FEDAKARADAM Nickli Üyeden Alıntı
NİSA SURESİ-58. Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.
59. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatınagöre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.
60. Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut'un önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor.
61.Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.
Evet, bu ayetlere göre biz amel ederiz.Eğer biz yanlış düşünüyorsak doğrusunu siz araştırp bize anlatacaksınız.Bizi yanlış anlamayın, yanlışımız varsa düzeltin kardeşim...
Biz farklı ayetlere göre mi amel ederiz kardeş? Peki bu ayetlere göre amel ediyorsanız acaba ne kadar adaletli yönetiliyoruz ya da şöyle söyleyeyim yöneticilerimiz yukardaki mesajımda bahsettiğim konulara ne kadar duyarlı? Dinimiz oyuncak edilmiş biz de raina deyip duruyoruz...
Bu ayetlerden 59. ayetin ilk muhatabının kimler olduğunu vereceğim objektif tahlilden(tefsir-beşer yorumu değil) bir oku bakalım:
59. Ey iman etmiş kimseler! Allah'a itaat edin, Elçi'ye ve sizden olan emir sahibine [yöneticiye] itaat edin. Sonra eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve âhiret gününe inanan kimseler iseniz, onu Allah ve Elçi'ye havale edin. Bu, daha iyidir ve ilkleştirme [çözüm] bakımından daha güzeldir.
Bu âyette özel olarak muhatap alınan mü’minlere, hayatlarında karşılaşabilecekleri problemlerin çözüm yolları gösterilmektedir:
• Mü’minler, Elçi'ye ve kendilerinden olan emir sahibine [yöneticiye] itaat etmelidirler.
• Mü’minler bir problemle karşılaştıkları zaman onu Allah'a havale etmelidirler.
Allah'a itaat, Allah'ın tüm emir ve yasaklarına uymaktır. Rasûl'e itaat de, elçilik ve meliklik görevi esnasında o'nun Allah'ın hükümleri çerçevesinde alacağı kararlara [savaş ve barış kararı, bütçe oluşumu için zekât oranının belirlenmesi vs. kararlarına] uymaktır. Bu, şu âyetten daha net anlaşılabilir:
Ey Peygamber! İnanmış kadınlar sana Allah'a hiç bir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleri ile ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemeleri, ma‘rûfta sana isyan etmemeleri üzerine biat ederek [bağlılık yemini ederek] gelirlerse hemen onların biatlarını al ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir. (Mümtehine/12)
Bu âyette, mü’minlerin itaat edeceği “emir sahipleri”, sizden kaydıyla kayıtlanmıştır. Yani, mü’minlerin, sadece kendilerinden olan emir sahiplerine itaat etmeleri istenmiş, kendilerinden olmayanlara itaat etmemeleri hükme bağlanmıştır. Daha evvel mü’minlere; müşrik, münâfık, Yahûdi, Hristiyan olanları, babaları ve kardeşleri bile olsa velî edinmemeleri, onlara velâyet [yönetim] yetkisi vermemeleri emredilmişti. Enfâl, Ahzâb ve Âl-i İmrân sûrelerinde işlenen velâyet konusu dikkate alındığında burada geçen “sizden olan emir sahibi” ifadesi daha net anlaşılır.
Âyette, Sonra eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve âhiret gününe inanan kimseler iseniz, onu Allah ve Elçi'ye havale edin buyurulmaktadır. Bu âyetin ilk muhatapları, Rasûlullah'ın hayatta olduğu ve Kur’ân'ın tamamlanmadığı bir dönemde yaşayan mü’minler idi. Onların, ihtilafa düştükleri bir meseleyi Allah'a havale etmeleri, “Allah'tan problemin çözümüne dair âyet beklemeleri”dir. Rasûlullah'a havale etmeleri ise, “Rasûlullah'tan, daha evvel inmiş âyetler çerçevesinde problemlerine bir çözüm üretmesini istemeleri”dir. Çünkü onlar Rasûlullah gibi hâmil-i Kur’ân, hâfız-ı Kur’ân değillerdi.
Bugün ise mü’min; her problemi, her anlaşmazlık ve uyuşmazlığı tamamlanmış olan Kur’ân'a havale etmek, problemi Kur’ân hükümleri ile çözmek durumundadır. Zira Allah bundan sonra yeni bir âyet indirmeyecek, başka bir Rasûl göndermeyecektir. Artık Allah, insanlığı Kur’ân ile başbaşa bırakmıştır.
Bu âyetin iniş sebebi ile ilgili şu olay nakledilmiştir:
İbn Abbâs'tan bu âyetin, Hâlid ibn Velîd hakkında nâzil olduğu rivâyet edilmiştir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) onu, içinde Ammar ibn Yâsir'in de bulunduğu bir seriyyenin komutanı olarak sefere göndermişti. Bu sefer sırasında, Ammar ile Hâlid ibn Velîd arasında, bir hususta ihtilâf meydana gelmişti. İşte bunun üzerine bu âyet nâzil olarak, “emir sahiplerine” itaat etmeyi emretmiştir:
Ve Allah ve Elçisi bir işte hüküm verdiklerinde, hiç bir mü’min erkek ve mü’min kadın için kendi işlerinde serbestlik yoktur. Ve kim Allah'a ve Elçisi'ne isyan ederse o, açık bir sapıklıkla sapmıştır. (Ahzâb/36)
Şunu belirtmem gerekirse Peygamber de dahil hiçbir yönetici Allah'ın koymuş olduğu kesin hükümler dışında hüküm koyamaz.. Biz ümmet gibi Peygamber de bu Kur'an'dan sorumlu her amelinde(Zuhruf 43/44)
Sizler kendi kafanıza göre hareket edip hiçbir tefsir, fıkıh, hadis, siyer nahiv, emsile okumamışsanız burada bizi eleştirmenize hiçbir hakkınız yoktur.
Demişsiniz acaba nereden biliyorsunuz okumadığımızı? Herkesin içini bilecek kadar gayb haberlerini nereden aldığınızı öğrenebilir miyim?
Hadi birimiz okumadık, burda birçok üye mevcut hiçbiri mi okumadı? Hadi burda hiçkimsenin bu saydıklarından zerre haberi yok sadece kuaktan dolma(!) konuşuyor diyelim peki bunlar üzerinde kafa patlatan birçok ilim adamı günümüzde de mevcut elbet sadece Rabbinden haşyet duyanlar ve sadece O'nun rızasını gözetenler ve ilminde maddi hiçbir menfaat gözetmeyenler bu ilimler arasında doğru tasnifi sunacaktır peki var mı öyle çoğunluk? Elbette ne geçmişte ne de günümüzde çoğunluk övüldü.. Peki var mı her devirde böyle bir azınlık elbette var ama doğru söyleyenler 9 köyden kovulur çoğunluk tarafından çoğu kez:
114 / 66 – Ve O, size Kitap’ı [Kur’an’ı] ayrıntılı / hakk, batıl ayrılmış olarak indirdiği hâlde, Allah’tan başka bir hakem mi arayayım? Ve kendilerine kitap verdiğimiz şu kişiler, onun [Kur’an’ın] şüphesiz Rabbinden hakk ile indirilmiş olduğunu bilirler. O hâlde sen [onların bu Kitabın Allah tarafından indirildiğini bildikleri husu¬sunda] sakın şüphecilerden olma.
115 – Ve Rabbinin sözü hem doğrulukça, hem de adaletçe tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirebilecek biri yoktur. O, en iyi işitendir, en iyi bilendir.
116 – Ve eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar sadece “zann”a uyuyorlar ve sadece saçmalıyorlar.
117 - Şüphesiz ki senin Rabbin, kendi yolundan kimlerin saptığını en iyi bilenin ta kendisidir. Ve O, doğru yolda olanları daha iyi bilendir.(En'am Suresi)
Biz size en doğruyu en güzelini itikad meselelerinde aydınlatmaya çalışıyoruz.Maksadımız ukalalık etmek değildir.Lakin siz bizi yanlış anlamışsınız.Dini ilimler tek başına öğrenilmez.Sizler kuru bir yorumlarla bir şeyler bildiğinizi sanıyorsunuz.Hayır, sizin yolunuz yanlıştır.Biz burada en doğru yol ne ise onu anlatmaya çalışıyoruz.Kimseyi tenkid edip töhmet altında bırakmak diye niyetimiz yoktur.Allah size hidayet versin diyorum...
|