![]() |
Selamun aleyküm,
[QUOTE=ozkanates;19866]Ankebut 49: 1. bel : hayır 2. huve : o 3. âyâtun : âyetler 4. beyyinâtun : beyan olunan 5. fî : içinde 6. sudûri : göğüsler, sîneler 7. ellezîne : o kimseler 8. ûtû : verilenler 9. el ilme : ilim "[COLOR="Blue"]Hayır, ilim verilenlerin göğsünde beyan olunan [COLOR="Black"](= gizliyken ortaya çıkarılan)[/COLOR] ayetlerdir o.[/COLOR]" Tercümeyi bu şekilde yapmakta Arapça dilbilim açısından bir engel var mı?[/QUOTE] Verilen çeviride bir aykırılık yoktur. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
Teşekkür ederim Halil kardeşim.
|
[CENTER]
“[COLOR="Blue"]Gözler O’nu [U]idrak etmez[/U]. Ve O gözleri idrak eder.[/COLOR]” Enam 103[/CENTER] 1. lâ tudriku-hu : onu [COLOR="Red"]idrak edemez[/COLOR] 2. el ebsâru : görme hassaları (gözler) 3. ve huve : ve O 4. yudriku : idrak eder 5. el ebsâra : görme hassaları (gözler) 6. ve huve : ve O 7. el lâtîfu : lâtif, güzel, hoş, lütfeden 8. el habîru : haberdar olan Tercümelerin yarısı "idrak etmez", yarısı da "görmez" şeklinde yapılmış. Kelimenin Arapça aslı hangisidir? |
[CENTER]“[COLOR="Blue"][U]Gözünüzü açın[/U]/dikkat edin/iyice bilin/şüphesiz ki Allah Muhît'tir, her şeyi çepeçevre kuşatır.[/COLOR]” Fussilet 54[/CENTER]
1. e lâ : (öyle) değil mi 2. inne-hum : muhakkak, gerçekten onlar 3. fî : de, içinde 4. miryetin : şüphe 5. min : den 6. likâi rabbi-him : Rab'lerine mülâki olmak, ulaşmak 7. e lâ : (öyle) değil mi 8. inne-hu : muhakkak, gerçekten o 9. bi kulli şey'in : herşeyi 10. muhîtun : kuşatandır Hanifler.com dahil 4 tercümede verilen "gözünüzü açın" ifadesi... Türkçe mecaz bir karşılık olarak mı verili yoksa, Arapça aslında temel veya mecaz olarak var mı? |
Selamun aleyküm,
[QUOTE=ozkanates;19932][CENTER] “[COLOR="Blue"]Gözler O’nu [U]idrak etmez[/U]. Ve O gözleri idrak eder.[/COLOR]” Enam 103[/CENTER] 1. lâ tudriku-hu : onu [COLOR="Red"]idrak edemez[/COLOR] 2. el ebsâru : görme hassaları (gözler) 3. ve huve : ve O 4. yudriku : idrak eder 5. el ebsâra : görme hassaları (gözler) 6. ve huve : ve O 7. el lâtîfu : lâtif, güzel, hoş, lütfeden 8. el habîru : haberdar olan Tercümelerin yarısı "idrak etmez", yarısı da "görmez" şeklinde yapılmış. Kelimenin Arapça aslı hangisidir?[/QUOTE] Değerli kardeşim, "İdrak" sözcüğü;ulaşma, hedefe varma, bir şeyi tam olarak kavrama vb anlamlarda bir sözcüktür. Gözler idrak edemez anlamındadır. "La t[B]üdrikü[/B]Hul ebsaru " Gözler ONU [B]idrak edemez[/B]/Gözler ONA [B]erişemez[/B],/Gözler ONA [B]ulaşamaz[/B], Gözler ONU [B]kavrayamaz[/B] vb şekillerde tercüme edilir. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
Selamun aleyküm,
[QUOTE=ozkanates;19933][CENTER]“[COLOR="Blue"][U]Gözünüzü açın[/U]/dikkat edin/iyice bilin/şüphesiz ki Allah Muhît'tir, her şeyi çepeçevre kuşatır.[/COLOR]” Fussilet 54[/CENTER] 1. e lâ : (öyle) değil mi 2. inne-hum : muhakkak, gerçekten onlar 3. fî : de, içinde 4. miryetin : şüphe 5. min : den 6. likâi rabbi-him : Rab'lerine mülâki olmak, ulaşmak 7. e lâ : (öyle) değil mi 8. inne-hu : muhakkak, gerçekten o 9. bi kulli şey'in : herşeyi 10. muhîtun : kuşatandır Hanifler.com dahil 4 tercümede verilen "gözünüzü açın" ifadesi... Türkçe mecaz bir karşılık olarak mı verili yoksa, Arapça aslında temel veya mecaz olarak var mı?[/QUOTE] Değerli kardeşim, "Ela"edatı; uyandırma, uyarma edatıdır. Bu nedenle Gözünüzü açın;uyanık olun,dikkat edin vb anlamlarda tercüme edilir. Bu ayette de iki kez "ela" edatı kullanılmıştır. [B]Ela[/B] innehüm fiy miryetin min Lıkai Rabbihim [B]ela [/B]inne[B]Hu[/B] bi külli şey’in Muhıyt [B]Gözünüzü açın!/Uyanık olun!Dikkat![/B] Şüphesiz onlar Rablerine kavuşmaktan bir şüphe içindedirler. [B]Gözünüzü açın!/Uyanık olun!Dikkat![/B] Şüphesiz [B]Allah,[/B] her şeyi kuşatandır. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
Nisa 34. [COLOR="Blue"]Allah'ın, bazı şeyleri bazısına fazla kılması ve erkeklerin mallarından harcamaları nedeniyle erkekler kadınlar üzerine kavvamdırlar [iyi koruyup, iyi gözeticidirler]. Hâl böyle olunca, sâlih kadınlar, Allah'a itaat edicidirler, Allah'ın koruduğu şey nedeniyle ğayb için koruyucudurlar. Nüşûzundan [dikkafalılık yaparak kendisini taciz ve tecavüz riskine atmasından] korktuğunuz kadınlara da öğüt verin ve yataklarında yalnız bırakın ve de [COLOR="Red"]baskı yapın/sürgün edin/dövün[/COLOR]. Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, çok büyüktür.[/COLOR]
Merhaba, kırmızı ile işaretlediğim yer için şöyle bir soru var: "[I][COLOR="red"]Darabe fiilinin sefere çıkmak, göndermek ve uzaklaştırmak anlamın da kullanıldı tüm ayetlerde fiilin başında 'fi' kelimesi var. Nisa 34'te bu kelime yok. Yani fiil asıl anlamı olan vurmak anlamında kullanılıyor. Diğer anlamlarda kullanılan diğer ayetlerde de o anlamı vermesi için farklı kelimeler kullanılıyor. Mesela örnek vermek anlamı için 'mesel' kelimesi kullanılıyor. Fiilin sefere çıkmak, gitmek anlamı şuradan geliyor. İnsanlar yürürlerken ayakları yere vurular. Bu mantıkla ayetlerde drb fiili kullanılıyor. Fiilin asıl anlamı vurmaktır. Başka bir anlamı yok.[/COLOR][/I]" |
Sayın özkanates.
"Darabe" hakkında bu sitede bir kaç yerde bazı açıklamalar yapılmıştı. Ben gramer yönünden değil de mânâsı yönünden bir görüş bildirmek istiyorum. Para kalıbındaki şeklin ve de özelliklerin para yapılacak metale geçmesi ve de aktarılması için yapılan kalıbın metale vurma işlemine "darabe" dendiğini biliyoruz. Fakat buradaki özellik genelin anlayıp anlattığı gibi "vurmak" değil kalıptaki özelliklerin aktarılmasıdır; ki metali para yapan da budur, vurma değil. Verdiğiniz ayeti "işveren ve işçi arasındaki münasebetler" olarak anlayıp da bu yönde bir çeviri yapar da "darabe" ile de işçiye "işverenin iş bakımından arzuladığı bazı özelliklerin ve isteklerinin aktarıldığını ve işçinin işinde o talimatlara yönlendirildiğini" anlatırsanız veya böyle anlarsanız ana konuyu kavramak biraz daha kolaylaşır zannederim. Ama ben olaya "karı koca arasındaki münasebetler" olarak bakıyorum derseniz saygı duyarız. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Selamun aleyküm, değerli ozkanates kardeşim,
“Darb” sözcüğünün türetildiği kök harfler "da-ra-be" dir. Anlamı da “Bir şeyin üzerinde bir şey oluşturmak bir şeyin üzerinde iz bırakmaktır. " Erkeğin dişinin üzerinde iz bırakmasında bile bu kökten türeyen sözcük kullanılır. Yolda yürüyen yürüdüğü yerde iz bıraktığı için darib olarak nitelendirilir. Galipyetkin kardeşimin verdiği örnek de doğrudur. Dikkat ettiyseniz Örtünme ayetindeki ifade de örtülerin ceyblerin üzerine darbedilmesi şeklinde aynı kökten türeyen sözcükle ifade edilmiştir. Örnek verdiğiniz Ayetteki anlamı da, nüşuz eden kadınların öğüt ve bulundukları yerden hicret ettirilmeleri yolu ile kadınların üzerinde bırakacağı izdir. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
Galip ve Halil kardeşlerim,
Sitedeki yazıları okudum. Anladığım kadarıyla aldatılma şüphesi doğduğunda, öğüt ve ayrı yatmak gibi sathi aşamalardan sonra, artık iz bırakacak etkinlikte önlemler alınması kastediliyor. Kişilere ve koşullara göre çok değişen bu zorlu konuda, tek bir kalıp çözüm önerilmemiş ama seçenekler 3 önerme ile sınırlanma yoluna gidilmiş: [CENTER]“[COLOR="Blue"]Güzellikle çirkinlik/iyilikle kötülük bir olmaz! Kötülüğü, en güzel tavırla sav!.[/COLOR]” Fussilet 34[/CENTER] 1- Koşullar içinde mümkün olan en yumuşak önlem: Baskı yapma ve uzaklaştırma. 2- Durum ne kadar kötü olursa olsun, öldürmek bir seçenek değil. [CENTER]"[COLOR="blue"]Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından endişe ederseniz, bir hakem erkek tarafından, bir hakem de kadın tarafından gönderin. Bunlar, barıştırmak isterlerse Allah, kadınla erkeğin aralarını düzeltmede onları başarılı kılacaktır.[/COLOR]" Nisa 35[/CENTER] 3- Yaklaşımda aslolan eşlerin bir arada tutulması. Bu başarılırsa, eskinin hesaplarının artık tutulmaması. Kırmızı ile işaretlediğim Arapça sorusu benim sorduğum değil bana sorulmuş bir soru. Bu konuda görüş varsa dinlemek isterim: [I]"[COLOR="Red"]Darabe fiilinin sefere çıkmak, göndermek ve uzaklaştırmak anlamın da kullanıldı tüm ayetlerde fiilin başında 'fi' kelimesi var. Nisa 34'te bu kelime yok. Yani fiil asıl anlamı olan vurmak anlamında kullanılıyor. Diğer anlamlarda kullanılan diğer ayetlerde de o anlamı vermesi için farklı kelimeler kullanılıyor. Mesela örnek vermek anlamı için 'mesel' kelimesi kullanılıyor. Fiilin sefere çıkmak, gitmek anlamı şuradan geliyor: İnsanlar yürürlerken ayakları yere vurular. Bu mantıkla ayetlerde drb fiili kullanılıyor. Fiilin asıl anlamı vurmaktır. Başka bir anlamı yok.[/COLOR]"[/I] |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:45 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam