hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Başlıklara Uymayan Konular (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=19)
-   -   Toplum bilinci (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3545)

kuman 24. June 2017 06:13 PM

Birileri bir maket yapmış,

Yaklaşık %22 5 vakit namaz kılıyor.
Yaklaşık %26 cuma ve bayram namazlarını kaçırmıyor.
Yaklaşık %17 Kur an okuyor.

Yaklaşık %54 halifeliğin gelmesini istiyor
Yaklaşık % 51 oy kullanırken oy verdiği kişinin dindar olması gerektiğini söylüyor.

Bunun sosyolojik ve psikolojik bir açıklamasını yapacak birine ihtiyaç duyuyorum.

bartsimpson 27. June 2017 02:51 PM

[QUOTE=kuman;21897]Birileri bir maket yapmış,

Yaklaşık %22 5 vakit namaz kılıyor.
Yaklaşık %26 cuma ve bayram namazlarını kaçırmıyor.
Yaklaşık %17 Kur an okuyor.

Yaklaşık %54 halifeliğin gelmesini istiyor
Yaklaşık % 51 oy kullanırken oy verdiği kişinin dindar olması gerektiğini söylüyor.

Bunun sosyolojik ve psikolojik bir açıklamasını yapacak birine ihtiyaç duyuyorum.[/QUOTE]

Anket demek istedin herhalde...

Anketi kim yapmış? Bu çok önemli?

kuman 27. December 2017 09:09 AM

Son yayınlanan KHK herkesin dilinde kim ateş püskürüyor kimi olur mu böyle saçma ucu açık bir konu diyor
Kimi bu paramiliter bir grubu kurma ve kollama kararnamesi dir diyor diyor....

Herkes takmış bilmem kaçıncı KHK geçen AF olayına.

Ancak asıl durum farklı sanırım herkes bu ad İLE uğraşıp aşağıda yazan makale konusunu tartışmasın diye

[url]https://odatv.com/okudugumda-saka-zannettim-2712171200_m.html[/url]

Tavsiyem okumanız

kuman 10. March 2018 07:56 AM

" Bir semtin sokak hayvanları siZden kaçmıyorsa orada yaşayın çünkü komşularımız güzel insanlardır."

Eskişehir Belediyesi

Hanif olmak tartışma kavga yada suçlama değil bu şekilde olmalı sanırım
Güçsüzlere karşı sevgi duyan.

kuman 13. March 2018 10:17 AM

1,500,00 tl ile taksi plakası alın
ÖTV siz araç alın
KDV den muaf tutulun
Geçici vergi ödemeyin
Stopaj dan muaf tutulun
Basit usul vergi öde
8.000 tl nemalan
Yılda 6000 tl vergi öde
Senede en az 43,000 tl kazan

Sonra ayaklan. sen kimsin ki taksici
Asgari ücretli 2-3 bin vergi ödüyor yıllık Kazancı'da 20,000 bile değil

Über yabancıymış Türk olsa idi sorun olmayacaktı yani
Sıra kavgasında bile adam öldüren bu adamların artık ciddi bir şekilde rehabilite edilip topluma kazandırılmaları gerekir.

kuman 15. March 2018 07:08 PM

Tarımı doğduğu topraklarda öldürüp, hayali rakamlarla "Tarımda Avrupa birincisiyiz" diyen bakanların ülkesinde halkın sanal çiftlik oyunuyla dolandırılmasında şaşılacak bir şey yoktur...

Kendi üreticisini desteklemeyip, "daha ucuz" diye Ukrayna'dan, Rusya'dan ithal ettiği buğdayla Gaziantep'te makarna yapıp Ortadoğu'ya satarak "tarımsal ihracatta rekor kırdık" diye övünen bakanların ülkesinde, sanal tarım oyunlarıyla bir halkın dolandırılmasında şaşılacak bir şey yok. Milli Tarım diye diye tarımın bel kemiği olan dev kamu fabrikalarını satan, şeker fabrikalarını satışa çıkaran iktidarın iş başında olduğu bir ülkede ithal ineklerden milli gelir elde etmeye çalışan yığınların olmasında yadırganacak bir şey yoktur.

Türkiye günlerdir olağanüstü gündeminin arasında Çiftlik Bank dolandırıcılığını konuşuyor. Arabesk rap'ten, "milli soygun"a evrilen profiliyle dikkat çeken 27 yaşındaki Mehmet Aydın'ın, sanal çiftlik oyunlarıyla son 15 yıldır zihni tütsülenmiş olan milyonların zihnindeki geniş otlakları keşfedince yaklaşık 80 bin kişiden topladığı milyarlarla kayıplara karıştı...

ÜRETİMİN BAŞLADIĞI TOPRAKLAR NASIL BU HALE DÜŞTÜ

Sanal çiftlik oyununa para yatırarak zahmetsizce bir koyup üç alma hayali kuran on binlerce insanın dolandırılma öykülerini dinledikçe Türk toplumunun içinde bulunduğu haleti-ruhiyenin derin dehlizlerinde kaybolup gidiyorsunuz...
İnsanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan tarım devrimi bu topraklarda başladı. Tarım ve hayvancılık üretiminin yazılı olmayan kitabı, on bin yıldır bu coğrafyanın insanlarının hafızalarına 'yaşayarak' kazındı.
Bu yüzden yeni doğmuş bir oğlağın, kuzunun sesi Anadolu insana ruh köklerinden gelen bir ilahi gibi gelir...

Bu yüzden toprağın, samanın, elmanın, ayvanın, kavunun, domatesin, yeşil soğanın kokusu bu ülke insanının hafızasına tapuludur. Çökeleğin, kıllı tulumun, külek yoğurdunun, karın tereyağının kokusu-tadı beş duyusuna kazınmıştır...

Güneşin altında uzanan geniş ovalardan, Torosların teraslanmış dağlık yamaçlarına uzanan binlerce yıllık üretim kültürü en büyük savaşların bile yok edemediği benzersiz bir mirastı. En ağır savaşların ardından toprağına dönüp sarılan Anadolu insanı, Hititlerden bugüne hep üreterek ayakta durdu.

Bu yüzden Türkiye, bir zamanlar ürettikleriyle kendi kendine yeten dünyanın 8-10 ülkesinden biri olarak adını yazdırdı...
10 BİN YILLIK KÜLTÜR, TOKİ EVLERİNDE ÖLÜMÜ BEKLİYOR

Türkiye son yıllarda üretimden koptu. Son 15 yılda Belçika büyüklüğünde ekilebilir tarım arazisi terk edildi. Kırsaldaki üretici nüfusun 'ucuz ve niteliksiz işgücü' olarak kentlere yığılmasıyla yalnızca kırsaldaki tarım arazileri boşalmadı, aynı zamanda 10 bin yıllık üretim kültürüne ait bilgiler de dolaşımdan çıktı. Kentlerde, TOKİ'nin diktiği ruhsuz apartmanlarda, kenar mahallelerin kömür kokan sokaklarında çocuklarının gözlerine baka baka ölümü gözleyen yüzbinlerce üretici, neolitik çağdan bugüne Anadolu insanının kolektif hafızasından aktardığı üretim bilgisini, kendinden sonra hiç bir kimseye emanet edemeyecek oluşunun iç burkulmasıyla sessizce sonunu bekliyor...

Hiç bir kimyacının bilmediği peynir mayaları, hiç bir mimarın-mühendisin görmediği yapı ustalığı, hiç bir veterinerin duymadığı hayvan sağaltım yolları, hiç bir yaşam koçunun anlamadığı uçsuz bucaksız bir 'yaşama tutunma yolu', o yolu tevekkülle yürüyenlerle birlikte, üstelik bir daha geri gelmemek üzere yok olacak.

NEREDE GERÇEK BİR ÜRÜN VARSA PLASTİĞE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR

Binlerce yıldır bu coğrafyaya adapte olmuş, ayrıca bir maliyet gerektirmeyen hayvancılık ve hububat üretimi 'daha çok üretim ve kazanç' saplantısına kurban edilerek 'ıslah' hastalığının pençesinde yok edildi. Nerede bir kıl keçisi, nerede bir kara sığır, nerede bir yerel tohum görse, "bunu ıslah edelim" diyen bakanlar yönetiyor artık bu ülkeyi. Nerede gerçek bir ürün görseler, onu bağlamından koparıp sanal, plastik bir hale getirme histerisine tutulmuş bürokratların ülkesinde yaşıyoruz artık.
TÜRKİYE'NİN EN GÜÇLÜ YANLARI EN ZAYIF YANINA DÖNÜŞÜRKEN

Türkiye bütün yeryüzünde en güçlü olduğu alanlar olan "coğrafya+iklim+üretim+ biyoçeşitlilik= kültür" sarmalının dışına çıkarak kendi elleriyle en güçlü yanını 'en zayıf' yanı haline getirmeyi sırnaşık biçimde 'kalkınma' sayan karar vericiler eliyle adım adım bitirilirken, bu trajik çöküşe alkış tutanların da çoğunlukla o kültür sarmalının içinden gelen kitleler olması bu toprakların en büyük çelişkilerinden biridir.

YEREL TOHUMU YASAKLAYIP SARAYDA DOMATES YETİŞTİRMEK

Anadolu'nun en güçlü yanı olan tarımın, geleceğe giden yol olduğuna işaret edilerek kurulan Atatürk Orman Çiftliğinin arazisi üzerinde yükselen sarayın bahçesinde sebze-meyve, tavuk yetiştirip, "Herkes yerel tohum kullansın, sağlıklı beslensin. Ben öyle yapıyorum" diyebilen First Lady'lerin, atalık tohumları yasaklanan milyonlarla adeta dalga geçtiği bir ülkedir artık burası.

ORTA REFÜJE FİDAN DİKİP 'ORMANLARIMIZI ARTIRDIK' DEMEK

Tarım Bakanlarının 15 yıldır "Tarımda Avrupa'da birinciyiz" diye diye halkla alay ettikleri bir ülkedir burası. Dağı taşı, ağacı kuşu yağmaya açıp; mezarlıklara, cami avlularına ve otoyol kıyılarına, orta refüjlere fidan dikip "dünyada ormanlarını artıran tek ülkeyiz" diye hepimizin aklıyla maytap geçen bakanların ülkesidir burası. HES’lerin tahrip ettiği derelerde tören düzenleyip tel süzgeçlerle yavru balık bırakan, daha sonra da o balıkların yaşaması beklenen dereyi betonla dolduran iktidarların ülkesidir burası. 1000 yıldır Ege’de yaşamış olan zeytin ağacını yerinden söküp Antalya’ya EXPO alanına götürerek Cumhurbaşkanı’na yeniden diktirip, sırnaşıkça ibrikle can suyu dökerek “tutar inşallah” temennisinde bulunan, sonra da o ağacı kurumaya terk eden idarecilerin ülkesidir burası.

RUSYA'DAN BUĞDAY ALIP IRAK'A MAKARNA SATARAK ÖVÜNMEK

Kendi üreticisini desteklemeyip, 'daha ucuz' diye Ukrayna'dan, Rusya'dan ithal ettiği buğdayla Gaziantep'te makarna yapıp Ortadoğu'ya satarak "tarımsal ihracatta rekor kırdık" diye övünen bakanların ülkesinde, sanal tarım oyunlarıyla bir halkın dolandırılmasında şaşılacak bir şey yok. Milli Tarım diye diye tarımın bel kemiği olan dev kamu fabrikalarını satan, şeker fabrikalarını satışa çıkaran iktidarın iş başında olduğu bir ülkede ithal ineklerden milli gelir elde etmeye çalışan yığınların olmasında yadırganacak bir şey yoktur.

ÇİFTLİK BANK DOLANDIRICILIĞINDA ŞAŞILACAK BİR ŞEY YOK

Yıllardır ekonomiden tarıma, ormancılıktan turizme, bilimden teknolojiye, kültürden sanata, akademiden eğitime salt sanal rakamlarla kendini avutması istenen bir toplumun Çiftlik Bank gibi bir oyunda 500 milyarlık dolandırıcılığa kurban gitmesinde anlaşılmayacak bir şey yok.

TARIMSAL ÜRETİM BÜTÜN ZAMANLARIN EN ZORLU DÖNEMİNDE

Gidip bakın Anadolu'nun dört bir yanında üretim kültürü ne hallere sokulmuş. Üretmek, bizzat devlet eliyle bütün zamanların en karmaşık, zor ve insanüstü çaba gerektiren bir uğraşı haline sokulmuş. Yozgat'ın, Polatlı'nın, Konya'nın, Afyon'un, Isparta'nın sokaklarında üreticiler için "proje yazılır, destek, hibe alınır" afişleriyle süslenmiş binlerce ajans türemiş durumda. Üreticiler, dilini, anlamını bilmedikleri karmaşık bir kurgunun labirentinde adeta kayboluyor. Tarım, giderek daha çok rant alanı haline geliyor ve büyük şirketlerin yöneldiği, yığınsal üretim yapılan ve ağır maliyetli bir etkinlik alanına dönüşüyor.

AVUCUNDAKİ TOHUMLA ORTADA KALAN ÜRETİCİLER

Bir bakanlık düşünün, sorumlu olduğu alan tarım üretimi. Bunu da en yalın, en basit haliyle, üreticiyi zora sokmadan yapmak durumunda. Bir üretici düşünün; her yıl avucundaki tohumu toprağa atıp atmamak arasında gerili olan ipte ölüp ölüp diriliyor. Bakanlığın görevi o üreticinin tohumunu güvenli ve gelecek kaygısı taşımadan toprağa ekebilmesini sağlamak. Üreticinin sorumluluğu da binlerce yıllık insanlık emaneti olan elindeki tohumu ekip sevgi ve umutla üretimini sürdürerek gelecek kuşaklara aktarmak...

MİLYONLARCA TOPRAK BİLGESİ ÇÖKÜŞÜ İZLERKEN...

Ancak tarımsal üretim kültürü bu karmaşık ve dolambaçlı, yorucu hız tümsekleriyle doğduğu topraklarda göz göre göre öldürülüyor. Kırsaldaki üretici, dilini ve anlamını bilmediği bir oyunun içine çekilerek ürettikçe batıyor, varını yoğunu yitiriyor. Son 15-20 yılda üretimden kopan milyonlarca 'toprak bilgesi', betonun ve inşaatın kutsandığı bir kalkınma modelinin hızla çöküşe gidişini içi burkularak izliyor.

Çiftlik Bank dolandırıcılığı, üretimdeki sanallaşmanın getireceği büyük çöküşün işaret fişeklerinden biridir...

Yusuf Yavuz

OdaTv den alınmıştır

kuman 20. March 2018 08:19 PM

Matrix ten bir sahne;

''Bunun biftek olmadığını biliyorum ama bu eti ağzıma attığımda matrix bunun bana sulu lezzetli bir biftek olduğunu söyleyecek. Size bir şey söyleyeyim mi ? Cehalet mutluluktur.''

yolcu42 22. March 2018 04:27 AM

Amaç biftek yemekse, yani dünyada mutlu olmaya çalışmaksa cehalet mutluluktur.
Fakat bilinen bir gerçek vardır.
O biftek de,onu yiyen kişi de aslında topraktır ve toprak olacaktır.

Asıl mutluluk ise,
Herşeyin bir yaratıcısı olduğuna ve bunları tekrar yaratmanın ona göre çok kolay olduğuna kesin inanmaktır.
Ve bu o yaratıcının vaadidir.

O zaman tek çabamız biftek yemek olmamalı.
Ne yiyorsak bu bize yaratıcının sunduğu ikramdır.
Gayretimizden sonra tevekkületmeliyiz.
Bize verilene şükretmeliyiz.
Yaratıcı der ki,
«Hatırlayın ki Rabbiniz size: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti.»
(Sure No:14 Ayet No :7)

Asıl amacımız Yaratıcıya kendimizi sevdirmek olmalı

galipyetkin 22. March 2018 05:21 PM

Sevgili yolcu42.

Eleştiriler hep benden geliyor.
Sakın yazdıklarımı dışlama olarak algılama.

Kendi kendine de söylediklerini istersen bir gözden geçiriver.
Ne dersin?

Mesela yazdığın "cehalet mutluluktur."
diyorsun.

-SAHİ Mİ?.... diye kendine sor,
ve çocuklarının geleceğini .......
sakın bilinç sahibi olmaları için okutma ve
"mehir" denilen uyduruk satış parasına, üç kuruşa kızlarını hazırla.
O modda mısın?
He; ne dersln?

Erkekler mi?
Meallerde ne yazıyor?


"Biftek yemek mi?"
"O da ne"?
mi deyip yok mu sayacağız?
Allah'ın yarattığını size göre kimler yemeli(ya da haram)?


DÖRT KİŞİLİK AİLENİN AÇLIK SINIRI 1.637 TL, YOKSULLUK SINIRI 5.331 TL. BİR KİŞİNİN AYLIK GEÇİM MALİYETİ 2.022 TL. MUTFAK ENFLASYONUNDA BİR AYLIK ARTIŞ YÜZDE 1,31.

BİFTEĞİN KİLOSU:60.-TL.

EN DÜŞÜK ÜCRET: 1.600.-Tl.

Ne diyeyim?

Ajda Pekkan'ın bir şarkısı var. "Hür doğdum ben , hür yaşarım" diye ........

Acaba:
"Allahım, şu gecekondu hayatımı gökdelenlerde yaşayanların çöplerini toplayarak sürdürebildiğim için sana şükürler olsun" mu demeliyim?

.....'salakça düşünceler işte' de diyebilirsin.


Saygılarımla.
Galip Yetkin

yolcu42 23. March 2018 03:08 PM

Galip bey.
Bugüne kadar yazdıklarımdan hiç mi beni biraz anlamadınız.
Ben"cehalet mutluluktur" der miyim hiç?

Sadece Dünyada mutluluğu ararsan
"cehalet mutluluktur"

Yarın ölecek ve ahirette gözünü açacak olduğuna kesin inanırsan,(zaten bu akılla olur)
O zaman akıl ışıktır ve dünyayı fazla önemsemezsin.

Örneğin diyelim ki,
Düşünüyorım aklediyorum, fakat dünyada mutluluk arıyorum.
Sonra farkediyorum ki,

1.bir taşın üstünde ayaklarımızın altında magma,üstümüzde dondurucu ölümcül uzay,göktaşları...pamuk ipliğine bağlı dünya.
Enbiya 32.Ayet: Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün âyetlerinden yüz çevirirler.

Enam 65.Ayet: De ki: «Allah´ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter.» Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!

2.ne kadar kazanırsam kazanayım,en fazla 50 yıl sonra ben,sevdiklerim,gördüğüm herkez çürümüş et ve kemik olcak
Araf 185.Ayet: Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah´ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur´an´dan sonra hangi söze inanacaklar?

Nisa 78.Ayet: Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah´tan» derler; başlarına bir kötülük gelince de «Bu senden» derler. «Hepsi Allah´tandır» de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!



3.acaba yarın başıma ne gelecek kaygısı

Bunları bilipte mutlu olabilirmiyim bu dünya da.
Ve derim ki "bunları bilmeyen umursamayan insanlar ne kadar mutlu"

Hayatın gerçeğini bilipte dünyada mutlu olmayı amaç edinen kişi için dünya cehennemdir bence.
Ve der ki" cehalet mutluluk"

Fakat asıl amacın yarın ki ahiret olursa ve bugünü rahmana teslimiyetle,şükür sabır,tevekkülle yaşarsan,
Rahmanın krallığında bugün de yarında mutlu olursun inşallah.

Tekasür5-6"eğer bilseniz cehennemi görürdünüz"


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:04 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam