Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20. March 2012, 12:04 PM   #9
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
575 Mesajina 960 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Hasan Bey.

Sizin yüzünüzden arkadaşlar benimle dalga geçecekler ''soyadını bile bilmiyorsun, senin soyadın Yetkin değil Tekin'' diye......(bu işin latifesi).

Sayın Hasan Bey.

Yahudilerin havrası, Hristiyanların manastırı gibi bir kuruma Araplar hiç sahip olmamışlardır. Bunlar birer islami kuruluşlardır(Hacc-40, Bakara-136). Buradakiler ibadet, dini eğitim vs... yanında bizzat üretim yapan kendilerine yeterli kişilerdir. Burada üretim yapanlar emekleri karşılığı o kurumun kendine has beyt-ül mal'ında toplanandan ''maişet''lerini karşılar, aç-açık kalmazlar ve bu maişetten arta kalan da muhtaçlara dağıtılmak üzere beytül malda kalırdı. Bu kalan ''alınteri'' olup buna ''sadaka'' denilir. Eğer bu kurumlardakilerden birinin mesela küçük çocuğu için akstra bir ihtiyacı doğmuş ise bu sebeple yapılan ödemeye de ''sadaka'' denilir. Dilenciye verilen paraya da ''sadaka'' deniliyorsa da İslam'ın sosyal ve ekonomik politikası nedeniyle böyle bir olgu yoktur, çünkü dilenci yoktur.
Manastır ve havra dışında iş tutan müslümanlar ise teferruata girmeden Bakara 219 ve Nahl 71' e tabi olup bunlar Muminu-4-5/ ''zekat'' ile sorumludur.

Esas konumuza gelince: 8-10 yaşlarında çulsuz bir kimsasize sahip çıkan bir kimse veya aile, bu çocuk reşit olunca hayata atılmak isterse ve yetkinse, onu zorla alıkoyamaz ki. Şimdi çulsuz gelen bu çocuğa sahip çıkan bu kişi veya aile bizim ''Çocuk Esirgeme'' gibi ''seni yedirdik içirdik vs.. çulsuz geldin çulsuz git'' deyip poposuna bir de ''bizi unutma ha!'' ile tekme atıp koyverecek midir?.

İslam, bizlerin harpte esir alınmış hatun kişi-cariye, odalık, besleme diye terbiyesizce tanımladığımız bu iffetli ve izzetli, hizmetli değil aile efradından olması gereken, ve halen bazı yerlerde ''emmi'', ''eme'' diye çağırılan bu erkeklerin-kadınların o aile veya kişiye verdiği emeğin o aileden aldığından fazla olduğunu bu nedenle ''alınterinin'' o aile veya kişide bir alacak olarak biriktiğini kabul ile, bu biriken ''alınterinin'' ayrılma anında kendilerine iade edilmesini ister. Bu sizin bahsettiğiniz '' sadukat''tır. Eğer gelirken hakikaten bir malı varsa veya miras almışsa tabi ki bunların aynen veya misli ile kendisine iade mükellefiyeti tartışılmazdır.

Benim kısaca ifade edilmiş anlayış ve görüşüm budur.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (4. October 2018 Saat 10:58 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (21. March 2012)