![]() |
[QUOTE=Hasan Akçay;20707]Elbette.
Ama [I]kadinlarin avretleri yasamin merkezine konmus[/I] diyen ben degilim. O iddia size ait. Kadinlarin avretlerini hangi ayet yasamin merkezine koyuyor? O ayeti gördünüzse, okudunuzsa hangi ayettir, ögrenmek isterdim. Lütfen. [COLOR="Blue"]Ayrica Kuran dünyada yasiyan biz acizler için inmedi mi???? Napicaz yani??? Okuyup hayatimiza tatbik etmeyecekmiyiz??? Kaldirip duvara mi asalm ???[/COLOR] Kuran'a iman ettiyseniz elbet açip okursunuz onu ve kurallara uyarsiniz. Ama iman etmediyseniz... apisarasi açikta dolasan biri bile olabilirsiniz. Ve sizin IRZ anlayisiniz Kuran'dakinden daha KATI olabilir. Örnegin insanlarin oralarina dik dik bakmanin cezasi ölümdür size göre. "Allah'in dini"ne girdikten sonra ise ister KADIN olun ister erkek bakislarinizi kisacaksiniz, apisaranizi saklayacaksiniz. Nûr 30: [B]Inanan[/B] erkeklere söyle, bakislarini kissinlar ve apisaralarini saklasinlar... Nûr 31: [B]Inanan[/B] kadinlara söyle, bakislarini kissinlar ve apisaralarini saklasinlar...[/QUOTE] İkiiiiii - Kendi gözündeki merteği görmez elin gözündeki çöpü görür misali habire aynı şeyi tekrar ediyorsun. Ayeti söyleyen sensin. Soruyu soran benim. Ama ısrarla göster diye bana söylüyosun. Mahremiyet kavramı, yaşamın için de, hatta aile kavramına da girersek, en merkezinde değil midir? Evler insan yaşamının merkezi değil midir? Yatak odası insan yaşamının merkezi değil midir? [URL="http://natgeotv.com/tr/yayin-akisi/haftalik/wild"]NatGeo[/URL]'mu seyrediyoruz? Aslanların yaşamından mı bahsediyorsun? Bir şey daha... Bu dediklerini üzerime alınmadım ama İNSAN olarak rahatsızlık duyduğum için cevap veriyorum. İman etmeyenlerin, apışarası açıkta dolaşan biri bile olabileceğine, ırz anlayışının Kuran'dakinden daha katı olabileceğine, onlara göre insanlara dik dik bakmalarının cezasının ölüm olabileceğine, KURAN AYETLERİNDEN DELİLİNİZ NEDİR? Yoksa bunlar sizin hezeyanlarınız ya da saplantılarınız mı? Ben arapça bilmem, sen daha iyi bilirsin. KURAN senin gibi düşünen MÜSLÜMANLAR için ne diyor aç oku bakalım. Ama gözlerinle oku. Oku da bize de söyle, e mi !... |
[COLOR="Blue"]Bu nedenle Arapça'dan yaptigin çevirinin anlasilamamasi benim degil, senin eksikligin olsa gerek[/COLOR].
Hangi ayetin çevirisinden söz ediyorsunuz? Arapçasini yazar misiniz lütfen. [COLOR="Blue"]...kavram yoksunusun[/COLOR] CANINIZ sagolsun ama uygar olmayi sürdürebilseydiniz keske. Hosça kalin. |
[QUOTE=Hasan Akçay;20710][COLOR="Blue"]Bu nedenle Arapça'dan yaptigin çevirinin anlasilamamasi benim degil, senin eksikligin olsa gerek[/COLOR].
Hangi ayetin çevirisinden söz ediyorsunuz? Arapçasini yazar misiniz lütfen. [COLOR="Blue"]...kavram yoksunusun[/COLOR] CANINIZ sagolsun ama uygar olmayi sürdürebilseydiniz keske. Hosça kalin.[/QUOTE] Ben sana "kavram yoksunusun" deyince uygar olmuyorum. Ama sen bana "imandan yoksun, götü başı açıkta gezen birisi olabilirsin" deyince medeni birisi oluyorsun öyle mi? SANA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM HASAN AKÇAY. SENDE MÜSLÜMAN OLABİLSEYDİN KEŞKE. AMA HER ŞEYDEN ÖNEMLİSİ İNSAN OLABİLSEYDİN KEŞKE... |
Umre denen geziyi de yaptim hacdan sonra.
Bi gün aksam namazi için Medine'deki nebi mescidine girdim. Yer sofralari kurulmustu. [url]http://www.daimihuzur.com/galeri/27-1-mescidi-nebevi-iftar-sofrasi-resimleri.html[/url] Bardaklarda hurma, Tabaklarda hurma helvasi, ayran ya da [B]su[/B]. Kimse yimiyo. "Ama sofrayi kurana ayip oluyo" dedim kendi kendime. Uzandim yemeye. Birisi anlamadigim bi dilde itiraz etti ama sofra sahibi, yaninda çalisan delikanliyla bi bardak hurma yolladi. "Ye! Ye!" diye de isaret etti. Yedim. Ezan baslar baslamaz millet yiyeceklere saldirdi. O zaman kafama dank etti. Iftar sofrasiydi bu. Utandim. Üzerindeki giysiden Hintli oldugunu sandigim birine "Eyvah," dedim "pot kirdim ben." "Yo," dedi. "Herkes oruçlu degil ki burda. Baskalari da yedi." Kulagima bi ses geldi. Tipik Orta Anadolu lehçesi. [I]Yi len Memed yi![/I] Ben utanmistim, bu vatandas niye bu kadar atak ki? Yanina gidip konustum. Meger Memed ve o, otostopla gelmisler buralara. Çok eziyet çekmisler yolda; aç kalmislar. "Yi Memed yi!" dedim. |
[I]Ama iman etmediyseniz... apisarasi açikta dolasan biri bile olabilirsiniz.
Ve [U]siz[/U]in IRZ anlayisiniz Kuran'dakinden daha KATI olabilir.[/I] Güzel kardesim, buradaki SiZ her hangi bi [U]insan[/U] demek. "Yok ben anlatamadim, yok siz yanlis anladiniz" tartismasi baslatmak ta degil niyetim; "siz"i [U]insan[/U] anlaminda kullandim diyorum, o kadar. Aman dikkat. Aslinda aklimdan geçen, Avustralya yerlileri idi. Ve Elmalili'nin [B]apisarasi[/B] dedigi "ferc"in baska, "IRZ"IN baska olduguna dikkat çekmekti. Hadi "ben" diyeyim: Ben beni ameliyat edenlere apisarami teslim ettim ama "IRZ"IMI... asla. |
Selamun aleyküm, değerli Hasan Akçay kardeşim,
[QUOTE=Hasan Akçay;20685]Sayin kuman hemen yukardaki 60 nolu iletinize cevaben söyleyeceklerim daha önce söylediklerimin tekrari olacagi için simdilik cevabim yok. *** Bi köse yazari olarak Cüneyt Ülsever yillarca gerçekleri bi daha bi daha yazdigini ama bunun hiç bi ise yaramadigini görmüs. Artik yazmayacagini ilan etti. Bi sey degistire[U]me[/U]meye kendi küçük dünyamdan tipik bi örnek vereyim. 2007'nin baslarinda (belki adinin geçmesini istemez diye bu yazimdan adini sildigim) bi kardesimiz ve ben hanifdostlarda "[COLOR="DarkGreen"]et-tâbîne gayri ûlil irbeti min er-ricâl[/COLOR]"i müzakere ettik. Hani, 24:31'de geçen ve tesettürcüler tarafindan inanan kadinin "mahrem"leri ilan edilen erkekler... tipki inanan kadinin babasi, erkek kardesi gibi. Ifadenin o kardesimiz tarafindan onaylanip sunulan çevirisi: [I][U]kadin[/U]a ihtiyaci olmayan erkek tâbiler[/I] Oysa dogru çevirinin [B]ihtiyaçsiz erkek tâbiler[/B] olmasi gerekir çünkü Arapça metinde [U]kadin[/U] anlamina gelebilecek hiç bi ifade yok; kardesimizin dikkatini buna çektim. "Tamam ama" dedi, ilahiyatçilar onu [I][B]kadina[/B] ihtiyaci olmayan erkek tâbiler[/I] diye tercüme ediyor, o halde dogrusu odur. [I]Dogrusu odur?[/I] Tesettür ugruna Islama sivastirilan ahlaksizligin, müstehcenligin kaynagidir o çarpitma. Eee? Allah'in o gerçegine kardesimizin dikkatini çektim de degisti? Hiç bisey. * Tesettürlü hanimlara sordum: [I] Ilahiyatcilar diyor ki örnegin hadim edildigi için kadina ihtiyaci olmayan erkek hizmetçiniz, vücudunuzun avret sayilan yerlerini görebilirmis, tipki babaniz gibi. Caizmis bu.[/I] Siz ne diyorsunuz, caiz midir? Saçinizi, memelerinizi ve öteki avret yerlerinizi açar misiniz kadina ihtiyaci olmayan erkek tâbinize? Cevap: [I]Hayir! Çünkü önemli olan onun bana nasil baktigi degil BENiM ona nasil baktigimdir.[/I] Bu kadar. Tesettürlü kardesimiz kadina ihtiyaci olmayan erkek hizmetçisini seksî bulabilir, onunla yatip "Öp beni, SIK beni!" diye sevisebilirmis. Tipki "Muhtesem Yüzyil"daki Sümbül Agaya asik olan kadinin yaptigi gibi. [url]http://www.zapkolik.com/video/muhtesem-yuzyil-109-bolum-sumbulun-askinin-gercek-yuzu-667189[/url] * Bunu baska yerlerde baska kimselere de anlattim. Sonuç? [I]Tamam, tamam... Içindekini kustun iste. Yaylan simdi![/I] Allah'in gerçegi? ________________________________________________ [COLOR="Red"]*[/COLOR]Cevher Hatun, [B]kadina ihtiyaci olmayan[/B] Sümbül Aga'ya evlenme teklif ediyor: [I]Hayatta her seyin bi çaresi bulunur, öyle degil mi. Anasiz babasiz kalmis bi sürü sabi var neticede. Aliriz evimize bir kaç tanesini. Bakariz onlara. Evlatlarimiz olur... Evlatlarimiz olur. Bi aile oluruz... [U]Bi aile oluruz seninle[/U]. Kocaman mutlu bi aile oluruz[/I]. [url]http://www.zapkolik.com/video/muhtesem-yuzyil-113-bolum-sumbule-verilen-ceza-27-kasim-2013-710604[/url][/QUOTE] Hanif Dostlara gönderme yaptığınız kişi - eğer başkası ile de aynı konuda yazışmadı iseniz- dost1 adındaki kişi olan benim. Tüm yazılarınızda çekinmeden ismimi verebilirsiniz. Bence hiç bir sakıncası yok. konuya yabancı olan arkadaşlarımızın da bilgilenmesine yönelik olarak oradaki yazışmalarımızdan sözkonusu ettiğiniz yerleri buraya aktaracağım. [QUOTE]Gönderen: 25 kasim 2006 Saat 10:32 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay Hayır, sevgili yasemin64 kardeşim. Sayın dost1 Allah'ın sözlerini fena halde çarpıtmış. Sayın dost1’in cilbab hakkındaki sözleri ne kadar doğruysa ziynetler hakkındaki sözleri o kadar yanlış. Ve onayladığı meallerin mütercimi Allah’ın sözlerini fütursuzca çarpıtmış. O çarpık ifadelerin yalnızca birine buyurun birlikte bakalım Allah’ın sözleri: ev ittabıyne gayri ûlil ırbeti miner rical Dost1’in onayı: yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar Görüldüğü gibi ilahî sözlerin içinde kadın anlamına gelen ünse kelimesi yok. Sayın dost1 tarafından onayladığı mütercim üretmiş o kelimeyi ve Allah’ın sözlerine eklemiş. Neden? Çünkü şu minareye kılıf arıyor: Allah ziynetler derken gûya ziynet (yerleri) demek istiyormuş yani avret yerleri. Örneğin kolyenin yeri olan gerdan, altın zincirin yeri olan memeler... İşte inanan bir kadın oralarını kendisine bağlı ihtiyaçsız erkeklere açabilirmiş. Allah gûya bunu caiz kılıyormuş. İTTABİIYNE GARİ ÛLİL IRBETİ MİNER RİCÂL, kadına ihtiyaç duymayan erkekler olsun ki kadın oralarını açınca şehvetle bakmasınlar... Ne kurgu ama değil mi. Bunu ben tesettürlü kardeşlerimize hep sordum: Tesettürcüler öne sürüyor ki örneğin altın zincirinizin yeri olan memelerinizi iğdiş erkek hizmetçinize açmanıza Allah izin veriyormuş. Bu iddiaya inanıyor musunuz? Kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkek hizmetçinize memelerinizi açar mısınız? Cevap: Hayır! Çünkü önemli olan asıl benim ona nasıl baktığımdır; onun bana nasıl baktığı değil. Anlaşıldı mı, efendim? Tesettürlü kardeşimiz iğdiş erkek hizmetçisini seksî bulabileceğini söylüyor. Canı çekebilirmiş onu. Hattâ belki evlenecek garibimle; yatağa girecek; fantezik aşk oyunları yapacak. "Öp beni!" diyecek; "Sık beni!" Orgazm oluncaya kadar. Tesettürcü ve namuslu beyler! Acaba Osmanlı sarayında erkeksizlikten imanı gevreyen kadınlar harem ağalarıyla bu tür ilişkilere girmedi mi? Emin misiniz? Bakın, tesettür uğruna İslama boca ettiğiniz fuhuş minaresine asla kılıf uyduramazsınız. Allah’ın sözlerini çarpıtsanız da uyduramazsınız. Çünkü Allah’la inatlaşıyorsunuz. Bırakın bu pis işleri. Bırakın inanan kadının memelerini elin adamlarına açıvermeyi. Utanın biraz. Sübhanallah, Hasan Akçay Gönderen: 25 kasim 2006 Saat 13:43 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay "İttabiıyne gayri ûlil ırbeti miner ricâl"in açılımı şöyle: ittabiıyne: bağlı ırbe: ihtiyaç gayri ûlil ırbe: ihtiyaçsız miner rical: erkeklerden kadınlara bağlı erkeklerden ihtiyaçsız olanlar. Kadınların ihtiyaçsız erkek hizmetçileri. Örneğin günümüzde Bayan Sabancı gibi fabrika sahibi bir iş kadınına bağlı erkek işçiler. İslamın kurulduğu ortamda Hz Hatice gibi kervan sahibi bir iş kadınına bağlı erkek işçiler. Ayette bunların ihtiyaçsız olduğu belirtilmiş ama hangi konuda ihtiyaçsız olduğu yoruma bırakılmış. İki yorum var: (1)Tesettürcülerin yorumu: o erkekler kadın konusunda ihtiyaçsızdır; tıpkı iğdiş haremağaları gibi. Bunun ne kadar abes ve ahlaksız bir iddia olduğunu bir önceki iletimde anlatmaya çalıştım. (2)Başka bir yorum: o erkekler kolye ve zincir anlamındaki ziynetler konusunda ihtiyçsızdır. Açıklamaya çalışayım: Diyelim ki Bayan Sabancı’nın işçileri aralarında para toplayıp doğum gününde ona altın bir zincir armağan ettiler. İhtiyaç duymazlardı o takı ziynetine. Duysalardı armağan etmeyip kendilerine saklarlardı. Kaldi ki Bayan Sabancı kendi verdikleri armağana göz diken o işçileri güvenilir bulmaz, işten atardı. Şimdi ayetteki icazeteti alalım: ziynetlerini kimseye açmasınlar –la yübdîne zînet ehünne hariç -illa kendilerine bağlı ihtiyaçsız erkler -ittiabiıyne gayri ûlil ırbeti miner ricâl Ziynetlerini kimseye açmasınlar ama kendilerine bağlı ihtiyaçsız erkekler başka O erkek işçiler kendi armağanları olan altın zincire ihtiyaç duyazlar ama verdikleri kişinin hoşuna gidip gitmediğini öğrenmek isterler. Bayan Sabancı'nın onu kendilerinden saklaması beğenmediği izlenimini verir. İşçiler kendilerini aşağılanmış hissederler. Onun için blüzünün üstüne takıp onlarae göstermesi yalnzıca caiz değil aynı zamanda zarutettir. Ayette söylenen işte bu. Ama altın zincirin yeri olan memelerini? Asla. Tesettür bid’atı uğruna yüzyıllardır Allah’a atılmakta olan çirkin bir iftiradır bu. Ve İslama boca edilen fuhuş... Sevgi ile, Gönderen: 26 kasim 2006 Saat 04:37 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay Savana kareşim, Takılan ziynetler, sizin de açıkladığınız üzere kadını karşı cinse elbet cazip hale getirir. Ama cazibenin kaynağı yine de malîdir; bedenî değil. Zaten siz de yüzüğün pahasına dikkat çekerek bu gerçeği dile getiriyorsunuz. Ayrıca, düşünülse başka türlü cazibeler de akla gelebilir. Yüzüğün üzerindeki ambleme göre siyasî, dinî, ahlakî... Ama Nûr 31'de sözü edilen cazibe tek: malî cazibe. O yüzden ben bu tür ayrıntılara dalınıp lafın saptırılmasında yarar göremiyorum. Örneğin ziynetlerin değişik ayetlerde değişik anlamlara geldiğinin anlatılması hiçbir işe yaramaz. Çünkü Nûr 31'deki ziynetler örneğin dünya malı olamaz; evlatlar olamaz... Şu iki şeyin yalnızca biri olabilir: (1)ziynetler, (2)ziynetlerin yerleri. Yüce Allah ziynetler diyor; tesettürcüler onu ziynet yerleri diye çarpıtıyor. Fesadın sebebi bu çarpıtma. Allah'ın ziynetler kelimesine beşerin yerler kelimesini ekleyip ziynet yerleri diye üretilen avret türü... Yok öyle bir avret Allah'ın dininde. Tamamen hevadır; vehimdir; fesattır. İslamın başına yüzkızartıcı haller gelmiş bu fesat yüzünden. Benim tepkim buna. Allah'ın dediğini Allah'a bırakmıyorlar. Sanki Allah bir şey demek istemiş de gûya becerememiş; Allah adına deyiveriyorlar. Örneğin Allah "inanan kadınlara bağlı ihtiyaçsız erkekler" diyor. IRBE yalnızca ihtiyaç demek. İhtiyaçsız -gayi ûlil ırbe. "Olmaaaz!" diyorlar. "kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkekler" demek lazım. Bunu tefsir bölümünde yapsalar hoş görmek mümkün ama meal bölümünde yapıyorlar. Oysa meal ASLI GİBİ olmak zorundadır. Sokaktaki insanlar bunun ayırdında değil. Kendilerine dayatılan meallerin ASLI GİBİ olduğunu sanıyorlar yani Allah'ın sözleri. Kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeler ifadesindeki kadına kelimesinin Allah'ın sözü olduğunu sanıyorlar. İyi niyetine bütün kalbimde inandığım yaseminlerimiz bu hinliğin ayırdında değil. İçim yanıyor. Sevgi ile, Hasan Akçay [/QUOTE] [B]Size yazdığım mesaj[/B]: Gönderen: 26 kasim 2006 Saat 04:37 | Kayıtlı IP Alıntı dost1 Selamün Aleyküm! Değerli Hasan Akçay Kardeşim! [COLOR="Blue"]Hasan Akçay yazdı: Hayır, sevgili yasemin64 kardeşim. Sayın dost1 Allah'ın sözlerini fena halde çarpıtmış. Sayın dost1’in cilbab hakkındaki sözleri ne kadar doğruysa ziynetler hakkındaki sözleri o kadar yanlış. Ve onayladığı meallerin mütercimi Allah’ın sözlerini fütursuzca çarpıtmış. O çarpık ifadelerin yalnızca birine buyurun birlikte bakalım Allah’ın sözleri: ev ittabıyne gayri ûlil ırbeti miner rical Dost1’in onayı: yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar Görüldüğü gibi ilahî sözlerin içinde kadın anlamına gelen ünse kelimesi yok. Sayın dost1 tarafından onayladığı mütercim üretmiş o kelimeyi ve Allah’ın sözlerine eklemiş. Neden? Çünkü şu minareye kılıf arıyor: Allah ziynetler derken gûya ziynet (yerleri) demek istiyormuş yani avret yerleri. Örneğin kolyenin yeri olan gerdan, altın zincirin yeri olan memeler... [/COLOR] Yazmış olduğum yazıda böyle bir ifadeyi alıntı yaparak gösterir misiniz? Yazım genelde soruları içeriyor. Sorularla ilgili cevaplarınızı göremedim. Ayette geçen ZİNET kelimesini müteşabih olarak gördüğümden Kur’an’da başka ayetlerde kullanılan ZİYNET kelimelerine gönderme yaparak bu kelime ile ilgili görüşlerin açığa çıkmasını istedim. Bu formu okuyan kardeşlerimizin daha sağlıklı olarak karar verebilmeleri için muhkem,müteşabih ve tevil kelimeleri hakkında kısa bir anlayış sunmak istiyorum. Rabbımız Zümer Suresinin 23. ayeti ile Ali İmran suresinin 7. ayetinde, kuran ayetlerinin muhkem ve müteşabih olduğunu belirtiyor. Muhkem nedir? Müteşabih nedir? Bunlar birbirinin zıttı kavramlar mıdır? Yoksa değil midir? Muhkem ayet, hüküm içeren ayet demektir.Bu ayetler açıktır,nettir ve tek bir anlam ifade ederler. Müteşabih ayet, birden çok, birbirine benzer, birbirinden güzel anlamlar içeren, her bir anlamı da açık olan ayet demektir. Bu tür ayetler; örnekleme ve benzetmelerle her kültür seviyesindeki insanların anlayabilecekleri, Kim, hangi anlamı anlarsa anlasın, bu anlamların hepsinin de, doğru olduğu ayetlerdir. Tevil , kimilerinin yorumlamak, kimilerinin de tefsir diye belirtiği anlamı çarpıtılmış bir sözcüktür. Tevil türediği kökün anlamına sadık kalınarak açıklandığında ise arkalaştırma yani birinci,ikinci,üçüncü gibi ard arda dizme demektir. Müteşabih ayetlerin tevili denildiğinde: Bu tür ayetlerin birbirine benzer , birbirinden güzel anlamlarının birinci, ikinci, üçüncü … şeklinde arka arkaya sıralanmasının olduğu anlaşılmalıdır. “ev ittabıyne gayri ûlil ırbeti miner rical” Evet bu ayetin içinde gerçekten de kadın kelimesi yok. Allah Razı olsun. Ayetin açılımını vermişsiniz. İttabiıyne gayri ûlil ırbeti miner ricâl"in açılımı şöyle: ittabiıyne: bağlı ırbe: ihtiyaç gayri ûlil ırbe: ihtiyaçsız miner rical: erkeklerden kadınlara bağlı erkeklerden ihtiyaçsız olanlar. Kadınların ihtiyaçsız erkek hizmetçileri. Yukarıdaki iletinizde “Görüldüğü gibi ilahî sözlerin içinde kadın anlamına gelen ünse kelimesi yok. Sayın dost1 tarafından onayladığı mütercim üretmiş o kelimeyi ve Allah’ın sözlerine eklemiş. Neden? Çünkü şu minareye kılıf arıyor:” diyorsunuz. “kadınlara bağlı erkeklerden ihtiyaçsız olanlar” “Kadınların ihtiyaçsız erkek hizmetçileri” Yukarıdaki verdiğiniz mealde kadınlara, Kadınların kelimesini nereden bulduğunuzu öğrenebilir miyim? Gerçekten dediğiniz -“ ilahî sözlerin içinde kadın anlamına gelen ünse kelimesi yok.” -gibi ayette ünse kelimesi yok. Değerli Kardeşim! “ev ittabıyne gayri ûlil ırbeti miner rical” Bu ayette “kadına ihtiyaç duymaz olmuş” olarak meallendirilen “gayri ûlil ırbeti” dir. Nedeni de aşağıda belirtiğim tahlilin sonucudur. "mişye" ve "cilse" kelimelerinin "meşy" (yürümek) ve "culûs" (oturma) masdarlarından oluşu gibi, "Irbe" kelimesi, "el-Erbü" masdarındandır. "Erb"; birşeye ihtiyaç hissetmek, düşkün olmak ve arzu duymak demektir. "irbe" kadınlara ihtiyaç hisseden şehevi duygulan olan demektir. "Eryeb" kelimesi de ihtiyaç manasınadır. "gayr" kelimesi iki şekilde okunmuştur. Birinci kıraat İbn Âmir, Ebu Bekir ve Ebu Cafer, istisna veya hal olarak nasb ile (gayra), okumuşlardır ki buna göre bu "kadınlara âciz olarak bulunan hizmetçiler demektir. İkinci kıraat ise, sıfat olarak bunun mecrûr ile (gayri) okumuşlardır Değerli Kardeşim! [COLOR="blue"]“ Neden? Çünkü şu minareye kılıf arıyor: “ diyerek tesbit yapmaya devam etmişsiniz. İşte inanan bir kadın oralarını kendisine bağlı ihtiyaçsız erkeklere açabilirmiş. Allah gûya bunu caiz kılıyormuş. İTTABİIYNE GARİ ÛLİL IRBETİ MİNER RİCÂL, kadına ihtiyaç duymayan erkekler olsun ki kadın oralarını açınca şehvetle bakmasınlar... Ne kurgu ama değil mi. Bunu ben tesettürlü kardeşlerimize hep sordum: Tesettürcüler öne sürüyor ki örneğin altın zincirinizin yeri olan memelerinizi iğdiş erkek hizmetçinize açmanıza Allah izin veriyormuş. Bu iddiaya inanıyor musunuz? Kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkek hizmetçinize memelerinizi açar mısınız? Cevap: Hayır! Çünkü önemli olan asıl benim ona nasıl baktığımdır; onun bana nasıl baktığı değil. Anlaşıldı mı, efendim? Tesettürlü kardeşimiz iğdiş erkek hizmetçisini seksî bulabileceğini söylüyor. Canı çekebilirmiş onu. Hattâ belki evlenecek garibimle; yatağa girecek; fantezik aşk oyunları yapacak. "Öp beni!" diyecek; "Sık beni!" Orgazm oluncaya kadar. Tesettürcü ve namuslu beyler! Acaba Osmanlı sarayında erkeksizlikten imanı gevreyen kadınlar harem ağalarıyla bu tür ilişkilere girmedi mi? Emin misiniz? Bakın, tesettür uğruna İslama boca ettiğiniz fuhuş minaresine asla kılıf uyduramazsınız. Allah’ın sözlerini çarpıtsanız da uyduramazsınız. Çünkü Allah’la inatlaşıyorsunuz. Bırakın bu pis işleri. Bırakın inanan kadının memelerini elin adamlarına açıvermeyi. Utanın biraz.[/COLOR] Sergilediğiniz mizansene ne diyebilirim ki? Karar, bu mizanseni okuyan kardeşlerimizindir. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir. Sevgi,saygı ve muhabbetle . Allah'a emanet olunuz. İlgilenen kardeşlerimiz aşağıdaki bağlantıya tıklayarak yazışmaların tamamını okuyabilirler. [URL="http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=2388&PN=58&TPN=10"]Buraya tıklar mısınız?[/URL] Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir. Sevgi,saygı ve muhabbetle . Allah'a emanet olunuz. |
Selamun aleyküm, değerli bartsimpson kardeşim,
Hasan Akçay kardeşimizle olan yazışmalarınızdaki sözkonusu "avret" sözcüğü ile ilgili oluşan soruları gidermeye yardımcı olur düşüncesiyle: [B]عور - 'avr[/B] sözcüğünden türeyen [B]عورة - 'avret –çoğulu, عورات'tır - 'avrât'tır–[/B] sözcüğü, lügatte "[B]yarık, yırtık, açık, gedik, korumasız[/B]" demektir. İlk vaz'ı, "ağızdaki ön dişlerin gedikliği" anlamındadır. [102–19] Lisânu'l-Arab, “Avr” mad. [B]Sözcüğün Kur'ân'da hangi anlamda kullanıldığını görmek için, sözcüğün geçtiği diğer Âyetlere de bakılması gerekir:[/B] [B](Ahzâb: 13)[/B] Ve hani bunlardan bir grup, "Ey Yesrib [Medine] halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün" diyorlardı. Onlardan bir kısmı da, "Evlerimiz gerçekten [B]savunmasızdır ['avret'tir][/B]" diyerek peygamber'den izin istiyorlardı. Hâlbuki onlar [evleri] [B]savunmasız ['avret][/B] değildi. Onlar, sadece kaçmak istiyorlardı. [B](Nur: 58)[/B] Ey iman etmiş kimseler! Yemînlerinizin sahip olduğu kimseler, sizden erginlik yaşına gelmemiş olanlarınız üç durumda; sabah salâtından önce, öğle vaktinde elbisenizi çıkardığınızda, ışa [gece] salâtından sonra izin istesinler. Bunlar sizin için [B]üç avrettir [açık ve korumasız, üç zamandır][/B]. Bunlar dışında ne size ne de onlara bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, bazınız bazınızın üzerindedir. Allah, Âyetleri size işte böyle açığa koyuyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. Görüldüğü gibi "[B]avret"[/B] sözcüğü, Ahzâb Sûresinin [B]13. Âyetinde 2 kez geçmekte[/B] ve her ikisinde de "[B]açık, korumasız"[/B] anlamında kullanılmaktadır. [B]Nur Sûresinin 58. Âyetinde ise çoğul[/B] hâliyle "[B]avrât"[/B] olarak geçen sözcük, bu kez insanların [B]korumasız, savunmasız [/B]pozisyonunu anlatmak için kullanılmış ve sabah salâtı öncesi, kaylûle denilen öğle vaktindeki uyku zamanı ve yatsı salâtı sonrası, üç avret olarak nitelenmiştir. Gerçekten de kişiye özel bu zamanlar; korunma, savunma, kendine çeki düzen verme imkânının olmadığı zamanlardır. Yukarıdaki Âyetlerden "[B]avret[/B]" sözcüğünün, "[B]muhkem olmayan, sağlam olmayan, kendini koruyamayan[/B]" anlamlarında kullanıldığı kesin olarak öğrenildikten sonra, Nur Sûresindeki, "[B][B]avrâtu'n-nisâ" [kadınların avretleri] tamlamasının[/B][/B] daha kolay anlaşılması mümkündür. "[B][B]Avrâtu'n-nisâ"[/B][/B] tamlamasındaki "[B]avret[/B]" sözcüğü de, aynı anlamda olup, [B]kadınların korunmasız, karşı koyamayan, savunma yapamayan yerleri için kullanılmıştır. Kadınların bu pasif organları ise, cinsel organı ile makatıdır.[/B] Çünkü bu organlar; el, ayak ve göz gibi kendisini dış etkilere karşı koruyamaz, harici etkilere tepki veremez; müdahalelere karşı pasiftir. Kadının avreti konusunda rivâyetlerden kaynaklanan onlarca görüş üretilmiş, mezhepler de birbirinden farklı olarak değişik avret yerleri benimsemişlerdir. Meselâ, Mâlikîler avreti, "galiz[birinci dereceden] avret" ve "hafif[ikinci dereceden] avret" olmak üzere iki kısıma ayırmışlar, cinsel organ ile makatı galiz avret, ziynet sayılan organları da hafif avret olarak kabul etmişlerdir. Mâlikîlerdeki bu anlayışın, yani ziynet sayılan yerlerin ikinci dereceden avret olduğu anlayışının, daha takvâlı bir hayatın amaçlanmasına yönelik, ihtiyatlı bir görüş olarak değerlendirilmesi mümkündür. Fakat bu konudaki yorumcuların ekserisi, kadındaki avreti diz ile göbek arasındaki bölge olarak kabul etmişlerdir. Bizce bu sınır, hem Âyetteki organları hem bu organlara yaklaşma sınırlarını içine aldığından kabule en şayan olanıdır. Ama Âyetin açık ifadesi de kesin olarak bilinmeli ve aksi iddia edilmemelidir. Çünkü eğer Allah isteseydi bu konuda da – Mâide Sûresinin 6. Âyetinde olduğu gibi– milimetrik sınırlar belirlerdi. Kur'ân'da böyle sınırlar belirlenmediğine göre, ayrıntıların değerlendirilmesi Yüce Allah tarafından kullara bırakılmış demektir. Zaten bu konudaki görüşlerin çokluğu ve birbirinden farklılığı da konunun Allah tarafından kullara bırakılmış olmasındandır. Bu açıklamalardan sonra konumuz olan Âyetteki, kadınların avretlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar ifadesine dönülecek olursa, burada bizce, kadınlarının cinsel organlarının işlevlerini henüz öğrenmemiş, bunu anlayabilecek yaşa gelmemiş çocuklar kastedilmektedir. Bu yaşlardaki çocukların cinsel organları da gelişmemiş olduğundan, karşılıklı olarak bir etkilenme söz konusu olmaz. Kusursuzluk sadece Allah!a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
Selamun aleyküm, değerli Hasan Akçay Kardeşim.
[QUOTE=Hasan Akçay;20713][I]Ama iman etmediyseniz... apisarasi açikta dolasan biri bile olabilirsiniz. Ve [U]siz[/U]in IRZ anlayisiniz Kuran'dakinden daha KATI olabilir.[/I] Güzel kardesim, buradaki SiZ her hangi bi [U]insan[/U] demek. "Yok ben anlatamadim, yok siz yanlis anladiniz" tartismasi baslatmak ta degil niyetim; "siz"i [U]insan[/U] anlaminda kullandim diyorum, o kadar. Aman dikkat. Aslinda aklimdan geçen, Avustralya yerlileri idi. Ve Elmalili'nin [B]apisarasi[/B] dedigi "ferc"in baska, "IRZ"IN baska olduguna dikkat çekmekti. Hadi "ben" diyeyim: Ben beni ameliyat edenlere apisarami teslim ettim ama "IRZ"IMI... asla.[/QUOTE] Irzın Türkçeye geçmiş anlamına göre haklısınız ama Arapça olan sözcüğün gerçek anlamına göre ne yazık ki, siz, sizi ameliyat edenlere sadece apışaranızı değil IRZINIZI da teslim etmiş oluyorsunuz. Lütfen anadili arapça olan arkadaşınıza; "Irz nedir?" diye sorar mısınız ? Kusursuzluk sadece Allah!a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
[COLOR="DarkGreen"]et-tâbiîne gayri ûlil IRBETi min er-ricâl[/COLOR]
onlarin [U]KADINA ihtiyaci olmayan erkek tâbileri[/U] degil "IHTIYAÇSIZ erkek tâbileri"dir. Ama say ki KADINA ihtiyaci yoktur o tâbilerin... hiç farketmez yani bu, o erkekleri inanan kadinin erkek kardesi, babasi, amcasi... misillu "mahrem"leri yapmaz. Kanit isteyene Sümbül Aga örnegi yeter. Ne diyor [B]KADINA ihtiyaci olmayan[/B] Sümbül Aga'ya evlenme teklif eden Cevher Hatun: [I]Hayatta her seyin bi çaresi bulunur, öyle degil mi. Anasiz babasiz kalmis bi sürü sabi var neticede. Aliriz evimize bir kaç tanesini. Bakariz onlara. Evlatlarimiz olur... Evlatlarimiz olur. Bi aile oluruz... [U]Bi aile oluruz seninle[/U]. Kocaman mutlu bi aile oluruz.[/I] [url]http://www.zapkolik.com/video/muhtes...im-2013-710604[/url] Tesettürlü hanimlarin "Avret saydiginiz saçinizi basinizi, memelerinizi... KADINA ihtiyaci olmayan erkek tâbilerinize açar misiniz?" sorusuna verdikleri cevap ta bunu gösteriyor: [I]Hayir. Çünkü önemli olan onun bana nasil baktigi degil BENiM ona nasil baktigimdir.[/I] Inanmiyor tesettürlü hanimlar çalinan [B]tesettür minares[/B]ine tesettürcü ulemanin uydurdugu "inanan kadinin [U]KADINA ihtiyaci olmayan erkek tâbileri[/U] onun mahremidir" [B]kilif[/B]ina. |
Neden tesetturlu hanimlara sordunuz sadece tesettursuzlere de sorsaydiniz ya.
Belki mini etek giyen kadinlar baska birsey diyecek bir sorsaniza. |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:45 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam