hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   92.Nisa Suresi (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=531)
-   -   Nisa Suresi (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1710)

dost1 30. December 2014 09:28 PM

Selamun aleyküm,
Değerli Kardeşlerim tefekkürümüze ışık olabilmesi nedeniyle "darebe" ile ilgili bilgi paylaşmak istiyorum.
“[B]Darb[/B]” sözcüğü, iyi bir müteşabih sözcük örneği olup, Lisan-ül Arab ve Tac-ül Arus’un beyanlarına göre yüzlerce farklı anlamda kullanılmaktadır.
“[B]Darb[/B]” sözcüğünün hakikî manası; “[B]Bir şeyin üzerinde bir şey oluşturmak”[/B] demektir. Bir şey üzerinde bir şey oluşturmanın ise doğal olarak bir çok yolu ve yöntemi olduğu için sözcük, mecazen bu kadar çok anlamda kullanılabilmektedir. Meselâ, herhangi bir nesne üzerinde el, sopa, kılıç gibi bir çok “şey” vasıtasıyla bir şeyler oluşturmak mümkündür. Bir nesne üzerinde el ile oluşturulan şey “dövmek” veya “çarpmak” sözleriyle, sopa ile oluşturulan şey “kırmak” veya “devirmek” sözleriyle, kılıç ile oluşturulan şey “kesmek”, “yaralamak” veya “çizmek” sözcükleriyle ifade edilen eylemler olabilir. İşte, tüm bu eylemler “darp” sözcüğünün anlamı kapsamındadır. Başka bir örnek olarak, herhangi bir metal parçası üzerinde yapılacak oyma veya kabartma eylemi de “darb” sözcüğüyle ifade edilir. Nitekim metal para basımına “darb”, para basılan yere de “darbhane” adı verilmiştir. Osmanlı paralarının üstünde yazılı olan “duribe fi Kostantıniyye” ibaresi de; “Kostantıniye’de (İstanbul’da) basılmıştır” anlamına gelmektedir. Yine başka bir örnek olarak, yollarda ayakla iz oluşturmak ve bu anlam ekseninde rızık için, ticaret için veya savaş için yola gitmek de hep “darp” sözcüğüyle ifade edilir. Ayrıca Araplar misafire “dârib (yol tepen)” derler. Mecaz anlamları arasında “dövmek” ve “çarpmak” anlamlarıyla meşhur olan “darb” sözcüğü; yağmurun topraktaki izi, Musa peygemberin İsrailoğullarına denizde asasıyla yol açması, tuvalete defi hacet için hızlı gitmek, çiş yapmak, bir yere bir şey dikmek, erkek hayvanın dişisinin üstüne çıkması, bir şeyi bir şeye çarpmak, karıştırmak, koyun boyamak, suda yüzmek, akrep sokması, kalp atışı, nabız vuruşu, bir şeyi kaldırmak, el ile işaret, sıkı tutmak, kavgadan-belâdan kaçmak, bir yere varıp dikilmek, örnek vermek ve daha bir çok anlamlarda kullanılır. (Lisan-ül Arab 5/477, 483; Tac-ül Arus, 2/ 166-175; Müfredat, s. 294.)
“[B]Darb[/B]” sözcüğünün değişik anlamlarıyla ilgili Kur’an’da bir çok örnek mevcut olduğu için, Kur’an üzerinde çalışanların bu sözcüğün geçtiği pasajdaki anlamı yakalayabilmeleri için sözcük üzerinde iyi düşünmeleri gerekmektedir.
Görüldüğü üzere “darb” sözcüğü müteşabih anlamlı bir sözcüktür. Bu sebeple sözcük, yer aldığı cümledeki veya bulunduğu pasajdaki söz ve anlam akışı dikkate alınarak tevil edilmeli, yani sözcüğün değişik anlamlarından birisi tercih edilmelidir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

galipyetkin 31. December 2014 08:35 AM

Bir bilgi olarak şunu kenara yazalım.

"Kitap'ta savaşın ne zaman ve nasıl yapılacağı açıktır:
[B]Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez. (Bakara Suresi, 190 )[/B]
Savaş ancak, MÜSLÜMANLARA KARŞI SAVAŞANLARA yönelik olarak yapılmalıdır, yani bir SAVUNMA savaşı olmalıdır. Müslümanların karşı tarafa sebepsiz yere saldırmaları kesin olarak YASAKLANMIŞTIR.

İslam’ın yeryüzündeki tüm insanlara ulaştırılması, savaş açarak değil ancak İslâm Ahlakını yaşayıp da göstererek, bu yönde tavsiye etmekle olur.
Müslümanlara Allah ayetinde verdiği emir, bir topluluğa, yaptıkları haksızlıktan ve saldırganlıklarından dolayı öfke duysalar bile, onlara karşı daima adaleti ayakta tutmaları gerektiği şeklindedir. Allah ayetinde şöyle bildirir:

"Ey iman edenler, adil şahitler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır." (Maide Suresi, 8)
Müslümanlar yeryüzünde barışın, esenliğin, özgürlüğün tesis edilmesi için çabalamalıdırlar, Kitap'taki Müslüman tanımı bu şekildedir.

Ayetlere Göre Savaş Ancak Savunma Amaçlıdır

Dünyada İslam adına ortaya çıkan dev bir kesim var. Kitap'tan habersizler. Kendi türettikleri, hurafelerden oluşan batıl bir dini yaşıyorlar. Kitap'ta olmayana var diyorlar, helali haram kılıyor, yeni bidatler üretiyor ve sevgi ve barış dini olan İslam’ı nefret ve savaş dini haline getirmeye çalışıyorlar. En tehlikeli yönlerinden biri de yaşadıkları bu dine İslam adını veriyor ve İslam adı altında yaptıkları uygulamalarla gerçek İslam’a en büyük zararı veriyorlar.
Yazı "Yalnış bilinen gerçekler sitesinden" alıntıdır.

Görüldüğü gibi "darb" fiili, Nisa-94'ün yanında aynı zamanda 101. ayette de geçer ki ki amaç "SEBİLLULLAH"ı yani Allah'ın salatını/dini yardımını müşrikler içerisinde mahsur kalmış "islama yatkın" kişilere "yol oğlu veya gezginci vaiz sifatını almış sahabe" ile ulaştırmak ve onlara islamın esaslarını vurarak, pulun paraya çevrilmesi gibi, müşrikliklerini veya münafıklıklarını yok ederek müslümanlığa dönüştürmek.

Öğretilenler ekonomik ve sosyal yönden kollektivist bir yaşam tarzı olduğundan muhakkak ki soyguncu/kapitalist müşrikler bu öğretiden memnun olamayacağından sahabe/vaiz, çevreden bir memnuniyetsizlik hissettiği zaman tartaklanmaktan/dayak yemekten kurtulmak için bu yardıma muhtaç olanlara karşı görevini ortam müsait olduğu zamana ertelemelidir.(Peygamber de Mekke'de amcası ve taraftarları tarafından tartaklanmıştı)

İşte bu ayette anlatılan basitçe bu. Biz bunu bu yazının ikinci sahifesinde daha evvel şöyle ifade etmiştik:

"Nereden çıkartıyorsunuz "namazı-mamazı"
Nisa-101. ayetin "yeryüzünde seferdeyken" ifadesini karşılayan orijinali "iza darebtüm fiyl ardi"nin gerekçesi, ayet cümlesi içerisindeki "salat"tır. "Darabe"nin amacı yeryüzünü tebliğden haberdar etmek, bunun için de deccal, tüccar, çerçi gibi değil de "İSA-MESİH" gibi dolaşıp ilahi bilgiyi iletmek, ilahi yönden yardım/salat etmektir; kitaptan öğretmektir." Devam edeceğim.


Saygılarımla.
Galip Yetkin.

galipyetkin 1. January 2015 08:31 AM

Daha önce şurada:
[url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2896&page=2[/url]

Şöyle yazmıştık:
Kendimi namaz konusundan uzak tutmaya çalışacağım. Çünkü ''Pehlivan tefrikası''na sonra da ''haklılık'' iddiasına dönüşüyor. İş alevlenmeden önce ben de Nisa 102 hakkındaki görüşlerimi araya sıkıştırıvereyim bâri.

Mekke'nin fethi sonrası verilen ültimatom ile Müslüman şeriatını öğrenmek isteyen MÜŞRİKLERİN, Allah'ın öğrenim ve eğitimi/hac için çağrıldıkları Hacc-ı Ekber'de Peygamber tarafından, haccı nasıl yapmaları gerektiğini anlattığı bir sahne önümüzdedir.

Dikkat edin Mekke'de ve civarında Tevbe-7 de belirtilen ve Mekke'nin fethinde Peygamber'in mescid el haram istikametinde (ind el mescid el haram fema İSTİKAMU) , nimete nankörlük etmeyenler (yani Bakara-219, Muminun-4,5 ve Nahl-71 ayetlerine uygun yaşayanlar) olmasından dolayı anlaşma yaptıklarından (himayeye aldıklarından) başka dost yoktur. Sıcak bir savaş hali de yoktur. İstikrar yoktur,ama asayiş kurulmuş ki Hacc-ı Ekber'e çağrı var.

Peygamber hacc-ı ekber için gelen müşriklere/müslümanlığa ilk adım olan hacc-ı ekber için gelenlere, salat etmekte, yani haccı nasıl yapacakları yönünde ilk elden bilgilendirmekte, öğretmekte, eğitmektedir(salat/yardım). Bu öğrenilenler haccın birinci günü, toplanma bölgesinde, haccın 2. ve 3. safhaları hakkında verilen bilgilerdir. Böylece dinleyenler "hacc hakkında" 'arif', bilgi sahibi, irfan sahibi olacaklar ve bu bilgilerini 2.ve 3. safhalarda tatbik edeceklerdir. Meselâ ''Safâ Tepesi'' nin anlamı, neden ''Merve Tepesi''nde değil de orada toplanıldığı, amaçları vs.

Buradaki bölükler askerlikteki bölükler değildir. Hacc için gelenlerin kalabalıklık durumuna göre hitap edilebilecek büyüklükteki müşrik topluluklarıdır ki topluluğun büyüklüğüne göre 3...5...15... grup da olabilir. Çünkü bilgilendirme kalabalık durumuna göre günün ilk ışıklarından akşam alacakaranlığına kadar sürmektedir.

Silahlı olanlar da yalnızca Mekke'yi fetheden müslümanlardır; sahabelerdir(denetim altındaki düşmanın silahlarından arındırılmadığı iddia edilemez.). Bunlardan(sahabelerden) bir grup peygamberin etrafında bulunup da sırf onu koruyan (onlardan bır kısım/grup seninle beraber bulunsunlar denilen) fedai sahabeler(yakın koruma),
''diğer guruplar'' da salat için alana alınan fakat içlerinde sabotaj/suıkast yapma ihtimali olan kişilerin bulunabilaceği toplulukları peygamberden mesafeli tutup eylem yapılmasını engelleyecek sahabelerdir.
'Bir grup' ifadesi, müşriklerin iki gruba ayrılacağını veya sahabelerin iki gruba ayrılacaklarını anlatmaz. Duruma göre ayrılan, teşkil edilenen gruplardan 'herhangi bir grup' anlamınadır.

Alana ilk alınıp da secde edenler alanı boşaltacaklarından, düzenin korunması için arkaya geçecekler ve onları çevreleyen korumacı sahabeler de onlarla arkaya, arka bölgeye geçip, arka tarafı koruyacaklardır. Yani buradaki anlam ''secde ettiklerinde (diğerleri, yani ilk müşrik grubuna refakat edenler), bu müşrik grup ile arkaya geçip, sizin arkanızda (koruyucu) olsunlar.'' anlamınadır. Alana yeni gelen öğrenicilere yeni bir sahabe grubu refakat edecektir.

Bu nedenlerle ben bu ayeti önceki ayetle birlikte ''korunma ve koruma'' organizasyonu ayetlari olarak anlıyorum.

Devam edeceğim.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Hasan Akçay 5. January 2015 08:26 AM

[QUOTE=Araştıran;19715]Kusura bakmayın ama kendi mantığınıza göre bir şey geliştiriyorsunuz,sonra bu böyle olamaz diye diye desteksiz iddialarda bulunuyorsunuz ve sonunda sitede yazılanların yalan,yanlış ve kurana ters olduğu tespitini yapıyorsunuz.Yazmayım yazmayım dedim ama dayanamadım.Sizin mantığınızın yerine birde ben bakış açımı sunayım öyleyse.Bir kere Can pazarındaki isteklendirme demişsiniz ben salatın kısaltmasında kullanılabilecek olan en uygun kelime brifing i kullanmak istiyorum daha öncede yazışmıştık anlamı kısa toplantı.Can pazarında müminlerin morali,saldırı isteği doruk noktasına çıkarılamaz bu mantıken hiç de akla uygun değildir o zaman sizin dediğiniz gibi bu belkide çok uzun sürer,bu yüzden böyle bir salat biçimi savaş esnasında olmamalıdır.Bu salat savaştan önce sonuna kadar yapılmalı ve müminlerin moral-motivasyonu en üst düzeye getirilmeli, [/U]savaş sırasındada tam kıvama gelen [U]mücahidler brifingle daha önce almış oldukları eğitim perçinlenmelidir.Şimdi bu durumdada Kurana aykırı bir durum görebilecekmisiniz acaba merak ettim.Yazımın başındada belirttiğim gibi desteksiz iddialarınız bu durumda salat nedir diye sorduğum ilahiyatçılardan cevap olarak namazdır-duadır aldığımdan farksızsınız.[/QUOTE]

[COLOR="Blue"]savaş sırasında [U]tam kıvamı[/U]na gelen mücahidler... [/COLOR]

Kardes, Allah'in sözlerini dogru nakledelim.
[U]tam kivami[/U]nda olmanizdan söz etmiyor Allah.

Tam aksine,
kafirlerin size saldiracagina dair [B]endise içinde[/B] olmanizdan söz ediyor:
[COLOR="DarkGreen"][B]hıftum[/B] en yeftinekumullezîne keferû[/COLOR]...

Iste caiz olan
endise aninizdaki o "salâttan kisaltmaniz"dir, [COLOR="DarkGreen"]en taksurû mines salât[/COLOR]

Kafirler
BiR saldirisla üzerinize çullanmak üzeredir, [COLOR="darkgreen"]yemîlûne aleykum meyleten vâhıdeh[/COLOR].

Kendisinden kisaltilan salât o ortamda yerine getirilen salâttir.

Bakin salât için gruplara
[B]o yüzden[/B] ayilmissiniz.

Bir grup salât ederken
öteki grup düsmani gözetliyor.

Allah, elçisini salât esnasinda
"Silahlarini yanlarina alsinlar!" diye
[B]o yüzden[/B] uyariyor.

Öyle bi ortamda su içebilirsiniz, yemek yiyebilir, KIYAM durup SECDE ederek nöbetlese [B]namaz[/B] kilabilirsiniz ama... briefing yapamazsiniz.

Hele hele
zaten KISA olan "briefing"den bi KISALTMA daha yaparak
komiklesemezsiniz.

Savas can pazaridir, şakaya gelmez.

*

Görüyorum ki bana öfkelisiniz,
Tamam, öfkelenmek de haktir, saygi duyarim

ama nolur

siz de benim inancima
[I]desteksiz iddia[/I]
demeyecek kadar saygili olsaniz?

Araştıran 5. January 2015 06:12 PM

[QUOTE=Hasan Akçay;19749]Kardes, Allah'in sözlerini dogru nakledelim.
[U]tam kivami[/U]nda olmanizdan söz etmiyor Allah.[/QUOTE]
Öncelikle Allahın sözlerini saptırarak aktarmaktan Allaha sığınırım.Benim aktardığım kendi düşüncelerimdi.Nasıl siz yorum yapabiliyorsanız bende kendi yorumumu yapabiliyorum.Ben savaş esnasında tam kıvamda olmalarında bahsetmedimki bir kere doğru anlaşılsın söylediklerim.Tam kıvamında demekten kastım hazır olmalarıydı yani savaşa zihinsel olarak tam hazır olmaları ama savaş esnasındayken de tekrar motivasyon sağlanması.Bu motivasyon da önceki salattan kısaltma babında.Brifing den kısaltmadan da bahsetmedim zaten brifing salatın kısaltması burdada bir yanlış anlaşılma olmuş yada ben anlatamadım bilemiyorum.Bana komikleşmekten bahsetmişsiniz ama hala salatın nasıl oluyorda namaz olduğunu açıklayamamakla siz biraz komik duruma düşüyorsunuz.Zaten salatın namaz olduğunu hakkıyla açıklayan çıkabilse hemen tevbe edeceğim ve tüm yazılarımı elimden geldiğince düzeltmeye çalışacağım ama malesef heniz öyle bir babayiğit çıkmadı.Son olarak kimseye öfkeli olamam hele hele bu forumda asla olmaz.Ama şöyle olur nasıl bir abi kardeşine,yada bir kardeş abisine sevdiği için kırgın olur bu yüzdende bazen öfkeleniyomuş gibi gözükür benimkide öyle birşey.(Kaldıki bundan önceki yazınızda bu sitede yalan yanlış ve kurana ters olan şeylerin yazıldığından bahsetmiştiniz,bunda kırılmakta haklıyım)Saygısızlık konusuna eğer destekli bir iddianız olsaydı desteksiz demezdim.Bunu saygısızlık olarak kabul etseydiniz kusura bakmayın.

Hasan Akçay 6. January 2015 01:08 AM

[COLOR="Blue"]zaten brifing [U]salatın kısaltması[/U]...[/COLOR]

Tamam, sayalim ki
"briefing [U]salâtin kisaltilmasi[/U]"dir.

Iyi ama salât nedir?

Allah mealen
"Cephede salâttan kisaltmaniz günah degildir"
diyor.

"Salât"in ne oldugunu bilecegiz ki
onu kisaltip BRIEFING üretelim.


*

Benim gördügüm
şudur:

salât (ya da onun [U]kisaltilmasi[/U])
isteklendirme anlaminda BRIEFING
olamaz

çünkü

isteklendirme ihtiyaci
[U]cephe[/U]de
bütün gün duyulur:

gün batimindan karanliga kadar,
karanligin çökmesinden gece yarisina kadar,
gece yarisindan fecre kadar,
fecirden gün dogumuna kadar,
kusluk vakti,
ögleyin,
ögle vaktinden gün batimina kadar...

Su uyur düsman uyumaz.

Yani bütün gün, [B]günün 24 saatinde[/B]
o salât... edilmek zorunda.

Kuran'daki salât ise [COLOR="DarkGreen"]kitâben mevkûtâ[/COLOR] (4:103) olup
yalnizca [B]2[/B] vakittir:

gecenin GÜNDÜZE YAKIN [B]iki[/B] ucu. (11:114)

[U]Cephe[/U]de ikna ve boyun egdirme amaçli EGITIM ÖGRETIM ne kadar Kuran ve GERÇEK DISI ise
isteklendirme amaçli BRIEFING de o kadar Kuran ve GERÇEK DISI. Kusura bakmayin.

bartsimpson 6. January 2015 10:35 AM

Aklıma HomeLand dizisi geldi... (Elin kafiri nasıl savaşıyor görün, göründe salatın ne denli önemli olduğunu kavrayın)

Adamlar artık uyduları da bıraktılar bir kaç km tepemizde dronlarla (yani insansız hava araçları ile ki bunlar 7/24 havada kalabiliyor çünkü güneş enerjisi ile çalışıyor) donumuzun rengini tespit ederken, biz bir orduyu 2 ye bölüp (düşünün bir orduyu diyorum... hayal edin... kaç kişi ve bu işi yaparken nerede saklanacaklar) yarınız salata (yani namaza) durun diğer yarınız dronlara taşa atıp sizi korusun mu diyecez yoksa bu ve bunun gibi tehlikeler ve nasıl korunulması ve stratejiler üretilmesi hakkında insanları mı bilgilendireceğiz.

Valla alnımızın çatına anında füzeyi yeriz DNA'mızı bulamazlar.

Akıllı olun, aklınızı alırlar haberiniz olmaz. Ki haberiniz de yok zaten...

Hasan Akçay 7. January 2015 02:08 AM

Dronlarin cirit attigi günümüzü degil
Nisâ 101-104'ün ortamini konusuyoruz.
Tipki sayin Hakki Yilmaz'in yaptigi gibi.

O ortamda yerine getirilmis olan "salât"i konusuyoruz
"o salât dronlarin ortaminda yerine getirilsin mi getirilmesin mi"yi degil.

Bart kardesim,
sizin bu kadar konu DISINA çikip
görüs alip veriyor GiBi yapmaniz

bizi hiç bi yere vardirmaz,
"[B]Kuran odakli dindarlik[/B]"tan daha da uzaklastirir.

Izninizle
ben yine susma hakkimi kullanacagim.

bartsimpson 7. January 2015 09:02 AM

[QUOTE=Hasan Akçay;19763]
Bart kardesim,
sizin bu kadar konu DISINA çikip
görüs alip veriyor GiBi yapmaniz

bizi hiç bi yere vardirmaz.[/QUOTE]

Valla hocam ister sus... ister konuş... o keyfinin bileceği iş.

Tartışmalarınınızda ve fikir alışverişlerinizde konuları kısır döngüye sokmakta üstünüze yok.

Orjininde insan ve yaşam olan hiçbir konuyu Kuran dışı tutamazsınız.
Buna hakkınız yok.
Bu bağlamdaki fikirleri ve düşünceleri de yok sayamazsınız.
Ama şunu da bil ki Kuran'ı konu dışı diyerek hayatın dışında tutma çabalarınız yüzünde bu emevi zihniyetinden kurtulamıyoruz.

Sen bana 1400 yıl önceki arabın hayatını ve ortamını örnekleyeceğine günümüz sosyal hayatını ve bu ortamda "salatın" nasıl yaşanacağını anlat.

Ne ben arabım ne de burası arabistan.

21. yüzyıla ve Türkiye'ye gel de öyle konuşalım.

han 8. January 2015 01:43 AM

Dostlar,

Kuran'daki öğretinin temelinde;
- dualite([I]niyetinize göre sapmak/kılavuzlanmak için deliller[/I]) [URL=http://www.kuranmeali.com/ayetkarsilastirma.asp?sure=18&ayet=29]18:29[/URL]
- protestanlık([I]çağı-ata öğretisini yargılama ve aklen gerekiyorsa reddiye[/I]) [URL=http://www.kuranmeali.com/ayetkarsilastirma.asp?sure=2&ayet=170]2:170[/URL]
- agnostik yaklaşım([I]bilinemezcilik ilkesiyle ilmi daima Allah'tan dileme, dogmalaşmaktan-radikallikten kaçınma[/I]) [URL=http://www.kuranmeali.com/ayetkarsilastirma.asp?sure=2&ayet=255]2:255[/URL] ve [URL=http://www.kuranmeali.com/ayetkarsilastirma.asp?sure=11&ayet=112]11:112[/URL]

gibi konular var. Ben bu yaklaşımım sebebiyle, kesin-net bir yorum getirmekten genellikle sakınarak, bahşedilen ilmin zamanla artma ihtimalini de umarak, çoğu konuda [B]gelişime açık[/B] yorumları benimsiyorum.

Bu nedenle, salât kelimesinin anlamını da bu şekilde incelememiz gerektiğini düşünüyorum. Biri "kesinlikle bu demektir" diyorsa, o fikirden açıkçası çekiniyorum. Hanifdostlar'da da yazdığım salât çıkarımım şu şekilde;

----------------------------------------------------------------------------------------
Çoğu kaynakta yapılan tanımların özeti ile Salât kelime kökeni;

[B]Salât:[/B] [I]destek(-leme), dayanışma, takip etme, katılma, kutsama, talep etme(dilekçe, rica, dua, yalvarış vb.)[/I]

şeklindedir. Kök anlamlar üzerinde de biraz kafa yorunca; [I]bir işe destek vermek, yardım etmek, tabi olmak[/I] anlamı çıkabileceği gibi, [I]talepte bulunmak, dua etmek[namaz][/I] gibi anlamlar da çıkartılabilir. Kuran ayetlerinde de bu anlamların olduğu görülebilir.

Örn. [I]desteklemek[/I] anlamı [URL=http://www.kuranmeali.com/ayetkarsilastirma.asp?sure=33&ayet=56]33:56[/URL]'da,

rütüel-[I]namaz[/I] anlamı [URL=http://www.kuranmeali.com/ayetkarsilastirma.asp?sure=4&ayet=103]4:103[/URL]'te.

Özetle benim kabulüm;
[B][COLOR=RED]S[/COLOR]A[COLOR=RED]L[/COLOR]AT[/B] = ı[COLOR=RED]SL[/COLOR]ah olma/etme = yardımla(ş)ma, ibadet etme

şeklindedir.

Selamlar.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:29 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam