![]() |
[QUOTE]Özetle benim kabulüm;
SALAT = ıSLah olma/etme = yardımla(ş)ma, ibadet etme şeklindedir. Selamlar.[/QUOTE] 2/BAKARA-10: Fî kulûbihim maradun, fe zâdehumullâhu maradâ(maradan) ve lehum azâbun elîmun bi mâ kânû yekzibûn(yekzibûne). Onların kalplerinde maraz (hastalık) vardır. Allah da bu sebeple onların hastalığını arttırdı. Tekzip etmiş olmaları (Allah’a ulaşmayı yalanlamaları) sebebiyle onlar için elîm bir azap vardır. 2/BAKARA-11: Ve izâ kîle lehum lâ tufsidû fîl ardı, kâlû innemâ nahnu muslihûn(muslihûne). Onlara (Allah’a ulaşmayı dilemedikleri için, kalpleri engelli ve başkalarını hidayetten men ettikleri için Allah’ın hastalıklarını artırdığı insanlara): “Yeryüzünde fesat çıkarmayın (başkalarını Allah'ın yolundan men etmeyin)!” denildiği zaman: “Biz sadece ISLAH EDİCİyiz.” dediler. 2/BAKARA-12: E lâ innehum humul mufsidûne ve lâkin lâ yeş’urûn(yeş’urûne). Gerçekten onlar, fesat çıkaranlar, onlar değil mi? Ve lâkin farkında değiller. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
Nihayet Nisa-103. ayet hakkındaki şahsi görüşlerimiz de şöyledir.
Nisa-102. ayette müşrik olup da Peygamberimizin salatından sonra bu l03. ayet ile "secde" edenlere hitap edilmektedir: "Peygamber'den aldığınız Allah'ın yardımından/salatından sonra her hal ve durumda, uzaklıktan/cunubluktan kurtulmak için, daima Allah'ı anın, Allah arayışlarınızı sürdürün. Ve bu eylem ve düşünce ile, ulaştığınız hissediş ile siz de "salat-ı ikâme edin/birbirinizle karşılıklı yardımlaşmayı yaşamınızın ana prensibi yapın. Çünkü salat-ı ikâme/Allah'ın yardımını karşındaki ihtiyaç sahibine ulaştırıp toplumsal olarak bölüşme, İslam'ın güçlü bir farzı, aksatılmaz bir vazifesi, mutlak uyulması gerekli bir yasası, ve zorunlu bir ibadetidir." Saygılarımla. Galip Yetkin |
Galip Abi,
Salat-ı ikame yapan bir toplulukta en fazla kaç nesil muhtaç insan görür.(miskinleri ayrı tutuyorum).Tabi Salat-ı ikame ana prensibinde devletinde eşitlikçi, gerçek manada sosyal bir devlet olması gerekir. Bu bağlamda kollektif bir yaşam biçimi için salat-ı ikame olmazsa olmaz diyebilir miyiz. |
Saygın khaos.
Bu günkü devletin bilgiye ulaşma ve ulaştırma, yapma-yaptırma erkiyle ve istatistiki bilgilere ulaşabilme olanaklarıyla, toplumun gücünü elinde bulunduran katmanlarının ve dış güçlerin toplumsal iradeye saygılı olmasıyla veya oldurulmasıyla, ufak tefek aksaklıklar ve organizasyon hataları dışında bir sene içerisinde muhtaçlık/muhtaç insan figürü ortadan kalkar; fakat tam rayına oturtulması ise bir beceri ve mücadeleyi, ve bu da mücadeleye bağlı başarıyı gerektirir. "Ramazan" tanımlamalarının saptırılmasındaki amaç da bu mücadelenin yapılmamaması ve yapılsa bile başarıya ulaşmamasını sağlamaya yönelik saptırımlardır. Başarıya ulaşabilme yolunun ilki uygun ortamı; buna ulaşabilmek için doğruyu içeren Kur'an bilgisi veya mealler üzerinden verilecek doğru Kur'an eğitimi ve o bilgiyi isteme ve uygulama(müslümanlık) gereklidir. O takdirde zaten kollektivist veya sosyal devlet kendiliğinden oluşacak ve o ortamın şartları kendi kurumlarını doğuracaktır. Ancak dikkat edilmesi gereken bu gün tatbik edilen katı kollektivizm veye sosyal devlet düzeni olmayıp İslam'ın tarif ettiği içinde aklın yanında vicdanın da isterseniz Allah korkusunun veya Allah'a (ama pısırıkça değil) sığınmanın(yani Allah'ın gösterdiği yoldan yürümenin) da bulunduğu Kur'an'da anlatılan kollektivizm ki bu yönde Kur'an'da İbrahim Peygamber'in "beyt"inden haşr-9 ayetine kadar birçok tanım, hatta her satırında eşitlik, adalet, "kıst" bulabilirsiniz. Saygılarımla, Galip Yetkin. |
[QUOTE=galipyetkin;19863]Saygın khaos.
Bu günkü devletin bilgiye ulaşma ve ulaştırma, yapma-yaptırma erkiyle ve istatistiki bilgilere ulaşabilme olanaklarıyla, toplumun gücünü elinde bulunduran katmanlarının ve dış güçlerin toplumsal iradeye saygılı olmasıyla veya oldurulmasıyla, ufak tefek aksaklıklar ve organizasyon hataları dışında bir sene içerisinde muhtaçlık/muhtaç insan figürü ortadan kalkar; fakat tam rayına oturtulması ise bir beceri ve mücadeleyi, ve bu da mücadeleye bağlı başarıyı gerektirir. "Ramazan" tanımlamalarının saptırılmasındaki amaç da bu mücadelenin yapılmamaması ve yapılsa bile başarıya ulaşmamasını sağlamaya yönelik saptırımlardır. Başarıya ulaşabilme yolunun ilki uygun ortamı; buna ulaşabilmek için doğruyu içeren Kur'an bilgisi veya mealler üzerinden verilecek doğru Kur'an eğitimi ve o bilgiyi isteme ve uygulama(müslümanlık) gereklidir. O takdirde zaten kollektivist veya sosyal devlet kendiliğinden oluşacak ve o ortamın şartları kendi kurumlarını doğuracaktır. Ancak dikkat edilmesi gereken bu gün tatbik edilen katı kollektivizm veye sosyal devlet düzeni olmayıp İslam'ın tarif ettiği içinde aklın yanında vicdanın da isterseniz Allah korkusunun veya Allah'a (ama pısırıkça değil) sığınmanın(yani Allah'ın gösterdiği yoldan yürümenin) da bulunduğu Kur'an'da anlatılan kollektivizm ki bu yönde Kur'an'da İbrahim Peygamber'in "beyt"inden haşr-9 ayetine kadar birçok tanım, hatta her satırında eşitlik, adalet, "kıst" bulabilirsiniz. Saygılarımla, Galip Yetkin.[/QUOTE] Sayin yetkin, 1 sene demissiniz bunu tekrar dusunseniz. 30 yildan asagi olmaz diyorum ben... ve ilk once nerden baslanacagi belirlenmeli |
[QUOTE=Taner;6171]34.Allah'in, bazi seyleri bazisina fazla kilmasi ve erkeklerin mallarindan harcamalari nedeniyle erkekler, kadinlar üzerine kavvamdırlar [en üst düzeyde [U]koruyup kollayan[/U], gözetenlerdir]. Hâl böyle olunca, sâlih kadinlar, Allah'a itaat edicidirler, Allah'in korudugu sey nedeniyle [COLOR="Red"]gayb için[/COLOR] koruyucudurlar. Nüşûzundan [[B]dikkafalılık[/B] yaparak kendisini taciz ve tecavüz riskine atmasından] korktugunuz kadinlara da, ögüt verin ve yataklarinda yalniz birakin ve de baski yapın/sürgün edin/[COLOR="Indigo"][B]dövün[/B][/COLOR]. Bunun üzerine size saygili davranirlarsa, artik onlar aleyhine baska bir yol aramayin. Allah çok yücedir, çok büyüktür.
Bu âyette, toplumdaki mutlulugun, huzurun ve sulh içinde yaşamanın yolları gösterilmektedir. Bunları maddeler hâlinde sıralayacak olursak: • Erkekler kadinları en iyi sekilde [U]koruyup kolla[/U]mali ve gözetmelidirler. • Sâlih kadinlar, Allah'in bu ilkesine uymalıdırlar. (Çünkü bu ilke kadinlarin (???) korunmasina yönelik olarak konmustur.) • Nüşûzundan [[B]dikkafalilik[/B] yaparak kendisini taciz ve tecavüz riskine atmasindan] korkulan kadinlar, ögüt verilerek, yataklarinda yalniz birakilarak, baski yapilarak/sürgün edilerek/[COLOR="Indigo"][B]döv[/B][/COLOR]ülerek [egitilip rehabilite edilerek] nüşûzdan vazgeçirilmelidir.[35][/QUOTE] [I]Erkekler kadinlari en iyi sekilde [U]koruyup kolla[/U]mali ve gözetmelidirler.[/I] Hayir. KAVVÂM kelimesinin anlamini yalnizca kadinlarin kavvâmi ile SINIRLAYIP [B]daraltmak[/B] yanlis olur çünkü ayette "Allah'in, bazi seyleri BAZISINA fazla kilmasi"ndan söz edildigine göre Allah bazi seyleri örnegin parayi KADINLARA fazla kilabilir. O zaman da kadinlar erkeklerin kavvâmi olmakla yükümlü olurlar. Ve eger sayin Hakki Yilmaz'in öne sürdügü gibi KAVVÂM birilerini [U]koruyup kolla[/U]yanlar ise o zaman da kadinlar erkeklerin koruyup kollayanlari olurlar ve bu ilke kadinlarin (???) korunmasina yönelik olarak konmustur iddiasi havada kalir. Bu bir. Ikincisi, KAVVÂM birilerini [U]koruyup kolla[/U]yanlar degil birilerinin ihtiyaçlarini karsilayanlardir ki o sayede o birileri ayakta durabilecektir. Buna kanit isteyene ayni sûrenin 135'inci ayetine bakmak yeter. Orda deniyor ki [U]adalet[/U]i ayakta tutun ve Allah için tanik olun kûnû [U]kavvâm[/U]îne bil KIST şuhedâe lillah... Hukuk ögretimini ve egitimini veren kurumlar açarak, adalet saraylari yaparak, yargiçlari yeterli gelire kavusturarak... adaletin ihtiyaçlarini karsilayacaksiniz. Ama yargiçlari koruyup kollamak bahanesiyle yönetip yönlendirmeye kalkmayacaksiniz, yoksa size baglanip siz SAHiBiNiN SESi olurlar. Allah saklasin. Adalet muhtaç olmadigi gibi özgür ve bagimsiz da olacak, inanan kadinlar muhtaç olmadigi gibi özgür ve bagimsiz da olacak, inanan erkekler muhtaç olmadigi gibi özgür ve bagimsiz da olacak. Eger "kavvâm"in başina [B]anlam daraltilmasi[/B] gelmezse ayetlerde söylenen budur. |
Bayramınız kutlu olsun. Kurandaki İslamın yeniden ayağa kalkacagi ve din adamlarınin diktasindan kurtulup dinen özgür olacağımız nice güzel bayramlara.
|
Bu sabah namazdan sonra bir adam imama çıkışıyordu. Imam namazi erken kildirmis. Adam yetişememis.
Niye çemkiriyorsun? Sen kimsin? Ne demek sen kimsin? Ben sevabı günahı olan bir kulum. Sen günahsiz misin? Sen gökten mi indin? # Sahi. Neden hükümler verip şeriat bu derler? Bu kustahlik niye? Örneğin neden kadınları dövün derler? |
Sayın Hasan Akçay.
Sizin ve nezdinizde tüm Site'nin bayramı kutlu ve şekerli olsun... [QUOTE] ......... Bu kustahlik niye? Örneğin neden kadınları dövün derler?[/QUOTE] Burada geçen "nisa" kelimesini ister 'kadın', ister 'iş'-'işçi' diye anlamlandırın; dövme kelimesini de "eziyet verme, kişiliksizleştirme" anlamı yerine, "eğitme"; (demiri dövme gibi) "belli bir forma sokma" veya benzeri bir anlamla karşılasak, ne?...... ve nasıl olur? Saygılarımla. Galip Yetkin |
[QUOTE=Taner;6173]59.Ey iman etmiş kimseler! Allah'a itaat edin, Elçi'ye ve sizden olan emir sahibine [yöneticiye] itaat edin. Sonra eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve âhiret gününe inanan kimseler iseniz, onu Allah ve Elçi'ye havale edin. Bu, daha iyidir ve ilkleştirme [çözüm] bakımından daha güzeldir.
... Bu âyette, mü’minlerin itaat edeceği [B]emir sahipleri[/B], [I]sizden[/I] kaydıyla kayıtlanmıştır. Yani mü’minlerin sadece kendilerinden olan emir sahiplerine itaat etmeleri istenmiş, kendilerinden olmayanlara itaat etmemeleri hükme bağlanmıştır. Daha evvel mü’minlere müşrik, münâfık, [U]Yahûdi[/U], [U]Hristiyan[/U] olanları, babaları ve kardeşleri bile olsa [COLOR="Red"]velî[/COLOR] edinmemeleri, onlara velâyet [[COLOR="Red"]yönetim[/COLOR]] yetkisi vermemeleri emredilmişti. Enfâl, Ahzâb ve Âl-i İmrân sûrelerinde işlenen velâyet konusu dikkate alındığında burada geçen “sizden olan emir sahibi” ifadesi daha net anlaşılır.[/QUOTE] Sayin Hakki Yilmaz "yöneten"iniz ile [U]veli[/U]nizi birbirine karistirmis. Oysa yöneteniniz basbakan gibi bir "yönetici"nizdir, veliniz ise devletiniz aleyhindeki [U]isbirlikçi[/U]niz. Ilgili ayetlerde bu açik ve net olarak görülüyor. Mâide 5: Kitab verilenlerin korunan kadinlari size helal kilindi uhılle lekumul... muhsanâtu min ellezîne utûl kitâb Mâide 51: Yahudileri ve hristiyanlari veli edinmeyin lâ tettehızûl yehûde ven nasârâ e[U]vli[/U]yâ Kitab verilenler yahudiler ve histiyanlardir. O halde size helal kilinanlar YAHUDi kadinlar ve HRiSTiYAN kadinlardir. Say ki esiniz yahudidir. Onaylamissiniz onu, hattâ delicesine sevmissiniz ki nikahiniza almissiniz. Es edinmeniz hilal kilinan o yahudi kadini basbakan edinmeniz neden haram olsun? Ama devletiniz aleyhinde işbirlikçi edinemezsiniz onu. |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:38 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam