hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Kur’an (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Kadına Şiddet Ve İdam Cezası. (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3611)

halukgta 18. February 2015 05:57 PM

Kadına Şiddet Ve İdam Cezası.
 
Allah Kur’an ı bizlere bir rehber, yol gösteri bir güneş olsun diye gönderdiğini söyler. Ama bizler İslam toplumları olarak, Kur’an dan öyle uzak yaşıyoruz ki, kendi nefsimizde bir din yarattık adeta.


Kur’an ile yönetildiğini iddia eden ülkeler bile, zina yapanın cezası Kur’an da belli olduğu halde, zinanın cezasının recim, yani taşlayarak öldürme olduğunu iddia ederek, Allah a da böylece iftira atarak, kadını taşlayarak öldürmeyi, dinden saymışlardır.


Her ne hikmetse, kadın taşlayarak öldürüldüğü halde, bu zinayı yapan erkekten hiç haber alınmaz. O masumdur, sanki kadın zinayı tek başına yapmış gibi. Erkeğin siz taşlanarak öldürüldüğünü duydunuz mu? Duymazsınız, çünkü öyle bir din yarattık ki Kur’an dan uzaklaşarak, erkeklerin hükümranlığında, kadınlara baskı ve adeta zulüm dini oluşturuldu. ELBETTE BU ALLAH IN DİNİ, ASLA DEĞİLDİR.


Hatırlayınız Allah Âdemi yarattı, ama onu yalnız bırakmadı. Çünkü yaratılan hiçbir canlı tek başına yaşayamaz. Bizleri Rabbimiz çifter çifter yaratmıştır. Allah Âdem peygamberimize yaşamında eşlik etmesi, ona uyum sağlaması için, aynı nefisten kadını da yarattı ki, böylece anlaşabilsinler. Buradan da şu anlaşılıyor, kadın erkeksiz, erkekte kadınsız olamaz. Ama biz erkekler her nedense kadına, yaşantımızda gereken değeri veremedik. Eğer erkek kadın olmadan, huzurlu bir ortam kuramıyor ve yaşayamıyorsa, bu demektir ki kadın ve erkek bir birlerine karşı aynı değerdedir. Allah Kur’an da kadın ve erkeğin, bir birine ayrılmaz bir ikili oluşunu, şu cümle ile anlatır.


( ONLAR, SİZİN ÖRTÜLERİNİZ, SİZ DE ONLARA ÖRTÜSÜNÜZ. )


Birbirini tamamlayan, bir diğeri olmadan gerçek hayatı yaşayamayan, birbirlerinin eksiğini, noksanını örten nasıl olurda bir diğerinden daha üstün olur?


İslam toplumlarına şöyle bir bakın. Kadının Kılık kıyafetinden tutun, özlük haklarına kadar, erkeklerin insafına bırakılmıştır. Üzücü olan ise kadınlarımıza, bunun erkeklerin hakkı olduğuna inandırılmasıdır. İlginçtir Ülkemizde türbanlı bir yazar, ortaya çıkıp, KADINA ŞİDDET ERKEĞİN HAKKIDIR diyebiliyor. Eli kalem tutan bir kadın bunu söylüyorsa, tutmayanın kafası nasıl karışır bunu da siz düşünün. Onun içindir ki kadınlar okullara gönderilmek, uyandırılmak istenmiyor. Burada kadınlarımıza çok iş düşüyor.


Bizlere dini anlatanlar, buna Diyanette dâhil, Kur’an ı anlamasan da oku, Allah sevap yazar mantığını bizlere yerleştirdikleri için, Allah ın Kur’an da bizlere tebliği, uyarıları toplum tarafından hiç anlaşılamadı. Topluma bunlarda dindendir dediler, bizlerde Kur’an ile sorgulayamadığımız için kabul ettik.


Ülkemizin yanı başında bir savaş yaşanıyor. Müslüman ı Müslüman a kırdıran bir savaş. Hani Allah Müslüman ın Müslüman a kanı haram demişti, ne oldu? İslam ı ön plana çıkartarak, İNSANLARIN BAŞLARI KESİLİYOR, CANLI CANLI YAKILIYOR. Bumu Müslümanlık. Bu davranışlarla mı İslam ı dünyaya anlatacağız. Tam tersine iyi ki Müslüman olmamışım diyen Ehli kitabın, ekmeğine yağ sürdüğümüzün farkında değil miyiz? Bu işte de bir Yahudi parmağı, var gibi geliyor bana.


Allah vahşice ölüme, asla izin vermez. Bırakın insanı, hayvan bile vahşice öldürülemez. Kur’an ın emri kısasa kısas tır. Eğer bir kişi senin yakınını haksız yere öldürmüşse, onunda ölümünü isteme hakkının olduğunu söyler Kur’an. Bu halde bile Allah, eğer bağışlarsan, sana kat kat sevap yazarım diye de uyarır. Bazı durumlarda, toleranslı davranılabileceği uyarısını yapar böylece. Çünkü Kur'an her detayı düşünmüş ve bizlere bildirmiştir. Bu ayette Allah, ölüm cezasının gerekli şartlar oluştuğunda, uygulanmasının önemine dikkat çeker.


ÖLÜM CEZASI, İNSANLIK SUÇUDUR DİYENLER VARDIR. KUR'AN A İMAN EDEN BİR İNSAN, BUNU SÖYLEYEMEZ. Bakara suresi 179. ayetinde Allah, kısas konusunun öneminden bahsederken, bizleri bakın nasıl uyarır.


Bakara 179: Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. UMULUR Kİ SUÇ İŞLEMEKTEN SAKINIRSINIZ. ( Diyanet vakfı meali)


Peygamberimizin savaşlarını düşünün, tamamı peygamberimize savaş açanlara karşı, savunma amacıyla yapılmıştır. Allah Kur’an da peygamberimize, seninle barış yapmak isterlerse, sende onlarla barış yap asla savaşma, diye ayetini indirmiştir. Yani bizlere elinde silahla savaşmayanı, düşman kabul edip, asla öldüremeyiz.


Ülkemiz olarak ölüm cezasını kaldırdık. Peki, neye dayanarak kaldırdık. Avrupa birliğine girecekmişiz. Girmeye çalıştığımız toplum, biz Hıristiyan toplumuyuz siz Müslümansınız. Sizi aramıza almayız dedikleri halde, bizleri yönetenlerin siyasi çıkarları yüzünden, toplum olarak bozulduk ve şaşırmış bir şekilde adeta orta kalmış durumdayız. Açıkça toplum aldatılıyor.


Bizler Müslüman’ız, Hıristiyanların kanunlarına nasıl tabi oluruz diyen yok. Elbette hep birlikte yaşamalıyız, hatta İslam ı onlara anlatabilmek için, onlarla yakın temasta bulunmalıyız. AMA ONLARIN KANUNLARINA, KURALLARINA ASLA TABİ OLAMAYIZ. Türk toplumu olarak atalarımız, yüzlerce yıl her türlü inançtaki toplumlarla, barış ve özgürce birlikte yaşamıştır.


Dini ön plana çıkartan, bizleri yönetenlere soruyorum, dilinden Allah, Kur’an ismi düşmediği halde, Allah ın ve Kur’an ın kanunlarına ters düşen, bu kanunları neden çıkardınız ülkemizde? Allah Kur’an da Yahudi ve Hıristiyanları gönül dostu edinmeyin, onlara çok fazla güvenmeyin dediği ve uyardığı halde, nasıl olurda onların kanunlarına uymayı seçersiniz? Bunları yaparak, bu toplumu aldatanları Yüce Rabbime şikâyet ediyorum. TOPLUMU DA BU KONUDA, DUYARLI OLMAYA DAVET EDİYORUM.


Geçen gün hunharca bir cinayet işlendi. Bir sapık, genç kızımızı öldürüp yakıyor. Biz Türk halkı olarak da, film seyreder gibi seyrediyoruz. Sağdan, soldan bu adamı idam etmeliyiz sözleri duyuluyor. Bizleri yönetenlerin içleri çok rahat olsa gerek, onlardan ses bile çıkmıyor. Ama kendi yakınlarına aynı şeyler yapılsa, kim bilir nasıl bir durumda bağırıp çağırırlar. Kendi menfaatlerine bir kanun, bir saat içinde meclisten çıkartılabiliyor. ADALETSİZLİĞİ SEYREDENLER, MUTLAKA AYNI ADALETSİZLİĞİN KURBANI OLURLAR, BUNU DA UNUTMASINLAR.


Allah ın kanunlarından uzak yaşayan bir toplum, bir devlet olursak, toplum olarak bu acıları hep birlikte yaşarız. Kendi kendimize de yakınıp, dövünüp dururuz. Kur’an daha 1400 yıl önce bizleri uyarmış ve demiş ki;


(SİZLERİ YÖNETECEKLERİ, EHİL İNSANLARDAN SEÇİNİZ)


Bu uyarıyı dikkate almayı bırakın, bu bilgiden habersiz bir İslam toplumu olarak, bizler kendi ellerimizle yaptıklarımızın acısını çekiyoruz. Allah neye layık olursanız, ben onu veririm sizlere der. Bizlerde layık olduğumuzu yaşıyoruz.


Bizleri yönetenlere sesleniyorum; Bırakın şahsi çıkar ve kendi nefsinizde oluşturmaya çalıştığınız dünyayı. Ülkemizi, hurafe ve batıl karışmamış, ALLAH IN ADALETİ İLE YÖNETİN. HAKKI, ADALETİ TÜM TOPLUM İÇİN SAĞLAYIN. Din öne sürülerek, toplumu dinden soğutmayın. Dinin yaşanması, Allah ve kulu arasındadır, lütfen ona müdahale etmeyin. Bizleri yöneten sizlerin yapacağı, Allah ın Kur’an da ki adaleti ile hükmetmek olmalıdır.


Bunu yapmayan ve bizleri Kur’an ın hükümlerinden çok uzakta yönetmeye çalışanları, Yüce Rabbime şikâyet ediyorum.

ALLAH IN KANUNU, KISASA KISAS İDAM CEZASI, MUTLAKA ÜLKEMİZDE TEKRAR UYGULANMALIDIR.


Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

galipyetkin 19. February 2015 08:57 AM

Yetmez Sayın Gümüştabak. Yetmez.

Bunların kafalarını kör testere ile kestikten sonra kurulacak iki takımla bu kafalarla çift kale futkafa maçı yapmalı.
Yenen yakımın oyuncuları bu heriflerin vücudlarını lime lime edip kargalara "mama" diye dağıtmalı.

POTESTO EDİYORUM.

On emirin ilki [B]ÖLDÜRMEYECEKSİN[/B] değil mi? Çok açık değil mi? Net......
Ne zaman Allah "dün dündü, bu gün bu gündür" diyerek döneklik yaptı da adet ve sünnetinde ve ezeli ve ebedi olan kurallarında bir değişiklik yaptı?

HİÇ BİR ZAMAN.

O halde, gözlerinizi bürüyen bir hırsla adaletten sapıp Allah'a kendi ağzınızdan yalan söyletip, Allah Kanunudur; kısasa kısastır diyerek insanları cinayete teşvik etmeyin!
Adalette kalın; "öldürmeyeceksin" emri altında kısasa kısas ile ile Allah'ın işaret ettiği adalette kalın.

Suç işliyorsunuz.

Allah'a döneklik isnat edeceğinize gelin siz bu fikrinizden dönün ve tevbe edin.

Protestolarımla
Galip Yetkin

halukgta 19. February 2015 11:13 AM

[COLOR="Blue"][COLOR="Red"]Bakara 178 :[/COLOR] [SIZE="5"][U]Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır[/U][/SIZE]. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi... [U][SIZE="5"]Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir[/SIZE][/U]. İşte bu, Rabbinizden size bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim bundan sonra azgınlık ve düşmanlık ederse onun için korkunç bir azap vardır.[/COLOR]

galipyetkin 19. February 2015 01:46 PM

YA KARDEŞİ YOKSA !........
Neden kardeş de, evlat, eş veya aile ortak kararı değil?... Hiç düşündünüz mü?... Sorguladınız mı neden diye?....

Ne güzel yahu.. Ver parayı kurtar kelleyi. (Pazarlık yapmayı unutmayın haaaa...!)

Siz oldürülmeyi hep "İNSANa karşı can alma" olarak mı düşünürsünüz?....
Meselâ maide:33-34. ayetleri de mi öyle anlıyorsunuz?
Siz hiç "haram aylar" çıktıktan sonra müşrik öldürdünüz mü veya öldüren duydunuz mu? Orada da "öldürün"yazıyor da.

Ayet mealinde "Hür KİŞİye karşılık hür,.." yazılmış. Bakın bakalım ayetin orijinaline. "kişi" diye bir ifade var mı?... Yok... Sokuşturma... Tahrifat...

Bakın sitemizden bir dostumuz Sayın Pramid'in yayınlanmış kısas hakkında şurada [url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2858&page=2[/url]. yayınladığı bir yazısı var; aşağıda alıntıladım.
Bütün içeriğini okuyun;çok faydalı bilgiler var.

İşte tahlil edeceğimiz kısas ayeti:

"2:178 Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, 'kadına kadın' . Ancak her kimin cezası, kardeşi tarafından bir miktar bağışlanırsa artık hakkaniyete uymalı ve (öldüren) ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir. Bu söylenenler, Rabb'inizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa muhakkak onun için elem verici bir azap vardır.


Öncelikle kısasقصاص ne demek onu Sayın Pramıd'den öğrenelim:

* Yukarıdaki ayeti nasıl yorumlamalıyız? "Vay anam sen misin benim annemi öldüren" diye olaydan bir haber anneyi mi öldüreceğiz? Ya da sen benim kölemi öldürdün ben de senin köleni öldüreceğim mi diyeceğiz?


فَمَنْ

femen

ve her kim

عُفِيَ

‘ufiye

affedilirse

لَهُ

lehu

ona

مِنْ أَخِيهِ

min eḣîhi

kardeşinden

شَيْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَأَدَاءٌ إِلَيْهِ بِإِحْسَانٍ

şey-un fettibâ’un bilma’rûfi veedâun ileyhi bi-ihsân(in)

bir şey bilinenlere uyun ve ona güzellikle ödeme yapın

Yukarıdaki ayetin ortasında: a)kardeşi (ehihi) tarafından bağışlanan suçlu anlatılıyor; b)daha sonra aynı suçlu kişinin ihsan ile ödeme yapması isteniyor; c) bundan sonra da haddi aşmaması isteniyor.
Yusuf Suresinde “kişinin velisi” olarak farklı bir kelime kullanılmıştır. Ayetin muhteşemliği de “ey insanlar” olarak değil “ey iman edenler” olarak gelmiştir. Şu da unutulmasın ki “Müminler kardeştir.”. Ayetteki kardeşi “iman ederek kardeş olmuş davalılar"dır.
Aksi halde kardeşi olmayan adam ne yapacak? kime gidecek? gibi abuk sabuk fıkh-i soru ve sorunlar ortaya çıkacaktır.

Varacağımız sonuç: Bu ayet insanlardan bahsetmiyor. Buradaki ;

HÜR: kimseye bağlı olmayan, şimdiki ev hayvanları benzeri gibi atıl eşya, meyvesi olmayan ağaç, tarla sürmeyen öküz,

ABD: (ra-ga-be= köle değil) olanlar ise insanların ihtiyaçları için beslenen hayvanlar gibi çalışılıp para kazanılan eşya, meyve veren ağaç, tarla sürebilen öküz gibi.

UNŚE:diye çevrilen kelime (unśe) ise dişidir. Aynı kelimenin çoğuluna (unśeyeyn) 6:143 ve 6:144. ayetlerde rastlıyoruz ve bu ayetler de hayvandan bahsediyor. Artı 75:39 ayetinde Allah cinsiyetleri dişi (ünse) ve erkek (zeker) diye aynı kelime ile veriyor. Zarara uğratılmış mallar eğer birilerinin geçim kaynağı ise, ödenecek tazminat o eş değer yani kısasta olmalıdır. (yani adil bir ödeşme)

Kuran’da kullanılan nefs ise sadece insan değil bütün canlıları ifade etmek için kullanılmıştır:

17:33 Ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk ve men kutile mazlumen fe kad cealna li veliyyihı sültanen fe la yüsrif fil katl innehu kane mensura

Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana(nefs) kıymayın. Kim haksız yere katlederse, biz onun velisineyetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.

ولي(veli) : koruyucu; yardımcı; dost; mirasçı

Veli ile ehl (aile) aynı şey değildir:

27:49- Kalu tekasemu billahi le nübeyyitennehu ve ehlehusümme le nekullenne li veliyyihıma şehidna mehlike ehlihı ve inna le sadikın

Aralarında Allah adına and içerek şöyle dediler: "Mutlaka onu ve ailesini geceleyin öldüreceğiz sonra da ehline; ‘Biz onun ailesinin öldürülüşüne şahit olmadık. Biz kesinlikle doğru söyleyenleriz’, diyeceğiz."

Burada EHL’in karar mekanizmasında yardımcı olan kişi olduğunu görüyoruz.

…felâ yusrif fî-lkatl(i)…

Ve haddi aşmasın (israf kelimesiyle aynı kök) cinayette / öldürmede

Öldürmede israf nasıl olacak? Ailesini de öldürmeyin mi demek isteniyor? 4:92’e kimseye verilmiş bir yetki yok fakat 2:178’de var. Bu da bu ayetin de hayvanlardan bahsettiğini doğrulamaktadır. Doğru çeviri:

Allah’ın yasakladığı cana kıymayın haksız yere. Haksız yere öldürülenlerin VELİSİNE / KORUYUCUSUNA / BAKICISINA biz yetki verdik. O yüzden öldürmede haddi geçmesin. Ona yardım edilmiştir.


5:32. İşte bu yüzden biz, İsrailoğulları üzerine şunu yazdık: Kim bir kişiyi, bir kişiye karşılık yahut yeryüzünde bir fesat sebebiyle olmaksızın öldürürse, insanları toptan öldürmüş gibidir. Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara toptan hayat vermiş gibidir. Anolsun, resullerimiz onlara açık-seçik kanıtlar getirmişlerdir. Ama onlardan birçoğu bunun ardından da yeryüzünde zulüm ve azgınlığa sapmaktadır.


men katele nefsen biġayri nefsin:
kim bir nefsi başka bir nefs İLE/iÇİN/YERİNE olmaksızın öldürürse


bi kelimesinin anlamları: için, ile, (birşey) yerine

Buradaki ile anlamına gelen “bi” değiş tokuşlarda kullanılan kelime. Yerine gibi. Burada kurtarılan bir insan için öldürülen bir insan anlatılıyor.


5:33 Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette büyük azab vardır.


İşte Kur'an karşıtlarının en sık alıntıladığı cümlelerden biri. Bu savaş ile ilgili bir ayet. Allah'a savaş açanların başlarına gelebilecek olanlar anlatılıyor. Burada ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi de yanlış çeviridir.


خلاف (hilaf) kelimesinin sözlük anlamları:itaatsizlik, reddetme; karşı, tersine, çaprazlama, bir şeye karşıdan bakan

min ḣilâfin:itaatsizlikten (çaprazlama değil!)

Ellerin ve kolların da kesilmesi aynı hırsızlık ayetinde olduğu gibi yine mecazi. Bir şey yapamayacak hale gelmek, her türlü güçten kesilmek anlamına geliyor.



5:45Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffaret olur. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.

Bu ayetteki anahtar kelime ise sadaka vermek (tesaddeka bihi). Hiçbir yara diğerine eş değildir. Tek gözü olan adamın gözünü çıkaracak olursanız kör kalır, iki gözü de yerinde olan adam ise yalnızca birini kaybeder. İnsan canı sadakayla satın alınacak kadar ucuz değildir. Göze göz, buruna burun ise istisnasız bütün yaralarda kısas (yani adil bir ödeşme) olacağını vurgulamak içindir. Sünnetullah değişmeyeceğine göre Maide suresinde geçen bu ayette hayvanlar üzerinden mal kısası hakkındadır."

Bütün bu yazılanlara ne diyeceksiniz?

Allah'ın "öldürmeyeceksin" emri varken, rivayetlerin etkisinde kalarak mânâsını bile anlayamadığınız bir mealle kafaları bulandırmayın.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

galipyetkin 21. February 2015 12:24 PM

Yukarıdaki Sayın pramid'in yazısı biraz karışık gibi gelebilir, belki anlaması biraz zor olabilir. Yukarıda linkini verdiğim yazıda arkadaşımız Sayın Fers'in de ayetin konusunun mal üzerine olduğuna dair açıklamaları var. Mesela diyor ki:

Hür: yaşlı/eti kart, sütten kesilmiş tarlada işe yaramayan/yararlanalamayan(kedi köpek misali) dişili erkekli büyükbaş -hayvan-

Abd/Köle: bu da, genç/etinden sütünden istifade edilen tarlada işe yarar dişili erkekli büyükbaş -hayvan-

Ünsa/Dişi: Gerek hür, gerek abd/köle diye nitelenen hayvanlara dişileri de (tabii olarak o kümelerin içine) dahildir. Öyle olduğuna göre "ünsa/dişi" ifadesinin ayrı olarak tekrar edilmesi nedendir?... diye, erkek olmadan çocuk doğuramayacağı ve süt vermesinin de bir ayrıcalık olmadığı kabul edilerek, Sayın Fers tarafından soruluyor ve cevapsız bırakılıyor.

Biz de soralım: İki öbek içeriğinde de bulunmasına rağmen tekrar müstakil olarak "ünsa/dişi" ifadesinin tekrar kullanılmasının ne anlam var?

Tabii ki bir anlamı olmalı da oraya Allah tarfından konulduğuna ve bir çelişki olamayacağına göre biz "Ünsa" ifadesine yanlış olarak "dişi" anlamı vermiş olmayalım?

Biz bunu araştırdık ve "ünsa" karşiılığı şöyle bir sonuca ulaştık: "hak ve emeğin hukuka uygun, adil ve tam karşılığı olan menfaatlenme, elde ettiğin karşılık/aynılık/eşitlik"
Dolayısı zarara karşı alınacak tazminatın uygun, adil, karşılık, terazide olması diye anlatılıyor.

Saygılarımla.
Galip Yetkin


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:53 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam