farz derecesinde değerliyse Allah’ın Kitabı olan Kur’an’da sözü edilmemeye değer bulunmamasının nedeni nedir? Söyleyin, “salâtü’s-sünnet” kavramı niçin yoktur Kur’an’da? Üstelik “farz namaz” kavramı bile yoktur Kur’an’da. Bütün bunlar bir açıklamaya gerek duymuyor mu? Evrensel İslam düşüncemiz bu açıklamayı gerektirmez mi? Eğer gerektirmez ise, İslam’da farz+sünnet şeklinde bir namazın olmadığı namazın rekât sayısı belirsiz, inanan kişinin öncelemesine bırakılmış bir şekilde olduğunu düşünmemiz gerekmez mi? Bu durum da geçmişte otorite kabul edilen İslam âlimlerinin değerlendirmelerini boşa çıkarmaz mı?[/COLOR]

Miralay 14. February 2011 08:52 AM

[COLOR="blue"]7. Hz. İsa’ya emredilen namaz ve zekât, Kitab-ı Mukaddes’in hangi sayfalarında?


Diyanet Vakfı

19.31. "Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti."

Diyanet Vakfı

6.162. De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım/kulluğum/bağışım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.

Müslüman ulemadan kimisi Hıristiyan rahiplerin de namaz kıldıklarından söz etmiştir. Hz. İsa’ya inen emirler, İncil’de bulunduğuna göre orada Hz. İsa ve havarilerinin namaz kılma biçimleriyle ilgili bir açıklama da bulunmalı değil mi?[4] “Namaz, Kur’an’dan önce de müminlere emredilmişti” tezinin haklı çıkması biraz buna bağlıdır. Eğer Hz. Musa ve çevresindekilere verilen “Evlerinizi kıble edinin!” (10.87) emrini hatırlarsak bu açıklamayı Tevrat’ta da bulma hakkımızın olduğunu düşünebiliriz.


8. Namaz ya da dua, emreder mi?

Diyanet Vakfı

11.87. Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!

Ayetin çevirisindeki abuk sabukluğu fark etmediyseniz lütfen yeniden okuyunuz efendiler! Türkiye’de karşılaştığım hiçbir çeviride farklı bir ifadeye rastlamadım. Bu tuhaflık, açıklanmaya veya düzeltilmeye muhtaç değil mi? Bu tuhaflığı göre göre bu çeviriyi yapanların ayetten bir b.k anlamadığı seziliyor. Oysa ufacık bir akıl yürütmesi buradaki salât kelimesinin hangi anlama geleceği hususunda bir fikir verebilirdi. Şuayb’ın Allah’ın elçisi olması dolayısıyla Allah’la olan irtibatı, onun salâtı olarak anlaşılabiliyor.

Önerilen çeviri:

11.87. Dediler ki: Ey Şuayp! Babalarımızın taptıklarını veya mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana Allah’tan gelen vahiy mi emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!

Buraya yakıştırdığım “irtibat” anlamı, 9.103 ayetindeki salât için de düşünülebiliyor:


Diyanet Vakfı

9.103. Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin. Ve onlar için dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (onları yatıştırır). Allah işitendir, bilendir.

Önerilen çeviri:

9.103. Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin. Ve onlarla irtibatta ol. Çünkü senin irtibatın onları yatıştırır. Allah işitendir, bilendir.[/COLOR]

Miralay 14. February 2011 08:53 AM

[COLOR="blue"]9. Namazı alay ve eğlence konusu yapan kim?


Diyanet Vakfı

5.58. Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu davranış, onların düşünemeyen bir toplum olmalarındandır.

Kim bunlar? Kimler kimleri namaza çağırıyor?

Diyanet çevirisi “müminler inkârcıları namaza çağırıyor” anlamını verirken, Elmalılı “namaz için okunan ezanın” inkârcılarca alaya alındığı anlamını veriyor. Ali Bulaç ise tüm çevirilerin tersine “müminler birbirini namaza çağırdığında” anlamını vermiş çeviriye.

Arapça bilmediğimize göre hangi çevirinin doğru olduğunu nasıl belirleyeceğiz?[/COLOR]

FEDAKARADAM 14. February 2011 10:07 AM

[B]Hakiki hadisleri başka bir uyduruk hadisle çelişkileştiren ve bunu da hadismiş gibi gösteren zihniyetler çıksınlar medyaya haydi durmayın çıkın piyasaya.Gerçekten yüreğinize güveniyorsanız.

TÜRKİYEMİZDE ÖYLE MUHADDİSLER VE MÜFESSİRLER VAR Kİ, BUNLARIN ELLERİNE ABDEST SUYU BİLE DÖKEMEZSİNİZ.
SİZLER ÇOK BÜYÜK BİR GAFLET İÇİNDESİNİZ.

BİRİLERİ TARİKATA GİRMİŞ, KEŞİF VE KERAMAT GÖREMEYİNCE TERKETMİŞ.ULA UÇMAK KAÇMAK KERAMET MİDİR?BUNLARIN CÜMLESİNİ HAYVANLAR YAPIYOR.

Yunus Emre'de sizin gibi acele etmişti.Dergahı terkederken hocası Tabduk Emre ona şu tarihi nasihatı etmişti.

Ey Yunus! [COLOR="Blue"]"İncir ağacına çıkıp da üzüm yemeğe kalkarsan adamı aşağıya atarlar!" [/COLOR]demişti.Bu sözlerden bir şey anlamayan Yunus Emre hz.leri yıllar sonra ilahi aşka erince, Tabduk Emre'nin yanına tekrar geri gelip ,hocası bu sözü ona hatırlattı.

-"Ey Oğul,[COLOR="Blue"] işte şimdi incir ağacından üzüm yiyorsun"[/COLOR] demiştir...Bizim sabırsız sofiler softalar Yunus Gibi acele ettikleri için avucunu yalayacaklardır.Çok da fırsatını kaçırmışlardır.

Riyazet ve mücahede etmeden aşka erilmez, çileye katlanmak gerek.Çileye katlanmayan yolda kalır yerinde saymaya devam eder durur vesselam...[/B]

Miralay 14. February 2011 10:39 AM

Selam fedakar kardeşim

"BİRİLERİ TARİKATA GİRMİŞ, KEŞİF VE KERAMAT GÖREMEYİNCE TERKETMİŞ.ULA UÇMAK KAÇMAK KERAMET MİDİR?BUNLARIN CÜMLESİNİ HAYVANLAR YAPIYOR."

Buyurmuşsunuz.

Şahsım adına ömrümün 20 yılımdan fazlasını binlerce sofisi olan bir tarikatte geçirdim. Ne keramete,ne keşife, ne de cezbeye meyletmedim. Evradü ezkarda letaifleri geçtim.
Ne zaman ki birgün namaz kılarken fatiha suresinin anlamını düşüne düşüne,içime sindirerek okuyunca kendime geldim ve her türlü mezhep,tarikat ve cemaati reddettim. Kul ile Allah'ın arasına girilmeyeceğini,bize şahdamarımızdan daha yakın olduğunu işte o zaman hissettim. Her bir namazımın bir rekati en az yarım saat sürmeye başladı.
Daha sonra bu alemde yalnız mıyım,benim gibi düşünen var mıdır derken, hanif kardeşlerimle tanıştım. O gün bugündür elhamdülillah hanif müslümanım.

Selametle inşaAllah

FEDAKARADAM 14. February 2011 11:54 AM

[QUOTE=Miralay;8722]Selam fedakar kardeşim

"BİRİLERİ TARİKATA GİRMİŞ, KEŞİF VE KERAMAT GÖREMEYİNCE TERKETMİŞ.ULA UÇMAK KAÇMAK KERAMET MİDİR?BUNLARIN CÜMLESİNİ HAYVANLAR YAPIYOR."

Buyurmuşsunuz.

Şahsım adına ömrümün 20 yılımdan fazlasını binlerce sofisi olan bir tarikatte geçirdim. Ne keramete,ne keşife, ne de cezbeye meyletmedim. Evradü ezkarda letaifleri geçtim.
Ne zaman ki birgün namaz kılarken fatiha suresinin anlamını düşüne düşüne,içime sindirerek okuyunca kendime geldim ve her türlü mezhep,tarikat ve cemaati reddettim. Kul ile Allah'ın arasına girilmeyeceğini,bize şahdamarımızdan daha yakın olduğunu işte o zaman hissettim. Her bir namazımın bir rekati en az yarım saat sürmeye başladı.
Daha sonra bu alemde yalnız mıyım,benim gibi düşünen var mıdır derken, hanif kardeşlerimle tanıştım. O gün bugündür elhamdülillah hanif müslümanım.

Selametle inşaAllah[/QUOTE]


Ve aleyküm selam kardeşim...Her bir rekat kıldığın namaz yarım saat kadar sürüyorsa, bu nefsine ağır geleceği için inanıyorum ki sen namazı terketmişsindir.Fatiha Suresi'ni düşünürken de şeytan seni tefrikaya düşürmüş.Unutmak ki cemaatten ayrılmak azaptır yalnız kalmaktadır...Sen hanif dini değil mezhepsizlerin anlayışıyla anlatılan din üzerindesin...

KUL İLE ALLAH'IN ARASINA CEBRAİL GİRMEDİ Mİ?DUA EDERKEN TELEFONUN ÇALSA CEVAP VERİR MİSİN VERMEZ MİSİN?.VERİRSEN BİLKİ SÖZÜNDE SADIK DEĞİLSİN.DUALARIN ARASINA BAŞKASININ SOKULMASI DÜŞÜNÜLEMEZ.

Miralay 14. February 2011 12:43 PM

Tam aksine fedakaradam kardeşim.
O yarım saat süren namazlarımdan aldığım zevki hiç birşeyden almadım. Özellikle uzun süren secdelerimden aldığım hazzı anlatmaya acizim.

Benim Allah'la kul arasına girmekten maksadım "istiane" açısındandır. Mutlaka bir insan eşinden,evladından bir bardak su ister. Bu da aracıdır. Lakin bir kuldan insanüstü birşeyler istersen o işte Allah'la kul arasına girmektir. Benim ve herkesin tevbesi,duası aracısız cenabı Allah'a ulaşır ve her dua edene,tevbe edene rabbim karşılığını mutlaka verir. Çünkü isteyin ki vereyim diyen rabbimdir.

Rabbulaminin ayetleri olan,özellikle fatiha suresinde şeytan asla rabbimle arama giremez. Huşu içerisinde yapılan bir namazda şeytanın işi olamaz. Ancak gafillerde sudur eder.

Selametle

pramid 15. February 2011 06:37 PM

salat 3 vakit, tesbih 5 zaman dilimindedir. isteyen [email][email protected][/email] mail atsın döküman göndereyim.

pramid 20. February 2011 03:18 PM

kıl beşi bitir işi......
salat bu kadar basit değil. salat yitirilen bir kavram.

işin aslı kavramlar anlamını yitirmiş.

konfiçyus: dünyayı değiştirmek istiyorsan önce kelimelerden başla......

Anonymous 19. March 2011 02:00 AM

[QUOTE=dost1;5028]
[B]“Namaz[/B]” sözcüğü Hindçe'den Farsça'ya, Farsça'dan da Selçuklular döneminde Türkçe'ye geçmiştir. Farsça'daki ilk anlamı, “ateş önünde saygıyla eğilmek” demektir. Sanskritçe, “saygı sunmak” anlamına gelen namaste kelimesinin Farsça'ya geçmiş şekli olması muhtemeldir. Bu kelime de, “selam vermek” anlamına gelen nam kelimesinden türemiş olmalıdır. Hem nam [selam] ve hem de namaste [saygı sunmak] günümüz Hind kültüründe de görülebileceği üzere “eğilerek” yapılan bir fiildir.

[B]Namaz”[/B] sözcüğünün Farsça'daki bu “eğilerek saygı ile dua etmek” anlamı, Arapça ve Kur’ân'da بالتّضرّع الدّعاء [[B]ed-du‘au bi't-tezarru‘=alçala alçala/sürekli alçalarak yakarma][/B] şeklinde ifade edilir.
[/QUOTE]

Selam;

Dediğiniz gibi namaz kelimesi uzun yıllar önce Hintçeden diğer dillere geçmiş olabilir.

Bu konuda ufak bir araştırma yaptım. Hindu dini mensuplarının güneşe yönelerek güneş tanrısına doğru yaptıkları "[B]SURYA [COLOR="Red"]NAMAS[/COLOR]KAR[/B]" adında bir ibadeti mevcut. Türkçe karşılığı "[B]GÜNEŞİ [COLOR="red"]SELAM[/COLOR]LAMA[/B]".
Fakat İngilizcesi ise bana daha ilginç geldi. "[B]SUN [COLOR="red"]SALUT[/COLOR]ATION[/B]"

Bir kaç çeşidi olmakla birlikte aşağıdaki videodan bir varyasyonunu izleyerek nasıl bir ibadet olduğu hakkında fikir edinebilirsiniz.

[YOUTUBE]b4T-yZ0hy1I[/YOUTUBE]
Video açılmazsa: [URL="http://www.youtube.com/watch?v=b4T-yZ0hy1I"]http://www.youtube.com/watch?v=b4T-yZ0hy1I[/URL] adresinden bakabilirsiniz veya youtube gibi video sitelerinde surya namaskar diye aratabilirsiniz.

Bu arada bu hareket sadece Hinduların bir ibadet biçimi değil, bir "Yoga hareketi" olarak doğu felsefelerine meraklı batı dünyasına da nüfuzetmiştir.

Vakit darlığından dolayı kısa ve hızlı bir araştırma yaptığım için yanlış bilgilendiğim kısımlar olabilir. Lütfen teyid ediniz, yanlış bir şey yazmışsam uyararak doğrusunu gösteriniz ki vebal altında kalmayalım.

Selamlar.

hiiic 21. March 2011 06:05 PM

2 rekat kıldı.
sabah namaskarası sanırım..

na maskara... ettiler milleti
Allah kabul etsin,,

aşık74 21. March 2011 09:37 PM

[QUOTE=pramid;8785]salat 3 vakit, tesbih 5 zaman dilimindedir. isteyen [email][email protected][/email] mail atsın döküman göndereyim.[/QUOTE]

Selamlar...

3 vakit lik salaat ın vakitleri geldiğinde, ne yapmamız gerekiyor ?

5 zaman dilimindeki tesbih in vakitleri geldiğinde ne yapmamız gerekiyor ?

FEDAKARADAM 23. March 2011 07:47 AM

[B]Arkadaşlar,videoda onun yaptığı bir nevi kültürfizik hareketleridir ibadetle benzer asla bir tarafı da yoktur.Yanlış videoyu buraya yüklemişsiniz.[/B]

FEDAKARADAM 23. March 2011 07:55 AM

[QUOTE=aşık74;9060]Selamlar...

3 vakit lik salaat ın vakitleri geldiğinde, ne yapmamız gerekiyor ?

5 zaman dilimindeki tesbih in vakitleri geldiğinde ne yapmamız gerekiyor ?[/QUOTE]

[B]3 vakit namaz yoktur, bu Caferilerde vardır.5 vakit namaz hadislerde vardır ayetlerde çeşitli yerlerde beş vakite nisbeten zamanları anlatan ayetler bulunmaktadır.Hepsi bir arada zikredilmemektedir.Caferiler, ikindi ile öğle namazını aynı vakitte kılarlar Akşam ve yatsı namazını akşam vaktinde kılarlar.Bunların hiçbirisi Kur'an ve sünnete uymamaktadır.Ancak hac farizatında yatsı ile akşamın aynı vakitlerde kılındığını biliyoruz bunda belki yanılmış olabilirim.

Tesbih çekme vakitleri yoktur.İstenilen zamanda çekilebilir.Normal olarak, her vakit namazın akabinde tesbih çekilir ve bu da sünnettir.[/B]

FEDAKARADAM 23. March 2011 08:03 AM

[B]Sakın olasınız ki namazı bu şekilde algılayıpda namazı terketmeniz sizin için büyük bir felaket olur,Kur'an dışına çıkmış olursunuz.Hindular zaten kafirdirler.Dinimizde, zaten namaz kılınmayan vakitlere [/B][B][COLOR="Blue"]kerahat vakti [/COLOR][/B][B]denir.Bunlar; güneşin tam doğduğu vakit, güneş tam tepedeyken, bir de akşam güneş batarken asla namaz kılınmaz.Ancak bir meşguliyetten veya geçerli mazeretten dolayı o vaktin namazının sadece farz olanı kılınır sünnet terkedilir.Bunlar çok acele edilen özel hususlardır.[/B]

Derin Düşünce 25. April 2011 12:22 PM

Bakalım mı Yunus emre nasıl yorumlamıs namazı kıbleyi...? Bence bir goz atalım.

[I]Ask bize imam, gonulde cemeattir.
Kıblemiz dostyuzu, namazımız daimidir[/I]

Yunus kıblesinin [B]Allahın vechi[/B] oldugunu ve o makamda bulunurken Sürekli namaz halini yasadıgını ifsa ediyor. Hakkın vechini gormek yada [B]sürekli namaz[/B] halinde olmak nedir sanırın bunu ancak yasayanlar bilir. Allahın vechini seyredince sirkin ortadan kalktıgını ve hatta o makamda dünyada dinin sartlarının yerine getirilmesi demek olan seriatin bile dısrıda kaldıgını dile getiriyor Yunus.

[I]Dost yuzunu görünce sirk yagmalanıp yok oldu
İşte bu sebebten seriat kapıda kaldı.[/I]

Buradaki cok ciddi inceligi atlamayalım. Yunus seriati hafife almamıstır. Bu cok sıg olur. Hatta iftira olur. Bu mana denizine daldıgında sekiller ve kuralların basit kalısının izahatıdır. Tıpkı mukemmel dalgıclık bilgisine sahip bir dalgıcın mercan avlamak icin kayalıklarda can simidine ihtiyacı kalmaması gibidir.

[I]Gonul, dostun mihrabında secde eder
Yuzunu yere serip dua eder.[/I]

Gonul, dostun mihrabında [B]secde[/B] edip dua ettiginde ayrı bir zevk yasanır. Secde kulun Allaha en yakın oldugu andır. Duaların en makbul oldugu andır. Bu secde bir sekil hali degil, bilakis bir boyuttur. Secde ahiretin madde otesi gozlendigi bir haldir.

[I]Bes vaktimiz derlendi tek vakit oldu
Besi bir eyleyip itaati yerine getirmek icin[/I]

Bes vakit namazı Yunus gonlunde tek vakit gibi derleyip tek vakitte taat kıldıgını soyluyor. Burada soylenen vakitleri boslayip namazı azaltmak olmayıp, zamanda tekligi ve anı yasamak olsa gerek. Sanırım anı yasamak, yasandıkca anlasılacak bir olgudur.

[I]Biz kimsenin tuttugu yola kotu aykırı demeyiz
Din tamam olunca muhabbet dogar.[/I]

Yunusa gore; insanların tuttukları yolları ve yasam tarzlarını kınamak, Allah dostu olmaya talip kişilere gore degildir. Yunus kimsenin yolunu kotu ve aykırı gormedigini vurguluyor. Hayata vahdet yolundan bakanların, kişilerin mezhep, din, gorus ayrımı nedeniyle sevmemesi ve asagılaması dusunulemez. Yunus din adına yargıclıga karsı cıkıyor. Kimseyi yetkili gormuyor.

[I]Yunus o kapıda en asagı, en zayıf kuldur
Bu seref ezelden ebede kadar tektir.[/I]

Ah yunus! Bu yolda senin gibi onemsiz olmayı kim istemez ki? Kendini kullar arasında onemsiz gorenler asılardır gonullerde yasıyor. Nice zenginler, nice krallar, tarih sahnesinden silindi gitti amma Yunuslar her daim ayakta.

gerçek hanif 25. April 2011 02:28 PM

sevgili Piiir,

Gelin inandığımız islamı Muhiddin arabi-Rum Celal-Yunus emre-Said-i Nursi- ile tanımlamayalım.Kur'an ve sünnet dışında olanları kaynak almayalım.ABD nin küresel ılımlı islam projelerine farkında olmadan alet olmayalım.Bugün bu zatların aramızda olduğunu bir düşün hele.İslama ne katkısı olurdu ?Bugün kü dünya farklı bir dünya.Peki bu zat-ı muhteremleri bir kenaramı atalım.Hayır onların bilgeliklerinden Ahlak getirilerinden istifade edelim.Bu bağlamda yararlanalım.Putlaştırmayalım.Fokrolik bir din yerine siyasal bir dinin mücadelesini verelim piirr.selam ve saygı ile.piir.

Derin Düşünce 25. April 2011 02:57 PM

Pirim sen beni anladın. Zorlama :)

Elbet ölcü degil velakin güzel bakanların gozleriyle de bakmayalım mı piir :)

gerçek hanif 25. April 2011 03:03 PM

[QUOTE=Derin Düşünce;9338]Pirim sen beni anladın. Zorlama :)

Elbet ölcü degil velakin güzel bakanların gozleriyle de bakmayalım mı piir :)[/QUOTE]

Nasıl görmek istiyorsak öyle görürüz elbette piiir.Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen de hayatından lezzet alır der said-i nursi eyvallah.Bu sözlere diyeceğimiz, Güzel olanı kim söylemiş olursa olsun elbet alırız. pirr.Lakin benim ne demek istediğimi anladın sen onu.:)selam .

hiiic 25. April 2011 05:58 PM

[B]Şu’arâ 224
Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyarlar. [/B]
[B]Şu’arâ 225
Baksana onlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar. [/B]

[B]Cin 6
Şu da gerçek ki, insanlardan bazı kimseler, cinlerden (tanımadık insanlardan) bazı kimselere sığınırlardı da, onların taşkınlıklarını arttırırlardı. [/B]

gerçek hanif 26. April 2011 05:05 AM

[COLOR="Red"][/COLOR]NİSA 143--İki taraf arasında yalpalarlar.Ne bu tarafa ve nede o tarafa Yar olurlar.Allah'ın şaşırttığı kimseye sen çıkış yolu bulamazsın.

yeşil 1. November 2011 07:59 PM

Arkadaşlar, Hakkı Yılmaz'ın Tebyinu'l Kur'an'da detayıyla ele aldığı salat ve namaz konusu gerçekten hem İslam'ın temel prensiplerine hem de akla yatkın.. Başından beri geleneksel uygulamaları hiçbir şekilde mükemmel dinimiz islama yakıştıramıyordum daha doğrusu içimden de böyle robot gibi olmak da acayip geliyordu, sarhoşlar gibi ne dediğimi anlamadan kıldığımız namazlar yaptığımız ibadetler.. ve bize asırlar boyunca en önemli farz unutturulmuş ve geleneksel kalıplar içinde süregelmiş.. Bize bugüne kadar salat ve salat-ı ikame farzını unutturan ve daha nicelerini unutturan zihniyete yazıklar olsun diye haykırdım içimden..

galipyetkin 2. November 2011 11:07 PM

Af ola.Şuna bir bakar mısınız?

............ sitesinden Doğanay isimli bir arkadaş'tan.


''KURAN'DA NAMAZ VAR MIDIR, peygamber namaz kılmış mıdır, müslümanlar peygamber zamanında namaz kılıyor muydu?

Namazın olduğuna ilişkin kuran'dan çıkarsamalar ikna edici olmadığı gibi hadislere dayandırlarak yapılmak istenen kanıtlama da çok basit ve dayanaksız gözüküyor.

kuran'da namaz olduğunu söyleyen ve bunu da hadislerle destekleyenlere çok basit bir soru soracağım...

Bir insanın namaz öğrenmesi için ne kadar zamana gereksinimi vardır?

Bir saat...

Bir gün....

Bir ay...

Yoksa bir sene...

Yetmez diyen olur mu?

Ya da herkes kendisi açısından bakarak söylesin, kaç saat veya günde namaz kılmayı öğrendiniz?

Birkaç günü geçti diyen kaç kişi çıkar?

Bugünün insanı namazı birkaç saatte veya günde öğreniyor, yıllar içinde o kadar da zorlaştırlmış olmasına karşın, uyguluyor... Çok zor ve olanaksız değil yani.

Şimdi soralım: bu nasıl namaz ki yirmiüç yıl insanlar arasında peygamberlik yapan peygamber kimseye doğru, tam, kusursuz bir namazı öğretememiş, nasıl olmuş?

Bugün namaz konusunda tam olarak birbiriyle anlaşan iki müslüman bulabilir misiniz?

Birbiriyle tam olarak uygunluk içinde olan iki mezhep bulabilir misiniz?

Hepimiz de biliyoruz ki namaz konusunda tarihten bu yana kimse mutabık kalmamış, bu durum neden böyle?

Yani senin birkaç saatte veya günde öğrendiğini nasıl oluyor da ne peygamber zamanında yaşayanlar ne de ondan sora gelenler tam olarak öğrenememiş?

Böyle bir durum akla ziyan değil mi?

Hangi akıl sahibi bunu kabul edebillir?

Dinin peygamberi yirmiüç yılda kimseye tam bir namazı öğretemeyecek ama sen birkaç saate öğreneceksin? Mantığın alıyor mu?

kuran ayetlerinin sıkca vurgulayarak düşünün öğütünü yineleyip duruyorsunuz ama iş kendinizi eleştirmeye gelince düşünmeyi unutuyorsunuz?

Eğer kuran'da namaz varsa ve peygamber de namaz kılıyorduysa onu kabul eden müslüman halkın da namaz kılması gerekir. Basit bir çıkarsama değil mi?

Peki madem öyle neden hadislerle kanıtlamaya çalışıyorsunuz ki peygamber namaz kılmıştır? eğer peygamber namaz kılmışsa bütün halk buna tanık olmaz mı? Olur. Bütün halk buna tanık oldu ise hadis geçersiz olur. Hadis bütün halkın gördüğü ve bildiği bir konuda sözkonusu olmaz. Uhud savaşı oldu mu? Bunda kimsenin kuşkusu var mı? Bunun için hadis arar mısın? Eğer hadis ararsan bu olayın genel bir olay olduğunu ve çok insanın bu savaşa katılmadığını göstermiş olursun, inanmıyorsundur. Müslümanlar o zaman mamaz kılıyorduysa buna herkes tanık olmuştur demek ki... Herkesin tanık olduğu bir olayda hadis aramanın anlamı ne? Birileri ben gördüm ki peygamber şu saatte, şurada namaz kıldı, demesi ne anlama gelir? Yalancılık anlamına gelir.

Demek hakkımız değil mi, binlerce müslüman içinde senden başka kimse görmedi mi? peygamber namazı gizli saklı mı yapıyordu? Peygamber namazı özel kişilerle mi kılıyordu ki, kalkıp, işte ben şu ve bu bir gün falan yerde şöyle bir namaz kıldık, bu ikindi namazıydı diyebiliyorsun?

Sorarım namazla ilgili kaç hadis var? Diyelim ki yüz.. çok mu..

Namazla ilgili hadislerin ilk ileteni kaç kişi?Diyelim ki yüz..

O dönemde ne kadar müslüman ve aynı zamanda müslüman olmayıp da onlar içinde birlikte yaşayan kaç kişi vardı? Yüzbinlerce..

Peki soralım:yüzbinlerce insan kendi ailelerine, yani sonraki kuşaklara hiçbir şey aktarmadı da sadece bu yüz kişi mi tanık olarak aktardı?

Yüzbinlerce insan sonraki kuşak içinde hiç namaz kılmadı mı ?Onlar kendilerinden sonraya hiçbir şey bırakmadı, öğretmedim mi? Yüzbinler yeni yetişen nesil içinde hiç namaz kılmadı mı, onlara bir şey aktarmadı mı?Yüzbinleri bir kenara atıyorsunuz, birkaç kişinin bilmem kaç nesil sonraya aktararak getirilen sözlerini dayanak alıyorsunuz?

Bu peygambere ve onun toplumuna hakaret değil mi?Yüzbinlerce insanın hergün beş vakit yaptığı fiili sadece birkaç kişinin ikiyüz yıl sonra duydum dediği sözlerle mi kanıtlamaya çalışıyorsunuz?

Hani müslümanlık bilime ve akla dayanıyordu? Hani kuran düşünmez misiniz diyordu?

Siz insanı ahmak mı sanıyorsunuz? Kim olduğu bilinmeyen , öyle kişilerin gerçek yaşamda varolup olmadığı hiçbir şekilde kanıtlanamayacak olan kişilerin ikiyüz sene sonra ben duydum dediği sözleri senet sayacaksın?

Bunları insanlara gerçek diye yutturmaya çalışanlara soruyorum, eğer sizin bir tarlanız olsa ve biri çıkıp bu tarlanın kendi dedesinin dedesinin kendisine mirası olduğunu söylese, ben dedemden o da bilmem kaç kuşak öte dedesinden işitti dese bu tarlAYI ONA VERİR MİSİN? Zırnık bile vermezsin. Mal olunca , bırak adama tarlayı vermeyi adama yapmayacağın hakaret bile kalmaz, defedersin. Mal mülk olunca hadis vız gelir tırıs gider ama dini konulara gelince hiç öyle davranmazsın, düşünmezsin, çünkü orada elinden mal gitmiyor tersine sütatikoyu sürdürüyorsun çok şükür..

Madem ki beş vakit namaz vardı ve peygamber ve müslümanlar bunu yerine getiriyorduysa burada hadise gerek kalmaz, bu kendiliğinden tarihsel bir gerçeklik olarak aktarılır. hergün beş vakit yapılan bir fiil nasıl olur da gizli saklı yapılan bir iş haline dönüşür ve sadece birileri ikiyüz yıl sonra çıkıp der ki ben falancadan o da falancadan o da falancadan duymuş ki peygamber ikindi namazını üç kişi beş kişiyle bir yerde kılmış. Pes.. Nere gitti peygaberin diğer topluluğu? Onlar kimseye bir şey aktarmadı mı, göstermedi mi, anlatmadı mı? Hadisçilere göre yapmamış, yani peygamber peygamberliğini doğru dürüst yapmamış, sadece gizli saklı özel kişilerle yapmış...gel de inan..

Günde beş vakit yıllarca binlerce insanın kıldığı namaz nasıl olur da peygamberden hemen sonra tartışma konusu olur? peygamber hangi namazı nasıl kıldı? Gördünüz mü görmediniz mi? he, görmedik bizden saklı yapıyordu, çok özel kişiler ancak onunla kılıyordu o yüzden kimse bilmiyor sadece biz biliyoruz işte hadis olarak bildiriyoruz... Vay be...

Eğer peygamber namaz kılmış olsaydı ve bunu da günde beş vakit yapıyor olsaydı bunun bugün tartışma konusu olması ne tarihsel bir olgu olarak ne de mantık olarak sözkonusu olması olanaksız olurdu. hergün beş vakit binlerce müslüman tarafından yerine getirilen bir fiil birkaç kişinin tanıklığına gerek kalmaksızın anlaşılır ve süregelirdi. Tarih bize böyle bir olayı, olguyu birkaç kişinin insafına mı bıraktı?

Bir olayın veya olgunun doğruluğu neyle test edilir? Birkaç kişinin lafıyla mı? Bağımsız kaynaklara dayandırılır herşeyden önce. Yani o dönemde başka toplumların, bilim insanlarının veya tarihçilerin, ticaret gruplarının belgelerine bakılır. O dönemde müslüman olmayan başka toplumların tanıklığı ve belgeleri aranır. Gösterebiliyor musunuz? Diyebiliyor musunuz peygamber zamanında müslümanların beş vakit namaz kıldığını gösteren başka toplumların tanıklığı veya belgeleri var? Bizanstan, İrandan bir belge, tanıklık var mı? Bellemişsiniz hadis diye uyduruk lafları dayatmayı. Bununla aklı ve bilimi kahretmeye çalışıyorsunuz ama akıl ve bilim ona düşman olanı kahreder.

Hadislerle namazın olduğunu ve peygamberin namaz kıldığını kanıtlamaya çalışmak bilimdışı, akıl dışı, din dışı bir çabadır, boştur, yalandır...''

Ne dersiniz?

Saygılarımla
Galip Yetkin.

hiiic 3. November 2011 12:25 AM

Ben şekilsel namazın varlığını ve bir kalıba sokulmasına şiddetle karşı olan birisi olarak. Gün içinde belli vakitlerde (ki buna ezan ve sonrası da dahil) dua etmeyi aynen farzmış gibi devam etmeye gayret gösteriyorum. Çünkü insan gün içinde tazarru ve niyazı unutabiliyor, özellikle bu devirde aklı karıştıran pek çok dış etki var, bir anda gaflete düşebiliyoruz.

Ancak tabiki duanın şartlarından birisi olduğu için cemaat ile namaz kılmıyorum, tek başıma dua ediyorum. ve böyle tavsiye ediyorum çünkü insan gerçekten gaflete dalıyor...

Zaten gözlemlediğim kadarıyla sistemli duayı bırakan herkes bir süre sonra Dinin emirlerini hatırlamayı da unutuyor... Böyle anlayışsızlığa böyle körlüğe böyle sistem geliştirmişler demekki...

galipyetkin 2. December 2011 08:17 PM

MÜNAFIKIN CENAZE NAMAZI--HAKTANSAPMAZ
20/3/2008 ·

MÜNAFIKIN CENAZE NAMAZI


9 / TEVBE: 84. AYET :

Diyanet Vakfı Meali
Onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma; onun kabri başında da durma! Çünkü onlar, Allah ve Resulünü inkar ettiler ve fasık olarak öldüler.

Edip Yüksel Meali
Onlardan ölen birisi için namaz kılma, mezarı başında da durma. Çünkü onlar ALLAH 'a ve elçisine karşı geldiler ve yoldan çıkmışlar olarak öldüler.

Elmalılı Hamdi Yazır
Ve onlardan biri ölürse asla namazını kılma ve kabrinin başına gidip durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resulünü tanımadılar. Ve fasık olarak can verdiler.

Yaşar Nuri Öztürk
84 Onlardan ölen biri üzerine asla dua etme; böyle birinin mezarı başında da durma. Bunlar Allah'a ve resulüne nankörlük ettiler ve yoldan sapmış olarak ölüp gittiler.

Yukarıdaki ayeti bütün mal sahipleri hemen hemen aynı çevirmişlerdir.

Bu meallere göre Allah’ın Rasul’ünün mü’min - münafık gözetmeden ölü üzerine namaz kıldığı anlaşılıyor. Ancak diğer namazda olduğu gibi cenaze namazını da nasıl kıldığına dair Kur’an’da hiçbir detay göremiyoruz her ne hikmetse.

Birkaç soru sorarsak :

1. Cenaze namazı / duası nedir?

2. Cenaze namazı / duası, nasıl kılınır / yapılır?

3. Kur’an’da niçin detaylandırılmamıştır?

4. Mü’min’in cenaze namazından niçin söz edilmemiştir?

5. Gerçekten Allah’ın Rasul’u ölüler için namaz kılıyor muydu?

6. Kabirlerinin üstünde durup onlara ne diyordu?

7. Ölülere Kur’an mı okuyordu?

Sorular uzayıp gider…

Aslında birçok ayeti anlamadıkları gibi bu ayeti de anlamamışlardır meal sahipleri, ayeti bağlamından koparmışlardır.


Bu ayetten önce, 35 / Fatır 15-24 ayetlerine bir göz atalım:

15 : Ey insanlar! Sizler Allah’a muhtaçsınız. Allah zengindir ve Hamiidtir = teşekkür eder / karşılık verir.

16 : Dilerse sizi yok eder, yeniden başkalarını yaratır.

17: Bu da Allah’a zor gelmez.

18: Hiçbir hamal diğer bir hamalın yükünü taşımaz. Yükünün altında inleyen (musqale) taşınması için yalvarsa, onun yükünden en ufak bir şey taşınmayacaktır, velev en yakınları dahi olsalar. Sen yalnız Rablerinden içtenlikle (bilğayb) çekinip İman’ı canlı tutanı uyarırsın. Böylece kim arınırsa ancak kendi yararına arınmış olur. Dönüş de Allah’adır.

19: Ve körle gören ( inananla inanmayan ) eşit değildir.

20: Kopkoyu karanlıkla, aydınlık (küfürle İslam) da…

21: Cennet ile cehennem de…

22: Ölülerle diriler de eş değer değildir. Allah ancak dilediğine işittirir. Sen kabirdekilere duyuramazsın. Sen ancak bir uyarıcısın.

Ayetteki “diriler”, inanan inanmayan her yaşayan insanı; “ölüler ve kabirdekiler” de gerçek ölüleri kastetmesi halinde, bu ayetlerin bize verdiği mesaj ne olur?

Elçi, Allah’ın mesajını kabirdekilere okuyor, Allah da Elçi’yi uyarıyor: “Ölüler duymazlar, boşuna nefesini tüketme, sen kabirdekilerin duyuramazsın” mı diyor?

Halbuki ayette geçen “ölüler” in gerçek ölüler olmadığı, yaşayan inkarcılar / münafıklar olduğu açıktır.



Şimdi de Tevbe Suresi’nin 83-85 ayetlerine bakalım:

“83: Allah seni onların bir grubuna geri gönderdiğinde (seninle savaşa) çıkmak için izin isteyecekler. De ki: Benimle asla çıkmayacaksınız, benimle birlikte bir düşmanla savaşmayacaksınız. Çünkü sizler ilk defasında geride kalanlarla oturmayı yeğlediniz. Şimdi de geride kalanlar ile birlikte oturun artık.

84: Onlardan ölmüş biri ile asla irtibat kurma, kabri üzerinde durma! Çünkü onlar Allah’a, Rasul’üne inanmamış, İman’dan çıkmakla ölmüşlerdir.

85: Onların ne mal varlığı ne de evlat çokluğu seni imrendirmesin. Allah bunlar sebebiyle, onlara dünyada azap (işkence) edip, kafirler olarak can vermelerini istiyor.”

Bu ayetler gerçekte ölmüş, kabre konmuş münafıklar değil de küfürleri nedeniyle ölüler yerine konmuşlardır.


Konuyu Tevbe 73’ten itibaren 87’ye kadar kesintisiz olarak okuduğumuzda Allah’ın muradını daha iyi anlayacağız. Allah bu ayetlerde münafıkları tehdit ediyor. Onlara, yaşarken adeta ölüm korkusu yaşatıyor. Allah Rasul’üne “ latusalli ala…” ile, münafıklarla irtibatını ebediyen kes, onlarla ilişkiyi kopar, onlar tamamen ölmüşlerdir!.. diyor.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Toslunba 29. March 2012 03:31 AM

Şiir yazdı diye Yunus Emreyi şair sanmayalım. Bende balık tutarım ama balıkçı değil Mühenidisim. Yunustan öğrenilecek çok şey var.

bartsimpson 22. December 2012 09:18 PM

[QUOTE=galipyetkin;10832]Af ola.Şuna bir bakar mısınız?

............ sitesinden Doğanay isimli bir arkadaş'tan.


''KURAN'DA NAMAZ VAR MIDIR, peygamber namaz kılmış mıdır, müslümanlar peygamber zamanında namaz kılıyor muydu?

Namazın olduğuna ilişkin kuran'dan çıkarsamalar ikna edici olmadığı gibi hadislere dayandırlarak yapılmak istenen kanıtlama da çok basit ve dayanaksız gözüküyor.

kuran'da namaz olduğunu söyleyen ve bunu da hadislerle destekleyenlere çok basit bir soru soracağım...

Bir insanın namaz öğrenmesi için ne kadar zamana gereksinimi vardır?

Bir saat...

Bir gün....

Bir ay...

Yoksa bir sene...

Yetmez diyen olur mu?

Ya da herkes kendisi açısından bakarak söylesin, kaç saat veya günde namaz kılmayı öğrendiniz?

Birkaç günü geçti diyen kaç kişi çıkar?

Bugünün insanı namazı birkaç saatte veya günde öğreniyor, yıllar içinde o kadar da zorlaştırlmış olmasına karşın, uyguluyor... Çok zor ve olanaksız değil yani.

Şimdi soralım: bu nasıl namaz ki yirmiüç yıl insanlar arasında peygamberlik yapan peygamber kimseye doğru, tam, kusursuz bir namazı öğretememiş, nasıl olmuş?

Bugün namaz konusunda tam olarak birbiriyle anlaşan iki müslüman bulabilir misiniz?

Birbiriyle tam olarak uygunluk içinde olan iki mezhep bulabilir misiniz?

Hepimiz de biliyoruz ki namaz konusunda tarihten bu yana kimse mutabık kalmamış, bu durum neden böyle?

Yani senin birkaç saatte veya günde öğrendiğini nasıl oluyor da ne peygamber zamanında yaşayanlar ne de ondan sora gelenler tam olarak öğrenememiş?

Böyle bir durum akla ziyan değil mi?

Hangi akıl sahibi bunu kabul edebillir?

Dinin peygamberi yirmiüç yılda kimseye tam bir namazı öğretemeyecek ama sen birkaç saate öğreneceksin? Mantığın alıyor mu?

kuran ayetlerinin sıkca vurgulayarak düşünün öğütünü yineleyip duruyorsunuz ama iş kendinizi eleştirmeye gelince düşünmeyi unutuyorsunuz?

Eğer kuran'da namaz varsa ve peygamber de namz kılıyorduysa onu kabul eden müslüman halkın da namaz kılması gerekir. Basit bir çıkarsama değil mi?

Peki madem öyle neden hadislerle kanıtlamaya çalışıyorsunuz ki peygamber namaz kılmıştır? eğer peygamber namaz kılmışsa bütün halk buna tanık olmaz mı? Olur. Bütün halk buna tanık oldu ise hadis geçersiz olur. Hadis bütün halkın gördüğü ve bildiği bir konuda sözkonusu olmaz. Uhud savaşı oldu mu? Bunda kimsenin kuşkusu var mı? Bunun için hadis arar mısın? Eğer hadis ararsan bu olayın genel bir olay olduğunu ve çok insanın bu savaşa katılmadığını göstermiş olursun, inanmıyorsundur. Müslümanlar o zaman mamaz kılıyorduysa buna herkes tanık olmuştur demek ki... Herkesin tanık olduğu bir olayda hadis aramanın anlamı ne? Birileri ben gördüm ki peygamber şu saatte, şurada namaz kıldı, demesi ne anlama gelir? Yalancılık anlamına gelir.

Demek hakkımız değil mi, binlerce müslüman içinde senden başka kimse görmedi mi? peygamber namazı gizli saklı mı yapıyordu? Peygamber namazı özel kişilerle mi kılıyordu ki, kalkıp, işte ben şu ve bu bir gün falan yerde şöyle bir namaz kıldık, bu ikindi namazıydı diyebiliyorsun?

Sorarım namazla ilgili kaç hadis var? Diyelim ki yüz.. çok mu..

Namazla ilgili hadislerin ilk ileteni kaç kişi?Diyelim ki yüz..

O dönemde ne kadar müslüman ve aynı zamanda müslüman olmayıp da onlar içinde birlikte yaşayan kaç kişi vardı? Yüzbinlerce..

Peki soralım:yüzbinlerce insan kendi ailelerine, yani sonraki kuşaklara hiçbir şey aktarmadı da sadece bu yüz kişi mi tanık olarak aktardı?

Yüzbinlerce insan sonraki kuşak içinde hiç namaz kılmadı mı ?Onlar kendilerinden sonraya hiçbir şey bırakmadı, öğretmedim mi? Yüzbinler yeni yetişen nesil içinde hiç namaz kılmadı mı, onlara bir şey aktarmadı mı?Yüzbinleri bir kenara atıyorsunuz, birkaç kişinin bilmem kaç nesil sonraya aktararak getirilen sözlerini dayanak alıyorsunuz?

Bu peygambere ve onun toplumuna hakaret değil mi?Yüzbinlerce insanın hergün beş vakit yaptığı fiili sadece birkaç kişinin ikiyüz yıl sonra duydum dediği sözlerle mi kanıtlamaya çalışıyorsunuz?

Hani müslümanlık bilime ve akla dayanıyordu? Hani kuran düşünmez misiniz diyordu?

Siz insanı ahmak mı sanıyorsunuz? Kim olduğu bilinmeyen , öyle kişilerin gerçek yaşamda varolup olmadığı hiçbir şekilde kanıtlanamayacak olan kişilerin ikiyüz sene sonra ben duydum dediği sözleri senet sayacaksın?

Bunları insanlara gerçek diye yutturmaya çalışanlara soruyorum, eğer sizin bir tarlanız olsa ve biri çıkıp bu tarlanın kendi dedesinin dedesinin kendisine mirası olduğunu söylese, ben dedemden o da bilmem kaç kuşak öte dedesinden işitti dese bu tarlAYI ONA VERİR MİSİN? Zırnık bile vermezsin. Mal olunca , bırak adama tarlayı vermeyi adama yapmayacağın hakaret bile kalmaz, defedersin. Mal mülk olunca hadis vız gelir tırıs gider ama dini konulara gelince hiç öyle davranmazsın, düşünmezsin, çünkü orada elinden mal gitmiyor tersine sütatikoyu sürdürüyorsun çok şükür..

Madem ki beş vakit namaz vardı ve peygamber ve müslümanlar bunu yerine getiriyorduysa burada hadise gerek kalmaz, bu kendiliğinden tarihsel bir gerçeklik olarak aktarılır. hergün beş vakit yapılan bir fiil nasıl olur da gizli saklı yapılan bir iş haline dönüşür ve sadece birileri ikiyüz yıl sonra çıkıp der ki ben falancadan o da falancadan o da falancadan duymuş ki peygamber ikindi namazını üç kişi beş kişiyle bir yerde kılmış. Pes.. Nere gitti peygaberin diğer topluluğu? Onlar kimseye bir şey aktarmadı mı, göstermedi mi, anlatmadı mı? Hadisçilere göre yapmamış, yani peygamber peygamberliğini doğru dürüst yapmamış, sadece gizli saklı özel kişilerle yapmış...gel de inan..

Günde beş vakit yıllarca binlerce insanın kıldığı namaz nasıl olur da peygamberden hemen sonra tartışma konusu olur? peygamber hangi namazı nasıl kıldı? Gördünüz mü görmediniz mi? he, görmedik bizden saklı yapıyordu, çok özel kişiler ancak onunla kılıyordu o yüzden kimse bilmiyor sadece biz biliyoruz işte hadis olarak bildiriyoruz... Vay be...

Eğer peygamber namaz kılmış olsaydı ve bunu da günde beş vakit yapıyor olsaydı bunun bugün tartışma konusu olması ne tarihsel bir olgu olarak ne de mantık olarak sözkonusu olması olanaksız olurdu. hergün beş vakit binlerce müslüman tarafından yerine getirilen bir fiil birkaç kişinin tanıklığına gerek kalmaksızın anlaşılır ve süregelirdi. Tarih bize böyle bir olayı, olguyu birkaç kişinin insafına mı bıraktı?

Bir olayın veya olgunun doğruluğu neyle test edilir? Birkaç kişinin lafıyla mı? Bağımsız kaynaklara dayandırılır herşeyden önce. Yani o dönemde başka toplumların, bilim insanlarının veya tarihçilerin, ticaret gruplarının belgelerine bakılır. O dönemde müslüman olmayan başka toplumların tanıklığı ve belgeleri aranır. Gösterebiliyor musunuz? Diyebiliyor musunuz peygamber zamanında müslümanların beş vakit namaz kıldığını gösteren başka toplumların tanıklığı veya belgeleri var? Bizanstan, İrandan bir belge, tanıklık var mı? Bellemişsiniz hadis diye uyduruk lafları dayatmayı. Bununla aklı ve bilimi kahretmeye çalışıyorsunuz ama akıl ve bilim ona düşman olanı kahreder.

Hadislerle namazın olduğunu ve peygamberin namaz kıldığını kanıtlamaya çalışmak bilimdışı, akıl dışı, din dışı bir çabadır, boştur, yalandır...''

Ne dersiniz?

Saygılarımla
Galip Yetkin.[/QUOTE]

Mantıklı...

Peki sizce bunun -sadece namaz konusunda- (o dönemdeki) nedeni ne olabilir?

aorskaya 23. December 2012 12:40 AM

[QUOTE=bartsimpson;15080]Mantıklı...

Peki sizce bunun -sadece namaz konusunda- (o dönemdeki) nedeni ne olabilir?[/QUOTE]

Kuran dışındaki tüm kaynaklar hiç bir şekilde %100 kesinlikte doğru olduğu ispatlanabilecek kaynaklardan değildir. Dolayısıyla, zaten rivayetlere göre konuşmanın her türlüsü tam doğru olmayacaktır.

Kuranda namaz varmıdır, vakitleri varmıdır? Vardır, o halde bize inen bu kitap bizlere yetmiyormu da başka kaynak arıyoruz?

Peygamber yaşayan kuran idiyse, kurandan bulunan namaz ve vakitleri peygamberin de uyguladığı namazlardır.

Ayrıca, peygamber zamanında olan ve olmayan bazı şeyler, ondan sonraki siyasal unsurlar nedeniyle sekteye uğrayarak gelmesi son derece normaldir.

Bu dikkate alınmadan ve kuranla yetinilmeden, ille de kuran dışı başka kaynak (üstelik inanılır olması için başka ülke kaynakları) aranırsa, o zaman kurandaki namazı da yok kabul etmekle karşı karşıya kalınır.

Bu düşüncede iken bir de başka ülkelerde özellikle yanlış bilgi içeren belgeler bulunursa, o zaman o belgelere göremi namaz belirlenecektir.

Görüldüğü üzere, hangi amaçla olursa olsun kuran dışına çıkıldığında, kesinlikle doğru bulunamamaktadır. Belge olması da olmaması da bizi doğruya götürmemektedir, bu nedenle din kurandan öğrenilmelidir.

Selamlarımla,
aorskaya

bartsimpson 23. December 2012 12:49 AM

[QUOTE=aorskaya;15094]Kuran dışındaki tüm kaynaklar hiç bir şekilde %100 kesinlikte doğru olduğu ispatlanabilecek kaynaklardan değildir. Dolayısıyla, zaten rivayetlere göre konuşmanın her türlüsü tam doğru olmayacaktır.

Kuranda namaz varmıdır, vakitleri varmıdır? Vardır, o halde bize inen bu kitap bizlere yetmiyormu da başka kaynak arıyoruz?

Peygamber yaşayan kuran idiyse, kurandan bulunan namaz ve vakitleri peygamberin de uyguladığı namazlardır.

Ayrıca, peygamber zamanında olan ve olmayan bazı şeyler, ondan sonraki siyasal unsurlar nedeniyle sekteye uğrayarak gelmesi son derece normaldir.

Bu dikkate alınmadan ve kuranla yetinilmeden, ille de kuran dışı başka kaynak (üstelik inanılır olması için başka ülke kaynakları) aranırsa, o zaman kurandaki namazı da yok kabul etmekle karşı karşıya kalınır.

Bu düşüncede iken bir de başka ülkelerde özellikle yanlış bilgi içeren belgeler bulunursa, o zaman o belgelere göremi namaz belirlenecektir.

Görüldüğü üzere, hangi amaçla olursa olsun kuran dışına çıkıldığında, kesinlikle doğru bulunamamaktadır. Belge olması da olmaması da bizi doğruya götürmemektedir, bu nedenle din kurandan öğrenilmelidir.

Selamlarımla,
aorskaya[/QUOTE]

sen namaz vardır diyorsun, o namaz yoktur (tazarrulu niyaz - dua- vardır) diyor ikinizde kuranı referans gösteriyorsunuz.

sonuç????

aorskaya 23. December 2012 12:59 AM

[QUOTE=bartsimpson;15095]sen namaz vardır diyorsun, o namaz yoktur (tazarrulu niyaz - dua- vardır) diyor ikinizde kuranı referans gösteriyorsunuz.

sonuç????[/QUOTE]

Namazla ilgili yazılarımda bu konular sanırım namazın olduğu şeklinde ortak kabulle bırakılmıştı.

Adına tazarrulu dua da dense, namazda dense, salatın her durumda ve sadece eğitim-destek anlamında olmadığı, bazı yerlerde de namazı ifade ettiğinde hem fikir olduğumuzu hatırlıyorum.

Ancak, sayın dost1 in ve özellikle de sayın Hakkı Yılmaz'ın salatın her durumda eğitim-destek anlaşılması/anlatılması üzerine sanırım yeni bir çalışma yapmam gerekecek diye düşünüyorum.

Abdestin kendisinin bile, her durumda salatın, eğitim-destek olmadığını, namazı işaret ettiğini söyleyerek bu kısmı şimdilik burada kapatıyorum.

Rabbim izin verirse ve ben de uygun olursa, sayın H. Yılmazın mealerinden alıntılayarak namaz konusunu ele almaya çalışacağım.

selamlarımla,
aorskaya

galipyetkin 23. December 2012 01:26 PM

Sayın Bartsimpson.

Sonuç???? demişsiniz. Bakalım tatmin olacak mısınız.

-Müslüman kişi, ilimden başka bir yol gösteren edinmez. O, ilimden beslenir ve ilmin en gerçeğinin de orijinal vahiyde olduğunu bilir. Bu nedenle de ''O dedi, Bu dedi'' masallarına itibar etmez.

Yaşamı Nebi'nin yaşamına rastlamışsa, O'nun vahiy yorumuna katılır ve O'nun yaşamını benimser. Resul ölmüş veya kendisi O'nun zamanından sonra dünyaya gelmişse, artık kimseye uymaz. Şahsen sorumlu olacağından, suç ve ceza ile mükâfat şahsidir; yorumlarını kendisi yapar, imama mimama uymaz. İmam da Resul olmadiğindan söylediği de vahiy değildir.

Bireyler ümmet toplumunu oluşturduklarında, işler aralarında ''şura'' iledir. Şura ise işlerin kimseye havale edilmediği, asaleten yapıldığı için namaz kıldırma iddiası ile ortaya çıkmış imam da müteahhit konumundadır. Şura, ortaklaşa yönetimdir; katılımcı demokrasinin en ileri derecesidir. Herkes asil olduğundan katılım da denemez; ancak elbirliği ile yönetim denilir. O halde böyle bir sistemde imamın namaz-mamaz kıldırma haddi olamaz. Esasen imam islamda din işlerinin müteahhiti durumunda olduğundan islam bu nedenle Ruhban diye bir olguyu da tanımaz. İmamın peşinde saf tutulması abestir, sürü olmak pramit oluşturmak, Bakara-104. ayete aykırı olarak iradesini teslim etmektir. Toplu namaz kılma, yani imamın namaz kıldırması metot olarak da islama aykırıdır; çünkü işler havale edilemez: herkes işi kendisi yapmak durumunda olduğu için buna ''asalet-asaleten'' denilir.

Son vahiy gelmişken, bu vahiy-Kur'an- kendisini tatmin etmediğinden ve toplum içinde bu vahiyden daha imtiyazlı bir duruma geçmek için namazla toplumu etki altına almaya çalışmış bir takım kişiler başarılı olmuşlar toplumda imtiyaz sahibi olmuşlar, ve böylece hükmetmişlerdir. Bu toplumlar her alanda bireyciliği ve gemisini kurtaran kaptan mizacı taşırlar. Bu yüzden Bu toplumlarda ''şura-müşavere- yoktur. Allah'ın huzuruna çıkma gibi bir mistisizmin hakim olduğu bu toplumların tümü de liberalist, yani hak dinde ''sıla-i rahim'' denilen sosyalizmi (toplumculuğu) terk etmişlerdir. Hem uslamlamada hem de çalışma hayatında tembelleştiği ve bunu tercih ettikleri için her açıdan geride ve gaflet içindedirler ve toplumu da geri bıraktırmışlardır.

Allah aşkı ve O'nunla buluşma diye yeni ve ayinsel bir din icat etmişlerdir. Sanki ''salat'' yetmiyormuş, şah damarından daha yakın olmak kafi gelmiyormuş gibi, uyduruk bir huzura çıkma zannı ile bir ''serap'' yolu olan namazı icat ederek Allah'a düşünemezmiş gibi dinini ve O'na vuslatı öğretmeye kalkışmışlardır. Oysa bu ''panteist'' bir görüş olup cahiliye zamanından kalma felsefe bilmezlerin zannıdır. Allah ile birleşmek mümkün değildir. "Dağ"a çıkmış (vahiy alma transına geçmiş) Musa'nın Allah'ı görme isteğinin çarpılma tehdidi ile sonuçlandığı durumunu bile düşünmezler.

Allah ile randevulaşıp buluşmak sözü, öğreti ve iddiası Yahudiler'in Yakup Peygamberi Allah'la güreştirmeleri kadar fahiş bir hatadır.

Hiç bir resul ''Allah aşkı''ndan bahsetmemiştir. Çünkü aşk nefsidir ve akıl dışıdır. Sevgi ise hoşnut olmadır ve aklidir. Diğer aykırılıklar ile de aklı örten bir hal içinde bulunmayı marifetmiş gibi öne çıkartmak ve batıl dinlerin metafizik alemle ilişkide kullandıkları yöntem de palavradır; Kur'an'dan değildir. Peygamberler bile vahyi alırken asla Allah'ın huzuruna çıkamazlar ve bilinçlerini kaybetmezler. Aksi hezeyanları gerçek sanmaktır.

Daha önce belirttiğim gibi ''namaz'' ''na-maz''dır. Maz bireyciliktir. Na-maz liberalist olmayan, ''kollektivist'' demektir. ''Na'' olumsuzluk eki ile ''maz''ın ifade ettiği liberal sosyo-ekonomik politik reddedilir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

bartsimpson 23. December 2012 02:29 PM

Toplam 1 Eklenti bulunuyor.
[QUOTE=galipyetkin;15098]Sayın Bartsimpson.

Sonuç???? demişsiniz. Bakalım tatmin olacak mısınız.

-Müslüman kişi, ilimden başka bir yol gösteren edinmez. O, ilimden beslenir ve ilmin en gerçeğinin de orijinal vahiyde olduğunu bilir. Bu nedenle de ''O dedi, Bu dedi'' masallarına itibar etmez.

Yaşamı Nebi'nin yaşamına rastlamışsa, O'nun vahiy yorumuna katılır ve O'nun yaşamını benimser. Resul ölmüş veya kendisi O'nun zamanından sonra dünyaya gelmişse, artık kimseye uymaz. Şahsen sorumlu olacağından, suç ve ceza ile mükâfat şahsidir; yorumlarını kendisi yapar, imama mimama uymaz. İmam da Resul olmadiğindan söylediği de vahiy değildir.

Bireyler ümmet toplumunu oluşturduklarında, işler aralarında ''şura'' iledir. Şura ise işlerin kimseye havale edilmediği, asaleten yapıldığı için namaz kıldırma iddiası ile ortaya çıkmış imam da müteahhit konumundadır. Şura, ortaklaşa yönetimdir; katılımcı demokrasinin en ileri derecesidir. Herkes asil olduğundan katılım da denemez; ancak elbirliği ile yönetim denilir. O halde böyle bir sistemde imamın namaz-mamaz kıldırma haddi olamaz. Esasen imam islamda din işlerinin müteahhiti durumunda olduğundan islam bu nedenle Ruhban diye bir olguyu da tanımaz. İmamın peşinde saf tutulması abestir, sürü olmak pramit oluşturmak, Bakara-14. ayete aykırı olarak iradesini teslim etmektir. Toplu namaz kılma, yani imamın namaz kıldırması metot olarak da islama aykırıdır; çünkü işler havale edilemez: herkes işi kendisi yapmak durumunda olduğu için buna ''asalet-asaleten'' denilir.

Son vahiy gelmişken, bu vahiy-Kur'an- kendisini tatmin etmediğinden ve toplum içinde bu vahiyden daha imtiyazlı bir duruma geçmek için namazla toplumu etki altına almaya çalışmış ve başarılı olmuşlar toplumda imtiyaz sahibi olmuşlar, ve böylece hükmetmişlerdir. Bu toplumlar her alanda bireyciliği ve gemisini kurtaran kaptan mizacı taşırlar. Bu yüzden Bu toplumlarda ''şura-müşavere- yoktur. Allah'ın huzuruna çıkma gibi bir mistisizmin hakim olduğubu toplumların tümü de liberalist, yani hak dinde ''sıla-i rahim'' denilen sosyalizmi (toplumculuğu) terk etmişlerdir. Hem uslamlamada hem de çalışma hayatında tembelleştiği ve bunu tercih ettikleri için her açıdan geride ve gaflet içinde dedirler ve toplumu da geri bıraktırmışlardır.

Allah aşkı ve O'nunla buluşma diye yeni ve ayinsel bir din icat etmişlerdir. Sanki ''salat'' yetmiyormuş, şah damarından daha yakın olmak kafi gelmiyormuş gibi, uyduruk bir huzura çıkma zannı ile bir ''serap'' yolu olan namazı icat ederek Allah'a düşünemezmiş gibi dinini ve O'na vuslatı öğretmeye kalkışmışlardır. Oysa bu ''panteist'' bir görüş olup cahiliye zamanından kalma felsefe bilmezlerin zannıdır. Allah ile birleşmek mümkün değildir. Dağa çıkmış Musa'nın durumunu bile düşünmezler.

Allah ile randevulaşıp buluşmak sözü, öğreti ve iddiası Yahudiler'in Yakup Peygamberi Allah'la güreştirmeleri kadar fahiş bir hatadır.

Hiç bir resul ''Allah aşkı''ndan bahsetmemiştir. Çünkü aşk nefsidir ve akıl dışıdır. Sevgi ise hoşnut olmadır ve aklidir. Diğer aykırılıklar ile de aklı örten bir hal içinde bulunmayı marifetmiş gibi öne çıkartmak ve batıl dinlerin metafizik alemle ilişkide kullandıkları yöntem de palavradır; Kur'an'dan değildir. Peygamberler bile vahyi alırken asla Allah'ın huzuruna çıkamazlar ve bilinçlerini kaybetmezler. Aksi hezeyanları gerçek sanmaktır.

Daha önce belirttiğim gibi ''namaz'' ''na-maz''dır. Maz bireyciliktir. Na-maz liberalist olmayan, ''kollektivist'' demektir. ''Na'' olumsuzluk eki ile ''maz''ın ifade ettiği liberal sosya-ekonomik politik reddedilir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.[/QUOTE]


Sevgii Galip, ben yazımda o dedi bu dedi masallarına itibar etmiyorum.

bak aynen kopyalayıp yapıştırdım.

"sen namaz vardır diyorsun, o namaz yoktur (tazarrulu niyaz - dua- vardır) diyor [COLOR="Red"]ikinizde kuranı referans gösteriyorsunuz.[/COLOR]"

[COLOR="Red"]Kuranı referans gösterdiğinizi söylemek masal mı?????[/COLOR]

eğer bunu [B]masal[/B] olarak nitelendiriyorsan aynısını;
[QUOTE=galipyetkin;15077]'Derli toplu bir bigiye ulaşmak için isterseniz, bilgisayarınızdan ''İşte Kur'an'' sitesine girerseniz oradan ''makaleler'' kısmında ''Salât'' kelimesine ve bu kelimenin bilgi yönünden çevresinin bereketine erişebilirsiniz.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.[/QUOTE]

[B]masalı[/B] ile başkasının "dediğini" referans göstererek sende yapma...

[url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2082&page=16[/url]

konusunda sorduğun bakara 125'teki "tavaf edenler" ile ilgili soruna aldığın cevabın karşılığını hala bekliyorum....

Ayrıca "namaz" kelimesinin anlamı ile ilgili referans verdiğin siteden okuduklarım senin söylediklerinle hiç örtüşmüyor. (Bakınız ekteki resim dosyası)

sen "namaz" kelimesinin anlamı ile ilgili "hangi ilimden beslendin" söyle de beyhude aramayalım...

Tatmin olmak : Bir canlının fiziksel ve/ya duygusal anlamda gereksinimlerinin yerine gelmesi ya da getirilmesi sonucunda içinde bulunduğu durum.

Amacın beni tatmin etmek ise, önce beslendiğin ilmin çelişkisine kendin düşme, sonra bana tatmin olabileceğim cevap verme endişesini yaşa... emi kardeş :)

sevginur 23. December 2012 04:20 PM

Sevgili kardeşlerim..!
Hayret ve endişe ile sizleri takip ediyorum..endişe deyince yanlış anlamayasınız,
bunca zamandır ;kuranla ne kadar az haşır neşir olduğuma dair biraz mahcup biraz üzgün olduğumdandır endişem geç kaldık galiba ..farklı görüşler olmasına rağmen yazdıklarınızda kendimi ayetlere vermeye çalışıyorum..Farkında vardığım şey hep birilerini dinleyerek dinimi anlamaya çalıştım.mezhepler,alimler, derken ne kadar yanlış yol izlediğimin farkına vardım.Kuran her şeyi bu kadar apaçık verirken başka kitaplardan öğrenme gafında bulundum sanırım..
neyse hatanın neresinden dönülürse kardır diyorum kuranı okuyarak anlamaya çalışıp takıldığım yada tespitlerimi ilerleyen zamanlarda Allah izin verirse hazır olduğumda sorularım ve yorumlarımlarımla iştişare etmeyi çok isterim
Allah hepinizden razı olsun ilminizi artırsın

sevginur 23. December 2012 05:06 PM

selamun aleykum kardeşlerim
sorumdan vazgeçtim :)


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:45 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam