hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Kuran Merkezli ve Allah odaklı iman! (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=463)
-   -   Soru: Lokmân 28 (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3582)

ozkanates 18. November 2014 02:34 PM

Soru: Lokmân 28
 
[url]http://www.kuranmeali.org/31/lokman_suresi/28.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx[/url]

1. mâ halku-kum : sizin yaratılmanız değil
2. ve lâ ba'su-kum : ve sizin diriltilmeniz değil
3. illâ : ancak, den başka
4. ke : gibi
5. nefsin : nefs
6. vâhıdetin : tek, bir tane
7. innellâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
8. semîun : en iyi işiten
9. basîrun : en iyi gören

Kelime kelime koyunca şu oluyor:
"Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz, tek bir nefs gibisinden başka değil."

Düzgün Türkçe ile Elmalılı'nınki oluyor:
"Sizin yaratılmanız da, ba'solunmanız da ancak tek bir nefis gibidir."

Hanifler.com dahil tüm diğer mealler:
"Sizin oluşturulmanız ve diriltilmeniz ancak bir tek nefsinki gibidir."


Eğer iyelik zamiri varsa (benimki, seninki), "tüm yaratılmalar ve diriltilmeler herhangi bir yaratılma ve diriltilme gibidir" anlamı oluşur. "Bir fabrikadan çıkan tüm ürünler, herhangi bir ürün gibidir" ile aynı.

Eğer iyelik zamiri yoksa, "tüm yaratılmalar ve diriltilmeler tek bir nefs/benlik gibidir" anlamı oluşur.

.

galipyetkin 19. November 2014 12:28 AM

[QUOTE]Kelime kelime koyunca şu oluyor:
"Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz, tek bir nefs gibisinden başka değil."

Düzgün Türkçe ile Elmalılı'nınki oluyor:
"Sizin yaratılmanız da, ba'solunmanız da ancak tek bir nefis gibidir."

Hanifler.com dahil tüm diğer mealler:
"Sizin oluşturulmanız ve diriltilmeniz ancak bir tek nefsinki gibidir."[/QUOTE]

Allah Aşkına anlayan bunu ve dolayısı ile diğer kopyalarını bana açık açık anlatsın ne olur! Birinci sınıftaki bir çocuk böyle bir cümle kursa öğretmeninden dayak yer.
Allah'ın açık seçik ayeti nasıl bu hale getirilir?

Ayet çok basit olarak bu dünyadaki nefsimiz ile öbür dünyada taşıyacağımız nefsin "bir tek", ikisinin de değişik değil "aynı", biri diğerinin kaldığı uyerden "devamı" olduğunu anlatıyor. Yani yaratıldığımızda taşıdığımız ile ahırette diriltiğimizde/ba's edildiğimizde taşıyacağımız nefsin aynı nefis olduğu ve illa/muhakkak bu nefis ve nefisten (mesela, cimrilik yapıp yapmadığı, başkalarının haklarının yeyip yemediği) sorulacağı.

Nedeni de bence, müşriklerin nasıl ki ölünce ceset toprak oluyorsa nefis de yok olacak; yeniden hayata döndürüldüğümüzde/diriltildiğimizde yeni bir vücuda sahip olacağımız gibi yeni bir nefse de sahip olacak dolayısı ile de bu yeni nefs eski nefsten sorumlu olamayacağından sorgu sualden kurtulacağız düşüncelerine karşılıktır.

Saygılarımla,
Galip Yetkin

ozkanates 19. November 2014 08:31 AM

[QUOTE=galipyetkin;19584]Allah Aşkına anlayan bunu ve dolayısı ile diğer kopyalarını bana açık açık anlatsın ne olur! Birinci sınıftaki bir çocuk böyle bir cümle kursa öğretmeninden dayak yer.
Allah'ın açık seçik ayeti nasıl bu hale getirilir?

Ayet çok basit olarak bu dünyadaki nefsimiz ile öbür dünyada taşıyacağımız nefsin "bir tek", ikisinin de değişik değil "aynı", biri diğerinin kaldığı uyerden "devamı" olduğunu anlatıyor. Yani yaratıldığımızda taşıdığımız ile ahırette diriltiğimizde/ba's edildiğimizde taşıyacağımız nefsin aynı nefis olduğu ve illa/muhakkak bu nefis ve nefisten (mesela, cimrilik yapıp yapmadığı, başkalarının haklarının yeyip yemediği) sorulacağı.

Nedeni de bence, müşriklerin nasıl ki ölünce ceset toprak oluyorsa nefis de yok olacak; yeniden hayata döndürüldüğümüzde/diriltildiğimizde yeni bir vücuda sahip olacağımız gibi yeni bir nefse de sahip olacak dolayısı ile de bu yeni nefs eski nefsten sorumlu olamayacağından sorgu sualden kurtulacağız düşüncelerine karşılıktır.

Saygılarımla,
Galip Yetkin[/QUOTE]


Galip kardeşim,

Ayet budur demedim, kelime kelime koyunca bu oluyor dedim.
Sonra "bana göre" düzgün Türkçe ile olan halini verdim ki bu da Elmalılı kardeşiminki oluyor.
Şimdi sen bana dediğini zannederek Elmalılı kardeşime, dayak yiyecek ilkokul çocuğu diyorsun.

İyelik zamiri gibi basit bir dil sorusundan dayak ve çocuk muhabbetine atlamandaki başarın kadar,
Soruyu arada kaynatıp onun yerine bambaşka şeyler anlatmandaki başarın da göz dolduruyor.

Ama bana sorun yok.
Yaratılanı beğenmeyerek yaratanı beğenmemek haddime olmaz.
Sana bu satırları yazanın nefsimden gayrısı olmadığını da biliyorum.
Sen iyelik zamiri hakkında konuşmak istediğinde, ben yine buradayım.

.

galipyetkin 19. November 2014 09:55 AM

Siz de mi Sayın özkanateş.

Herkes niye böyle alıgan ki.

Sizi hep takdirle okuyup, yazılarınız üzerinden notlar alıyorum. Ve yazılarınız dolayısı ile de sizi teşvik babında ilk teşekkürü ve de yazıyı ben yazdım hatırladığım kadarıyla.

Yukarıda yazdıklarımda siz hedef alınıyor değilsiniz ki. Verdiğiniz linkte 35 adet adamın- elmalılı dahil- yazdıklarından da, linki sizin vermeniz sizin onlardan sorumluluğunuzu da gerektirmez ki.
Meal adı altında yazılmış olanların hepsi anlamsız, saptırıcı birer kelimeler topluluğu. Yazdıklarım da bu saptırıcılara. Hepsi ilkokul birinci sınıfta olup da böyle anlamsız, böyle problem cümle kurarlarsa tekrar ediyorum emin olun öğretmenden "dayak" yer. Adamların mealleri meallendirmeye muhtaç. Eğer siz de onlar gibi bir cümle kuruluşunu tasvip ediyorsanız, o zaman isterseniz alıngan davranın.
Konunun esasına gelirsek; iyelik zamiri kulanılsa da kullanılmasa da verilen tercümeler/mealler tarafımdan kabul edilmediği için anlayışım aktarılmıştı. Bunda ne vardı ki? Ne sizin anlatımınız hakkında ve ne de sizi hedefleyen bir şey de yazmadım ki! Bir soru sordunuz anlayışım çerçevesinde anladığıma, (anlaşılamayan)anlaşılana cevap yazdım. Cevabım sizi tasdik edici mi olmalıydı, yalan yanlış, yanıltıcı mı olmalıydı? Çünkü mealler bana göre yanlış ve yanlışa ne cevap verilir? Yalnış yönü belirtilir.
Biz ne yaptık Sayın özkanateş? Bize göre olması gerekeni yazdık.

Benim kınadığım meal adı altında anlamsız ve saptırıcı şekilde kurulmuş cümlelerdi; yazdıklarımı iyi okuyun ve alıngan davranmayın, sizinle alıp da veremediğim bir şey yok ki. Sizin aleyhinizde olmamı gerektirecek bir şey de yok, bir tek yazışma bile. Sizin gibi yazılarıyla siteye katkı sağlayan kişilere biz hep saygı duyarız. Biz ard niyetli olamayız.

Lütfen aydınlatıcı yazılarınıza alıngan davranmadan devam edin.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

ozkanates 19. November 2014 12:00 PM

Benim tarafımda sorun yok Galip kardeşim.
35 mealciye, bu arada Elmalılı'ya da tavır yapacağın aklıma gelmedi.

Ayrıca tezim, 34 mealcinin anlattığının seninkiyle aynı olduğuydu.
Sadece Elmalılı'ninki farklı ve o da farklı bir anlam vermiyor,
Farklı anlamların birbirlerine göre ağırlıklarını değiştiriyor.
Senin detayla verdiğin bunlardan biri.

Sorum yine aynı,
Ayetin Arapça'sında iyelik zamiri var mı, "nefsinki" mi yoksa "nefs" mi.

ozkanates 19. November 2014 12:09 PM

Lokmân 28 bir tanım ayeti değil, müteşâbih bir ayet.
Herkes onda kendi düşüncesini bulacak/derinleştirecek.

"[COLOR="Blue"]Allah, sözün/hadisin en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili mânalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir[/COLOR]." Zümer 23

galipyetkin 19. November 2014 12:32 PM

Özkanateş'ten
[QUOTE]Lokmân 28 bir tanım ayeti değil, müteşâbih bir ayet.
Herkes onda kendi düşüncesini bulacak/derinleştirecek.[/QUOTE]

Bizden
[QUOTE]Biz ne yaptık Sayın özkanateş? Bize göre olması gerekeni yazdık.[/QUOTE]

Uzatmaya gerek görmüyorum.

Yalnızca şunu sorayım herkese. Elmalılı "GİBİ" ifadesini kullanmış; ayet bütünlüğü içinde ayete hangi mânâyı veriyor. Elmalılı ne diyor?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

ozkanates 19. November 2014 03:00 PM

[QUOTE=galipyetkin;19590]
Yalnızca şunu sorayım herkese. Elmalılı "GİBİ" ifadesini kullanmış; ayet bütünlüğü içinde ayete hangi mânâyı veriyor. Elmalılı ne diyor?
[/QUOTE]

Benim sorum "nefsinki gibidir" mi yoksa "nefs gibidir" miden ibaret.
Arapça bilmememden dolayı bir gramer sorusu bu sadece.

Arapça demişken "ba'solunmak",
Arapçada "dirilmek ve/veya yeniden dirilmek" mi yoksa "ölümden sonra yeniden dirilmek" mi :)

galipyetkin 19. November 2014 05:31 PM

Sevgili Özkanateş.

Sorunuzu meale soralım:
1-Nefsinki gibi olan nedir?
veya
2-Nefs gibi olan nedir?

Elmalılı'nın mealini ele aldığımızda iki soru için de cevap:
-sizin yaratılmanız ve de ba'solunmanız.

Şimdi soralım: İnsanın cesedi mi önce yaratılır, nefsi mi?

Şimdi vereceğiniz cevaba göre, daha doğrusu "gibi" kelimesini yerleştirdiğiniz yere göre çözüme ulaşacaksınız.

Evet...?

Vereceğiniz cevap: "sizin yaratılmanız da, ba'solunmanız da ancak bir tek nefis gibi veya nefsinki gibi" dediğinizde nefsin cesetten önce yaratıldığını kabul etmiş olursunuz. Veya tam tersi.
Olabilir mi?
Ayetin amacına uygun mu?
"gibi" kelimesi neyi anlatıyor? Elmalılı ne diyor?

Ben de Arapça bilmiyorum. Ama çözüme ulaştıracak enfes lügatlar var; meselâ: Büyük Larousse.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

dost1 19. November 2014 07:24 PM

Selamun aleyküm, Değerli ozkanates kardeşim.

[QUOTE=ozkanates;19583][url]http://www.kuranmeali.org/31/lokman_suresi/28.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx[/url]

1. mâ halku-kum : sizin yaratılmanız değil
2. ve lâ ba'su-kum : ve sizin diriltilmeniz değil
3. illâ : ancak, den başka
4. ke : gibi
5. nefsin : nefs
6. vâhıdetin : tek, bir tane
7. innellâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
8. semîun : en iyi işiten
9. basîrun : en iyi gören

Kelime kelime koyunca şu oluyor:
"Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz, tek bir nefs gibisinden başka değil."

Düzgün Türkçe ile Elmalılı'nınki oluyor:
"Sizin yaratılmanız da, ba'solunmanız da ancak tek bir nefis gibidir."

Hanifler.com dahil tüm diğer mealler:
"Sizin oluşturulmanız ve diriltilmeniz ancak bir tek nefsinki gibidir."


Eğer iyelik zamiri varsa (benimki, seninki), "tüm yaratılmalar ve diriltilmeler herhangi bir yaratılma ve diriltilme gibidir" anlamı oluşur. "Bir fabrikadan çıkan tüm ürünler, herhangi bir ürün gibidir" ile aynı.

Eğer iyelik zamiri yoksa, "tüm yaratılmalar ve diriltilmeler tek bir nefs/benlik gibidir" anlamı oluşur.

.[/QUOTE]

Ayete dikkat edersek iki tane "ma,la" olumsuzluk edatı ile nefi ispat/olumsuzu ispat edatı "illa" ve teşbih edatı "ke" vardır.
Olumsuzluğun isbatı sözkonusudur. Tıpkı "LA ilahe İLLA Allah" daki "LA" olumsuzluğunu isbat için "İLLA" ispat edatında olduğu gibi.

Lokman 28. Ayetin de iki tane olumsuzluk edatı ile belirtilenin benzetmesi yapılacaktır. Bu benzetme de benzetme edatı olan "ke" ile "nefsin vahidetine" yapılır. Bu durumda çeviri dil kurallarına göre :
"...İlla kenefsin vahidetin..."
"...sadece/ancak bir tek nefsinki gibidir..."
Şeklinde olur.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

dost1 19. November 2014 07:47 PM

Selamun aleyküm, Değerli ozkanates kardeşim,

[QUOTE=ozkanates;19591]Benim sorum "nefsinki gibidir" mi yoksa "nefs gibidir" miden ibaret.
Arapça bilmememden dolayı bir gramer sorusu bu sadece.

Arapça demişken "ba'solunmak",
Arapçada "dirilmek ve/veya yeniden dirilmek" mi yoksa "ölümden sonra yeniden dirilmek" mi :)[/QUOTE]

Aslında bu sözcük diriltme ya da dirilme anlamında değildir.
بعث"BEASE" sözcüğü lügatte “tek başına veya birisiyle birlikte göndermek” demektir. (Tacü’l Arus; c.3, s. 170, 171. “ba’s” mad.)

Kur’an’a bakıldığında, bu sözcüğün “[B]yeniden diriltme”[/B] anlamından çok, “gönderme” anlamında kullanıldığı görülmektedir. Sözcüğün [B]“diriltme”[/B] anlamı da aslında “[B]mezardan gönderme”[/B] anlamından kaynaklanmaktadır.
Ragıp İsfahanî el-Müfredat adlı eserinde de: "el-Ba's sözcüğünün asıl anlamı, bir şeyi harekete geçirme ve yönlendirmedir. Araplar, 'Baastuhu fenbaase=Onu harekete geçirdim, o da hareket etti.' derler. Harekete geçirme, ilintili olduğu olguya göre farklı bir anlam ifade edebilir. Örneğin, 'Baast'ul-baire', 'Deveyi sürdüm' anlamına gelir. Bir ayette ise, 'Ve'l-mevta yeb'asuhumullah=Ölüleri ise Allah diriltir.' buyurulmuştur. Yani Allah, onları kabirlerinden çıkartır ve kıyamete doğru sürükler... Sözleri ile sözcüğün açılımını yapmıştır.
Değerli kardeşim,
Dikkat ederseniz Kur’an’da elçi göndermenin “ بعثbease” fiiliyle ifade edildiği bir çok ayetin olduğunu görürsünüz:

Allah, İsrailoğuları’ndan söz almıştı. İçlerinden on iki nakip [müfettiş/başkan] göndermiştik. Ve Allah demişti ki: “Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazı ikame eder, zekâtı verir, peygamberlerime iman eder, onları destekler ve Allah’a güzelce borç verirseniz, ant olsun ki sizin günahlarınızı örteceğim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere girdireceğim. İşte sizden her kim de bundan sonra küfrederse, gerçekten dosdoğru yoldan sapmış olur. (Maide/12)

Ve eğer ikisinin [karı-kocanın] arasının açılmasından korktuysanız bir hakem onun [erkeğin] yakınlarından, bir hakem de onun [kadının] yakınlarından kendilerine gönderin. Bu ikisi [iki hakem] gerçekten barıştırmak isterlerse, Allah onların [karı-kocanın] arasında geçim verir. Şüphesiz Allah, Alîm’dir, Habîr’dir. (Nisa/35)
De ki: “O, üstünüzden ve ayaklarınızın altından azap göndermeye yahut sizi fırkalara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yetendir.” Bak, onlar iyice anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl evirip çeviriyoruz [inceden inceye açıklıyoruz]. (En’am/65)

İşte o ikisinden birincisinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik de onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar. Ve o yerine getirilmesi gereken bir vaat idi. (İsra/5)

Ve eğer çıkışı isteselerdi, kesinlikle onun [çıkış] için bir takım hazırlık yaparlardı. Fakat Allah, onların gönderilmelerini hoş görmedi de onları yoldan alıkoydu. -Ve “oturun oturanlarla beraber” denildi.- (Tevbe/46)

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

ozkanates 20. November 2014 07:05 AM

[QUOTE=galipyetkin;19592]Sevgili Özkanateş.

Sorunuzu meale soralım:
1-Nefsinki gibi olan nedir?
veya
2-Nefs gibi olan nedir?

Elmalılı'nın mealini ele aldığımızda iki soru için de cevap:
-sizin yaratılmanız ve de ba'solunmanız.

Şimdi soralım: İnsanın cesedi mi önce yaratılır, nefsi mi?

Şimdi vereceğiniz cevaba göre, daha doğrusu "gibi" kelimesini yerleştirdiğiniz yere göre çözüme ulaşacaksınız.

Evet...?

Vereceğiniz cevap: "sizin yaratılmanız da, ba'solunmanız da ancak bir tek nefis gibi veya nefsinki gibi" dediğinizde nefsin cesetten önce yaratıldığını kabul etmiş olursunuz. Veya tam tersi.
Olabilir mi?
Ayetin amacına uygun mu?
"gibi" kelimesi neyi anlatıyor? Elmalılı ne diyor?
[/QUOTE]

Galip kardeşim, benim görüşümde tüm görüşler doğru. Rab ilimde derinleşmemizi istiyor ve ilmin aşamaları var. Tıpkı bir okulun sınıfları gibi, şu sınıf doğru öbürü yanlış demeyiz çünkü hepsi bir ve aynı yol.

Kaldı ki belirttiğim üzere Lokmân 28 bir delil ayet değil, müteşâbih (benzeşmeli) bir ayet. Tüm aşamalara/sınıflara hitap ediyor. Benimkini sorarsan, "önce ceset mi yoksa nefs mi yaratılır" demem çünkü ikisi ayrı ayrı yaratılıp sonra birleştirildiğinden, bir zaman kıyası söz konusu değil.

[QUOTE=galipyetkin;19592]
Ben de Arapça bilmiyorum. Ama çözüme ulaştıracak enfes lügatlar var; meselâ: Büyük Larousse.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.[/QUOTE]

İnternet linki var mı?

ozkanates 20. November 2014 07:20 AM

[QUOTE=dost1;19594]Selamun aleyküm, Değerli ozkanates kardeşim.

Ayete dikkat edersek iki tane "ma,la" olumsuzluk edatı ile nefi ispat/olumsuzu ispat edatı "illa" ve teşbih edatı "ke" vardır.
Olumsuzluğun isbatı sözkonusudur. Tıpkı "LA ilahe İLLA Allah" daki "LA" olumsuzluğunu isbat için "İLLA" ispat edatında olduğu gibi.

Lokman 28. Ayetin de iki tane olumsuzluk edatı ile belirtilenin benzetmesi yapılacaktır. Bu benzetme de benzetme edatı olan "ke" ile "nefsin vahidetine" yapılır. Bu durumda çeviri dil kurallarına göre :
"...İlla kenefsin vahidetin..."
"...sadece/ancak bir tek nefsinki gibidir..."
Şeklinde olur.
[/QUOTE]

Halil kardeşim,

Olumsuzluk eklerinden ve edatlardan bahsetmişsin, "nefsinki gibi"de ise iyelik zamiri var. Kuran.gen.tr'den

Muhammed Esed: [COLOR="Blue"][For Him,] the creation of you all and the resurrection of you all is but like [the creation and resurrection of] a single soul: (25) for, verily, God is all-hearing, all-seeing.[/COLOR]

BY M.H. SHAKIR: [COLOR="blue"]Neither your creation nor your raising is anything but as a single soul; surely Allah is Hearing, Seeing.[/COLOR]

A. YUSUF ALİ: [COLOR="blue"]And your creation or your resurrection is in no wise but as an individual soul: for Allah is He Who hears and sees (all things).[/COLOR]

İngilizce bilgim çerçevesinde,
soul = nefs
soul's = nefsinki

Yani 3 mealci de Türkiye'de yalnız kalan Elmalılı'nın yanında durmuşlar.

ozkanates 20. November 2014 08:54 AM

[QUOTE=dost1;19595]
Aslında bu sözcük diriltme ya da dirilme anlamında değildir.
بعث"BEASE" sözcüğü lügatte “tek başına veya birisiyle birlikte göndermek” demektir. (Tacü’l Arus; c.3, s. 170, 171. “ba’s” mad.)

Kur’an’a bakıldığında, bu sözcüğün “[B]yeniden diriltme”[/B] anlamından çok, “gönderme” anlamında kullanıldığı görülmektedir. Sözcüğün [B]“diriltme”[/B] anlamı da aslında “[B]mezardan gönderme”[/B] anlamından kaynaklanmaktadır.
Ragıp İsfahanî el-Müfredat adlı eserinde de: "el-Ba's sözcüğünün asıl anlamı, bir şeyi harekete geçirme ve yönlendirmedir. Araplar, 'Baastuhu fenbaase=Onu harekete geçirdim, o da hareket etti.' derler. Harekete geçirme, ilintili olduğu olguya göre farklı bir anlam ifade edebilir. Örneğin, 'Baast'ul-baire', 'Deveyi sürdüm' anlamına gelir. Bir ayette ise, 'Ve'l-mevta yeb'asuhumullah=Ölüleri ise Allah diriltir.' buyurulmuştur. Yani Allah, onları kabirlerinden çıkartır ve kıyamete doğru sürükler... Sözleri ile sözcüğün açılımını yapmıştır.
Değerli kardeşim,
Dikkat ederseniz Kur’an’da elçi göndermenin “ بعثbease” fiiliyle ifade edildiği bir çok ayetin olduğunu görürsünüz:

Allah, İsrailoğuları’ndan söz almıştı. İçlerinden on iki nakip [müfettiş/başkan] göndermiştik. Ve Allah demişti ki: “Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazı ikame eder, zekâtı verir, peygamberlerime iman eder, onları destekler ve Allah’a güzelce borç verirseniz, ant olsun ki sizin günahlarınızı örteceğim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere girdireceğim. İşte sizden her kim de bundan sonra küfrederse, gerçekten dosdoğru yoldan sapmış olur. (Maide/12)

Ve eğer ikisinin [karı-kocanın] arasının açılmasından korktuysanız bir hakem onun [erkeğin] yakınlarından, bir hakem de onun [kadının] yakınlarından kendilerine gönderin. Bu ikisi [iki hakem] gerçekten barıştırmak isterlerse, Allah onların [karı-kocanın] arasında geçim verir. Şüphesiz Allah, Alîm’dir, Habîr’dir. (Nisa/35)
De ki: “O, üstünüzden ve ayaklarınızın altından azap göndermeye yahut sizi fırkalara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yetendir.” Bak, onlar iyice anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl evirip çeviriyoruz [inceden inceye açıklıyoruz]. (En’am/65)

İşte o ikisinden birincisinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik de onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar. Ve o yerine getirilmesi gereken bir vaat idi. (İsra/5)

Ve eğer çıkışı isteselerdi, kesinlikle onun [çıkış] için bir takım hazırlık yaparlardı. Fakat Allah, onların gönderilmelerini hoş görmedi de onları yoldan alıkoydu. -Ve “oturun oturanlarla beraber” denildi.- (Tevbe/46)
[/QUOTE]

Bilgiler için teşekkür ederim. "Biriyle veya tek başına göndermek" ve "mezardan göndermek" anlamları bendeki diğer ayetler ile uyumlu iken aşağıdaki ayetlerde sıra problemi çıkıyor:
[CENTER]“[COLOR="Blue"]Allah, diriltir de öldürür de.[/COLOR]” Ali İmran 156
“[COLOR="Blue"]diriltir de öldürür de.[/COLOR]” Tevbe 116
“[COLOR="blue"]O diriltir, O öldürür.[/COLOR]” Araf 158
“[COLOR="blue"]diriltir ve öldürür.[/COLOR]” Duhan 8
“[COLOR="blue"]diriltir, öldürür.[/COLOR]” Hadid 2[/CENTER]

Gözlemime göre Kuran'da kelimelerin kendisi gibi dizilişi de bilgi içeriyor. Yukarıdaki ayetlerde önce diriltilme olduğuna göre....
"biriyle veya tek başına göndermek"... bir alemden diğerine göndermek, sonraki ölüm de geri döndürmek oluyor.
"mezardan göndermek"... ise mümkün değil çünkü "mezardan gönderilen" daha sonra ölecek.

Son seçenek benim rastgelmediğim... "Kuran ifadelerinde olay sırası gözetilmez, sıralı olaylar rastgele sırayla verilir"i düşünmek.

galipyetkin 20. November 2014 08:55 AM

özkanateşten:
[QUOTE]İnternet linki var mı? [/QUOTE]

-Hayır, bende yok.
Bende 24 ciltten oluşmuşu var.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

dost1 20. November 2014 11:07 AM

Selamun aleyküm, Değerli ozkanates Kardeşim,


[QUOTE=ozkanates;19598]Bilgiler için teşekkür ederim. "Biriyle veya tek başına göndermek" ve "mezardan göndermek" anlamları bendeki diğer ayetler ile uyumlu iken aşağıdaki ayetlerde sıra problemi çıkıyor:
[CENTER]“[COLOR="Blue"]Allah, diriltir de öldürür de.[/COLOR]” Ali İmran 156
“[COLOR="Blue"]diriltir de öldürür de.[/COLOR]” Tevbe 116
“[COLOR="blue"]O diriltir, O öldürür.[/COLOR]” Araf 158
“[COLOR="blue"]diriltir ve öldürür.[/COLOR]” Duhan 8
“[COLOR="blue"]diriltir, öldürür.[/COLOR]” Hadid 2[/CENTER]

Gözlemime göre Kuran'da kelimelerin kendisi gibi dizilişi de bilgi içeriyor. Yukarıdaki ayetlerde önce diriltilme olduğuna göre....
"biriyle veya tek başına göndermek"... bir alemden diğerine göndermek, sonraki ölüm de geri döndürmek oluyor.
"mezardan göndermek"... ise mümkün değil çünkü "mezardan gönderilen" daha sonra ölecek.

Son seçenek benim rastgelmediğim... "Kuran ifadelerinde olay sırası gözetilmez, sıralı olaylar rastgele sırayla verilir"i düşünmek.[/QUOTE]

Yoktuk(memat), var edildik (muhyi), tekrar yok olacağız (memat) ve ahirete sevkedileceğiz.

Lokman suresinseki nefs sözcüğünde iyelik zamiri yoktur ancak cümle nefi isbat/ olumsuzu isbat cümlesidir. Bu nedenle de gramer kuralları gereği tek nefsin belirtilmesi gerekir bu nedenle de çeviride iyelik zamiri kullanılır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Alah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

galipyetkin 20. November 2014 05:51 PM

Biz "nefis kelimesi"nin iki anlamı var diye biliyoruz:

1-Özvarlık, özbenlik, kişi, kişilik, ademoğlu.
Bu anlamı ile ayetin mânâsı aşağı yukarı şöyle olmalı: "Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz, bir tek kişinin/şahsın/canın yaratılması, diriltilmesi gibidir."

2-İnsanın fizyolojik gereksinmelerinin ruhsal enerjisinin merkezi, benlik. Bitmez tükenmez istemleriyle tutkulu ve tiryaki yapan talep merkezi. Ego.
Nefsin bu tanımını (lügatlardan bakılarak daha iyi ve komple bir tanıma ulaşılabilir.) göz ardı edemeyiz. Ayette "nefis" kelimesi gelişi-güzel seçilmiş olamaz. O halde bu tanıma göre de ayeti anlamlandırmak gerekir.
İşte biz de Bunu soruyoruz.
Diyoruz ki: "Elmalılı "[I]gibi[/I]" kelimesini de kullanarak ne diyor?"

Birinci sahifede de şöyle sormuşuz: "Yalnızca şunu sorayım herkese. Elmalılı "GİBİ" ifadesini kullanmış; ayet bütünlüğü içinde ayete hangi mânâyı veriyor. Elmalılı ne diyor?"

Bu yönde beni aydınlatacak bir dost arıyorum. Lütfen.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

dost1 21. November 2014 01:07 AM

Selamun aleyküm, Değerli Galip Yetkin Kardeşim,

[QUOTE=galipyetkin;19601]Biz "nefis kelimesi"nin iki anlamı var diye biliyoruz:

1-Özvarlık, özbenlik, kişi, kişilik, ademoğlu.
Bu anlamı ile ayetin mânâsı aşağı yukarı şöyle olmalı: "Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz, bir tek kişinin/şahsın/canın yaratılması, diriltilmesi gibidir."

2-İnsanın fizyolojik gereksinmelerinin ruhsal enerjisinin merkezi, benlik. Bitmez tükenmez istemleriyle tutkulu ve tiryaki yapan talep merkezi. Ego.
Nefsin bu tanımını (lügatlardan bakılarak daha iyi ve komple bir tanıma ulaşılabilir.) göz ardı edemeyiz. Ayette "nefis" kelimesi gelişi-güzel seçilmiş olamaz. O halde bu tanıma göre de ayeti anlamlandırmak gerekir.
İşte biz de Bunu soruyoruz.
Diyoruz ki: "Elmalılı "[I]gibi[/I]" kelimesini de kullanarak ne diyor?"
Birinci sahifede de şöyle sormuşuz: "Yalnızca şunu sorayım herkese. Elmalılı "GİBİ" ifadesini kullanmış; ayet bütünlüğü içinde ayete hangi mânâyı veriyor. Elmalılı ne diyor?"

Bu yönde beni aydınlatacak bir dost arıyorum. Lütfen.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.[/QUOTE]

Arap dilinde “nefs” sözcüğü; bir şeyin iç ve dış yapısıyla ve özellikleriyle tamamını, yani öz yapısını, şahsına özgülüğünü ifade etmek üzere kullanılan bir zamirdir. (Lisan ül Arab; c:5, s:647–652)

Sorunuz üzerine Merhum Elmalı'nın tefsirine baktım. Lokman 28 için dediği şudur:"Sizin yaratılmanız da tekrar diriltilmeniz de ancak bir tek nefsin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir. Gerçekten Allah her şeyi işitir ve görür."

Bu cümleden benim çıkardığım: Halkedilecek ve ba's edilecek bütün nefislerin halkedilerek ba's edilmesinin tek bir nefsin halkedilerek ba's edilmesi nasılsa öyle olacağının bilgisidir.

Değerli kardeşim,
Âyette geçen "kenefsin vahıdetin"de "KE";bir şeyin iç ve dış yapısıyla ve özellikleriyle tamamını, yani öz yapısını, şahsına özgülüğü olan tek nefs benzetmesi içindir.

Âyet:Tüm nefislerin halkedilmelerinin ve ba's edilmelerinin tek nefsin halkedilip ba's edilmesi kadar olduğunu vurgulayarak buna inanmayan müşriklere yeniden halkedilip, ba's edilerek hesaba çekileceklerinin haberini vermektedir.

Âyetin inişi ile ilgili de:"Âyet-i Kerîme Ubeyy b. Halef, Ebu'l-Esedeyn ile el-Haccac b. es-Sebbak'ın oğulları Münebbih ile Nubeyh hakkında inmiştir. Bunlar Peygamber [sav]'a şöyle demişlerdi: “Yüce Allah bizleri halden hale geçirerek yarattı. Önce bir nutfe, sonra sülük gibi bir kan pıhtısı, sonra bir çiğnem et, sonra bir kemik olduk. Bu sefer sen kalkmış, hep birlikte ve bir anda yeniden diriltilip yaratılacağımızı söylüyorsun.” Bunun üzerine Yüce Allah: "Sizin yaratılmanız ve öldükten sonra diriltilmeniz ancak bir nefs gibidir" buyruğunu indirdi. Çünkü kullar için zor gelen herhangi bir şey, Yüce Allah'a zor gelmez. Onun bütün kâinatı yaratması tıpkı bir tek canı yaratması gibidir. Muhakkak Allah söyledikleri her şeyi İşiten’dir, yaptıkları her şeyi Gören’dir." şeklinde açıklama bulunmaktadır.(Kurtubi; Ahkamil Kur'an)

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

galipyetkin 21. November 2014 08:09 AM

[B]dost 1[/B]'den
[QUOTE]Âyette geçen "kenefsin vahıdetin"de "KE"; [B]bir şeyin iç ve dış yapısıyla ve özellikleriyle tamamını[/B], yani öz yapısını, şahsına özgülüğü olan tek nefs benzetmesi içindir.[/QUOTE]

Fazla uzatmadan;
"KE" ifadesinin tanımı yeterince aydınlatıcı. Fazla kaşımaya gerek yok. Teşekkürler.
Biz "bir şeyin iç yapısı" ifadesiyle o şeyin/nefsin/bireyin" günah ve sevaplarını anlıyoruz. Dolayısı ile yukarıda verdiğimiz tanım bu bilgilerle tamamlanarak kanımca şöyle olmalı[B]"Sizin yaratılmanız da diriltilmeniz de ancak bir tek nefsin ([I]günâhları ve sevapları ile[/I]) yaratılması ve diriltilmesi gibidir.[/B]
Meallerin bir eksikliği, yalnızca bu sitede, [B]hanifler. com[/B]'da izah edilip açıklanmış oldu.

Ama milyonlarca meal okuyan(yani Arapça bilmeyen, bilse dahi bu hususu fark edemiyen) milyonlarca insan bu bilgiden mahrum.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

ozkanates 21. November 2014 09:48 AM

[QUOTE=galipyetkin;19601]Biz "nefis kelimesi"nin iki anlamı var diye biliyoruz:

1-Özvarlık, özbenlik, kişi, kişilik, ademoğlu.
Bu anlamı ile ayetin mânâsı aşağı yukarı şöyle olmalı: "Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz, bir tek kişinin/şahsın/canın yaratılması, diriltilmesi gibidir."

2-İnsanın fizyolojik gereksinmelerinin ruhsal enerjisinin merkezi, benlik. Bitmez tükenmez istemleriyle tutkulu ve tiryaki yapan talep merkezi. Ego.
Nefsin bu tanımını (lügatlardan bakılarak daha iyi ve komple bir tanıma ulaşılabilir.) göz ardı edemeyiz. Ayette "nefis" kelimesi gelişi-güzel seçilmiş olamaz. O halde bu tanıma göre de ayeti anlamlandırmak gerekir.
[/QUOTE]

Nefs konusu gerçekten çok önemli ve tasavvur etmek için emek gereken bir konu. Çünkü bu kelime Kuran'da çift anlamlı... verdiğin tanımların ikisi de doğru:

[CENTER]“[COLOR="Blue"]O Allah ki, rahmeti [U]kendi nefsi[/U] üzerine yazmıştır.[/COLOR]” Enam 12
“[COLOR="blue"]Allah şunu da söyledi: …İsa dedi: "… Sen benim nefsimde olanı bilirsin ama ben [U]senin nefsinde[/U] olanı bilmem."[/COLOR]” Maide 116[/CENTER]
Allah nefs sahibi.

[CENTER]"[COLOR="Blue"]Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp [U]ruhumdan içine üflediğim[/U] zaman, önünde hemen secdeye kapanın.[/COLOR]" Hicr 29[/CENTER]
Diğer nefsler Allah’ın nefsinden.

[CENTER]“(yemin olsun) [COLOR="Blue"][U]Nefse[/U]1 ve onu [U]düzgün bir biçimde[/U]2 [U]şekillendirene[/U]1. [U]Ardından da ona bozukluğunu[/U]3 ve takvasını [U]ilham edene[/U]3 ki, nefsi temizleyip arındıran, gerçekten kurtulmuştur. Onu kirletip [U]örtense[/U]3 kayba uğramıştır.[/COLOR]” Şems 7-10[/CENTER]
1- Allah’ın kendi ruhundan şekillendirerek yarattığı ruhların her biri bir nefs.
2- Allah pozitivite olduğundan bu ilk yaratılışta her nefs pozitivitede (melek).
3- Sonra Allah tarafından örtülerek = kendini unutarak negativiteye iner (cin, adem, insan).

[CENTER]“[COLOR="blue"]Nefs, [U]Rabbimin merhamet ettiği durumlar[/U]1 hariç, olanca gücüyle [U]kötülüğü emreder[/U]2.[/COLOR]” Yusuf 53
“[COLOR="blue"][U]Zulüm ve böbürlenmeyle, ona karşı çıktılar[/U]1. Oysaki [U]nefsleri, onun gerçekliğine kanaat getirmişti[/U]2.[/COLOR]” Neml 14
“[COLOR="blue"][U]İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah'tandır[/U]1. [U]Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir[/U]2.[/COLOR]” Nisa 79[/CENTER]
1- Allah’dan olan nefs pozitivitede, 2- Örtülmüş/inmiş nefs negativitede.

[CENTER]“[COLOR="blue"]Onlar [U]zulmü bize yapmadılar[/U]1, [U]onlar[/U]2 [U]kendi nefslerine[/U]3 [U]zulmetmekteydiler[/U]4.[/COLOR]” Bakara 57
“[COLOR="blue"][U]Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez[/U]1. Ama [U]insanlar[/U]2 [U]kendi nefslerine[/U]3 [U]zulmediyorlar[/U]4.[/COLOR]” Yunus 44[/CENTER]
1- Zulüm, Allah’dan ve diğer insanlardan değil,
2- İndiği negativite hali, 3- Pozitivitedeki nefsin kendine, 4- Zulmeder.

[CENTER]“[COLOR="blue"]Hani Mûsa, toplumuna demişti ki: "Ey toplumum, [U]buzağıyı tanrı edinmenizle[/U]2 [U]kendi nefslerinize[/U]3 [U]zulmettiniz[/U]4. Hadi, yaratıcınıza, Bâri'nize [U]tövbe edin[/U]5; [U]nefslerinizi öldürün[/U]1.[/COLOR]” Bakara 54
“[COLOR="Blue"][U]Her nefs, ölümü tadacaktır[/U]1; [U]sonra bize döndürüleceksiniz[/U]5.[/COLOR]” Ankebut 57.[/CENTER]
1- Nefsi öldürmek, nefsin ölmesi… ölmek, can vermek, intihar etmek değil…
2- İndiği negativite halinin, 3- Pozitivitedeki nefsin kendine, 4- Zulmedişinin,
5- Bilincine varma ile, nefsin inmiş halinin sona ermesi = pozitiviteye dönüş.

[CENTER]“(yemin olsun) [COLOR="blue"][U]Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene[/U]1. [U]Ardından da ona bozukluğunu[/U]2 ve [U]takvasını[/U]3 ilham edene ki, [U]nefsi temizleyip arındıran[/U]4, gerçekten kurtulmuştur. [U]Onu kirletip örtense kayba uğramıştır[/U]2.[/COLOR]” Şems 7-10[/CENTER]
1- Pozitivitede yaratılan nefs, 2- Örtülerek negativiteye iner.
3- Sonra takva ile, 4- Temizlenip arınır = pozitiviteye döner.

Özetle "nefs" iki anlamlı çünkü nefsin iki hali var. Bu konunun kargaşaya girmesi bence çok daha genel bir tercüme sorunundan geliyor. Teknik terimler eş anlamlıları ile tercüme edilmemeliler. Bu eş anlamlıların da eş anlamlıları olur ve böylece kavram genişleye genişleye kaybolur gider. Teknik terimler kendileri olarak kullanılmalılar (nefs nefs olarak) ki, anlamları sadece kullanıldıkları yerden (Kuran'dan) gelsin, kullanıldıkları yerle tanımlansın/sınırlansın/anlamlansın. Yukarıdaki örnek; ruh, melek, cin, adem, insan, iblis, şeytan, cehennem, cennet başta olmak üzere tüm diğer Kuran terimleri için de geçerli.

ozkanates 21. November 2014 01:31 PM

[QUOTE=galipyetkin;19601]
Diyoruz ki: "Elmalılı "[I]gibi[/I]" kelimesini de kullanarak ne diyor?"

Birinci sahifede de şöyle sormuşuz: "Yalnızca şunu sorayım herkese. Elmalılı "GİBİ" ifadesini kullanmış; ayet bütünlüğü içinde ayete hangi mânâyı veriyor. Elmalılı ne diyor?"[/QUOTE]

Elmalılı: "[COLOR="Blue"]Sizin yaratılmanız da, ba'solunmanız da ancak tek bir nefis gibidir.[/COLOR]" Lokmân 28

"Gibi" benzetme edatı, anlatılan konuda bir benzetme, bir benzeyan-benzetilen ikilisi olduğu için. Bu sebeple "ölerek yaşamını kaybeden ile, ahiret gününde yeniden dirilen tek bir nefs gibidir" anlamı düşüyor. Çünkü bu ikisi "aynı nefs gibidir, birbirlerine benzerler" değil, "aynı nefstir". Belirtilen seçenekte bir benzeyen-benzetilen ikiliği olmadığından, benzetme edatı kullanmaya ihtiyaç olmazdı.

Ayetin bana göre 2 görevi var.

1-
a) "Ve, -da" bağlacı "ba'solunmak" kelimesinin "yaratılmak" anlamında olmadığını, farklı olduğunu tanımlar.
b) Bu, yukarıda verdiğim ayetlerde de (olaylar ayetlerde oluş sırasıyla verilir ilkesi gereği) tanımlı.
c) b maddesi ile... "mezardan göndermek" anlamı düşer.
d) b maddesi ile... "biriyle veya tek başına göndermek", iki alem arasında [I]karşılıklı[/I] göndermeye dönüşür.

Bana göre şu ayet kelimeyi tanımlıyor: “[COLOR="blue"]Siz şunu da söylemiştiniz: "Ey Mûsa! Biz, Allah'ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız." Bunun üzerine [U]sizi yıldırım çarpmıştı[/U]. Ve [U]siz bakıp duruyordunuz[/U]. [U]Sonra, ölümünüzün ardından sizi dirilttik[/U] ki, şükredebilesiniz.[/COLOR]” Bakara 55-56. Burada kelime "iki alem arasında karşılıklı göndermek" anlamını koruyarak, "diriltmek" anlamına daralıyor. Bir alemden öbürüne göndermek = bir alemde öldürmek = diğer alemde "diriltmek".

2-
"Gibi" benzetme edatına dönersek o, "ölme ve dirilme"de değil, "siz"de benzetme yapıyor. "Siz hepiniz, yaratılmanız ile ve diriltilmelerinizle tek bir nefs gibisiniz". "Tek nefsiniz" diyemezdi çünkü bu durumda Allah'ın nefsi dışında nefs yok anlamına gelirdi. Oysaki her insan bir nefs, Nisa 79. Ve tüm bu nefsler tek bir nefsten, Hicr 29. Özetle "gibi" benzetme edatı, çoklukta teklik ilkesini, teklik "gibi" olma ilkesini, çokluğun varlığı reddetmeden izah ediyor.
[COLOR="White"].[/COLOR]

ozkanates 21. November 2014 03:03 PM

[QUOTE=dost1;19602]
Sorunuz üzerine Merhum Elmalı'nın tefsirine baktım. Lokman 28 için dediği şudur:"Sizin yaratılmanız da tekrar diriltilmeniz de ancak bir tek nefsin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir. Gerçekten Allah her şeyi işitir ve görür."

Bu cümleden benim çıkardığım: Halkedilecek ve ba's edilecek bütün nefislerin halkedilerek ba's edilmesinin tek bir nefsin halkedilerek ba's edilmesi nasılsa öyle olacağının bilgisidir.
[/QUOTE]

Bunu konuşmuştuk: "Bir fabrikadan çıkan tüm ürünler, o fabrikadan çıkan herhangi bir ürün gibidir" (bana göre tüm yorumlar doğru olduğundan bu da doğru, ben sadece alternatifimi sunuyorum).

[QUOTE=dost1;19602]
Âyette geçen "kenefsin vahıdetin"de "KE";bir şeyin iç ve dış yapısıyla ve özellikleriyle tamamını, yani öz yapısını, şahsına özgülüğü olan tek nefs benzetmesi içindir.

Âyet:Tüm nefislerin halkedilmelerinin ve ba's edilmelerinin tek nefsin halkedilip ba's edilmesi kadar olduğunu vurgulayarak buna inanmayan müşriklere yeniden halkedilip, ba's edilerek hesaba çekileceklerinin haberini vermektedir.

Âyetin inişi ile ilgili de:"Âyet-i Kerîme Ubeyy b. Halef, Ebu'l-Esedeyn ile el-Haccac b. es-Sebbak'ın oğulları Münebbih ile Nubeyh hakkında inmiştir. Bunlar Peygamber [sav]'a şöyle demişlerdi: “Yüce Allah bizleri halden hale geçirerek yarattı. Önce bir nutfe, sonra sülük gibi bir kan pıhtısı, sonra bir çiğnem et, sonra bir kemik olduk. Bu sefer sen kalkmış, hep birlikte ve bir anda yeniden diriltilip yaratılacağımızı söylüyorsun.” Bunun üzerine Yüce Allah: "Sizin yaratılmanız ve öldükten sonra diriltilmeniz ancak bir nefs gibidir" buyruğunu indirdi. Çünkü kullar için zor gelen herhangi bir şey, Yüce Allah'a zor gelmez. Onun bütün kâinatı yaratması tıpkı bir tek canı yaratması gibidir. Muhakkak Allah söyledikleri her şeyi İşiten’dir, yaptıkları her şeyi Gören’dir." şeklinde açıklama bulunmaktadır.(Kurtubi; Ahkamil Kur'an)
[/QUOTE]

Yukarıdakinin aynısı, müşrikler "Allah insanları yarattı ama diriltemez" veya "herkesi birden diriltemez" demişler. Kuran'da bu iki önermeyi yaptıkları ayetleri biliyorsan paylaşmanı rica ederim. Bunları Kurtubi kardeşim üzerinden değil de Kuran'daki yerlerini görüp üzerine düşünmek isterim.

ozkanates 21. November 2014 03:16 PM

[QUOTE=galipyetkin;19603]
Biz "bir şeyin iç yapısı" ifadesiyle o şeyin/nefsin/bireyin" günah ve sevaplarını anlıyoruz. Dolayısı ile yukarıda verdiğimiz tanım bu bilgilerle [B][COLOR="Red"]tamamlanarak[/COLOR][/B] kanımca şöyle olmalı[B]"Sizin yaratılmanız da diriltilmeniz de ancak bir tek nefsin ([I][COLOR="red"]günâhları ve sevapları ile[/COLOR][/I]) yaratılması ve diriltilmesi gibidir.[/B]
Meallerin bir eksikliği, yalnızca bu sitede, [B]hanifler. com[/B]'da izah edilip açıklanmış oldu.[/QUOTE]

[CENTER]“[COLOR="Blue"]Biz [U]kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık[/U].[/COLOR]” Enam 38

“[COLOR="blue"]Biz [U]ayetleri[/U], gerçeği apaçık bilmek isteyenler için [U]iyiden iyiye açıklamışızdır[/U].[/COLOR]” Bakara 118

"[COLOR="blue"]İyice araştırıp kavrayan bir topluluk için [U]ayetleri biz tam bir biçimde ayrıntılı kıldık[/U].[/COLOR]" Enam 98

“[COLOR="blue"]Bilgi ile donanmış bir toplum için [U]ayetleri[/U], Arapça bir Kur'an halinde [U]ayrıntılı kılınmış bir kitaptır bu[/U].[/COLOR]” Fussilet 3[/CENTER]

galipyetkin 21. November 2014 04:52 PM

Sayın özkanateş.

Bizden bir alıntı yapıp peşinden de bazı ayetleri zikrederek, bizim ayetlerde ve kitapta tahrifat yaptığımız intibaı uyandırmışsınız.

Alıntıladığınız Elmalılı'nın MEALi'nin ayetler gibi dokunulmazlığı mı var?

Herkesin sizin gibi, benim gibi nefs kelimesinin iki mânâsını da bilemiyeceğini düşünerek, hatta bilmediklerini bilerek, değil ayetin, mealin bile bütünlüğüne dokunmadan misal olarak "kanımca şöyle olmalı" diyerek hem de parantez içerisinde ÖNERİmizi yazıp okuyanların fikir ve bilgi sahibi olmalarını arzu etmiştik.

Şöyle soylesek değişir mi?:
-"[B]Sizin yaratılmanız da diriltilmeniz de ancak bir tek nefsin (günâhları ve sevapları ile) yaratılması ve diriltilmesi gibidir.[/B]" diye ANLAŞILMALIdır.-
Acaba bu durumda da, "düşünce yönünden....." diye eleştirir misiniz?

Beğenmedi iseniz siz bir öneri getirin ve fikirlerinizi ortaya koyun; ama polamiğe yol açmayın lütfen.

Saygılarımla
Galip Yetkin.

ozkanates 24. November 2014 09:11 AM

Galip kardeşim,
Tekamül yolcuları için tekamülün her adımı aynı güzellikte.
"Tahrifat" denenler, benim için ancak aynı tekamülün farklı adımları.

Benim önerimi sormuşsun, benim önerim tek kelime değiştirmemek.
Mealde her izahat, anlamı kendi tekamül adımına çekmek.
Orjinal ise tüm adımlar için.

ozkanates 24. November 2014 09:22 AM

"[I]Herkesin sizin gibi, benim gibi nefs kelimesinin iki mânâsını da bilemiyeceğini düşünerek, hatta bilmediklerini bilerek[/I]"...

Kuran taahhüt ediyor ki, o ayrıntılı, eksiksiz, çelişkisiz ve anlaması kolay.
O halde neden kimin neyi bilip bilmediğine yoğunlaşıp izahatlere girişelim.
Ayrıntılı, eksiksiz, çelişkisiz ve anlaması kolay olana izah neden gereksin.

Burak Özdemir kardeşim, "Allah'ın ilmi Allah'ın ilmini öğretme ilmini de içerir".

galipyetkin 24. November 2014 10:09 AM

Pübliye edilmiş bir [B]MEAL[/B], tekrar ediyorum Kur'an'ın kendi kendini taahhüt etmesi değil; "Meal"dir. Elmalılı'nın Meali bile olsa yanlış veya eksiklikler taşıyorsa veya ayetin mânâsını tam olarak vermiyorsa tekâmüldeki öğreniciler için yanıltıcıdır. Bu nedenle biz eksik veya aksaklıklarının gösterilmesinden/izahından yanayız.

Teşekkürler ve iyi günler.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

ozkanates 24. November 2014 10:28 AM

Bahis Elmalılı değil. Kendisi 35 meal + Halifler.com içinde farklı olan olduğu için bahis oldu.
Önerimi sordun, "meal/tercüme yaparken kelime eklememek-çıkarmamak" dedim, bahis bu.

Ben de teşekkür eder, iyi günler dilerim.

ozkanates 28. November 2014 09:14 AM

Arapça bilmediğimi baştan belirterek, Kuran'ın "detaylı, eksiksiz, çelişkisiz, kolay anlaşılır" olma için uyguladığı terim metodojisi algım:

- Her Kuran terimi tek anlam içerir; farkı/benzer anlamlar kullanılmaz.
- O tek anlam mutlaka tanımlanır, okurun seçimine bırakılmaz.
- O tanım, o terimin kullanıldığı ayetlerden en az biri ile yapılır.
- O ayet, diğer anlamların kullanılamadığı bir yapıda tasarlanmıştır.
- Tüm diğer ayetler, terimin o tek anlamına uyar ve o anlam ile okunur.
- O tek anlam, kendinden sonraki başka bir terimin tanımında kullanılır.
- Her terim için, ilk terimden o terime olan tanım dizisini izlemek gerekir.

Kuran'daki terimlerin farklı/benzer anlamları da rastgele olmayıp kendi görevleri için tasarlanmışlar. Her tekamül kademesi, terimlerin farklı/benzer anlamlarından kendi tekamül aşamalarına uyanı seçer. Tüm ayetler o "seçilen" anlama mükemmelen uyarak anlam bütünlüğü oluşturur. Böylece Kuran, her tekamül kademesine aynı anda rehberlik eder.

Bu sistem o kadar başarılı ki, hiç kimse dışarıda kalmaz. Her tekamül kademesi kendi Kuran anlayışından o kadar emin olur ki, tüm gruplar kendilerine apaçık olan bilgileri diğerlerinin anlayamamasına şaşar, birbirlerinin akılsızlığına hayret ederler :).

.

ozkanates 28. November 2014 09:19 AM

Bu sabah Kuran'da "zikir" terimini taradım.
Yukarıdaki metodojide tekil anlam: Vahiyi hatırlama/hatırlatma.

ozkanates 4. December 2014 03:11 PM

"zikir" kelimesi örneği üzerine bir deneme:

[CENTER]“[COLOR="Blue"]Hamt, âlemlerin Rabbi Allah'adır.[/COLOR]” Fatiha 2[/CENTER]
Allah, tüm alemlerin Rabbi.
[CENTER]“[COLOR="blue"]Ve o [COLOR="Black"](Kuran)[/COLOR], âlemlere vahyi hatırlatmadan başkası değil.[/COLOR]” Kalem 52[/CENTER]
Vahyi tüm alemlere,
[CENTER]“[COLOR="blue"]Ve seni [COLOR="Black"](Muhammed)[/COLOR] âlemlere rahmetten başkası için göndermedik.[/COLOR]” Enbiya 107[/CENTER]
Resulü de.

Görüş varsa dinlemek isterim.

ozkanates 3. January 2015 10:06 AM

[url]http://www.kuranmeali.org/23/muminun_suresi/100.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx[/url] :

1. leal-lî : böylece ben
2. a'melu sâlihan : salih amel (nefsi tezkiye edici amel) yaparım
3. fîmâ : içinde, o şeyde, hakkında
4. terektu : bıraktım, terkettim
5. kellâ : hayır, asla
6. innehâ : muhakkak o
7. kelimetun : bir kelimedir, sözdür
8. huve : o
9. kâiluhâ : onun söylediği (söz)
10. [COLOR="Red"]ve min verâi-him : ve onların arkalarından[/COLOR]
11. berzahun : bir berzah vardır
12. ilâ yevmi : güne kadar
13. yub'asûne : beas olunacaklar, yeniden diriltilecekler

[CENTER]“[COLOR="Blue"]Onlardan birine ölüm geldiğinde, "Rabbim, beni geri döndürün” der. “Ki bıraktığımda hayır ve barışa yönelik işler yapayım". Hayır, bir kelime ki bu, o söyler onu. Dirilecekleri güne kadar [U]arkalarında[/U] bir engel var.[/COLOR]” Muminun 99-100[/CENTER]

Altını çizdiğim "arkalarında" kelimesi tercümelerin yarısında "arkalarında" yarısında "önlerinde" diye verilmiş. Bu konuda görüş var mı?

dost1 3. January 2015 11:37 PM

Selamun aleyküm,

Lütfen [B]Casiye;45/10[/B] ile [B]Buruc;85/20 [/B]ye bakar mısınız?

ozkanates 5. January 2015 01:36 PM

İlkinde "önlerinde" ve "arkalarında" yine yarı yarıya iken, ikincisinde "arkalarında" denmiş.

Hanifler.com ilkine "ötelerinde" (ki "önlerinde" olarak anlıyorum), ikincisine "arkalarında" demiş.

?

dost1 5. January 2015 04:35 PM

Selamun aleyküm,

[QUOTE=ozkanates;19750]İlkinde "önlerinde" ve "arkalarında" yine yarı yarıya iken, ikincisinde "arkalarında" denmiş.

Hanifler.com ilkine "ötelerinde" (ki "önlerinde" olarak anlıyorum), ikincisine "arkalarında" demiş.

?[/QUOTE]

Değerli kardeşim,
"Vera" sözcüğü ile ilgili bazı lügat ehli ezdattan ifadesini kullanarak ön,arka olarak belirtir. Çoğunluk ise ezdattan olmadığını belirtir. Meallerde ön,arka,öte diye çevrilen sözcükde dikkat edilmesi gereken tek şeyin vera sözcüğünün konuşanın konumuna göre olması gerektiğidir.

Ahmet,Mehmet ve Ali var.
Mehmet, Ali'nin arkasında Ahmet'in ise önündedir. Bu duruma göre Ali ,Ahmet'in verasındadır. Mehmet'in ise önündedir ancak verasında değildir. Vera sözcüğünü "senden gizli taraf" olarak algılarsak yanılmamış oluruz.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

ozkanates 5. January 2015 05:03 PM

Buna göre önümdekinin ne olduğunu bildiğimde o "önümdeki" oluyor.
Önümdekinin önündekinin ne olduğunu bilmediğimde, o bilmediğim "vera" oluyor.
Bu da sanırım "ne olduğu bilinemeyecek kadar uzakta, ötede olan" anlamında.

Bu durumda ayetin tercümesi şu mudur:

[CENTER]“[COLOR="Blue"]Onlardan birine ölüm geldiğinde, "Rabbim, beni geri döndürün” der. “Ki bıraktığımda hayır ve barışa yönelik işler yapayım". Hayır, bir kelime ki bu, o söyler onu. Dirilecekleri güne kadar, ne olduğunu bilemeyecekleri kadar ötelerinde bir engel var.[/COLOR]” Muminun 99-100


[/CENTER]

dost1 5. January 2015 07:10 PM

Selamun aleyküm,

Değerli kardeşim, Allah razı olsun. Örneğimizde görüldüğü gibi Ahmet'e göre Ali, Mehmet'in arkasındadır, Mehmet de önündedir. Meallerdeki ön arka olayı buradan kaynaklanıyor. Ayet'i bağlamından koparmadan verirsek:
Mü'minun;99,100:
"Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde, “Rabbim, terk ettiğim şeylerde sâlihi işlemem için beni geri döndür” dedi. Kesinlikle onun düşündüğü gibi değil! Bu, şüphesiz onun söylediği bir sözdür. Onların tekrar diriltilecekleri güne kadar onların veralarında /ötelerinde/arkalarında bir engel vardır." şeklinde olur. Doğaldır ki, engel oldukları bildirilmiş ama engelin nasıl ve niceliği bildirilmemiştir.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunur.

ozkanates 6. January 2015 08:23 AM

Allah senden de razı olsun, demek istediğini şimdi anladım. Yani kişinin duruşuna göre "vera" ön de olabilir arka da. Ayet engelin yeri konusunda bilgi vermiyor, sadece bir engel olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla tercümeyi yapan, kendindeki öbür alem algısına göre, engeli önde veya arkada olarak tercüme ediyor.

ozkanates 6. January 2015 03:43 PM

Hadid 3 'ü şu şekilde tercüme etmenin bir engeli var mı?

[CENTER][COLOR="Blue"]"Evvel/başlangıcı olmayan, Âhir/sonu olmayan, Zâhir/dışta gözle görülen, Bâtın/içte gizli olan O’dur.[/COLOR]” Hadîd 3[/CENTER]



[COLOR="White"].[/COLOR]

dost1 7. January 2015 12:07 AM

Selamun aleyküm,

[QUOTE=ozkanates;19761]Hadid 3 'ü şu şekilde tercüme etmenin bir engeli var mı?

[CENTER][COLOR="Blue"]"Evvel/başlangıcı olmayan, Âhir/sonu olmayan, Zâhir/dışta gözle görülen, Bâtın/içte gizli olan O’dur.[/COLOR]” Hadîd 3[/CENTER]



[COLOR="White"].[/COLOR][/QUOTE]

Değerli kardeşim,

"Evvel" sözcüğü En'am 163, A'raf 143 de:"...ve ene [B]evvel[/B]ül müslimiyn/Ve ben mü'minlerin evveliyim";
Bakara 41 de;"...ve la tekünu [B]evvele[/B] kâfirin bihi/Ve o gerçeği örtenlerin evveli olmayın..." şeklinde geçmektedir.

"[B]Evvel"[/B] sözcüğü için "[B]başlangıcı olmayan"[/B] ifadesinden çok [B]"ilk"[/B] sözcüğü daha uygun olur. Kur'an'da, "[B]te'vil[/B]" ve "[B]evla"[/B] da "[B]evvel[/B]" gibi "[B]e-v-l"[/B] kök harflerinden türeyen sözcüklerdendir.

"[B]Ahir"[/B] sözcüğü "[B]evvel"[/B] sözcüğünün zıttıdır.
"[B]Tehir,bilahare,teehhur,uhravi,muahhar"[/B] sözcükleri Türkçemizde de kullanılan ve "[B]ahir"[/B] sözcüğü gibi aynı kökten türeyen farklı kalıplardaki sözcüklerdir. Bu nedenle "[B]ahir"[/B] sözcüğü için "[B]sonu olmayan"[/B] dan çok "[B]son"[/B] sözcüğü daha uygun olur.

"[B]Zahir"[/B] sözcüğü de [B]"batın"[/B] sözcüğünün zıttıdır. "[B]Zahir[/B]" ve "[B]batın"[/B] için belirttiğiniz anlam kullanılabilir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunur.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:35 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam